£-SONTFLECRAF —15İkincikönuno-8 | AKŞ AMCIL AR! Meş'umcinayet yolunda' (3 İnef sapfadan devem) Haftada bir gün iştirahat günü ola- Janin Kellerin öldürülmesi mese- |rak ayrılacaktır. lesinde Kollet Triko'nun verdiği ye- | Bundan başka Vaydman'ın İngil- ni ifade Million'un mes'uliyetini bir jterede mektublaştığı genç bir kız da kat daha arttıracak mahiyette görül- | vardır. Helen Allan isminde ve yir- mektedir. Kollet bunun için şöyle |mi dört yaşlarında olan bu kız da demişti ondan mektub almıştır. |tedir. Bu filmde — 3 teşrinievvel akşamı Nis oteli- | Vaydman'ın Londrada bazı İngi- (9YNuyor. bu rakıyı blf yudumda ıçecek İ'ne geldi. Ayakları çamurlu idi. Faz- İlizlerle münasebeti olduğu meselesi | New Oskan Dorathy'da doğmuş- siliz Sağelninıli la olarak çamurlu ayaklarının kuma “Meydana çıktı çıkalı İngiliz polisi |''kan üçte iki Fransız ve üçte bir İr: bardak rakıyı birden içirip Hhalsiz |batmış olduğu da anlaşılıyordu. Elin- de faaliyete geçmiş bulunuyor. Çün- |Tandalıdır. Aile evde Fransızca ko- düşürmek, onu oraya oturtup sızdır. |de sarı meşinden bir bavul vardı. İkü Vaydman'ın tuzağına düşenler, |(Puşur. İki ıda iken annesile ba- ı—ı—ı—ı—m-—ı»-m n —69— JESKİ bir akşamcının de: rinden) Osman Cemal Kayallı A gabeğimiz sevgilisininuğrunda İ Dorothy Lamour ve hayatı Dorathy Lamsur (Madridden son tren) isimli yeni bir film çevirmek- Bunun arkasından «Şimalde bas vruları» filmini çevirecektir. genç bir kız rolünü 1 kadın> filminde de oy- namaktadır. Fakat burada baş rol İGeorge Rafi'ın değildir. * Constence Bennett; çok çalışan |meşhur bir kizdır. Henüz — «Neşeli irdi. - Şimdi 10 Yazan : — Allahım merhamet, Abdi kulu- na acı yarabbim ! Bözelelerde küçük Hânları görüp iş |Pası biribirinden ayrılıyorlar ve o Diye Allaha yalvarıyordu. Biraz sonra yine iki satırlık bir kâğıtla bir Çİ! çeyrek dahg çalgıcıları boyladı. Garson onları Ayvansaraylı keman- cının efine sıkıştırir. sıkıştırmaz he- maet sas durdu; kemanın pek kısa bir taksım gibi yaptığı makam ma- mak, sonra oradan bir arabaya ko- İBunun içinde kadın çamaşırları, bir Pijama vardı. Bunlarda <J» Mmarka- sı vardı. Bunları nereden bulduğunu Jsorduğum zaman söylemedi. Yup ya evine, yahut bir otele gön « derterek elâleme karşı daha çok maskara olmasına engel olmaktı. Fakat... Fakat, o rakıyı yarılayıp ta bir parça hıyar turşusu ile ağzı- nin yangınını söndürdükten sonra lunan ve mühürlenerek sonradan arıyanlar arasında bulunanlardan Jolduğu için Londrada bazı adamların |sotörlük, uşaklık gibi işler bulmak Bu çanta Nattua'daki otelde bu- |Üzere Parise geldikleri, fakat Vayd- İdi man'la anlaşamıyarak geri döndük- istintak hâkimine getirilen çanta- |leri olmuştur. Londra zabıtası bu su- bir kutu içinde küçücük sesile şarkı zamandan sonra -Dorathy babasını b S filmini çovk görmüyor filmini Dorathy büy khöabrde $ yaşında |recektir. «Toppu. seyahatle» çevireceklir. Willicam Poul sevilen aranan yıl- jdızlar arasına girmizti! Üniversel kumpanyası M. «Viktor- günde ibir gece kal Yolun kenarına koyduğu bayraklı İsöyliyerek pul satardı. Böş yaşında iken annesine yardım Jetmek istedi. Annesinden habersiz İdır. Kollet Triko'nün ifadesi alın - |Fetle Vaydman ile yakından müna- |mağa devam edilecektir. Vaydman 1sl'bcllı— bulunmuş olan altı - İngiliz | Fransaya geldiği zaman kendisine |hakkında tahkikata girişmiştir. Fran-| nevrasından sonra suzinake geçile- rek bestekâr Selânikli Ahmedin en yanık, en baygın şarkılarından : palyaçoluğu tekrar tutturunca Se -« lim kızdı, Turhana döndü ; İya B de kesildi. filminde oynatıl - mak istiyor. Kabul edip etmiyeceği Atfetme sakm hançeri müjgünını ey mah me yazık, hastai hicranımı ey- vah ! Şarkısı tutturuldu. Abdi Bey ne- dense bu şarkıyı gözleri kapalı, tam bir durgunluk içinde dinledi. Bu şar- kı bitinceye kadar ne ağladı, ne dö- vündü. ne zikretti ! Şarkı biter bitmez, onun artık ©- rada fazla boğulmaması için Turhan" — Haydi, dedi, Abdi Boy.. artık yavaş yavaş kalkalım da gidelim © herifi arayalım?.. — Hangi.. herifi?.. — Hani sana bu gece Adelâyı bu- lacak herifi ! Adelâ sözü onu bir anda beynin- den şimşekledi. Hemen ayağa fırla- dı, ellerini ufuklara doğru açarak yüksek sesle : —Adelâ.. Adelâ.. Adelâ!.. Diye üç defa bağırdı, sanra şöyle bir nutka başladı : — By benim yâri cânım... Ruhum- da mihmanım... Sevgili sultanım... Adelâcığım! Sen benim hayatırmımış- sın.. hayatım ! Fakat.. sen.. bunca zamandır.. ne için.. bana.. görünmez oldun ?.. Bahçedeki kalabalık şimdi hep göz kulak kesilmiş, gülerek anu seyredi- yorlar; onun bu saçmalarını dinli - yorlardı. Turhan, arkadaşının orada daha fazla palyaçoluk yapmaması için onu etağinden çekti: — Otur şağı yahu, mi be? Elâlem sana gi Eteği şiddetle çekilince u-v.deıevıp yere yuvarlanan Abdi Bey, tekrar güç halle kalkındı ve tekrar ağzını açtı : — Bana.. kimse.. gülemez.. çünkü bana.. kimsenin gülmiye. hakkı.. o larnaz. Ben., çıldırmadım.. Turhan.. imliyor müsün. Abdi. asla. çıldır- madı.: Abdi.. bu gece., canından aziz Adelâsıntt.. uğruna... Turhanın arkadaşı Selim, baktı ki olmıyacak, hemen koca su bardağına silme rakı doldurup onun ağzına da- yadı ve: — Evet, dedi,Abdi Bey ağabeyi- miz bu gece sevgili Adelâsınm uğ - runa bu rakıyı bir yudumda içecek! Şimdi bahçedekilerin bir kısmı, yetlerinden kalkmış, onların çevre- sini sarmışlardı. Garsonların çoğu, servislerini bırakıp onların masası- xa sokulmuşlardı. Abdi, Selimin ağ- zına dayadığı koca su bardağını bir t sen çıldırdın yudumda yarıya indirdi ve yedi se- | kiz boğucu öksürükten sonra ağzına bir parça hıyar turşusu atıp tekrar nutkuna koyuldu. Halbuki Selimin maksadı, ona bir Po'ia ramanıNo, 234 — Yahu, dedi, şu herifi sustura - caksan sustur, yoksa ben savuşaca- Bim, herkes bizimle alay ediyor. Turhan boynunu büktü : — Susmuyor ne yapayım?.. — Ben kendisini daha ilk defa bu- rada görüyorum, sen onun huyunu suyunu elbet bilirsin, ne yapmak 1â- dan kurtulalım !.. Onlar böyle söyleşirken Abdi Bey ayakta sallanarak nutkuna devam ediyordu : secxe. €Y beni. enisi ruhum., sevgili şühum, bimislü menendim, biricik. nazlı. hanımelendim... | Oraya yeni gelen şık bir müşteri: — Kimdir bu?.. Diye bir garsona sordu; © da, boy« nunu bükerek : — Bilmem, dedi, kimdir; ka- sirmis, ona sebep soyleniyor boyle ! Başka bir garson ona cevab verdi: — Öki fazla kasirmis vire, aftos (Bu adam deli faz autrepos trelosini ! olmalı) Bir başka garson : — Öki trelosini; aftos vlakas, vla- kas!.. (Deli değil! bu, lâkin aptaldır, aptaldır ! ) Başka bir garsön, kısa boylu, genç garsona elile karşıdaki Bulgar has- tahanesini göstererek : — Haydi vre Yanaki, pani istı pitalya; fonaksi ena Prenol ama mani mani! (Devamı var) Küçük ihtilâf Ve İtalya (5 İncl savfadan devam| kendisine karşı açıktan açığa aykırı kalmalarını istiyor ve hesabını ona göre yürütmeği düşünüyordu. Hal- buki politikada ya hep ya hiç ola - jruyor. Roma da bugün Yugoslavyadan sonra Romanyayı da kendi tarafına çekmeğe uğraşarak balkanlarda is- ken Belgradın ve Bükreşin menfa- Jatlerini de göz önüne getirmek mec- buriyetinde kalmıştır. Bu menfaat- İler ise Yugoslavyanın da, Romanya- Hin da yukarıda işaret edildiği gibi umumi harbden sonra bağlanmış ol- 'dukları dostluklara rlayet etmelerin- de görünüyor. Diğer taraftan Budapeşte mülâ - | katında İtalyanın Avusturyaya ve | Macaristana karşı küçük itilâfın menfaatlerini de korumak gibi müş- kül olduğu kadar zarur! bir vaziyet- | te kaldığı anlaşılmakladır. Bu mü- lâkatın füliyat sahasındaki netice- leri kendini göstermekte gecikmiye- cektir. ! ONU KiM OLDÜRDÜ? Yazan: Moris Löblan Raul arasıra Volter rıhtımındaki | eski evinin önünden geçiyor, İri Pol- ün orayı tarassud etmek ihtimalini düşünerek, o da tedbirli bulunuyor- du. Fakat göze çarpacak bir şey gö- remiyordu. Bunun için bu vazileyi artık Kurvil'e bırakmıştı. Fakat bir gün, Mavi Gazino hadisesinden on beş gün sonra, o taraftan geçerken, “Klara'yı Marki'nin evinden çıkarak ,bir otomobile binip uzaklaştığını gör- müştü., Raul onu takibe kalkışmamıştı. Kurvil'i çağırarak, gidip kapıcıdan malümat almasını söyledi. Kurvil biraz sonra geldi ve sarı saçlı genç kadının ikidir. eve gelip Marki'yi görmek istediğini, fakat Marki he- nüz seyahatte olduğu için dönüp git- tiğini kapıcıdan öğrendiğini bildir- di. Raul: Nakleden:fa. — Tuhaf, dedi, bana bir şey söyle- medi, Acaba yine ne yapmak isti- yor? Râul eve döndü. On beş dakika Jsonra, Klara, gayet neş'eli bir tavır- |a içeri girdi. Raul: — Parise mi indin? Dedi. — Hayır. Koruda dolaştım. Niçin ınnıyorıun' — Çünkü seni orada gördüm. Klara güldü: — Belki, dedi, hayalinde görmüş- sündür. — Hayır, bizzat gözlerimle gör - düm. — Kabil değil!. — Pek kabii.. Ben gördüğüm kim- seyi yanlış görmem, Klâra, Raul'e baktı. Lâtife etmi- iyordu. Ciddt, hattâ ağır bir suretle zımsa yap ta elâleme maskaralığın- | tediği nüfuzu ele geçirmeği düşünür-| bir takım evrak ve vesaik tedarik e- 512 zabıtası bu altı İngilizin isimleri- |derek serbestçe gezmesini temin e- |den Moris isminde biri aranmakta İdır, Bu isimde bir meyhaneci sorgu- | ya çekilmiş ise de bir netice çıkma- | sştır. K . © Prenses Mürebbiye Vaydman'ın tuzağına düşenler az nasılsa kendilerini - kurtarabilenler de çok, Bunların kurtulması pek g rib bir tali ve tesadüf eseri sayıla- bilir. Çünkü Vaydman çetesi gözü- ne kestirdiği bir çok kurbanları he- men cinayet yuvası köşke çağırıp rüyor ve cesedleri de bahçeye yle olduğu halde wVıvdm:m'l:ı münasebeti olanlardan r kısmının mahud köşke gitmeyiş- | yahut gitseler bile hemen ça- İbucak oradan çıkıvermek gibi akıl- Jhca hareket etmeleri her halde e- cellerinin daha gelmemiş olduğunu gösteriyor. İstintak hâkimi Vaydman'a bir çok şeyler sorarken bir de Prenses me- selesi çıkmıştır. Vaydman'ın köş - |künde bulunan çantaları ve kâğıdla- İrı, fotoğrafları arasında bir takım #ktublar çıkmışlır. Bunlar arasın- da bir prensese yazılmış olanlar var- dır. Prenses umumi harbden eevot Av- rupanın asil ailelerihden — birine mensubdur. Fakat sonradan düş - müştür. İri diyorlar. 'Bu kadıncağız çok müş- kül vaziyetlerde kalmış, nihayet bir yere giderek mürebbiye olmağa mec- buriyet görmüştür. Onun için bir A- merikan gazetesine bir ilân vererek ybır mürebbiyelik aradığını ilân ot- miştir. Bunun üzerine Vaydman Madam Alinka'ya bir mektub yaz - mış, bunu diğerelri takib eylemiştir. İlk mektubunda Vaydman şöyle di- yor: «Benim annem yakında Alman İs- viçresine gideceklir. Orada uzun za- man kalacaktır. Kendisine arkadaş- lık edecek siz gibi birisini aramakta- dır. Şen, neşeli ve musikişinaz ol - İmak şartile beraber vakit geçirecek bir arkadaş istiyor. Annem şimdi Londradadır. Nisanın başında tama- mile serbest kalacaktır.» Madam Alinka Lazari buna karşı verdiği cevapta şu şartları koşuyor: «Teklifiniz pek muvafıktır. Benim de şartlarım şunlardır: Ayda 50 da- lar verirsiniz. Ayrıca bir odam olur. | konusuyordu. Sesinde biraz da dar- ginlik vardı, — Beni nerede gördün?.. — Markinin evinden çıkarken., — Emin misin?.. Eminim, hattâ ka; raya ikidir gittiğini de söyledi . Klâra kıpkırımızı kesitmi: cevab vereceğini bilmiyordu. Raul sordu : - Cevab vermiyorsun ?.. Klâra yine susuyordu.. — Bu ziyaretleri tabit bulmuyo- rum. Bana karşı ne diye böyle saklı- İyorsun?.. Niçin böyle yapıyorsun Raul, onun yine sustuğunu görün- ce yanına oturdu ve ellerini ellerine alarak, tatlı bir sesle: — Yine mi esrar, küçük Klâra, de- di, doğru değil.. hareketin doğru de- ğiL. bu gibi şeyler ikimizde de, biri- birimize karşı bir çekingenlik uyan- dırır. Kl.'fıı şiddetle itiraz etti: — Hayır.. hayır.. ben senden çe - kinmiyorum, galiba, — Fakat çekiniyor gibi duruyor- sun, Söyle bana canım. Ne varsa söy- |değil. Fakat düşmek üzere olup ta | Şimdi adına Madam Alinka Laza- ni Londraya ya tası da küçül |İğe kalkan İngilizlerin oraya çıkar İçıkmaz kendilerini bekliyecek olan lamış, İngiliz zabı- dan meyhaneci serbest bırakıl- | Vaydman'la tanışmak üzere bir pa- (Ği Zaman annes rolaları da olup olmadığı araştırıl. "Avrupah Zenginler (3 İnet sayfadan devami , Çünkü orada hayatını - kazanmak olmıyarak; İşte Fransızlarla Almanlar arasın- da çıkan bir münakaşa... Bereket versin bunda Iki taraf ta biribirinin aleyhine bir şey söylemiş olmuyor, |Yalnız biribirlerinin mal, mülk sa- hıb!ı-rını hesab ediyorlar demek, postaları — çalışmalarına | devam etmektedirler. Beyoğlu mın- takası Kadastro Müdürlüğü tarafın- |dan Kalyoncukulluğu mahllesinin kadastrosunu ikmal etmiş ve çaplı tapu senedlerinin verilmesine baş- lanmıştır. BUGÜNKÜ PROGRAM ! Akşam neşriyal: Sant 18.30 plâkla dans musikisi, 19 Safiye: Piyano ve keman refakatile, )19.30 konferans: Selim Sırrı Tarcan (Spor Pedağojisi), 19.55 Borsa ha- berleri, 20 Sadi Hoşses ve arkadaşlı İrı tarafından Türk musikisi ve halk İşarkıları, 2030 hava raporu, 2033 |Ömer Rıza tarafından arabca söylev, ları tarafından 'Dürk müsikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı). 2115 ORKES- 'TRA: 17— Offencach: La belle Hele- ne Potpourri, 2 — Volisted: Freres Joyeux valse, 3 — Boradin: Dans les mann: Csardas, 5 — Ramesux: Me- nuett, 22.15 Ajans haberleri, 2230 lâkla sololar, gpera Ve öperet par- çaları, 2250 son haberler ve ertesi ünün programı, 23 son. YARINKİ PROGRAM Öğle neşriyatı: | 250 havadis, 135 Violoniste: Prof. Liko Amar tarafından konser. Piya- noda Bayan Sabo, 14 son. |le?.. Nihayet bir gün her şeyi öğre- İneceğimi zannetmiyor musun? Bel. ki o zaman pek geç olur, canım söy. Klâra azkalsın söyleyecekti... Yü- zü altüst olmuştu. Her halde içinda İsakladığı şeyler pek feci şeylerdi. İFakat cesaret edemedi - ve hüngür (hüngür ağlamıya başlayarak : |mahallelerindeki tiyatroda şarkı söy- belli değil. M. G. M. ile 6 aylık bir ilân ile Parise gilme- | ** |dan birinde uf: RADYO 14],46 Semahat Özdenses ve arkadaş- | steppes de VAste centrale, 4 — Gross-| Saat 1230 plâkla Türk musikisi, | — Raul, dedi, beni affet.. ve şayet | ledi. Annesinin bütün gayretine rağmen |iyi bir arkadaş bulamadığından Hiçh chhmlü bitiremedi. 15 yaşına geldi- in çok çalıştığı ve rasının kendine gel- lü. Hükümet büroların- ak bir vazife aldı. Dorathy Dell isminde ve feci bir araba kazasında ölen bir kız daha 10 yaşında iken arkadaş olmuştu. Bunların bütün gayeleri artist ol- maktı. Dorathy Lamaur i diği zaman sahnede hangisi muv fak olursa diğerine yardım etmeği aralarında kararlaştırdılar. 1980 gü- zellik müsabakasına girdiler. Drothy artık çalışma diğini düşü vazifeye gir- 'Dell müsabakayı kazandı ve sonra | lere rağmen dün- üzerine bir Ti bunları an- bir çok mücadelı ıgdıc etmek istediler. | Dorathy Lamaur grupa dahil ol- du. 1931 de memleketine döndü ve © sene New Oskan güzellik müsaba- İkasını kazandı. Fakat bu da onun ga- |yesine yardım etmedi , ve orada modellik yapmağa dı. Orada büyük bir ötelde ve- | | hur orkestra şefi Hasp Kay çok hoşlandı. Onu kendi © İle söylemeğe davet etti. Bu onun ha- yatında dönüm teşkil etli şekilde çalıştlı. Holivutla & arkadaşına kendini bürada tanıyaca- dair mektu Fakat a kadaşı ölmüştü Heib Key Drothy Lamaur ile sevi- şerek evlendi Bundan sonra film çevirmeğe başladı. İlk filmi olan Di- İşi Tarzanda baş rolü yaptı. Çok mu- |İvaffak oldu. Ve bundan sonra Mad- ridden son gelen treni çevirdi. Kendinden çok büyük muvaffaki- yet beklenmektedir. Sinema şahsiyetleri George Kolt üzenerek «denizde ruhlar» filmini hazırladı. Bu hafta bir senedir düşünülen Kraso hikâye- lerinden «Sen ve bene isimli bir fil- mi Sibria Sdney ile sevinmeğe baş- Şına > yazdı. Ba(, diş, nezle grip, ©! nızı derhal kesel | — Öyle |beni miçin tehlik (nin için de tehlikelidir. | Raul vadetti. |mütemadiyen köşkten dişarı çıkma- e, dedi, sen de gilme.. lan bir yor, se- Klâra on beş gün mayı kabul etmişti. On beş gün so: ra, Raul ile beraber, meçhul bir sem- |te hareket edeceklerdi. | TUZAK Raul, Markinin evinin tarassud al Chicogoya | susarsam bunun, senin için ehem - |tında olduğunu söylemekle aldanm İmiyeti olmadığını söyle. Bana karşı İyaordu. Fakat burası dalmi bir suret- muameleni değiştirmiyeceğini Ssöy- |te tarassud ediliyordu, Aksi takdir- İle. Bilsen söyleyeceğim şeyler