B n TENK YU i Dünyanın en nazik ve kibar — (£© milleti hangi millettir ? * NTELGRAF 1937 doğuda pehlivanlar Uzak Amerikalılar otomobil yapar gibi kibar- | İk “imal, etmenin hünerini bulmuşlar | Nevyorkun büyük otellerinden bi- Saba dünyanın en nazik ve Kk ı-ı._-_î'ı Milleti hangi millettir? Biz ün ÇA, Misafirperverliğimiz e v'l'nl)(——llcr tarafından — bi - © sevilen en güzel huy - nazik © birldir. Hattâ dünyanın ni ae Fibar milleti olduğu - iftiharla ilân edebiliriz. va ;k bir de başka memleket - 0üz &tahım: S anlatıyar; Gtele "“'yurlıı:ı Park avenü'deki n'lhbwulumu elimden- âlır * ki beni eskiden tanıyor- - _M'::nyadı ise- otellerde, gelen .una,,, Sonra, o müşteriye, is - « Ziyade p :M"' mesleğile hitap €& u şunji AYA giden bir Fransız yol- a diğim zaman, otelin küçük SNLEİbi; bana ismimle hitap-etti. Üldip,, * hüviyeti deitere kayde- Mer Meselâ, Her profesör, Fi A? Her ingenlor gibi.. İektem ; AMerikan nezaketi mes - ;'—kı.dı_f ":'u Sileye itibar göster- OCa Memiei 190 milyon nüfuslu Tülmiyş v ekette daha ziyade sa- iya e Mahremiyet havası ya- Tn Barşoyia Mtilmaktadır. Bu öte- Meğiş CUU beni tekrar görmekle t Ve bahi lemişti n tiyar olacağını da ç y akat bir daha görü « Gerei (O başkal ıh% Sörüşürüz inşallah> tâbi- her Memlekette mevcut- Arae Man, gekiş a Süatler sorulduğu za- :ü. sekizi çeyrek ge- ullanılmaz. Sekiz o- uğfıf_': beş, sekiz otuz beş di- n“'hrk Sayılır, laye kadaş Hiklar mosal saati bi- lon; arezani olarak yanar, * Y peyda TeT $e tiz Gübirleri » se) ve & tulani ışıklar Mpir State, Building © irtifaandaki binala- “llıe(r Sıkları yanar, Telefon &i - Su. “U.' )“":İ." Tehber verelim, de- iki bin odamız var, Fine girerseniz, neler ö bir günce hepsni nasıl gezersi » niz? A Telefon santralında iki kadın e- kipi var. Hepsinih de saçları per- mahanilı! Bir kulaklarında ahize, ağızlarının önünde de Mmikrofon. serbest «İleri mütemadiyen fişle- Fin üzerinde dolaşıp duruyor. Kız- lar müt: madiyen soruyorlar: — Bonjur bayım, sizi tekrar ça- hrayım mi? İlçz'lle(oncu kızlar, sanki kendi - lerine karşı muhabbet besliyen bi- risile konuşuyormuş ılhl_. tatlı bir sesle konuşmak mecburiyetinde - ditler. Telefon zilleri de, bitişik odadaklleri rahatsız etmiyecek su- almaktadır. "şîlğhmu kızları yetiştirmek ve AT ğrenirsiniz? bunlarıa seslerindeki ahengi dü « zeltmek için uzun boylu çalışıl « makta ve mütehassıs hocalar bu işle uğzaşmaktadırlar. Bir kız, is- | tenildiği tarzda «tenkyü - teşekkür ederim» demesini ancak on beş gün- de öğrenebilmektedir. | Bu otelde günde vasat! 22 bin telefon muhaveresi yapılmaktadır. Fakat bu genç kızlar her gün «tenk- Yü diye artık bu kelimeyi telâffuz edemiyecek bir hale gelmektedir - ler, Teiefoncu kızın söyliyeceği ve gayet ahenktar olması lâzım ge- Jen bir cümle daha vardır: «i am Börry-çok müteessilim», Genç kız, sanki kendi başına bir felâket gelmiş gibi, bu sözünün a- hengile teessürünü ifade etmiş o- lacaktır. İsterse telef çundakt zat ağız dolusi miş olsun. Bü kızları ve diğer istiyenleri yetiştiraek - için anezaket bür Ti> açılmıştır. Bu suretle Ameri - kahlâr vezaketi de, otomobil gibi iâmâl etmektedirler. Yavaş yavaş telefonda «zllol> kelimesini kullanmak — Avrupaya mMmünhasır kalacak gibi! n öbür u- ü küfret « H indistanda İngilizlere karşı ye- ni kıyam hareketleri olmıya başla- Amerikâda, hattâ meşai fede £ — mıştir. Bu hareketlerin başında rasyonunda bil€ şimdi <a kes — Meşhür 1 bulunmaktadır. 5-6 limesi yerine şöyle söyleni yıl evvel hükümeti Gandi- — Gut Morning, burası Labur Fe- Yt Londraya çağırmış ve toparlak dereyşin! masa etrafında kendisile Hindis » Yahut: tan meselelerini gürüşmüştü. Fa » — Gut Afternun! kat, o zaman Hintlilerle İngilizler Yani «sabahlarınız hayır olsun, arasında bir uzlaşma formülü bus ;lşaml:ınnı'ı bayır olsun, geceniz :;ı'.'ı!*":?id:îışiâığr. _î_’:;f nııîr;::;r- hayır olsun!» gibi! li n . " Telefonda bu şekilde hitapta bü- 8*Senlerde yeni bir kanunu esasi Tunmak: daba Külarışl imişi — | Ü Hipllilere yenlbir takıra münar Bir Amerikan otelinde her ge- — Ü0t bahşeti " N yi bulursunuz. Günün her hangi | Foyan Hintliler yer, yer proteslo: saatinde meselâ borsada filân tah î";' kanlı hâdiseler çıkarmıya vilin veyahut filân eshamın han- k;ş;:.:;'f"'ı::;;fsîz ü Bi rakamlarda temevvüç ettiğini K REA L AA h N öğrenehiirsiniz, Sizi“Nevyorkta î:'ş KaT Dt Geadr ni ':;f“' sezdiresdk uü beyla, balik e £ / YElerü. Bum, Gerdi Lendeee tinde, sarışın, o0 sekiz yaşında bir Purda birlikte bulunan bir e kız mi &rzu ediyorsunuz, otel mü- | Tün ağzından dinliyelim: dürü hemı ' : Ti ea n AM el — İ YAT SAD AARAR” Gendi Ha ün değiğinceet Der aa ea iAEİ | Birlikte pek çok müneyyer Hint- gün değişiyor? Derhal Öğrenirsi » Tiler, he üne meğmip intruhbas -d niz, “Sâatinize bak$amız,bu-ce » | lar, mühraceler, kültürü, ananesi, vabı âlmâk içlir 49'saniye — geç e. | Gdeti başka, başka Glan ve muhte- memiş oldüğunü görürsünüz. İraRü ” yer Sakliria ü Tif elbiseler taşıyan insanlar var » sızlar, yer yüzünün en ter- | dı. Uzak idak VÜŞU vEDÜE biyeli iailleti olarak” bilinir. Hal- Şarka giden büyük vapı içinde, Gandi, en enteresan ve gö- buki Amerikalılar, Fransızları yer | rülecek hir şahsiyetti. Vapur yol « yüzünün en slaycı milleti olarak Z _eulın #rasında, Gandiden sonra telâkki ederler. Amerikâlıların ta- mamile teşkilâtlandırılmış olan tere | biye ve nezaketlerinde alaya, is - yer bırıkılmı;ıışıır. Mal- ma başkalarına hoş görünmek ar- zusu hakimdir. — Meselâ Fransız- lar randevülerine pek o kadar sa- dik değildirler. Halbuki Amerika- da bu yoktur, Nevyoktaki milli kütüphane gü- nün her saatinde edebi, fenni, ta. Tihi, yahut turizme 'ait meseleler- de sorulan bütün suallere cevap verir, İçtimaf lüzumlarda pratik o- lı_ıı bu derece ileriye götürülmüş- Nevyırk otellerinde müstahdem- ler filâ eşyadan ne kadar gümrük ların narelerde bulunduğunu, fi . lân dansözün adresini, filân otobü- sün necelerde durduğunu âdeta ez- bere bilir. — İş, otellerde o derece iyl taksım ve tevzi edilmiştir. Nevyorkta kolunuz kazara ge - Ççen bir yolcunun koluna ilişse, kim bilir arkasından kaç defa adamın sâffedersiniz, affedersiniz» —dedi « ğini işitirsiniz. Hele «tenkyü» herkesin dilinin üuçcunda dolaşmaktadır. alınacağını, rândevu evlerinin, bar- Japonların güreşlere Büyük ehemmiyet verdikleri malümdur. Japonyanın hemen her şehrinde güreş kulüpleri vardır. Yukarıki resimde Tokyodaki Deva » Na« Uni kulübünde şişman pehlivanların antrenman yapışları görülmektedir. Bunlardan soldakl Çune no Hana ve sağdaki Hitaşi « Iva Japonganın sayılı pehlivanlarındandırlar. Dürrüşehvar ile Nilüfer kocaları ile birlikte Haydarabada gidiyorlardı. Bombayda Gandiyi beş yüz bin Hindli o zaman nasıl istikbal etmişti ? Haydarabdat Nizamı, oğlu ve eski helife Abdülmecidin kısı Dürrüşehe var ve maiyetindekilerin Bomdaya giderken” vopurda elınmış gurup halinde bir - resimleri dikkati çeken iki kadın vardı. Bun- lar, Abdülmecidin kızı Dürrüşeh- var ile, kardeş çocuğu olan Nilüfer idi, Bu iki kadın, Haydarabat niza- mının iki çocuğile henüz yeni ev « | kenmişlerdi.. Nilüfer, Dürrüşeh - | vardan daha güzel bir kadındı. Fransada büyüyen Prensesler birer Avrupalı gibi medenileşmişlerdi. Mihracenin oğulları çok zengin ol- dukları için bu iki kızın pâra ha - tırı için Hintlilerle- evlendikleri anlaşılıyordu. Çünkü, vapurda, gülmek, eğlenmek istiyotlardı. Bu- nun için kostümlü bir balo tertip edildi, Bütün yolcuların gözleri bu iki kadının üzerinde töplanmıştı.. Ben, bir Arap kıyafetine girerek baloya iştirâk ettim. TRessam ol - duğum için, benim Arap elbisesile baloya iştirâk etmekliğim mazur görüldü. O gece bütün yolcular bi- ribimizle — tanışmışlık. — Nilüfer Tessam olduğumu öğrenince Hay - darabatta benimle görüşmek iste- diğini söyledi. 17 gün vapur yol - culuğundan sonra, bir sabah uzak- lardan Bombay görülmiye başla - dı. Altın yaldızlı minareler, yük - sekkubbeler, milyonlarca insanın yaşadığı bu memlekete şarklılığın efsanevi güzelliğini verdiriyordu. Yeni bir âleme giriyardum. Böm- bay rıhtımlarında binlerce insan toplanmış, Hindistanın büyük mür- şidt Gaadiyi istikbale gelmişlerdi. | Fakat Uandinin iskeletleşmiş o - muzları üzerindeki kuru kafası memnun değildi. Çünkü müritleri- nin karşısına boş elle çıkacaktı. İn- gilterede Hindistan namına bir şey kazanmıya muvaffhk olamamıştı! Hindistan ve Hintlilere tam serbes- ti hakkı istiyen Gandinin teklif - leri (Yuvarlak Masa) - tarafından kabul ecilmediği için, Gandi per- hiz ve boykot ile yeniden müca - deleye başlamıya karar vermişti. Gandinin bu mücadelesi Hindis - tandaki İngilir ekonomik menfaat- lerini imha etmekteydi. İngiliz kumaşları büyük meydanlıklarda ateşe veriliyor, Hintlilerin damar - Tarında ?ngilizlere karşı husumet ve müradele steşleri yakılıyordu. Bombay« muvasalatından iki, üç gün sonra, Gandi 500.000 kişilik bir toplantı karşısında — İngiltered> gördüğü muamele ve müzakerele- rin netayici hakkında izahat ver - di ve bundan sonra kendisi de İne gilizler tarafından Yeroda hapis « hanesine gönderildi. Çünkü, Gan - di Hintlileri yeni mücadelelere da- vet etmiş ve İngilizler aleyhine a- baliyi teşvik etmişti. Gandiyi din- lemek 'izere bir araya gelen 500.000 Hintliyi bir arada görmek, medeni bir Insana pek çok acıklı sahneler göstermiye kâfi idi. Sefalet, mis « kinlik ve esaret damgalarımı yüz « lerinin tvuruşuklu! bir farkı yok gibi idi. Hindistan vaktile eğer İn. (Devamı 7 nci sahifede)