okfellerin milyarlarını şim- di kimler yiyor ? Okfeller öldü, tabil herkesin Ağtında şu sözler hâlâ dolaşı - *i 7— Acaba bunun t rirasını kim ye- ” Bunu, büt ya gibi Ameri- kahlar da merak ettiği için her gün İT gazete muharriri tetkikat yan- ikla yakit geçirdi. Nihayet ga- h çeilerin elinden uçanla kaçan bi- kurtulmaz. Rokfellerin Slan zat meyda Bu da bü- Yük babası Vidson Rokfellerdir. Fakat dost- lar,, » arkadaşları, memurları ve bü- N Amerika kendisini Mister Ju- 'etrol membalarının y oNyanın en zengin nihayet / n kilometre demir: vir adamdır. &e ier Junlor ş ”. Pakat dedesil k:ğu Zaman vaziyette hiç bir fev- delik bulmamış, sadece: — Dedemin işlerindeki mem bundan sonra bana işleri hak- 'da malümat vermelerini dile - ta bulunmakla kin T Junlar'un işlere bu kadar H"?'nrııiyııu.ue bakması iş bilme- finden değil, bu işleri gayet iyi *re etmek selâhiye' N ileri gelmektedir. İ Pkü Junlor gençliğinde çift - Üt çobanlıkla işe başlamış, odun $i ” Sllcılığı etmiş, bu suretle elde et- * olduğun- Müteveffa Rokfellerin iki pozu tği cep barçlıkları ile hayatını te- min etmi Bundan sonra kazan- | dığı paralardan ve dedesinden âl- | ylıklardan her ay bir mikta- artırmağa başlamış, yaptığı n oldukca mühim servet el- sa konmazdan evvelki ser- vetinden 167.milyon dolar ötekine berikine hediye etmiştir. Bu hedi- yelerin mahalline masruf olduğunu l söylemek de zaittir. Bugünkü serveti üzerine dedesi.- jl eti ve sermayesi gelince n eşsiz ve rakipsiz zengini ter Juninr her sabah ya- kalkınca duasını eder ve olan taktan & lece — Allah beni zengin yaptı. demiş, ömeo ile Julyet Busuali soranlar en nihayet öğren- diler ki, bu servet bir milyarderin eline geçmiş... Bu zat yeni konduğu servetten bir hayli milyon doları, müteveffa tacsız Kral gibi hayır müesseselerine taksim edecek A HANİ Na aa eee alaNSaN ghREA NN kenasilane vuruubuvurcarmnzeaka dNK NED Na aN yi Yukarıda söüylediğimiz gibi ka- zanmasını ve hediye vermefİni de bilen Mister Junior mirâsa kondu- ğu zaman 29 milyon dolarını mües- | seselere, 19 milyon, tarihi mü, selere, 6 milyön dolar içtimal mı! avenet, 24 milyon dolar terbiye mü- esseselerine, 6 milyon dolar üniver- sitlere, 24 milyon dolar parklar i- çin, 80 milyon dolar hastanelere he- diye etmiştir. Roökfellerin mirasçısı; dünyanın en zenginlerinden olan Ford gibi para istif etmek, Hörst gibi en muh- teşem raylar yapmak merakında de- ğildir. O, bütün servetini mirasçısı öl- madığı (i hayırlı ve zarurt yer- lere sarfetmek azmindedir.» Tarihi bir efsane, Amerikada Merikanın en büyük t “Pden birinin kızı o y Püpon, artık birkaç gündenberi Bon, artık bir kaç gündenberi d Ts Franklen Ruzvelt diye anı- a Or, Amerika Cumhurreisinin öğ- İle sevdiği milyarder kızı niha « k k'!vkınLılvr. Amerika'yı şimdi « 'adar hiç bir hârikulâde aşk Ger, i A$1 bu derece meşgul etmemişti. N?—-!k hakikaten her şeyden kuv - ©i şeymiş! Çünkü bu düğün ala- yda Cumhurreisi Ruzvelt ile ea n— n siyasi düşmanı olan geli - _bbnbas. yanyana geldikleri ve ü Şütlerinin ellerini sıktıkları gö- Tüldü B Hiz ,:îğşhu Romeo İle Jülyet hikâ - Yıq;'ı" modern bir tekerrürü! YÜZÜNDE EN ROMANTİK x BİR MUAŞAKA Maceranın ilk safhaları her- t hatırındadır. Cumhurreisi in- p Pün arifesindeyiz. Çıkabilecek m:uhuebı- ile en ziyade menfa - ,,%olar.ım— Cumhurreisinin kar. Tej 4 dikilmişlerdi. Bunlardan bi- dünyanın en büyük top ta- ihden biri olan Düpon dö Ne- #ama d Bu mücadelenin en ateşli top h'"lrındı Cumhurreisinin oğlu & Si 4 tİrinin kızı Etel ile nişanlan- M”:ba anaları, babaları ne di - B DÜPON AİLESİ Düpon ailesini anlatış » - | modern bir hakikat olarak te cîlli etti ! Cumhurreisi Ruzvelt'in oğlu ile | bir top tüccarı olan baba düşma- . nının kızı nihayet bu hafta içinde evlendiler YVeni evliler otomobillerinde Piyer Düpon bir saatçinin oğlu idi, Daha ön iki yaşında iken Pa - riste, o zamanın ispirtizmacılarının en beğendikleri bir medyumdu. Bir zaman sonra doktor oldu, aktör ol- du; trajediler yazdı. Didero'nun, r&sD0 NuL Geçirdiği aşk maceralarının sa « yısı yoktu. Hazır cevaplığı İsveç Kralı Üçüncü Güstav'ın hoşuna git- mişti. Kral, kendisine bir irat te « min etti, ayrıca paye verdi. Sonra « |ları nazır oldu, Taleyanın mütemet Yü ine l . (Esime Estetik o kadar ilerledi ki, şimdi yer yüzünde artık çirkin bir kadın kalmamıştır denilebilir Kendinizi Greta Garboya, yahut Marlen Ditri- he mi benzetmek istiyorsunuz? Bundan kolay ne var ? E skiden her şeyde negüzel bir istikrar vardı. Yarının değil, öbür günün ve daha öbür günün no olacağını bilir, telâş etmez, en- di kapılmazdık. Borsada esham ve tahvilât kımıle damazdi, kadınlar resmen kocala- rına sadık idiler. Okunan kitaplar sekiz gün sonra eskileşmezdi. Asır« lar yüz sene sürererdi. Bir şapka modelinin ömrü her halde 1 yıl sü- rerdi. İnsanlar bir san'at veya mes- lek intihap ettiler mi, artık ömür- lerinin sonuna kadar o san'atı ve mesleki bıra lik hiç değişmiyen bir şeydi. lar güzel doğarlardı, son- Tadan güzelleşmek yoktu. Sahnede- ki artiste büket gönderenler, bu ka- dının kirpiklerinin sun'? olmadı « ğından emin idiler. Bir delikanlı esmer bir kız sevdi mi, bu kızın sekiz gün sonra sap sarışın oluşuna tesadüf edilmezdi. e Halbuki bugün ne harikulâde ve baş döndürücü bir devir yaşadığı- mızı tasavvur edin. Şimdi on sene bir asrın yerini tutuyor. O zaman- lar, nihayet bir şeytan fenerinden ibaret olan, ancak çocukları eğlen- direcek bir oyuncak olmaktan öte- ye geçmiyeceğini zanneden babala- TImMıZ, günün birinde sinemanın bi- zim için ekmek ve su yerine geçe - ceğini hesaba katmayı akıllarından dahi geçirmemişlerdi. Meşhur Venüs Domiloyu şimdi Holivutta oturanlar fXojenik değil diye, hiç heğenr rlar. Güzellik şimdi muvakkat bir şey aldu, bir yıldızm sinemadaki hayatı kadür vor, yani bir gülün ömrü kadar bir şey. Bir akşam Brigitte Helm'in çeh< resindeki mermer hatlar kadar gü- zelliği ifade edecek bir şey tasav- akşam Gree vur edemezken, ertet ta Garbonun çirkin y ma öbjektifinden geçmiş bir ifa « desini görünce, hemen Brigitte Telm'i junutuyorsunuz. Eskiden Perl Vayt'a bayılan çok- tu, şimdi bacaklarından başka mü- Bkânesi uymıyan Marlen Ditrih için kimseye söz söyletmiyorlar. Hulâüsa kimse güzel, çirkini ayırt edemiyor. Holivutta bir l barometresi icad edi rometre falan veya filân artistin çehresinin hatlarına, tavırlarına, yürüyüşlerine, gözlerini bilmem şu şekilde kaldırışlarına, şuna veya büna göre güzelliği tayin ve tesbit etmektedir. Eskiden Venüs sudan çıkmıştır, derlerdi, şimdiki Venüsler ve A- Pollonlar sinema fabrikalarından çıkıyorlar, Muhakkak ki, sinema bugünkü estetiğin ve modanın büyük bir mektebi oldu. Bu mektep her gün - ortaya yeni bir kadın tipi atmakla kalmıyor, güzel erkek tipleri de yaratıyor. Şimdiki kızlar filân ar- tistin belinin veya bacağının kaç santimetre tuttuğunu bilebiliyor « lar, Meselâ doğuşunuz itibarile ağ- zınız Katerin Hepburn'un âağzına, yahut burnunuz Gari Kuper'in bur- nuna benzememiş değil mi? O hal- de matem mi tutacaksınız? Ne mü- - DANYEL DARYO Eğer günün moda güzelliklerin- den her hangi birini göremediğiniz bir çehreye tesadüf ederseniz, mu- hakkak biliniz ki, o adam sinemaya gitmiyor. ” n iri dudaklardan h lar mak le geçerdi. Şimdi herke& Jan Krav- ford'un dudakları gibi iri dudakla- rı beğeniyor. Bütün bu seriyi daha fazla uzat. mıya lüzum yok. Şu neticeyle karşılaşıyoruz: Si (D (