senin |de muhakkak ki o taraflarda bir me- için ne kadar ehemmiyetsiz şeyler.. |sele çıkardı fakat benim için değil. Bilirsin ki, | Jorjöre, bizzat Markinin evini ta- kadınlar çocuklara benzerler.. onlar İyassud etmemek suretile büyük bir gibi düşünürler.. belki haksızım. H k AA a Üat ve yapardüş altnde değü— whı işlemişti. Zira, maiyyetindeki Taes tt de ü ceğlin- İmemurları tarassudda bulunmakla | Raul sabırsızlanmıştı. Fakat : — | eTaber açıkcası dalga geçiyorlardı. — Peki, dedi, öyle olsun. Fakat Bunun için Sarı Klâranın ziyaretleri kat'iyen bir daha oraya dönmeni is |© Kurvil'in tarassudlarından haber İtemiyorum, Zira, orada İri Pol'le (Tamamıştı. İkarşılaşman ihtimali çok büyük. O | Bundan başka Jorjöre'yi evin ka- lolmazsa, Jorjöre ile. anladın mı? — |picısı da aldatıyordu. Raul ona bol | Kiâra derhal büyük bir endişe |para veriyor ve yanlış haberler ver- İdiriyordu. Buna mukabil Valteks te Beni | kontrat yapmıştır. * Katherine Hepborn yılbaşında Ho- livudda hiç kalmak istemediği halde İçevirmekte olduğu «Çocuk meydana getiriyor. filmini onu Holivuda bağ ladı. Film biter bitmez stadyüyonum tozlarına veda edecek ise de marta İkadar buralara ayak basmıyacaktır. Dönüşünde <«Kudurmuş Misse Mar- tor filmini çevirecektir. n ranaainrürmeesin a ihüreanneme Çocuk Tiyatrosu (5 Mnetrayfadan devamt rir bir çocuk ti piyesler oyı mı, gayelerini göz ön durarak yazmış. Çocukların dostu lolan Şarlo, Miki, Tarzan, King-Kong, Lerol - Hardi gibi tipleri de canlan- dırmağı unutmamış. Piyeste Halide P , Cahide, Sa- Reşid Ba- Neşet gibi mn'atkârlarla yeni istidadlar , Nevzad, Fatma gibi kü - kler de rol almışlar. Said, nşet ba- şı, Neşet kekeme, Nahii d bacı rollerinde bilhassa sempatisini kazanıyorlar. Artistlerin hepsi çocuklara değil, büyüklere oynar gibi itina le oynu- yorlardı. Piyesi müzikliyen değerli san'atkârlarımızdan Fehmi Ege'nin |müzik parçalarını çocukların anlı - yabilecekleri tarrda hazırlamış ol- ması, Sami'nin piyesi çocukların g- lâkasını çekecek bir şekilde sahnoye koyması, tiyatronun küçük seyinci- İlerini daha alâkalı olarak piyest ta- kib etmelerine imkân veriyordu. Diyorum ki; Çocuklara çok fena örnek olan 'Tarzan; ve macera filmlerini, açık İsaçık aşk oyunlarını göstermeği bir An evvel menetmeliyiz. Artık İstan- bül; çocukların eğlence ihtiyacına karşılık olacak bir müesseseye ma « liktir. Bu müessese ile belediye, İz- tanbul, ve Şehir Tiyatrosu hakika- , biz de iftihar edebi- çocukların matizma va bütün ağrı- lcıhındı günde 3 kaşe 'Rıulu aldatıyordu. Velhasıl bir kör |dövüşü gidiyordu. Valteks'in tarassudu en kuvvotlisi — sam, Voller rı! köşesine şövalesini kur- liyen resimler yapiy » ) İidi, Bu ressam, İri Pol'dü, yani Vals — teks !.. Jaorjöre'nin adamları bu ressamt görmüşler, fakat aldırış bile etme * — mişlerdi. ğ İri Pol, akşam saat boeş buçuğu doğru, hava kararınca, ötesini beri” sini topluyor; gidiyordu. Bunun için: — o da, Sarı Klâra'nın saat altıda gelip |gittiğini görememişti.. 4 Fakat bunu, ertesi gün kapıcıdafi öğrenmişti. O gün de, İri Pol; saatini çıkarmış: İvaktin geç olduğunu görünce kultu” supu kapamıya hazırlanmıştı. Fakât kulağının dibinde bir ses : — Kıpırdama, dodi, ben Sosten '« (Devamı var)