Cenevrenin de bir çok derdlileri var Ccncvre, 24 (Hususi) — Geçen sere eylülde, evvelki sene eyl: de Milletler Cemiyetinin heyeti u- mumiye toplantısında hep Habeş İm- paratorunun mürecaatleri olur, Mil- letler Cemiyeti azası sıfatile İtal dan uğradığı tecavüzü Cenevre essesesine şikâyet ederdi. - Evvelki sene olsun, geçen sene olsun Habeş İmparatorunun murahhası görülü - yordu. Bu sene İmparator bir mek- tup gönderdi. Ruznamede Habeşis - tanı alâkadar eden bir mesele olma- dığı cihetle murahhas göndermedi- ğini bildiriyordu. Fakat Milletler Ce- miyeti azası olmak hakkinı dalma muhafaza ettiğini sarih bir surette anlatmışlır. Bu sene Habeş murah- hası yoksa da Cenevredeki dert! ler ondan ibaret değildir. İspanya hü- kümetinin Başvekili M. Negrin var- dir. Milletler Cemiyeti mehafiline mü- | Sebebi Kısa etekten Neden 'Nefret edilir? .Km etek yüzünden bir kadın, ko- | casından boşanır mı? — Viyana |mahkemesinde bu mevzu üzerinde, tir. kisa ötek giyme meraklısı imiş. Dürt senedenberi evli olan bu karı koca, ilk gündenberi kavga etmektedirler. Çünkü kocası kısa etekten nefret e- dermiş. Daha doğrusu karısını kıs- kanırmış. Karısına birçok defalar bu hissini söylemiş, fakat kadın, kı- jsa etekte inat etmiştir. Dört senedir nihayet İher akşam yapılan kavga İmahkemeye intikal eti | Hâkim, kocanın idi bülmüş ve boşanma k: tir. Fakat kadın, mahkemede, koca- sını çok sevdiğini, kısa etek İle daha İiyi gerdiğini, bu sebepten bunu ter- nen Habeş mücahitleri racaatla âsilere karşı hükümeti mü- |ri var ki, açıktan açığa İtalyan as - (cih ettiğini sövlemişse de hâkim din- dafan edenlerin uğradığı müşkülâtı lker]e—rmın İspanyada şehirlere nasıl lememiştii anlatmakta ve Valânsiya hükümeti- |şarkı söylü rek girdiklerini bu film- |* İspanya dahili nin İspanyada yegâne meşru hükü- (Jerde göreceksiniz! Şaka : Boşanma £€ AO vlendiklerinin birinci senei devriyesini — kutlüluyorlardı. Salon misafirle dolu. Melâhat, E garip bir muhakeme ccreyan etmiş- | v dan oraya durmadan koşuyor. Ü- zerinde güzelliğinin -enince nokta » | Yuhan ismindeki bir adamın karısı İjacım gösteren yeşil bir rep: Güçe lükle gizlemek istediği kederini ye- şil gözlerinin içi itiraf ediyordu. Bed- jbahttı. Evlendikleri günü balırlıyor, Me- Nhin yalvaran sesini hâlâ duyuyor- du. Bugün onun için bir matem gü- nünün başlangıcı değil miydi? Niçin şimdi bu eğlenceye iştirak ediyor- du? Melih ona! | 4Vazgeç, gözlerinin önündeki bu yüksek serve! istikbalini görmene mâni oluyor. Sen her şeyin para ile olabileceğini zannediyorsun, bunda yanılıyorsun. İstikbal, bu düşünce - nin yanlışlığımı ispat edecek, fakat..» . |dememiş miydi? Lüks otomobil içinde, güzel kürk- bir Aşk öldüren servet Yazan : M. Enver Çakıf ĞB Birdenhire yüzünü avuçlaril€ padı. Halif hıçkırıklarla ancak” bulmıya uğraşıyor. En nihayet Me- lih; ağır ağır başını kaldırdı: — Melâhat!.. Melâhat!.. | met olması dolayısile bütün İspan - İmuharebesine haricin âsiler lehine lere şarılmış, bahtiyar sandığı — O... Melâhat, diye boynuna sa- |lihin duyabileceği bir tarzda İ “.ı ya namıma Ancak Valânsiyanın #öz İmüdâhalesine bundan parlak delil mi , genç kadınım hayali gözlerinde can- |ımak arzusuna kapılarak yerinden |mıya başladı. H çe Bd S ğARERME ran n ü Açık musluk landığı zaman her şeyi, aşkı bile u- İfırlıyacağını zannediyordu. Kakat bu | Şu âna ködar alâkadar gibi q Te termeAlin Z > Küçük Arif mutfakta musluğu a- |nutmuştu. Evlendikten sonra, 6 tab- 'böyle olmadı. Onu görünce hiç bir İmiyen Melih: | SVSMEKT, | Fransız amele firkâlarının başları ö N özleri süslemekten başka bir İp ei 1 R ğ geçen seneler gn Cenereedade a arinmn DASlArı İçik biraktığından apartımanı su bas- |lotun gözl heyecana kapılmadı. Sanki her za- . *Bunl tler Habeş İmparatoru, nasil memleketi için Cenevredet çok İCemiyeti mehafilile - &ıki bir temas şey beklemiş ve çok şey istemişse M. a halindedirler. Pransız murahhaslar | Negrin de bu sene İspanya için, Va- | K K lapEare Ş İheyeti reisi ve Hariölye Nazırı M. gey olmadığını anıladı. O günden son- ra tam bir sene Melihi her gün, her iyerde aradı; yeşil hülyalı gözlerin - |de kalan; hayalinden başka-bir şey mıştı. Annesi bu hali görünce bağır- a: — Arif, buraya gel de sana birkaç man gördüğü biri imiş gibi oturma- sını işaret etti. İşte şimdi geldiğine pişman oldu. Oturdu.. Uzun bir müd- det sükütu bozmadan biribirlerine le, bak sana ne söyliyeceğim. &? sözlerimi dinlerken karşında D şık değil; kardeşin bulund SF Li Jânsiya hükümeti namına öylece lle indireyim!.. İhakliğı İzannedeceksin. Mütemadi acıli | Mülletler Cemiyetinin yardımını is- |Pelbos tarafından sık sık kabul edi - |— A n eCiğim, Jülfen sen Dü aa nasebolsizlikleri iak: |e lası tiğini zannettiğin mazini ve df F temektedir. len amele heyetleri murahbasları ar- yaya kadar zahmet et !.. SAĞ S Kendisine alan a« | ,, — Arkaraya, halanızın yanma gi- İgeçecek olan istikbalini o günk İ! M. Negrit küvvetli bir hatip, sözü |tik İspanyada ademi müdahale siya- 2 |den güne m;:"";ı Te etmiyor. ma, | diYorsunuz değil mi? bi yanlış görüyarinin; .l' müessir bir devlet adammıdır. Şöyle İsetinin iflâs ettiğini, onun için ser - HİZMETÇİ aDr e geçmiye vicdanı vazı | — Evet.. Nerden biliyorsunuz?. Eskileri unutacaksın. Madaml N diyor: bestçe İspanya hükümetine silâh ve : S Dü — Böyle tahmin ettim. Orsun, bu teklifimi kâb - Sevgilim, evlendiğimiz zaman (olmuyordu. Zaten hunu da yapa - €en az üç hizmetçimiz olmalıdır. İmazdı. Kocasına bir zevçten daha zi- hşireye düşen vazifeyi mühimmat ve saire gönderilmesini istemektedirler, — Cenevrede bir sinemaya gidi - niz, filmlere bakınız, İt filmle- Başemmnmeninm n ü Münrerinme deceksin, Hayatımın teessürle B İgünlerine artık öyle alıştım © günler benim en iyi dakik teşkil ediyor. Bunun için teki ne yazık ki, evet diyemiyeceği — Bir'iş için İşimdi Ankaraya di Melâhat, neler dü söylemek İstemişti? Acsba bu vazi- — Hiç merak etme sevgilim.. o - (vade bir he İtuzdan fazla hizmetçimiz olur, Pa - |yapıyordu. n İ İkat hepsi birden değil... Valizinin içine, ber eline geçeni Karısını ve çocuğunu - İ yet dahilinde - sö; â t | Y KET İbir ay, her zaman yet Melâhat, beni affet. Sade şuff ği BÖLÜK HAREKET EDERKEN.. N imltl £ $ bi .. « .. ö best kalacak Benim Bütün ümitleri â ki, birleşmiyen aşklar hiç bir YŞ | o Uren ur ğlum, çabuk ol. Sen da- |A ulunma 'or mu? Hayır. Söyliyecek. Başını, İzlmeza £| el b ” n ;;;mA:_l;:Suüş;m met; acaba hiç olmazsa bir gün eve |dışarının karanlığı ile aynalaşan pen- | — — çoi gemek sözlerin Kat Viyanada komi S TRAM ç İr e aR A e d TT EME Sorteri SaSlin < İle'mit Söylesene Mcim, niçln ğ R a - k Vâlizi kapadı. Saatine baktı, daha B vermiyorsun?.» M| ıyanada komisyonculukla geçıne'! n Oîb PŞ "_”: geçeyim. Bölü. (y) Git yakti vardı. Şezlonga uzan- |Mya çalışıyordu. Başını çe MÖRRVERİ | ğün arkasında başkası var., dı, hizmetçiyi çağırdı. bir taksi ça- |ihtiyaç görmeden yavı aa he Vıyann. 22 (Hususi) — On sekiz yaşlarında kumral - bit İpgiliz kadımı Viyanada katledilmiştir. Ka- danın dört yaşlarında bir de çocuğu vardır ki bu erkek çocuk ta annesi- nin akıbetine uğramıştır. Kadını öldüren kocasıdır. Gras Kameron ismindeki bu kadın, Cifiyo denilen ve İngiliz gazetelerinin, is- mi ve hüviyeti hakkında daha ziya- de tafsilât vermedikleri adam, geçen çarşamba günü Viyanada otelde; de- diğimiz gibiş dört yaşmdaki oğlu ile karısını tabanca ile öldürmüştür. Bir Türkün oğlu olduğu söylenen Cinyo, tabancası ile kendisi de yara- lanmıştır. Hakikaten başına sıktığı tabancası İle de kendisini Vurmüş- tur. Cinyo, Viyanada ticaret ve ko- misyon işlerile meşgul bulunmakta idi. Polis otele geldiği zaman kadın ile çocuğunu ağır yaralı bulmuş ve derhal hastaneye kaldırmıştır. Ka- til ise ölmüş bulunuyordu. Viyana polisinin tahkikatına göre faciâya sebep kıskançlıktır. Şimdi yine İngiliz gazetelerinin Tefrika No: 19 (Taurhala mutasarrıfı, Tepedelenli Ali Paşa) yı (Yanya) ya vali tayin ederek, bu işi ona Hhavale etmişti. Ayni zamanda Mora Âsilerinin arta- dan kaldırılması için, Mısır Valisi | Mehmet Ali Paşanın biraderi İbra- him Paşa getirtilmişti. Tepedelenli Ali Paşa, Sölyotlarla tam üç sene süren bir mücadeleye Bgirişmişti. Ve bu cesur unsuru, âde- ta mahvolmak derecesine getirmişti. Eğer bu zatın başına -Osmanlı hü- kümeti erkânının getirdikleri- © bü- yük felâket gelmeseydi, hiç şüphesiz ki, yalnız Solyotlar gailesi değil; (E- terya) cemiyetinin faaliyeti de hita- *ma erecekti, İyazışına göre Gras Kameron, bundan|din şöyle bir de şart koymuştur. E- (Si altı sene evvel Almanyada ikon bir İfalcı, kendisine Berlinde yakında ev- |leneceğini ve evlendikten altı sene sonra da; kendisinin kocası tarafın- dan öldürüleceğini söylemiş imiş... Fihakika Gras Kameron ismindeki genç kız o zaman Cinyoya Berlinde tesadüf ediyor, tanışıyorlar, evleni- yorlar, Fakat- o zamandanberi de genç kadın, falcının evvelce kendisi- ne söylemiş olduğu akıbetin doğru |çıkıp çıkmıyacağını düşünerek kof- ku duyuyordu. Bundan bir hafta evvel Cinyonun karısı, kocasından ayrılarak baş- ka bir yerde oturmıya, vak'anın ce- reyan ettiği otelde kalmıya başla - miştir. Bunun üzerine kocası haber göndererek tekrar - birleşmelerini, aksi takdirde kendisini öldüreceğini itehdit makamında bildirmiştir. Bu- na rağmen genç kadın tekrar koca- sının yanına dönmemştir, Lâkin kadın, geçen çarşamba günü Cino, 18 yaşında bir İngilizle evli idi, ğer Gras Kamerun -isterse kocası, İViyanayı yalmız başına terkedip git- |miye razı olacaktı! Cinyo otele gelmiş, sonra bir kah- |, veye giderek oturmuşlardır. Bera- ,berlerinde kadının hizmetçisi ile kü- ni bildirmiştir. Bununla beraber ka- |ğirmasını e halasına telgraf çekme- ini söyledi. Kocası ticarf bir iş için muhakkak gitmesi " Tüzimgeldiğini * söyliyerek gitmişti. Kompartmana yerleştikten sonra; |bi heyocanla çarpıyordu. Yorulmuş |muydu? Uzun bir müddet bu vazi - çük çocukları olan kız dâ varmiş... yette kaldı. Dışarı çıkmak istemi - |Bundan sonra öradan kalkarak Cin- ('yordu. yonun oturmakta olduğu otele git- Ortalık kararmıya başladı. Kalktı. Mmişlerdir. Bu otel çok mükellef bir | Yemek salonuna girdi. Daha iki adım |yerdi. Rosi isminde olan küçük ço- |gitmemişti ki, bulunduğu yerden üç İcukcağız ânnesile, babasile giderken çok sevinmiş, fakat otele gittikten İsonra hizmetçi onlardan ayrılmış, biraz sonra tabanca sesi üzerine on- darın odağına girdiği zaman — kadın yile çocuğu ağır yaralı ve adamı da ölü bulgeuştur. Bunun üzerine za - bitaya haber verilmiş, polis, mee - ruhları, vücutleri birçok kurşun ile delinmiş bulmuştur. Hastaneye kal- dırıldıktan beş saat sonra bunlar öl- müştür. Gizlisiyaseli Yazan : ZİYA ŞAKİR Fakat, zavallı Tepedelenliye mu - kadder olduğu âkibet, Osmanlı hü- kümetinin başına da sonu gelmiyen bir belâ getirmişti. 'Tepedelenli, ortadan kâlkar kalk- Maz, (Eterya) nın bütün kuvvetleri |Morada birleşmiş, as:) büyük (Mora isyanı), işte 0 zaman baş göster - mişti. Bu büyük İsyan; derhal Avrupa - daki bazı mutaassıp hiristiyanlarla, eski Yunan edebiyat meftunlarını â- silere taraftar etmiş... (Eterya) nın hayali gayesi, bir çok boş kafalı Av- rupahların pek ciddi surette alâka- ;larını celbeylemişti. İ Bu alâka, (Bterya) cemiyetini fe- na halde şımartmıştı. Derhal (Eflâk) () tarafında da fesat ateşleri parla- miştı. Osmanlı hükümetine sadık ©- lan Eflâk Beyi (Aleko), bu cereyan- lârin önüne geçmek istemişti. Fakat cemiyetin fedaileri, bir gün güpe - gündüz bu adamı sokakta katletmiş- lerdi, (1238-1820). Katiller, cezasız kalmıştı. Eterya, büsbütün şımarmıştı. İsyan ateşi, bir- denbire Adalara, Atinaya, Karlı İli- Türklerle kardeş gibi geçinen mu - hitlerde, derhal milli bir husumet başlamıştı. Osmanlı hükümeti, bu isyanların TI) (Romenya) nan bir kısmı, İmasa ilersinde; yüzünün yarısını ka- pamış bir gazete arkasında, Melihin bir gece kadar siyah iri gözlerini ta- İnıdı. Bir adım geri çekildi, bir şey İsöylemek istedi, muvaffak olamadan larkasında bulunan bir sandalyaya İoturdu. ©, onu görmemişti. Kendine geldikten sonra evvelâ- bulunduğu İyerden kaçmak, uzaklaşmak istedi, |Gitmekte tereddüt ediyordu, Kalk- tı, gidiyordu, fakat Melihe doğru. Her adımda bir duraklıyor. Acaba Cayacak mı, yoksa yeni kararından için kocasına söz vererek kendisini | Cinyo, Viyanada Baden gazino is- |pişman mı? Hayır. İşte gidiyor. Ö- otele davet etmiş, orada görüşeceği- |minde bir gazinoyu idare ediyormuş. |nüde durdu. Sanki ismini unutmuş, HÜRK-YUNA mufharebesi îlanj"lamidîn y manasını hâlâ ciddi bir şekilde kav- rıyamamıştı. Hükümet ricali sadece asker göndermekle bu isyanların ö- İnüne geçebileceklerini sanıyorlardı. j İsyanın tedibine gönderilen adam- ların çoğu Eterya tarafından sa - tın alınıyordu. Türlü vasıtalara mü- racaat edilerek, tedibe günderilen as- kerler, dağıtılıyor, memleketlerine kaçırılıyordu. (Atina) şehri, artık ihtilâlin mer- kezi hâline gelmişti. Kesif âsi kuv « 'vetleri, burayı karargâh haline getir- mişlerdi. Âsiler, Osmanlı donanma- İsının ateşinden masun kalmak için isahilleri terkederek dahile çekilmiş- lerdi ve Mora isyamı, bu şekilde $e- nelerce devam etmişti. Her taraftan da, hadsiz besapsız kanların dökül- mesi laciz göstermi: ahedesi) mucibince, Osmanlı hükü- meti (Yunanistan) nam) altında to- şekkül eden yeni ve müstakil bir hü- kümeti, tanımak. mecburiyetini ka- bul etmişti, --- uzanmak ihtiyacını duydü. Kal- Osmanlı hükümeti, âsileri tedipten | | i. Ve nihayet (1244- ! ne, Turhalaya sıçramıştı. Senelerce |Rus harbi) ni takip eden (Edirne mu- Melihe: — Yan masadakilere deminden beri bakıyorum, mütemadiyen £ |"Paris sergisin& | a er M M İ Çocuklara” bakamll ara ” | daire açıldı — Ayni sizin gibi. — Melih, bunu böyle söyleme. Mes- ut olsaydım, bu anne oğula gipta et- imezdim. Son geceyi biliyorsun, Yan- lış düşündüğümü söykememiş mi din? Paranın sıcaklığile buğulanan e ; aynada teşekkül eden belirsiz; istik- | Maktadırlar. Buraya yedi y Tinektii 'balin hayali o günden sonra 'anlaşı- |dar olan çocuklar kabul edil f lan bir teferrüatla gözlerimde canlan-|dir. Çocuk buraya bir makbuZ * mıya başladı. Evlendiğim güne ka - |kabilinde bırakılmakta ve sırtif'ğ dar ayrılık acısını duymiyan kalbim -|Stğun adı yazılı bir kâğıt © günden sonra senin hasrelinle an- |Mektedir. y nesinden ayrılmiş bir kuş gibi çır- | Burası, Eyfel Kulesi vin“’q pınmıya başladı. Seni ber gün biraz |pılmış çocuk bahçesi gibi bir FÜ daha kendime yakın görüyordum. |Çocuk burada mütenevvi OYUN Kocamın vaziyeti bu yakınlığı bir İlarla oynamakta, yemeği yedi! kat daha arttırıyordu. Ö günle bu- |te ve uyutulmaktadır. Burasl gün arasında kalan uzun bir sene |110 çocuk kabul edebilmektedi seni mütemadiyen aradım. İşte şim- |cuklar burada gayet iyi bir di şu anda madamki karşımda beni |eğlendirilmekte olduğundan dinliyorsun; artık benim için istikba- |tarı, annelerile birlikte git lin feci âkibetleri bitmiş demektir, İmiyorlar, ekseriyetle sergideft Viğ Anlıyorsun değil mi Melih, anlıyor- Jannelerini görünce ağlamıy3 sun değil mi?» yorlar. aristeki büyük sergide yeni servis açılmıştır. Sergiyi ye giden kadınlar, orada ki bir kaç saat zarfında çocı İrada açılan çocuk servisine x Fakat, bu yeni hükümetin tahtına İbir misafir gibi kalmıştı. Ü kim geçecekti?. nenin sonunda, halk birdenbilii Avrupa devletleri, yeni hükümet tebaasının arasında bir rekabet mü- cadelesi çıkmaması için, Yunan tah- tına bitaraf bir ecnebi getirilmesine karar vermişlerdi. Bunun için de, (Bavyera) kralının -henüz çocuk sa- yılan- küçük oğlu (Prens Otonu) seçmişlerdi. Prens Oton, debdebeli bir alayla Yunanistana getirilmiş; (1832) se - nesi mart ayının 7 nci günü, (Atina) da krallığı ilân edilmişti. O zaman, Avrupa devletlerinin bu kararını kabul eden, ve (Oton) un krallığını hoş gören (Eterya), ara - dan kısa bir zaman geçer geçmez, bu meseleyi bir (milli gurur) şekline getirmiş; — Ne demek?. Yunan milleti için- de, kral olmak liyakatini gösterecek kimse yok mu?, Biz, yabancı kral istemeyiz. Diye, halka heyecan ve galeyan vermişti. mışti. Avrupalılar, Y lardı. Mutlaka bir ecnebi kral ettirmek için Yunanlıları 20 lardı... Eterya, vaziyeti tehi müştü. Avrupanın ısrarını W mişti... Bu sefer de Yunan İ (Danimarka Kralı) nın oğlU ğ Corç) getirilmişti. Bunun *" artık ortalığa bir sükün gel! Bu hal, (Berlin) Kongresifit çi (dveam etmişti Fakat bu KOT gü (Rus Çarı) nın arzu ve srtâflİ ne, Yunanistan hükümetinit Çi ları, -(Tsalya) nn tamamı VE kıt'asının da bir kısmı ilâv& suretile- mühim miktardâ bt miş.. artık Yunanistan, belli hükümet şekline girmişti- — (Eterya), artık sevinç İ$ (Büyük gaye) plânının, Mi B 2 PTEFS M Küçük kral, hiç bir işe kafıştırı! - |kâfi değildi. Onun için mamıştı. Tam üç sene, Atinada tıpkı (Devami