A'RİYE CAMİİ ve MOZAİKLERİ Yazan : FUAT ŞAMİH RL:5 D (p—::““ hakkındaki malümat, Aynarozda t tokrator Manastırı kütüpanesinda mah- ? Ve gayri matbu bir eserden alınmıştır.) ' Üüztepay ” Bulünan mozaiklar giden adam da hizmetçileri Simon- ) © girilecek kapının üs- dur. k- | 11 — İsa rahipler arasında, İbdy aa Portresi, Başının &t-| 12. — Sen Jan vaftiz yaparken. | ı.u:““ bir hâle vardır. Sağ| 13. — Kudüs yolunda. Yukarıda- Hütar, &ler, Sol elinde bir in- ki beş madalyonda Anemfodist, E-| Ben h'kı İpidetor, Akendinüs, Aftonlüs... Bt ye gp Hilisesinin kapısının üs| 14 — Sen Andranikos... tinde ” Datney 15, — (Nazaret) e dönüş. Madal Tpki buna Manastırının kub| benzer birer yonlarda isimleri meçhul azizler... 16 — Sen Jorj. El değimemiş, do-. ** y İ ga: 1 N, ekmekler kunulmamış gibi tam ve mükem- Süyun K RE . e. Çehre, biraz eski arzı an- Berab, Şataba tahvili, İsa ödeki 7 Etlen iki hizmetçi, e. dirmakla beraber son, derece ma- lerleç ileri, şarap küplerine Baretle yapılmıştır. ; " İaya su kadehini uza-| 17. — Meryemin dua vaziyetinde Vekili harçtır. İsanın yas Portresi. (Dış kapının - üzerinde) ilnizlerinden ikisi vardır. Böğsündeki madalyonda İsanın res- 3D ae eder, Küplerdeki. su Mi Her iki tarafında, yerden göğel Mizyem) gç SOL taraftaki kadın doğru uçan iki melek görülür. tü 5_:"’» |-18. — Suyun şaraba tahvili, (A- 5-xı,_mbt'm=ınn tasviri. İzap rakamlariyle 1302 tarihi yazılı- Mar, © — doğuşu, Meryem; 'dır). Beyaz bir boğanın kurban y v '.Mıf":mndı oturan, hay| indaki (Kreş) in ya- edilmesi. İ 19. — İsa ve (Teodor' Metohit) | h (ywğ kendisine bakan (İç kapının üstünde). İsa, bir taht Götük 'OCcar) dır. (Kreş)in üzerinde oturur ve sağ elile takdis Turlaşı İSadır. Üzerine se-eder. Sol elinde bir incil vardır. Yağmaktadır, Sol ta- Solda, Teodor Metohit, diz çök: | ““m'“"*n mürekkep birlbir vaziyette, kilisenin modelini ingay; ÖYlerler, Meleklerin üst İsaya takdim eder. q.dü,_'i“ kadından birisi tek-- 20. — Sen Pol. (Asıl camie giri- SN tek Giğeri de İsayı yıka-lecek kapının sağında). Aziz, sağ Sap geee daldırmıya hazır- clile takdis hareketi yapmakta ve İi Üç çopgala, koyunlarını ot sol elile de bir kitap tutmaktadır. Mün doğa, A Börülür, Bir melek,| 21. — Sen Piyer. (Ayni kapınmm lür yaMUğunu haber verir, Ço- solunda). Aziz, sağ elinde cennetin M ile birbirlerine bakı- anahtarlarını, sol elinde de bir to- mar kâğıt tutmaktadır. bhlrmııı-ı K Yardıyı Ytarısında beş ma-| 22. — Meryemin mabede takdir Pilam ? resmi zaharya, büyük rahiplere Ve si'ümen | Di K Spoloni, Hüke, Kalikoa, Tir- mahsus ruhani elbiseyi lâbis oldu- is 5., gu halde Kudüs mabedininr mu- Ön Bi ç lün, İsayı vaftiz edi- kaddes kürsüsü de durur. El- e vv.g,,m:“n Yüksek dağlar, Da- lerini Meryeme doğru uzatmıştır.| n u ç, Vürden) 'Meryem, ona doğrü - ilerler, arka- ÖY A İle bir yılan nehir- sında ailesi gelir. Ellerinde büyük y y Serler, « n mumlar tutan, ilâhi okuyan kızlar N İaa, > Şey Y halka gösterir. yi da bunları takip eder. Mukaddes %"”'llm' Ih İğvası. Üç sahne- kürsünün ortasındaki talıtının Çülge çitir: rinde Meryem oturur. Bu sırada se-; ei SEYtan; İsaya bir yığın'madan inen bir. melek “Meryeme Yaç Müktedir isen bun- cennet taamını / verir ve kendisini P- der. 'takdis eder. İya :::' Mabedin damın-| 23, — Meryem kırmızı renkli ip-| u eyinTan; k."'")'a davet eder. Jiği alır. Bir efsaneye göre, büyük 1 xl Ya, kendisine secde rahip, Meryem nişanlandıktan sön-. 3 2, Sen ai 'ya maiyetine yedi genç bakire ver- Pa ü 'mişti. Bu kızlar, evvelce Meryemle| ) hı.,ym:“'ğmdı Nüfus sayımı.| boraber ayni mabedde talim ve ter- ui_.;" T :rıye valisi (Sire-| biye görmüşlerdir. Büyük rahip, St l’.eı ir kâtin, Elerini kay- bunlara, mabede lüzumu olan mih- & Hi ni ©. Parşömen ü- rap ve saire örtülerini örmeleri için B / halk, * Yazar. Bir çok as- yün, keten, iplik ve kırmızı ipek Mhnenin Verdi. Kızlar, örecekleri şeyleri ta- NU b Z“h_rmw da beş yin İçin aralarında kur'a çekmeğe Ke Sen Marharyos, karar verdiler. Kırmızı renkli ipek- i'cs, Oretes, Beşin-ler Meryeme isabet etti. Genç kız- n da A::T silinmiştir. lar sevinçle ve kahkahalarla güle- yiğ di entos olmasırek; «Zaten kırmızı hukümdarlara Sen Atmerin & yaraşır!...» diye bağırdılar ve Mer- annmumm“d’ki re-yeme: «Bakireler melikesi» unva- Nazarei nını verdiler. * den (Beytul- Kariye camiinde bu efsaneyi tas-| " Yusuf Neo- vir eden tablonun &ol tarafında bir r. Bir melek, kürsünün üstünde üç rahibin otur- Sörünerek İsa- Cuğu görülür. İkisi, aralarında ko- Verir. Ve Mer ruşurlar. Üçüncüsü, karşısında — ve Bi Hvziyesinde ayakta duran genç kızların ellerin- izmbetgiç ÖY kadin, de iplik çileleri vardır. ir. 24. — Meryem mabedde, bir me- kadın J>k tarafından beslenir. Sahne ma- 'kasın. Ledin içerisini gösterir. Meryem bir. İ Börülü; Ve MÜür. ya ÜZerindeki Yüya SÜİ Neccar, arl “mektedir. Ditroit'in domuz kralının kızı Kla- ra Vard, kocası prens Karaman Şi- may'ı, ve Belçika kral sarayındaki mevkiini, Jansei Rigo'nun güzel gözlerinin tatlı ve baygın bakışla- rına feda etmekten çekinmedi. Rigo, bundan kırk sene evvel bü« tün dünya kadınlarının kalblerini teshir eden bir çingene kemancıdır. O vakitler, Parisin büyük kah - velerinde, lokantalarında çingene muştu. Bunlar, sırma işlemeli elbi« seleri, uçları yukarıya kıvrık biyik- lariyle bütün kadınların gönülleri- ni çekerlerdi. İşte prenses, bu kahvelerin birinde Rigo'yu gördü. Kemanını dinledi. Gönlünü verdi. Babasının dolaralrı sayesinde kazandığı prenses unva- nını feda etti. İlk evvel Mısıra gitti. Sonra re - rosunda, mayyo ile sahneye çkmıya götürdü. Paraya çok ihtiyacı Çingene kemancı ona çoğa mal oluyordu. Fakat, gözleri o ka- dar güzeldi ki... Bu sevdadan ilk usanan yine pren, ses oldu. Napolide dolaşrken Vezüv istasyonu şefi sinyor Rikardi'yi gör- dü, Kemancıdan ayrıldı, bununla evlendi. * Çok geçmedi. Bundan da bil Albano Kazelto adlı bir bestekârla evlendi. Sabik prenses, aşklarından bahsederken: «İnsan, hayatında yalnız bir kere sever. Bundan evvelkileri hakiki bir sevgi ile değil, geçici bir hevesle sev miştim...» Diyordu. Rigoya gelince? zavallı adam! Sevgilisinin resmin! iğne ile göğsüne yapıştırmış ve Avrupadaki turnelerine devama başlamıştı. Ken- disiyle konuşan bir gazeteciye: — Bir çok kadınları sevdim. Fa » vare rakmadı. Prensesi cidden seviyor - dum. Başka bir kadın sevebilmek kabiliyetimi kaybettim... Demişti. Fakat, az sonra Klara- nn teyzesinin kızı Emerson'u ka- çırdı, onunla evlendi. Bu, çingene- nin yedinci izdivacı idi. CENEVRE ÂŞIKLARI Hakikaten Lüiz dö Laks'ın, genç mürebbi Andre Jiron ile kaçmaktan başka çaresi kalmamıştı. 902 senesi sonlarına doğru, N- aa isveç Vellahdinin. oğlu ve karısı Erika İsveç Prensı Lenar ve karısı Karin elden biraz evvel, resmi bir tebliğ: <Prensesin ruhi bir buhran anında, babası Grandük dö Toskanin sara- yından kaçtığını ve — Salzburgdan ayrıldığını...» haber veriyordu. Prenses, çok güzel bir kadın ol -| makla beraber aile cihetinden mes-| ud değildi. Önde! (Devamı 6 mcı sahifede) çalgıcılar bulundurmak moda ol « | zaleti Pariste (Foli Berjer) tiyat - kat, hiç birisi bende bir hatıra bi - temiyecek kâdâr mağrur idi. y ğrur Eğer çocukların mürebbisi ile'ş, kaçmamış olsaydı kraliçe olacaktı. | dövüyordu. çocuğu vardı. Andre Jiron, bunlar- dan en küçüğü Belg'in mürebbisi idi- de derin bir tesir bırakmıştı. Onun- la beraber bulunmnaktan, konuşmak- tan boşlanıyprdu. Muallim © 'Kadar tatlı konuşu -« yordu, © kadar mahcub ve kibar idi ki... Dresd'deki hayat pek kasvetli Sanra pvens, vâktini ya sevgilisi ile, ya da kılarda avlanmakla geçi- riyordu. Karışını ihmal ediyordu. | Andre, sarayda oturmak, aldatı- |lan bir kocanın ekmeğini yemek is- Binaenaleyh prenses, kendini sı - kan bu muhitten kaçmaktan, sev - Kili ile beraber Cenevreye gitmek- ten çekinmedi.! 4 | Prensesin erkek kardeşi de, İs - İviçreli güzel bir kızın sevdası uğ - runda unvanını, rütbesini terk et- miş Leopold Voefiling namını almış Eğer rezalet büyümemiş olsaydı, prenses-kocasiyle gürültüsüz ayrı- lacaktı. Fakat, papalık makamı, ni-, kâhın feshini reddetti. Prensesle genç mürebbi, Akdeniz ,kıyılarında (Manton) a gittiler, ora da mösyö ve madam Andre Jirar is- |miyle yazşarmıyâ başladılar. | Madam Âirar, yakın bir vaz'ı hamlin ağrılarını hissederken, prens ten olan çocuklarından birisinin Al- manyada ve ağır bir surette hasta olduğunu haber aldı. Hemen hasta çocuğunun yazına koşmak - istedi. Fakat müsaade vermediler, Prenses, vaz'ı hamle kadar kal - imak üzere İsviçreye gitti. 4 mayıs 1903 te | Prens, sened$ 30 bin mark tâhsi- |sat vermeğe rızâ göstermişti. Fa-| kat, Andre ileşayrı yaşamak şartiy- le:.. Prenses sewgilisinden ayrıldı ve az sonra da kendisini unuttu., Üç sene sonra, Anriko adlı genç bir İtalyan bestekârla evlendi. Saks kralı, kendi kızı olmadığını bildiği hâlde küçük Monikayı yanı-| na almak istedi. Sabik prenses, u - zun müddet kızi vermek istemedi. Fakat tahsisatını kaybetmişti, sefa- lete düşmek korkusiyle razı oldu. Dört sene geçti. Madam Enrika çok mes'ud idi.'Bir de erkek çocu- gu olmuştu : Baby... Fakat Enriko, prensesin huysuzluklarına, zırzop-| luklarına dayanamnadı, talâk taleb etti. Ve kararını 'aldı. | «Cel sevgilim, akşam oluyor...» bestekârı prensesi terk etmişti. Sa- bik prenses, umtumi harbde Brük - selde idi. Harab bir köşkte, fakira- ne bir hayat geçiriyordu. Prensle, 1881 de evlenmişti. Beş | ve siyah biyıkları prensesin üzerin- b üçük Manikayı doğurdu. | AŞK Yolunda.. Tacını bırakan Krallar, ko- calarından ayrılan Prensler. Meşhur adamların sevişmelerin- den bu güne akseden hatıralar lan oğulları, çok kereler — Belçika| paytahtına geldiler. Fakat analarını görmek istemediler. Nihayet, zarüret baş gözterdi. Sa- bik prensos, İtalyanca dersleri ver- meğe mecbur kaldı. Hattâ, çok e-i falar, kapi kapı dolaşarak dantelâ, kordelâ gibi şeyler sattığı da görül-| dü. SİYASET İKTİZASI DELİ Avusturya ordusu zabitlerinden kont Mattahit, Bulgar çarı birinci & Kral Dördüncü Jorc ve karisı Madam Fiç Herber, (aşağıda) Kral ve refikası kırda geyiyorlar Arşsidük Rodolf Madmazel Veçeru Ferdinandın kardeşi — prens — Filip Saks Kabürg Gotanin karısını sa- rayından değil, akıl hastanesinden kaçrdı. «Siyaset iktizası deli...>, kral i- kinci Leopoldun büyük kızı pren- 808 Lüiz dö Beljik bu bahane ile a- kıl hastanesine kapatılmıştı. Zavallı prenses! arzusu hilâfına, teyzesinin oğlu prens Filiple evlen- Gker, prensesi bazan kırbaçla döğüyordu. Bazan çırçıp - lak soyuyor, sefahet arkadaşlarının İkarşısında oynatıyordu. Prenses, bu hale tamam yirmi se- ne sabretti. Biri erkek, biri kız iki çocuğu olmuştu. | Nihayet bir gün, Praterde bir sü- vari zabiti ile karşılaştı. Bir gece, kayın biraderinin sarayında tanış- tı. Aralarından büyük bir sevgi baş- ladı. Az sonra dedikodu aldı yürü- dü. Nihayet Hofbur sarayına akset- ti. İmparator, bir müddet Viyana - dan ayrılmasını, Fransanın cenub İsahiline gidip oturmasını prensese İtavsiye etti. Bu suretle dedikodula- rın son bulacağını zannetmişti. Prenses Nise gitti. Bir hafta son-| ra'da kont kendisine iltihak etti. Artık, rezalet gizlenemiyecek bir. şekil almıştı. İmparatorun emriyle prens Kaburg, kontu düelloya davet |etti. Fakat kendisi yaralandı. Parise iltica eden prenses ve kont müzayakaya düştüler, Bu srada kon bir şatoda ikamet eden anası kon- tes Mattahitin himayesi altına bı - rakmak fikri geldi. Birlikte Agrama gitti. Otele iner inmoz, polisler gel-| diler. Yanlarında bir kaç hasta ba- kacı vardı, Prensesi yakaladılar, sır- tına bir Heli gömleği giydirdiler, Viyana civarında bir akıl hastanesi- ne götürdüler. Kont da yakalandı, hapse konul- du. Dört sene hapiste kaldı. Sonra çıktı. Bir arzusu vardı: Sevdiği, ha- yatını vakfettiği kadını arayıp bul- Mak... Kocası, Dresd. tiyatrosu artistle- “|miş. Bunun için de yine müverrih « | de bir kitabede lâtince şu sözler S - SONTELGRAP anlatab Müverrih Prokop'un - kitabında 'Trabzon için sahifelerle yazılar var. Diyor ki; (İstanbuldaki Ayasofya- nın bânisi Jüstiniyen hariçten gele- cek kabilelerin hücumlarından şeh- ri korumak için etrafına müdafaa küleleri, hendekler — içine şatolar, dehlizler yaptırmıştır). Ben şimdi, bu enkazların üzerine kurulmuş çlan Trabzonu dolaşıyo- rum, 1089 da Solçukilerin sahillerini iş- gal ettikleri, tarihini dünyanın ta- mıdığı Karadenizin güzel. incisi Trabzon günden güne güzelleşiyor. Şehrin ortasında muntazam bir he- lediye parkı yapılmış. Rengârenk çiçekler arasında fiskiyesinden çı- nutturan ufacık havuzu çok şirin ve çok güzel, Çarşıyı dolaşıyorüm: Kasab, tat- he ve buna benzer dükkânların hepsi carnckânlı, etler ve yenecek her şey tozdan kirden muhafaza ©- diliyor. Hayret ettim söylediler. Ü- çüncü Umumi müfettiş bay Tahsin Üzer bir gün çarşıyı teftiş etmiş, pek çirkin bir halde olan bu dük- kânların derhal camekânlarla ka- patılmasını halkın sıhhatinin ko - runmasını emretmiş. Ne güzel, ne yerinde bir iş. Trabzonu iki kısma ayıran uzun köprünün üstünden geçiyorum. Ye- ni vilâyet binasının karşısında Orta hisar camli mükemmel tamir edil- Prokop'u —okuyalım: — (İmparator Jüstiniyenin yaptırdığı — âsarın en mühimmi Eğirne kapısının” üstün- yazılıdır: Bu binayı Alrikalılara, Vandallara, Almanlara, Partlara ga- lib gelen dindar hükümdar Jüstini- yen yaptırmıştır). Bu kitabe el'an kapının üstündedir. Trabzonun — kalesi — meşhurdur, dediler. Şimdi kaleyi geziyorum. kan suların şıpırtısı ile gamları u-| - 24 Nit n 1938 TRABZO Karadenizin incisini nasıl iliriz ? Çalınan fener takayla nasıl geri geldi ? Yazan: Cemal Sahir lar, her nasılsa feneri çalıp götür- müşler, ve bir sahile rekzetmişler. Bizim Karadeniz uşakları durur mu hiç? fak bir taka ile gitmişler, fe- neri alıp getirmişler ve yerine koy- muşlar. Trabzonda bu vâk'a Kah - ramanlık masalları gibi hemen her- kese anlatılmaktadır. Kale ordu parkının güzelliğine diyecek yok. Beynelmilel bir hususiyeti ve şöl reti olan saray burnu parknın gü- zelliği müstesna, hemen memleketi- mizde başka bir yerde Tırabzonun bu parkı kadar manzarası güzel bir park yok gibidir. İnsan bu parkta oturduğu veya — gezdiği zamânlar kendini İstanbulda zannediyor. Çün |kü kimi görse tandık; bankacılar, muallimler, memurlar hep İstan - bullu.. Burada müfettişliğin — varlığı, 'Trabzona yeni bir ümid meşalesi yak mış. Nevyorkun uzaklardan görü - nen hürriyet heykelinin meş'alesi kadar parlak. Merkezi Avrupayı, Cenubi İtal- yayı, Balkanları dolaştım. Doğu vi- | lâyetlerinde gördüğüm hummalı fa- İaliyetle, gezdiğim Avrupa şehirle- rini mukayese ettim. Bu güzel yurd parçalarını bu çalışma neticesinde birer Avrupa şehrine benzetildiğini göğsüm kabararak gördüm. Meselâ doğu vilâyetlerinde bu sene 108 ye- ni mekteb birden açlıyor. 108 mek- teb ufak bir hesabla 1500 çocuğu i- lâveten okutacak demektir. Trab - zonda büyük bir hastane hernen bit- mek üzere. Her tarafta hastaneler, kışlalar, yeni mahalleler; karakol - lar yapılıyor. Bin yandan yeni şose- ler açılıyor, parkelerle sokaklar tan zim ediliyor. K Tırabzon bütün memlekette en i- yi ve nefis suya kavuşuyor, Üçün- cü Umumi mülettiş kurultaylar Kasımpatları etrafını çepçevre süs- Trabzondan | k lediği muntazam yollardan yürü -| yorum, Kanşmda bütün heybetiy- le Karadeniz. Kale parkının tam or- ner var. Bu fener için bir macera anlattılar: Bilmem hangi tarihte karşı sahilden gelen bazı çapulcu - kapalı olduğunu öğrendi. Doğru ©- raya gitti. Fakat, prens Filip bunu| derdi. Kont, sevgilisinin bu yeni mahpe- sini de buldu. Bir gece yarısı, bazı dostlarının yardımiyle evi bastı, prensesi yatağından kaldırdı, çıp- lak denilecek bir halde kollarr ara- sına aldı, tıpkı bir harsız gibi kaçır- di. Yeniden Parise gittiler. Kont, bü- yük bir alâka uyandıran bir eser neşretti: Siyaset iktizası deli!, Bu vak'a üzerine imparator Fran- sova Jozef, prensesin mallarını un- tertib ediyor. Doğu vilâyetlerinin bir gGörünüş valilerini topluyor, görüşüyor. Durmadan, dinlenmeden — çalşı- yor, ve çalışıyorlar. Bu çalışma ne- tasında ve kenarda meşhur bir fe-/ ticesinde buralarının cennet olaca- ğina hiç şüphe yoktur. Doğunun bü tün halkrın ümidi kıymetli müfet- tiş bay Tahsin Uzer'de. |1906 da, Gota mahkemesi talâk rarını tasdik etti. tun aklına,prenses, Hrvatistandaki| haber aldı. Prensesi Bad Estere gön-| İkinci Leopold, kızına Belçika prensesi unvanımı ve bütün borç- larını vermeyi teklif etti. Fakat bir şart kovtu: Kont Mattahi'den ayrıl- Prenses bu teklifi kabul etmedi. İhtiyar kral ses çıkarmadı. Bir para Prenses Lüiz, 4 mart 1924 de, Kontun vefatşndan -beş ay sonra, bir sukut neticesi Viesbadende öle dü. Kont Mattahi prensesi, bir defa gardiyanların, iki defa da kocasının elinden (kaçırmış, tamam 18 sene Eski kocasi Saks kral ve zabit o-| - Prensesin Lindenbofta, bir şatoda| vanını iade etmeğe rıza gösterdi.|kendi kazancı ile yaşatmıştır. ĞDi SSi 1 e