27 Temmuz 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

27 Temmuz 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Serbest döviz müsaadesi verildi Sigorta şirketleri Memleketimiz dahil veya haricinde hasara uğrıyan malların bedelleri Memleketimızdc çalışan — Reasü- rans ve sigorta şirketlerinin Türkiye haricindeki — şirketlerden almış oldukları işlere ait peşinen tediye edilen hasarlara ait tazminat miktarlarının ve üç aylık hesap devreleri nisbetinde Türkiyedeki 1 sigorta şirketlerinden alacaklarının | temettülerin badema serbest döviz | ile ödenmesine müsaade edildiği Kambiyo Müdürlüğüne - bildiri! - * Odada Yeni teşkilât Kuruluyor Yerli malların sürümü temin edilecek Yerli mahsullerimizin iç piyasa- lardaki sarfiyatını arttırmak için ye-| ni ve kat'i tedbirler tatbik etmek üzere Ticaret Odasında «Türk ma- h» servisi ismile yeni bir teşkilât yapılması için tetkiklere girişilmiş- tir, İlk olarak, geçer hafta Ankara Ticaret Odası tarafından kurulan bu teşkilâtı, şehrimiz Ticaret Oda- sından sonra da diğer birçok Tica- ret Odaları kabul edecektir. Bu servis fındık, fıstık, badem gibi kuru ve diğer bazı yaş mey- valarla muntazam ambalâjlar i- ginde pastırma, sucuk gibi leri istihsal mıntakalarından, oca- Tardaki piyasa satışlarına göre te- Gdarik etmekle uğraşacaktır. “Kuru fasulye fiatları yükselmeğe başladı Stokların azaldığı haber veri- liyor, geni mahsul çok iyi.. Sm günlerde fasulye fiatlarında bir yükselme görülmektedir. artan kuru fasulye Hatları stokların azalmasından ve bu gıda mad- desinin ihracat malları arasında iyi bir mevki tutmasından ileri geldiği anlaşılmaktadır. Piyasaya yeni mevsim rekoltesinin gelmiye başlıyacağı bu aylarda fasülyenin pahalılaşması muvakkat bir tereffü olarek kabul edi'mekte - dir. Sekiz kuruştan başlıyan fasulyaenin cins ve nefaset derecelerine göre 12, 15, 19, 23 kuruşa kadar toptan muamele görmekle olduğu şehrimiz piyasasında satışların yeni mahsulün gelmesile daha fazla hararetlene- ceği zan ve tahmin olunmaktadır. Memleketin fasulye ziraa! Adapazarı mıntakalarında bu set zirandan levvelki ayların yağmur! dim etmiştir. Piyasaya -Haziran ortasındanberi ufak mikyasta yeni imesi nelicesindeki iyetle tesbit mektedir. Toplu stokların karşısınd l he Ed;üî roman: 128 geniş mikyasta meşgul olduğu Trabzon, mahsul çok bereketli olmuştur. Ha- hi alması da mahsulün fazlalığına yar- Y drması düşünülmektedir. Diğer taraftan Türkiye hudutları || dahilinde çalışan sigorta şirketlerine| sigortalı olup ta memleketimiz da- hil veya haricinde hasara uğrayan malların bedelleri de serbest dö - vizle ödenebilecektir. Bü gibi tediyatın klering yolile de yapılması caiz olüp bu madde bükümleri ancak 3 kânunuevvel || tarihinden sonraki sigorta muame- lelerine şamil tutulacaktır. Terkos Saatlerinin Tamiri Bir hale yola konuyor 'Tetkos şebekesinde binalara gi- den hatlarla binalardaki saktlerin tamir meselesi ve bu tamirata kar- gı alınacak harç yüzünden sular i« | daresile aboneler arasında daimi surette ihtilâflar çıkmaktadır. Şe- | hir Meclisi tetkiki hesap encümeni bu meseleyi berltaraf etmek için si- gorta usulünün İkamesini tavsiye eylemişti. Sular idaresi bu tavsi « yeye göre Letkiklere başlamıştır. Bu gibi ihtilâfları kökünden hallet- mek için saatlerle hatların sigorta edilmesi, buna karşı alınacak ufak ve muayyen bir ücrete mukabil 1- darenin her vakit, her tamiratı yap- y maneenime vi eai esiinem Fiatı Sen de seveceksin! daha fazla hiç bir şey söylemek is- temez. — Anlıyorum. Dedim, sordum: — Nasıl açıldın doktora?. — Bu çok gurip oldu!, Diyerek devam etti: — Onu müthiş bir çılgımlıkla sev- diğimi sana söylemiştim. Fakat, bu &ir taraflı bir sevgi idi ve. dak - tora bunu anlatmayı imkânsız bu- luyordum. Günlerim hep buna çare aramakla geçti. En son çıldıracak bir hale geldim. Ne uyku uyuyabi- liyor, ne okuduğumu anlıyabiliyor, ne de yaşıyabiliyordum. Son bir ay fçinde kilom da çok düşmüştü. En son kararımı vezdim. Gidip Etem Izzat Benics — Yani kalkıp doktora mı gittin? — Evet. — Nasil yapabildin? Bunu derken müthiş bir hayret duyüyordum. Halbuki, o çok tabti ve sakindi. — Basbayağı.. Dedi, devam etti: — Hergün kendi kendimi yiye - yek erimektense bir gün herşeyi göz önüne almak şüphe yok ki da- ha iyi olacaktı. Aldım başımı git - tim. — Hastaneye mi? — Hayir.. evine gittim. Bir ak - şamdı. — Doğrudan doğruya doktoma seni seviyorum mu dedin? | kaplayan tarih merakı, gözlerimizi | başlıyan yavru kuşlar gibi, taze de- ! saydı berikiler de olmuzdı demem; Şönkemlimen öriremmi e lirssine Üa kinrninenie n | ve asistan Ziyaya en kalbi şükran- Kıymet buhrane Kıymet buhranından şikâyet e- | denler çoğaldı. Gün geçmiyor ki: «Nerede 6 dünkü san'atkör? Nere- de o eski âlim? Hâmitleri, Ekremle- | vi Dirakımız, henüz bir Pikretten, bir Cenaptan haber yok! Bu yük- | sulluk yalnız şür ve fikir sahasın- da değil, her şeyde böylel» iddia- sile karşılaşmıyalım. Bu sözleri, sı- rasile, isimler takip ediyor. Bunla- | rın arasında doktorlar, iktwatçılar, sporcular-da var. Nedense, ortalığı bugünden ziyade düne çevirmiş, bir türlü oradan ayrılamıyoruz. Kıymetler, şüphesiz, iyi şartlar içinde daha iyi yetişir ve, hiç şüp- hesiz, kıymetlerin yetişmesi - için bugünkü şartlar dünkülerden daha | çok müsaittir. Pakat, henüz uçmuya gerlerin şefkatli bir alâkaya ihti - yacı var: Ekremi Kemal, Hümitle Fikreti Ekrem tanıttı. — Bir hatıra | halinde bize kadar gelen şöhretle - vin hemen hepsi, kendilerinden ev- vel yetişenlerin yardımından isti- fade etmişti. Eğer ötekiler olma- yalnız daha geç ve daha güç olur- du. Ben kaç istidat biliyorum ki, et- raftan cesaret almadıkları için or- tadan kaybolup gittiler. -Aklımıza gelen her isim, bir çocuk gidi elin- | den tutularak, muvaffakıyet saha- sina çıkarılmış değil midir? Bum - dan on beş sene evvel, Selim Nüz. het, güzel bir makalesinde san'at değerini tahlil etmeseydi. —Nüşit, Şehzadebaşı caddesini - aşamıyan bir «Komiki şehir» olarak katırdı! Biz hangi istidada karşı alâka gösteriyoruz ki, kaymet buhranın. dan şikâyete hakkımız olsun? Alâ- ka, değerleri havalandıran, en kur« vetli kanattır, Bizim, kayanet buh. ranından ziyade, elâka buhranın- dan şikâyete hakkımız var. F. Nafiz Çamlıbel Kurşun kalem Fiatları Yükseldi Daha da yükseleceğini 'söylüyorlar Son günlerde kurşun kâlem fi - atları üzerinde bir yükselme gö - Gazino ve eğlence yerle- ybulunmakta idi. Vâkili Melediye bu gibi yerlerin fiatlarını bizzat kendi». | ykararın tatbikine ancak gelecek sene başlanabilecektir. | halkın akşam sabah, beyhude yere iYi BİR KARAR rinde halk aldatılmıyacak Belediye bu gıbı müesseseleri kontrol altına aldı azlıklardaki eğlence yerlerinin helktan bilhassa pazar günleri fazla para aldıkları hakkında Belediye ye mütemadi surette şikâyetlerde &1 tesbit etmiye karar vermişse de Şehir Meclisi kapalı olduğundan bu Yalnız bu sene biç olmazsa Belediyace tasdik edilm iş olan tarifelerde gösterilân miktar- lardan fazla para alınmamasının temini için çalışılmaktadır, Zabıta, pazar günleri kalabalık cian umumi eğlence yerlerine birer Tmemür ikame etmiş, diğer ikinci, üçüncü derecedeki eğlence yerleri için de her iki veya üçüne bakmak üzere bir memur ayrılmıştır. Bunlar, yazlıklardaki eğlence yerlerini günün ker saatinde daimi ürakabeleri altında bulundurmakta, halktan tarife harici fiat takdirde işe müdahale etmektedirler, AAA AAA AYA LA A kılları 18 milletin Başlarına limi Şimdi geldi Gelecek Halk beyhıde bekletil- Vertiyor Gelecek ay Dolmabahçe sarayın- | da açılacak büyük tarih kengresi etrafındaki hazırlıklarla bizzat Ma- ' arif Vekili Saflet Arıkan meşgul * olmaktadır. Bu husustaki faaliyet çok ilerle- Mmiş ve şimdiye kadar misli görül- memiş derecede kıymetli olmasına çalışılan (Tarih sergisi) ünde teşhir | m yezek Harbiyede, Lsoiye - Fatih, Maç- ka ve Şişli arabalarının ayrıldığı sahanın darlığı yüzünden manev- ralar geç olmakta, bilhassa akşam ve sabahları depodan Muçkaya gi- den veya Maçkadan depoya dönen arabaların manevralarını beklemek yüzünden epey vakit kaybedilmek- tedir. Buna mâni olmak üzere Har- biyede üçüncü bir makasla kısa bir hat daha yapılması icap etmekte - dir. Fakat bunun için oradaki saha müsait olmadığından eski Harbiye mektebinin bahçesinden az bir kıs- mının sokağa alınması icap etmek- | tedir. Tramvaylarda sür'at temini ve edilmek üzere muhtelif yerlerden gönderilen eserler de gelmiye baş- | lamıştır. Dünyanın bu en büyük tarih kon- feransına başlıca Amerika, İngil- tere, Yuğaslavya, Fransa, İtalya, Çokoslovakya, Belçika, Finlandya, Sövyetler, İsveç, Narveç, Yunanis- | tan, Romanya âlimleri davet edil- | mişlerdir. Kongreye çağırılan &limleri de maalmemnuniye gele- ceklerini hükümetimize bildirmiş- letdir. yollarda bekleyip iş ve güçlerine geç kalmamaları için buna zaruret olduğunda Belediye ile tramvay şirketi mutabık kalmışladır. Yalnız | alâkadar makamlarla temas edile- cek, müsbet bir netice elde edilirse | derhal bu proje tatbik olunacaktır. S;İ:akîı;a 18 milletin Içilecek su ze çarpmaktadır. Evvelce yüz pa- raya satılan timsahli — halemler, | şimdi üç kuruşa satılmaktadır. Bir kırtasiyeci, fiatların neden yükseldiği yolundaki bir suale ce- vaben demiştir ki: — Fiatı biz yükseltmedik, biz de şimdi pahalı alıyoruz, belki bir kaç ay sonra beş kuruşa satılacak Alâkadar makamlar — nezdinde yaptığımız tahkikata göre, fiatla - tın bu şekilde yükselmesine hiç bir sebep yoktur. O halde bu mıdır, değil midi yükselişi ihtikâr TEŞEKKÜR | sü 'Tehlikeli bir surette hasta bulu- nan zevcemin tedavisinde göstel dikleri vüksek liyakat ve insani te hayran olduğum, Gülhene & Kemal riyatı Bevliye Başasistanı eyi borç bilirim. Diş Tabibi Amber Bursa larımı ârzetn TU, senin Halil Necibe nasihat elmen Yibi o da bana nasihat etti. Fakat, ben ziyaretlerimi ve onun üzerin- deki tesirimi o kadar sıklaştırdım ve arttirdim ki şimdi gayet iyiyiz?. — Onunla evlenecek misin?, Ben bu suali sorunca Naciye bir- den ürktü ve. uzun bir tereddüt vakfesi geçirdi ve.. cevabı da zayıl | oldu : — Bilmiyorum. Kendisi de cevabının zayıflığını | anlamış olmalı ki: — Şimdi ben yalnız onun beni » sevmesile kendimi — teselli ediyor, maddi ve manevi doygunluğumu | hissediyorum. Başka bir şey dü « | gündüğüm yak! | Bu cevap beni tatmin etmedi doğrusu., birden içimde ona karşı bir acıma hissi hasıl oldu. — Yavrucuğum tabii senin husu- | siyetine müdahale etmek bana düş- | mez. Fakat, hatalı bir yolda yürü- | düğünü hissediyarum.. | | | doktora herşeyi birer birer anlata- — Evet.. Dedim, ilâve ettim: — Şimdi ilk zamanlardıki gibi | — Gağım.. dedim. Tıpkı Halil Necibin — Nasıl karşıladı? — Genç bir kızsın. Yanlış bir a- | değil. Seviyor. Hem de çok sevi - | gelecek varmış!.. ina vantığı gibi. İlkönce hayret etti tabil. Son- | dım bütün istikbalini mahveder. Bu | yör. İSEL N (Devamı var) | zardı, gözlerini gözlerime dikerek: | © tehlikenin daha çok bir hırsla ü- Halı Silkme yiniz Bılediye ceza alacak Belediye, halkın sokaklara meys | va ve sebze kabuğu, kâğıt ve kar - pinti gibi her türlü şey atmasını | yasak etmişti, Fakat bazı semtler- | de ve bilhassa apartımarılarda hal- kın buna riayet etmedikten başka halı veya diğer yaygıları da pen - corelerden silktikleri görülmüştür. Bu süretle hem yollardan — geçen halk rahatsız edilmekte, hem de bu gibi yaygı ve halılarla içindeki Tüntülerile sokaklar kirlenmek- tedir. Bunu nazarıdikkate alan Be- lediye Retstiği bu hususta dün şu- Han gileri, Belli değil.. — - | i —— İ | Bu iş tetkik ediliyor Sarnıç ve kuyularla çeşme sula- rının müayene, tahlil ve kontrolu- na devam edilmektedir. - Belediye ve Sıhhat Müdürlüğü memurları, ymntaka mıntaka dolaşmakta ve ta- rama suretile bütün binalarla arsa- lardaki bu kabil sulardan aldıkları sümuneleri tahlil ettirmekte, bozuk olan yerleri tamamile kullanılmaz bir hale getirmekte ve diğerlerini” ge ilâçlayarak ziyansız şekle sok - | maktadırlar. Ancak bu çalışmanın | çok gittiğini gören Belediye, sıcakların ve kuraklığın bütün şid- detile devam etmekte olmasını tidonun da hâlâ azalamamnış oldu- iunu gözönüne alarak alükadarlara yeni bir emir vermiştir. Bu tami- .belere yeni bit tamim göndermiş- tr: Bu tamimde halkın, oturduğu binaların caddelere bukan pence- | nden günün hangi saatinde | olursa olsun sokağa hali veya yay- Bi silkmeleri di'miştir. kat'i alarak yasak & boktayı gözününde — bulundurman hiç bir #aman için zararlı olmaz. — | Bana kızmadı, hiddet etmedi, an- cak soğukkanlı bir düşüncenin ta- bil muhakemesinin ifadesi olan söz- lerim karşısında biraz irkildi, kı - — Betki, Benim suallerimin arkası gelince yine o sordu: — Ben iyi ve kötü böyle kehdimi kaptırdım gidiyorum. Fakat siz ne olacaksımız?. zerine gidiyorum. Kendimi tama- | — — Bilmem onu Halil Necinten mile ona verdim. Bu veriş beni | sormalı. benim bir şevy olacağım hangi âkibete sürükleyecek, ne 0- | yok lacak ve ne yapacağım? hiç bir şey | — Dedim, sözüme serzenişli serne- | bilmiyor ve.. yine hiç bir şeyi uzun | rüşli ekledim: uzun düşünemiyorum. Dahu doğ - — Bütün bu işin suçu sende. Sen rusu düşünmek te istemiyorum. | olmasaydın, sen beni o gün bağa Kendimi hâdiselerin seyir ve inki- | götürüp Halil Neciple karşılaştır- şafına kaptım salıverdim. masaydın bunların hiç birisi olmı- Onun bu sözleri karşısında: yacaktı. — Yapılacak bir şey yok.. bir de- Zavallı Naciye ne vakit kendisi- fa olan olmuş?.. | me bu serzenişte bulunsam daima Dedim ve.. sordum: | müthiş bir #zap duyar ve kıvrım — Bari, o da seni seviyor mu? | kıvram kıvranır. — Ne bileyim ablacığım. Başa — Aşk yasak dinlemiyor Lüttiye, Yaptığım işin tehlikesini ben de | Börüyor, biliyorum, Fakat bile bile | ARADA BİR | gördüğüm gençler hakkında, Türkçe bilmemek, muharrirliğe halel vermiyor.. Bir meslekdaş, bir akşam gaze « tesinde yazdığı fıkrada, son m’[ lerde, muharrir - yetişmediğinde bahsetti ve gençlerden birkaç i saymakla iktifa etti. Bu arkadaşım. iddiası ve saydığı isimlerin isabetf' üzerinde duracak değilim. | Bu yazı üzerine muhtelif gazetg | Ve mecmualarda bir çok cevaplağ| verildi. hücumlar yapıldı. Bazı aş teşli gençler birer liste ı.eşredemui K muharrir yetişmediğinden şikâyet eden o arkadaşa : — İşte bunlar yetişmiştir, dediş ! | ler. İ Yetişmiş müubharrirleri — güsteren | bu listelerden birini tesadülen gözs | düm. Ve bugün, beni, bu yazıyı yaze mıya sevkedea âmil de, işte bu ln- tedir. Sıralanmış isimlere şöyle bir gâı gezdirdim, Bu delikanlıların — bir kısmını şahsan tanıyordum. Bazı- larının el yazıları bir çok defalar masamın üzerine gelmişti. Bir kıs- Tımım'ı.uıııı-uııon $ mının isimlerini de ilk defa duyu- 7ıırdum. | düm. Şahsan tanıdığım ve el yazılarını her halde, salâhiyetle söz süyleyebili- Tim. Yetişmiş muharrir diye öne sürülen bu çocukların içinde imlâ yazmasını henüz bilmeyen, sarf ve nahvi yerinde bir cümle yapamı - ları var. Caha döoğrusu bu ço « cuklar, türkçe öğrenmemişler.. Ne-i rede kaldı ki, yetişmis muhatrir, di- ye, meydanı suhana sıksınlar... Bilmem neden, yanlış imlü yaz- mak, doğru dürüst cümle yapuma- mak türkçeyi iyi bilmemek ayıp sayılmıyor. İyi muharrisin sıfat ve hasletleri açaba — nelerdir?. | Bizim bildiğimize göre, çok Ckuina- miş, çak yazmamış adamların im- Jâsı a bozuk olur, sarf ve nahvi de.. İptidâi malzemesi bile noksan olan bu insonlarda, artık siz gelin de, daha başka hasletler arayın.. bey- hude zahmet değil mi? im ki, bahsot. Şunu da kaydeder tiğim yetişmiş muharrirler lislesi- ni neşreden delikanlı da bizzat, bu kategoriye dahildir. Lâfin kısası : Yetişmiş muharrir olmıya özen. meden evvel, Türkçe okuyup yaz. mayı iyi bildiğini ispat elmek, bir genç adam için, daha yerinde ve da- ha kiymetli bir iddin olur. Reşat Feyzi Birimizin derdi Hepimizin derdi Et ucuzlaltılmalıdır Pzhalı olmağa hiç Bir sebep yoktur Son günlerde, gazetelerde et meselesi mevzuudahs olmuya baş- Tadı. Muhakkak olan bir şey ver: Bt ise, maddelerimizden Hattâ, bütün medi erde, et istihlâkimtu erada yaşayan İnsan- Tayın sıkhatini tetkik ederken, başlice mikyas olarak alırlar. İstanbulda et istihlâki, göyet #ait olarak azdir. Sebebi, paha- lıdır. Halbuki bu gida, insanları birçok hastalıklara karşı — korü- yan bir kuvvettir. Kansız, cılız, renksiz, halsiz, mecalsiz biltün in- sanlar, et yemiyenlerdir. Halka iyi ve güzel, ııı'u_wholc!yt- dirmek, yüz hastane, beş yüz sa- natoryom açmaktan daha mü - khimdir. Gıdasız insana bol hava, ilâç ve doktor ne yapar? Hiç... İstanbulda et meden pahulıdır? Bu bir muammadır... Sorarsamız, size Birçok iktısadi zaruretler i- leri sürerler. Fakat, bütün bu ik- tısadi zaruretler birer lâftır. Et işi hüsmnüniyetle ele alına - cak, tetkik edilecek olursa,-pek âlâ ucuzlatılabilir. Biz 60 kuruşa et yiyoruz. Bele- diye hudutları dışında 30 kuru- şa satılıyor.. Bu kakikat karşısında #ktısedi İstanbulda et pahalıdır. başlıca gıda mileturını,

Bu sayıdan diğer sayfalar: