ST Na sEzE p u—ıı lıırncınıııııı ©-8 gAK Yazan_: JESKİ bir Çamlimanında sabahleyin ilk u- yanan Biâhir Rey oldu ve dan üç kişiyi eksik görünee zaten tıs yanık olân genç çoruğa sordu : Muzaffer, nerede bunlar, nere- ye gittiler böyle erkenden, hele da- ha akşamdan kürkütük kesilen Abdi nasıl oldu da #abah karanlığın- da uykudan kalkabildi. Çocuk, gece yarısından sonra, sa- baha karşı orada olanı, biteni bir bir anlattı. Bâhir şimdi hem gülüyor; hem canı sıkılıyordu : — Bak yedikleri ahlta şu kerata- ların !.. Dedi. Gece vakti o kadar içkiden sonra o dalgun kafa ile bu yapılır mı hiç?.. Allah vere de başlarına bir. kaza gelmeseydi !. Beri tarafta Yürükali plâjının bi- raz ötesinde leç gibi uyuyan Abdi Bey, güneş doğduktan tam bir saat sonra uyanabildi, gözlerini açtı ve ilk işi etrafında su destisini aramak oldu. Zavallının içi kireç ocağı gibi yanıyordu. Etrafında yalnız - desti değil, hiç bir şey göremeyince şaşır- du Evrak muavini ile Turhan, biraz ilerifleki çamların arasına gizlenmiş, onu vözetliyorlardı. Abdi Bey bir müddet şaşkırt şaşkın etrafına bakındı. Sonra bağırmıya ladı : — Hey- Bâhiz Bey, Bâhie Bey... Mümeyyiz Bey, Mübeyyiz Bey. 'Tur- ban, Turhan.. neredesiniz yahu?.. Sa- bah kaz da beni burada yap- Iniz birakip böyle nereye savuş- tunuz? (Mahmur, vorgun, kan çana- ©h gibi gözlerini uğuşturarak) ANah Allah.. fesübhanellah ! Yahu, bunlar haydi çalgıları Nân ahp sabah safa- deniz kenarına. yahut yukarı filân gittiler diyelim, fakat hani o kadar eşya nerede, köskoca çadır nerede?. Gerinerek ayağa kal- kıp etrafı süze süze tekrar bağırdı: Yahu, çocuklanar, neredesiniz beheriflecer?.. (Deniz kenarına doğ- ru bakarak) sandal burada amma, kendileri ne cehenneme savuştular acaba?.. (Biraz sandala doğru yürü- yerek) Benim tersim mi dünmüş ne olmus be?,. (Bir müddet alduğu yer- de dürdu şe bir parca Çamlimanına benzeven orasını süzdü, süzdü, süz AMCILAR! Osman Cemal Kavalı | &kşamcının detterinaen) hat gördü de sen görmedin mi?.. — Belki sen uryada' görmüşsün | bunları arna, ben uyamıkken görme- | misim ! —Ht nesin sen?.. — Yok ki ben deli, ama - Bilmem Ben Ötekiler saklandıkları yerde bo- iyuna gülüyorlardı. Abdi Bey biraz düşündükten son- a oradaki kahveye doğru yollandı, | bu sefer de ayni sarguları herifin us- | tasına sorup hemen hemen ayni ce- | vabları ondan da alınca büsbütün alıklaştı. Deniz kenarına gidip sanda- | h iyice tedkik etit : | — Sandal bizim sandal, tamam !.. Fakat bu ne iş böyle?. Biraz dü: dü, cebinden bir sigara çıkarıp yak- 'taı, bir müddet -ağa sola yürüdü. Son- ra içinden : — Mutlaka, dedi, gece ben fitil gi- bi olduktan sonra arkadaşlarımın yanından kalkıp biraz dolaşmak için başka bir yere gitmiş, orada sızıp | ikalmış olmalıyım? İyi amma burası | bizim çadır karduğumuz yerden b ka bir yer olsaydı, 6 zaman sanda! | burada ne arardı?.. Lâhavle çekerek oradan be, deli misin, | çamlara doğru iyollandı. Biraz sonca karşısına çıkan |bir eşekçiye sordu : | —O taraflarda bizim arkadaşt: İgördün mü?., — Sizin atkadaşlar kim?. —- Canım, yedi sekiz kişi, beyaz hit de çadırları var. — (Devamı var) Mîkab : | Gizli teşkilâtta Rolalmış (S inet eretfadan devemi | — Komünietler aleyhine teşkil e- | dilen bu firkanın gizli olduğunu | öğrendim. Nihayet 937 ilk baharın- da bana mühim bir iş verdiler; Bir adamı gidip üldürmemi — söylerliler. Gidip kendisile tamşacak, yavaş ya- vaş itimadını kazanacaktım. Bi 1- damın iyice itimadını - kazandıktan | sonra kahvesine veya Timonatasına arı |dalayı müddeial Burmalı sütun Anlatıyor ( 4 Öncü sayfadan devam — Ben anlıyorum zaten dedi. Her gün dükkâna golişinden belli. Ne de 'uuı biz çakarız. Avrat kısmı bir de- Sabah karanlığında beni burada yapayalnız bırakıp böyle nereye savuşuyorsunuz fa göz dikti mi adama tebelleş olur. Biz de dağdan gelmedik ya, anlarız elbet. Dedi. Esmer kız ağzına bir daha attı ve gülümsedi. Delikanlı gerindi. — Bön esmeri fındık avuç fındık ile beslerim. Biraz şakalaştılar. Delikanlı şal- | İvarını düzelterek yöla koyuklu. E: mer kız, güzlerinin içi hazdan bayıl- mış bir halde arkasından yürüdü. Gittiler. Benim düşünceye daldığımı gö - rünce buürmali sütun: — Ya böyle azizim, dedi. Bunlar bir şey değil. — Sen çok şeyler görüyorsun de- ğil mi dedim. — Tabii dedi. Hele mehtablı gece- lerde. Biraz durdu ve Hlâve etti. Bir gece de bir hırsıza yataklık et- tim. Küçük bir bahçenin içinde ce- viz kakmalı bir çekmece aşırmış. At- ladı, içeriye. Sabaha kadar polis dü- | dükleri hiç susmadı. Çekmecenin i- çinden çıkan şeylere bir baktım da eyine durdun delikanlı. Sen bu ser- İvetle Greta Garbo'yu bile kafese ko- yabilirsin dedim. Ürktü. Korkmasın İdiye serin rüzgürdan elimle birihi- rine yapışmış saçlarını okşadım. 'Te- | ni sildim ve gecenin rütubetli yor- | gnn örttüm üstüne, Polisler uy- küya dalınca, o da sahaha karşı sa- vuştu. gitti. Yu dedi. İşte Te tarihin bekçi- siyim. Bir vakitler de bir Bizans de- | |likanlısı... Baktım yine tarihe geçiyor. Şap- kamı çıkararak: görüşürüz insaallah de - İstanbul asliye 4 üncü hukuk mah kemesinden: İstanbul Evkaf müdürlüğü vekili tarafından İstanbulda Mestihpaşa ma-. hallesinde Alçıhan sokağında. 1i Na, vver ve Zehra ile Merdihay oğ- lu Tlya aleyhlerine 93R/997 numara ile açılan tashibi kayıd düvasın yhlere ilânen tehli Hat yapıldığı halde yevmi tahkikat- ta mahkemeye — gelmediklerinden haklarında gıyab kararı verilerek ahkikata gıyablarında devam olu- ak ba babdaki giyab kararının hlere tebliğine ve | SİNEMA | Lily Pons (5 inci saafadan devam) I(Lı Scala de Milan) sahnelerinde ($ lüyor, konsorler veriyor, "medıynrlu. | 1838 mayısına kadar Lily Pons, Londra, Paris; Rio de Jan Buc- nos, - Ayres'i dolaşıyor ve bura sah- İnelerinde (Faust, Lakme, Luice de Lamermoor, Rigolto) yu pek | bir muvaffakiyetle oynuyarak her- kesin nazarını üzerine çekiyor. Lili Pons ekranda 1932 senesi nihayetine doğru Fran- sada Holivud stüdyolarından birisi- İni temsil eden film atölyelerinde bü- yük bir filmde mühim bir rol aldı ve © bu rolü o kadar canlı ve enerjik oynadı ki kendisine derhal teklifler İyapılarak baş rolü üzerime alırak ay- |namasım temin ettiler. Lili Ponsun güzel sesi dünyanın en meşhur tenörları olan Lücien Müratre, Richard Tauber, George | İThili, Jean Kiepura ve salr san'at - | kârların ayrı ayrı takdirlerine maz- har olmuştur. Nitekim kadınlar arasında güzel sesile tanınmış olan artistlerden | Martha Eggerti, ve (Costa Diva) du | sesini pek beğendiğimiz Grace Mo- Jore'yi gölgede bırakarak (Nijt Fla- İve) şarkılı filmini de çevirerek dün- İyaya kendini sevdirdi. Lili Pons'un izdivacı Lili Pons, 935 de Amerikada bir karnaval gecesinde tesadüf ettiği |et'le tamşarak sevişti ve iki ay İgmea seviyorum, o- | NEOKALMINA Nevralıı,Artrıtızm, Romatizma, Grip, Baş ve 'me ne İyi etmişim, İtam istediğim ideal erkeği buldum. 1938 eylü Ni ile oynı- | x. Bu filmde kıskan olan. Cani kadar mu | Bir müddet sonva |hate çekiler Tiğinde kocır ü ve satır ye rhı“urmek'v ıhl. G KUNTER. italya hükümeti ile Vatikan Roma — İtalyan — köylüler 2000 papas İtalyada buğday zirsa- İtinde çok çalıştıkları cihetle geçen- Hlerde Musalini tarafından kabul e- | dilerek mükâfatlandarılmış'ı. — Papa da bu köylü papasları kabul elmiş (tir. Papa bw münasebetle bir nutuk ya gitmişler, orada b |Bu eşyalır ika genç Amerikalı bestekâr Johny Stre-|, Aşk yolunda Sarfedilen parala (3 tnet sayfaden devami |beraber Bulundurmağı unutmazlar- | di. İşte bu sefer de Millton Jan Blânkı çağı , fakat gelirken para getir- |meği unutmamasını yazıyordu. Bunlar Cenubi Fransada Nantua- atele iamiş - lerdir. Zaten Vaydman çetesi mey- dana çıktığı zaman ilk araştırma bu İotelde yapılmış, o zaman Kollet Tri İko ile Million ve Jan Blânk eşyaları- ni orada bırakarak — savuşmuşlardı. arasında — bulunan bir küçük ecza dolabı nazarı dikkati cel- | betmiştir. Bumun içindeki eczaların ne olduğu tetkik edilmekti t Triko'nun Milhion'a yazmış olduğu bir mektub — vardır. İMülion askerliğini Strazburgda yap- mış, bu mektub © sırada kendisine yollanmıştır. İstintak hâkiminin Kollet Triko ile Jan Blünk' yüzleştirmeden a: de yapılan bir taplantıya dair tam yaslümat almak içindir. Million ile Kollet ve Jan Blânk ©- ler, Million'un babasın - dan akıl öğrenmek -istemişlerdi. Bir de madam Geller - ismindeki meş'um köşkte öldürülerek bahçeye gümülmesi esnasında Mil- Yan'un da Vaydman'a yardım ettiği yleniyordu. Vaydman istintak hâ- böyle iddta etmişti. Hal- yektedir. Müli- Jbuki Millian da bundan hiç haberl on asker iken Kollet Triko ona bi mektub yazdığından yukarıda bah- hâkimi bu mek- let Triko'ya bif nuştur. Mektubda kendisinin bir takım üzüntü- maruz kalacağından korktuğu” nu yazmaktfadır” Nattuadaki otelde bulunan lekeleri olduğu görülmüş, 1s kinryagore verilerek totkike baş- Tanmıştır. Milliondan Kollete yal- Jlanmış iki de telgraf bulunmuştur. Millton'un Jan Blânk'a yolladı |bunun tarafından hükime — verilea meklubda para istendiklen — sonra şöyle dendiği görülmekter «Arasıra gidip Kollet'i ziyaret & |debilirsin. Fakat bilhassa para gön- dermeği unutma.» Jan Binâk'ın vaziyeti için ağır 0- | İpılan toplantıda bulunmuş olmasıdı!. Jan Blânk yukarıda dendiği gibi baydudlara yataklık etmekle maz- ile Milllon'un arasında böyle yaşa- İdığı günlerde Jan Blânk hakikaten İbunların Vaydman'ın cürüm ortak- ları, cinayet arkadaşları olduklarını biliyor muydu? Bilmiyor muydu?.. yine şayanı dikkattir. İstin- tak hâkimi bu ciheti iyice tayin et- İmek iç Diş Ağrıları İnhisarlar Umum Müdürlüğünden : İdaremiz ihtiyacı için otuz beş ton kadar anason alınacaktır. Anasonların yüzde üçten aşağı mabsulü olması şaritır. Eleme neticesinde yüzde beşten tenzil edilir. 251-938 tarihine kadar İnhisarlar melât şubesine müracaat etmeleri Üsküdar Tahsilât Müdür Kadıköy Maliye Şubesine ge 'bir zehir koyacaklım. Be zehir de İfendilerine bir ay mühlet verilmesi- tifo mikrobudur. Banâ verilen bir v- İNe ve tahkikatın 22/2/088 tarihi sa- : İat 14 de talikine karar verildiğinden lar, nereye giltiler?:. :'i"'* b :_'_d;_:":':;kîîn Bamaslli kasar yukarıda adlkrı ve — Hangisi arkadaslar?. İ sarır — andi Gidiy e adami İPdresleri yazılı müddeinleyhler ilân - Canım, dün akşamdanberi bizim ulgum taman eti No olurca gi Sününden itibaren bir ay / zarfında adaşlar yok ZEN B eç ” |inahkemeye müyacantla itiraz et - arkadaşlar yok Önuydu Buzada?. — |C aa ça e a na Üa bkemeyı antla itiraz © — Ben görmemisim |.. a | — Nasıl görmemişsin: yahu? Bura- c'",:'ü"'"'""'" kadar da ikramiye e Oi ai hazır bulunmadıkları veya eril ı a dün akşam koskoca bir çadır, bir bir vekil göndermedikleri takdirde Huinleri böyle öldürmek lâzım ol- dü, Sonra yanından geçmekte olan oradaki kahvenin garsonuna sordu: — Ayol bizim arkadaşlar ne oldu- medikleri ve yazılı günde mahkeme- | söylemi arasındaki ir. ve Vatikan ile İtulya Bükü- sıkı dostlağır an - FHüsameddin Tam idtar tahlili 100 kuruştur. ' s— Kimyager ”— diköy kazası kaymakamlığı idare alay esva, calgılar yedi sekiz kişi in- mahkemeye kabal olunmıyarak g- san yak muydu?.. — Neredeydi bu soylediklerin se- nin 7. — Canım rada !, — T — Ne rüyası he sen de, saçmalama- sana... Akşam burada koskoca çadı- rın önünde saatlerce yapılan eğlen- ri, çalman çalgıları işte buracıkta, nah şu « göruyorsun sen galiba !, ©- »rrWNo, 29 ONU KiM ÖLDÜRDÜ? Yazan: Woris Löblan Valteks, aklını başına toplamıya savaşıyordu. Yumruklarını — sıkıyar, kaşlarmı çatıyor, Rawl'ün kendisile edişine ne kadar kızdığını meys dana vurı Raul ise onun Bü halile büsbütün eğleniyordu — Haydi gayret, biraz toplan ba- kalım. Bugün idam ve ölüm tehlikesi yok... İcab ettiği zaman kendini bu fikre alıştırabilirsin. Şimdilik sade- ce, uslu uslu ellerini ve ayaklarını bağlayacağım. Sanra, Polis Müdiri. yetine telefon edeceği Jorjöre gelip seni tesellüm edecek.. görüyor- bun ya.. program gayet basit.. Valteks çıldırıyordu. Dili tutulmuş Adi. Karşısında duran Raul'e pek ta- bil olarak içerliyordu. Fakat asıl onu Geli eden, Raul ile berâber Klâranın bulunuşu, Klâranın da gülerek ken- dü. “ Gizile âşıkı ile beraber alay edişi idi. Meamafih. sevdiği bir kadının kar- p Çiş görebilirdim. Bir de bir bankaya bütün Ada 'tedir. duğunu söytüyorlardı. Fakat eğer bütün bu tertikatir an- | lar da ne kahveyi, ne de limonatayı içmerse diye bana on iki kurgunluk bir de tabanca verdiler. Bununla da bomba koymam teklifedildi. Bu sözlerin ne dereceye kadar doğru olup olmadığı tahkik edilmek- Nakleden:fa, 'şısında bu decece gülünç oluşu Val- teks'te bir aksülâmel yaptı ve ken- disini toplayarak, bu sefer © hücu- ma geçti: — Ya. dedi, demek mesele bun - İdan ibaret.. beni polise teslim ede- ceksin. Peki amma bunu iki defa f rübe etmedin mi? Netice ne oldu?. | Hiç . Maamafih, yolüna çıkışımdan | istifâde etmek istiyorsun, olsun! Hoş yine muvaffak olacağını zannet- miyorum ya... Bununla Beraber, mu- vaffak olduğun takdirde, bunun sana, bılsakha Klâra'ya neye mal olacağı- ni bilmelisin... | Valteks, divanın üstünde, : arük kendisini toplamış olan Klâra'ya döndü. Raul: — Söyle bakalım, dedi, doğrusu pek merak ediyorum. Her halde eğ- lenceli bir hikâye anlatacaksın!. — — Evet,, belki senin için eğlenceli.. düuvarına a_—wlmq oldı İstanbül. Belediyesi Belediye Tur'zm Şubesinde müseccel lercümanlardan henüz yeni rözetlerini almayanların beş gün zarfında. Du, rözetleri a'madıkları takdiede bunların yeni tercümanlara verileceği ilân olunur. “B, da büküm veriler ve Bu Tı da mahkeme Bur'ilün olunur. fakat Klâra için değil.. Bak, bak. sözlerime nasıl dikkat ediyor. Benim hiç bir vakit alay etmediğimi o pek Alâ bilir. ben senin gibi, kaonferansa vermekle geçirmem. Valteks, Klâra'ya eğilerek sordur — Markinin seninle olan alükasını biliyor musun ?.. — Markinin mi — Evet, bir gün bana, ammenin Marki ile tanışmı şolduğunu söyle- miştin.. — Evet söyledim... — Ben o zaman, biraz şübhelendi- Bini, fakat elinde delil olmadığını hissetmiştim. — Nedelili?. — Aptallık etme. gece Markinin evine, yazıhanesine girdiğin akşam, işte bu delili arıyordun. Senden ev- |yel mevcudiyetini benim de bildi - | ğim ve içindekileri gördüğüm gizli | jsekmecede, annenin Bür fotografisi- ni buldun. Altındaki yazr ite, artılr bütün şübheleri izale ediyordu. An- net, Markinin Binbir metreslerin- den birisi olmuştu ve sen de Marki G Erlemont'un kızı idin. Valyeks devam etti : vaktimi | Bilamum tahlilât. Eminönü Emlâk ve Eytam Bankası - karşısında İrret Pi Bant, İlanları , — İtiraf edeyim ki bu, ehemmiyet- N bir mesele değil, Sadece vaziyeti tamamen tavzih etmek için bumu söyledim. Demek — Jan d'Etlemont İbubandir. Ona karşı neler hissetliği- ni bilmüyorum. — Muamufih, bunu, bundan sonra takib edeceğin yolda eklından çıkarma, Jan d'Erlemant İbabandır. Halbuki. Valteks Buraya gelince dündü, sözlerine daha kuvvet vererek : — Halbuki, dedi, Valnik şatosu ci- nayetinde baubamn aynadığı — rolün ne olduğunu biliyar musun? Her halde bu cinayetten: Balsedildiğini işütmişsindir. ve Elizabet Örnet is- iminde bir kadının katledilerek, boy- imundaki gerdanlıkların çalınmış ol- İâğunu bilirsin. Bu kadın Benim ha- Tumdı. İşte bu faciada babanın ov - madığı rolü biliyar musun?. Raul omuzlarını silkerek verdi : — Aptalba bir-soal.. Marki, bu hâ> İdisede bir davetli volünden başka bir İyol oynumamıştır. Sadlece bu esnada cevab esansı ihtiva etmemesi ve bu sene fazla zuhur edecek fire mıkdardan Satışa talip olanların Hat tekliflerini havi mektublarile Umum Müdürlüğü Müskirat Mua- ilân olunur. — <355, lüğünden : çıniş seneler Kazanç vergisinden 1046,82 lira borçlu Sinemacı Kâmilin işbu borcundan dolayı muta» sarndı bulunduğu Hasanpaşa mahallesinin Fistikh sokağında kâin eski mükerrer 2 yeni 59 sayılı ahşap evi satılığa çıkarılmıştır. katiyesi 26-1-1938 gününe müsadif Çarşamba günü saat 14 de Ka. Khalei heyetinde icra kılınacağından talip olanların ©, 7,5 nisbetinde pey ökçeleri ile birlikte Kadıköy kazası kaymakamlığı idare heyetine müracaatları, (337) Baş, diş, nezle grip, romatizma ve bütün ağrı- larımızı derhal keser. Icabında günde 3 kaşe alınabilir. — Nedir' — Marki d,Erlemont, Elizabet Or- nen'i katletmiş ve elmaslarını çal - miştır. YValteks bu sözleri, ayağa kalkarak şiddetle saylemişti. Fakat Raul buna bür kahkaha ile cevab verdi: — Aman şu Valteks, olur şey de- Zil, diyardır. ne kamik, ne komik?. Klüra ise, hiddelte söyleniyordu: — Yalon söylüyorsun, yalan.. Vüalteks ayni sözleri daha hiddetli bir tavırla söyledi Fakat kendisine yine bâkim olarak devam etti: — ©O zamanlar ben yirmi yaşında idim. Elizabet Örnen ile Markinin | (arasındaki münasebetten haberdar değildim. Ancak on sene sonra aile mektublarını karıştırırken bunu öğ- rendim ve Markinin, bu münasebeti 'polisten niçin sakladığına hayret et- tim. Binaenaleyh, hâdiseyi tekrar bir gözden geçirmek Üzere şatoya geldim, duvardan içeri atladım ve Jemayetin olduğu yerde — dolaşırken | |kimi gördüm, biliyor musunuz? Biz- şatoda misafir bulunuyordu. hakikat bur değil. İzat Marki d'Erlement'u ! Marki şa- — Evet, pulüs Böyle düvoe, Fakat |toyu gizlice satın almışlı. Artık me- 'sele tevazzuh ediyordu. Derin bir tahkikata başladım. Markinin bütün |hayatını tedkik ettim, O, evinde yok* ken gizlice odasına girdim, velhasıl Yaradım, taradım ve nihayet, polisitt buldum. Raul mütebessim, sordu : — E, neler büldun bakalım?.. — Şunu teshit ettim ki; Elizabet şarkı söylemesini o rica etmiş, kal ettirmiş ve şarkı söyleyeceği v de o göstermiştir. Nihayet, Elizabtt elinden tutarak, oraya o gö tür. — Fakat herkesin gözü önünde! — Hayır. Bir aralık, kendili ğaçlıklar, şatodakilerin nazarlariti” saklamıştı. Elizabet ancak kika sonra yalnız olarak, öte Jdilebilirdi. Bu bir dakikalık (içinde neler oldu? Bunu tesbit elıa gayet kolaydır. Zira, hizmetçiler |birçok kimseler, Elizabet Örnen'if (Devama ıııı') Ü lan cihet Kollet ve Million ile bera- | ber Million'un babasının evinde yas 'nun bulunuyor. Acaba Kollet Triko | | gözünden kaçmış olan birçok şeylef 4 Örnen'i, şatoya Marki davet ettir * — İmişti. Sonra, Elizabet Örnen'def r remüş” — ta göründü. Halbuki bu mesafe, DİF dakikadan çok az bir müddette | katör