Memleket Elnberleri | İzmirde Bir miras meselesinde işlenen cinayetin muhakemesine başlandı İzmri (Hususi) — Aralarında miras meselesinden vukua © gelen kasga swasında tırpanla Mustafa oğlu Kadir Ayyıldızı yaralayıp öldürmekle maznın ve mevkuf Menemenin Emirâlem köyünden Metimed oğlu Ayyıldız ile bu kan- kı kavgaya dahil olduğu sarılar Mustafâ Ayyıldız hükkmdaki da- yanın görülmesine niz ağır inde başlanmıştır. man, maktul Ka- de bir- kaç ay evvel ölen birisinin babası, diğerinin dedesi olan Mustafadan kalan emlâkine müştereken miros- çadırlar. Mâktul Kadir, emlâkin dörtte birine sahib olan ninesinin malı. na da göz dikmişti. Mesele de bundan © çıkmıştır. Vak'a günü, maznan Süleyman ihtilâf bulu man tarlaya evvelce eletiği E mahsalünü topla için geliyor. Fekat tarlada Kadir ve kardeşi Mehmed Ali ile karşılaşıyor. Bu esnada zaten araları açık'bulunan ir, tarlayı sürme mesele. sinden kavgaya tutuşuyorlar Heede Kadir, beline tırpa rularak öldürülüyor. Kavga dört kişi, yani Süleyman ve oğlu Mustafa, Kadir ve ağa - beysi Mehmed Ali arasında cere -| yan etmiştir. Fakat Kadir, kardeşi Mehmed Ak tarafından Süleymana Vurul m istenriken, kazaen mi, yoksa Seymen tarafından kasden mi öldürülüyor? İşte, şimdilik burası meçhukdür, Manun bülâsaten diyor ki: — Tarlada kavga çıkınca oğlum Mustafa, Mehmed Ali ile kapişti. Beri de Kadirle tutuştum. Bir âra- bik biz Kadirle ayağa kalktık. Ben |” Kadire (vazgeçtim tarladan, Be - ni bırak) dedim ve hemen barıştık, Bu sırada Mehmed Ali oğlumun Üzerinden kalkarak İsuştu ve elin- deki sopa İle bana vurmak ister - ken kardeşine isabet ettirdi. Katil ben değilim, odur. Şahid sıfatile dinlenen mahku. ün kardeşi Mehmed Ali ise, ken- disinin maznunun oğlu Mustafâ ile boğuştuğu sırada amcasının (yani mazaunan) maktul kardeşi üzerk De kosa ile yürüdüğünü, Kadirin (Sapma amca, bana kıyma!) diye vaki yalvarmalarına rağmen keh- dsini vurduğunü söyledi. Maznun bu şehadeti reddetti, Muhakeme, bazı müdafaa ga - büdlerinin > dinlenmesi - için talik — Nerede olursa olsun!., . Beni -bir daha görmi .iyetini almıştı, Bir iki adım ilerle.jmesin, nasıl Evet her şey bitti. Hölas, tout est fini!,.. Beni bu - Bun için mi buraya getirdin bu kafa, yonlu Üzerindeki robdöşam - bri paraladı, Çılgınlığı karşısında Temel daha çok küçülmüş, büzül- müştü. Af diler gibi mırıldandı, en ne bileyim... Seni ben getirmedim. Metpomen'e  İemde ben Havasız civa, mu?... — İster olsun, | Bana ne!... Ben g — Gitme, yap büsbütün yalnız Ben bu adamların € rum?... Bana acı! Artık son Gari y € bava olur Memiş. yorulmuş, Yar: ölmüş karşısında öldürücü kilcı batır - klaj *İ)dar, Anadolu .Jtu takarrürü Trabzon (Hususi) — Memleke- mize senevi vasati olarak on iki milyon İira getiren ve iki milyon halkin yegüne geçim vasıtası olan) Trabzon vilâygi findik; sahası Ho-| pa kazasından Giresun (hududuna kadar ölan miutaka dahilindeki tet kikler* neticesinde; 1939 yılı mah- sakünün mikdari otuz milyon kile ve 1940 senesinin dahi sekiz mil - yon tahenin. edilen o rekolteden bu güne kadar Trabzon iskelesinden İmahtekit ecnebi limanlarına 25 mil. yöh kilo kabuklu, 1939 yılı mahsu- İlâ ve dört milyon kilo da 1940 mahsulü kabukluya mütehavvil fin- dık ihraç edilmiştir ki elde tahinin edilen #ok mikdarı beş milyon eski ve dört milyon kilo da yeni fındık kalmıştır, Son günlerde findik piyasalari « nın yükselmesinden ve hükümetin Almanyaya yaptığı satişi da elde mevcud stoktan düşersek piyasada pek az mikdarda fındık kaldığı aşılır. Son zamanlarda Avrupadan #€ len talepleri ihracatçilarımız kar şiladığı tekdirde Haziran ve Ten “İmuz ayında da bu malların tama- mile ihraç edileceği ümid edilmek; tedir. 1941 yılı mahsulü idrakine bir buçuk ay kakmasina © nazaran İsimdiden alâkadar mahfilde bu se- aeki rekoltenin on beş milyon kiloyu bulacağı tahmin edilmekte: dir. Maamafih havanin seyrine tabi olan bu mahsulün kat'i rekoltesi ancak Temmuz ayı içide tesbit edilebilecektir. 1I9H mahsulünden Trabzon borsasinda vaz: müstahsil para ihtiyaçlarını karşılamak öze. re kuru tombul fitidiklerin kilosunu yirmi dör kuruşa kadar satiş yap- makta iseler de bu fiatin bugünkü cihan iktisadi şeraitine göre soksan olduğu ic iddia ediknektedir. Hali ha- K Gümüşhacıköy il ilkokulu mezunları ) Gümüşhacıköy (Hususi) — Kazamiz ilkokula rindan mezur olan çocuklaria diplomalari hazir - vilâyete gönderil » lanmış ve tasdik edilmek üzere miştir, Mekezin iki okulundan b talebe mezun olmuştur. Köyler de dikten sonra Temels doğru, alnım karığlar gibi açık elin uzatarak bağırdı — Nah sana... Senin gibi yarım bir adamı acıyacağım!,.. Nah sa- nal, Sonra fırlayıp çikti, Çılgın hid- detinin tesiri altında (oçantalarını kapamağa koyulmuşta. * Bu böyle devam edemezdi, Bu. na imân yoktu. Şetvan denizler- “İde balık peşitden koşarken, kah - vede kumar oydarken, meyhanede 3arhoş olurken Dıdar, biçare İdi - enetinde bir balıkçı evinde bir balıkçı karısı gibi pi hekliyemezdi. .. Buna imkân yok- . Evet, kabahat işlemişti, ta 2 kut bu cezayâ müstahak dı Kabâhatle cöza birbirine kat'iyen sb değildi, Evet kabahat/ Fakat esbab muhaf| de, Yalnız kalmış bir kadın den çıkıp Beyoğlunun biri Fazlasile sabretmişti, Fakat arlık Yeni yıl fındık mahsulü | (5 milyon kilo Bir buçuk ay sonra yeni mahsul tamamen idrak edilmiş olacak, satış fiatlarının bekleniyor İzi piyasada 1940 mahaulü fındık işleri Trabzon 58 kuruştan, kabuk. Mu tombul fındıklar ise 26 kuru; tan muamele görmektedirler, Atatürkün Trabzonu son vâyareti günü "hedi Şef Atatürkün Trabzonu son ziyaret günü olan 10: Haziran her sene olduğu gibi bu sene de| İparlak bir merasimle kütlanmış pi. yade alaytada spor müsabakalar! ve şenlikler yapılmış vali Naci Kı. cıman Atatürke mid O hatiralardan bahsetmiş ve merasime son veril - miştir, izmirde bektaşi âyini yapan bir şebeke yakalandı İ emir, (Hususi) — Evvelki zabıta, İlkiçeşmelikte bektaşilik & « Aloş oğlu Alı Ulvi, Remzi oğlu Mehmed, Ali Kaygusuz, Hasan ki| zi 30 yaşında Hacer, Mehmed ki- ri 40 yaşında Sinsaf Özbiyik, Meh med kızı 50 yaşında Hacer, Ra » İmazan oğlu Ali Biytkoğlu, Hasan oğlu Hüseyin, Nuri oğlu Muhar , rem; Hasan oğlu İbrahim Çıkbak; ve Hasan oğlu Osman Özbiyik a- dinda; 10 kişi 513 üncü sokak 28 sayılı evde gizlice bir araya toplan. maş, bektaşi âyini yapmağa başla - muşlardır. Bündan © haberdar olan zabıta aldığı tertibat neticesinde hepsini de suçüstü yakalamıştır, İtenakenin yini yapan bazi şahısları yakalamış! “İtir. İ MD ve Edirnede Beyaz peynir mandıra- ları faaliyetlerine evam ediyor Edirne (Hususi den) — Edirne bey liyen Trakya mandi devam etmktedir. Yeni yal! mahsulü beyaz peynir piyasada sahşa çıkmakla beraber, her m dıra imalâtını muntazaman 50 hava depolarına » sevketmekted Taze peynirin kilosu daha şir den 4045 beher| üzeirnde nd kuruş arasında de 050 ra mektedir, Edime bele rarlaştırarık i i muamele sini ka buz fabrikası ahval dolây ikm, iş ve Ka- Taağaç soğukhava sunun da bazı noksanlıklarının giderilmesi - me imkân bulunamamış olduğun:| dan fasliyete geçilememiş ve man. dıracıları müşkül v sok « maşlur, Bununla be amda bildirdiğ ve imal ettiki ynirlerini kıs. buzhaneye bulunan | n veçhile Ed i faaliyette anbul soğukhava depolarına sevketmektedirler, Uzamköprü -istasyonunüaki s0 - ğukhava deposu da faaliyette 0- lup Uzunköprü, Keşan havâlisi - nin peynir - ve kaşerlerini kabul etmektedi Sivasta bereketli yağmurlar Sıvas (Hasusi ve çevresine son günlerde çok fay- dali yağmurlar yağnaktadır. Yeni yıl mahsulü için iyi neticeler vere- cek olan bu yağışlardan dolayı Suçbular adliyeye sevkedilmiş » lerdir. na rağmen, çok Yil yetmiş kadar dahil olmak üze YAZAN : EKREM REŞİD i-|mağa hazırlanan toreroların vazi. | oteline düşüyor. Nasıl başı dön .İmeği göze almaştı. ayağı kaymasın!,.. Sülüne her zaman nişanlı mazszile bakmıştı. Onunla evlenmeği kur - muşbu Ne etsin ki Şetvan tekrar meydana çıkmıştı. Kabahat Şet. . vandaydı. Niçin evini, barkını terkedip .cambazhanede oyuncu olmuşlu? Nede tekrar meyda - Da çıkmıştı? Karısından kaçmış 0- lan bir adam kendisini canbaz - hanede teşhir etmez tün kabahat Şetvanday fih Dıdar kabahatin bir kısmını yüklenmeğe hazırdı. Nitı ekime Şak, İlenmiş ve bunun tabii neti İlan cezaya katlanmıştı. Fakat ar. tık kâfi gelmişti. Cezanın da bir müddeti vardır, Kendisini terkeden bir unuttuğu için bir kadın, h « genç, güzel bir kadın, ebediyen/m İbir köyde, bir balıkçı evinde, sar İhoş, küfürbaz, kumarbaz, ruk bir herifle yaşamağa mah! İedilemer...: Didar Sâbretmişti. kocayı edilmiş bulunmaktadir. Resimler M. e Kemalpaşa ılk okulundan mezun olan çocuklu iki grup halinde köylümüz fazla bir memnuniyet duymaktadır. İnefsi çök yüksek bir adamdı. Mey- İ gelmişti. Davullar, zurnalar çalı - ı | Kimin, kiminle tutusaei iw beyaz İ Ez İçok müteessir oldü. jdı. İcuklar, re bu seneki ilkokullar, det müddetinin kısa olması. rek baş güreşlerde, gerek . düğün şayan memnuniyet? neticeler elde yan ediyordu, Artık ne olursa ol sun burada kalmıyacaktı, Burâ - dan uzaklaşmak için her şeye ra» ydı, hattâ Antalyaya - dönmeğe Belki orada, eski tmuhitin- de Şetvan gene Şetvan efendi olur du, Didar da İstanbulda geçirmiş olduğu birkaç haltalık h. anı bir rüya gibi hatırlıyarak içini çek. Didar bunları düşünürken kapı, bir tekme *le açıldı. İki arkadaşı ümeri sırsıklam, perişan, baygın olan Şetvanı getiriyordu, Didar bir çığlık kopardı. — Sus teyze, bağırma, telâş et. mel... — Ne oldu, ne oldu Söylese hizel... , — Ne olacakt,.. Deniz bul... Denizde kazadan bol ne var!,.. Adamlar gittikten sonra Didar Şetvanın üzerindeki o elbiseleri, çamağırları çıkardı, Akün sular o- danın tahtaları üzerinde ufak de - reler hâsıl etmekteydi. Didar, an. sızın eski ev kadını, kuluçkaları|dı yatıran, örümcek ağının, düşmanı olan nizliğile meşhur Didar oluvermişti. Vakit kaybet. n, sirke koklattı, kolonya ile başını, vücuğunu v sıcak bir çay içirdi. Kısa b man sonra Şelvan kendine gelmi isinmişli. » tozun | di. «Son Posta nın tefrikası: 32 Son güreş Aliço 27 seneden sonra son defa güreş mey- danına çıkmıştı, Artık ; hiç güreşmez olur muydu? eli altı yaşında yetmiş ya - in dahi olsa o güreşirdi.. İzreti danı bırakip Kaşt! dedirtir miydi kendine? Seyirciler; yerli yerine çekilmiye başlamışlardı; közan başina cazgir yordu. Başpehlivanlar © #oyynulyorlardı. | kazan di-| bihde belli olacaktı. Bunü ancak ihtiyar, kurnaz cazgır bilirdi. Paşalardan bazıları Aliçonun ça- dirina gölmi geçirmek İst ve Kümündini ihtiyar başpehlivana sunlari şöylüyördu: - Usta” yetişir artik; Yirmi yedi senedir kâfi... Yeni" Şöğuklar yekişi, Evci kuvvetlisin maşallah gençlere taş çıkaracak kadar pehli. fakat; ne lüzumu var artik Eğer, ödül için güreşe çıkıyor isen, çikma, ben, sav parasi toplatir veririm, Aloo. kumandanın bu sözlerine Gözleri yaşar. Ve cevab verdi: — Paşam; bü iş başka idi İ edersiniz, bu sanati biz biliriz. Bu kizancazlar daha beni yenemez- ler... Hazir kismet Ve niyet edip geldik bu meydana nasl olur dâ - yağıma giydiğim bu kispetı çıkarır da meydani terkedip seyre baka - rim. Benim, yüz altında gözüm yok... Bu, son güreşimdir. Cazgıra söyleyiniz; ilân etsin... Aliço; son güreşini yapacaktır. Eğer; bu ço - bugün beni meydandan çi. karirliarsa ne âli; çikarmazlarsa; ben, bu meydani galib olarak ihti. yar bir kurd gibi terkeder, öyle gi- derim, karimin ve çoluk çocuğu - mun yanina... Yoksa; başka türlü bu er meydanını terketmeme im - kün yoktur, Deyip, gözlerinin yaşini sözlerine nihayet verdi. Kumandan ve etrafında bulu « nanlar, Aliçonun bu süzişli lâflari- na ül edemeyip hep birde göz yaşı dökmüşlerdi. Aliço; çok alıştığı, ve yüzlerce galibiyet kazındığı meydana per. vasızca yürüdü, Kazan başına sel-İk, di. Yusuf; ve diğerleri de soyunmuş kazan başında yağlaniyorlardı. Yusuf; hakikaten güzel bir vii - cuda malikti, Herkes onu seyre dalmişti, Aliço; silerek belki yirmi senedir bu - günkü kadar kazan dibinde heye.Jdi can geçirmemişti. O, her vakit ge- vessir . güreşlerde heyecansiz ve ehemmiyetsiz bir bal ile kazan di. bine gelir, tutuşacağı pehlivanların e bile bakmadan © cazgırdan — Nası mi. olanları i çıkarmayordu, Bu nu bir zâf eseri olarak telâkki et. ti, Fırsat gelmişken tahakkümü altına almak lâzımdı, Derakab ta. arruza geçti: e — Ben sanâ bin defa söyleme- dim mi?... Nene gerek?... Bu iş senin harcın değil demedim mi?... Amma beni kim dinler!,.. Efen - dim başım almış gidiyor, kimse - nin Sözüne kulak asmıyor, kehdi aklma göre harekt ediyor,..? Al Buyurun bakalım! Şekvanın “kaşları çatıldığını gö- rünce makam değiştirmeği müna- sib buldu ve sesine hıçkırıklar ii. ve ettiş — Ya neüsübillâh... Daha be. ter olsaydı!... Düşün bir kere... Yâ seni burüya baygın ( değil de başka türlü gtirmiş olsalardıl... Ben ne yapardım... Haydi kendi. ni düşünmüyorsun, bari beni dü- şün!... Benim gibi bir - söylem ğe dilim varmıyor - benim dul kadına bu zaman kim bankli . Elimizdeki, avucumuzdaki u. çup gitti... Artık sokaklarda mı dilenirdim, bekâr çamaşırı mu yı. kardım bilmem... Anlaşıldı, bana acımıyorsun, hi; olmazsa kendi canma açı... Balıkçılık izim, sen kim?,.. Bak ne hale girdin! Pul #ombul yânükların vardır., Şin& avurtların çöktü, Bu hajstal bu güreşinden sonra | çoluğunun çocuğunun yanına çekilecekti yağ ister, söyle böyle alelâde vü - cudumı yağlardi Fakat; Aliço, bugün hiç de böyle değildi. Dikkatli, dikkatli o Yusufa bakiyor, 8, başludan o topuğuna kadar süzüyördu. İtina ile kispeti- nin kasnağı ni, iç dikiş- lerini bol, bol yağlıyor ve ovuyor « du. Elli seneye yakin Kirkpinar mey danında cazgirlik eden Osman peh- ivan bile Aliçonun bu görülmedik haline şaşmıştı Hatta dayanamadı, ibrikle yağ dökerken Aliçoya sor. du: — Usta! Yirmi yedi senedir se- hin böyle üzenerek büzenerek yağ- landiğni” görmemiştim. Nedir bu hal? Sende bir başkalik vat buğün bel Akço; yaşları daha kürumiyan gözlerini cazgira dikerek: Tehel, Usta bet. Bugün tene şir patlatacağız, görmez misin ah . retlikleri?. — Fazlalık — Var ya türer durur... ğini, şirazele mi be usta). Kızanlar o durmaz Hepten bizi mehenk taşi tutarlar bi Cazgır; sanki, Yusufun gelişe bir kiymet vermemiş gibi, mukabe- .İle etti: — Kızanlarda ne var usta), Hepten önlâr be! Değişen ne var be? — Amma yaptin Osman ağa bel Görmez müsin şu sivtikoz ktzanca. zi... — Kavalalı Yusufu mu diyorsun be? — Tel İşte o bel O, susak bel Cazgir, ehemmiyet o vermemiş bir eda ile: â — O da bu meydandan ekmek mi dilenir be) — - Dilenir ya, Osman ağa bet hem konuşuyor, hem de dikkath yağlanıyordu, Ox. man ağa: işi ciddiyete vurdu. Söz- lerinin todunu değiştirerek sordu: — Usta! Çok dikkatlisin bugün. — Söyledik yı nl dikkatli ol. miyayim... O Teneşir (o patlatacağı buzün Pehlivanlarin yağlanmaları bit - mişti. Sekiz pehlivan bir siraya di- zilmiş duruyordu. Yusufun gelişi; © pehlivanların keyfini bozmuştu. Zaten; Adalı ile Aliço kendi ni vermiyordu. Ü, türemişti. Şüphesiz Karagöz AK ile de eşti. Çazgir, davulları, zurnalari sus. turdu. Bir anda, yirmi otuz bin 86- yircinin gözleri kazan dibine dikik Herkes; ihtiyar Aliçonün bu kı. kırana güreşi nasil olup ta kur ileceğini merakla o muhakeme ediyordu, Kazan dibine dizilen pehlivanlaş şunlardı (Arkası ver) Jhaydi haydi, dayan, dayan da bir il... Sonra?... Sonra na » Elinde .srauhal, hasta- me, hastane mi dolaşacaksın?... Sana bir şey Bizi ancak Anhalya — Ne dedin? Ne dedin?.;, — Aman bırak şü müsibet çi- veyi!,.. Evet... Bizi ancak Am talya pâklar... Hiç olmazsa başı « mazı sokacak bir evimiz var,.. Bu. radaki gibi kiralarda dolaşmayı... Kalkar işine gidersin!,., — Ya on bin lirayı ne yapiyor. sun Didar bu noktayı düşünmemiş. t. Şetvanın sualine verecek ce - vab bulamadı, Fakat kısa bir te reddüdden sonra: — Elbet bir çare bulunür! — Ne çaresi bulunacak? — Ne bileyim ben,.. Bunci se nelik adamlarısın!.. © Eimdlğe ka. dar on para açık vermedin! Dostlar başına böyle muhasebe » ci!,,, Senin ne mal olduğunu bi- eler, seni doğru, dürüst bir #- dam olarak tanıyorlar, Parayı dö- şürdüm, ça m, sonra da kos. kumdan, mahcubiyetimden gizlen. dim dersin inanırlar, Bunca sene. Tik hizmetin var... Elbet bir te - , bir ikram