T Z.KIYILARIND H Yazanı Rahmi Yağız dor Ramiz, Sevkiyat kumandı nanma başkâtibi İhsan ve gizli İhfilâk halkı dehşe Şükrü |Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur. t ve kor- ku içinde bırakmıştı. Dü sim Fanp an donanması bo s l gazlara dayanmış, İs- ülü topa tutuyor : Diyenlerle —S PoR— mağlüb etti İkinci devreye çıkıldığı zam A| Şükrü takımdan — çıkmış, Savaş girmişti. İstanbuldaki — maçını — kazanan, Ankaradaki iki maçta, birinde ga- Hb, birinde mağlüb ve İzmirde de mağlüb olan Viyanallar dün de Şişli takımile karşılaştılar. Bu maça, Şişli takımı Eyübden ükrüyü de takımına alarak şüyle çıktı: Armanak - Alber, Martyan - A- gob, Nubar, Arşevir - Suldur, Şük- rü, Vehab, Jirayir, Diran, buna mukabil Viyanalılar ber zamanki takmlarını muhafaza ediyorlar. Hakem Feridun Kılıc. vasıtasile Şişli kalesine her an kor- kulu dakikalar geçirttiler.. Sollan gelen bir şütü sağiç iki Şişli bekini atlatarak ilk Viyana golünü yaptı. 118 inci dakikada olan bu gol Viya- nalıları açtı. 22 nci dakikada Nubarın or yolladığı topu yakalıyan Diran Vi- yana kalesine kadar indi, Topu so- la geçirdi. Soliçin kaleye havale et- 7 - SONTELAR (4 üneti sahifemizden devam) — | bu acelesinden dolayı mutlaka sa tıhta kalan bir cür'etle malül değil- dir. Satıhların şeffaf olduğu bir çok noktalarda gazeteci bir bakışta hâ- büyük bir tcenni ile, kaplumbağa daha iyi gördüğü anlar da vardır. Eşyanın cenazelerini gören sabit | fotoğraf yanında, enstantane fotoğ- rafın hayatı ve hareketi tam'olu anında kaydedişi gibi ... Cemal Nadir 'Türk karikatürüne zorlu bir mâ- nda atlatıp, ileri bir hamle yaptıran, * — 24 Nisan 1938 GAZETECİ |Pireyi deve, Deveyi pire yapan Şişli Viyanalıları 3-2 - bir san'atkâr mıdır? eteciliği nasıl telâkki ediyor? Ken ki sanatının yanı sıra senelerce ga- telerde çalışmış olan masa kom- um Elif Naci şu cevabı verdi; — Gazeteci pireyi deve, deveyi yerine| diselerin dibini görebilir.Hattâ pek gire yapan sanatkâr mıdır? Gazeteciyi sanatkâr olarak kabul Bu devrede Viyanalılar açıkları | gibi arkadan gelen ilim adamından edersek gazetenin de sanat olması , Gazetecilik sanatı olun- a pireyi deve yapabilir. Halbukı gazetecilik sanat değil ekt'r. Meslek sahibi - gazctecl * he pireyi deve, ne deveyi pire par, Zaten gazetede deve olan - pire değil paradr. Kazansa da, kaybet- fırçası ile beraber geniş ve renklı B? de... |muhayyelesinin daima mizah ter- Kadircan Kaflı . Seriye kaçın !.. Iç Anadoluya! Ye bağıranlar görülüyordu !.. lardı. Fakat, mal kimin gözünde?, -.| Herkes, can kaygusuna düşmüştü.. İşte, şehirde böyle bir kargaşalık sürüp giderken, Haydarpaşada da, infilâklar tevali ediyor, her seferin- de, garın bir taşı düşüyor ve mer - mer merdivenler üzerinde parçala- rayor... Şarapnel parçaları ve miz - ketler, — vızıldiyarak uçuşuyorlar - dı... Bütün İstanbul, dehşet içinde kal-| mıştı... Bu patlamalara ne mâna vermeliy unun elin - büyük ana ve * Anasını kaybetti- kuw:;ıı küçük ço- . kaybeden, çıl- ş yı,,lu:““! Sedyeylegeti- DAG tam S Neler... neler... Ja p çManasiyle bir panik!...