KU Tefrika No: 37 Süleymanın Sarayında ÜS KIZLARI Yazan : ! ı | | M. Necdet Tunçer Hamo geç kalmıştı.. sabahleyin Efrayimin evine | vardığı zaman komşular, onun kaçtığını söylediler. Hamo, kraliçenin bu serseriyi neden takip ettiğine şaşıyordu! cengöverlerinin sal Üüstünden geçtiklerini gördür | Hamo birdenbire oturduğu yer - kalktı: — Bu deli kadın sakın kraliçe Sütna olmasın?!. beş Haydi canım, kraliçe Sama #€yi kaybeder amma, aklını :Wetmz. © çök akıllı bir kadın- Hamo bu sözleri işitince: ; Efrayim beni aldattı. dcmek! SCağı olsun onun, * Diyerek yerinden fırladı.. ik kız kardeşi Sehrayı dinli- ’îk halde değildi.. atına bindi.. hb'hkyın erkenden yola çıktı. iıı.':n bu sefer Efrayimi ele ge - » ©na dünyanın kaç bucak *'İ'lnu Bösterecekti. ,:*hrin dar sokaklarından yıldı - Sür'atile gidiyordu. 'yu yolda görenler: Âzrail birinin canını almağa 'e ._’:meııen kendilerini alamamış- .ğ_'h şehir dişındaki mahalleye Fiştisimin Ki evi ";"Hııı TME önünde atının diz- ya bakıyorlardı. uyı ornuzladı.. bir evdi bu. PSLa 1 Kkaburga kemiklerime bir indirdi, yine soğukkanlı- kan bu “Ybetmedim. Hayvan heri- Seşit muamelelerine o ka- ım., %.'h' açık kapının önünde Nreniz Salvolyo'nun hayvanlığı- Sınu! bakıyordu. :—. bire yanıbaşırıda başka bir .hl ©Yda oldu. Beyaz — sahallı kadım, yeni geleni görünce sayha koparacaktı, Sakallı adamın işareti —hı ini Çıkaramdı ve ihtiy- KÜi M olye KĞ Bitti. £ Evde kimseler yoktu. Efrayim tehlikeyi görerek kaç « mıştı.. Hattâ eşyalarının bir kısmı- nı da birlikte götürmüştü. Hamo yumruklarını sıkarak: — Alçağı ele geçiremedim., Diye söyleniyordu. Arka odalardan birinde durdu. Yerde bir küçük kavanoz buldu. Bu, Asuriyelilerin saçlarına sür- dükleri yağ kavanozu idi, Hamo bunun kraliçe tarafından unutulduğuna hükmederek, büs - bütün hiddetlenmişti. Artık prenses Samanın burada hapsedildiğine ve Efrayim tarafın- dan buradan başka bir yere kaçı - rıldığına kat'iyetle hükmetmişti. Şimdi ne yapacaktı? Efrayim kraliçeyi nereye kaçır- muştu? Hamönun — kafasını bir nokta vardı; — Prenses Sama böyle bir hay- Gdudun peşine neden ve nasıl takıl- mıştı? Samanın, Süleymanın sarayın - dan bir kıskançlık yüzünden kaç- tığı muhakkaktı. Fakat, Sama sa- ' raydan kaçmağa karar verdiği za- man, Efrayim gibi bir serserinin | kucağına neden atılmıştı? Hamo bu işi komşulardan soruş- turmağa koyuldu. İlk önce ihtiyar bir yahudi ile karşılaştı. Hamo birden yahudinin uzün sakalından tutarak bir ke - nara çekti: İcayim nereye kaçtı? kurcalıyan ı(aranlıkta bir ışık ezan Edgar V. Çeviren: Muammer Alatu denbire beni yumruklamaktan vaz- geçti ve başımı geriye çevirdi. Beyaz sakallı adam bir hamilede Salvolyo'nun üzerine yürüdü, sol elile sarhoş hayvanın bileğini ya- kaladı, büktü, sayıki beraber vav etmiye hazırlanıyarlarmış gibi bir manzara hasıl oldu. Fakat şuna dikkat ettim. İhtiyarın çok kuvvetli bir insan olduğu derhal anlaşılı- yordu. n İki adam bir müddet bakıştılar. Bu, çok devam etmedi. Beyaz sa » kallı adam hafif tertip Salvolyo'nun kaburgalarını yumruklamıya baş- ladı. Hatif tertip diyorum, çünkü kendisini ©o kadar zorlamıyordu. Fakat bu yumruklardan Sülvolyo'. nun duyduğu acı yüzünden belliy- " ş " / gsürdü.. tozu dumana katarak kaş- H"'"ı süyun başına vardığı zaman, kendi soyundan çıplak ayaklı arap Hamo © kadar sert davranmış, © kadar şiddetli bağırmıştı ki., bu- nu gören diğer komşular birer bi- rer evlerine kaçışmağa başlamış -« Tardı. İhtiyar yahudi korkudan dizle - rinin üzerinde duramıyordu. — Görmedim.. haberim yök, Diyemezdi.. Efrayimin evinin yanında oturu- yordu. — Durunuz, dedi. Size anlata - yım. Ve geniş bir neles aldı., Sözüne devam eti: — Bu sabah güneş doğmadan ka- pıya bir yük arabası gelmişti.. Et- rayim eşyasını arabaya yükledi.. yanına hizmetçisini aldı.. giderken | sorduk: «Yolculuk nereye?» O kı- | saca cevap verdi: «Hebron köyle - Tine gidiyorum. Hastayım.. bir kaç ay tebdilhava edeceğim!» ve araba- | sını sürüp uzaklaştı. | — Hangi köye gittiğini söyleme- di mi? — Hayır.. — Sormadınız mı? — Sorduk.. cevap vermedi. | Hamo ihtiyarın sözlerine inan - Hebron yolünü — tuttu., atımı dı. mağa başladı. Hamo, Hebrondan gelen bir ço- bana rastladı; — Yojda bir araba ile karşılaş - tın mı? — Bir değil, bir kaç araba ile karşılaştım. Hangi arabadan bah - sediyorsun? — Bir yük arabası. İçinde ev eş- yası.. ve bir erkekle genç bir ka - dın gidiyorlardı.. Görmedin mi on- | * ları sen? (Devamı var) BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı; ] Saat 17 İnkılâp dersleri Üniver- | siteden naklen Mahmut Esat Boze | kurt tarafından, 18,30 Plâkla dans musikisi, 19 Çocuk Esirgeme Kuru- mu namına konferans Doktor Fah- rettia Kerim, 19,30 Alrika avı ha- braları S. Salâhattin oğlu, 20 Rifat ve arkadaşları taralın dan Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, 20,30 Ömer Rıza tarafından arapça — söylev, 2045 Slfiye —ve arkadaşları tas rafından Türk musikisi ve halk kiları, — saat aj 21,15 - Şe. .:i'ı tiyatrosu drı:ım'mı (Tahis) 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23,30 son. YARINKİ PROGRAM Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05 muhtelif Plak neşriyatı 14 Son. di. En nihayet het yere yığıldı. Beyaz sakallı adam Salvolyo'nun üzerine eğildi ve kanlı bıçağını he- rifin ceketine silerek temizledikten sonra kınına koydu. Ancak ondan sonra benim yüzü- me baktı, Gitmiye hazırlanıyordu. Fakat birdenbire durakladı ve ba- na sordu: — Siz kimsiniz? Bir kaç kelime ile vaziyetimi ken- dişine anlattım. Yanıma geldi, a- yağımdaki zincirleri muayeen et - ti ve başını salladı: — Bu zincirler dünyada açılmaz, dedi. Bunu söylemekle beraber zin - ciri eline aldı ve iki defa koluna doladı. Dirseğini kalçasına daya - yaark, bütün kuvvetile zinciri ko- parmıya çalıştı. Belki hayret eder- olduğu gil | yetile geçiyor; SPOR 7 -SONTELGRAF — 26 Nisan 1937 Dünkü milli küme maçları Beşiktaş - Güneşi 2-1 mağlüp etti . Beşiktaş-Güneş Şeref stadı oldukça kalabalıktı. Büyük maçtan evvel oynıyan Be- şiktaş küçüklerinin oyunu yer bul- mak ümidile erken gelen halka zevkli bir futbol seyrettiriyordu. Beşiktaşlı Feyzinin, Hayatinin hasta olmasına rağınen oyun oy - mıyacağı rivayeti Beşiktaş taraftar- larının fazla canını sıkıyor, maçın neticesinin ne olacağını merak ve endişe ile bekliyorlardı. 'Takım maça şu kadro ile çıklı: Beşiktaş: Mehmet Ali, Hüsnü - Faruk - Fust - Enver - Rifat - İh - san - Rıdvan - Hakkı - Şeref - Eş- ref. Güneş: Cihat - Faruk - Reşat - Da- niş - Rıza - İsmail - Refii - Necdet- Salâhattin - Rebili - İbrahim. Maça saat dörtte hakem Sait Sa- lâhattinin idaresi altında, Beşik - taşlıların santrası ile başlandı. İlk | dakikalar iki takımın da halka he- yecan ve zevk veren güzel akınla- rile geçti. İlk on beş dakikadan son- ra Güneşliler sol taraftan Beşiktaş kalesine tehlikeli bir kaç akın yap- tılar, Dakikalar, Güneşin hâkimi Beşiktaşlılar tarafın işlememesine rağmen bü - tün akınları o taraftan yapmak İz- tiyorlar, fakat hiç bir netice elde e- demiyorlardı. Her iki takıma da fasılasız ofsaytler oluyor, hakemin bazı yanlış görüşleri halkı kızdırı. yordu. Güneşliler güzel, fakat biraz sert oynuyorlardı. Oyunun yirminci da- kikalarında Beşiktaş kalecisile kar- şı karşıya kalan Salühattin mu - hakkak bir gol fırsatını pek fena bir şütle kaçırdı. 36 ncı dakikada Güneşlilere ve- rilen bir körneri sağaçık güzel bir Vuruşla çekti, Eşref de güzel bir kafa v Beşiktaşın ilk golünü yaptı. Santra yapan Güneşliler güzel bir. akan yaptılar, bu akım Salâhattin Büzel bir şütle gole çevirdi. İki da- kika içinde her iki tarafta birden gol olması halkın heyecan ve me- | rakını bir misli daha arttırdı, Güneşin çok güzel akınlarından kendilerini kurtarmak istiyen Be- şiktaşlıların forvertleri bile he - men hemen müdafaaya çekilmiş bir vaziyette idiler. Birinci devre 1-1 | beraberlik ve Güneşin hâkimiyetile bitti. İKİNCİ DEVRE: Birinci devrenin sonunda başlı - yân yağmur ikinci devrede şid - Getlendi. Havanın çok fena olma - sına rağmen oyuncular güzel oynu- yorlardı. Güneşli Salâhattin sakat. Tandığından takımda değişiklik ya- Pılmış, santraforda Refii öoynuyor- du. Güneşin bu değişen takımı he- rede fena'oynıyan Beşiktaş ikinci de_vrı—dg ilkine nisbetle mukayese K'iılcmiytoek kadar güzel bir şe - kilde oynuyordu. İlk devrede mü- dafi bir vaziyet alan Beşiktaşın ye- çi diği anlaşılıyor - | du. Beraber mahzenden yukarıya çıklık, Artık serbest bavaya ka - Vuşmuştu. Dizlerim heyecandan ve bitkinliğimden titriyordu. Beyaz sakallı adam mahzenin ka- Pısını kapadı ve bizi gölün kenarın- da bekliyen genç keadının yanına gğldlk. Kadın ağlıyordu. Kulağına bir şeyler fısıldadı vel kadıncağı- Zin göz yaşları kesildi. — Kızımdır, dedi, ben buralarını Pek o kadar iyi bilmem, o bizi iste- diğimiz yere götürecek. Bundan sonra başıma gelenleri hulâsa sonra Draca vardık. Kimse bizi takip et Memişti. Benim mahzenden kay - b_nluşıım, Salvolyonun yerlerde sü- rTünüşü daha anlaşılmamıştı. Çün- ku Kara'nın sarayında benim mah- zenime kadar nimek ancak Sal » sİnİZ, zincir koptu. Sonra beni aya- Ba kaldırdı, kuşağındaki taban - cayı bana verdi: — Draça gidinciye kadar belki size lâzım olur, dedi. Kuşağında daha çeşit çeşit si- Tâhlar vardı. Buraya muhakkak bir volyonun salâhiyeti dahilinde idi. Beyaz sakallı adam beni evine götürdü, dostlarından birisi geldi, ayağımdaki zincirin öteki parçala- rını da kopardı. Bu beyaz sakallı zatin size iİsmini de söyliyeyim: Hüseyin Efendi. men bozulduğunu belli etti. İlk dev- HE İzmir at koşuları | süsbrğ | likbahar yarışlarının dör- düncüsü dün yapıldı İzmir, 25 (Hususi muhabirimiz - den) — Yüksek yarış ve ıslah en - cümeninin ilk bahar at yarışlarının dördüncüsü son hafta koşuları bu- gün Buca alanında yapılmıştır. Birinci koşu üç yaşındaki İngi- liz erkek ve dişi taylara mahsus ©- lup mesafesi 1400 metre olan bu | koşuya 5 tay iştirak etmiştir. Mu - | zaffer Eker'in Şimşeği birinçi ve F. Kara Osmanoğlunun Şengün'ü ikinci gelmiştir. İkinci koşu dört yaşından yuka- rı yaştaki yarım kan arap ve ha - Tiskan arap at ve kısraklara mah - l $U& olup mesafesi 2000 metre olan bu koşuya B hayvan iştirak etmiş - | ftir. A, Boz'un Ben'li Boz'u birinci | Bayram Palaska'nın Necib'i ikinci Çi yaşından yu - karı haliskan İngiliz at ve kısrak- lara mahsüs olup mesafesi 2400 | metre olan bu koşuya üç hayvan | iştirak etmiştir. Prens Halim'in | Yonener'i birinci, F. Atlinin 'Tom - | ru'su ikinci gelmiştir. Dördüncü koşu dört yaşından yukarı yarım kan İngiliz at ve kıs- raklara mahsus olup mesafesi 2200 metre olan bu koşuya 8 hayvan iş- tirak etmiştir. Salih Temel'in A - lemdağ'ı birinci ve Mareşal Çak - mak'ın Bayburd'u ikinci gelmiştir. Beşinci koşu üç yaşındaki yarım. | et | ve dişi taylara mahsus olup mesa- fesi 1200 metre olan bu koşuya & tay iştirak etmiştir. S. Tarhanoğlu- nun Uysal'ı birinci, F. Karaosman- oğlu'nun Dicle'si ikinef gelmiştir. Önümüzdeki hafta İzmir hususf idaresinin at koşuları yapılacaktır. ti aldı. Dakikalar Beşiktaşın güzel tehlikeli fakat neticesiz akınları ile geçiyordu. Hakkının akınını dur - durmak istiyen Rıza, Hakkıya çar- parak sakatladı. Az sonra Hakkı Beşiktaş taraftarlarının alkışlarile tekrar oyuna başladı. İkinci devrenin yarısından sonra biraz açılır gibt olan Güneşliler gü- zel bir kaç akın yaptılar, fakat bir | netice alamadılar. Devre Beşikta- şın hâkimiyeti altında geçiyordu. Güneş kalesi bir kaç kere tehlike Atlattı. Fuadın çektiği bir şütü gü- zel bir planjorda tutan Güneş ka- lecisi Cihat bayıldı, fakat çabuk kendine gelerek tekrar oyuna baş- ladı. İkinci devrenin bitmesine 10 dakika kala Salâhattin tekrar eski yerine geçti. Fakat oyunda hiç de- Bişiklik olmadı. Devrenin bitmesi- ne bir dakika kala Beşiktaşlıların bir akını Güneş kâlesi önünde bir kargaşalığa sebep oldu. Bu karga- şalıktan istifade eden Şeref Şeşik- taşın ikinci ve galibiyet göolünü yıp-ı tı. Bu suretle maç 2-1 Beşiktaşın ı e bitti. Gece Draçtan hareket ettik. İh- tiyar halâskürımun akrabasından birinin evine gittik. Ben orada kal- dim. Hüseyin efendi gitti. İlk ay bu evden dışarıya çıkmadım. Ben hayatımda bu Hüseyin E- fendi gibi iyi yürekli bir insana rastladığımı hatırlıyamıyarum. Ar- navutluktan çıkıp gitmek için, ba- a yol parasını da o temin etti. Ken- disinden öldüren bı - çağı bana hediye etmesini rica et- Miştim, Hüseyin Efendi Karanın İngilte- Tede olduğunu biliyordu. Hakkın- da eğer bir şey öğrenmek istiyor - sam, Karadan pekâlâ öğrenebile - Arnavutluktan İtal, Yolum Milâneya düştü. Orada, e: nubi Amerikadan bir kaç gün eve Cenovaya gelmiş bir adamım, otur- duğum otelde gayet ağır hasta yat- makta olduğunu öğrendim. Bu o- telde İngiliz olarak bir o vardı, bir de ben! Ayni binaad bulunan hasta bir vatandaşı ziyaret etmek pek tabii | birinci, İbra !Bayanı Tanıyor musunuz? rap ve halis kan arap erkek | | c Son Telgrafın Müsabaka G. Saray-Bursa Atatürk Stadyomunda Galata - rayın şehrimize gelen atletizm ta- | kumı ile Bursa Acarspor atletleri karşılaşmışlardır. Kalabalık bir seyirci kütlesi 8- nünde yağmur altında çamurlu bir pist üzerinde yapılan müsabakala- rın neticeleri ve derecelerini bildi- riyorum: 100 imetre; Nazmi (Bursa) birin- €i, Halük (G. S.) ikinci; derece: 11,8, 800 metre: İbrahim (G. S.) bi- rTinci, Remzi (Bursa) ikinci; dere- | ge: 2 15, 400 metre: Galip (G, S.) bi- ahim (Bursa) ikinci; döre- 3, 1500 metre: Etem (Bursa) im (G. S.) ikinci, de- rece; 449, gülle atmada: Etem (G. S.) birinci, Sabahattin (Bursa) i- kinci; derece: 11,44, 4X100: Bursa takımı birinci, Galatasaray ikinci; derece: 47,6. Son Telgrafın Müsabakası Kuponu No. : 26. Bu Resim — nin fotoğrafı olduğunu bildiririm. ADRES ; Tashih 22 Nisan 1937 tarihinde gaze- temizde ilân edilen Kadıköy icra. sına ait izakişuyu — ilânının satış bedeli 2209 ola; idi. Gidip odasında kendisini gör- düğüm zaman, vatandaşımın çeh- resi bana pek yabancı gelmedi. İs- mini öğrenince, hu zatı evvelce ne- rede görmüş olduğumu hatırladım. Bu adam kimdi, biliyor musu » nuz? Cenubi Amerikadan avdet ct mekte olan Core Katerkol. Malaryadan ve kan zehirlenme- sinden yatıyordu. Bu senenin kâ- nunusanisinin on yedinci günü ve- Kara'yı nasıl bulabileceğimi öğ « Tenmiştim. Müteveffanın evrakı le çinde Kara'nın bir mektubu vardı. Ölen adamım Kara hesabına Cenu« bi Amerikaya bir seyahate çıkmış olduğunu hatırlamıştım. Kara'yı mutlak surette öldürmiye ahdet - Mmiş ve işliyeceğim bu suçun hiç bir izini bırakmamıya da karar ver- miştim. Kara nasıl beni mahvetmek için her şeyi evvelden hesap etmiş idi- se, ben de tıpkı onun gibi yanap « caktım. (Devamı var)