İ Seyfi Bir Noel hik (Donmıyan kız çocuğu ile o Yazan: Maksim Gorkiy Noel hikâyelerinde, her yıl, bir kaç fakir oğlan çocuğu İle birkaç fakir kiz çocuğunu dondurmak, €s- kiden kalma bir âdeltir. Düzgünce Noel hikâyelerinin kız veya oğlan çocuğu, umumiyetle büyük bir evin penceresi önünde durur ve muhte. şem salonların içindeki süslü çan) azışlarını seyreder, En sonunda da, ei ıztırablar ve acilar çekerek Hikâyelerideki karşı gösterdikleri ben bu Noel hikâ; yetlerinden eminini, Bularin, Bumu harrirlerin, hikâyelerinde, fakir ço- cuklarini dondurmaları, o bunların varlığını zengin çocuklarına hatır. latmaktan ileri geldiğini biliyorum. Fakat ben şahsen böyle meşru bir maksadla da ola, hiçbir fakir ço. cuğu veyahud fakir kizi dondurma- ğa cesaret edemem. Ben kendi hesabıma hiçbir za man donimadım; bir fakir çocuğun veyahud bir fakir kizin donuşunda kahramanlara Ve ikisi bir ağızdan: “ESHIKAYERN da hazir bulunmadım, Binaenaleyh donuşa ald ihtisasati tasvir ederken gülünç bir mevkie düşmekten kor. canlı varlığa haber vereceğim diye bir başka canlı varlığı öldürmek de biraz tuhaf mz m1?, İşte bunun içindir ki ben, don- miyan bir kızla bir oğlanın hikâye- sini anlatmaği tercih ediyorum, * Bir noel akşaminın saat altisi idi. Rüzgâr, şurada burada (şeffaf kar bulutçuklarını harekete getire rek esiyordu. Bu, şekilleri belirsiz, güzel, hafif, adeta buruşuk tülbend parçacıklarını andiran soğuk bu- lutçuklar her tarafta uçuşuyor, 55 - kakta yürüyenlerin yüzlerine düşü- yor ve buzdan iğnelerile yanakların derilerine batiyor, beygirlerin surat larımı kaplıyordu. Beygirler başlari- nı sallayor ve burun deliklerinden sicak buhar sütunları çıkararak gü. rültü İle #oluyorlardı. Telgraf telle. lar beyaz kadife kaytanlari andiri- yorlardı, Gökyüzü berraktı, birçok! yıldızlar işildiyordu. Bunlar o ka. dar parlak ışıldıyorlardı ki, ödeta birli bu geceye mahsur olmak üze- re onlari firça ile ve tebeşir tozile parlatmiş sanilebilirdi. Tabi bu mümkün değildi. Cadde gürültülü ve canlı idi, At- lılar koşuyor, yayalar o yürüyordu. Bunlardan bazıları hızlı, bazıları İse ağir ağir yürüyorlardı, Bu fark her halde şundan ileri geke gerekti: Bunlardan birncilerin işi gücü vardı, veyahud kalın paltoları noksandı, ikincilerin ise herhangi bir işi yok. tu, değil yalniz kalın paltoları, fa. kat kürkleri bile vardı. İşi olmıyan, fakat kalın yakalı bir kürk giymiş. ağir ve mühim bir eda İle yürümekte olan bu adamlar- yevarlandı. önünde daireler çizerek, bazin bir shenkle, iki ses halinde yalvarmağa başladılar, Kizin çingraklı sesi: kuyorum. Sonra, mevcudiyetini bir! ri üzerinden kırağılar sarkıyor, bun ei Ekmek parası, bayram para. isal, i Diye tutturayorlardi. ! Bunlar, benim kahramanlarim o- lan fakir çocuklardı, Erkek çocuğun ismi Mişka Prişç, Kizin İsmi Katka Riyabaya idi, Kürklü zat yürüyor, onlar onun yolunu keserek, ayakları altında ile- den geldiği kadar adamın yürüme- sine mani olmağa çalişirken Katka da intizardan doğma bir heyecanla tıkanarak tekrarlıyordu: — Bir sadaka veriniz!, Çocuklar adamı iyice biktirinca, isını çikardı ve burnunun dikine ka. dar götürerek solumağa başladı. Sonra parayı çıkardı ve kendisine uzanmış olan kirli ellerden birinin İçine sikiştirdi, İki paçavra yığını bir anda kürk- lü adamin yolu üzerinde Oo kaybol- i dular ve hemen bir kapının içinde. ki bir kovukta kendilerini buldular, Orada — birbirlerine sokularak bir müddet sessizce sokağin iki yanını Fakir çocuk Mişkn aci bir zafer edaşile: — Görmedi şeytan, dedi. Kız arkadaşı: O arabalara oğru gitti, köşeyi iğ cevabini verirken sordu: — Şu kürklü zat kaç para verdi? Mişka alâkasızca: — Bir Grivennik, (*) dedi. — Bununla ne kadar paramız oldu?, — Yedi grivennik'le yedi kapik, — Ohoo epey olmuş! Yakinda eve gidecek miyiz?. Mişka dalgın bir eda İle: — Gidersin, acelen ne?. Dedi. Hem sen dikkat et, öyle birdenbire sokulma!, Sonra nokta bekleyen po- Bs görür, enseledi mi derini yüzer. İşte bir duba geliyor, koş!, Mişka'nın «Duba» dediği, kolsuz bir nevi sako giymiş olan bir ka- dındı. Çocuğun ne kadar terbiyesiz ve yaramaz olduğu, büyüklerine — Allah rizası için, amca | Diye yalvarıyor, kisik bir erkek; çocuğunun sesi ona yardım ediyor- çi Efendimiz, efendi! — Fakir çocuklara bir sadaka ve riniz!, Tarihi tefrikamız: 79 AKİLE HAN ve "n yazmıştı? «Sebeb olanlar» lediği kimlerdi? Ve sonra neye | sebeb olmuşlardı? Ya, «dünya ahiret karındaşımaız!» demek demekti? Sipahi zabiti beyninde duman- m sis perdesini bir türlü de- aydınlığa çıkamıyordu. 1 tengi bir anda Ğlü yüzü ren- ELİN vaa m hürmetsiz davrandığı ba söz. lerden pekâlâ anlaişiliyordu. Mişka: 191 Griyermik: On kapk bularında İbr gümüş Dam olay, bizim paramızla on karış eder, lümsemeye savaşan ihtiyar dadı- sına hışımla baktı; — Bunu sana kim getirdi? — Hubyar cariye, — Ya, başka bir şey demedi mi) Esma kadın dudaklarımı küp omuzlarını kaldırdı: — Nesne dememiş idi. Hamza Bey bu sefer daha sert bü- ri geri koşuşuyorlardı. Mişka, elim-| o kürkünün önünü açtı, para çanta! ip) aâyesi ğlan çocuğu hakkında) ” Çeviren: Hasan Âli Ediz ! — Sevgili hanımefendi! Diye murıldanıyor, kiz ise: — Allah rizasi içm bir sadaka! i Sözlerile ona yardım ediyordu. Mışka; — Vay şeytan kuklası!, Üç kas! pik verdi, diye bir küfür salladı ve kapinin içindeki kovuğa atıldı, Sokakta ince kar tozları uçuş- makta devam ediyor, soğuk rüzgâr ise gittikçe sertleşiyordu, Telgraf j direkleri boğuk boğuk inliyor, ge. sip giden kizaklarin altındaki kar gürültülü bir şekilde gicirdiyordu.! Sokağın uzağında o bir yerde genç ve çıngraklı bir kadın ası) duyuldu, Katka arkadaşına daha fazla $0-| kularak sordu: — Anfisa teyze buğün de sarhoş olur mu dersin?. Mişka, büyük bir adam edasile; — Ne diye olmasın, tabii olur!. Dedi, Rüzgâr, damların üzerindeki kar- ları kaldırarak yavaşça bir Noel ar. yasmı ıslıkla çalmağa başladı. Bir iyerde bir kapı mandalinin gürültü jile açıldığı duyuldu. Sonra, cam bir| kapının şingirtiları işitildi. Çingirak ili bir ses haykırdı: — Arabaci!., Katka: — Eve gidelim, teklifinde bu- tundu Mişka öfke ile çikişti: — Eh, sen del, Şikâyete ml baş- ladım!. Evde ne var sanki?, Katka kisaca: — Sicak, diye izah etti, | Arkadaşı alay ederek; İ — Sicakl, Diye onu taklid etti. , Evde hepsi toplanınca seni bora tep meğe mecbur edecekler, iyi mi san. ki?, Sonra sara votkayı dayadılar mi gene kusmağa © başlarsın!, Sen hâlâ eve gidelim, deyip dur. Mişka, kendi kiymetini takdir e den ve kendi görüşüne emin olan bir #san odasile hindi gibi kabardı. Katka titreyerek esmedi ve kapının köşesine çömeldi. — Sen sus bakalım... soğuk... sey de- i biraz tahammül et... bir ğil!, Biz, kardeş adamakıllı sima. cağız... ben İşimi bilirim. kardeş ben isterim ki... Mişka, İsteklerile arkadaşını alâ. kadar olmağa mecbur etmek mak- sadile sustu. Fakat kız, gittikçe da. (Devamı 7 nci suyfada) Caddeye çıktığı zaman ileri den yeşil atlas perdeli bir «mah- fe» geldiğini gördü: «Mahfe» şeyhislâm Esad efendinin mahfe- sine de benziyordu. Fakat, bu- nun önünde silâhlı Obostancılar saray baltacıları (1) vardı. amza Bey kafiley» yol vermek için «Şahinin» başını çekti, Az daha bayılacak, hayvandan dü. sordu: — Ya, ne zaman gelmiş idi? — Az oldu civanım. — Eyübsultana mı döndü dir- siz? — Beli, Eyübe dönmüştür. Hamza Bey başka tek kelime sormaya lüzum görmeden «Şa- şüp toprak üzerine yığılıverecek gibi olmuştu: Yeşil perdeli mah- fede üç kadın vardı. Biri önde öteki arkada sırmalı püsküllü ve altın koşumlu iki ka- tr arasında hafif hafif yalpala- yan otahtıravan» içinde «Âkile» Hanımla oGülçiçeğin oyaşmaklı hiniv mahımzuladı. İleride köşe- yi dolanmca dar bir sokak vardı: Buradan ana enddeye cıkacaki Yastık taşlı bozuk kaldırımdan saçrlan kıvılcmlar Şahinin nal şakırtılarına (karışıyordu. Ana caddeye çıkılacak yerde hayva- #e me: lee sena yüzleri iyiden iyiye farkedilebi- Wyordu, Evet, orada yabancı bir kadın da vardı. Mahfe tam «Şahin» in hizası. LiJ Bir kasım okuyucular iç'n ebola. ew odun üren demek değildir. Mera,| ON POSTA SPOR Tehir edilen lig maçları yarın yapılacak Birinci devre maçları esnasın- da tehir edilmiş olan maçlara ya. rm Fenerbahçe ve Şeref sahala- rında devam edilecek, bu suretle ük devre oyunları tamamlanmış olacaktır. Fenerbahçe stadı: Fenerbahçe - Beykoz Futbol muhiti bu maça büyük bir ehemmiyet vermektedir. Son haftalarda yaptığı maçlarda iyi neticeler almış olac oBeykozun, Fenerbahçe için bu derece e - bhemmiyetli bir rakib sayılmasın. da elbette bir sebeb o'sa gerek- tir. Beykoz, lig maçlarında üze- rinde en az tahmin yürütülen bir takımdır. Başta, bulunan bütün takımlar karşısında Beykoz dai ma şaşırtıcı neticeler almakiz şöhret bulmuştur. Meselâ, geçen mevsim lig maçlarında dokuz ki- şi ile oynadığı halde, Fenerbah. geyi 2.0 mağlüb eimişti. Buna benzer birçok misaller bulmak mümkündür. Ekserıya, baştan ba şa bir müdafa kesilen Beykozu yenmek bundan dolayı güç olu. yor. Açık olarak konuşursak giiç de olsa bu maçın tabii galibi Fenerbahçedir. — Snat, 14,30 da başlıyacak ma- şı Feridun Kılıç idare edecektir. Şeref stadı Beşiktaş - Taksim Lig lideri Beşiktaş, ligde sonuncu vaziyette bulunan Taksim karşı- unda endişesiz bir oyun yapa caktır. Bu maçta her hangi bir sürpriz beklemek yeraizdir. Maça saat 14,39 da başlana - cak ve oyunu Mulitar idare ede. i cektir. Fatih stadı: İkizi Tig maşlırı Bu sahanın en mühim maçı Anadoluhisarla - Beyoğluspor a- rasında yapılacaklır. Grup birin. cisini tayin edecek olan maça bu bakımdan ehemmiyet verilmek - tedir. Saat 10,30 da yapılacak bu maçı ehemmiyetini: sen Şazi Tezcan idare edecektir. Öner Besim Bugün yapılacak mekteb maçarı Mektebler arası lig maçlarına bugün Fatih ve Şeref stadlarında devam edileceklir. Geçen hafta başlamış olan mekteb maçları da hararetli bir şekle girmiş bulun. maktadır. Şeref stadı: Birinci maç; Boğaziçi - Per- tevniyal, saat: 14,30. İkinci maç; Haydarpaşa - Işık, saat: 15,40. Hakem: Şazi Tezcan. Fatih stadı: Birinci Maç; Taksinı - Şişli Te. rakk?; saat: 14,30, Muallim mektebi - İstiklâl, sa- at: 15,40. Hakem: Ahmed Âdem. Mevsimin ilk halk kır koşusu Atletizm ajanlığı tarafından tertib edilen mevsimin ilk halk|cudu arttırıldıkça işçi Harb meseleleri : Muhariblerde işçi meselesi Yaza: Seyfi Kurtbek |) pbtlerde muharebe eden or. mektedir.Ziraat ve maden işlerinde duların sarfiyatını karşila- İşçiye o kadar çok ihtiyaç vardır mak üzere geride ve memleket kı ordudan bile yardım istenmiştir. içinde çalıştırılan — işçilerin miktarı! Harb için acele olarak (yetişmek gittikçe artmaktadır. Geçen harb.| mecburiyetinde olan ordunun böy. den sonra cephedeki bir askere le bir yardımda bulunmasına İm- mukabil 5-9 işçiye lüzum olduğu kân olmadığından İşçi İhtiyacını j anlaşılmıştı. Bugün bu nisbetin kadın, çocuk Oo ve mahpualarla kar çok değiştiği muhakkak. Çünkü bu patmağa çalışıyorlar. Harb sanayi harbde, harb sanayii şimdiye ka- inde çalıştırılan kadinlarin miktari dar görülmemiş büyüklükteki ordu.! yakında aktı milyonu bulacakımış. ilarin sarfiyatını karşılamak mecbu-| Tenbol ve az verimli olduklari riyetindedir. Bundan başka zireat|için memleketlerine. iade edilen sahasında da gün geçtikçe odaha| Meksikalı amele de daba müsaid çok işçiye Mizu hasıl olmaktadır.| şartlarla tekrar çağırılıyor. Bunlar Harbin bu 'zorlakları iki tarafta da! dan. başka cenubi Amerikadan Çinli vardır, Geçen harbde daha ziyade işçilerin gelirtilmesi döşünülmekte- abluka içindeki devletler daha çok'dir. Diğer taraftan harb kuvvetleri sıkıntı çekmişlerdi.. Bu harbin bir mütemadiyen İktisad . sahasından hususiyeti de ablukanm karşılıklı insan çekmektedir. Bazi mintaka. / olmasıdır. Amerika gibi dünyanın larda zirai İşçi buhranı o kadar her tarafina yiyecek ve ham mad- büyük olmuştur ki o (Kaliforniya) de salan memlekette, Avrupa orta.) da rekolteyi kurtarmak için kiz ve #indaki memleketlerde olduğu gibi| erkek mekteb talebesinin haftada yiyecek ve madde tahdidatı yapıl!dört gün tarlalarda çalıştırımasna gmaştır. Orada da çok çalişmak za- İrureti hasil olmuştur. İşçi azlığının en büyük sebebi, İşçilerin silâh al tina alınmasıdır, Almanyada 70 bin kömür a- melesi orduya alınmıştır. Bunların yerine alinan amelenin İse randıma ni azdır. İşçi azlığında veya yok. dolayi birçok Ymüessrse- ler çalışamıyor. Almanyada yük- sek ücret önceleri işçi tedarikinde faydalı olmuştu. oFakat artık pek roğbet bulmuyor. İşçi ihtiyacinin ya bancı amel: ve esirlerle telâfisine buçuk milyon yabancı İşçi ve esir çalıştırıldığı tahmin o edilmektedir. Rus esirleri zirant işlerinde ve ma. kat bunlar da kâfi manya, yalniz kendi milleti | değil, işgal alındaki bütün Avru. / pa İçin teşkilât yapmaktadır. Bütün bu memleketlerde İş saatleri Al manyada olduğu gibi yapılmıştır. Fransanın tamamile işgalinden ev- vel Laval Fransiz İşçilerini Alman- yada vazife almağa davet etmişti, Gönüllü giden #şçilerin miktarı ar, zu edilen nisbeti bulmadı. Bugün Fransiz İşçilerinin kâmilen Alman- İya emrinde (çalıştırılacağı tahmin j edilebilir. İngilterede gönüllü işçi balmak siyaseti muvaffak olmadı ve geniş mikyasta bir işçi seferberliği yapıl. masina zaruret hasıl oldu.İngillere- de ne esir vardır, ne,de yabancı işçi getirmek o mümkündür. Orada her börlü işlerin yap ından başka çare yoktur. 45 mil Ingilizin 22 milyonu (er kek ve kadın) orduda ve geri hiz. metlerinde seferber edilmiş vazi - yettedir. İngilterede şimdiye kadar görül memiş mebette olan bu amele he. İsafeti içtimai bir inkiliba da yol açmış bulunuyor. Bu şekilde total gelmiyor. Al yatında, şimdiye kadar büyük bir taassubla bağlı kalınan an'ane ve prensipler üzerinde köklü değişikik ler yapacağı şüphesizdir. Amerikaya gelince: Ordu mev- İhtiyacı da kır koşusu yarın Mecidiyeköyün. | artiyor. Harb sanaylinde çalışanla» de yapılacaktır, İkinci sı da 5000 metredir, na gelmişti ki Âkile Hanımla göz göze geldiler, Genç kız ilkin sapsarı kesilmişti, ardından kızar rarak gözlerini önün; indirdi Gülg'çek kaşlarını çatmış, daklarını dişliyordu.. Ağır ağır geçtiler. Yüz adım gittikten son- ra bir köşe başında ikinci bir ka- labalığa rasladılar. Âkile, karşı sında kınah elleri göğsü üzerine bağlı olduğu halde pu* gibi ha. reketsiz oturan «haznedar uslai kadına sezdirmeden perde aralı ğından arkaya bakti. Yüreği, çarpmadan ziyade geziyor. bayı- hveriyormuş gibi oldu: Hamza Bey uzaktan juzağa, ağır ağır geliyordu. Sokak ileride büsbütün tenha- Taşmıştı. Âkile yanındakilere his. settirmeden elini perde lığına soktu, avucundaki kenarı me- mekşe oyah ipek çevreyi bırakı- verdi. Çevre tahtıravanın yeşil üze- M kategori |rin mikteri 3000, birinci kategorı müsabaka. | ediliyor, bü yıl 7-8 milyon tehmin sonunda bunların on milyonu geçeceği ümid edil İkinci Osmana gelm giden güzel kız arauktan bir daha gerilere baktı: Orada, menekşe oyalı çev- renin düştüğü yerde Harıza Be- yin atından indiğini seçişur gibi olmuştu: Keder dolu yüreğine bir ferahlık ve bir genişlik dolu- yordu. Defterdarda Ekmekçi Ahmed Paşanın geçen zene devlet tara- fmdan zaptedilea büyük konağı önünde durdular. Kırlar Süleyman ağa iki hadım zenci ile ilerledi. Bunlar kafileden evvel gelmişler, gürültü ve nümayiş ol- masm diye Eyübsultan iskelesin. den kayığa bindirmedikleri yeni haseki sultan Âkile Hanımı, Def- terdarda Ahmed Paşa sarayı İs- kelesinden on iki çifte bir saray kırlanşıcına bindirip Topkapı sa- rayına götürmeğe ( hazırlanmış- Tardı. : Tahtıravandan indiler, «Âki. le» Gülçiçeğin koluna dayanarak yavaşça fısıldadı: — Anı gördünüz mü? At üs şalışıliyor, Almanyada o bugün beş! bdenlerde faydalı oluyorlarmış. Fa... İngilizler o tarafından) bir seferberliğin İngiliz içtimai ha-| mecburiyet görülmüştür. Amerikada işçi buhranına karşı bir mecburi iş kanunu projesi ya- !pılmıştır. Fakat bir türlü serbesiçi- ilik fikirlerinden fedakârlik yapma. ğa razi olmiyan bu memlekette böyle bir proje iyi karşılanmamış- tır. Görülüyor ki, nüfusun çokluğu- na rağmen Amerikada işçi bulmak zorluğu içindedir. Harb uzadıkça muhariblerdeki bu işçi derdi, halledilmek (şöyle "dursun, daha üzüntülü bir şekil alacaktır. Harb kuvvetleri mütema, diyen en İyi elemanları kendine 4- lacak ve işler en genç nesillerin omuzlarına o yüklenecektir. (Harb tahır.batı devam ettikçe daha çok iye ihtiyaç hasıl olacaktır. O hal- de, daha çok ve daha iyi işçi ta. lebine karşı gitlikçe daha öz ve daha fena İşçi bulunabilecektir, Kadın ve çocukların çalıştırılması yeni nesillerin yetişmesi üzerinde İmenfi tesirler yapacaktır, o Hülâsa, İbarb uzadıkça Iki taraf da, battâ; tarafsizlarda bile, umumi bir yor. gunlek ve yıpranma hasıl olacak: tir. sonra bu umumi der; mansızlığın meydana getireceği ik» tisadi, siyasi ve İçtimai teşevvüşles ri bir tarafa birakalım, harb sene. leri ile onlari tekib eden bu teşev- vüş seneleri içinde doğan nesiller, içürük ve ciliz nesiller olacaktır. İşte barb sonu kalkınma devri bu çelimsiz nesillerin omuzlarına yük- lenecektir, Benara sean arasam 2414000004408 BUAAAAENAN EMARE EMEN Kız mekte'leri vo'eybel maçları Kız mektebleri arasındaki vo. leybol maçlarına dün Eminönü Halkevi salonunda devam edil - miştir. Erenköy iiesi; (o (15-9), (10-15); (15-10) sayılarla İnönü lisesine galib gelmiştir. Kız muallim; (15.5), (16 15), (15.2) sayılarla Kandilli takımı- Dı venmiştir. Beden terbiyesi umumi mü - dürlüğü istişare heyeti Pazartesi günü Ankarada O toplanacaklır. İ Toplantıda istişara heyeti tara « fından seçilen komiteain hazır - Isdığı ranor tetkik edilecektir. —ıi, Gülgiçeğin gözleri öfkeli öf- keli caddenin üst başma kaydı. Evet, Hamza Bey uzaktan ağır ağır geliyordu. Kızlar ağası ve zensi Arablar gelini Ahmed Pasa konağı iske- lesine doğru götürmeğe başladı- Tar. Bastancılarla baltacılar ko- nak karşısma bir'ikmeğe başla” yan halkı söve saya koğuyorlar. dı. Hamza Beyin havvanına yol çifte y kayığına bindirilme- ilen bos «mahve» yanın dan düşünceli düşünceli o geçti. Yüreğinde kendini: küçük O gör, meğe başlıyan bir «benlik» ya- rası ezilip sızlıyordu! Vektin şeyhislâmının kızı, kendisi, şu hadım ağaları ve teberdarlar! «Fenere» giden dâddenin da- raldığı yerde durdu. Geçen gece yüzünü yıkadığı çeşme orada şa- nl şarıl akiyordu.