| .m:'_"'hmu. neye uğra - Hürüyorgu Yet, birbirilerine so- K t var — Ne HD d glakt... İngiliz zırhlıları b u_’:_f'“#hr: bir taraftan İs- Pağttüm l::ıı.ın Kadıköyünü , " ediyorlar. bi ga bi da İnanılmıyacak şeyi Bin 'ordu. Ve ağızdan ağı- Bötir Ç O taraftar geçirilen B arşıdan, binalar üze- & Mt gaç eleN kesif siyah duman İi Hetkeş yi0 eder gibi görünüyı ; "%a Ne bilsin, nasıl düşünsün | k “ida mavnalardan va-| lenen cephaneler tutuş- | Ne olüyo -| Kimse, verecek mâna bulamıyor, halk arasında muhtelif ihtimaller alıp yürüyor, kimi Boğazların het |iki tarafından Rus ve İngiliz donan- İmalarının müşterek bombardımanı. na maruz kalındığını ileri sürüyor- lar... Kimisi, bütün Osmanlı top - raklarının itilâf kuvvetleri tarafın- dan işgal odildiğine, müstevlilerin payitaht kapılarına da, son müdafaa hattı ol: varında büyük melk yan etmekte olduğunu ileri süz lardı... Bit kısım halk da - bilhassa İs - tanbul yakasındakiler - Kadıköy ve Üsküdar mıntakasında bir isyan vukua geldiğini, bükümet kuyvetle- rinin halkla çarpışmalara giriştiği- . Selimiye kışlasındaki topçu ala- yının - cephaneliklerinin ateşlendi- ğini iddia edenler de mühim bir ye kün tutuyordu. b harej, nan rivayeti çapulculuk ti ;l': Beçen açık göz ko - İ" Bapk, P attıkları bir şayi-| "”î""' kaçın! Sahilden uzak- latını l;_:"'M'ln., köylerini, dük- YA d““""k kaçmağa, uzak-| d, eyç Cdiliyordu. Bu işi n , '“ü Çapulcuların yar- ığ.,_':"" da, bizzat korkan, ür &i "m"'i"llhuıracı Asadorun 'kf öYazzam camekânın - a r kş h Şanı ŞA Vi 4 'ıâ“:'n—ııım gekilireri bak.| - Herkes bir şey söylüyo k y Kadıköy Kooperatifi gibi| fâdan bir ses çıkıyorı BÜr ge dözaların müstahdemteri, " Haydarpaşa İşin aslını anlamak kabil değildi Haydarpaşa ile olan — muvasal, batı kesilmiş; ve bu kesiliş hayal Perver megalomatların var kuv |vetleriyle yalan atmalarına yol aç mıştı. Mavnalardan çıkarılan sandıklar- dan bir 15 buçukluk obüs sandığı, tan yukarı kalktığı sırada vinçten| kurtulmuş, bütün şiddetiyle rıhtım, kayalarının üzerine düşmüş ve bir-) denbire patlamıştı. Bu patlayış, derhal diğer mavna-| lardaki sandıklara sirayet etmiş; bir| donanma gecesinin megafonla inti- kali gibi bir şekil gösteren çatırdı. lar, patırdılar almış yürümüştü Oyun soldan Şişlinin seri ir hü- cumile başladı. Şişlili Vehabm us- taca idare ettiği hücum Hattı der- hal soluğu Viyana kalesi önünde aldılar.. Şükrüden yerinde bir pas, alan Vehab öndeki Şumansi utla - tarak kaleye sıkı bir şüt salladı. Meşhur kaleci topu ancak koörnere| atabildi. Fakat netioo yok, Şimdi akın sırası Viyanalılarda, Soldanve sağdan Şişli kalesine birkaç korku- lu dakika yaşattılar. Fakat bunların, hiçbirisi semere vermiyordu. — Bil- hassa müdafaanın aklı başınaa bir oyun sistemi tutması moşhur Vi - yanalı oyuncuların sayı yapması | -|Suldir vasıtasile Viyana tiği top yan direkleri yalıyarak| mometresinin karli takdirlerinden | Kısa bir zaman içinde ismini ge- avut oldu. |müteşekkil cive sütununa en ileri yiş bir okuyucu kütlesine yaymış Hoffman vasıtasile mukabil hü- / rakkamlarda hararetini tesbit ettir- tulunan Kadircan Kaflı dedi ki: cuma geçen Viyanalılar derhal mek muvaffakiyetini gösteren de -| — Mektep için muallim ne İse, Şişli kalesine indiler. Top Holf - ğerli karikatürist Cemal Nadirin, palk için de gazeteci odur, Ona ay- mandan Fişere geçti. O da durdur-|pire ve deve bahsinde cevabını ak- dınlık verir, yol gösterir. Muhitte- madan bomba gibi bir şüt salladı./ mağı, daha Bürhan Cahidin yanın- ki yanlış anlayışları düzeltir. Hasılı Fakat top dışarıda... İkinci bir hü-| da jker düşünmüştüm. Her gün ka-; tedenberi malüm olduğu gibi, deve cum esnasında Fişer ikinci golü|lemini, fırçasını ve zekâsını günlük|ette de dördüncü küvvettir. Ara yaptı. 2-2... hâdiseler arasında dolaştırarak bul'ıra, belki pireyi deve yapanlar bu- Oyun bundan sonra kismen “'1du'vı pireyi, deve yapmağa, mesleği| unabilir. Bunlar nihayet muazzam Jyananın hakimiyeti altına girdi.| feabı her gün herkesten ziyade Va- ve mükemmel radyo — istasyonlarır Viyanalılar birçok fırsatlar kaçır- şifesi olan Cemal Nadirin Cevabı. nn ve makinelerinin bile kalbur- dı. şüphe yok ki enteresan olacaktı. — dan kaçırdığı parazitlerdir. Şişlililer son bir gayretle Vehab,| ,Amcabey» in babası, yani baba-- Ve nihayet yine ötedenberi ma« kalesine|mdan büyük olan oğlu genç kari-/fim bir şeydir ki her meslek te ora- y Kaza neticesi diye tahkikata şerh/na mâni oluyordu.. Geri müdafaa- verilen bu hâdise hakikatte hiç de/yın yolladığı bir pası yakalıyan kontrol alt öyle değildi. Burada rol alan gizli ellerin nasıl çalıştıklarını anlamak için bundan evvel patlama hâd'se- sine takaddüm eden, Perşembe pa- zarında bir han odasındaki konuş - muya dönmemiz geliyor. O gece karar verip ayrılan iki a- damdan, — birincisi hemen - faali - yete geçmiş, ertesi günkü nakliyatı almıştı' (Devamı var) İ|HİKÂYE GRAMOFON (4 üncü sahifeden devam) plâkı ver bana... Şeyda, sert bir tavırla tekrarla- dı; Ya öyle mi? Ben almasını bili- rim... İki dost, iki deli gibi birbirlerinin üzerine saldırdılar. Birbirlerini boğ mıya, öldürmiye çalışıyorlardı. Bu boğuşma sırasında Macidin ayağı tabüreye çarptı fonograf ye- ve düştü, plâk ta bin parça oldu... Şimdi iki: k parçal, ir halde bu k 1 toplıyorlar, ağlıyor- Gündüz HALK 3ağı, in önünde, telâş- Köy iskelesi rından ta garin ar " beş yukarı geziniyor- Kelarına, İngiliz mezarlığiyle Sel i İmiye talimhanesinin diğer cephesi "Hyaîwm”'“ fotografçı/'deki küşük mezbahanın bulund b ti Vehab topu sürerek Viyana saha- sı içine girdi Güzel bir şütle topu ağlara taktı. Yirminci daki - kada yapılan bu gol Viyanalıları büsbütün canladırdı. Ve mütema-, diyen Şişli kalesini yoklamağa baş- ladılar. Solaçıktan güzel bir pası alan Viyanalı beynelmilel oyuncu santrfor topu bir karış yukarıdan dışarı attı. 37 nci dakikada Vekab, |Şükrü, Suldur kominezonu Viya - |na kalesi önlerine kadar sokuldu.. Şükrü, Vehaba güzel bir pas ver - |di, vehab yanında boş duran Sul « dura topu yolladı. Ve o, ikinei gölü İyapraış öldü. Artık Şişli takımı açılmış Vehab, Şükrü, Suldurla Viyana kales'ni boyuna tehdid ediyorlardı.. Birinci devrenin sonları yaklaştığı " hatcde başka sayı yapmıyan Şişli oyunu gevşetir gibi oldular, Viyanalılar biç olmazsa bu devrede bir gol yapmak istiyorlardı. Fakat bi sonra da birinci devre iki - sıfır Viyananın galebesile bitti. indiler, Top Dirandan Suldire, o da Vehaba gönderdi.. Vehab da güzel bir şütle üçürcü galibiyet sayısını yaptı. 