24 Ağustos 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

24 Ağustos 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstanbulun - Tayyareden foto raf alındı Plân çalışmaları başlıyor Istanbulun havadan kuş bakış manzarası alınan resimleri çok güzel ixıanbulun havadan tayyare ile | fotoğrafisini çekmek ve birçok | ayrı ayrı paftalar üzerinde, şehrin | en küçük teferruatına kadar gösteril- Tesi işi için, bir ecnebi grup 200 bin | liradan fazla para istemişti. Yapılan tetkikler sonunda, bu fiafın çok fazla İolduğu anlaşılmıştır. Müstakbel İstanbul plânını yapar- ; İken istifade edilecek olanı İstanbulun İkuş bakışı manzarası yerli san'at - kârlar tarafından tayyareden fotoğ- | raf alınmak süretile çok muvaffa - kıyetli bir şekilde kâğıda geçirilmiş- | Balkanlılar Geçit resmi Yapacak Âbideye de bir çelenk koyacaklar İstanbul festivalinin son haftası Muhtelif eğlencelerle dolu - olarak devam etmektedir. Program muci - bince dün istirahat günü idi. Bugün gündüz de serbesttir. Yalnız bu ak- Şam saat 16 da Balkan festivalino iştirak eden yerli ve yabancı bütün ekipler, Cumhuriyet âbidesine me- rasimle çelenk koyacaklardır. Ekip- ler 15,30 da Galatasaray lisesinin bah- çesinde milli kıyafetlerile toplana- caklar, oradan Taldm;r kadar — bir resmi yapacaklardır. Rg:ı gece ı:ıcp;ı:.:ıo da Taksim stad- yomunda beynelmilel güreşlerin fi- mal maçı yapılacak ve yine bu gece saat 22 de Tepebaşı bahçesinde bir galâ müsameresi verilerek muhtelif nümara ve eğlenceler yapılacaktı Yarın gece Balk köyünde Sürey n git tarafından saat 21,30 da (Kudret Helvası) oyunu oynanacaktır. | | SAA ŞA dar kimseler, bu foloğraf- takdire lâyık alduğu, bir- tir. ların çok Avrupa şehirlerinde, bu işde bu || derece muvaffak olunamadığını söy- lemektedirler. Ve bu iş için yapılan masraf, evvelce, ccnebi grupun İs - tediği patadan üç dört defa daha az- dır. İstanbulun plânını yapacak olan mütehassıs Prost, bu fotoğraflar ü- zerinde tetkiklerine başlamıştır. Mü- tehassıs, plân için kabartma bir pro- je yaptığından, yakında esaslı plân çalışmalarına başlıyacaktır. Teknik okulu | Faaliyete Geçiyor Bir çok gençler bu mektebe girecekler Üniversitenin muhtelif fakültele- rine eylül birden itibaren yeni lale- be kayıt ve kabulüne başlanacaktır. Diğer yüksek mektöpler de bu ta- rihte yeni talebe kayıt ve kabulüne başlıyorlar. Bu sene Nafıa Fen Mek- tebi de, yeni teşkilâlı ile faaliyete geçeceklir. Mektep, Teknik okulu is- immini almıştır. Ve tedrisat müddeti 4 yıla çıkarılmıştır. Lise mezunları buraya imtihansız alınacaktır. 4 senelik tahsil devresini ikmal edenler mühendis unvanı ile mezun olacaklardır. Ayrıca bir de iki senelik kısim vardır. Buradan mezun olanlar fen memuru ismi ile mezun olacaklardır. Nafıa Fen mek- İtebinde yeni yapılan bu teçkilât, İmektebe çok büyük bir rağbet cel- çok gençler, bu hazırlanm mektebe girmek içi dırlar. Bu yıl; mektebin kadrosuntn çok kalabalık olacağı ümit edilmektedir. Arabacılar aldıkları parayı az görüyorlar Tarifenin değiştirilmesi için belediyeye müracaat edecekler ırt hamallığı kaldırıldıktan sonra maksadile, Belediye bir tarife ya mütcferrik ve sürekli için tek atlı arabalara & gimak üzere ikiye ayrılmış, çift atlı arabalara 4 Jira y arabacıların ihtikâr yapmamaları pmıştı, Bu tarifeye göre nakliyat işi teferrik nakliyat ye konulmuştu. Arabacılar bu paraları kendilerine iş veren hamal bölüklerinden alacak- lardı, Vapur, ve sürekli nakliyat ismi iren, mavna gibi vasıtalarla gelen eşyanın nakline ait olan iyral vî-ılzn ikinci kısım için de hamal bölüklerinin müşterilerden alacağı ücretin yakın mesafeler için yüzde 25 i, uzak me- tafeler için yüzde 35 inin arabacıya mişti. ait olması icabedeceği tesbit edil - Arabacılar o zaman bu tarifeye itiraz etmişler, kendilerine ayrilan hizsenin az olduğunda ısrar eylemişler, fakat kabul olunmamıştı. — < Arabacılar aralarından bir heyet seçerek vali ve Belediye reisi Mu- hittin Üstündağı ziyarot ederek tarifenin değiştirilmesini istemiye karar vermişlerdi: Edebi roman: 153 Sen de seveceksin! Bunu taliimin icaplarından sayma- mak için elimde başka hiç bir sebep yok, Sende biraz ümidim vardı. Cid- diyetine, — dürüstlüğüne, seciyene #nanıyordum. Fakat, sen de ötekiler Bibi çıktın, sen de onların yoluna git- tin. Demek ki, kader bana jik ka - rımdan sonra bunu mukadder kıldı ve.. sen de bir orospu oldun!.. Son cümlesini söyleyinciye kadar onu sükütla dinliyordum. Fakat, sen de bir orospu oldun.. der demez, bir- den köpürdüm. Sanki bütün vücu- düm bir zelzeleye tutulmuştu. Han- Çeremi yırtan bir sesle haykırdım: — Sözünü geriye al. Hayatta daha bana orospu,, diyecek ağız yoktur. Garip adam, bağıracağı yerde gül- dü, kahkaha ile güldü: —B—nöyuudın.wbır_bışhr Adı varsa onu söyle?.. Etem Izzet Benica Etem 2” — —— Dedi, Bu gülüşte, bu kahkahada, u sorüşta !ııziüııınlhan gdaha acı, da- Pistediğim gibi Tenakuzlar Bir kişi tramvaydan atlıyor. Bele- diye memuru yakalıyor, götürüp ce- za alıyor. Belediye, şehirliyi, kafası gözü yarılmaktan korumak için ken- di kendine karşı bile müdafaa etmek- tedir. Güzel ! Birçok kişiler, tramvay bekliyor- dar. Gelen tramvaylar hep doludur. Binmek ihtimali yoktur. Belediye memurları bunu görüyorlar. Fakat niçin kâfi miktarda tramvay yok di- ye kimseye, değil ceza yazmak, mek- 'tup yazmak bile akıllarına gelmiyor. |Belediye, şehir halkını düşünmüyor. |Onun hakkını müdafaa etmiyor. | Fena! v.. Vapur yinüşirken Virisi atlıyor. Belediye memuru yakalıyor, götürüp İceza alıyor. Belediye şehirliyi, denize İdüşüp boğulmaktan korumak - için kendi kendine karşı bile müdafaa et- mektedir. Güzel! Birçök kişiler, vapur beklemekte- |dirler. Vapur geliyor, binmek için |yürüyorlar. Vapur küçük, kalabalık ktür. Belediye memurları bunu yorlar. Fakat niçin kâfi miktar. da vapur işletilmiyor diye düşün - müyorlar, halkın içeri - dolmasına müsaade ediyorlar. Ve Allahtan ki buna müsande ediyorlar. Zira, «Had- di istiabi> yi tafbika kalksalar, kim- vini getirtmiyecektir, halkın <Haddi istiabi> den fazlası müteakıp vapu- ra birakılacaktır. Fena! ... Belediye şehirde gürültü olmasın diye talikalara bite lâstik tekerlek |taktırıyor. Fakat kendi çöp arabaları sabahın saat beşinde lengerler yu « varlanır gibi bir gürültü ile halkı u- yandırıyor, Biri güzel, biri fena, Belediye sular pistir, mikropludur diye suları kesiyor. Fena. Zira nanl Torkosu temizledi ise, bu suları da öylece temizlemek lâzam değil mi? Lüâzım, Belediye sokaklara tükürenlerden İceza alıyor. Mükemmel ve güzel! İLâkin en temiz sokağı diyebileceği- İmiz Köprüden dahi, toz, toprak, bir |vapur yükü duman yutmadan ve in- siyaki olarak tükürmeden, pıhlama- İdan, aksırmadan geçmek kabil mi? İmkânsız. Belediye festical yapıyor, bu mü- nasebetle birçok yabancı memlekel- lerden, bizimkilerle yarıştırmak için sporcular çağırıyor, Güzel, Lâkin bunları çarpıştıracak bir sahası yok. Fena! bunları, imamın talkını olarak kabul edelim, Güzel, «Ceza> salkımını ona barakalım.. Fena, kararı verildi Geçen sene yapılan festival esna- sında tertip edilen güreş vesair bazt hareketlerin idâre tarzından do - layı Belediyenin eski turizm müdü- rü Kemal Ragıp hakkında yapılmak- ta olan tahkikat bitmiştir. Kendisi bakkında lüzümu muhakeme kara- rını icap ettirecek vaziyet görülmüş ve evrakı, Vilâyet idare heyetine ve- rilmiştir. Şalih sözümü kesti: — Kadın nağmesi istemiyorum. Göz yaşlarınla beni kandıramazsın. Diyerek devam etti; — Ötekiler de bep senin gibi ağ- hıyarak masum olduklarını ispala Ça- lıştılar ve.. en çok ağlıyanları en günahkâr olanları idi. Belki, ilk vak- İAdı ilk göz yaşlarına kapıldım, mer- 3--SONTELGRA — — YENi KANUN v * 24 lğıüd.ı 1 S* Halk Filozofu” diyor kl : | — Parasız pulsuz kimseler “Neşeli birminet memleketimize giremiyor Türkiyeye girebilmek için bir geçim vasıtası olmak lâzımdır. Pıııııı pulsuz bazı ecnebiler memleketimize gelerek, burada kal - mak, iş bulmak istemektedir. Ekseriya bunlar, Türkiyede tanıdığı kimse de olmıyan bir takım insanlarcır. Eylül birden itibaren tatbik e- dilmiye başlanacak yeni bir kanunla, bundan soura yanlarında, 15 gün Türkiyede kalıp, tekrar gitmelerine yetişecek para bulunmuyan, ve Tür- kiyede kendilerini maddeten himaye edecek yakın akrabaları olmıyan | ve "Rürkiyede, yabancıların yapmasına müsaade edilmiş işlerden birini tutacağırı ispat edemiyen kimseler, hudutlarımızdan içeri kabul edil - | miyecektir. Evvelce Türkiyeye gelmiş olup, bilâhare bu hale düşmüş olan yabancılar da kanun tatbik edilmiye başlanmasından sonra, hu - dut haricine çıkarılacaktır. Bu meseleyi alâkadar eden kanunun tatbikatı için az bir vakit kal- dığından, bu işi takiple muvazzaf olan daireler tetkiklere ve hazırlık - Jara başlamışlardır. Kanun mer'iyet mevkline girince, bu gibi kimseler tesbit ed e, hudutlarımız dışarısına çıkarılacaktır. 