iranın Yükse men okulunda İ saat öğret. Orada kızların okumasına bu sene müsaade edildi İranlı genç kızlar arasında Onlarla neler konuştum? Oıer(l'ı*rvn Wlektebi Müdürü Dok - tor Sıddık bana bügün ken et edebileceğimi u vermişti. Randevu şaatinde Üniversite ve Öğretmen mektebinin bulunduğu bi- Bi Otom i ilk bahçeye kadar götürüye küçük pavyonlar, güzel ve muntazam bir bahçe.. Deh- lizden geçiyorum, Firdevsinin büstü- nün bulunduğu bir bahçeye geliyo - rum. Burada binaların üzerinde hep Firdevsinin, Hafızın ve okuduğum zaman kimin olduğunu hatırlıyama- dığım boşka İran şairle beyit: leri mavi çiniler üzerine beyaz ya , bu binaları sü: ziy: ve randı orum. larla yözılmış, küçük bahçeden daha bir hü- ne geliyorum Ve beni oraya geliren berin, modern, temiz bir bi 1 iÇİ ne götürüyor. Taş merdivenlerden kıyoruz ve işte şimdi Doktor Sıd lasındayım, nn kap Beferm Teşekkür ederek içeri giriyorum. Odada kimse yok. Doktor Sıddık - yok mu? diye Türkçe soruyorum. - Biliyorum ki, Tahranda bizim lisanımızı kendi açıyor Terbiyeli bir. o- |ğum suallere şöyle cevap veriğr | — İtan kadınlarının töhsil etti; ilk yüksek Mmektep, Öğretmen Me lekte ın öğretmenlerimiz vardı. | r kız, erkek muübtelit olan ir. Fakat bun ilk mekteplerde bocalık ediyorlardı. Bu sene ancak buraya girdiler. Şim- | di burada bir sene ihzarf bir sınıfta Mektebin külüphanesi F sanları gibi k Jar E: uşan bir çok İranlı- *n bana bu sey t şue anın Avrupasında garbinde na- ingiliz nin şarkında ve Asya- lisan türkçe.. Başka sımızı aldığımızı tde de, lisarlını £ olduğunu gördüğü 'Türk harsın ğünu anlı , Çünkü bu türkço sualime odacı, iyi bir türkçe jle: — Şimdi gelir.. cevabını veriyor. .. Yarım s&at sonra gelen Doktor Sıd- Gık, imtihanlarda geciktiği için özür diliyor. Doktor Sıddık, #annederim, Ame- rikada, yahut İngilterede tahsil et. mis bir münevver.. Kendisine sordu- zaman, oldu. > Hsanının bu kadar | Mektep cahçesinde Firdevs! büstü için merasım Jokuyataklar. Eskiden kızlarla erke İlerin tahsili arasında fark vardı. E kekler 12 senede liseyi bitirirlerdi. |Kızlar 11 senede.. Ve onlara yapılan mda «ve bu proğramı bizzâl yapmıştım- hayatö meşlek kadı- iyi ev kadını, aile kâdını ye- rmek gayesi güdülmektetdi. Çün- |kü kızların, pratik bir tahslle ihti - ev bakımı, di- T dâha çok ve- İriliyordu. Şimdi bu mektebe gireh genç kız- lar, tahsillerindeki bu eksikliği ta « mamlamak için, burada onlar - için açılmış olan bir senelik hazırlayıcı sınıfa giriyorlar ve buradan çıktıktan sonra da tahsillerine devam edecek- ler. Mektebimizin dört yüz yetmiş ta- lebesi vat, Doksan kızımız var. Bu doksan kız, beşte bir demektir, Bundan sonra da edebiyat, tarihi ve felsefe ve fen fakültelerine da kız rı gibi büyük $ Fakat hayatta h çalışabileceğimizi, tahsil edebilece | Yüksek öÖğretmen mektebi bahçesinde talebe bayanların n mudur? eden mi T olduğunu duydum. De — Evet, doğrudur. Memleketimiz- de tabip kadınlar vardır. Fakat bun- il etmişlerdir. Av- lar Avrupada tah rupada yüksek tahsillerini şu veya bu mektepte bitirmiş üniversite me- | zunu kadınlarımız pek çoktur. Üni> | versite profesörlüğüne gelince, evet, irdevsi heykeli vardıı Bunlardan biri san'at tarihi, diğe- ti edebiyat okutuyor. Üçüncüsü, bir Hesörü: olan ve aslen diz bulunan bir hanımdır, ingiliz- rsi veriyor. | İ yanlar acaba kaçar y — Tahmini söylüyorum; bir ta kırk beş, kırk sekiz yaşlarında kadar olacak. Fransada, Almanyada, İngil- |terede okumuştur. Öteki, otuz beş- İlerinde olmalı. Sonra Moskova Üni- versitesinde tahsil etmiş. — Acaba talebelerinizle görüşebi- lir miyim? — Hay hay.. ... Karşıma gelen zayıf, uzun boylu, lesmer bir genç kız.. Asabi hareket - leri var.. Biraz da ecnebi bir gazete- (ei ile konuşmaktan müteheyyiç gö - Tünüyor. Suallerime, güzel bir fransızca ile cevap veriyor: — İsmim Âzade Saybâr şindâyim. Bu sene 1 Onun için, fabif ancak bu sene bu mektebe gir« dim. Asıl sevdiğim meslek, hocalık değildir. Fakat memlekette kadına her gün yeni bir hak veriliyor. Ben bhazırlayıcı sınıfı bitirinci scans politik dileceğini 2anr ahi tün İranın gen, 1 bu hürriyete hasrı Mizi ümit bile etmiy rduk. Hapimiz (Devamı 6 tnet sayfamızda) üniversitede üç kadın profesörümüz | i l | Amerikalı haydutlar bir çocuğu annesinin | kollarından kaçırdıla | Bwn-J.m bir kaç gün evvel 'zeh çuk yaşındaki öğlu, güpe, tesinin kolları arasından alınıp kas İçırılmıştır. Mister Ötto Horst, Şikagonun ta- ş zenginlerinden biridir. Bir gün oğlu Donald Horst, evlerinin . kapı ö- - Birkaç olan anne- ir ötomobil durm adım geride bulunmak doğru ilerlemiştr. ildenbir. kadın, bir ( inmiş ve kadına yaklaşarak : Madam Horst siz misiniz? diye ir bir tavırla «0- ta cevabıni vermş, fakat buü - erkeğin, çocuğunu kolları ara- arak oetomobile doğru yürü- müştür. Kadıncağız köğ- müş, ve çocuğunu kolları arasına almıştır. Bu süretle zavallı ana ile haydut- lar arasında bir boğuşma olmuştur. Kadınca, mukavemet göstermiş dan birinin elbiseleri Nil şiddetli bir , haydutl: “Çocuğu çalınan kadın polise gidiyor sırtüstü yere düşmüş ve haydutların, yavrusunu otomobile koyup uzak- laştıklarını görmüştür. Beş dakika sonra baydutlar, teh fonla, beş bin dolar verildiği takdi de çocuğun iade edileceğini söyl mişlerdir. Bu hâdise Şikago mehafilinde es- Tarengiz bir mesele olarak telâkki edilmektedir. Çü &, bu vak'a- (dan dolayı ne z mişler ve ne de, haydutlar teşebbüs Oiel hırsızları 4 Milyon kıymetin- deki mücevherler- den eser yok! G-xı—u,l—mı- Parisin büyük otel - lerine âyni gecede beynelmilel bir haydut çetesi mr Hat olmuş ve İmevsimi geçirmek üzere Parise gel: gn zengin Amerikalılardan 4 frank kıymetinde mücevhe- rat aşırmışlardır. Bu haydutlar, çık pencerelerden içeri girm Jacaklarını aldıktan sonra hiç bırakmadan savuşup gilmi: n büyük otellerinden birin. nakta olan iki Amerikalı ka- |dın, odalarına girince soyunmuşlar ve mücevhetlerini bir çantaya koy. muşlardır. Sonra pencereler açık ol. duğu halde bir müddet okuduklan sonra uyumuşlar.. fakat sabah göz- lerini açtıkları zaman çantanın ye- a- rinde yeller estiğini görmüşler... Ayni gecede diğer iki ötelde de ayni şekilde Amerikalılara ait mücevherat çalınmıştır. Bu suretle yalnız bir atelden 2 mil- yon 500 bin frank kıymetinde pan - tantif ve inci, diğer iki otelden de 1.800,000 frank kıymetnde pantan - tif, plâk ve yüzük aşırılmıştır. Paris zabıtası tamamen seferber İhale gelmiş, diğer taraftan zengin A- merikalıların mücevheratını sigorta ş olan kumpany telâşa düş. müşlerdir. kıymetli Amerikalı kadınlar, * mücevhi rinin bulunduğu yeri haber verene 250,000 frank mükâfat vadetmişlerse mamıştır, | İnecat verip çocuklarım kurtarmıya | de, haydutların benüz izleri bulun- | Sevg unuttuğu paket! yYazan : Zeki Cemal Bakı Aı!mhn İstanbula — gel Vapur müthiş kalabalık me geçirdiğim bir portatif iskemleyi | |bemen güverteye attım. Bacak ba - üstüne atarak sigaramı tellen- dim — Ocooh, diyordum, ne enfes bir | pur, Adadan —doğru posta idi er Adaların uzaklarından geç Heybeli, Burgaz, Kınalı birer gözümün önünden süzülüp akıyor Sahile bakmak insanı Çabuk usan- | . Btrofta da güzel m: zarals kahka SİZCİ | Sağda bizim Ermeni v Rum dilberleri çılır pılır rak gevrek gevrek kahkaha atıyorlar, l Yalnız bu gürültünün arasına sı- kışmış beyaz şapkalı bir kadıncağız hiç kimse ile konuşmüyor. senin şakalarına kulak vermiyor. Elinde iki şiş bir şeyler örüyor. Beyaz bir ten üzerine enfes bir vü- cudü var.. çehresi de çok güzel.. Hele kaşları ve gözleri.. Bu kadar kalabalık arasında gü - zelliğini herkese tasdik ettiriyor. Bir aralık bacak bacak üstüne de attı.. artık manzaranın —| höyran ofmamük mümkün değildi. Enfes baldırları vardı. İncecik, ten rengindeki çorapları benim gibi bir bekâri baştan çıkarmıya kâfi idi !, — | © kadına diktim.. çehre- rak vücüudünü, bal - topuklarına kadar kana ka- | tim. k bilmem nasıl oldu? O- gözgöze geldik. Fakat © bir - re korktu G den benim gözleri 1 <ında ezilmiş Bu sefer kaç- zlerini kaçırdı madı. Gözle min maknatisiyeti onu da- bu halde bıraktı t bir tebessümle gözlerini Bu güzel bir ha idi. İstanbula geldik. Gözleri- laşmış, sözleşmiş |ve tam bi mıştık bil Vapur Ki |men kalktım, onun yanina sokul - |dum. Çok eski bir tamdık gibi pa - ketine sarıldım ve : — Haydi çıkalım. dedim. O, sanki bunu bekliyormuş gibi — Kalabalık.. - biraz bekleyelim, olmaz mı? dedi Sesi de o kadar enfes idi ki, — Pekâlâ yanınıza oturayım bari, prüye yanaşırken he » * Bu güzel kadınla biraz gezmek | hç İstanbul Beledi 10 Ağustos 937 Salı gününden Tecektir, ahipi etmeleri ilân ol 1 — Halk köprü üzerinde yaya ger tarafa ancak çi 2 — Bütün nakil vasıtaları, bu sonra yoluna devam edebilecektir. sahayâ gayet ağır gelmelidir. “B, rinde seyrüseler Icabı ve Belediye zabılası talimatnamesi ile Bele- diye tenbihi hükümlerine göre aşağıda yanlı Sayın Halkın ve bütün vesaiti naklilye 1 ile şoförlerin arabacı ve sü- rücülerin aşağıdaki maddelere riayet le işaret edilen saha dahilinden geçeceklir. yaya geçen varsa derhal duracak ve yaya gidenler ak aşkımızın derin « liğini terennüm etmek ist Kadın (hayır) di ek bütün - liflerimi reddetti. Ve her sözü arka- sından : Aman görmesinler.. sonra mah: volurum.. deyip düruyordu. Çehresindeki konuşuşum- daki ciddiye kemmel bi küdin h ının sözlerini di * Rar gününü Iple çeki, « |Filhakika tarn saatinde geldi. sözü : Amari kimse gö oldu. — Peki güzelim — Uzaklara gide ne yapâlım? bir program bunu süylemiye ce- Halbuki ben başka yapmıştım. Or saret edeme: Ve — İstel rajdan & a.. D€ im otomobilimi ga- ayım., beraber gezelim.. — Muvafık. Büyükdere yolunda öyle seviştik i onun el dokunulmamış gibi duran lenfes yanaklarına dudaklarım 'döğ- dikce adeta kendimden geçiyordum Sahilde yalıların önünden geçi « yorduk Nihayet . — Güzelim.. dedim, şurada bir tr- mıdığım ev vardır, Bi delim.. Sevgilim hemen doğruldu: — Surpik'in &i mi?, — Evet.. — İyi olur.. zaten geçen halta ban de or r Ö- İnu alırım olmaz mi sevgilim. — Ne paketi? — Hiç.. jçinde vesikam vârdı da.. Zaki Camal ———rn Yîapıi;nası kolay ve Ucuz bir çift terlik Evde giymek bir çift terliği bir * diniz yapabili: a bir et unutmuştum. UZ dakikada ken- Bunun için astafı tinin b 'a akları ara - |Jsına bir, topuk yerine de iki delik oçınız. Topuktaki — deliklerden — bir kordan veya kördelâ geçiriniz, Ba - nun İki ucunu birleştirerek parmak- lar arasındaki deliklen geçirip alt- tan dıkiniz Sonra bu dikişleri kapa- mak ve terliğin sağlamlığımı temin etmek için diğer çift taban astarını, bunun altına dikiniz. Bu sayede ga- yet yumuşak bir çift terlik elde et- miş olursunuz, yesinden: itibaren Karaköy köprüsü üze. hususat tatbik, edi. kaldırımlardan bir taraftan di- sahaya geldiği vakit buradan geçlikten * Bu sebeple nakil — vasıtaları bu *4880,