7 e ”0 A C # - fONTELECRAP- 6 İkincikânun -8 938 yılı girer girmez, yeni yeni sulh HIK projeleri doğmıya başladı! — — GELECEK jyaşıyamam, Uğraşma; Uzak Şarkta Amerika - Japonya her sahada anlaşırlarsa orada da barut kokusu kalmıyacak' Yeni yeni sulh projelerinden bah- — <ş a sedilmiye başladı. Demek 938 senesi böyle bir takım projelerin doğmasını kaydederek işe başlıyacak, Sulhu bozmak, harbe girişmek de- ğilse bile harbe yol açmak, ilerisi i- çin çok mes'uliyetli bir iş olduğun dan bunu kimse boynuna almak is- temiyor. Umumi harbde mağlüb çı- kan Almanya harbin mes'uliyetini senelerce taşıdı, durdu. Onun için hiç bir taraf açıktan açığa harbi is- i söyliyememektedir. e& sulh istemekte, fakat har- iyorsa yalmız uğramış oldu- Hu haksızlığı tamir için girdiğini id- dia etmektedir. Bunun misallerini çok gördük. Onun için üzerinde dur- mıyalım. Gelelim yeni sulh projele- rin | Hitler | Yeni sulh projeleri prk de “yeni | * ğ ee eee Almanlar müstemlek henüz şayia halinde dönen haberle- YEnL GAğllir. Çinki Oakyan: re bakılırsa mesele milletler cemi - yetinden çıkmış olanları bir yere top- HER Ş AÇ A İngiltere önayak olacaktır. Bilhassa İngiliz başvekili Çemberlâyn Almanya ile İtalya ile konuşmak için her şeyi yapacak gü rünmektedir. Şimdiye kadar. Lon- , dar takibine üuğraştığı siyaset büsbü- i tün başka olmuştur. Milletler cemi- | Şeti kuvvetlenecek, küçük ve büyük | devletler arasında Cenevrede müsa- | vi hukuk dairesinde söz - söylemek imkânı temin edilecek, cemiyet üza- sının en küçüğüne en büyük tarâ- fından bir tecavüz olursa bütün mil- letler cemiyeti ayaklanacak.. gibi. Cemile söz çar giderim. Peki sustum. Si işeleri dolaştı İdal, Son senelerde İngiltere, hele Habe- şistan meselesinde, bu noktai naza- rı alabildiğine müdaafa etti. Bu yaseti Eden hakkile temsil etmiştir, | Şimdi İtalya, Almanya ve hattâ Ja ponyayı da bir araya getirmek ü Te ortaya atılan projelerin muvaf - fak ölup alatıy v 838 senesi bi- Je gösterecektir. e. hecesini bile kayi liyen Fi hastalık MA USOLlN! çi vırdı lar bundan çok evvel aşağı yukarı soşlc demi er cemiyeli artıl ramaz olmuştur. Almanya L:'ııdın çıktı. Onun için milletler cı nin artık Almanyaya söz ge ne ihtimal olmadığı gibi ponya da daha evvel a; ılr.lı Onun için Avrupada sulhun devamı iste- | niyorsa şöyle bir tertib vücude getir- |meli. Fransa, İngiltere, Almanya ve İtalya devletleri Avrupa işlerinde İson sözü söylesinler, olur, biter. | İtalyanlar tarafından şimdiye ka- dar ileri sürülmüş olan bu noktâi nazara kalırsa Sovyet Rusya Avru- pa işlerinde hariç bırakılacak demek- tirş bir. x Küçük devletler sözlerin tek | râiyecekler, büyükler birleşerek ne | | D | yeceklerse onu kabol edeceklerdir/ iki: Bu Buretle harbden evvelki ma - |İbud «düveli muazzama» sistemi or- |ız3:ı çıkarak herşeyi büyük devlet. İlerin dediği balledilecek başkaları. İna yalnız: — Evet efendim.. Demekten başka bir şey düşmiye- cektir. Şotan Granın ettiği teşebbüsler malümdur. | Lord Halifaks Beriine gönderildl Arkasından Fransız hariciye nazırı Orta Avrupa seyahatine * çıkarak Fransanın oradaki destlarile görüş- tü ve bugün Almanya ile sulhun de- | vamı için anlaşmak lâzım olduğu noktası uzun uzadıya görüşüldü. De- | Halbuki İngilterenin şimdiye ka- mek oluyor ki Londra ve öonu takib | ederek Paris, Avrupa sulhünün de- vamı için her şeyi yapmış görünmek. ten hiç geri kalacağa benzemiyor « lar. Onun için şimdi meselâ: ortaya' yeni bir sulh projesi çıkarılarak müle Kamaronda bir bayram günü Biz burada kıştan, soğuktan şikle Jler arasında Kameron da vardır; Fas (re iki sı |yerlerden biridir. Bu resim Kameron itemekte ıstar ediyor. diyorlarmış. Fükat sizlik kararan akşamlar gibi o- dayı sardı. Düşünmek, hayaller kö- İlecektim. Firdes kumral, geniş | — Ne k: galı saçlı, güzelce bir kızdı. Tatlı, bekâr erkek sesine yaklaşır bir |lâhaddinin sada İle konuşurdu. Cümlelerin bir |Sonra Bisküit yerken dudaklarımız ğurur. Fivdes de bir zaman düşün - | 'dükten sonra halsiz başını Cemileyı : istemekte israr ediyorlar a Eski alman müstemlekelerinde yerli halkın tekrar ;::..:>::.:.:::5 Alman idaresi İstedikleri İleri sürülüyor... — , - ezuz | ir: £ kalk göze çarpıyor. Re- ha ça taeş dz eT yet ederken dünyanım öyle sıcak İkat eski Almanya müstemlekeleri- |Sifrde beyaz giymiş olarak görülen- İyerleri var ki oralarda elbise bile inin en çoğu bugün İngilizlerin elin- |!Y kapalı sımftır. Bunlara «Folbe» |olan Salâhaddin yalnız kalınca, gün- İtazla gelmektedir. Kameron da böyle|dedir. Almanya müstemlekelerini 1s-/diyorlar. Çıplak olanlara da «Kirdi> |lerce serseri gibi dolaştı letler cemiyetinden ayrılmış - olan Avrupanın Almanya ve - İtalya gibi devletlerinden sulhyolunda çalışmaya ve birleşmeği teklif etmek mümkün olacak deniyorsa bu yoldaki teşeb- büsler her halde milletler cemiyeti haricinde bir faaliyet olacak demek- tir. Onun için yukarıda dedik ki bu [ gibi, hülyalı bir şür gibi damarlarımdan akıp geç- tiği saniyenin lezzeti beynime hücum etti. Sinirle- rim gerildi, geçti. Göğsümün tam orta yerinde y nan bir küme ateşin bütün vücuduma baygın, tatlı saçtığını hissettim. Ne oluyordum?.. Be- e bağlıyan, büyüleyen, bu bir çift güz benliğimde yarattığı ihtiras tılsımlarının menbat mı idi?. Neydi? .Bu sırada imdadıma Nezihe y Beni lâfa tuttu. Tesadüf, Eğer, yanıma gelmese, be- nimle konuşmaza, bir şeylet söylemese muhakkak kendimden geçecek, ya odadan fırlayıp sokak ka- pısina koşal an gibi, şaşkın gibi, deli gibi so- kağa düşecek; yahut da o gözlerin cazibesine kapıla rak ayağımı direye direye bile olsa ona doğru gide- cek, orada beni bekliyen müthiş âkibete sürüklene- cektlin?.. Hayret! Nezihe ile epeyce konuştuk. Vecdet, Vedad, Ne- jad, Hakkı, Baha da solumuzdaki köşede Emel, Ca- vidan, Perizad, Neclâ, Handan ile konuşuyor, gü- düşüyor, çılgın köhkahaları ile etrafa şevk v veriyorlardı. “Nezihe epeyce şeyler söyledi, buldaki mekteblerde hocalık istediğinden bahsetti. Maamafih, biz bütün bunları konuşurken Vecdet'in beni zorla kendisine bağlıyan gözlerinin cazibesin den de kurtulamıyor, bu sihirli, fettan gözler gözle rimin içinden bir türlü çekilmiyordu. Sıkıldım, bu- naldım. Hoş, bu dakika da yine ayni hal değil mi?. Yine o, iki göz karşımda değil mi, bana bakmıyor .. Dün gece de öyle değil miydi?. Sabaha karint Neuville Shamberlain halkımdan toplu bir nümüne göster- İmektedir. | Kameron umumi harpten evvı 'ııunıarm bir müstemlekesi idi. İden sonra Almanlardan alınmış, ida- yesi Fransızlara verilmiştir. Alman- İya yeniden eski müstemlekelerini AlL Harb-'geri kalmar jistemediği İistemeğe başlayınca hatıra gelen yer-| Kameronda çıplak, örtülü olmak Ne olursa olsun Fransızlar kendi |Afrikada tetkikat yapan bir Fransı- (annı ellerine geçti geçeli Kameronda pek |zın dediği gibi bütün buralarda yek çok şeyi lerinden çok memnun olmasi h: bile tekrar Alman id. uykumun arasında bile o iki gözle uğraşmadım mı?. Mukavemetimi kıran, kale zannettiğim kalbimi ok gibı delen o gözleri yenmeğe, ezen, barab eden, tes sirinden kurtulmıya çalışmadım. mı?. Bunu - hiçin saklamalıyım?.. Kimden saklıyacı ?4 Hafızam bhatıralarım, hatıralarım hafızam değil mi?.. Biribir- lerinden hiç bir şeyin saklanmasına imkân var mı Her hâdisenin mâkesi onlar değil mi?.. verecek, ümid verecek, içli, dolgun, taşkın bir derd veya sevinç arkadaşı olacak onlardan başkası mı?. O halde ni saklıyabilirim?.. Hakikat bu.. Nezihe'lerden iki buçukla çıktık. Sokaklar nurlu Ay tam. Mehtab bol. Yer mavi, gök mavi, hava müa- ab, tam ay ei gün düa- vi, rüzgür mavi, ben maviyim. Bol mel büyledir: Dübya ayın ışığında, on beşi kanır, taravet bulur. Bu zaman dünya en rengi, benim rengimi, mavi rengi alır. Hizlı bizli sokakları yürümek, yalnız başıma mektebe Koşmak İstiyordum. Ruhumda, heyecanım. da, hislerimde başımın içinde- öyle bir - değişiklik k. Hümma, alev; buhran, aşk, hülya,.. Kar- öbürüne zıd bir çok fikir benliğimi Fümişti. Hayatımda muhakkak bir x düliK BZ ü ya ileri. Behemehal bir adım am, ileri mi?., kavramış, inkılâb varı ğinde idim, Ya geri, atmak Jâzımdı. Bu adımı nasıl atacal Bilmiyordum, Ocoh.. Bu geceye kadar ne iyi idim?. Son sene- lerde en küçüğünden en büyüğüne kadar hiç bir şey bana tekir etmiyordu. Hayatım fırtınasız, sakin, ta- bit idi. Ben, bana akın eden aşk, heves, ihtiras dı galarının coşuşu karşısında aşınmaz bir kaya © yaptıklarını söylemekten |garib bir hususiyet göze çarpmmakta- (| » yar A Pa Ctlar, Evi akta ve ahalinin kendi- (dır. O da şudür: Bugün Afrika mi temlekelerinde otomobil var. Mo > İtayin oldu. Gitti. Orada bir kadınla vasıtaları mevcud. Hal- tanıştı. Diyebiliriz ki bu kadın pek buki yerliler daha yükün başta ta- |de iyi ahlâklı değildi. şındığı devri yaşamaktadırlar, * Yazan: Muz Sevii R Ş 4 y - | — Doktor muhakkak ölecek mi- | — Cemile. italya - Almanya-Fr y Ne-münasebet bakın hava ne | — Hatırlar mısın bir akçamdı. Biz kadar güzelleşiyor. Çıkacak gezecek- 'soninle beraber. Yenimahalle - Ka« ispanya işinde anlaşmak istiyorlar —| --. vak yoluna çıkmıştık, — Salühaddini bekliyorduk. — Evet Salâhaddini bekliyorduk. Hayır ben artık — Rica ederim böyle boş şeylerle |Güneş Büyükdere tepeleri üzerin - N, sizin için iyi olmaz. Şimdilik sadece istirahat ediniz. | Ve çantasını eline alarak:” * Ü — Allahasmarladık. |. — Süle güle daktor, Genç Kız ağak ucunda oturan çok İşam. sevdiği