11 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

11 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hangı harbe hazırlık ? ) İngiliz filosunun geçenlerde Atlantirte yaptığı manevralara göre bir İngiliz ressamının gizdiği resim , İtalyada büyük Faşist meclisi top- *lantlarını bitirdi. Bu toplantıdan çı- kan ilk karari hepimiz gelen haber- lerden öğrendik. Bu kararları şöy- le hulâsa etmek kabildir: İtalyayı tamamen askerfleştirmek, — İtalyan milletinin bütün faal kuvvetlerini ordu hizmetinde seferber bir halde bulundurmak... Büyük Faşist meclisinin böyle bir karar vermesinin en büyük sebebi- nin, İngilterenin silâhlarını arttır « makta olmasına atfedenler vardır. Diğer taraftan Almanyanın İn giliz sefiri Von Ribbenrtop geçenler- İtalgan filosunun manevralarından alınmış bir resim 'de Lüyipçig,de söylediği bir nutuk- ta, Almanyaya müstemlekelerinin İadesi zaruretinden bahsederken, teslihatın her memleketle günün bi- rinde durdurulacağını süylemiştir. İngiliz hariciye nazıtı Eden bu a- yın başında Avam Kamarasında söy- lediği bir nutukta şöyle demişti: “— Milletler- Cemiyetinin bizim Mmandamiza terkettiği müstemleke - lerden hiç birini Alımanyaya - geri wermek niyetinde değiliz. Maalesef Aarttırmağa mecbur o « Tuyoruz. Fakat barışı kurtarmak için bizim silâh bakımından mutli— ka çok kuvvetli olmamız lüzımdır.,; Görülüyor ki, bütün milletler si- lâhlarını arttırıyorlar ve bu hare - ketlerini mazur göstermek için de; kendi memleketlerini harict —her hangi bir tehlikeye karşı müdafaa için hazır bulunmak mecburiyetin. de kaldıklarını söylüyorlar, Şimdi bu vaziyeti mütalea eden bir İtalyan, bir İngiliz, bir Alman gazetesinin yazdıklarını nakledelim: Romada çıkan Glornale d, İtalia şunları söylüyor: “İngiliz ve İtalyan gazeteleri ara- sında, İngilterenin silâhlarını art - tırması yüzünden çok devam etme - yen bir münakaşa çıktı. Pariste çi« kan Tan gazetesi İngilterenin silâh- lanmasını mazür — göstermek — için, kuvvetli bir İngiltereyi sulhun ko- ruyucusu olarak ileri sürüyor, Hat- tâ İngiltere ile Fransa arasında gizli bir ittifak mevcut olduğunu da aşağı yukarı ihsas ediyor., Vakıalara ve rakamlara bakalım: İngiltere ile Fransanın asker mas- rafları “Terki Teslihat,, adı verilen beyaz bayrak altında mütemadiyen arttırılmaktadır, 1913 « 14 de İngiliz harp bütçesi 77,100,000 İngiliz lirası idi. 1922 . 23 te bu rakam 111 milyona yükseldi ve 1934 e kadar olan bütçelerde as- keri masraflar asgart 102,900,000 ile azâmi 119,300,000 lira arasında bo » ealandı. Fakat -— 1985 * 386 — bütçesinde 136,900,000, 1936 - 37 bütçesinde 188 milyon gibi muazzam rakamlar görü- yoruz. Yani İngilterenin askeri büt- çesi her sene 300 milyon İrraya yük- seliyor. Bu rakamlardan açıkça anlaşıları bakikat şudur: Umumi harpten sun- ra Almanyanın elindea silâhları a- hındığı halde, İngiltere, harp büt « çesini 1914 den yüzde elli nisebetin- de fazla olarak muhafaza etti. Pek tabil olarak diğer memleketler de bu nümuneye imtisal ettiler, Fakat Paristeki Tan gazetesi yalnız İngilterenin avukatlığını y.ıpmnldı kalmıyor, hattâ beceriksiz bir ll - san kullanarak: “İngilterenin silâh kuveti ile Demokratik ve Parlâ » menter devletleri ve Milletler Co » miyeti akidesini korumak istediğini,, ileri sürüyor. Avam Kamarasında bu vadide seslerini yükselten bazı hatiplerden olduğu gibi, Tan gazetesinden de rica ederiz, bize söylesinler, Faşist adı altında anılan ve Demokrasile » memlekettir?,, Daily Telegrah Sir Robert Horn'un Avam Kamarasında İngilterenin ye- ni teslihatını hakhı göstermek için söylediği sözleri mevzuu bahs edi- $or, diyor ki: Robert Horn Avam Kamarasın » da şunları söyledi: “Memleket, 400 milyon Sterlin dahili istikraz akdetmemize müsa - ittir. Piyasanın hükümete gösterdi. Bi bugünkü itimat — şartları — içinde hiç bir müşkülle karşılaşacağımızı zannetmiyelim, Teslihat programımızın bazı mem- leketleri korkuttuğu söyleniyor. Fa- kat rica ederim, sulhu sürigü orma » mninın Üstüne geçirilmiş bir hediye Bibi takdim Seden — Diktatörlerle başka türlü nasıl konuşabiliriz?. E- ğer silâhımız sözünüze kuyet vere - miyecek kadar kifayetsiz ise, bu ze- vata nasml meram anlatabilirsiniz?, Onun içindir ki, İngilterenin ye- ni teslihat programını candan tas - vip ediyorum. Bu suretle Beynel - milel vaziyetimizi de ıslâh etmiş o » lacağız. İngiltere ne kadar kuvvetli olursa, müşterek emniyet - prensibi re düşman olan memleket, hangi |” Inuıltere niçin ve neye karşı silâhla- rını aritırmağa İüzum gnrılu'-' İtalyanlar nasıl duşunu yor,Fran- sızlar nasıl düşünüyor, Almanlar nasıl düşünüyor? Kara, deniz, hava kuvvetlerini arttı-. ran İngilterenin güttüğü hakikthedef de o derece kuvvetlenmiş olacak « tır.,, Nazırın bu sözleri; Baldvin hü » kümetinin teslihat plânına karşı hücum eden bir memleketin gaze - telerine karşı verilecek en iyi ce » vaptır.,., Berlin Börser Çaytung'da - vazi- yeti Alman bakımına göre mütalea ediyor ve şunları söylüyar: rak, yeniden silâhlanmağa kalkma. ları İngilterenin Beynelmilel çürük ekonomik vaziyetini daha ziyade za- “Her zaman söyledik ve gene söy- liyelim: İngilizlerin paraya kıymya » afa uğratacaktır. Hattâ ne kadar nikbin davransak bile, İngilterenin bugünkü mali pi- Ingiliz *Ana catan, filosana mensup iki geml : Barada Kurajus taygare gemisinin Rodney zırklısından alınmızş bir foloğrafisini görüyorsunue yasasını ve umumt ekonomisini göz önüne alırsak, girişilen silâhlanma yarışı, bu memlekete ölüm tohumu- nu ekmiştir. Hattâ bir çok kimseler İngiliz Baş- vekili Baldvinin yeni silâhlanma plânının sonuna kadar tatbik edile- bilmesi imkânından da şüphe etmek- tedirler, İngilterenin böyle bir pro- gramı tatbika başlamaklap ileride başlıyacak müzakerelerde, terazinin kefesinde ağır basınak istediğini ile- ri sürüyorlar. Her ne olursa olsun, İngiliz po - Ktikasının dış tarafında - anlaşılan ş€y gşudur: İngiltere neden dolayı böyle birdenbire silâha sarıldığın - dan kimsenin bahsetmesini istemi - yor. Tabit buna' imkân yoktur. Fa- kat İngiltere cünibinden bu silâh - lanma bahsi etrafında hiç bir ses ve sada yoktur. İngilterenin silâhlan - ma yolunda giriştiği hareketin Londra barsasında hasıl edeceği tesirin dünya piyasalarında akis u- yandıracağına da şüphe etmiyoruz.,, — Balodaki isi V gece Tokatlıyanda, “Kadınları güzelleştirme cemiyeti,, menlaatine balo vardı. Salon çok kalabalıktı. İyi bir ge- ce geçireceğimi ümit ediyorum. Şık, güzel tuvaletli, şaheser denecek ka- dar güzel kadınlar vardı. Dakika- Tarca, gözüm, çıplak kollara, omuz- lara, sırtlara takılı kaldı. İstiyordum ki, bir kadın arkadaş peyda edeyim. Hattâ, fedakârlık ta yapacaktım. Cebimde yirmi beş li - ra kadar para vardı. Baloda bana | Tütlen arkadaşlık edecek bir güzel Bayana pek âlü içki ısmarlıyabilir - | dim, Salonun bir köşesinde tuttuğum | masama tek başıma oturdum. Elimi şakafıma koydum, düşünüyordum. Etrafımdaki bir çiçek tarlası gibi, açılmış, serpilmiş, binbir renkli ka- dınlardan gözüme hangisini kesti - reyim, diye bir karar vermek isti « yordum, Niçin olduğunu bilmeden, elimi ceketimin iç cebine atmıştım. A.. hayret.. param yerinde yoktu. Cüz- danım... Aman cüzdanım... Deli ola- cağım., cüzdan yok.. bültün ceple - riml araştırdım.. yok., yok... Eyvah..; Ne yaparım.. bütün gece bana zehir oldu.. Allah Allah... Cürdanım ne olabilirdi. Evde mi unuttum?.. Çal- dılar mı?. Düşürdüm mü?, Sinirli sinirli yerimden kalktım.. etrafımı görecek halde değildim.. Vestlere gittim, Paltomun ceple - rini aradım.. yok.. yok.. gardrop- çuya sordum. Adam hemen canlan- de — Evet, efendim, dedi.. bir cüz- dan bulundu.. otel direktörlüğünde - dir. Bir küçük çocuk koşturduk, elin - de bir cüzdan, geldi.. Fakat, bak « tım, bu cüzdan benimki değildi. Bir- den hiç bozuntuya vermedim: — Çok teşekkür ederim, dedim. Sanki benim cüzdanım imiş gibi, açlım.. baktım içinde güzelce- istif edilmiş tek, beşlik, onluk liralar var. Bir. lirayı çocuğa, bir lirayı da gardropçuya verdim. Cüzdam ce » bime koydum, yürüdüm. Merak içinde idim. Cüzdanda ne- ler vardı, daha?.. En iyisi, tuvalete girmekti. Öyle yaptım. Klpl!l ar- HIKÂYE Yazan ; Reşat Feyzi iskandal kasından sürdüm. Cüzdami cekim den çıkardım. İçindekileri birer bi? rer gözden geçirdim. İnanamıyor dum. Çünkü cüzdanda tamam 3! lira para vardı... İki tane de zarf.. rinde şöyle yazıyordu: Bayan Müşerrefe hürmetlerimler İçini açmadan duramadım. ) yırttım, Küçük bir kâğıtta şu sat lar gözüme İlişt “Ben bildiğ masada yalnız O larak oturacağım... Kocanın B Ahmet Mahirle bir arada bırakmağ çalışın... Ahmet Mahir, kocanızı jj ce sarhoş etmeğe çalışacak ve mi vaffak olacaktır. Ondan sonrası lay... Önu bir otomobille eve yol rız. Biz baloda beraber kalırız.,, Biran durakladım. Ben çok tebli keli bir işe girmiştim, Bunu bilmi yerek yapıyordum. Bir macera di bu... Belki de, bir iskandala sebebit yet verecektim, Fakat, o kadar tocessüsüm artmışlı ki... Bir lâh za düşündüm... Bu Bayan Müş kimdi?.. Kocası kim?.. Bu mektu bu yazan adam kim?.. Bu birden acımıştım. Kim bilir, © da, benim gibi, cüzdanının kay bolduğundan, şu dakikada haber sizdir.. Eğer hakikalen haberi yok * sa, onun için felâketti. Bir çok n raflara girecek, sonra, bunları ö * deyemiyecekti.. kendi kendime het gülüyor, hem gittikçe sabırsızlanı yor, “Bakalım ne olacak,, diye b diselerin biran evel birbirini taklj ederek ortaya çıkmasını bekliyor dum. Tuvaletten çıktım... salona doği yürüyordum. Genç ve harikul üâde güzel kadını, köşeye çekmiş o lan genç bir adam, benim ilerledi * :İml görmiyerek, şunları söylüyor * z — Aman Bayan Müşerref, dikki et.. © biran evvel sarhoş olmalı.. s na mektupla bildirecektim., bura- ya kadar çıkmak- fırsatını bulduz mektuba lüzum kalmadı.. Yanlarından — yürüdüm, geçtird Birarz ötede durdum. Du tabloları seyreder gibi görün ; ikisinin de yüzüne iyice baktım. Ce (Devamı 6 üci sayfada) üyan'a surıilen Türk polisinin hakiki hatıraları: 8 A sokak ve caddelerden - hiç bil ses gelmiyordu. Ara sıra, gecele” ri, işgal orduları askerlerinin so _Yedikyletevkifhanesinden kaçma- ği teklif edenRus zâbitinireddettim — Gördüğünüz şu büyük pen- cerenin parmaklıklarını çıkar - mak suretile ve sizi beraberi - mize alarak kaçmak fikrindeyiz, Bir an düşündüm. Türkçeyi güzel konuşan bu Rus zabitile yanındaki arkadaşını yerlerin - den kıldınp buraya kadar geti- idi acaba? Yoksa, Fransızlar ta- rafından hareketimin kontrolü | için tayin edilen kimseler miydi bunlar? Kafamda bir şimşek Bür'ati bırakan şu ihtimal, o an | için beni çok sarstı. Hazırlanmış | bir plân dahilinde mücrimiyetim çoğaltılmak ve kulaklarım, par- üş — büyük Ppencereden fırlayacağımız sa - niyeler arkamızı takip edecek kurşun seslerini duyar gibi olu- yor. O devam etti: — Hiç düşünmeyiniz, siz Türkler daima hür yaşadınız. Bü heriflerin eli altında esir bir hayat geçirmektense serhesti « mize kavuşmanın çok daha iyi olduğunu takdir edersiniz, el - bet... Sonra, kurtulacağıma kat'iy « yen eminim. — Doğru değil, biz size acıdi- Bamız cihetle o teklifi yapmıştık. — Gösterdiğiniz | teşekkür ederim. - İyiliklerinizi unutmam ve sizi namusumla temin ederim ki bu teşebbüsümüzden hiç kimseyi haberdar- etmem. Buna kat'i surette itimat ediniz. ve işe başlayın! Biraz daha konuşarak beni iknaa çalıştılarsa da bir fayda edinmedikleri cihetle ayrılıp git- tiler. Hiç ummadığım bir an ve şe- kilde önüme çıkan bu adamlar- la fazla ahbaplığım olmadığı hal- de niçin bu teklifi. yapmışlardı? Düşündüğüm gibi, bir parmak mı alâkaya çok | vardı işin içinde acaba? Fakat Gi l b Fiz ea Blç'e 4” SS ai A ae » d Güyan'da Cayenne şehrinde Kristof Kolomp caddesi pek ciddi davrandılar. Alek » | sandr, firarımızı müteakıp bizi Rusyaya götüreceğini ve orada iyi para kazanmamız için lâzım » gelen vasıtaların hazır olduğunu söyledi. İfadelerindeki samimi - yete bakılırsa bir dalavere yok » tu, bu işde.. Maamafih, ne de olsa uyma - kaklardan sarhoş nâraları akse- diyordu. Bir gece idi. Mehmet Ali, evet ©, © temiz, duygulu Türk yiğiti yatağının bir köşesinde ve ellı yüzünü gizlemeğe çalışarak, liyor, belki ömründe ilk defa, © da şu felâket dolayısile, gözyaş! döküyordu. Bana, kaç defa: — Bırakıldığım gün Anadolu* ya geçeceğim. Orada memleketi kurtaracak bir paşa varmış, der” di. O paşa, hepimizin, bütün bil memleket ve yurdun, milyonlaf ve milyonlarca bir insan kitlesi dığıma iyi yaptım. Onlar, temin | nin beslemekte olduğu yegân ettiklerine göre, bu geceden işe başlarlar. Kaçacakları gece ise, arkalarından atlamak güç bir iş olmıyacaktı, her halde... * Sükliğem kiğnt tenbaliştalli | ümitti. Akıbetimin ne olacağından bi bersiz yaşayıp gidiyorum. ÂN ve babamla, zavallı hemşirem den başka kimse tarafından nıp sorulmuyor, bağlı Iıulunıill (Devamı vari

Bu sayıdan diğer sayfalar: