azarlık us ğ e| h&)&ğmlşlerde maktu | n kalgınıat Ve pazarlık u - tiz Nm_lmıu hakkında hü- bt dün kanun lâyihası ıııı ellk aa YAZMış, bundan son ğ Ulma, Üderinde etiket bu - İlcağın, A Mecburiyet haline <et e bu kayıdlara ria- eiRlriy H::lın ağır para ce - Kzpatma çe 15 güne kadar dük Sezalarına çarpılaca- ve tarafından na- t kolaylıkla elde edi- a g kında yaptığımız tah B Beticelere vardık: 3 Oluşu, esnafın hal- İ ı"""'"ıııııııı LÜ çalışanların A e ŞS Rişm cihetle bu gibi mal bu sistemin o kadar ğ taz k E ? a “İyete geçiyor k —— in imtihanları izdeki! haftaya Ün Yapılacak liyer” Muhtelif semtlerinde- kağa, YAkıfları için teşkili ka-| ü (tek mütevelli) siste- Şt İçi &yı zarfında faaliyete ha * bütün hazırlıklar ta- bulunmaktadır. G fayin Imtihanlarına ö-, k ta zarfında başlana- r tahrirf olacaktır. O Re aai E çoktur. Hakan, “Yrakınin tetkiki işi her / & Vi A Vakıflar baş müdürlü- Hğlen imtihan komisyonu- b an tahriri im- 'n.;:k““'ı"'l bu kamisyon- Yapıga” Ye baş müdürlükçe Ğ Mütevellilerin tas- SD ta EDEBİ f “Vor ç ben kendisini nekadar ——leynnım kta haksız ol - Sda hapılTAf ederim. Cina ya- we, * karçı fazla alâka gös- Ka n |e kon “dan ayırmıyor, Ci- | '*Hq 'N sesi titriyor. V a %yınyını geti « »V Y—"Vıı.,' Bi birbirlerine... ftamamen — uygun ütevelliler! Kon £ f"_i' Mes'eleleri ulü ile satış kaldırılırken.. PSnaf bu y eni tedbiri hasıl karşılıyor?.. 'da olanlarda bulunmaktadırlar. Bilhassa önümüzdeki yaz mevsi- minde yaş sebze ve meyva satışla- yında maktu ve paazrlıksız alış ve- rişlerin ufak tefek satış ârızalarına bais olmak istidadında bulunduğu- nu da ilâve etmektedirler. Meselâ, bir kışım sebzelerin sa- bahki satış fiatlarını akşama ka - dar muhafaza etmek kabiliyetinde olmadığının ve bir günden — dğer güne kadar beklemye tahammülü bulunmadığının nazarı dikkate a - Tınmasndan sonra sabahleyin 10 k ruşa satılmak üzere maktu bir üc- retle kilosuna kıymet biçilen bir ü- zümün; akşam üzeri; harici se - beblerle daha ucuza verilmesi icab. edeceği ve bunu; günün Mmuh- telif saatlerinde; muhtelif fiatlara tâbi tutmanın da; müşteri üzerin - de iyi tesir bırakmyıacağı cihetle sabahki muayyen etiketi muhafaza edecek olan bu malın sermayesine kadar verilmesi lâzım geldiğinden bunlarda pazarlık zaruri gibi gö- Tülür, Faakt, umumi iktısadiyatın kü - çük esnafa tahmil ettiği mükelle - fiyeller arasında bu yeni sistemin ber halde çok iyi neticeler — hasıl edeceği muhakkak görülmekte — ve YaEKUN Denliz devletleri erasında Deniz devletleri arasında; yeni - den bir silâhlanma yarışı mı baş- lryacak?.. Amerikalılar; bu — sene mihayetine kadar; tezgâha iki ce- sim zırhlı koyarak yaptımıya baş- hıyacaklardır. Bunu; — Amerika'nın resmi mahafili teyid etti. Gemiler, 35 tondan biraz fazla tonda olacak- tır. Amerikalıların her biri 45 bin tonda iki zırhlı yaptıracağı rivayet- leri; doğru çıkmamıştır. Fakat; n& olursa olsun deniz dev-| letlerinin karşılıklı vaziyetleri;bun- dan sonra ne olacağı bahsı yeniden tazelenmiş oluyor. Japonya 1936 da| Londra'da yapılan muahedenin ka- yıtlariyle, şartlarıyla kendini — bir, türlü bağlı görmediği için; — diğer devletler de; -Amerika, İngiltere ve| Fransa -artık o muahede ile mukay yed kalmıyarak 35 bin tondan daha| fazla tonda cesim gemiler yapacak- larını ilân etmişlerdir. Japonlar ki Bahrimuhiti Kebirin garbinde - bir| muhafızlık vazileleri olduğunu id - dia ediyorlar, İstedikleri gibi keyli — donanma yaptıracaklarını ve ne yaptıkları - nn hesabını kimseye vermekle mü- kellef olmadıklarını söyleyegelmiş- lerdir. Deniz ve donanma işlerinde Al - manya'mıa, Rusya'nın İngiltere ilc ayrı ayrı aslaşdıkları malümdur. 