3 - 2... O yun bundan sonra mütevazin bi cereyan takib etti.. Ve biraz sonr da oyun 3 -2 Şişlinin galebesile ka pandı.. Feridun kılıe oyunu çok gü zel idare otti. Viyanalılar ne diyorlar? Maçtan sonra Viyana kafile re - isile ve Fişer, Hoffmanla bir mu - harririmiz görüşmüştür. Diyorlar ki: — İzmir, ve Ankarada hakemler çok fena idi. Biz hiçbir yerde bu kadar fena bir hakemin idaresinde maç yapmadık. Bilhassa İzmir ha- kemleri.. — Bugünkü mağlübiyet için ne diyorsunuz?.. Bugün tabit olarak mağlüb olduk.. Beş gündür maç ve seyahi ediyoruz.. Bununla beraber (bugün) Beyoğlusporu — yeni mizi zannediyoruz, demiştir. Hoffman ve Fişer de hep şeyleri söylemiştirler. Bakalım Viyanalılar Beyoğluspo- ayni İkinci devre; ru yenebilecekler mi?.. Ankaradaki Milli katürist diyor ki: Gazetecilik bir sanat telâkki elildiği takdirde gazetecinin pire- yi deve, deveyi pire yapmasını bir, Binat eseri olarak karşılamak lâzım Kir. Gazetecinin başlıca hasleti her- kes gibi pireyi pire, deveyi deve görmemesindedir. Pertavsızın — pencere - camındanı arkı olmasaydı mikropları tanımı-, İra imkân bulunamazdı. Binaenaleyh gazetecinin — muvat- akıyet derecelerini pertavsızla te- eskop arasındaki derecelerle — ölç- 'nek kabildir. (Yaman bir gazeteci...) dedikleri aman hatıra, pireyi deve yapan de- *Ü güneşteki İekeleri — gösteren letler gelmelidir. EllF Naci Bir günlük gazete karikatüristin- Con gelen, suali günlük bır gazete essamına tevcih etmek istedim. |Asım Us gazeteciyi sanatkür addet- iğine göre, bir sanatkâr acaba ge- sine kadar indilerse de Fethi bu tehlikeli akını keserek uzun bir vuruşla iade etti. Harbiyeliler ilk ve müessir a - kınlarını sağdan yaptılar. Korner - le kesilen bu akını Cihad bertaraf etti. Bir aralık Harbiye müdafiinin a yanlışlıkla girmiş olanlar bulu- sur. Ve en yakın zamanda geçme- €e mecbur olurlar, İstisnalar bir “alde teşkil etmez. Asım Us bunu bir lâtife şeklinde azmış olduğuna göre hududu da ncak lâtife çerçevesinden — ibarat- ir. Haber ve Kurum muharrirlerin- “en Hikmet Münir sualime kısa bir ıevıp verdi. Eğer Kenan Hulüsi o- na bir azizlik yaparak, te'lif bir eser İnevzuu bulmaktan daha müşkül ir iş sırasında beni yanına götür- nüş olmasaydı, arkadaşım her hal- le daha uzun bir cevap verirdi sa ayorum. Cevabı şu; — Gazeteci, pireyi görecek kadar kuvvetli bir görüşü olan ve dereden le korkmayan adamdır. Bu suretle, hakikatleri en ince hoktasına kadar görebilen ve şeca- ti medeniyeye sahip olan bir ada- ni kasdediyorum. Nusret Safa Coşkun ——— ——— “RADYO BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı ; Sant 18,30 Çocuk bayramı hüllar s1 münasebetile Çocuk Esirgeme Küme maçları kaleciye vermek istediği topa ani| kurumu namına : Konferans Selim bir çıkışla yetişen Melih yavaş bir. Sırrı Tarcan, 18,45 Plâkla dans mu Jvuruşla 24 üncü