eni bir emir!.. Maliye teşkilâtına hariçteni memur nasıl alınacak ?.. Maliye memurlarının terfii hak kında Vilâyete dün geni bir talimatname tebliğ edildi!.. Maliye mesleğine ve maliye teşkilâtına hâariçten ve yeniden memur alma şekillerile mevcud maliye memurlarının terfii hakkındaki 929 tarihli İtalimatname tebdil edilmiştir. Yeni kararlaştırılan ve kabul edilen bir şekil ile bu salâhiyetler, ba- || ©6 — Yüksek iktisad / ve Ticaret İdema vilâyetlerde defterdarlara tevdi olunmuştur. Dün, bu münasebet- le Maliye Vekâletinden vilâyete ve İmiştir. Bu tamimde, Maliye mesleğine iyeniden nasil memur almacağı ve mevcud maliye mwemurlarının nasil || Defterdarlığa bir tamim gönderil- ve maliye teşkilâtıina hariçten ve terfi ettirlleceği şu suretle izah olunmaktadır: Vilâeyt ve kaza merkezlerinde münhal kadrolara maaşlı ve daimi ve İmuyakkat ücretli memur intihabı, memurin kanununun 4 üncü ve 5 inci İmaddelerinde yazılı esaslar dairesinde icra edilecektir. Bu kanunun 4 üncü maddesi mucibince; imtihan yapılmasına lüzum igörülen ahvalde, vilâyet merkezlerile kazalardaki memuriyetlere hariç. ten ve yeniden talib olanların imtihanları dofterdarların riyaseti altında İmuhasebe varidat müdürlerile, tahsilât müdür veya şeflerinden mürek- İkeb bir heyet tarafından icra edilecektir. Vilâyotlerde icra edilen bu ka- || İbil imtihanlara ald evrak muhafaza İdi ve havale edilecektir. edilmek üzere sicil servislerine tev- Vilâyetlerde imtihanın fcrası zamânı, münhallerin adedine güre, ma- hallı ince tayin olunacaktır. Mevcud maliye memurlarının terfii için bir m'.',ıhi;ı usulü ihdas edilmişti. Şimdi bu usul tamamile lâğvedilmiştir. ilâyet merkezindeki talt maliye memurlarının terfi ettirilmeleri; vilâyetler idaresi kanununun 12 noi maddesi, kazalardaki tâli maliye mo- murlarının terfi ettirilmeleri de yine ayni kanunun 13 üncü Mmaddesi hükümleri dalı sinde icra edilecektir. Yeni bir servet yaratıyoruz !.. Memleketimizdeki bütü yabani meyva ağaçları aşılanac_ak İ İlk defa olarak; milyonlarca çit lenbik,yabani sakız ve menengeç ağaçlarından fıstık yetiştirilecek Memleketimizin muhtelif sahala- rında milyonlarca yabani meyva a- Bacı bulunduğu anlaşılmıştır. Yemi- şinden pek az ıınıııııııı-wıım:ı kabil ağaçlar, şimdiye kadar ancak kereste ve odun için kullanılmış ve tabiatin eline halile bırakılmıştır. Memleketimizin sayısız”tabil ser- vetlerinin her birinden azami istifa- deyi kararlaştıran hükümetimiz, şimdi bu mevzuu da ele almış ve bütün yabani meyva ağaçlarını üre- terek yemiş vermelerini temine ko- yulmuştur. Bu cümleden olmak üzere milyan- larca yabani zeytin ağacının aşılan- masımma başlandığını yazmıştık. Bu- Nu tkiben yine memleketimizde pok mebzul mikdarda bulunan (Menen- Bteç), (Yabani sakız) ve (Çitlembik) ağaçlarıma (Gazianteb fıstığı) aşı -» lanmasınâa karar verilmiştir. Gazianteb — havalisinde yetişen (Gazlanteb fıstıkları) her yıl mem- leketimize 1,5 milyon liraya yakm bir para girmesini temin eden ve ha- ric memleketlerde pek çok sevilen ve aranan bir yemiş