arkadaşma döndü. | — Ne dersin Cemile, Hakikaten i- İyi olabilecek miyim? Yoksa... nü kesi — Oot Firdes böyle söylersen ka- başa; pençeremizden denizin İsyan Ufuklar kızar mış, sular sakindi. Boğar; ayakları- mızı öpüyor gibiydi. Martılar dik - katle uçuyorlar, bazan bir sürli kuş; idenizi yalar gibi geçiyordu. Ah o ak — Ne kadar heyecanlıydık — Ne kadar ümidlerle doluş |Küçük bir yuvamız, peğimiz olacak ve Sa dolu akışlarını seyredecektik. Sen de.. — Ben de arasıra size misafir ge- r güzel tasayvurlat vardı. Ben sabah erken kalkacak £ yını / hazırlıyacaktım. meden söz söy- İla paylaşacaklık. Akşamları Kavak i dinlemek bir zevkti, İyoluna kolkola, başbaşa, germeğe seriya tuhaf hayaller do- İçıkacaktık değil mi, halbuk! Derin bir nefes aldı. Gözleri ya- şardi. — Halbuki., bütün bunlar bira, ! oldular. Ve mazinin karanlık dehlizlerinde kanadlaranarak — kay- |boldular. Ah mazi... Sen ne kadar hatalısın. İşte-iki senedir haber bek . Tiyorum. Yok.. yok.. uhakkak gelecek değil mi? Ben de öyle zannediyo. — Gidiyorum, dedi .san bile. Bekle daima temiz, emin bt kalble bekle. Ah o gece hiç uyumamıştım. Ve işte şurada; şu pençere önünde 81- baha kadar ufuklara bakmıştım. Daha fazla söyliyemedi. Ateş vü- cudünü sarmış gibiydi. Şakakları - tıyor, kalbi hareketini du. v * Salâhaddin fakir aflenin ça< lmayak gez- diği için ayaklafı büyükce idi. Güh yarı aç, gâh kitabsız litseyi bt. ti. Sarıyer kaymakamlığında dr İş bulmuştu. Annesi; önü bin bir göz yaşlarile büyüten, mukaddes ka- İdın oğlunun elinden büyük bir re- ü. Bu kadının İhayatta bir emeli vardı. Salâhaddi. ni yetiştirmek.. Bazan ça: km.lı zengin N'lenndr ti ünlerde yemek Lâkin Kalbi yalmz anne sevgisi ile dolu Yalnızca geçirdiği gecelerde hep ni aramıştı. Nihayet bir gün Firdese rastladı. Bu kız ho iyordu. Sonra boş kalan cv gon zamanlarda | ceklerdi. Fakat Salâhaddin Bu: (Gınct sayfadan devam) e değil miydim?.. Bu anda, bu gecede birdenbire niçin değişmiştim?.. Bu kayayı aşındıran, oynatan, sarsan gözlerde ne kuvvet vardı?.. Bu yeşil, iri dlcvlı Böz. ler artık aşındıra aşındıra bu yıkılmaz, ilmez, zaptedilmez sandığım kayayı deviriyor, kendi âle- mine, kendi semasına, kendi enginlerine mi çeki« yordu?.. Ne yapacaktım?.. Kapının önünden ayrıldım, bir kaç adım attım. Yolum arkadaşlarımın yolundan ayrı idi. Onlar Di- vanyoluna çıkacaklardı; ben de mektebe gidecek. tim. Yalnızdım. Köşeyi döndüm. Noreden, hangi 2- ozdan çıktığı belli olmuyan meçhul bir ses kulaki rımın içinde uğuldadı, cebretti: Bu meçhul kuvvete, meçhul emre itaat ettim. Döndüm, baktım: Vecdet, Bana yetişmek için çabuk çabuk geliyor. Adımlarımı daha çok açmak, koşmak istiyordum. Fakat, nerede?., Ben koşmak - istedikce ayaklarım gerileyor, yavaşlıyordu. Mantık, akıl, muhakeme böyle zamanlarda kudretini hisse terk ediyor... İradeyo de, akla da, mantıka da yalnız o hâkim. — Vicdan affını rica ederim. Bu Vecdet'in ilk sözü idi, Ne cevab vereceğimi birdenbire kestiremedim. Zaten, cdvab vermemi beklemeden sözüne devam etti: — Vakit çok geç. Mektebe kadar sizinle beraber gelmeyi faydalı buldum, Arkadaşlar da övle istedi- ler,