< Ması , harında M No.138 Yazan * Rahmi — Terceme ve Yağız iktibası mahfuzdur — Hamidiye Başku ve Kız geMÇ L v denizlerde A_MIDI_, E :dulmği evvelce haber verilen hey- - ee N | Vesikaları veren : Donanma Başkâtibi İhsen Ve. Hamidiyenin seyir detteri mandanlık- tan emir alıyor: Esad ve Ca- vid Pş. ordularına sür'atle cephane yetiştiriniz.. Hamidiye Adriyatik'de bir Yunan şilebini batır- dıktan sonra süvarisinden mühim izahat almışli m aa SNi eeinisin Ki halinde meşgul ol- MAt kararını ver- drdiğinden yeni Vazifeler için ha - Zırlanmak — üzere simale; ” ATar verdi. M şubatta Be - Tüt'tan haneket e- dildi, Kıbtis açık- * âlta se. Tindekinden da- Müfhiş, fakat türeksiz bir fırtı. Ba daha atlatıl - diktan sonra 12 Bün geçirildi... Ü. Süncü günü Te « kirova l- ma-ıçl;ql.iıdiıqııı geçirildi. ît.n.jıı:, MET ANTALYA Ha nlu.lnlan noksan, yalnız ba- bir hım_ız erde dolaşmak çok güç ai bıl q_emidn yeniden kumanya altındı 'A$gösteriyordu. Bu şartlar "nh;:“.vc Ve mühim vazifeler ba- Ya gidişicalindan hemen Antalya- Üa ımeıı ve orada hem erzakın lğu: b:ıî ynni' vazifeler hak -  ç a görüşülmek — için m':;'"gî::*;eıe geçildi ve 15 Şubat lamidiyı , 028 de Antalyaya gelen 'ye, limanda funda etti. _u:;:;nhhnlnl):ıya Belişi, şehirde Bt tiyandt, İr panik, bir korku, deh- darmıştı. Hamidiyenin, Mal- demmk“indm sonra dört Yu- İaraj bîm"ri tarafından — sıkıştir- tirildiği evvelce bir casus y "Ğaî:dın şeklinde etrafa yayıl. '-mw: l:"'ı_dın, sefineyi; şehri bom- İi ” için gelen bir düşman harb e ';—xkzanııedcn Anlalya halkı böy- at, » limana demirlendikten son- m:'d: Ve kıçta görülen ayyıldız- ü AYrağı bir anda korkuyu H*“'huındehıgu hayrete - çevirdi.., Sönür hu'h':!ldiyımîn ağ ve salim li- lli MüşünNa sonsuz derecede Bir anda Z hn';*d:ıyumum Ayrılan yüzler- ';' AŞA... varol) seslerile hay- hlanı İmııhümı yapan Antalya- ea h::ılışızuyn başladı... Gü- ..ümubm dN yığdığı bediyeler, Güken, ikram edilen pasta, şe- i Yülar Mühim bir yekün tu- füyor, bi âîmılyı!ılnnn alkış ve düa- Tahilde ya Sikiyordu... Gemide ve Yötleri gee Kurbanların - sayısı ©dilen k';“—_ Herkes battığı işan Mana goliyiy , İN sapasağlam li- YİNÇ düympat “ED ve yürekten se- :'nleıah yt aat ÇAEA Baat sürdü.. Orku geçirmekte haklı idiler. | Hamidiyenin Akdeniz akınında 1 Kâ- nunusani 328 den 1 Şubat 328 e ka- dar olan seyyahat rotasiını dığı yerleri ve Uuğra«. gösterir Hharita Antalya telgrafhânesinden mâakine başında Bahriye Nezareti ve erkânı- harbiyel umumiye ile muhabereye girişmişti... ( döncü sahifeden devam kurduğu ileri sürülürken bir tarâf. tan da Almanyanın müstemleke da- vasına İtalyanm snn derece müza- heret edeceği anlaşılacaktır. Buna “imporatarluk bayramın deniyor ki İtalyanlar için bu <Afrika bayramın dir. Afriks hayramında Alman dev- Jet Feisinin bulunması bu — itibarla gak mâna verdirilmek kteniyor. Sinyor Musotini simdiye kadar Jmuhtelif vesilerle Almanyanın müs- temlekât davasına müzaheretten ge- ri kalmadı. Berlin - Rama mihveri namiına bundan baska türlü de hare- ket edemezdi. Alman milleti büyük hir milletin Afrika — günesi altında evvelce malik olduğu verleri tekrar lele gecirmesi kadar tabil bir sey ol l'ıııw:ı(*:ılîl"ıı süyledi, hem de bunun büvle olması bulunduğunu tekrar etti. zaruri | 9 mayıs, vani İtalvan İmparstor- Pefunun tarihi bu sene- pek parlak tezahüratla karsılanırken Roma - Berlin mihverinin — ehemmiyetini föstermek icin hiç bir şeyden geri İkalınmıyacağı anlaşılıyor. | ,Büyük bir resmi geçit yapılacağı öde İtalvan donanmasının |da bir geçidi yapılacak, diyorlar, Bu merasimde Alman * donanmasından gelecek gemiler de bulunacaktır. Fakat bu salırlara nihayet verme- iden evvel tekrar yukarıki bahse dö- nerek bir. kaç kelime ilâve etmek Vâzım geliyor: Berlin - Roma mihve- rinin sağlamlığından bahsedilirken 'Atikan ile Berlin arasındaki gergin- |liğin uzayıp gitmesi muvafık görül- memektedir. Netekim Sinyor Muso- lini'nin Almanyayı ziyareti esnasın- İde bu ciheti konuşacağı söylenmiş- ti. O zamandanberi belli başlı bir ne- llcel elde edemediler, Fakat Her Hit- ( ler'in Papa'ya tebrik göndermesi bü. | dusuna gönderilecek cephane idd — Rauf kaptan Yunan kaptanını isticevab ederken.. BAHRİYE NEZARETİNİN 'TALİMA'TI Nezaretten verilen telgrafda: «— Ervad adannda Cavidpaşa or- dusile Yanya Müdafii Esad Paşa ör- edilmiştir. Orları hemen bulunduk- ları yerden alımız ve, Adriyatik sa- hillerinde muvafık bulacağınız bir moktaya çıkarınız. Mezkür ordular kumandanlıklarına da haber veriniz» Deniliyordu.. Antalya'da iki gün daha geçiril « dikten sonra Erkânıharbiyenin em- rini yapmak üzere Hamidiye 16 şu- | bat akşamı harekete geçerek 17 şu- | bat pazar günü saat 7 de Ervad adası limanıma geldi ve demirledi. Burada da Antalya'dakinin eçi te- zahüratla karşılanan kurüvazör, bi- raz kömür ve bildirilen ordu cep- hanelerini yükledikten sonra bağ ku- mandanlıkça cephaneyi teslime me- mur edilen Binbaşı Fevzi Beyden gemi için ileride lâzım olacak parayı da teslim aldı ve, yeni vazifesini yap- mak üzore Berut yolu ile hemen ha- rekete geçti, Yolda, başkumandanlıktan gelmiş bir telsiz şu emri bildirdi. «— Hemen Ervad edasına dönünüz. Orada İstanbuldan gönderilen bir kı- #em kömür ile Cavidpaşa ordusu için | ayrılmış 4 sandık âli feveranlı tapa mevcuddur. Bunları da aldıktan şon- eket ediniz.» Sinema Ve dans (4 Pwet serfadan denami Tüzo'nun Besini nasıl bize şimdi din- Tetebiliyorsa film de İzidora Dunkan, Anna Pavlova, Arjantina gibi meş- |yunlarını gelecek nesle tamtacak - ni balerinler onların hareketlerini tahli! ederek çahşacaklardır. Tuhaf değil mi?.. Sinema ile dans bu kadar biribirine yakın oldukları halde ba- İsından sanuna kadar dans sahneleri |bir film bulmanın hemen hemen im- ikânı yoktur. Çevikliklerine bayıldı- Bımız, güzelliklerine hayran kaldı- ğımız Josn Kravfrod, Lili Lilyam Haryey, Nansi Karolun hep- d önce dansöz olmuşlar, çok iyi dan- settikleri için stüdyoya girebilmiş- ler, kendilerini tanıtmıslardır. Helivud stüdyolarında dansın &- ilıemmlveli çok büyüktür. Hatta A- Imı-ııkalılır işi mübalâğaya dökerek .'"M sinema artistinin mutlâk dans |bilmesini şart kosmağa başlamışlar- |dır. İste zaten filmlerinde en büyük yanıldıkları nokta da budur, Varye- w": ve dans artistini hakikl sinema ar- |tisti ile karıştırmak! Kıymeti ne o0- hursa olsun varyete artistinin oyna- İdığı film müzikasız dans kadar can- sız, sönüktür. Bütün bunları okuyarak sinema- nit nankör olduğunu zannetmeyiniz. Jatina-saygı, emniyet ister o kadar, Avusturyada Propaganda Viyana — Alman hududundan A- vusturyaya girerek nazi propagan- dası yapmak istiyen dört kişi yâka- ——— iyolda atılmış bir adım demektir. Mayısa kadar zemin hazırlanırsa HerHitler Romayı ziyaretinde Va« tikan'a da uğrıyabilir. z | Plâk yıllarca yıl evvel ölen Ka - | hur dansözlerin harika denecek 0: | tır. Konservatuarlarda yetişecek ye- | gösteren, dansın şerefini yükselten | Damita, | Hayır o sade kendi artistlerinin san- | aponya'da İtalyan hey'eti Roma — İtalyadan Japonyaya gön- letin on dört kişiden mürekkeb ola- leağı anlaşılmıştır. Bu heyet İtalya- 'nm Japonyaya olan merbuliyetini gösterecek ve arada kaldığı müd - |detce her tarafı gezip görecektir. Japon hükümeti erkânı böyle bir İheyetin ziyaretinden çok memnun kalacaklarını bildirmişlerdir. Her i- ki taraf arasındaki münasebatın bir İkat daha sıklaşması beklenmekte - dir. wm—_———.:.— | | | Şehzadebaşı TURAN TİYATROSU Vu gece saat 20,30 da San'atkâr Naşid ve arkadaşları Oukuyucu Küçük Semiha ve Mi- metli sporcular tarafından: İDDİA- | LI BOKS MÜSABAKASI: İOBUR MÜNECCİM: Operet 3 perde Pergunt Dram 5 perde | Yazan: Henrik İbsen Terceme eden: Seaiha Bedri Göknil Pazar günü gündüz. saat 15,30da e ÇN Eski Fransız tiyatrosunda NİN ŞEHİR TİYATROSU a| KOMEDİ KISMİ İW — Bu gece saat 20-30'da | Aynaroz Kadısı | Komedi 6 tablo Celâl Musahip oğlu . TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU Dram ve Piyes kısmı Bugece saat 20.30 da | Yazan Pazar gönü gündüz saal 15,30 da . ÇOCUK - TİYATROSU Cumartesi, Çarşamba 14 te MAVİ BONCUK e Ertuğrul | Sadi Tek | TİYATROSU Fazartesi (Kadıköy - Süreyya) Sa- h: (Bakırköy) Çarçamba: (Üsküdar) Sinemalarında HANIMLAR TERZİ. HANESİ: Vodvil 3 'de Bu yeni ve Sihramiz Renkleri MECCANEN tecrübe ediniz. On kadında dokuzü - tenlerine uymuyan bir renkte pudra kullar nırlar ve yüzleri sun'i? «makyaj görmüş» bir şekil aldıkları gibi, yaşlarından fazla ihtiyarlamış gö- Tünürler. Yeni icad edilen şayanı bhayret «Chromoscope» makinesi, Pudra renklerinde bir inkilâb yap- tığı gibi sihirli bir göz, mevcudi- yetinden bile şübhe edeceğiniz nişbette pudra renkleri arasında- ki ahengi ifşa etmiştir ki, bu To- kalon müessesesi kimyagerlerine birçok tabil renkleri esaslı bir tarıda mezcetmek imkânını ver- Miştir, Artık yüzünüzde plâklar halinde yaşayan adi pudralara ni- unutmayınız. TİYATROLAR İ SiHiRLi GÖZ Pudra renklerinde Posta, ambalâj vesa'r masarife karşılık olarak İstan- bul 622 posta kutusu adresine (T. S, 7) rumuzile 12 kuruşluk pul gönderdiğinizde size husust! modelde bir kute pudra ile muhtelif renklerde nümunelik 4 ufak paket pudra gönderilecektir. Mektubunuzda her vakit kudandığınız. pudranın rengini de - bildirmeyi 9.-SOÖNTELGRA"-21 TARİHDE Meşhur Meşhur adamlar nrasında en eski sakat şair Homer'dir. Hayatı hak - kındaki bilgiler, muhtelif rivayet - İlerden toplanan Odise Vayilya da şairi gördü ve söylendiğine göre ih- tiyarlığında şiirlerini okuyarak di- lendi. Cihan edebiyatında yüksek — bir fün kazanan en büyük kör: İngiliz şairi Miltondur. Onun meşhur eşeri |(Paradis Perdü — Kayıb Cennet) körlüğün edebiy muhteşem bir armağanıdır. Milton, meşhur Krom- vel'in kâtibi idi. Onun öl İsonra bir köşeye atıldı, aflık ve se- falet içinde kör oldu. İşte o halinde İdünya edebiyatının en meşhur des- tanlarından biri olan (Kayıb Cen - İnet) 1 karısıma ve kızlarına yazdırdı. Açık düşünceli bir Şark şairi olan İzEbül'ulâ Mısri) yedi yaşında çi - İçekten kör olmuştu. Bunma rağmen İzamanın bütün bilgilerini öğrendi İve ili mmerkezlerini dolaştı. Körlü- İğe en büyük hizmeti yapan (Braille) ladında bir Framsızdır. Üç yaşında kaybeden Braille, körlere bir bakım evine verilmi Ja çalıştı. Ka- sım işletti. Bu - da Braille aifabesi rtma harf- leri icad ve bu usülü notaya tatbik leden odur. Bu suretle bir kör, kör- lüğe en büyük hizmeti yaptı. | Tarihte tek gözlüler daha çok gö- ze çarpar. Fransa Kralı On beşinci vasisi meşhur Dük Dorlean, biridir. Sefih ve müsrif lan Dükün tek gözü yü- aai İbunlardı bir prens ler gelmedi?.. Dezalör adında bir şair, Dük Dor- lean'ın metresi Markiz Düpre (Dup- re) ye şöyle bir kat'a yazar: «İo, yapmacık yapmasını bilmediği halde (Argos) un bütün gözlerini aldata- bildi!., Bizim korkacağımız göz bir İlken niçin mes'ud olmıyalım? (iJ> Volterin düşmanları, bu şiiri Va |ter yzadı diye, Dük Dorlean'a gös - İterirler. Zavallı şaire fena halde i - çerleyen Dük, onu kendine — rakib addederek hemen Bastil'e tıkar. İnâdise de meşhur şair Pertev'in ba- şından geçmiştir. Üçüncü Selim'in Sadrazamı Yusuf Paşa kör inkılâb Artık; sizi yaşınızdan fazla ihtiyarlamış gösteren ve yüzü- nüzde <Plâklar» halinde yaşa- yan âdi pudraları bırakvuz ve bir güzellik mütehassısının de- diklerini okuyunuz : ——— ——— hayet yeriniz ve bugünden Toka- lon pudrasının sihramiz renkleri- ni teerübe ediniz. Yüzünüzün bir tarafına bir renk ve diğer tarafı- na da başka renk bir pudra sürü- nüz ve cildinize hangisi daha uy- gun geldiğini görünüz. Bu yeni pudrayı kullanarak cazib, sehhar ve adetâ tabil bir güzellik temin ediniz, : zünden zavallı Volter'in başına ne- |,, Bu «Tek göz> yüzünden tuhaf bir | , N YA tla Yazan : Hasan Adn:n Pertev, birkaç para koparmak eme e: saka «Dili gamdidenin bir dahi handam olduğun gördük..» «O nâşüdın hele bir kere şüdân ol- duğun gördük.> Matlar ile başlayan bir kaside düzerek yine şairlerden baştezkereci Arif Efendi vasıtasile Paşaya takdim leder. Yusuf Ziya Paşa, kasideyi Arif |Efendiye uzatarak : ü — Sit şair olduğunuzdan, daha zel okursunuz. Okuyun dinleye'im' der. Arif Efendi okur. Fakat kasi - idenin «Gördük» redifi ile yanlması ve eski imlâda: gördük ve kördük İkelimelerinin bir şekilde yazılmasın- jdan Paşa almır : | — Maşaallah !.. der.. bu Pertev E- fendi güzel şairmiş ! Zira bizden ih- !nıı ümidile yazdığı katideye kafive İbulamayıp körlüğümüzü yüzümüze vuracak lâfzı kabihi ihtivar evlemiş, İbaysiyeti malöm oldu. Likin siz, şa- 'ir iken fark ve temyiz etmeyip hu- Zurumuza arzeylemeniz ve bâhusus İkıraot etmeniz kasde makrün oldü- ğuna şübhe kalmadı..> Pertey Efendiye on para vermediği de baştezkereci - gibi zavallı Ari: İlikten azleder (2) Dünyanın en b k ve en değerli ladamlarından biri ve belki birincisi olan Edison da sağırdı. Ve sağırlı - fandan adeta memnun görünürdü. Çünkü onu Jüzumsuz ve saçma söz- leri dinlemekten kurtaran bu hal, erin bir sükün içinde düşünmesine le olmuştu. Hattâ bu yüzden fo- h yaratırken, zayıf seslere al- mak hatâsına düşmediğini söy- ler. Fakat büyük san'atkâr Bethofen, bu ârıza yüzünden çok ıstırab çekti. Edison gibi derin düşünce adamları- |m fazla sıkmıyan sağırdık, Bethofen gibi yuha kulaktan hitab eden bir san'atkâr için ne acı bir mahrumi- iyetti. Hayatının son günlerinde İbütün büyük bestekâr, İllâhi nağmelerini duymadan yeryü- İzünden çekildi. Tarihte en meşhur topal, şübhesiz < Demirdir. Gençliğinde girdiği bir savaşta vurularak topal kalan büyük Türk cihangirinin bu sekatı bir soyadı gi- işitmiyen Z 'bi ismine eklenmiştir. Beyazıd, Ankara savaşında — esir düşerek karşısına çıkarıldığı zaman Demir güler;bu gülüşten alınan Yıl- dırim sitem etmiş : — Demir!. Benim felâketim ile alay etme! İmparatorlukları insan- |lara veren Tanrıdır. O verdiği gibi ' almasını da bilir... Aksak kahraman, bu söze şu ceva- bı vermiş : — Evet, öyledir Beyazıd ! Bilirim, Ben senin felâketin ile - Allah gös- İtermesin - hiç alay eder miyim?.. 'Ben yalnız Tanrının, cihanı bir kör 'ile bir topala verdiğine gülüyorum B 'Topal Olarak doğan İngiliz şairl İ(Bayran), bütün hayatında bunun iüzüntüsünü çekti. Çocukluğunda bir gün dadısı ile gezerken bir kadın onu sevmiş, «Ne güzel çocuk İ» demişti. Dadı bu söze: «Güzel; fakat ne ya- zik ki topal !» cevabını verdi. Bay- ron, o günden sonra hayata karşı hırçın ve isyankâr olduğunu söylü. Cizvit papazlığını kuran meşhur İpapaz (İğnas Löyulâ) da seçme to- pallardandı. Meşhur hattat Yesari, meflüc doğ- İmuş, fakat ol tarafı islediğinden, İyazılarını sol eli ile yazmıştır. Tarihte meşhur ve değerli insan- İler arasında daha böyle yüzlerce sa- kat vardır. Onlar, bütün güçlüklere rağmen ülkülerinden şaşmıyan ve hedeflerine eren merd ve çalışkan insanlardır. HASAN ADNAN GİZ nn b «TI) İyo (İo), Yunan mitolojisins İde İnahos'un kızıdır ki Jüpiter tara- ifından ineğe çevrilmiş, muhafazası, (Argos adında - uykuda eltisi açık, ellisi kapalı duran yüz gözlü - bir deve tevdi edildiği halde yine (Mir- kor) tarafından kaçırılmıştır. Şair: «İo, elli gözün önünden kaçtığı hale İde, biz niçin tek bir gözün önünde mes'ud olmıyalım?..» demek istiyor, IZ) Terihi Cevdet, cild 7. Sayfa9. (3) «Şerefeddin Ali Yezdi'den nak- e RüĞğÜNe ci