936 müuahedesini Japonyanın kabul et - memiş olmasına, kendi her suretle serbest görmesine karşı diğer dev- letlerin de 35 tondan fazla — tonda, harb kemisi yaptıracaklarına göre bundan sonra deniz donanma işle - rinin devletlerce yeniden müzakere lere yol açacağı tahmin edilebilir. gerek esnaf ve gerekse müşteriler bakımından bir çok menali'e hiz - met edecek mahiyette bulunmakta- dır. Diğer taraftan esnaf; yeni lâ- yihanın kanunlaşarak tatbike baş- lanacağı zamana kadar iyice hazır- hıklara girişmiş bulunacaktır. Bu hazırlıklar, bu kabil malların bo - zulma ve ertesi güne kalmamasını teminen; mütedil bir ücret muka- bilinde ve tamamen satılması yol -| larına gitmekten ibaret bulunmak- mülâhazasın -'tadır. greye köylü Murahhaslar Gönderilecek İstanbulun köylü murahhasları ka- rarlaştırıl Ankarada tolanacak olan büyük ziraat kongresi hakkında Ziraat Ve- kâleti vilâyetlere bir tamim — gön- dermiştir. Bu tamimde; kongrede bizzat köylü murahhasların - bulunmaları lâzimgeldiği, köyde oturan ve zira- atten, hayvancılıktan anlıyan mü-, nevver iki çiftçinin seçilerek gön- derilmesi bildirilmektedir. Diğer taraftan İstanbul namı- na kongreye Ekşinoz çiftliği sahibi Halid ile Eyüte Rami çiftliği sahibi bay Mazharın gönderilmesi karar- yedecektir. Fransa Avrupa kıt'asındaki devlet- lerin, - Almanya ile İtalyanın de- mek istiyorlar - 35 ton mikdarını gçmeleri takdirinde kendisinin — de bu mikdarı geçeceğini ayrıca — ilân etmiştir. Pransa bu takdirde AT - manya ve İtalya'nın alacakları va- ziyeti bekliyecek demektir. İtal - 'ya eskiden beri Akdenizde — Fran - sa ile müsavat istemiş, bu —ihtilâf tahdidi teslihat müzakerelerinde ay| ı bir fasıl teşkil etmiştir. Fakat; o #smunlardanberi; 10 sene geçli. O zamanlar; Almanya daha Versay muahedesinin ağır kayıdlariyle bağ h bulunuyordu. Bugün deniz - İşleri| konuşulurken, Avrupa kıt'asındaki | yalnız İtalya'yı değil da hesaba katmak lâ » zam gelecektir. Ahmed Rautf | Ranika eei | Bütün | Müesseseler Fuvara gidecek İktisat Vekâleti; belli başlı sınal müesseselerle ihracat evlerinin bu- seneki (İzmir Fuarı) na iştirak et- melerini şehrimiz Ticaret Odasına bildirmiştir. | Ticaret Odası bu husustaki arzu- dan bütün müesseseleri haberdar İktısat Vekâleti; İzmirdeki bütün sınaf mücesseselerle ihracat evleri- nin de fuara iştirak etmelerini, hi- Vâfında hareket eden müesseselerin İ Mummmüdorlıiğü— SELİ GONLÜM —“SRETYSAA: AN FA COŞKUN l ROMAN: 99 bir çift teşkil ediyorlar... Peki amma, Cina'nın bu çocu- ğa karşı böyle insafsız hareket et- Mesine sebeb ne? Mütemadiyen çocuğun kalbini kırıyor, gücendiriyor... Zavallırın, mütevekkil başını ö- nüne eğip, öyle bir kızarışı var emir de mahalli mücsseselere tebliğ Diye başımın etini yedi Oto - mobille 10 kilornetre kadar uzak- ta küçük bir köye gideceğiz. Kö- yün ufak bir gazinosu varmış... öğle yemeğini orada yiyecekmi- Şiz.... Mektubu kısa kestim, Villâ da son günlerimi yaşa « dığım için Cina'nın son arzula « Tını yerine getirmek lâzım!, Karar, verdim... İki gün sonra kat'i bir emriva- kiyle ayrılacağım. Artık işimin başına dönmek lâ- zım! Buradan şehre gidip gelmek de güç oluyor. Sıkılmıya başla - dim. Vaka, Cina her cihetçe beni sık- mamıya, yalmızlığımı hissettir. - memiye çalışıyor. Burada uzun müddet kalmam ikimiz için de Bugün gazeteye bir mektub yazdım. Esad Cemilden aldığım mektuba halâ cevab veremedim. — tehlikeli... Masanın başına bu işi de görmek Sonra Maryo'yu niçin daha faz- niyetile oturmuştum amma, Cina- —Ja ürmeli. ' dan rahat yok ki... Geç kalıyorgz! . — Otomobille — villânın —ka « 3 — SONTELGRAF — 15 Nisan 1218 BUHRANDAN SONRA: W p ve RA Yeni: hükümetin 'vâzifesi çoknağır! NSA tehlikelidir! Harici siya set ve mali vaz hükümeti Fransa'da kabine buhranı geç - ti. 936 mayısında yapılan intihabat ile işbaşına gelmiş olan halk cep - hesi hükümetinin soşyalist tarafı galip olan ikinci Blum hükümeti de çekilmişti: Geçen yaz; mali selâ hiyetler istediği için; âyan moclisi tarafından reddedilen ve istifa e - den Blum aradaki Şotan fasılasn - dan sonra tektar geçenlerde iş ba- şına geldi. Fakat; yine bu cefer de; mali selâhiyetler istediği için âyan tarafından gördüğü mukavemet ü- zerine çekildi. Giden kabinenin ye- rine gelen Daladiye hükümeti de; bir sol cenah hükümetidir. Fakat bunun sosyalist tarafı değil, radikal tarafı galiptir Fransa'daki irili u - faklı guruplar' içinde radikal so& - yalistlerin mevkü; ne kadar kuv - 'vetli olduğu malüm. Bunlar olma - dan devamı bir kabine teşkil edile- miyor. Şimdi iktidar mevktine gelen Daladiye bu fırkanın başıdır. Halk cephesi hükümetinde de; şimdiye ka dar hep milli müdafan nazırlığını gördü. — Daladiye ufak defek bir Yeni bir De daha b Divrikte bulunan birinci (Türk demiri) nin ilk tecrübesinde: demir su gibi akarken... Divrik'de demir dağda bu - lunan — Türk demirinin ilk tahlil ve “izabesinin evvelki| gün — Ankara'da — maden - kik ve arama enstitüsünde yapldı- Banı yazmıştık. Yukarıki resmimiz; Türk demiri) 'nin bu ilk tahlilinde alınmıştır. Ve bu cevheri fevkalâde bol (Türk de- ç ğ laştırılmıştır. olunmuştur. miri) ni su gibi akrken göstermek- min olunmaktadı yor kendini birleşmiş. gösteriyor. pısından çıkıyarduk, Cina kulla- mıyor, ben yanında oturuyardum. Bahçıvanın demir kapıya açması- ni beklerken, yolun ortasında du- ran otamobilden Maryo'nun indi- Bini gördük. Cina suratını astı. “Ah Maryoyu da beraber âla « Yalnız kalmaktan karkuyorum. Delikanlı mahcub bir tavırla şapkasını çıkarak uzaktan — bizi selâmladı. Ve âdeta ayakları bir« birine dolaşarak çekingen bir yü- Tüyüşle otoraobile yaklaştı. Cina baştan savma bir selâm verdi. Canı sıkılmıştı. Bunu belli elmemiye, gaza basarak,motörü muayene ediyormuş gibi, meş - gul gözükmiye çalışıyordu... Ben Maryo'ya iltifat ettim: — Bonjur Maryo, nasılsın!... Güzel Cina'da cevab verdi: —j adamdır, Kendisi; Fransa'nın cena- ulundu iyetler caktır lerinde çok çeğişmiş cimakla şöhret kazandı. Parlânacıto hayatında çok tecrübesi olan doğru sözlü, samimi diye tanman her türlü entrikalara karşı mukavemet eden kuvvetli bir devlet adamı olduğunu Fransada ve Pransanın haricinde söyliyenler çok tur. Fransa'daki çu son buhran; ha riçte nasıl karşland:" Belki merak edilecek cihet Alman matbuatının me dediği olsa — gerektir. Fakı Fransa'da kabine buhramı olup bi- lerken, Elum kabdinesi — çekilirken Almanlar da; maltar. olan plebist de meşgül bulunüyorlardı. Avus - turyanın malüm şekilde Almanya i- le birleşmesinden sonra bütün Al - yora ö manyada — ve Avusturyada hal -| kın — reyine —müracaat — ederek bu — birleşmenin — «evet — ceva - biyle teyid edilmek istendiği gün - terde; Fransada da kabine buhram Iolu'_voı. Blum kabinesın: âyan mec- lisi düşürüyordu. Onun için Alman bundandır. Hararetli bir hötibdir.| matkuatı; daha ziyade rey işleriyle Milli müdalaa nazırlığını; görürken | meşgul görünerek Fransa — işlerine | YFransa'nın emniyet ve mudafaası iş- dair fikirlerini söylemeyi sonraya Mrakıyorlardı. | Aılman matbuatının bu mevzu ü- 'zerindeki neşriyatından çıkan hü - Tâsa şu oluyor ki: 1 — Blum ka - binesinin düşmesi zaten bekleni -| İyordu.2-Fakat bu yalnız bir kabine buhran değil, belki halk cephesi İbuhranıdır; 3 — Şimdiye kadar |Fransada iktısadi ve mali vaziyeti İdüzeltmek için; halk cephesi hü - kümetinin tecrübelecine nihayet ve Yerek ya, milli birhği gösterir bir kabine veya parlâmento fevkinde bir kabine teşkili Tâzım geliyordu. |4 — Fakat, şimdiki vaziyet ancak İşöne bir halk cephesi bükümeti teş- $kilbi cihetine gidilecektir. 5 — M, Blum âyan meelisinin kuvveti kar- !;m-m mücadeleyi birakmıya mec- İğur kaldı. Alman gazeteleri böyle derken İn- giliz matbuatırım fikri nedir? *Tay- mis gazetesi Fransada'ki — fırkalar, guruplar arasında — ihtilâfları — bir tarafa bırakarak bugünkü müşkülâ- ti yenmek için; bütün milleti tem-) sil edecek bir hükümet teşkil edil - mesini ileri sürüyor. Lâkin; — İn -| B. Kayyo mir cevheri aK e bir hükümeti kurmak — için ada'ki işçi sınıfının itimad ve muvafakatını kazanacak bir şekil bu Imak Tâzımgelmektedir. Diğer gazetelerin de mütalcaları| tedir. aşağı yukarı bu tarzdadır. Bir çok Diğer taraftan aldığımız malüma- mühim meseleler varken; Pran » ta göre Divrikten başka yine Div- sada uzun uzadıya kabine buhran - rik'e yakın ve Malatya vilâyetine / ları devam etmesi doğru olamıyaca-| merbut (Hasan Çelebi) nam mahal-. ğını söyliyen İngiliz mathuatının bir de de ikinci bir demir cevheri da-|leştikleri asıl nokta şudur: 3 — Al- ha bulunmuştur. manya bugün harice karşı birlik 9 Yeni demir madenimizin 15 mil-|zetmek için; Avusturyanın birleş - yon ton cevheri ihtiva ettiği tah —| mesi vesilesiyle reye müracaat edi » — Bonjur... Siz nazılsınız? — Teşekkür ederim Matyo... Görüyorsun ki, iyileşiyorum. İki güne kadar buradan ayrılacağım için son bir gezintiye — çıkıyoru. İlerdeki köyleri göreceğiz. Cina a- yağıın gazdan çekti. Süratle ye- Tinden dönerek yüzüme baktı. İ- ki güne kadar buradan ayrılaca- ğim sözüne kızmıştı anlaşılan... Uflayup buflayarak bir — bana bir de Maryo'ya bakıyordu. — Maryo, dedim. Bizimle be- raber gelmez misin?... Cina bütün kuvvetile ayağma istiyordu. Maryo..: Dedi. Delikanlı istenmediğini anla - mıştı. Fakat boş bulundu: — Bugün müydü... Galiba ya- rın sabahleyin çağırmıştı. nt bir sarsınlı ile yerimden — fırlamış - tım. Alnım önümdeki cama çarp- tı. Bir dertop olduktan sonra tek- Tar yerime düştüm. Cina birdenbire vitese takınca ok gibi yerinden fırlayan otomobi- Jin bir an içinde bahçe kapısın - dan kıvrılıp yola çıkması bir ol- Mmüştü. “İtOZOFU KAZA Hepimiz biliriz ki kaza, evvel « ceden tahmin edilemiyen ve kar - şımıza birdenbire ani olarak çıkı - iveren felâketin adına lerler. Meselâ Shakexpeare'in — «Ham - let inde Ofelyan'ın ölümü için söy- le bir fasıl vardır: *Boğulmak. Eğer su, kendiliğin - den kalkar, gelir bir adamı boğarsa başka, eğer bir adam kendi ayağile gider kendini suya alarsa başka isim alır.» Gerçi her .ikisi de boğulmaktır amma birinde kaza, ötekinde team- müd vardır. Yıkılmak üzere olan bir duvarın altından bile bile geçmek bana da- ima bu sözleri hatırlatmıştır. Bü - yük söylemeğe gelmez amma — her kazanın kendine göre bir sebebi ve bütün . vatandaşların — başlarından irka olmasını temenni ettiğimiz bir şeameti vardır. Lâkin öyle kaza - lar da vardır ki onlarım .bir gün mutlaka fcci bir akibetle neticele- neceğini söylemek ne tefe'ül, ne de şom ağızlılık sayılır. Zira her eğil- miş duvara bir Piza kulesi ömrü te- imenni etmek kürr âkil değildir. Öyle emaili inhidam — duvarlar, evler, bacalar vardır ki onları kılacağını kestirmek için ne keskin bir mühendis, ne de zorlu bir mü - tefe'il elmak lâzım. Sadece hüsnü 'niyet yetişir. “Balatta iki ev yıkıl- dı, iki ölü, iki yarahı v Buna kaza demek basit bir mütalea 'olur. Kasd demek belediyeye hü - cum olur. Buna, «Allah bir. daha göstermesin» duasından başka söy- lenecek söz yoktur. HALK FİLOZOFU Çimente sanayiinin in- kişaf ettirilmesine çalışılacak Memleketimizde mevcud çimen to fabrikaları mümessilleri ve İkti- sad Vekâleti müdürleri; dün An « karada bizzat Başvekil Celâl Ba - yar'ın reisliğinde bir toplant yap- mışlardır. , Bu toplantıda; çimento sanaylimi- zin bugünkü milli ihtiyaca göre in - kişafı çareleri görüşülmüştür. Başvekilimiz bu suretle; memla < ket çimentoculuğunu da; yeni — ve hayırlı bir ize doğru götürmekledir. Franşada; kendini bir olarak gös - termelidir. İşte; Fransa'daki vaziyet dolayı &iyle bir Alman tarafının, w,şg(_! İngiliz tarafının matbuatında gö rülen şayanı dikkat noktalar... F sada yeni hükümetin başarması 1â- * zimgelen işlere gelince; bunlar, bir, < taraftan haricidir. Diğer cihetteri $ malidir. Fevkalâde ahval karşısın- | da ise; Fransa; dalma — birleştiğini Para ve balta İstanbulun İmarı gene günün mevruu oldu. Falih Ruki Atayın bir makalesile ortaya atılan ve gün- lük gazetelerin fıkra muharrirleri - ni meşgul eden, Üstündağı Ankara- yya gölürüp getiren bu dallı budaklı hâdiseyi gene gazetelerden okur - ken bir arkadaşım söyledi: — Bu iş para vo. balta işidir. Ve.. konuştuk: — Parayı anlıyorum amma, bal - 'ta da nesi' Güldü; sözüne ekledi: — İstanbulu imar eğer yalaız pa- ra ile olacaksa bir milyar lira ister. Bu para ile yepyeni bir İstanbul kurabiliriz. Fakat, inkılâbeı bir e - inerjinin kanunlaştıracağı ve bütün dinamizmi ile ortaya — salacağı bir balta bir milyarı on beş milyona in- dirir ve.. İsltanbul çiçeğe döner. Ve sesini — yükselterek — devam letlir — Senin anlıyacağın en başta, bir bastı, Ben fena halde acıyan aya- Niye uğradığımı — şaşırmıştım. (ağız içindeki çürük dişleri ayırır Cama çarpan alnımı oğuşturur - İgibi İstanbulu da çürüklerinden, ken Cina'ya baktım. Suratını as- |yıkıklarından, kir ve pasından a - mış, dudaklarını isiriyor, yüzünde |yıklamak lâzımdır. Belki, bunda şiddetin en çetin mimikleri be - (bazı hususi menfaatler bozulacak - Tirmiş, müthiş bir sür'atle otomo- İtır. Bozulacaktır amma, umumu üs- bili sürüyordu. tün tutmağa mecburuz! Bir şey söylemiye cesaret ede- | — İstanhulu ancak meşru ve kanun- medim. Taşmış bir balta politikası kurtara - (Devamı var) | bilir, Bürhan CEVAD ğimı tutarken, — Maryo bizimle beraber gele- mez dedi... Onun işleri var.... Delikanlı kekeledi; — Yoook... Şart değil ya git - mek... bilmem ki... gitmesem de Olur... Cina sert : — — Babam bugün seni görmek