Tavasta Bir düğün evinde çıkan Kavgada ! kişi öldü, 3 kişi yaralandı Tavas (Hususi) — Kale nahi « yesinden Hasan oğlu Mehmed Körfez ile Mustafa oğlu Ahmed hoşlukla kavga etmişler ve neti - code her İkisi tabancalarını çeke- rek endahta başlarvışlardır. İki ta- râfın attığı kurşunlardan odada bulunanlardan Kemal Özsoy ve B- sad Ulaş ve Âlim Erden yaralan - mışlardır. Ekrem Özdemir namında bir $2. hıs da aldığı yara ile derhal vefat etmiş, diğerleri de Denizli memle. ket hastanesine nakledilmişlerdir. Hâdiseyi müteakib Hasan oğlu Mehmed Körfez ile Mustafa oğlu Ahmed derhal firar etmişlerse de yakalanmış ve adliyeye verilmiş - lerdir. İkinci cinayet Ulu köyde de bir cinayet olmuş. tur. İsmail Süzgün ile ayni köyden Bekir oğlu Abdürrahman, arazi elesinden Kâvga et - tabanca ile Abdür - rahmanı ağır surette yaralamıştır. Yaralı biraz sonra vefat etmiştir. Katil yakalanmıştır. Şarkışlada at yarışları Sivas (Hususi) — Pazar günü Şarkışla kazasında at yarışları tertib edilmiştir. Yarış sahası civar köy - lerden akın akin gelen binlerce halk ile dolu idi. Koşularda Vali, Kor ve Tüm Komutanlarile vilâyet kânından bazı zevat hazır blunmüuş tur. Koşulara 26 hayvan kaydolun muştur. Birinci koşu yerli yarim kan ve saf kan erkek ve taylar ara-| sinda idi, Bin metre bu koşunun | birincil Osman Öztürkün, ikinciliğini Kanak köyünden Kâzim Yıldırımın, üçün- cülüğünü Gazi Moziadee Salim Bah İkinci koğuya 8 at ve kısrak işti. rak ederek 2000 metre olan mesa- fenin birinciliğini Gümüşdik köylü Abdullahın, ikinciliğini Küçükyurd köylü Gazi Subaşının, üçüncülüğü” nü Gemerekli Mehmed Ali Özce- nin atları kazandı. Üçüncü koşuya 7 at ve kısrak girerek birinciliğini .Kaleköylü Ali Yildinmün, ikinciliği İbrahim Kıl, cin, üçüncülüğü Gümüşdik — köylü Gazi Subaşının atları - kazanmıştır. Koşular büyük bir intizam içerisinde sona ermiştir, Kendıra Kızılay menfaatine temsil İzmit (Hususi) — Kandırada Kızılay Cemyeti marina, sahnesinde “Tipi © ismindeki piyes temsil edilmiştir. Kızılay Cemiyeti Kandıra şubesi reisi olan Hükümet Tabibi Saim Bengisal, bu güzel ka- zanin ahh umuru ile yakindan alâ- kudar olmaktadır. «Son Posta» nın tefrika: 71 — Sizin için dört buçuk... Sonjbir delikanlile flat!,.. Amma biliniz ki tam'ön sırada... Yirmi yedi numara... Geri dönmektense bu bileti al- mak; hayıriıydı, o Durmuş kaplan parayı verip bileti aldı. Yüzü çilii delikanlı parayı alır almaz kaybol- du. Ceb'ndeki' biletlerin bir yeni. sini salmağa koyulmuştu. İtilerek, kakılarak, ezilerek Durmuş kon- #rol kapısına vâsıl olabilmişti. Ni- hayet kendini yirmi yedi numa. ral: koltukta buldu. Bu koltuk eid- den iyi bir yerdeydi; tam ön sıra- da, Gerçi bileti, bedeli olan üç lira yerine dört buçuk lira yani yüz fazla vererek almıştı İs yaparak yalnız yer değil, ayni zamanda yi: bir yer bulmuştu. Gönlünü eğlendirmek niyetinde olan Durmuş kop'an bir iki Ura için niyetini bozmak fk. rinde değilii, bingenaleyh kırmızı saçlı çocuğun kârını kat'iyen fâhiş bu'madı. Şimdi, koltuğuna yerleş- omiş etrafı seyrediyordu. Siyah Saçlı, badem gözlü, şık Halkevi | i SON POSTA İzmirde kurulacak şarah fabrikasının hazırlıkları ! Fabrika binası için bulunan yerde eski eser- İ lerin meydana çıkması, burada inşaat yapıla- davetli bulundukları düğünde sar.! mıyacağı fikrini verdi, yeni bir yer bulundu İzmir (Hususi) İnhisarlar 4-| fından Almanyaya 3.5 milyon li- mum müdürlüğü tarafından Bay -İralık makine sipari; edilmiştir. Bu raklı civarında bağlar arasında bir! ” İşarab fabrikası inşa edilecekti. İs.İsair malzemenin İl timlâk edilen arazi dahilinde Milât- tan evvelki zamana aid mühim asa- ratika bulunduğu için bu yerde fabrika inşasından sarfınazar edil. miş, yeni arazi aranınıya | başlan- imiştı. Gene Bayraklı: civarında fab- rika inşasına münasib geniş «arazi bulunmuştur. Bunun istimlâkine te. sebbüs olunmuştur. Fabrika, şarab ihtiyacının mühim bir kısmını temin edecek büyüklük ve mükemmeliyet te olacak, bilhassn şarabları beklet- mek için muazzam kavları buluna- caktır. Fabrikanın o makineleri AL manyadan getirilecektir. Bunun için İnhisarlar umum müdürlüğü tara - Lüleburgaz eğitmen kursları Edime (Hususi) — Bu yıl eğit- men kursunun Lüleburçazın Kepir- tepe Enetitüsünde açılacağı Maarif Vekilliğinden alâkadarlara bildi - rilmiştir. Bu hususta icab eden | tedbirler alınmış ve bu hafta içinde açılması kararlaştınılmıstır. Çanakkale vilâ- " İyetinde de bir kuru açlacaktır. Gençde Hava Kurumuna teberrular Genç (Hususi) — Bugünlerde) kazamız halkının Hava Kurumuna olan teberrüları artmaktadır. Va. tandaşların bu vatan severlikleri kaza kaymakamı tarafından takdir edilmiştir. Belediye kasabaya makinelerin ve tesisata lâzım olan i ay zarfında İs tanbula zetirileceği tahmin edili - yor. Fabrikanın esas plânı da bazir- İanmiştır. yerli naftalin getirilerek » piyasaya verilmiştir, Vali muavini Ekrem iinde toplanan fiat mürakabe komisyonu, bu naf. talinin satış Fatiyle bit etmiştir. Bundan başka bir tacir tarafından İzmire getirilen manifa- tura eşyasının da satış fiatiyle kür nisbeti tayin edilmisitr. Şehrimize bir miktar teneke de getirilmiştir. iyi su getirmiye karâr verdi Genç (Hususi) — Kazamız Be- lediyesi ve kaymakamın i kile kasabaya iyi osu getirilecektir. 600 metrelik bir künk yaptırılması kararlaştırıldı ve ustalar için şart - lar yapıldı ve yakında işe başlana - caktir. * Akhisar kooperatifinde çalışmalar Akhisar (Hususi) — Kazamiz merkez kooperatifin: stajyer ola- rak üç genç kız alınmıştır. Fikriye Sunar, Muzaffer Tuncer, Hadice İğmen ismindeki bu üç yeri birkaç genç kizin daha takib e- deceği ve bunlardan mevaffak olan lann memuriyete tayin edilecekle.| ii 7 PAR a ri söylenmektedir. ( Bartın Halkevinde yerli havalar ) Bartin (Hususi haftanın belli günleri akşamı me. raklı yerli gençler tarafindan ho- parlöre verilmek | suretile muhtelif yerli ve halk türküleri ç Yanındaki fazla süslü, fazla boyalı bir kadın dik- katini celbetti, Kendi kendine: — Bunlar anne oğu. olacak!... Deği, Fakat kadınla delikanlı arasında hiçbir müşabehet yoktü. Bir iki dakika geçmeden, kadının tavrı, hareketi, delikanlının “kalu. ba'girişi, gözlerinin içine bakarak konuşuşu, kırıtışı, sırıtışı o kendi- 3ine yanılm'ş olduğunu anlattı. Didar son modeı bir tuyalet giymekteydi. Bu elbiseyi Sülünü ısrar: üzernne yaptırmış ve mişti, Antalyadaki evin kıyısında bucağında saklamış olduğu para. lar yavaş yavaş - hattâ çabuk, ça- buk - erimekteydi. Amma bunun ne ehemmiyeti vardı. Kalbler fe- rah, gönüller hoş olsun! Didar, atılmış olduğu yeni ha- yatın içinde sarhoşça, oçılginca ilerliyordu — Cicim... yerlerimiz nerede?., — Yirmi sekizle otuz numaralı koltuklar. Birinci sırada. Bulunca. yâ kadar cânım çıktı. Bütün yer- — Halkevinde! dır, Halk bu peştiyatı merak ve alâ a ile dinlemektedir. Resim halk türkülerini söyliyen ve çalan genç- İbile hissetmemişti. İ yoktu. Naime fazla heyecana ka- YAZAN : EKREM REŞİD ler seksen gün evvel kapatılmış. Amma bakalım ahali Sülünü gör. meyince ne yapacak! Yerime Dürcü isminde zavallı bir çocuk çıkarılacağını haber aldım... Gü- Tünç, adeti gülünç!... Dürrü hiç jonprömiye olur mu... Evvelâ Dürrü san'atkâr değil... Step yap- masını bilmez... Yeşil frokl: bir garsonu takib ederken Sülün Didar | jonprömi. yeler hakkında malümaf veriyor- du. Sülünün bu sözlerine tama. mile yabancı kaldığı halde Didar büyük bir alâka ile nişenlısıni din- liyordu, Nihayet yerlerine gelmiş- lerdi, Oturdular, Sülün, kendisine vaktile toplamış olduğu alkışların aksini hâlâ muhafaza ediyormuş gibi görünen salona değru dönüp etrafa göz gezdirdi. * Salon tıklım tiklemr doluydu. Boş kalan tektük koltuklar birer birer işgal & yordu. Bu son gelenler temsili seyretmek kağar kondilezini teş- hir etmek arzusunda olanlardı. Sülün hafifçe gülümsedi. Naime Dokumacılığa büyü ehemmiyet verildi, dokumacılar birliği kuruldu Manisa (Hususi) — Manisa, do. kumacılıkta ileri vilâyetlerimiz - den biridir. Fakat bazı dokumacı - ların yalnış yollardan yürüyerek arasıra hileye saptıkları görülmüş. tür. Buna mâni olmak ve yerli do. kumalarımızıa revacını temin et- mek maksadile Manisada bir de dokumağılar birliği kurulmuştur. Birlik, dokuma. imalât ve satış - larını kontrol edecek, bile yapan- lara ceza verecek ve-onların imal İ ettikleri dokumaları satıştan me » nedecektir. Bu sebeble bundan sonra Mani. sa dokumaları, iğin soğuk dam gasile damgalanmış olarak #atıla - aktır. Hile yapanların. hareketle- ri tekerrür ederse imalât yapma. larına müsaade olunmuıyacaktır, İnegölde: bir tütün kaçakçısı bulundu İnegöl (Hususi) Kaza niz >ağlı Uzluca köyünden Mehme 1 oğ lu Hasan İpek gizlice tütün lıyar-| ken yakalanmıştır. Yapılan ataştır- İmada bir havanla iki biçak ve 102 kilo tütün bulamuş,musadere “edil- miştir Kaçakçı Hasar: İpek adliyeye teslim edilmiştir. Resim Hasanı cü. rüm aletleri ve tütünlerle bir arada gösteriyor. Torosta bir bayanın Hava Kurumuna ve Kızılaya teberrileri Çorum, (AA) — Her milli hizmette Çorum kadınlarına bir mi sal olarak bu kere Bn. Refika Ka- dife, Türk Hava Kurumuna» 100.) Kızılaya 100 ve camilerin bazı ik-| tiyaçlarına sarfedilmek üzere 3U0 lira teberrüde bulunmuştur. Pek e- hemmyetli olmiyan bir irad sahibi Refika Kadilenin bu hareketi tak» dirle karşılanmıştır. ile Turhan salona girmişlerdi, Hiç şüphesiz Naime kendisini (göre. lı lar geğirecekti, Didöra üştkane bir muhavereye gir şi Naime Sülünü hemen görmüş, Hfakat kalbinde en ufak bir çimdik Büna imkân pılmıştı. Dürgünün, sevgiki - Dür- irücüğünün balk huzuruna ilk çı. İ kaşı akşamı gözü hiçbir şey | gör- İmüiyordu. O dersce müteheyyicdi ki neredeyse ahaliye hitaben: — Birazdan Düzrü namında bü. k bir san'atkârla karşılaşadak- sınız!.., Var kuvvetinizle alkışla yın, yoksa her birinizin âyrı ayri gözünü oyarın Diye haykıracaklı. Katmerli bo. o Hastalığı esnasında hakir görmesine t Kırk beşinci dakika olmuş! Nasilsa bir aralik Yusuf; Kurtde- reliye arka çaprazı girdi. Ve hasmı tin boş bulunmasından istifade ede rek ayaklarını yerden kesti, Birkaç adım götürdü. Yere biraktıktan son ra; galib temennasını çaktı. Kurtdereli, bu entipüften oyunla yenilmişti, Alaturka güreşte; bir hasmunı her ne şekilde sun, yerden ayaklarını ve ellerini kesip üç adım kucağında göti yürüse hasım mağlâb kendi sayıhr. İşte; Kurtdereli de yazdığım bu alaturka güreş kaidesine istinaden meğlâb olmuştu. Fakat; bütün o Türk pehlivanları mittefktir ki; Kocü Yusuf, Kurtde- reliden daha pehlivandır. Ve, Kurt. derelinim © Avtupada yenemediği pehlivanlari kolaylıkla yenmiştir. Bu yazılarimla, muhterem usta- mız, Kurtdereliyi düşürmek istemi: yorum. Bilâkis Yusuftan sonra: bu kiymetli o pehlivanımiz e epeyce güreşler yapıp şöhret al a ndrada Hindili İe yaptığı çetin gü- e: ir, , Kurtdereli ile güreşi bu kadardır. Bilâhare, © güreşlerini ayird etmemişlerdir. Tekirdağ, güreşleri dolayısile ba- 21. pehlivanlar arasında deveran €- den meraklı biz iyeyi okuyucu- İarıma sunacağimi yazınıştım. Çok emleresan olan bu menkıbey müsa- adenizle anlatayım. Pehlivanlık te. rihimiz için kıymetli Lir hatıradır. pehlivan olursa ol * Bazı eski pehlivanların. hakikat diye rivayet ettikleri Aliço ve Ada- hnm Tekirdağ güreşic idden heye- cank bir mevzudur. Yuzufla, Kürtdetelinin güreştik - İleri Tekirdağında Aliço ile o Adalı de güreşmişler. Bakınız, bu güreş asıl oduş: Aliço; elli alu yaşında — varmış; Adah Halil pehlivan başpehlivan- lığı. Aliçodan almak için peşini kol- nerede bir güreş olursa derhal İgider ensesine çökermiş, Fakat; o, ihtiyar pehi Uvan Aliço ile bir türlü ayırd edemezmiş... Aliço, saraydan o kovulduktan sonra fukaralaşmış; şurada, burada dığı ödül ile geçinir. baş gösterince yok ziyadeleşmiş... Mal - karadaki köyünde bir çift öküzile bir yıkık kulübesinden başka bir şeyciği kalmamış... Bu sirada; üste de hastalanmış, zayıflamış, in gelmiş geçmiş Türk ları içinde en anududur. O nun, inadından herkes yılmıştır. Sirası geldiği zaman yazacağımız veçhile Yusul bile: ölünceye kadar Adalının inadından kurtulamamış. er anla peh. güreşini sin... Sende san'at aşki yok kir... *Kim demiş!... Türhanda o rece san'at 1 inkişaf etmişti ki bir müdde'tenberi -Neş'enin peşi ne düşmüştü, Gerçi bugüne kadar hiçbir muvelakivet mişti amma henüz ümidler; kuy- vetliydi. Bütün bunlardan Naime bittabi hanerdar değildi, Duymuş olsaydı hiç şüphesiz Turhanı teczi- ye eder, eve kapardı, Naime kocası nın İsmi zampara çıkmasına asla razı değildi, Bu akşam biçare Tur- ban da heyecanlıydı. Neşeye bu. gün gizlice göndermiş olduğu bi- leziği acaba kızın kolunda göre. cek miydi? Acaba bu hediyenin te siri olacak mıydı”... Fokat Tu han asabına hâkimdi. Naime gibi çılgınca yelpazelenmiyordu. yalarına rağmen sararmış olduğu belliydi. Hafifçe de titriyordu. — Naime, güzelim, ne cluyor- sun? — Rica ederim sus!,.. — Bu kadar sinirli olma ca. rumi... Nasil olmam. birinci temsili!... re!., İlk defa olarak hal runa çıkıyor. şimdi bayılacağım!... Hayatımın en büyük işkenceli saatini yaşıyo. — Canım, güzelim, yapma, et- — Anlamazsın... Dürrünün ün bir ke- Anlıyamaz. — Güzelim... Biraz sükünet!, Gülünç olacağı: — Sen belki ol olmam!... Olamam! küm buna mânidir!, — Bu kadar heyecana sebeb ne? esin, fakat ber « Benim ze. Daha ne olsun, Dürrü... Sev- gili dans muallimim hayatının en ya... Turhan bıyık altından gülüm. sedi, tek gözlüğünü çıkarıp tekrar taktı, — A... Güzelim... Bak... Bak