SON POSTA RR Kp NG amm... | Memleket Haberleri i Dinarın istihsal bölgelerinden , biri: Dazkırı nahiyesi Dazkırı köylerinde zira atin inkişafına çalışılıyor, teknik ziraat gittikçe taammüm ediyor Dinar (Hususi) — Ehemmiyeti istihsal mıntakalarimızdan birl o- lan Dinar kazasına bağlı Dazkırı nahiyesi (o Denizli . Dinar hattı üzerinde (1150) nüfuslu ka'abalık ve hareketli bir merkezdir. Bura- Bin umumi nüfusu 17 bine bali bulunmaktadır. Köylerinin uzandığı saha 65 kilometrelik bir mesafeyi ihtiva etmektedir. Tazkırının yegâne gelirini buba.| bakimın.! bat teşkil eder. İstihsal dan ebemmiyetli bir yer olduğu için buraya bağlı Çardak köyü İs- tasyonunda ofis teşkilâtı kurulmuş, bundan bir mübayaa ekip! de Taz kiriya vesilmiştir. Tazkirmın bu sene hükümete borçlandığı o yüzde yirmi beşlerin yekünu 7500 ton buğday ve bir milyon kilo arpa okm nahiyenin genç Müdürü İsmail Erkalın gayretile vaktinde tamami- le ödenmilştir. İstihsal, bu yil, baş ka senelere nisbetle az olmuştur. Normal yıllarda «le alinan mahsul çok müsald ve sevindirici rakamlar rae ediyor, Dazkirinin tam ziraatçi vasfını haiz köyleri içinde küçük çapta ka Manada Satışlar üzerinde sıkı kantröller Adana (Hususi) — Şehrimiz Ticaret odası şehrimizdeki manifa. Suraci, tuhafiyeci ve bakkalların bütün faturasız mallarını tesbit et- otlrmiş ve her eşyaya etiket koydu- rulmuştur, Halk bu vaziyette pek meninundur. maya Edirned: beyaz peynir fiatları tesbit edi di Edirne (Husesi) — Son günler. de tenekesi 25 liraya kadar yüksel! miş olan beyaz peynir fiatlar bele- diye tarafından yeniden tesbit edil, miş ve beyaz peynirin tenekesi 21; © lirada, perakede olarak da kilosu 125 kuruştan fazlaya satılması ya. sak edilmiştir. — —— Adanada memurlar kooperatifi faa'iyete geçiyor Adana (Hususi) — Adana Vali si Alkif İyidoğanın teşebbüsü öle ku rulan «Adana Memurlar Kooperati- Gi» bu ay içinde faaliyete geçecek ve m en asgari oflatlarla ber türlü ihtiyaç maddeleri sata. caktır, Kooperatifin memurlar kad ballı kahve veriliyor Adana (Hususi) — Şehrimizde peker satişina henüz başlanmadığın. odan birçok kahvehaneler müşterile-. “rine ballı kahve ve balli çay ver- “mektodirler. Stokçulardan tutulan 32 ton şekerin satışına bugünlerde başlanacakdır.. Çil Sar GUN “1 isaba hissini verenler çoktur. 31 yünden on beş kadari bü gok bakımlardan terakki etmişler. dir. Bütün köylerin bütçesi bu se ne 25 bin lirayı aşmaktadır. Nahiyenin Denizli - Dinar hattı | üzerinde buhunması buranın transit ehemmiyetini de artırmakta İse 'de demiryolundan başka kara nakliya- tina elvetecek olan Denizli şosesi- inin hâlâ tesviye halinde bulunması zorluklar tevlid etmektedir, Bu yo- hun: islahi temenni ediliyor. Yapıldı ği takdirde iki vilâyeti birbirine bağ layan yolun bağ noklasını Tazkırı teşkil edeceğinden nahılyenhi mi bir kat daha artmış Olacaktır. Nahiye Müdürü İsmail Erkal, Daz İkiri zirsatdiliğini U teknikleştirmek azmile köyleri sik sik dolaşmakta at ve pullukla yapılacak (ziraatin daha çok verimli olacağını köylü yurddaşlarımıza anlatmaktadır. Fil bakika bunun çok faydası görül müş, bilhassa bu sene teknik ziran te doğru umumi bir temayül be- Tirmiştir. Çivril belediye reisi seçimi yapıldı Çivril (Hususi) — Belediye inti- habi sonunda reisliğe gene eski reis i Mustafa Çorba » ' cıoğlu seçilmiş - tir, Çircilliker seçimin bu neti. cesinden çok memnun olmuş. # lerdir. Ayni za- manda C, H, P. kaza idare hey. eti relsi bulunan Mustafa Çorba - İctoğlu, sekiz on © senedir belediye reisliğin! başarı İle yapmakta ve muhitin İmarloda, ih tiyaçların cevablanmasında takdirle | karşılanan mesaisine devam etmek İ tedir, Son ikl yıl içinde yaptığı işler meyanında ( vücudlandırdığı Parti ve Halkevi binasi büyük bir muvaffakiyet eseridir. Şimdi kırk elli bin liraya İnşasina İmkân olmu. yan bu güzel eseri Mustafa Çorbacı- oğlu sirf şahsi gayret ve kulülkârliği İle beş altı bin liraya mal edebil. miştir, İnşo ve dağıtma işleri de beledi. yenin dikkat ve iş düzeni sayesinde normal seyrini takib | etmektedir. Yeni seçimin neticesi kaza halkin! olduğu kadar vilâyette alâkadarlar- ca da iyi karşılanmıştır. Resim ye- belediye ini gösteriyor. (KUÇUK HABERLER Yi İki aydır mezun bulunan Sındırgı posta ve telgraf şefi Ah- med Rifat Çağcı mezuniyeti bit. tiğinden işine başlamı | Biraz dikkatli bakılırsa, şapka.| İ öne-|i yeni | in 17 yaşlarınd. i Mustafa oğlu Yusuf © evlerinde dolu bulunan av tüfeğile oy narken tüfek nasılsa patlamış İ çikan saçmalar oçak başında o. | turan annesinin gözüne || i oder: kafanı) pargala e E Adliye işe el koymuştur. Ölü mün kaza olduğu anlaşılmıştı. pir genç de katirdan düşetek lü, Söğüdün Tozman köyünden i 26 yaşlarında Naim Atay katı- | riyle kayalık bir yerden geçer, ken katır nasılsa ürkmüş, Na imi kayaların üzerine düşürerek kaçmıştır. Kafasi kayalara gi pan aldığı yarı i Be ği yaralar tesirile ersen Yeni yıl mahsulünün O bereketli olacağı tahmin ediliyor, şehirde yiyecek, yakacak işleri tam bir düzene #ondu Tokat (Hususi — Pancar müs. tahsilinin teslim ettiği pancara iki kuruş fazla zam yapıldığına dair olan haber köylü üzerinde fevkalâ de iyi tesir icra etmiştir. Tütün mahsulumuz het sene 70. 80 kuruşa satilirken bu sene üçyüz kuruşa kadar satilmiştir. Kişlik ze- riyetı fevkalâdedir. Hükümet vilâ. j Yetimize beş yüz ton tohumluk da- İgitmiş, bötün tohumluk zamanında köylüye verilmiş ve toprağa atılmış tir. Şimdi vilâyetin ber tara'inda 943 mahsulü üzerinde çok müsaji İümidler beslenmektedir. 942 borç- larmın yüzde odeksan beşi ofise teslim edilmiştir. Bir ha'tadanber| mamur mütekald ve yetimlere 690 gramı on alti buçuk kuruştan çok güzel ekmek verilmektedir. Memur, lara ve fakir halka vilâyet emir ve delâletile odun getirilmiş ve kilosu bir kuruştan satişa çıkarılmıştır. Vilâyet Dokumacılık OKoopera- tifi Cümhuriyet bayramındanberi faaliyete geçmiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu da kışlık yardımlarını baş İsmiş ve birçek bikes çocukları hi- mayesine alm 300 fakir mek- teb çocuğuna e vakti sıcak ye. mek veriknesi düşünülmekte, ve defterleri hazırlanmaktadır. şen Adanada bazı içki ve sigaralar bu'unmıyor Adana (Hususi) — Adanadaki tütün ve içki bayilerine İnhisarlar İdaresi tarafından muntazaman ma mulât verildiği halle bu bayilerde akı, vesair içkilerie bazı nevi siğa ralardan bulmak mümkün değildir. Bir kisim bayilerin el altından, bir sise 60 kuruşluk rakiyi 100 kuruşa sattıkları anlaşılmaktadır. Sıkı kon trollerde bulunulması pek gerekli. dir. aşını kald kasım gözlerinin üstüne indirmiş, hareketsiz şap kadar! duruyor. sından taşan beyaz saçları farke- dilir, Fakat yüzünü o görmek kabil olsaydı, göziermde damla. Hayır, buna tahammül edemi- larının aynalaştığı, tutuştuğu sa-jlar, yanaklarında ıslak izler bu. eğim ben.. Gönül bana, yani basına «Vedad!» derken, «sev. im ls diye hilab etmesini bek- o! ben ona kızım mı diyece-! Çıldırmak işten değil! Hayır, imkânı yok, biz onunla ayni muhitte, ayni şehhde yaşa- atlerde., Gene Galata rahtımındayız. Gene bir yolculuk, gene bir ayrı- lık hikâyesi. Yolculuğa çıkış daima hüzün- Büdür. Bu hüznü hareket daki- kalarının telâşı büsbütün arttı. rır, kalanlarla gidenlerin göz yaşları büsbütün körükler, salla. İnan mendiller büsbütün alevler. Alima ne uzun bir trajedi ya. 1s. Hergün birbirinden daha müt- iş hâdiselerle karşılaşıyorum, “Zamf omuzlarım bu yükü na- | kaldırıyor? Ne zaman bitecek bu ıztırab! Gene kaçmak, gene yabancı yerlerde, büsbütün büyüyen ıztı- n sesini dinlemek mukadder Samsun yolu Hele, güneş renkli etekliğini şe- hir üzerinden sürüyerek çekilir. ken, hüzün büsbütün katmerle.! sir. Karadeniz postası kalkmak ü- zere. Bütün yolcular, rıhtım tara fmdaki güverteyi doldurmuş. Mukabil tarafta, parmaklıkla. ra abanmış, gözleri, her deniz yolculuğunda İstanbulun mümes- sili gibi kucaklanan Sarayburnu. na, güneşin son ve fersiz ışıkla rile, evlerinin camları parıldayan Üsküdar tarafma dalgın nazar pi lacak Kömür ve eşya mavnaları, ya- vaş yavaş geminin bordasından ayrılıyorlar. Vinçin kulakarı tah. riş eden gürültüsü kesildi. Beyaz ceketli bir kamarot çıngırak sal; hyarak vapuru dört dönüyor. Bir şirket vapuru, gittikçe moraran | sularda beyaz köpükler bıraka» rak geçti. Bu vapur, evlerine dö. nen insanlarla dolu.. Evine, yuva- sına, ailesine, çocuğuna (dönen mes'ud insanlarla.. Küçümencik vapurun, minimini — dalgalarile, koca gemi sallanıyor. Tıpkı kü. çük hâdiselerin; hayatımızı salla- dığı gibi.. Görebildiği yere ka dar, gözlerile gemiyi ve. arka- sındaki yeni sürülmüs bir tarla- ya benziyen izini takib ediyor. Köprünün ışıkları yandı, Sa burnu biraz daha koyulaştı. Işı lar denizde kıvranıyor. Karşı sa- hilde pencerelerin gümüş renk. leri kayboldu. Sarışın ışıklar gö- rünüyor şimdi. M2 : i “İmiş, Bir varmiş bir yokmuş, evvel amanda biri zengin amma çok zen gin, biri fakir ama çok fakir İki evlerinde ij e'kek kardeş varmış, Her ikisi de ayni günde evlenmişler. Yu geçmiş zengin olanın çocuğu olmamış, fa- kir olanin ise nurtopu gibi bir kizi doğmuş. Kız doğdukta az bir za. man sonra ennesi, az zaman şonra da babası ölmüş, Kimsesiz kalan kız çocuk çok zeuçin olan amcası. nin yanina gitmiş. zengin amca, zengin olduğu ilkadar da fena huylu ve hasismiş, kendi evine sığman kimsesiz yeğer nini evinde barındırmayı, giydir. meyi, yedirmeyi bile çok görüyor - muş. Kiz, yarı tok yarı aç, eski elbi- asler içinde büyümüş. On dön ya- şina gelmiş. Büyüdükçe güzelliği art miş, Fidan gibi boylu, lepiska saçlı, f yüzüne bakmıya kıyılamıyacak bir genç kiz olmuş. Fakat kız çök üzgünmüş, Gece, leri sabaha kadar uyumaz «Benim halim ve olacak» diye ağlarmış, Bir gece yine uykusuzmuş, Pen- cereniln önünde oturuyor, ağlayor- muş. Oradan geçen urun sakallı bir ihtiyar onu görmüş. — Niye ağlayorun, güzeller gü- geli. Diye sormuş. Kız boynunu bük- müş, Adamcağız fazla israr etme- — Bastığın topraklar (hep lâle dolsun. Demiş, uzaklaşmış. Kız ertesi gün erkenden evden çikmiş. Bir de ne görsün, bastığı toprakta renk renk, çeşid çeşid lâ. | Anne, oğliyle, kızıni ariyor, On. lar nerede, resme dikkatle bakın bulursunuz, o Bulursanız o olduklari yerlere birer İşaret koyun ve res- mi gazeteden kesip bize gönderin. Doğru bilenlerden birinciye: Bir şişe kolonya, İkinelye: Bir düzine kurşun kalem, Üçüncüye: Bir Ata- türk tablosu, Diğer 35 kişiye de ay ri ayrı güzellikte hediyeler verile cektir. Bu sefer beiki hiç dönmeye.) cek.. İstanbulda pek çok şey, fa-| kat hiçbir şey, hiçbir ümid bırak. mıyarak gidiyor. Kendisine takı. h hiçbir bağ yok ki, onu tekrar buraya çekebilsin! Parça parça! doğranmış bir ömrün sen kısnumı harcamak üzere gidiyor, Arkada! gölge halinde eski bir sevgili, bü- tün ruhile severken, sevgisini şefkate çevirdiği bir genç kız, müşfik bir abla, hatıralar me zarlığı bir köy bırakarak., Artık hiç biri ona İstanbulun hasvetini duyuramıyacak.. Kalamazdı. Gö- nüle, Semahatin ifşa ettiği sr söylenemiyeceği E yavaş yavaş taşkın bir sevginin, şuurlu! bir şefkate intikal devresinde, genç kızı idare #tmek imkânsız- dı. Bu üç şahıslı dramda en bü. yük nel kendisine düşüyordu. Dünyanın en kuvvetli aktörü, ba- nu sahnede temsile kalksa sardı. Değil ki hayat sahnesinde. | Yegüne çare bü muhitten u zaklaşmaktı, Öyle yaptı. Nereye gideceğini düşünürken, Füsunu hatırladı. Bu zavallı kız, Sam- unda, ümidsiz aşkile başbaşa, bedbaht ve yalnızdı. Onu Gönül- den ayıran geniş farklar vardı. Füsun, mütevekkil kısmetini bek. Fiyecek, eski kadınlar gibi, ken- disini verdikleri erkeğe ömrünün da N Lâle bahçelerinin e ra l leler bitiyor. Kız, bahçede gezmiş Hileler arasında kalmış, kırlara çık- miş kırlar lâle dolmuş, nereye gitse orasi lâle bahçesi haline geliyor-! muş. Amcası, bu halin o farkına var. miş. Yeğeninin her tarafı lâle bah- gesi haline U getirmeğini kıskanmış, düşünmüş: yük bir tarla alayım. etra- fini parmaklıklarla ördüreyim, Ye. ğenim orada dolaşsin, başka bir yere çikmasın, Lâlelor yalnız be- nim malin olan o tarladan başka yerde yetİşmesin. Hemen o gün bir büyük (tarla almış, etrafını parmaklıklarla çevirt miş, içine küçük bir kulübe yaptır. miş. Yeğenini oraya götürmüş, “ — Bu kulübede yatıp ka'kacak- bu tarlada gezeceksin, tarladan dışarı çikatmazsın. Demiş. Kiz boynunu bükmüş,” kulübede yaşiyor, (tarlada dolaşı. yorüluş. Fakat tarlada tek lâle bi memiş, Amcası sabah gelip bal yormuş. Tarlada tek lâle bitmedi; ni görünce, yeğenine kızmış, hırpa. lamış, dövmüş, Kız ne yapsın. Tarlanın bir kenarina (o oturmuş, hüngür hüngür ağlıyormuş. Amcası yanina gelmşit — Ağlayacağına demiş, bu tar- layı da lâle bahçesi haline getir. Bu esnada o uzun sakallı adam meydana çilemiş. Kizin amcasin. — Ne diye kizi hirpalarsın, de- miş, onun gezdiği yer lâle bahçesi olur amma bu işln bir şartı var, — Şartı nedir? — Hürriyet, bu kiz serbest kal, madıkça, bastği yerde; lâle yetiş- mez, hi onu bu tarlaya hap-| setin, . — Öyle olmasa lâleler benim olmaz. — Kiz nasıl senin değilse, lâle. ler de senin olmiyacak, Çünkü sen bu âne kadar o zavallıya yaptıkla- rini düşün, Bir gün olsun yüzü gül ( RESİMLİ HİKÂYE ) Otomobil satacağım dye sevinirken 5 — Komşudan sesler geliyor, hele bir kulak vereyim... Bir o- tomobil alacaklar, ondan bahse. diyorlar, ben de otomobilimi sa. tacağım, Bu iş hoşuma gitti. — Komşunun yolunu bekle. rim. Hah geldi, birlikte bir ye - mek yemeyi tekilf ettim. Ne âlâ iabul etti. Yemek yerken pazar. liği da yapar, otomobilimi ona pahalıya satacağım. — Buyurun komşum, İstedi - iniz yemeği getirtelin, ben ik. ram ediyorum, aklıma gelmiş - ken söyliyeyim. Siz bir otomobil alacaktınız değil mi? — Evet, — Ohne âli, yemeklerde geldi. Buyrun yiyelim. Nasil bir etomobildi, — Çocuk İçin oyuncak bir o- tomobil, — Eyvah... tap götürdi Sakallı bir perl, Bu, perinin çok medi bak. — Ben de zaten bunu dum, sonuna kadar sadakatle — Özleri a1 öne; den götür İstiyor- Sakallı ibtiyar, kızı elinden tu.'ler yetişti bağ yakışlı, çok iyi huylu bir oğlu var dı. Kızı oğluyla evlendirdi, Kiz bü- İtün hayatında rahat etti, Ve ömrü oldukça, nerede gezdiyse orada lâ- Gk büyük ümid ve beklenen saadet“ kalacak, hislerini birinci plândallerin zevalinden sonra, daha kü» tutmayacak yaratılışta bir kızdı. Iztırabını bu kızın saadetinde Füsun, istediğini duyduğu dakikada hiç şüphe yok Bu 4a-/ kin, yetim, mütevckki! kızı mesud etmeğe çalışırken, belki de ken- eritmeğe karar verdi. kendisile o evlenmek sevincinden çıldıracaktı, ammını unutacaki son ümidi bu di elemini, musiki hocalı tevazı bir hayat geçiririz, düşünmüştü. İşte bu kararla, projelerinden valnız ablasını haberdar ederek, İstanbuldan uzaklaşıyordu. Mahzundu. içinde ttrek bir ümid tasiyordu. İstanbul, İstanbuldakileri aki) nutmak, yalnız Füsunu düşünmek *stiyor. . Biraz sade, mahcub, hatta ba- sit bir kız.. Lüzumundan fazla romantik, Gönül kadar hareketli değil, fakat bütün ruhile kendi- ine bağlanabilir. Henüz hamur halinde.. Ona İstediği şekli vere- bilir. Güzel de bir kız.. Ruhunu idi. Samsunda, burada olrnazsa, her hangi bir Anadolu vilâyetinde alır, beraber mü- diye çüğüne kanaat mecburiyetinde kalırız, un da şiradi, karanlık yolunda tek ışıklı, Gemi sarsılmıştı. Beyaz köpükler genişleyerek 5. nünde yayılıyordu. De. rin bir nefes sa:ık, İstanbulu »on defa kucakiadı. Kafasi için de çocukluğu, köy, Semahat, Gö“ nül, ablası, Saadet, çektikleri, göz açıp kapayıncaya kadar süratle geçen hayatı bir resmi zeçid yaptılar. Acı acı başını sal, ladı. Serin bir rüzgâr esiyordu. Başımı biraz daha pardösüsünün kalkık yakaları içine soktu. Şap- kasını birsz daha çekti. Köprü, ısıklar, gittikçe küçülüyor, arka. da kalıyordu. Koyu gölgelere gömülmüş, u- vumağa hazırlanan Boğaz sirt- larına, ışıkları göz kırpan yahla. ra uzun uzun baktı. İşte, Saadet- 'e yeni tanıştıkları zaman geldik- leri gazino.. Kimseler yok.. Saa. deti düşü or, Bu defa kurtu labildi elinden.. Bu kadın kendi- sine fenalık mı elti? Yoksa, bilâ. kis hayatına girmekle, coşkun hislerinin önüne katarak onu j v- tam manasile dolduramazsa bile| kendi istikametinde bir müddet gözlerini okşayabilin. Adetâ Fü-| sürüklemekle hizmette mi bulun- #un gözünde tütüyor. Kaybedilen du? (Arkası var)