olduğundan muhtelif vilâyetlerimizde bulı ayni fasileden ağaçlara (Gazlanteb fıstığı) aşılanması sayesinde, dün - Sana bunları uzun uzun izah etmi. ye çalışmam büsbütün manasız değil İki sebebi var : Birincisi : Eski ve canda bir arka- daşa içimde toplağa toplana biriken ıstırabı anlatmak, içimi dökmek.. İkincisi Ise; işin bundan sonraki safhasına bunun bir geçil ve sebeb olduğunu, bu geçitten sebebin kuyv- vetile muhakkak yürümek lâzımgel- diğini sana tasdik etlirebilmek için.. Burası oyunun ikinci perdesidir. Ve bu perdeyi birinci perde hazırlamış- tır. Sebeb ile netice, hareket noktası &yhdaıım manasile biribirini ta- 'or. Bunu sene de tasdik edersen, günahım bir sihirbaz gibi kılık de- sğruık. hayır, yalnız kılık değil, iyetini de, ruhunu da, manasını da değiştirerek sevab olacaktır. Sen daha hâlâ erkek vefasızlığı - nn istirabi içindesin İlhan., mektu- bunda Sami'yi hâlâ unutamadığını, bu hareketini hazmedemedi - zıyorsun, EN YA Artık erkeklere inanmazsın sanı- yorum, «Kocasını sevmeyen kadının onu aldatmıya hakkı yöktür !» yine |yanın başka hiç bir yerinde yetişmi- iyen bu fıstıkların fazla mikdarda is- jtihsal ve ihrac edilmesi kabil ve mümkün olacaktır. (Çitlenbik), (Monengeç) ve (Ya- bani sakız) ağaçları ise, memleketi- mizin en başlıca Sürd, Mardin, Di- yarbakır, Urfa, Maraş, Söke, Antal- ya, Muğla, Aydın, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, İnebolu, Elâzık, Eskişehir ve İzmir vilâyetleri hava- lisinde pek çok, ve hattâ bir kısım yerlerde de büyük ve vâsli ormanlar halinde bulunmaktadırlar. Şimdiye kadar bu ağaçlar hep ke- silmek ve yakılmaktan başka bir işe yaramamıştır. Ancak şimdi köylere warıncaya kadar bu hususta propa- ganda yapılarak herkesin nazarıdik- kati celbolunacak ve her tarafta aşı 'işine girişilecektir. Sırasile diğer ya- İbani meyva ağaçlarına da ayni usul tatbik edilecektir. Kubilây mektebine yıl- dırim . düştül. Geçen gün Menemende Kubilây mektebine yıldırım düşmüş ve tele- fan makinesini tamamen yakmıştır. O sırada mektehde ve telelon oda- sında kimse bulunmadığından, nü- fusca zayiat olmamıstır. 1 den tasdikname ile çıkmış bulunu- İdört nüfuslu ailemizin jaşesini te - ELİ İş aray işçi isteyen veya bir müşkülü olup bizden fikir soran ve şikâyetini bildirmek arzu eden muh- terem karilerimizin mektublarını her gün bu sütunda muntazamen ve parasız neştedeceğiz. Bize gönderi- İlecek iş Nânları 2 gün Üstüste tek -. 'rarla neşredilecektir. 95 — 933 senesi ortamekteb sınıf ' yorum, Vaziyetimin bozukluğu ve mine yardım için her ne iş olursa olsun, hattâ taşrada köy kâtiblikle- rine talibim. Eski yazıyı da bilirim, lAdres : (Cağaloğlu yokuşu No. 33 te 333 doğumlu Nuri) jmmoktebinin ikinci sınıfındayım. Ma- 'H vaziyetimin imkânsızlığı dolayısi- |le bu sene tahsili terkettim. Resmi (dalrede ve hususi bir müessesede, müsaid ücretle çalışmıya — razıyım, Adres: (Son Telgraf iş Ve halk sü- |tunu vasitasile Mustafa Günal) | 97 — Yeni ve eski Türkce harfler- le mükemmelen okur ve yazarım. ;Uzun müddet ticarette bulundum. Talihim yâr olmadı. Şimdi ufak bir Gcretle iş aramıya mecbur ve muhtar kaldım. İsteklilerin Son Telgraf iş jve balk sütununda (J) rümuzuna ,müracaat etmelerini rica ederim. 