orada kim var?... uf kaydetme. | Adalının kendisini ahammül edemiyen Aliço bir ayda aslan gibi bir hale geldi Yunuf, nerede | güteşirse: habet alir, ne yapar, yapar oraya gider, smile tutuşur ve güreşin; ayirdet- miye, hinç almiya çalış bir tipte pehlivan idi. Aliçonun peşini de, aynı Yusuf gibi barakmazmiış, fakat; Aliçonun ihtiyarlığile boğuşur o dururmuş, ve böyle olduğu halde de Koca usta- yı meydandan çıkaramazmış. .. Ve nitekim de; ölünceye kadar, Adah Aliçoyu yenememiştir. Bir gün; Adah, Aliçonun de bitkin bir halde hasta olduğunu haber almiş. Hemen, heybevini ba zırlamış. Malkaranm yolunu tut - Müge. Birkaç gün: yolculuktan - sonra; ustanın köyüne düşmüş... Köy kahvesinn önünde bir ara- banin durduğunu gören köylüler bakmışlar içinde Adalı Hali var. Bu. gelişi beğenmemişler..: Köylü- ler Aliço je Adalınm aralarındaki zıddiyeti biliyorlarmış... Adalı, arabadan inerek kahveye girmiş, selâmünaleykümden sonra; ilk söz olarak: — Aliço netede bel Diye sormak olmuş. den biri: — Hasta bel durur!., Demiş... Aduh İstanbulda aldığı haberin doğruluğuna iman ederek güler yüzle: — Çağırın bet Gelsin. Diye yüksekten söylenmeğe baş- lamış.. Gidip çağırmışlar... Değneğins dayanarak zor hal ile kahveye şelmiş. selâm verip has minin elini sıktıktan sonra: — Hoş geldin be Adalı. — Hoş Bulduk be! Usta! Diyip, Aliço ile alaya başların — Hepten koyuvermişsin canca zı bel Ben de, son olarak. güreşi mizi ayırd etmeğe gelmiştik bel Demi, Aliço da mukabele eti — Hep, leş arar durursunuz be Sultan Aziz efendimiz de; Kara ilbosunu ben, hasta döşeğimde ya- İtarken © kurtarmak - istemişti bel A be ahretlik! Bilmez misin ki; Ali. ço ölmeden baş yoktur. Baş almak istiyorsan salhanaye git bel Diye; sert sert konuşmıya ve Adalıya hasta ve bitik halinde sey dan okumiya başlamış... Ve, hid- detlenerek: ” — Güreşe hazırım be! Susak!... ir buçuk ay sonra; Tekirdağında yapılacak büyük düğün hazırlan be Agayni!; Köylüler, Adalı; Aliçonun bu ha line saşip kalmışlardı, Aliçonun değil, bir ay bir buçuk ay, bir buçuk senede bile beklese doğrulacağı yoktu. Adalı © gülerek mukabele etti: — Peki bel Uştat Tekirdağında bekliyeceğim seni bet.. Köylüler Adal... * Yarar güreşine — Kim?... Nered — Yanında fevkalâde şık bir kadın var!... — Canım kimden. bahsediyor- sun?. — Sülünden!... da, sağ tarafta... Nâime başinı kemali lâkayı — Görm m. Dedi. Müd'riyet locasında yer almış olan Melporeni de dir sey | görmüyordu. Salonu dolduran hal kın uğultusu kulağına sevgili Te- melâkisi için fırtınayı haber ve ren gök gürlemesi gibi geliyordu. Acaba Hava-Civa h'lesi Keşfedile. cek miydi? Edildiği takdirde kok tukları, sıraları ts tepelere kadar işgal öden seytrellerin !stihzasna, alayına, hiddetine ilk hedef Te. mel olacaktı. Melpomeniye asabi bir karın ağrisı arız olmuştu... U- yumak, uyumak ve üç saaf sonra uyanmak istiyordu. Belki Temel eğelnmeğe gelmiş olan bu hallın eğlencesi olacaktı. Belki de türlü hakaretine maruz kalacaktı. Yal. Bak, ön sira. sola çevirerek, Ikın huzu-/mühim mücadelesine U girişirken| niz hilenin mydana çıkmak tehli- Aman yarabbim! ben taş gibi, put gibi duramam) Kesi yoktu. Temelle Şetvan acaba rollerinde muvaffak olabilecekler miydi? Temelden emindi, fakat Şetvan?... Şetvan bu kalabalığın karşısında şaşırıp o muvaffakiyeti hezimete kaibetmiyecek miydit... (Arkan var)