dakikada takımı - sikisi, 19,15 Konferans : Prof. Salih nın ilk şayısını yapmağa muvaffak Murat (Radyo dersleri), 20,00 Mü - Sdönge / *dükkân ve atelyeleri- Yere kadar büyük bir kıt'ai! müh! & B #şkın çaşkın dolaşıyor. |Ke elinde bulunuyor; buralarda y ğ Negii Birbirine soruyordu: |Yalananlar, ölenler, sakat/ kalanl " *Ne var?... Ne oluyo-|dan başka, yıklan evler, harabr — |dönen yuvalar büyük bir rakk fa-| Bösteriyordu... T, gözlerine kestir-| İnfilâkın resmi tahkikattaki ler y“'hm İN şu idi: M geçiş firsattan istifade, Tercöme eden: H HKatib öönay ö Achille Bastion ayağa kalk yoktu. t | — Fette efendim. Sleşi h Tâzım: aca-| — Bu son günlerde dışarıya va - Y t me, bazı kâ-'kitli vakitsiz çıkıyor muydu? Yoküa ı,.: kaldırmak için mi Yok... Böyle bir şey — nazarı hç *eblere MA bir insan yine ây) dikkat b aü Mi gö y atimizi celbetmedi. Bay Sav Daj tutuştur- rerne, kâh mahkemeye, kâh da ge - < peb Yeri |zihliye giderdi. Bazan arabasiyle, B Kat bazan da yaya gezmeğe çıkardı. Fa- Hey kat nerelero gittiğini bana hiç bil- dirmezdi. tam for -| Açaba bu son günlerde... ken- k şeyler far- disini ziyaret eden... sık sık ziyaret * Aklıma geldi. eden... 1 mi? Mösyö — Fazla söylediğini hissederek sus - balde Bütün kâğıd-| tu. Uşak, rynerıSn sordu: —— ği? Başka evi| — Zıiyaret eden, diyordunuz? i nü bilmek 8: u İkim Savr den saçeadi: Mösyiz Ü ğ _Hashı n, dedi, a. İyorsunuz? OPERETi KURULUŞU 1esa İSTARML rtesi akşamı saat 9 da Kadıköy eyya sinemasında: EVDA OTELİ, Operet 3 perde, Olünün inden anahtarlarını a- lan polis müfettişi: — Bilmem, dedi, ne soracağımı u- nuttum. Her halde mühim bir şey değildi. Biraz şu yazıhanelere baka- hm. Birinci çekmeceyi açtığı zaman, nazarı dikkatini celbedecek bir şey bulamadı. Fakat ikincisini açtığı va| kit, sevincinden titredi. Çünkü ken- disini alâkadar eden bir şey bul - müştu. Fakat bunun üzerine dok- torla uşağın nazarı dikkatini çek- mek istemiyordu. Bunun - için yü- 'Tam bu espada pençereden — dişarı bakmakta olan Durkkeim bir hay- İret sadası çıkarmıştı. Doktar ve uşak başlarını öna ce- virdiler. Ve bu fırsattan — istifade 'eden polis müfettişi çekmecede bul- duğu şeyi kimse görmeden cebine attı. Sonra oradan çekilerek mua- vinin yanına geldi. Ve o da pençe- reden bakınca bir hayret nidası fır- latmaktan kendisini menedemedi. izlnün mânasını hiç değiştirmedi. ' Güneş, Harbiye idman yurdunu 2-0 gendi Bugünde Ankara Şehir Stadında Güneş - Muhafızgücü karşılaşacaklar Milli küme maçlarımı yapmak ü-|kımı dün Harbiye İdman Yurdu. zere Ankarada bulunan Güneş ta-|ile Şehir stadyomunda ilk karşılaş- masını yaptı. 25 bine yakın bir se- yirci kalabalığı önünde yapılan bu maç baştan sona kadar çok heyecan verici safhalar içinde Güneş takı - |mının birinci devrede yaptığı iki) gölle Harbiye İdman Yurdu aley - hine neticelendi. Saat 1430 da evvelâ Güneş ve biraz sonra da Harbiye takımları sürekli alkışlar arasında - sahaya çıktılar. Tuyordu.. Elinde bir gazete tutu-| yor ve uzaktaki sokak fenerinin ışı- ğginın bu kiraeti kolaylaştıramıya- cağı pek aşikârdi amma o büyük bir dikkatle gazetesine dalmıştı.. Onun Krenelle'deki gazete oku-| İyan ihtiyar olduğunu pek iyl tanı- maş olan polis müfettişi: | Çok şey! Çok şey! Diyordu. Drukhelm ise hiddetle; — Yakayı ele veriyor.. Mutad merasimden sonra takım- Diye homurdaâdı. Âchill Bustien lâr karşılıklı yerlerini aldıkları za- gülümsemişti: |man, Güneşi milli kümenin başla - — Öyle diyorsun, amma, dedi. | ÜĞt gündenberi oynıyan futbolcu- Şimdiki halde biz onu değil, o bi-| Ürüe şöylece sıralanmıştı: — Zi takib ediyor. Fakat bu defa iyi-| , Cibad - Reşad, Faruk - Yusuf, Ce güleceğimizi zannediyorum. R,";i 'lb;““n:['"ı îwddl"ı Niya - Ne olduğunu arilamıyan doktorla| pun, . 'b,ı x K loda uşağı pençeteye Yaklaşmışlar| F una mukabil Ankara çampiyo- dışarıya - bakıyorlardı. — Gördkleri| pi <a "İE“"İ Muhacim yerine Ha İşeyden de bir şey anlamıyorlardı. | Srererek gu şekilde dizilmiş - Achille Bastien plânım hazırla - mıştı; — Şimdi en mühim şey Durk - heim, diye izahat verdi. Bu adanın | Fethi - Şükrü, Sabri - Celâi, Müuhterem, Haşim - Mücahid, Zeki, Habib, İzzet, Şerif, Oyun hakem İbrahimin idaresi altında başladı. İlk vuruşu —yapan Güneşliler bir anda Harbiye kâle- oldu. Barbiyeliler, yedikleri bu — golü telâfi edebilmek için daha enerjik |İve daha azimkâr bir oyun çıkara- rak Güneş kalesini tazyika başla -| dılar. Oyun heyecanlı bir şekilde de - vam ederken müessif bir hâdise| oldu: Reşad yapmakta olduğu bir hü -| cum esnasında bir Harbiyeli oyun- cunun kazaen vurduğu bir tekme ile sakatlanarak oyunu terke moe- bur kaldı. 42 nci dakika olmuştu, Salâhad - dinden gelen bir pasla Melih, temiz bir vuruşla takımının ikinci go - lünü de yaptı. Ve biraz sonra da devre nihayetlendi. Güneş 2, Har- biye Ü. İkinci devre: İlk dakikalarda ceza çizgisi Üze- rinde Güneş aleyhine verilen fri - kik de İzzetin vuruşile avuta gitti. 23 ve 3düncü dakikalarda Güneşe ne niçin olduğu anlaşılamıyan bazı cezalardan sonra 35 inci dakikade bir de penaltı vörildi. Fakat Harhi- yenin gene ve heyecanlı oyuncu - ları bu güzel fırantlardan da istifa- de edemediler, Maçta da bu suretle birinci devredeki neticeyi muhafa- za ederek 2 - 0 Güneşin galibiyetile sona erdi. Güneş takımı ikinci karşılaşma- sını bugün Şehir stadında Muha - İfizgücile yapacaktır. y zeyyen ve arkadaşları - tarafından 'Türk musikisi ve halk — şarkıları, 20,35 Hava raporu, 20,48 Ömce Tize tarafından arabca söylev, 21,00 Ce mal Kâmil ve arkadaşları tarafın - dan Türk musikisi ve halk şarkaları (saat ayarı), 21,45 'Orkestra: 1 — Guno: Romeo - ve Jüliyet fantezi, 2 — Tosti : Melodi, 3 — Severak : Vals romantik, 4 — Drigo : Pizika | to, 22,15 Afans haberleri, 22,30 Plâk la sololar, upera ve öperet parça - ları, 22,50 Son haberler ve ertesi gü nün programı, 23400 San. |j Şehzadebaşı TURAN 'TİYATROSU Bu gece saat 20,3) da Hakkı Rüşen ve arkadaşları Komik Dümbüllü İsmil'in iştirâkile Gündüz: Cellâdın oğlu dram komodi 4 perde İGece: Talihsiz kız, komedi, 3 perde “ ÇEMAL SAHİR 4 Mayıstan itibaren en lüks tiyat- rolarda ve şehrin her tarafında; AŞK RESMİ GEÇİDİ Büyük Paramunt operetinin tem- isillerine başlanıyor.