98 — İstanbul Üniversitesi iktısad |fakültesine devam ediyorum. Öğle- den sonra her hangi bir rmüessese ve ya ticarethanelerde çalışmak arzu- sunda bulunuyorum. Kanaatkâr bir |Türk genciyim. Beni müessese veya |ticarethanesinde nistihdam etmek su- retile yüksek tahsilimi yapmama, |yüksek yardımda bulunacak muh - terem ve insaniyetperver iş sahib - lerinin Son Telgraf iş ve halk sütu- nu vasıtasile (At. B.) ye müracaat etmelerini rica ederim. Açık muhabere : Bayan Aysel — Size yapılan bir teklif hakkında görüşmek üzere mat- Bayan Zebur isminde genç ve gü- zel bir bar artisti, yine kendi müş - terilerinden birinin, onunla başbaşa | barda zevk ve safa âleminde iken parasını yankesicilik suretile çal - mak iddiasile evvelki gün İzmirde, cürmümeşhud mahkemesine veril- miştir. İzmir gümrüğü muhasebe memur- Tarından Bay K. (Turkuaz) barının dalmt müşterilerinden biridir. Birkaç gece evvel, yanında yirmi beş lira bulunduğu halde yine bara gitmiş ve artistlerden Bayan Zeburla kan- sumasyon yapmıştır. Etrafı coşkun bir neş'eye boğan çılgın cazband ve barın sıcak havası içerisinde iki taraf ta fazlaca sarhoş olmuştur. B. Kâzım, cebinde bulun- duğunu iddla ettiği paraları sarfet- miş ve yalnız beş liranın Zebur tara- | fından aşırıldığını söylemiştir. İşte | mesele budur. Duruşma esnasında, müşteki, da- yasınt izah ve bu paranın Zebor tâ- rafından aşırıldığında ısrar etmiştir. Hâkim, suçluya : — Ne dersin?.. t Diye sormuş ve genç, güzel bar ar- tisti kat'i bir lisanla : — Ben hırsız değilim. Vakıâ ben de, bu da sarhoş olmuştuk. Fakat bir bar artistinin beş lira gibi ufak bir paraya tenezzül etmesine imkân var baamıza teşrifinizi tekrar rica edi- yoruz. İş acele olduğundan lütfen bir an evvel saat 17 - 18 arasında iş ve halk sütunu müuharririmizi görmenizi te- menni ederiz. Bayan Yıldız — Mektubunuz her halde neşredilecektir. Ancak diğer- leri gibi sıraya tâbi olması tabil ve bu teahhur de ondandır. Beşiktaşta Maçka meydanı Spor sokağında 31 No, da Bay Kemal — Saat 17 - 18 arasında matbaamıza ederek iş ve halk sütünu mü- /harririmizle konuşmanızı rica ede- Tiz, _İaponI;rla Ticaretimiz Artıyor!. Memleketimizle Japonya arasında akdedilen yeni ticaret anlaşması, mevkii tatbike girdikten sonra Türk - Japon ticaret âleminde büyük bir canlılık başgöstermiştir. Bu yeni an- laşmayı, Japon kabinesi geçen gün tasdik etmiştir. Pek yakında, memleketimizden mühim mikdarda tuz satın almak ü- | zere büyük bir Japon vapuru ve bir Japon grupu, (Çamaltı) — tuzlasına gelecektir. Japonlar bilhassa — ince tuzlarımıza çok rağbet göstermek - tedir. mıdır? cevabını vermiştir. Hâkim, bu defa da müştekiye hi- tab etmiştir : — Kırk İiralık bir memursun, bar- da ne işin var?.. — Biraz eğlenmek maksadile gir- miştim de !.. S—SONTELG (Bardan Mahkemeye'!.. Barda parasının çalındığını söyliyen bir memura haki- min verdiği güzel dersi.. Maznun artist de:“ - Bir bar kızı; 5 lira gibi ufak bir paraya tenez- zül eder mi hiç ?...,, Diyor!.. — Ben senin âmirin olsam, bu ha- Him dolayısile seni beş dakika vazi « fede tutmam. Nihayet bir muayene memurusun... Başka gelirin var mı? — Yak... — E, o halde mali vaziyetin bir maaşa bağlı.. yaptığın doğru mu?.. Bu küçük ders üzerine müşteki kı- zarmış ve cevab verememiştir... Neticede, «Bir bar artisti, 5 lira gibi ufak bir paraya tenezzül eder mi hiç..» diyen genç ve güzel bar yıl- dızının pâraları aşırdığına dair kat'i ve Inandırıcı bir delil olmadığı için beraetine karar verilmiştir. Diğer taraftan, bu hâdise müna- sebetile gerek karakolda ve gerek mahkemede ifadesi zaptedilirken B. K. nin yanlış âdres verdiği ve ken- disi muhâsebe memuru olduğu hal- de, gümrük muayene memuru öldü- ğunu yalan yere söylediği de anla- şıldığından hakkında bu cürmünden takibat yapılacaktır. Halbuki tesadüfen ayni gümrükte yine ismi K. olan ihtiyar bir muaye- ne memurunun da bulunduğundan, bu hüdise münasebetile ihtiyar me- mur tenkid edilmiştir. İhtiyar K. ise bittabi böyle bir hâ- diseden haberi olmadığını ve 50 ya- şında olduğu balde ömründe bir ke- te bile bara gitmediğini yana yakıla anlatmış ve neden sonra işin hakika- ti meydana çıkarak mevzubahs me- murun müayene memuru K. olma. yıp, muhasebe memuru K. olduğu anlaşılınca arkadaşlarının dilinden kurtulabilmiştir. ” Dağınık . . Köyler . . e)e Birleştiriliyor !. Dahiliye Vekâleti bu hu- susta vilây: bir tamim gönderdi!. Nüfus ve gelirleri başlıbaşına bi- rer idare kurmıya ve faaliyette bu- lunmiya müsaid olmyıan dağınık köyleri, köy mahiyetindeki meskün yerleri en çok beş kilometrelik bir mesafe dahilinde bir idare altında birleştirmek hususunda Dahiliye Ve- kâleti tarafından vilâyetlere yeni bir tamim gönderilerek bazı tavsi- yelerde bulunulmuştur. Vilâyetlerce proje halinde hazır- lanıp merkerde tedkik edilmekte 0- lan teşkilât cedvelleri ile köy anket- lerinin birleştirfilmesinden sonra bu Mmevzu üzerinde kat'i şekil alınacak ve köylerdeki büyük işler ancak bun- dan sonra icra edilecektir. Bileştiri- lecek dağınık köy ve köy mahiyetin- deki yerlerin müstâkbel şekillerini ihtiva etmek üzere plân ve projeler Çamaltı tuzlamızın bu seneki is - tihsalât yekünu olan 180 bin kilo tu- | |zun pek çoğu, Japonlar tarafından | satın alınmıştır. tanzi medilecektir. Bu plân ve projelerin her birinden içer nüshası |Dahiliye Vekâletine '_Idhalât ve |ihracat .. Tüccarları Yeni kazanç vergisi şekli ve bıyınıı.::ıı müddeti!. : 1938 yılında ihracat ve idhalât ya- pacak olan tüccarların kazanç ver- gilerinin yıllık bitânço üzerinden he- sab edileceği şeklinde piyasada bir şayia deveran etmektedir. Bu tak - dirde bu yıl, tüccarlar, 1938 mali se- nesi başlangıcından itibaren yapa- cakları muameleler için defter tut- mıya mecbur olacaklardır. Diğer taraflan bazı idhalât ve ih. racat tacirleri Vilâyete ve Ticaret Odasına beyanname vererek — 1938 senesinden itibaren ihracat ve idha- lât yapmıyacaklarını bildirmekte - dirler. Halbuki bunların yeni sene İmaları ancak, bu beyannamelerin, |Maliye Tahsil Şubelerine verilme- leri ile kabil olduğundan buna ria- 'yel etmiyen tüccarlar, beyanname üzerinden vergiye tâbi tutulacaktır. Rönderilecektir. GÖNLÜM Bu beyannamelerin, Maliye Tah- 'tır. YAZAN N. U-SYiŞ EFT : SĞ FLA /C O SKUN DEBİ ROMAN:8 kendilerinin uydurdukları yalana, yalan suratlı felsefeye, arlık kan - miyorum, Nasıl karısından memnun olmuyan, karısı tarafından tatmin e- dilmiyen erkek, dışarıda her şekil arzularına karşılık buluyor, ve bul- makta da kendini haklı görüyorsa, ben ayni hakkı kadında da bulayo- rum, Bir vehim ve bir telâkki uğru- na bütün bir ömrü zehir edemem kendime... gi Hayatımın en -güzel çağlarını ya- şıyorum. Güzelim, gencim; sever ve sevilebilirim Fakat cemiyetin tasdik ettiği bir birleşme beni insan olarak, Ansanlık kaprislerimi yerine getire- rek yaşamaktan menedemez. Nite- kim erkekleri menetmiyor. Erkekler A ile aramızda pek cüz'i fizik farklar- dan başka ne ayrılık var? Hiç değil mi?.. Belki İlhan, bu fikirlerimi pek ile- ri ve manasız bulacaksın !.. Fakat kafanda, kimya dersinde ha- carin anlattığı şu cismi mürekkebi bir İyonlara ve katyonlara ayır.. cin- si teker teker tanımıya çalış, sonra tekrar birleştir bunları.. o zaman ka- fanın içinde ikinci dela teşekkül e- den, birinciden mana itibarile çok başka olacaktır. Sen yüksek tahsil görmüş, zeki bir kızsın İlhan, ne de- mek istediğimi, yahut neler söylemi- ye çalıştığımı pekâlâ anlıyorsun, sa- nıyorum, Manasına tamamen tefer- rüs edemiyorsan bile anlamıya çalış- Çünkü, belki farkında olmadan ken- dime mahsus bir felsefe yapıyirum. Ben heyecan istiyorum, macera ar- zuluyorum İlhan... ke Kocam kendinden beklediğim he- yecanı, yalnız bana malik oluncaya kadar gösterdi. Ondan sonra azıtmış bir deniz nasıl kayalara çarpa çarpa durulursa, onun da ruhundaki fırtı- na benim benliğimle çarpışa çarpışa öyle sükünet buldu. © heybetli, korkunç dalgaların ye- rinde şimdi kıpırdamıyan bir göl var. Niçin uzun uzun sana anlatıyorum kendimi ?.. Bilmiyor musun sanki?.. Vahşi, garib bir kızım ben !, Tuhaf bulacaksın, bulacaksın de. Bil, senin daima şaştığın bir psik>- loji meselesidir zaten... Ben kıskanılmak, hırpalanmak, di- dişmek, kavga etmek, ağlamak, hır- çınlaşmak.. bu fırtınadan sonra bir sonbahar güneşi gibi bulutların ar- kasından — gülümsemek Halbuki kocam.. ah bilmezsin İlhan , Öyle ruhsuz bir efsane ki., Kadın ne yaparsa kendine yapar.. Kadınlar akıllılıklarını iddia et - tikleri müddetce budaladırlar, di - yor. Ben manasını anlamıyorum. Sen bunlardan bir mana çıkarabilir misin? Bu aramızdaki açıklığı izah edebilen bir mantık mıdır?.. Bence hayır... n Hududsuz bir emniyet. şuursuzca için kazanç vergisinden haric tutul- | Halk Filozofu' diyor ki : İş mi, sadaka mı ? Dün, akşam üstü matbaada yazım> yazıyorum. «Sizi biri görmek isti - yor» dediler, «Gelsin!» dedim. Üze tinde mavi bir tulum giymiş genç bir amele, Elinde kapalı bir zarf, w zattı. Üstünde ismim yazılı. Zarfı aç- tam, İçinden «Sayın Bayım» hitabile başlayan uzunca bir mektub, Altın- da K. Tezcan imzaşı var. Sordum : — Bu mektub kimden ?.. Yüzüme dik dik bakarak cevab verdi : — Benden. Buradan itibaren aramızda cere- yan eden muhavereyi eynen yazı - yorum : — Beni tanıyor musunuz? —— Evet. — Fakat ben sizi tanımıyorum. — Siz beni tanıyamazsınız. Fakat ben sizi tanıyorum, — Nereden, nasml?.. — Sizi eserlerinizle tanıyorum. Üç senedenberi de hemen hiç görüşme- dik... — Demek üç sene evvel görüştük. — Bir defa.. — Nerede?.. — İzmirde.. üm. Ben'ön senedir İzmire hiç bir defacık bile gitmiş değilim. — Yanlış. Ben on senedir İzmire gitmedim. Şaşaladı ve : — Yardım istiyorum.. dedi. Mektubunu baştan sonuna kadar okudum. İftiraya uğramış, tenkif et- mişler. Sonra serbest bırakmışlar.. filân daha birsürü beni alâkadar et- miyen izahat ve bir tercümeihal. Hulâsa, iş istiyor. — Kaça çalışırsın, dedim. — s(::i öyle vaziyetteyim ki elli kuruşa bile çalışırım.. dedi ve gözleri yaşardı. İlâve etti: «Bugün açıme Cebimden elli kuruş çıkardım. Eli- me verdim. — Farzet ici böyle bir iş Buldun ve iln çalıştın, dedim; işte yevmiyen îıllgı, l:şelekı'ı'r etti ve adrerini bura- karak çıktı, gitti. Düşündüm : bu nedir? Hayatımda buna benzer bazı vak'alara daha te- sadüf etmemiş değildim. Bu, ııçlnı_ taranmış, yüz traşlı ve p:ıılml:. mavi tulumun açık yakasından — görünen kravatı itina Te bağlanmış. l'nn._ıma- ığı bir adama geliyor, iş istiyor. ;':n üç sene evvel 'zmirde görüş - tük diye yalan söylüyor. Bu bana, elli kuruş koparmak isteyen bivFıı- ibi geldi. Buna eminim. Fa- âı:?ö;:; gözlerindeki yaşlar. Eğer yalanta, bu gözyaşlarile sahnede da- ha çok para kmbileceğine yüzde yüz kuatim. Bilmem siz de benim fikrimde mi- İşiniz? Çünkü eğleyabilmek bir me- seledir. Halk Fi 'oLstu Bursa-İstanbul te'asafı! Bursa - İstanbul arasındaki bronz telefon hattı değiştirilerek yerine İbakır hat döşenmekte ve bu suretle İlstanbul - Bursa arası mükâlemele- İrinin dah akuvvetli olarak yapılmıa- İsı imkân dahiline sokulmaktadır. İz- İmir - Bursa mükâlemesi de yakmda İaçılmak üzeredir. Bursa postahane- 'sinde bu hat ile ayrıca Ankara - Bur- sa arası için yeni tesisat yapılmak - tadır. ——— sil Şubelerine verilmeleri için bu &- yın sonuna kadar bir mühlet kalmış- — bir inanış.. titreyen bir baba şefkat!.. işte koramın hayatıma kottığı şey- ler.. En ufak meseleleri büyüttüğüm, türlü sinir buhranları geçirecek ka- dar vak'aları büyülttüğüm halde, &. ufak bir reaksiyonu yok bu adamın.. Bütün işi benim âsahımı yatıştır- mıya çalışsın.. her defasında, kaba- hatli ben olduğum halde, benden ö- zür dilesin.. Böyle sevginin, nefretten farkı yok.. R 1 İşte onun bu hareketsizliğidir ki, sevgimi hürmete kalbetti. İki, üç ay içinde bu ne değişiklik, diye şaşacaksın !.. Fakat, bütün bu olup bitenlerin iki sene evveline ka- dar giden bir mazisi var. Bu fki sene içinde yeni heyecanlar yeni zevkler, yeni mâaceralar ara » mak arzusu damla damla benliğime akarak bir istelagmit sütunu gibi şe- kil aldı. Hayatımda bir inkılâb yap-