5 Birincikânım SON POSTA L Sinema “| MÜSAHABE Geriye doğru i yerlerine yeni ve güzel bina'ar ko- Nasil hatıralar uyanırdı? Ve on- lar uyandıkıça ben ne derin İezzet- mestelerdum. , İşte yürek iel görüyorum : Bir Ramazan iindisi Beyaziddan başlıyarak o ve dönüm a bag rm lk bir halka şeklinde Şehzadebaşina doğ. vu akan araba seyrami,.. Söküt ve sükün içinde akşam karartisina ka- dar devam eden kibar, vakur bir seyranl., Bu arabaların arasında ba- ge Mekke iie yeçalar eleede vt. pi em baryayi > Ep özlerinin İçimde © ir dalgalan töclü türlü işle renk renk ferace- iyet üzere sari , Bende, belki şehevi, recüli sadece bu man meftun olan be- bu ha'kanım ara. Elinde zir küçük çocuğa — ymazlardı, darihi Yazan: Cevad Fehmi uHayri bu kadını gö e ğenir mi, beğenmez mi? Sualin >vabı müsbet olursa artık yeni dir facianm temelleri atıldı de imektir. Nereden nereye diye - ceksiniz, İstanbul milyonluk bir hir. Ben bu kadını görmek de- #İl, belki oturduğu sokaktan bile Beçmemişimdir. Fekat onun man tığı yoktur, Sadece engin bir muhayyelesi ve şeylani bir zekâ- s1 vardır, Evvelâ «ya ben bu ka- dımı görürsem. diye düşünür. Sonra mutlaka görmüstüre de meğe başlar, Aradan çok zaman geçmeden wsenelerdenberi tanı © #yorları hükmünü verir. Artik “nun nazarında bu kadın benim Metresimdir. Buna inanır. Ka- İ- bilir kaç sene sonra uyanacak bir “İsimden başlıyarak, gene arasıra bu uyan. | YAZAN —— | pe bir şeyler düştü. Araba ilerledi,İlan güzel yeni şebri görmek, yan ben çekildim, avucuma baktım, 36.| gindan kurtulan Türk mahallelerin. kiz on tane leblebi... » — İde de dolaşarak © zamanıma aid ha Bu bir ilat imi idi, bir istihza) yatımı diriltmek © için bir ihtiyaç mı İdi; herhalde genç ve | bir) duyuyordum. Bundan sekiz sene ev. saraylıdan gelen bir şeydi; düşün -İvel buna fırsat buldum. meden o İeblebileri ağzıma atacak yerde burnuma götürdüm ve kok-| mahal ladım, Bunu erkekçe bir İhtiyacın) meni İsevkile yapıyor değildim; bu kim-| yerleri esini, Rum imohallesini, Er- mahallesini, o bütün yanmış dolaştım; bunların bepsi yok /S'muş ve yerlerine geniş güzel cad. deler açılmış, bu caddelerde müs- takbsl bir ömranin mukaddemeleri ) İ duygunun pişin bir emaresi olma - liydı. İzmir ikameti sona erip de artik mes, yirmi dört Ya- moğ> başlamıştı, Eski hatiralerımin yatakları yoktu, fakat Etinin va'dle. rüe dolu yepyeni bir ssri şehir mey. dana çıkıyordu. Bu seyranden sonra ertesi gün ir araba tuttum ve Türk mahalle, ini “dolaştan, Tilkiliğe, Yokuşba- Çalımakfırınına © uğriyarak benliğimin çocukluk ve ik gençlik şekillerini buralarda tekrar yaşat K. item. Hatımiyeden başlıyarak Tü'ki. Ke Ka ,, İliğe kadar biyük bir değişiklik var. yeni sokak ilkân-| di. Burada kendimi biraz yabanci | ların yerlerini bulamıyorum: Hani buldum, basla bir. şehrin meçhul iye, köşedeki manav, karşı köredeki bir köşesine atılmış olmak ürperti. İssbmeci;. daha — ötede maballebici 1, yeni bir kahvehanede bire Jarse. Mahallebicide ben ime (8 dinkendim, senra aradığını bulama |vuk göğrüleri, ne kazan dibleri Ye-| my bir adam kerlanile tekrar araba. İsmiştlm; şokerciden no kadar besta. ya bindim ve Çorakkayiş, esk Jp gekeri, ei kavcalmaş badem şe konağının önüne çektirdim. İç arayin ?! Burada duyulan hicran pek aci onlağanien era Mercan mashağla yenietakibiea kei. Dedemin konaği, U, “Önü kaç kere Ki yordu, Mısri derz aza ine na tesadüf eden cı ohesini muha'a. ie xa etreskle beraber bu taraf da öl. mubhite uğrar, orada gömülü iş hatıraları tozlarından silkerek tek- rar yaşalmaktarı zevk duyardım. İyunca bu değişmiş muhltin İçinde! eski sevimliler işaklıların Gü: ! tarzda ğ köşe| Dedemin irtihalinden sonra tür. başında, eskiden kalma, bir kubbe|lü dolaşık ve çapraşık miras işleri- | altında, kemerli bir kârgir dükkân nin tesviyesinde bu konak varisler ki bir delik kadar küçüktü; ora. arasında değişe değişe nibayet bir ia bir Rum tütüncü vardı ki kanar. misafirhane şekline konmuştu; bu. beslerdi ve mütemadiyen bir cı. mu işiterek öğrenmiştim; fnkat | letle kuşlarına «Kalkin ey ekli va-|ni bir ölüm manzarasile karşılanmış İtanl..» türküsünü öğretmeğe çalışır.| kadar sarsıldı. Harem ve selâm. dı, Ben ona bir gün gayet san'atkâ İk dairelerinin büyük kapıları, ga. Tane yapilmiş, pirinç kuşaklarla süs. liba bir daha açilinamak üzere ka. lenmiş küçük bir fıçı götürdüm ve Palıydı. Arabacıdan sordum: — O. bana kuşlarından telin kapisi ne tarafta?,. — Basma, İhane caddesinde! dedi, oraya çeke- İlm eni? Başımla «evet!» dedim ve bir, misafirhane olan bu eski güzel ko -! İnağın yeni kapısının karşisinda a- rabadan İnerek İki adim attım. Ye. ni bir yolcu zannile beni istikbale koşan kâtibe hiçbir şeyler diyemi » ün | rek tekrar arabaya bindim. il — Musalladan geçerek Başdu - rak, Şadırvanaltı, Arasta, Hisarcn. mli, Yem)şçarşisi, Kemeraltı cad desi... diye arabacıya emir vere rek sanki bu aile yurdunun ismih- lâl manzarasından uzaklara kaçmak Tstedim, Benim v konakta ne hatıralarım yardı! Onları konağı eski halinde bularak, içine girerek, her köşesine sokularak tekrar yaşamağı ne ka. dar susamıştım. Buna muvaffak © lamayınca arabada sanki bir cen; zeden dönüyorcasina derin bir hü. zünle sarsıla sarsıla ilerledim. veririm.» demişti. Fiçiyi alıp dük kânm ön tarafına astı ve hiçbir za- Man türküsünü öğrenmemiş olan kuş bana i, yerlerini muhafaza (edebilmiş olan bu dükkânla o mesçidden başka bir bakiye bulamıyorum. Herşey değiş- iş, ber şey yerini üz hattâ bu meyanda Kıztasını bile es. ki yerinden kaldırilmiş da başka bir noktaya dikilmiş saniyorum. El bette böyle deği amma herha'de ben istikametleri şaşırmış bir hal - deyim ve bu yeni muhitte ne eski muhiti me de onun içinde eski ben- liğimi bulamıyorum, * Uzun yıllar İzmiri telerar mek «İmek için fenalık etmez. Hare - ketlerinde gaye kendisini müda- faa kaygusudur. Amma bu mü- dafaayı icab störecek bir tehlike varmış veya yokmuş, onu siz Şişli : İns oturan, şu tenha sokaktaki rtumana dalan kadınla erkek Ekizdir. Bizi bir gün beraberce İlkönce bir otomobille eski tak) ni teşkil eden binalar vücuda gel -| LÖ' otomobilde, ertesi gün #'nema 1o- ir başka gün Boğaziçi casında, akal aç m tinin aksine e zalimi Bu kanaat sanki zehirli bir mayidir. Evvelâ onun içini yakıp e yle lar, m a eri mektub eee © İsmi ile karıma telefon eder lar Karımın ye na onun ve me dedikodular yapar. ski wa lerde Neclâdan ize bucak bucak kaçmak Me ler fakat sokunca 2 ekle, Şu farkla ki pa ha- i UZ. ele dl ln de kunduğunuzu zanneder. Biraz karışık bir tarif... Şumu söyle - vap! bilemezsiniz. Tehlikeyi onun her. kesinkinden değişik olan mantı. ğı tayin eder. Onun memba meçhul ilhamları haber verir. İş- te onun hastalığı budur. Para - noia, kıskançlık cinneti... Avukat Hayri bu sözleri söy- yordu. Birden sustu. İçini çeke - rek bana döndü: — Şimdi bana bir sigara lütfe- der misiniz? dedi. i kut ttım. Ak sevgililer, hiç biri kalmamıştı. O.|*' z ” Pip rürüyi” Gali yaktım. |nun hastalığının geçmez olduğu: | sevmemiş Ma rn inti. Uzun bir nefes çekerek dumanını | nu biliyordum. O halde bir tek har Ke ne de veni size bu üfledi. Ve nasıl sustuysa | şık kalıyordu. Neclâ bir başka kadar fenalık yapabilirdi. tavana gene öyle birdenbire devama slbuki | başladı: — Bu kadından çok çektim. O kadar çok ki zaman zaman) Hayret ve dehşet icinde sözü.|mamladı: nasıl olup da ona bu kadar za Emil Yanings yeni ve çok güzel .bir film cevirdi l j i Yanıngı yeni Filminde Büyük san'atkâr Emil Yaninga İ yeni bir film çevirmiştir. imdi, kadar birçok tarihi| simaları temsil etmiş olan bu bü- İyük san'atkâr bu seferki filmin-| 'r sınai teşekkül sahibi ro - pmaktadır, Filmin ismi «Güneş batarken» dir. Filmdeki ismi Mathias Clau serdir. Mathias büyük bir febri- kada işçilikle hayata” atılmakta- idır. Fakat öyle bir işçi ki mu - ibakkak surette yükselmek arzu. sunu taşımaktadır. Ayni zaman- rkadaşlarını korumak, onla. 5 yardım etmek gayesini güt - inektedir. Azmi, çalışkanlığı ona yardım ediyor. Yüksele yüksele patron oluyor. Fakat bu sirada yaşlan- maktadır. Evlenmiş ola. Mathias iki kız ve iki oğlan babasıdır. Fabrikadaki işleri onun ailesi ile “esgul olmasına vakit birakma. maktadır. O yüzden kendisini çocuklarına sevdirmeğe muvaf fak olamamıştır. Günün birinde karısı vefat e der, Karısının gaybul onun üzerinde büyük bir tesir icra e- der ve istikbalini karanlık gör- meğe başlar, İsinden bezginlik gelir... Bu - nunla beraber Bunca senelik di- dinmeden sonra vücuda getirmiş olduğu eserini ortada bırakmağa gönlü bir türlü razı olamamak - tadır. Mathias ötrafındakilere göz gezdirmekte ve kendis'ne halef olabilecek birisini aramak- | | | İ bu) tadır. Çocukları içinden birini seçe- memektedir. Onları hayat telâk. ki etmektedir. Mesaj arkadaşla- rından hiç birini bu işe münasib görememektedir. Böyle düşünürken aklına bir. i i Alice Pe- radığı meziyetleri bulmuştur. O. nu kendisine en yakın mesai kadaşı olarak seçmiştir. Günün birinde bütün işlerini ona devret mek üzere hazırlıklarda bulun . maktadır. Fakat Math'asın çocukları a- licein baş düşmanları kesiliyor - lar. Genç kızi müthiş surette kıs. kanmağa başlıyorlar. Kendileri- ne mev'ud mirasm ons geçece -. #inden endişe ettiklerinden bir- birinden feci entrikeler çevir mektedirler. Bu hali gören ih yar Mathias gene ortaya atılır ve fikirlerinin va arzularının ya- leberi icin enbalamağa başlar ve muvaffak olur... Emi! Yan'ngs bu iflmda fevka- Tâde bir swrette bir isçi, her şey. den evvel islerine ehemmiyet va- ven bir patron rolünü ifsa etmiş. #e. de şaşarım. Alışkanlık diyeceğim başka bir izah şekli bulamıyo. rum, Nasıl kolumuzda mütema. diyen işliyen, kapanmak bilmez bir yara çıktı diye bu kolu kesip atmazsak ben de Neclâ ile mü- nasebetimden onun bütün fena - ığma xağmen bir türlü vazgeçe- medim. Sabrınızı söylememi isled'ğiniz sözlere ge- ulisümal ediyorum, “İÜ İlerken pencereden dışarıya bakı- | liyorum, Neclâ son zamanlarda birdeli bire iyiliğe yüz tutmuş, artık be. nimle uğraşmaz olmuştu. Ne kıs- kançlık buhranları, ne mevhum sını seviyordu. Benim metresim - di, fakat bir başkasma göz koy. muştu. Bu adam sizdiniz. mü kestim: iyük bir ö , «Nuh» un temsilini müteakib, bir gazabı ilâhi gibi, Şehir Ti damile Oo beraber Krampton» u da sahneden alıp götüren karayel fırtınası, 22 gün şebri tiyatrosuz bıraktı amma, bu müddetin sonunda dram ti . yatrosunun sahnesinde (san'atin ılık ve tatlı baharını da bulma- mıza yardım etti, Romain Rollandın «Büyük İh- tilâl» i, san'at hayatımızda bü. hareket, tiyatromuz, san'atkârlarımız için çok mühim bir başarı yaratmış O bulunuyor. Bilmiyorum, beni, f'sebilillâh Şe- hir tiyatrosuna düşmanlıkla it - ham edenler, çatmak için besile nde olanlar, bu defa ne diyecekler? Onlar ne derlerse desinler, ben © «Büyük İhtilâln im temsili için «şaheser» hükmünü vererek yazıma başlı- insanlığa, bürriyet, adalet ve müsavat gibi üç büyük nimet sunan ve meşa - lesile bütün dünyayı, bütün ka - ranlık kafa ve ioş ruhları ay - dınlatan Fransız ibtüâlinin, ta - ribi hakikatleri tahrif etmeden bize, hikâyesini anlatıyor, yalnız bu kadarla da kal mıyor, Romain Rollandın, kalemi, ihtilâlin, w ihtilâllerin o havasını, insan denen mah - | mızı sanmadığımız büyük ihtilâ- lin safhaları içinde bize mw - vaffakiyetle duyuruyor. yete, müsavata, adalete susamış bulunan insanlı köhne müesseseleri devirerek ye. rine insanlığa, insanlık hakları- nı bahşeden yeni sistemini kurar ken, müessisler arasındaki ihti - lâflar, prensib ve görüş farkları, ihtiraslar, bir cümle ile, hürri. yet ve adalet istiyen insanların gene istibdad ve adaletsizliği bir vasıta olarak kullanışları eserde çok canlı bir şekilde tebarüz et fikir harbinin bu en tipik örneğini Romain Rol- land ne kadar muvaffakiyetle iş ise, Şehir tiyatrosunun gü “İzide san'atkârları da bu heyeca- nı bize ayni başarı ile duyurdu - lar. Son senelerde eserle bu ka- dar atbaşı giden bir temsil seyret Eserde, İhtilâlin, şefleri bütün karakterlerile caninnıyorlar. hep si ayrı ayrı kendi lem olan bu şahsiyetleri yaşat - mak, kolay bir iş değildi. Eser, yor. Üzerinde iyi tutunamıyan ak törü, kaldırıp yere vurur. Endişem bu noktadaydı. Çok şökür hiç bir san'atkâr yuvarlan bili hepsi eserin uvvetle mukabele et- #ler, «Büyük İhtilâle sahnemiz. de bir "at ibtilâli oldu. Hadi Hün, tam mânasile kafa- mzdeki ve pivesteki Dantondu. yok. Neclâ ile biz sadece iyi bir arka- daşızdır. Muh sümle gülümsedi. Fi vermeme lüzum olmadığını an- -)için, avukat hançeresine ğg-J0, Hürri « TİYATRO Şehir dram tiyatrosunda; Büyük ihtilâl Yazan: Nusret Safa Coşkun Hâdi, ihtilâlin bu büyük siması: Bı, garib mizacı, .oğukkanlıığı, hiddeti, istihzası ve bütün husu, siyetlerile pek mükemmel canlar, | dırdı. Bilhassa mahkeme sahne İşinde, vakur sonra adaletsizlik karşısında bedbin, çökmüş, bi çocuk gil İ duyarak, düyurarak ö le güzel yaşattı ki, emeklerinler, kendisine sarfedilen hiç de boşa gitmedi düşmana da kabul ettirdi. Hüseyin Kemal, birinci perde. /de © muhteris, zaman zaman sin, İsi, zaman zaman ideal insa Robespiyer değildi. Fakat İlini perdede hakiki Robespiyeri bü » İtün san'atile karşımıza çıkardı. Birinci perdedeki Robespiyer he, jsüz hamur halinde ve yumuşaktı. e Klan perdedeki Robespi- yer, bize kitablarıı hee ların anlattığı a. Talât, şair Kamil Demulen'i ine nefis bir şekilde temsil et- ti. Ölümden korkan, fakat ara si- ra bir ruh deprenmesile idenli için her şeyi göze alan, ölümle karşı karşıya gelince, tekrar deh şete düşen, hassas, mütereddid, korkak fakat ateşli sa son perdede san'atinin şâhika, sına çıkarak bize gösterdi, Sami, söze değil, kılıcına gü - yenen, ihtilâlin omuvaffakiyeti değil, haşin asker hamielerinin Hizan nu belirten, sert, enerjik Vester- man'ı, belkide san'at hayatının en muvaffak rolü olarak yaşattı. « Düşmana acıyan ihtilâle zulm eder» hakikatini Danton'a İbile öğreten haşin, zalim, fakat Jinsan Vesterman'ı hazmetmişti. Mahmud Moralı, mimikleri, sakin jestleri, hâkimene tavırla” rile soğukkanlı fakat ruhunda yanar dağlar tutuşan Filipo'yu, kendisinden beklediğimiz gibi oy madı, Samiyeyi, Şehir tiyatrosunun kadın san'atkârları içinde en te. miz konuşan, bu ahenkdar sesli kızımızı bilhassa tebrik edece - ğim. Erkeğini tehlikeli olan idea. line yürümesi için teşvik eden, sonra korkan, nihayet bir kadın kalbi'e, muztarib, teredüd iç'nde çırpınan, ihlilâlin kadının, canlan dırmağa muvaffak olabildi. Bil . bassa çok sembolik bir hareket olan, Robespiyer'in kucağına ço. cuğunu verişi pek mânalıydı. Bu mânayı tam mânasile kavradığı için ayrıca kendis'ni tebrike şa- kıâ Avni müstesna, diğerler'nin mühim rolleri yoktu, lâkin piye- sin havasına pekâlâ girebilirler. di. Avni niçin bu derece müte reddid? Kâniyi nasıl unutabilirim? He ro dö Seseli bülün asaletile gi yinmişti, temiz vakur konuştu, ince ve hesablı oynadı. Müfid, ne sevimli, ne soğukkanlı ve ne ka- dar müstehzi?... Aynen bu rolün istediği gibi. Z'hni, Müm. taz, Ney'et, Necmi; Celâl vazife. lerini, diğer arkadaşlarını çok iyi bir şekilde destekliyerek yaptı lar. Mahkeme, Şehir tiyatrosu » nun genç ve orta yaşlı kadrosunu, (Dave 7 nel sinde) Her şeyi tertib eden Neclâ, Kendimi tutamıyarak: — Fakat izahat verin! bağırdım. — Şüphesiz vereceğim. Hem de istediğiniz kadar... Buraya o. diye latan bir el hareketi ile: — Bumu siz (söylüyorsunuz, nun için geldim. Ancak bu ka, dar heyecanlanmakta devam e- dedi. Çünkü böyle düşünüyorsu-! derseniz sözlerimi kavrıya nuz. Fakat Neclânın kafasının! ızdan korkarım Bana Bire içindekileri | biliyor musunuz? iha soğukkanlı olacağınızı vâde - Hangimiz hangimizin bütün dü. | diniz, şüncelerini bildiğimiz iddiasında| — Ah bilseniz... Olanl, ii bulunabiliriz. bilseniz, çıldırırsınız! a m — İyi amma... rıldandım. — Beyhude yorulmayın. Her| — Ben anlatacaklarımı anlata şeyi biliyorum. Size şu kadar) yım, sonra isterseniz bunları bap öyliyeyim ki eğer Neclâ sizi|na makledersiniz, beraberce çare araştırırız! diye cevab verdi, Aramızdaki yabancılık bir an. da zail olmuştu. Şimdi daha ses — Ne diyorsunuz, demek ©...!cak, daha samimi konuşuyordu, Avukat Hayri acı acı gülüm-| Bir ağabey edası takınmıştı, Ve sedi. Başımı sallıyarak sözünü ta-| işin tuhafı şu ki ben de bu tavrı yadırgamıyordum. (Arkası vor) — Evet o, hepsini yapan Nec-