20, şamandırada bağlı vapurlardan bi- Belediye haka iyi nasihatler veriyor. ha nişterli bir eda ve ifade vardı. Bil- |hamet ve bağış tarafına gittim, fa - Miyorum, birden nasıl bir his ve ta- |kat, yine aldandım. Tecrübe banâ [hıyym 'buhranı içine düştüm. San - |anlatlı ki, en zalim ve en hiyanetkâr dim ki, bötün Şam halkının orta - |kadın, daima en çok ve en çabuk ağ- sına çıkı ve bir meydan tek- |lıyan kadındır. dirine tutuluyorum, sonra da her Ö- | Salihin büu sözleri bilmiyorum, ü- nüye çıkan yüzüme tükürüyor, Saç- İzerimde nasıl bir aksi tesir ve feve- lılını yoluyor. Bu ıstıraplı tahay - ıra;ı yarattı ki, birden kendimi topar- Gİ söbmestül bulran & ladım ve: îzmu v_:::__ .aıı:ı:: — Benim kendimi müdatanya dbti- * - |yacım yı ge Si B Z Ç | Dylba, devem Gülkn | — Ben sana hiyanet etmedim Sa- | — Kendimi affettirmek, bir koca lih. korkusu çekmiş olmak, senden ay - Diye hıçkırarak kendimi müdafaa- (Tmamak için ağlamadım. Nihayet ya devam etmek istedim: bir arada yaşayabildiğimiz gibi ayrı — Bunu sana en kat'i delilleri ve (ayrı da yaşayabiliriz. Seninle bera- İvesikalarile her zaman ispata ha - |ber olmak bana hiç bir şey kazan - zırım. (dırmış olmadığı gibi ayrılmak da hiç l Z a: L Ğ e Köfteciler Nasıl ıslah Edili yor H Seyyar iş zıpınlu hakkında yeni kararlar Belediye, şehrin muhtelif yerlerin- de ve bilhassa amele, işçi ve esnafın kesif sürette bulunduğu mıntakalar- daki seyyar köfteciliği bugünkü şek- lile yasak etmiştir. Müteharrik bir vasıta üzerinde ve yapma, pişirme, satma yerleri ayrı ayrı ve hepsinin her tarafı kapalı ©- İlarak seyyar köfteciliğe müsaade e- dilebilecektir. Bu köftecilerde bilhassa temizliğe dikkat edilecek, kullandıkları etle- rin iyi et olması için kontrollar ya - pılacaktır. Bu köftecilerden mühim bir kısmı ciğer de satmaktadır. Ci - ğgerlerin nereden tedarik edildiği, nasil yağlarla pişirildiği kontrol e - dilecektir. Seyyar köfteci ve ciğerciler ekse- riya, küçük esnaf ve işçi mıntakala- rında faaliyette bulunmakladırlar, Sporcuları davet < i Halkevinden: ize bağlı spor klüplerinin fa- aliyeti hakkında görüşmek üzere 4 aBustos 897 salı günü saat 18 de E - vîmlzivı. Cağatoğlundaki merkerine birer murahhas gündermeleri tebliğ olunur, Gürültü Çıkaran Arabalar ş Giâkson çalan şoförler tecziye ediliyor Son zamanlarda bazı şaförlerin so- kakların kalabalık olduğu saatlerde glâkson çalmıya başladıkları görül- müştür. Gürültü ile mücadele talimatına mugayir olan bu hal dolayısile bazı şoförler tecziye edilmiştir. Lüzam- suz yere gü çıkaran nakil vası- taları ile de mücadele edilmekltedir. Bilhassa gece ve sabah erken saatte gürültü etmek kat'i surette yasaklır. Bu yasağa riayet etmiyenler, alâka- dar talimat dairesinde cezaya çar- pılacaklardır. Halkı rahatsız eden |ber nevi gürültü memnudur. Bir izah Bir iki gündenberi bazı gazeteler- de, sigaradan sigara yakmanın me- nedildiği ve bu gibilerden para ce- a ba zası alınmı mdığı yolunda ya- İzlar görülmekte ükadarlarca, ne bu yolda verilmiş bir emir ve ne ide böyle bir tasavvur olmadığından bu yazıların neye müstenit olduğu- 'nu anlayamadak. Bu itibarla tamami- le uydurma bir şey olan bu haberin tekzip edilmesini rica ederim. Emniyet Direktörü SALİH KILIÇ Fazla doktor Yetiştirilmesi Fikret Adil Kararlaştı Lüzumu muhakeme Tıp talebe yurdu geniştetiliyor İ Bu yıl, leyli tıb talebe yurduna da- |ba fazla taleboalınacaktır. Bunun i- jsin, tal €be yurdunun genişletilmasi kararlaştırılmıştir. Binanın yemek- |bane kısmı üzerinde yenl bir kat i- Hâvesi yapılacaktır. İnşaatın sür'atle ikmal edilmesi için çalışılacaktır. Talebe yurduna alınacak fazla ta- lebe ile tıp fakültesinin kadrosu da genişlemiş olmaktadır. Memleketin doktor ihtiyacı bu şekilde, nisbeten önlenmiş bir şey kaybettirmez. Ben bunları söyler söylemez, Sa- hih: — O halde mesole yok, Zaten mü- nakaşayı istemiyen de benim, Derhal bana ait olan bu yuvayı terketmek isana düşer.. Dedi. İtiraz etmedim: — | — Hay hay.. hemen çıkmıya hazı- rım! Diyerek bir teklif yaptım: — Yalnız senden şunu istiyorum.. Daha sözüme devam ederken, Sa- Vih: — No of. Diye sordu. — Ne sende, ne de bende bir ukde kalmamasını istiyorum. — Ne gibi?, — Behim için sarfettiğin kelime - leri geriye al. Salih, dik bir lisanla: — Onları geriye alabilmeme nasıl imkân tasavvur ediyorsun?. Diyerek devam etti: — Ortada bir hakikat var. Halil Ne- 'cip'ten gelen şu mektup aranızda bir Garl;r—dalği Hamal Bölükleri Bunları da Belediye devralıyor Belediye, ötedenberi şimendifer |garlarında çalışan hamal bölükleri» nin idaresinin kendisine bırakılma- SI için teşebbüslerde bulunmakta i- |di. Ahiren Nafıa Vekâleti, Belediye- |sin bu isteğini yerinde bulmuştur. |Bunün üzerine ilk olarak Sirkeci - deki 9 uncu İşletme Müdür! / yet edilmiştir. Bugünlerde de Hay- darpaşa garı hamal bölüğü devir a- hâdisesinin çok eskidenberi sü- Tüp gittiğini gösteriyor. Bu vesika ve senin itirafın karşısında söylediğim sözleri geriye almam, o vaziyetleri tamamile benimsememden başka ne mana alır? Bunü yapabilmekliğim için ya budala, yahut da insandan başka her hangi vasıfta bir şey ol - mam lâzım. Arlık benim için yapılacak hiç bir şey kalmamıştı, birden köpürdüm, birden isyan duydum ve; ratılmış adamsın.. Dedim. Yüzüme garip garip bakarak, ma- nasız bir halde: — Yani?. Dedi. Tam bir feveran ve taarruz balindeydim: — İzaha lüzum yok. Adını sen koy. Dedim. Suratının şekli âdeta de - Bişmiş gibiydi, belki de gayri ihti - — Hakikaten bir başka yvasıfta ya- | yaratmalıyız Geçen akşam, Rumen, Yugoslav Bulgar ve Yunan truplarının oyun- larını seyrettik. Şarkılarını dinledik. Bu sahneler, bize, ük bakışla şumu ifade ediyordu ; Oyun ve şarkı bir peş'e kaynağıdır. Geniş halk kitle - lerini neş'elendirmek, eğlendirmek için güzel halk şarkıları, halk oyun- ları en iyi vasıtalardır. Zaten müzik, umumi bir kalb dili değil midir? Balkan truplarından sonra, kendi milli oyunlarımızı seyrettik, İtirat etmek lüzımdır ki, bizim oyunları - mızda bu neş'e, bu coşkunluk yok » tur. Halk türkülerimiz ise, neş'eyi de- Bil, ye'si, istirabi. terennüm - eder. Şarkılarımız, insanı hayata bağla - maktan ziyade, hayattan bıktırır, u- zaklaştırır. Bugün memleketimizdeki bütün halk oyunları, halk şarkıları; Os - manlı saltanatının kültürü, görüşü, terbiyesi ile beslenmiş, şark tesirleri altında vücut bulmuş eserlerdir. İnkılâp, maalesef henüz bunları değiştiremedi. Hâlâ, ahlı, oflu şar - kılar, gamlı oyunlar.dinliyor ve sey- rediyoruz. Avrupalılar, Amerikalılar, hattâ Balkanlılar hep neş'eli insanlardır. Hayatta kahkahanın, neş'elenmenin, coşmanın, eğlenmenin ne kadar bü- yük bir kıymet ifade ettiğini anla - mışlardır. Şark, inziva, yeis, hüzün diyarıdır. Hâlü, bu tesic altındayız. Türki - yeye gelen yabancılar, çehrelerimiz- deki mağmum hali, omuzlarımıza gçöken hüznü farkediyorlar.. bir wtı- rabımız mı var?.. Hayır. bu halimiz,' sadece, asırların bize verdiği bir hâ- leti ruhiyedir. Bugün tıp ilmi, neş'eye, kahkaha- ya büyük yer veriyar. Gülmesini bi- len insan, sağlam bir vücüde malik olur. Gülmek, neş'elenmek, coşkun- luk, insan ömrünün gıdasıdır. Ekse- riya, bir şişe rakının vereceği zararlı ve sun'i neş'eye dört elle sarılırız. Başka milletler gibi, faydalı neş'eyi ve eğlenmeyi bilmeyiz. Gülmesini, eğlenmesini de, çnh—ş- mak kadar bilen, anlayan, takdir e- den, neş'eli bir millet yaratmak mec- buriyetindeyiz, Halk Filozofu Yolcuqların : getireceği eşyalar Deniz yolcularının beraberinde da- Kili tiearet beyannamelerile ve ya- bancı ülkelere uğrayan milli gemi- lerle naklolunacak eşyaların mant - festoya idhaline lüzum olmadığı, fa- kat bu gibi eşyâlar yolcuların bera- berinde değilse © vakit manifestoya alınmalarına ihtiyaç olduğu vilâyet. lere bildirilmiştir. Birimizin derdi Hepimizin derdi ir okuyucumuzun Dilekleri Mazrufa ehemmiyet - verildiği kadar, zarfa da çok itina edildiği bir asırda yaşıyoruz. Gösteriş, rek- İİtâm, propagandanın oynadığı vo- rinde bulunan hamal bölüğüne vazı- || tü inkâr edebilir misiniz?. Tam manasile Nasreddin Hocanın kürk hiküyesi... Bunları hatırlatmaktan — maksa- dimiz şu Geçen gün malbaamıza bir oku- yucumuz geldi. Cebinden mavi renkte bir sigara paketi çıkardı, Bu, sekiz kuruşluk bir sigara idi. Paketi alelüde kâğıttan yapılmıştı. Hele üzerindeki yazılar ve tezyi- mat pek iptidat, demode şeylerdi. Bu okuyucumuz bize dedi ki : Başka memleketlerdeki — sigara poketleri çok güzel ve zariflir. Halbüki bizim bu işi daha iyi yap- mamız lâzm.. çünkü, tütünün iyi- Si bizde çıkar. İnhisarlar idaresi, Avrupaya yolladığı paketlere bel- ki itina ediyor. Fakat, memlekette | kullarılan paketler hiç te iyi de- Öildir. Birinci, ikinci, üçüncü nevi sigaralara bakmız. Halbuki, halk kitlesi asıl bu sigaraları içi - man tertibidir. Memleket içinde kullanılıyor, diye, niçin ihmal e- delim?.. Vatandaşlara da her şeyin en iyisi, en güzelini vermek, gör- tefrmek, yedirmek, içirmek lâzun değil midir?..>

Bu sayıdan diğer sayfalar: