3 Kasım 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Kasım 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

/ Afyonda Vilâyete bağlı kazaterma parti kongreleri bitti, Sandıklıda idare heyeti seçimi yapıldı Bir arıza yüzünden Gemlik 4 gün ışıksız kaldı Nazilli, (Hususi) — Elek- i trik santralındaki ehemmiyet- Wi bir arızadan dolayı dört gündenberi, Gemlik karanlık içindedir. Şehirde petrol mev- cud olmadığından bu karan- lığın acısı Gemlik için oil katlı olmuştur. Bu vaziyetin tekerrürü halinde belediyenin elindeki petroldan diğer A. nadolu şehirlerinde o olduğu gibi, derhal halka tevziata başlaması çok isabetli olur ER Tekal maarif m Antalyaya tayin olundu Tokad (Hususi) — Altı ay ev- vel vilâyetimiz maarif müdürlü Afyon (Husi) — Vilâyele bağlı kazalardan en son olarak ve birbirini ta - © kib eden gün- lerde Dinar ve Sandıklının da yıllık parti kon greleri yapıl -& mış, bu suretle vilâyete bağlı ğ kazaların bu ii sona erdirilmiş tir. be . Vilâyet par - Ali Karagöz ti başkanı Ali Taşkapılı ile idare heyeti azasından Cemalin neza- retleri altında toplanan bu kon. grelerde nahiyelerden gelen par- #hi murahhasların ileri sürdükle ri dilekler müzakere ediliniş ve Ali Taşkapılı tarafından verilen gerekli izahat ve tatminkâr ce- vablarla bu dileklerin özleşmesi i | Antalya temin olunmuştur, maarif müdürlüğüne tayin edil. Her iki kongrede partinin ba-| mek suretile şehrimizden ayrıl. nisi Ebedi Şef Atatürkün hatıra. | mıştır. Ankara Siyasal Bilgil sı tâziz edilip Milli Şef İnönüye| okulu idare muavinliğinden v saygı ve bağlılık duygularının tel| yetimiz maarif müdürlüğüne nak rılarak top.len tayin olunan Abdullah Atal lantıya son verilmiştir. da gelerek yeni vazifesine başla” Kongre neticesinde | Sandıklı KÜÇÜK HABERLER grafla arzı karai kazası C. H. P. idare heyetine Ali Karagöz, Ahmed Gevrek, Mehmed Gülsen, Raşid İnceer, Ahmed , Göleksiz, Mehmed Ak- * Tokad defterdarlık muha- bilgin ve Rauf Özen seçilmişler, | sebe kâtiblerinden Zeki Türker bunlar da aralarında Ah Karagö| 25 lira asli maaşla terfian Erbaa zü yeniden reisliğe intihab et *| kazası maliye tahsil memurluğu- mişlerdir. na naklen tayin olunmuştur. e ei 4 Narhdere köyü öğretmen - lerinden Ali Riza Özbaykal ile| Urla kazası Yelki köyü öğret - meni İhsan Alptekin becayiş edil (Hususi) — Kaş parti teşki-| mitlerdir. m er biir Fethiye ve Kaş) | x Ödemiş Cumhuriyet ilkokul kazslarını birbirine bağliyacak olan) öğretmeni Nevcet Bingöl Bilecik Eşen çayı üzerindeki köprünün Ka. vilâyeti emrine verilmiştir. ğüne tyin olunarak vazifeye baş, düşen tarafı çokları t zi Sivasta açılan Sümer Bank yer le a : ei n ir pazarları köylü ile baikin her sahadaki ihtiyaçlarını intizamlı bir surette karsı'amaktadır. , Ancak Kestep nahiye müdürünün tabvili yüzünden diğer kisim tamamlanamamıştır. Bergamada Bir lise ve bir hastane binası yapılmak maksadile bir kayır cemiyeti kuruldu Bergama (Hususi) — Sehri - miz eskidenberi bir ortaokuldan ve bir hastaneden mahruru bulu nuyordu. Bu ihtiyacı daima göz nünde tutan oRergatnalılar bir cemiyet kurmuşlar ve bu iki bi. nayı kurmak üzere hazırlıklara başlamışlardır. Kaymakam Nihad OArmanın riyasetinde kazamızın ileri gelen tüccar ve rençberleri arasında kurulan bir faal komite cemiye- tin nizamnamesini hakırlamıştır. İl Nizamname makamca tasdik © dilmiştir. Cemiyet derhal faali » yete geçmiştir. Diğer taraftan Bergama, İz - mir yolu üzerinde kasabanın ya- kınında olan 6 kilometrelik bo. zuk kısım dört aydır hâlâ tamam -| lanmamıştır. Müteahhid çok ya- vaş hareket etmektedir. Bundan maada Bergama, Kınık, Kınık Soma arasındaki şosenin köprü- leri de pek bozuktur. Bilhassa Karadere köprüsünün yıkılan #- yakları hâlâ yapılmamıştır. Nakil vasıtaları (Oçay azmaklarından geçmeğe mecbur olmaktadır. Cu- ma köprüsü de ayni durumdadır. Keza Poyracık köprüsü de çök - müştür. Kınık yolu pek fena hal. dedir. Kış gelince buradan geç- mek zor ve tehlikeli olacaktır. Kazanın başlıca derdi umumi şoselerin zamanında tainirlerine alâka gösterili sc Kaş be'ediye reisliği Kaş (Hususi) — Kaş belediye reisliğine Süleyman Yıldırım itti- fakla tayin edilmiş ve encümen azalıklarına da Hamid Çankaya ve Avni Erdem intihab olunmuş. lardir. Süleyman Yıldırım vaktiyle de belediye riyasetinde bulunmuş ve bu esnada memlekete bir iskele, bir cami ve iki odalı bir bele: binası inşa ettirmek suretile biz mette bulunmuştur, ye EDEBİYAT (Baş tarafı 3/1 de) Bunu okuyan şöyle diyecek: Aşk olsun çocuğa! Ne açık larla insanların içyüzünü |yor. Bu asırda dostluk, kuru lâ Adamm aklına esti mi, işte ka vedeki dostunu da, böyle, evdel ceketi gibi bir köşeye asıp kendi yoluna, kendi havasına - gider! | Gördünüz mü, en basit birkâç sözle nasıl bugünkü insanlığı ve bugünkü insanlığın maddi tara- fını anlatıyor! İşte içtimai san'at- kâr buna derler. Oysaki hakikat tamamile bu- nun aksinedir. Şair, tanımasam da tanımış gibi söylüyorum, hiç ibir dostunu kahvede vaya gazi noda boş yere bekletecek ve © nunla uzaktan alay edecek ta atte değildir. Peki diyecek O halde neden böyle düşü; böyle yazıyor? Cevabım sud İÇünkü yazarken asıl hakil değil, hakikatin benzerleri aldatıcılarını arayor. Ne garib ki bizden evvel aldattığı kendi- sidir. Eseri de bunun için sami milikten uzaktır, Hem bu, ne kolay işdir bilse- niz! Meselâ roman mı yazacak sınız, işte size bu nevi beylik h. kikate benzerliklerden bir me zu ki sakız gibi yüz kere çiğnen- miş ve yazılmış da olsa ziyanı yoktur, tesiri gene basit okuyu cular için emindir, Ha.. mevzuu unutuyorduk.. işte: Aksarayda, yahud Fatihte bü- ümüş bir mahalle kızı.. isterse- iz bir ahiretlik.. Bunu biraz ge- liştikten, güzelleştikten sonra a- lın, Şişliye götürün, yahud Şişli olmazsa, Taksime, Ayaspaşaya veya Adaya. Bir zengin (genç veya yaşlı orası ehemmi- yetli değil) evlensin, olsun bir hanımefendi... Arkasından bir rü baplarla cemiyetin içyüzü- nü göstermek id i tenkidleri, karikatürleri, ri... Mahalle kızı gittikçe bir lüks hanımefendi olsun, etrafın- da pervaneler gibi İnsanlar do. lassın ve siz bütün hezel ve tah. ül kabiliyetinizle mızrabını ayni tellerin üstüne vurun. Çıkan ses- ler, iddianızca hakikattir, cemi- yetin hakikatidir! “mak istiyordu, Kara Ahmed, has Güreş uzadı kça uzuyor! Fakat Ahmed bunların hiçbi ni çapmıyordu. Zira zmorazı sök. irege şahalıyardu. Nihavei Dıra walı, ormanı çengelliyerek önü. İne düşündu Ve altına aldı * | Kara Ahmed, Dramalının al- tından kalkmak için şahlandı. İFakat muvaffak olamadı. Dira - imalı, Ahmedi yan ka: !bağladıkta, pi İlesbit etmişti. Dıramalı, bu oyun larile Ahmedi paça kasnağına al mının oyunundan kurtulmak için! | birdenbire paçasını kaptırdığı a- yağının üzerine oturdu. Bu suret e Dıramalının eli altında kala. İrak ezildi. Ve, bilmecburiye pa- çadan pençesi kurtuldu. Yan ka- bığı da içten budayarak söktü ve dönerek hasmının o paçasından kaptı. Dıramalı ile Ahmed aras! sında sıkı ve çetin bir o boğsuma! oldu. Nihayet Ahmed, bir baskı le dönerek ayağa kelktı. İki ha- ım yine ayakta bulusmuş oldu! İlar. Güreş heycanlı ve hizli ol. İduğu icin seyirciler daima hare-| ket halinde idiler. Hergeleci, Ahmedin abuk sa-| İbuk tutuslarına kızıyordu. Fakat bir yandan da kendi kendine! söyleniyordu: — Çocuk bir 12. şey görmemiş İtikçe Ksavye de Montepen'in ro- manlarındaki hakikat gibi gü- İlünç görünmeğe başlamıştır. Te. İ vekkeli Rochefoucauld — vaktile İbeyhude yere söylememiş: vHa- kikat hiçbir zaman, hakikat gös-! terişlerinim yaptığı fenalık kadar| iyilik yapatmamıştır.» İ Hamdolsun ki edebiyattaki bu fenalık, nihayet kitabın içinde kalıyor. Kütleye tesir edebilecek| olan, kitaba gelince, o, nihayet, bir canlılığın ve bir san'atın ifa- desidir. Böyle eserlerde ise her evvel hakikatin kuvvetli vardır. Fakat nerede İrine karşı koyuyordu. her zaman o eser). Halid Fahri Ozansoy Evet, bu, işin kolay tarafıdır ve bunun hakikatle alâkası çit Güreş uzadıkça uzadı. Üç sa. ati buldu. Birbirlerine (o hainane hareket ediyorlardı. Boyundu. ruklar, tırpanlar, kemaneler gır- la gidiyordu. Lâkin bu, ezici gü- reşde Kara Ahmed hasmına ağır basıyordu. Esasen gaddar ve cür- etkâr bir karakterde yaratılmış lerini lı, Kara Ahmedin ezici güreşin. den yılmıştı. Fakat çok inadı bir adam olduğu için yılgınlıklarını saklıyordu. Güreşin uzaması da- ha ziyade Dıramalıya dokunu - yordu. Güreş uzadıkça Dıramalı daha ezgin bir hale geliyordu. Bunu gören Hergeleci, yanında bulunanlara: — Güreş uzadıkça Dırameli kendini koyuveriyor.. iyi dikkat ederseniz Ahmed, hâkimdir gü. rese.. çok zora geliyor bu çocuk. Eğer güreşi öğrenirse bu cür'et, kârlığıle önüne gelen hasımları- nı birer birer ezer ve mağlüb e- der, Güreş son derec»de ezici bir be le gelmişti, İki taraf da birbirle. rini boğuyor ve, kırıyordu. Dıra. malı, canını dişine takmıs has minm bütün zorbazu kareketle- Ve, üste de Ahmedi hırpalayarak kendi hirpalandığı ortada ve isi Güreş, daha ziyade uzadı ve, beşinci saati buldu. Lâkin Dıra. malıda da can kalmadı. Fena halde ezilmişti. Ensesi tırmık ya- rası ile yolunmuş bir halde idi Ahmedin de ensesi ve, göğsü tır mık yarası ile çeteleye dönmüş tü, Güreş, daha doğrusu heyeca- nını kaybetmişti. Ustalıkla yapı. lan bir güreş olmadığı için heye cansız oluyordu. İki pehlivan zorbazu ile birbirlerini eziyordu (Arkası var) Daima iyiye, güzele, doğruya | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: