Yurdda Kocaeli, Bandırma, Edirne ve Çorbada umumi yneclis azaları seçimi yapıldı Edime (Hususi) — Vilâyetimiz Umumi Meclis azalıkları için Hü- kümet konağında yapılan seçimde C. H. Partimizin gösterdiği nam. zetleri kazanmış ve Edime azalık. larina tüccar ve müteahhid M. E- dip Ağnoğulları, Dr Fuat Koman, Ali Havsalı, Eczacı Suat Sıdar, Tüccar Ahmed Mejgel, Rifat Var, dar, Kitabcı Hilmi Atakan, Uzum köprü azalıklarma o Mustafa Üner, Lâtif Görece, Halit Orhon, Vahit Yayalar, Meriç azalığınn Fuat O- > m azalığına, Ahmed Koru, eşan azalığına Hüseyin Dinçer, Muhlis Savaşel, Arif Ödül ğa: lerdir. Bandırmada Bandırma (Hususi) —. salonunda kaymakamın riyaseti al men toplanan müntehibi e sanller nin göstermiş olduğu umumi meclis azalıklarına Doktor İsmail Gökmen, Mustafa Zeybek ve Mus tafa Butuyu seçmişlerdir. Kocaelide İzmi (Hususi) — Müddetleri s0. muna eren Vilüyet Umum: Meclisi aza seçimi yapılmış ve C.H. P. ta- rafımçlan namzed gösterilen © zevat ittifakla seçilmişlerdir. Yeni Vilâyet Umumi Mecllsj a- zasinin isimlerini bildiriyorum: İzmit: Rifat Yüce, Kemal Öz, Sedad Pek, Sadettin Atış, Salih doğlu, Adapazari: Ahmed Abasiyanık, Cevad Adapazarlı, Reşad o Kerem. oğlu, Şevket Kökçü, Yusuf Özkaya, | Mahmud Höc, Kandira: İsmet Yelkencioğlu, Sa- di Kaner, Mehmed Taner, Cemil Yücelsi, Geyve: Süleyman Akyol, Kemal Yılmaz, Ali Acar, Mehmed Boncuk! Hendek: Lâtif Dinçer, Mustafa| Akay, Karamürsel: Enver Balkan, mi Bilge, ame İsmall Başaran, Esad Say Gölcük: Osman Dalın, Karası: Şükrü Saka, Osman Kas. Çortuda Çorlu (Hususi) — Kaymekam Arif Dündarin reisliğinde toplanan Belediye meclis azaları ve İkinci Mmüntehibler umumi meclis azalık.| larına Ziya Güray, Ali Osman Er- söz, Süleyman Eten ve Hulki Mal- koç'u seçmişlerdir. m Alanada pamuk satışları Adana (Hususi) — Adanadaki pamuk mahsulünün mahtelif firma- lar tarafindan alınmasına devem diliyor. Fakat bu mübaysalar çok ir ve nazlı bir şekilde yapılmak dir. Bu yüzden müstahsil müşte. dir. Ve halihazırda Adana çift- isi pamuklarının yüzde kırkını an- satabilmiştir. Ziraatini oyalniz uğa hasretmiş olan bir kisim iüstahsil malı darlık (İçindedir. libayaanın şüratlendiritmesi dört zle beklenmektedir. Belediye Rah- «Son Posta nin edebi romanı: nefeslerln yüzümü ka, en, yegâne sevdiğim a- ölünceye kadar onun vâdettiğim insana | mukavemet o edebilirdim. iras bizi kendimizden geçir işti. Baygm bir halde kollarının sma düştüm, O dakikayı yaşar gibiydi. Göz. i küçülmüştü, burun delikleri ılıp kapanıyor, göğsü heyecan- kabarıyordu. Hasretli bir azabdı bu! Belki, artık son günlerini ya- dığı cinsi arzuların, içi titreye *k, dilde kalmış bir lezzet gi- , sadece intıbalarımı hatırlıya- leceği hislerin iflâsmı ifade e — Beraber işlediğimiz üç gü hm birincisi ve en büyüğü Ve-| di Kesik kesik konuşuyordu: — En büyüğü. Evet en büyü- , en müthişi.. Diğerlerinin de ndari farkı yok.. Lâkin, bunu! başka adamın karısı olduktan gün sonra işledim ve. Zorlu bir heyecanla diklene- yüzüme baktı: Anlıyorsun değil mi? Artık tmama lüzum varmı? Zelzeleden İ Şehirde, kazalarda ve k güzel binalar Anadolu muhabirimiz yaziyor: İç Anadolu vilâyetlerimizin vaktile en çok ihmal görenlerinden biri de şüphesiz Tokattır, İnsan, bu mü him yurd parçasının bu kadar jemi edildiği devri döşündükçe hü. zün duyuyor, Feyizli toprakları ile yarı Konya demek olan Tokat vi- lâyeti şimdi o eski ihmalin açlığı yaraları kapatmak zaruretinin his- İ solunduğu yurd parçalarından birl. İdir. Bunu takdir eden Cümhuriyet idaresi buraya değerli elemanları memur etmekte büyük isabet gös. termiştir. Beş altı yıl evvel Recai Güreli, Tokatın O İmarına kendini vakfeden bir adam olarak tanıt. mak mazhariyetine (o kavuşmuştu. Şimdi de İzzeddin Çağpar gibi ha, reketii ve kiymetli bir valiyi iş başında görüyoruz. İzzeddin Çağ. par felâket geçiren Tokata zelzele- nin husule getirdiği rahneleri tedavi | |isin yetişen bir idareci olarak vaki| icrastile bu muhitte büyük itimad, kün sempati tesisine muvaffak olmuş ir, Bu İcraatin şu son iki sene için.) de vücudlandırdığı eserler azımsa»| namaz; yer sarsintisindan zarar gö. ren köylerin yerleri değiştirilerek! münasib mahallerde örnek köyleri halinde yeniden inşa olunmuş, bun. lar gayet wcuza mal edilmiştir. Kaymakam evi olmiyan kazalar! nahiyelerde müdürler için evler ya; tırılmış, zelzelede meubaları deği. şen üç şifali (suyun Mecraları «| uygun yerlere uzatılarak üç modern! kaplıca vücuda getirilmiştir. Şehrin Turhal şosesi o Mmedhaline doğru İnkişaf ettirilmesi esas tutu. larak bu semtte bir Nafia binasi ile hususi muhasebeye aid evler! yaptırılmış, spor sahası buraya nak ledilerek buranin büyük bir stad. yom haline kalbi için ihzarat yapıl. miştir. Bir de beden terbiyesi bir) nasi İle bir çocuk bahçesi vücud. landırılmıştır. Geçen yil mekteb köylerde 47 adedi lması ! Balıkes Balikesir o (Husu « al) — Viliyetimiziin nisai ve vilâdi mü- eseesi oln (Doğum evi) son seneler zar. İ fında halkın daha faz la rağbetini kazan - miş ve kazalardan şimdiye kadar tered- İdüd ve endişe ile gi. İ den has'a'ar şefkatle | hastaneye alınmiş ve ya bakılmıştır. Yur - ! dumuzun en lüzumlu sihhi bir mü- İ essesesi olan bu şefkat yurdunu ida. İre eden değerli başhekim Mehmed â iz halkı Anhyordum. Hem de bütün şu- urumla.. Ne tuhaf, iki garib his kucaklıyor beni.. Buna inanamı- yorum; Okendimi inandırmağa zorluyorum, İçimde izah edil mez, tatlı bir his esintsi.. Sema. hatten çocuk sahib; olmak.. Akla hayale gelmez bir vaziyette, bel lenmiyen bir zamanda kendimi baba bulmak.. İşinden evine döndüğü zaman, daha birkaç gün sonra doğacağı tahmin edilen çocuğu kucağına tutuşturulan bir baba vaziyetin- deyim. Hayretli bir sevinme.. E- vet, sevinmeğe benzer bir şeyler var içimde. Demex Semahat Oh, çok garib, bu satırları yazar. ken ellerim titriyor. Şey, yani Semahat.. Çılgınca sevdiğim, kay bettiğim için de perişan olduğum, hasretile yıllarca Okavrulduğum kadın, benden bir parça taşımış... Bizi birbirimize yalnız kalbleri- miz değil, kanlarımız da bağla- mış. Sonra ban nihayet bir baba- yım hal Oooh, hsın de Gönlün babası.. Bu tatlı ürperişe dehşel karışıyor. Bunu ağzından duy. mak, bütün tafsilâtile işitmek is- tiyorum. Bunda da garib bir zevk var, sonra Tokat yenilen imar edildi öylerde birçok yeni ve yapıldı, inşaat hâlâ devam ediyor | Tokat Valisi İzzeddin Çağpar olunmuş ve diğer bazı köylerde de yeniden okullar inşası için mal zeme tedarikine girişilmiştir. Yolların tamiratma, köprü ve menfezlerin mahallen O islahina e. hemmiyet verikmiş, köy davasına bilhassa dilikat ve himmet sarfe. İ dilmiştir, Bu gibi ve mümasil İcraattır İsi Tokatlılarda büyük bir memhuni. yet uyandırmıştır, A.G. Edirnede bir tüccarın teberruu Edirne (Hususi) — Edirnemizin hayirsever | tüccarlarından Kemal! Dönertaş Edime Memleket Hasta - nesine 100 liralık nohut teberru et-| | | miştir. | Edimede bir yangın Edirme (Hususi) — Dün gece Ağaçpazarında çikan bir yangin İt- faiyenin gayretiyle etrafa sirayet etmeden söndürülmüstür. Yangin tam saat 10,40 da Ağaç Pazarında Cemal Ateşe ald ot de- posundan çıkmış. bitişiğindeki eve sirayet etmiş ve avin çatısı İle de, podaki otlar kâş ir doğumevinin çalışmaları o Y artmaktadir. ve ana şefkati gös, teren bu doktorumuz Müessese yi ber gün daha mütekâmll hale getiriyor. 5 İzah et biraz, nasıl oldu bu iş | Dedim. Sesimde eski sertlik- İten, şüpheden ever yok. Çocuğu mu karnımda taşımış kadın o.. Birden, beynine kurşun yiyen vahşi bir hayvan gibi kıvranıyo. rum, Gönül.. Demek gayri meş-| ru bir çocuk.. Ne iğrenç kelime.. Bir piç şu halde.. Nesebini tesa- düfün kurtardığı bir piç.. Ellerimle yüzümü kapıyorum. Yarabbi ne korkunç! Ben bu gü- nahı dünyanın en temiz, en asil , hâtiften ge len bir sese benziyor, Dinliye- lerim başka kulaklarım i işitiyor, ka- fam başka bir alemin içinde do-| laşıyor. Rüyada uçuruma yuvar. lanıyoruz bazan,. Böyle bir suku: tun dehşeti ve üzpermesini hisse- diyorum, — Düşün Vedad! Hiçbir esba- bı mucibe 'beni mazur göstere. mez. Ben alçakça bir günah iş ledim. Amma o zamanki şartlar| içinde, mütalea edilirse biraz te- selli veren taraflar bulunur belki de.. Hayran olduğum, taparcası- na sevdiğim nihayet idealim olan sevgilinin kolları arasından al nip başka bir adamın kucağma atılmıştım. İlkim e bedbaht Bu günaha sen sü edin beni.. âlemde iyet Halk Partisi kaza kongresi top- İ lihlide iki sene kalmış, son yılla) Hayır yalnız kahahatli sen değil. sin! Ben de sahte bir mukave- Bilecik, Şarkışla ve Kaşta Perti idare heyeti ve reis "seçimleri Yyapiidi Şarkışla (Hususi) — Cümhurl, lanmiş, dilekler üzerinde müş ve İyi kararlar alimi pilan İntihabda yeni ida; ne Şu zatlar seçilmiştir; Rasim Çelilcer, Macid Sözer, Vey| »l Güleç Halil Köse, İbrahim Köse va Yusuf İzoğlu Ba idare heyeti kendi aralarında başkanlığa Rasim Çelikeri seçmiştir. Bilecikte Bilecik (Huswi) — Bilecik böl. gesi Parti Müfettişi ve Samsun Meb'usu Zühtü Bilecik Meb'us: Ka-| sım Gölek ve doktor Muhlis Vali Şahinbaş ile beraber gelerek C, H. P. idare heyeti seçi. minde hazir bulunmuşlardır. Kaza ve nahiye üyelerinin iştirakile yapı» lan bu seçhinde enebuslarim!z1 üye- lerin birçok dileklerini (o dinleyerek not etmişlerdir. Yapılan (seçimde idare heyetine fabrikatör Nuri Te. mMürlenk oğlu, Doktor Necati, Te- cimbank muavini İsmail Çağlayan, Kooperatif Müdürü Refik Tunçer, Foto Rasih hekimoğlu, Manifatura» <i Sabri Tavşanlı, Kavaf Hüseyin Ersal seçilerek aralarında yapılan İntihabta reisliğe (eski rels Timur. Tenkoğlu getirilmiştir, Kaşta p yel (Hursi) — Kaza C, H. e heyeti başkanlığına eski başkan Avni Erdem tekrar seçil. | miştir, İ yermi Dikilinin yeni kaymakamı zmir, (Hu- 7 susi) — Bura ya bağlı Dikili kazası kayma- kamlığına Sa- lihliden naklen Necmettin Ku- teş tayin edil. miş ve mumai. leyh o Dikiliye gelerek vazife- sine o başlamış- tır. Yeni Dikili | kaymakamı Sa- Necmettin Kuteş| görüşül. iştir. Ya, re heyeti rın idare âmirlerini en fazla meş. gul eden inşe işlerinde başarı ile çalışmıştı. Ondan evvel Soma kaymakamı bulunan Kuteş, ora» da da köy davasına büyük ehem- miyet vermiş, bu vadide bilhassa | meşkür hizmetlerde bulunmuştu. | Onun zelzele yaralarını henüz kapatamamış olan Dikiliye de müfid olacağına şüphe edilme mektedir, Mlp Alpullu şirketi müstahsile | pancar zammını tevzi ediyor Edime (Hususi) — Pancar Flat. Tıpkı muharebeye giden gaz ler gibi... Ben, nasılsa ağzımdan: — Şimdi namazın sırası mı? Diye bir lâf kaçırarak günah işledim. Fakat oldu işte.. Bunun cezasını çektim, Rüstem, namazını kılıp geldi. Hemen yağlandı. Yan gözle de beni süzüyordu. Ben de onu kol- luyordum. Baktım, çok güzel ve, ustaca yağlanıyor. Kıvrak bir pehlivan. Hakikaten Koca Rüs- tem... Yapısı göz dolduruyor. Elli ayaklı bir adam. İçimden: bir güreş, zorlu bir cenk var bugün... Dedim. Rüstem, çarçabuk yağlandı. Hemen el bağladı ve, ortaya a İtildik.... İlimiz &e kıvrak bir peş rev yaptık. Ben, çok güzel peşrev yaparım. Baktı; Rüstem de gü- zel peşrev yapıyor. Bir pehliva. nın, pehlivan olduğu biraz da Şırpınmasından bellidir. Kıvrak, tetik usta bir pehlivanın çırpın: ması derhal kendini gösterir. Ben de Rüstemin usta bir pehli- van olduğunu ilk peşrev hareke- tinden anladırş, helâllaştık... Ve, kapıştık. Müthiş bir çarpışma ol- du. Tam on dakika altüst olduk. Nihayet on yedinci dakika doğru Rüstemi toparladığım sürdüm. Sıkı bir çapraz almış - tım. Koltuklarının altına girdim ve, gömüldüm ylesine sürü . yordum ki, tâ paşanın oturduğu rüyordum. Maksadım başka idi. Paşanın önünde yene- cektim. On binlerce Bursalı bizi çevrelemiş o seyrediyordu. Ben, Rüstemi toparlayıp otuz kırk a- dım sürünce Bursalılar ayağa ladı. E!. Ne de olsa kendi pehli- ın yenildiğini istemezler- tem, nihayet o çaprazımı muvaffak oldu. Allı. ma düştü, Ben de kemaneye ge- çip bir an bekledim. Ondan son- ra ke: dırıp sarmaya girdim. Meğer Rüstem, sarmayı bile bile vermiş bana!... Ben, hasma sıkı bir sar- ma vurmuştum. Manevralı oyu. numla onu sarmadan çevirecek- tim. Sarmada uğraşıyorum, bir yandan da paşayı kolluyordum. Bütün niyetim Rüstemi, paşanın önünde mağlüb etmekti. Tam manevramı tamamlıya - cağım sırada birdenbire kaydım ve, gök yüzünü gördüm, Sırtım yere vurmuştu. Aklım başımdan gitti. Herif beni yenmişti. Ben, olduğum yerden nasıl kalktığıfnı, nasıl giyinip kaçtığı- mı bilmiyordum? Paşa beni arat- muş Bursayı altüst etmişler bula- mamışlar... Ben, kisbetimi omu. zuma vurunca İznik yolunu tut- tum, İznikde bir bemşehrim var- dı. Doğru onun yanında soluğu larrna yeniden kilo başına Iki kuruş hik bir zam yapıldığı malâmdur. Çiftçiyi çok memnun eden bü zamların Alpullu şeker şirketi tara- fından müstahsile tevziine başlan- miştir. metten sonra bütün ruhumla kendimi sana verdim. Mukadde- ratım bundan sonra da bizi defa daha birleştireceğini aklıma bile getiremezdim. Sanıyordum| ki, artık bir daha birbirimizin yüzüne bakamayız ve ben bir ke. re daha böyle bir günah işlemek cesaretini kendimde bulamam. Ebediyen ayrıliyorduk birbiri- mizden.. İstedim ki, of, ne hicab verici şey.. Korkunç bir fikir saplandı kafama.. İstedim ki, çimde senden bir parça saklıy: yım, ona, senin kanına, senin nirlerine kendi kanınlı, sinirle, mi katayım, birbirlerini arzul, yan, fakat kaderin birbirinden yırdığı iki insanın müşterek bir eseri olsun bu! Senden bir parça.. Anlıyor musun? Sen kadınlığın bu sırrını bilemezsin! Bu bizim çocuğumuz olsun! O Aşkımızın canlı bir hatırı O her zaman bana seni hal sın! Düşünelim ki, 6 senindir, ikimizindir. Artık hiçbir şey söyletme bana.. O mu- kaddes hatıra, az daha kirleni- yor, kutsiyetini kaybediyordu. Gönül, büyüyüp serpildikçe onda senden çok kuvvetli izler bulu- yordum. Gözlerine, burnuna hiç dikkat etmedin mi? Tıpkı sen. Onu senden bir parça olarak içim titreyerek seyrederken, vicdan azabilede kıvranıyordum. Fakat zevki ıztırabından çek yüksekti, — Bunu bana daha evvel ni. çin söylemedin! aldım, Paşa, beni bir türlü bula madı. Kara Ahmed, sordu! — Usta! Nasıl yendi seni?. — Hal.. Sarma kılçığile!.. — Ru nasıl sevdi — Söyliyemezdim; çünkü sen bu günahı temadi ettirmek niye- iİtindeydin. Gönülün senin kızın olduğunu öğrendikten sonra, hiç bir mâni, hiçbir endişe tanımaya- cak ve beni cebren arzularının yoluna saptıracaktın. Diyeceksin ki, bu muazzam günahı işliyen kadın, bundan niçin korkuyor? Bunu sana kaç defa izah ettim. Seni kaybetmekten o korkuyor- dum. Kendimi sana verirsem, gü- -İnün birinde bıkacaktın. Sanıyor. dum ki, beni yalnız gönlünde ya- şatır ve hislerini, ihtiras şeklinde harcamazsan bana bağlı kalır- sın! Bunda aldandım! Yalnız bu sir hiçbir zaman meydana çık- mamalı, Gönül bunu asla bilme Bu çok feci olur. Baba. sını öyle seviyor ki.. Hayalindeki âlem birdenbire yıkılacak. Ben- den nefret edecek, gayri meşru! bir birleşmenin mahsulü olduğu” nu düşünmek onu intihara kadar götürecek. Çocuğunun omahvol: masını istemezsin değil mi? Sayıklıyorum: — Çocuğum! Gülmeğe başlıyorum. Ne gülüş bu.. Delice, çılgınca, budalaca.. Kahkahalarla, oboğulurcasına gülüyorum, — Çocuğum, benim çocuğum! Ben babayım şimdi hal., Semahat, korku ile yüzüme bakıyor. Acaba oçıldırıyor mu- yum? Birdenbire, kahkahalar boğa. e ile Rüstemi havılan-| — Sonra gösteririm sanat.. So- yunup idman yaptığımız zaman hatırıma getir... — İşte Rüstem böyle bir Rüs- İtemdi. Beni bir kılçıkla yeniver. di. Paşa, derin bir nefes almış, fakat ben, durur muyum oralar. da. Eğer kalınış olsaydım, kim bilir ne kadar alaya uğrıyacak - tim. Ahmed oğlum!. İznik bana zindan oldu. Bütün gece uyku » larım kaçtı. Rüstemi ne yapıp ya- pıp bir yerde kıstırmalı idim. Pa- sa, Rüsteme bol ihsanlarda bu. lunmuş. Fakat benim ortadan İ kaybolmama da müteessir olmuş, İznikte bulunan Hüsmen ağa, beni teselliye çalıştı. Bana iyi ba- kıyordu. Fakat Kursımdan geçtikçe büzülüyordum. Derken bir gün men ağa geldi. Ve, bana şu müjdeyi getirdi: — İbram!, Gözün aydın. Mar mariste büyük güreş var. Rüstem de oraya gelecekmiş. Arab Said İde... Bu, müjde beni sevindirdi. Marmaris Bursaya, İznike, Yeni. şehire yakm bir yerdedir. Hem de'bir hırıstiyan köyüdür. Zengin bir köydür. On bez gi İ güreş olacaktı. Kendi kendime: — Ah!, Diyerek şöyle düsünüyordum: — Ah, Rüstem! Bir «lime ge çersen sen O: yolduracağım sana! Niha' gün et güreş günü geldi da- yandı. İzniklilerle beraber Mar- marise yola çikik. Hiç şüphe yok ki, ne Rüstem, ne Arab Said ve ne de diğer pehlivanlar be. nim İznikte olduğumu bilmiyor. lardı. Marmaris güreşine gelece- ğim akıllarından bile geçmiyor. du. Marmaris güreşine o meşhur Yenişebirli Etem Paşa da gel mişti, Arak Said, Etem Paşanın pehlivanı idi, Biz Marmarise gelince ortada kızılca bir kıyamet koptu. Bütün Bursahlar, Yenişehirliler O beni konuşuyorlardı. Rüstemle, Arab Saidin arası açıktı, Rüstem, iki defa Arab Saidi yenmişti Bir defasında berabere kalmışlarrlı. Bu sebeble Rüstemle aralarında rekabet vardı. Fakat Rüstem, A rab Saidden çok pehlivandı Benim Marmarise gelmem işin rengini değiştirmişti. | Rüstemle kozumu paylaşacağım cihetle müthiş bir güreş olacaktı. Uzatmayalım, nihayet güreş kuruldu. Oğlum Ahmed, kazan İ başında vallah tirtir titreyordum. O derece hırslı idim. Bir an ev. vel meydana çıkıp Rüsteme yas pışmak azminde idim, Olduğum yerde duramıyordum. Cazgir, 0$- leri bağlamağa (başladı. Beni, Rüsteme vermeyince, derhal or» taya atıldım. Davul zurnaları susturdum. Ahali bana bakıyor- du. (Arkası var) zımda düğümleniyor. Bir anda sükünet buluveriyorum. Şimdiye kadar bir sevgili olarak kolları mın arasına aldığım, dudakları. nı öptüğüm insanı, artık şefkatle bağrıma basacak, alnına şefkat buseleri konduracağım, İçimden hem gülmek, hem ağ- lamak geliyor. Galiba da gö: lıyor, yüzüm gülüyor. Şaş. kın bir vaziyetteyim, . Şimdi ne olacak? Gönüle bu su söylenemez. Bu çocuk macerayı devam et tirmek istiyecek! Dudaklarımın dudaklarından alnma yükseldiğini, kendisini i tirasla değil, şefkatle kucakla ğımı, hareketlerimin değişti; görüp, sesimde bir âşıkın değil, bir baba muhabbetinin ihtizazmı bulunca saşırmayacak m7? Yapamıyacağım|! Yapamam ben bunu.. Bu ko- medi daha fazla devam edeme: Semahati, trene bindirdiklen sonra Samatyadan Sirkeciye ka, dar yürüdüm. ilgimi gezer halinde yürü- İdüm bu mesafeyi. Ne yapacağımı düşünüyorum, Yeni rolüm çok büyük, oyna: yamıyacağım! Babası ona «kızım!» O baba: sma, «babals derken ellerimi böğrüme dayayıp, dalağım şişin ceye kadar gülecek, yahud azab. dan ezilecek miyim! (Arkan var)