“Mardinde Bir katil idama mah- küm olduktan sonra heyeti hâkimeye teşekkür etti Mardin (Hususi) — İki ay ev» wel, evine çağırdığı mücevherat sö- tıcısı Mansureyi, üzerindeki altınlara tamaan iple boğarak cesedini ma- ğuraya gömen Abdi Şamt'ın şehri- miz ağirceza mahkemesinde cere. yan eden muhakemesi bilmiş ve ka- &l idama mahküm edilmiştir. İdam hükmü Abdi Şamt'a tef - him edildiği zaman hiç bir teessür göstermemiş ve gâyet soğukkanlı bir lisanla heyeti hökimeye teşek- kür etmiştir. Biyada yeni bir hayvan pazarı açıldı Biga (Hususi) — Burada bele- diye tarafından çayın öte yakasin. da satın alınan büyük bir bahçenin ağaçları köklenerek arsa haline ko. pulmuş ve burası şehir hayvan pa- zan yeri ittihaz edilmiştir. Gerek bu yeni hayvan pazari yoğur pazarı, üstü açık ve çimen- bosuz olduğundan yağmurlu gün - lerde çok çamurlu olmakta ve hal- kı bizar kılmaktadır. Her iki pazar| yerinin çamuruna bir çare bulması Hilediyanl faaliyetinden bek « Jenmektedir. Balıkesirde iki mahküm hapisaneden kaçmak istediler Balıkesir (Huensi) — Kız ka. çrma suçundan Balıkesir hapisha. nesinde yatmakta bulunan Kara - ve gerekse | SON POSTA Bergama kermesinin beşinci yılı da kutlulanıyor 24 Mayısta başlıyan eğlenceler büyük bir hararetle devam ediyor ve Bergamaya her İbik ye yeni ziyaretçiler gidiyor Kermese iştirak eden zeybekler Bergama ( (Hhasusi) — Dünya ahvalinin bu fevkalâde karışık zı #manımda sulh ve refah hayatı geçi sen güzel yurdumuzun yeşil bir kö- şesinde emsalsiz eğlencelerin #ey -| kasabalardan © binlerce sini görüyoruz. Her yıl binlerce kö- Bergama şinin iştirakile yapılan kermesinin beşinci yılını kutlulu - 24 Mayıs günü öğleden sonra başlıyan kermes eğlenceleri emsal. siz bir neş'e içinde yaşanmaktadır. İzmirden, Manisadan ve civar ziyaretci Bergamayı doldurmuştur. Bergama kermesi yalniz an'anevi jimnas ve yoruz, Bergama her zamankinden | oyunlarımızı yaşatmakla kalmıyor, daha iyi bazırlanmış, gelecek mi.|bu münasebetle Borgamayı ziyarete safirlerinin teveccühüne mazhar ©-| gelenleri bütün dünyaca çam köyünden Ahmed oğlu Rasim ile Dikmeler köyünden Mustafa oğlu Nuri bir gece hapishaneden kaçmağa teşebbüs etmişlerse de im kân bulamadan birisi henüz hapis- hane avlusunda iken diğeri de ha- pishaneye civar evlerin birinde yar kalanmışlardır. Biga Halkevi reisliği Biça (Hususi) — Yeni oküşad resmi Yapılan Hlkevimize, sehri- imiz orta okul direktörü bay Ziya Öç reis tayin edilmiştir. Kendisini herkese sevdiren direktörün bu va- Bfeye tayini, sevinçle karşılanmış - fir, Ziya Öç, Evin idaresini ele alır aknaz, derhal mevcud azaları, ar, gösterit, müzik dil, tarih, edebiyat, kitabsaray, sosyal yatdım, spor kol İarina ayırmış, her on beş günde bir aile toplantıları yapılmak için harekete geçmiştir. Milli Şefin fotoğrafileri Gemlik Halkevinde Gemlik (Hususi) — Cüm - Büurreisimiz İsmet İnönünün Halk &vimize hediye buyurdukları im - zalı fotoğraflari Evimiz «Son Posta» nın tefriknm; 61 Bu (fevkalâde provasını görmek için seyir. ci koltuklarına yerleşmiş olan Ban'atkârların gülmeleri, alkışla - maları kulağına gelmekteydi. Fa- kat bunların hakiki gülüşmeler, hakiki alkışlar olduğuna kani de- ğildi. Belki bunlar kendisinin sa- dece vehmettiği bir histi!... Hayır, hayır... Hakik, kahkahalar yükseliyordu, Fakat bu kahksha- Jar istihza kahkahaları olabilirdi... Hayır... Bu kahkahalar içten gel me; halis; samimi kahkahalardı. Temelle Şetvan son derece büyük bir muvaffakiyet kazanmaktaydı- lar, Herkes Temelin fevkalâde hoş tulüatlarına, Şetvanın takındığı emsali nadir görülmüş şaşkın hale hayran olmuştu. Numara alkış tu. fanları, coşkunluk tezahüratı için- de bitti, Niçin nefis ve mebzul yemekli bir ziyafeti mide rahatsızlığı ta - kib eder, niçin yazdan sonra kış gelir? Neden büyük bir sevincin akabinde üzüntüler zuhur eder,.. 19 Mayıs bayramı bütün yurdda olduğu gibi Sındırgıda, Ada; salonüna| da, Edremidde coşkun bir şekilde kutlulanmıştır. Resimler Konya, Sındırğı, bayramdan intibalardir. tur?... Neden Temelle Şetvanın arkadaşları huzurunda kazanmış oldukları büyük muvaffakiyetin - den Apustel, kendisine isabet e - den sevinç ve gurur hissini doya doya, kana kana kalbinde besliye- medi? Neden Bücür - şu yılan ze- hiri aşılıyan cüce! . gelip manidar bir gülümseyişle: — Hava.Civa cidden çok usta - ld: bir numara!... Aşkolsun pat. roncuğum!. ,. Dedi?,.. Bücürün bu sözleri A. pastolun rahatını kaçırmıştı, Ra. hatı gibi gece uykusu da kaçtı. Simatyadaki odasında o yatağının içinde sağdan sola, soldan sağa dördü, yuvarlandı, güçhalle saba- hı etti, Fakat bu uykusuz, bu ıztı. rablı gece beyhude yere gelip geç- memişt. Gecenin hamile olduğu söylenir, Buna inanmak dâzımdır; çünkü Apustolun dimağında. gece bir fikir doğurmuştu. Bu fikir de bir kararla neticelenmişti. Uykusuzluğun O yorgunluğunu tanımış (Arkas sayfa 8 sün 4 te) YAZAN : EKREM REŞİD Bumaranın | Neden hayatta tam bir saadet yok) gideren bu kararın tesiri altında kendini zinde, kuvvetli, her musi- bete göğüs gerecek kabiliyette hissediyordu. Böylece, ikinci pro. vadan evvel san'atkârları odasına topladı ve, derin bir nefes aldık. tan sonra söze başladı — Çocuklar!,.. Kendinize tev- di edilmiyen bir sırrı ifşa etmek - ten pek tabil olarak çekinmezsi. niz!,.. Amma biri gelirde siz «Sana, gizli, saklı bir şey bildire. ceğim, sakın kimseye söylemel... Söylersen ziyan: hem sana doku. nur, hem bana...» derse siz ağa. hızı sıkı sıkı kaparsınız... Çünkü siz hem akıl, hem vicdan sahibi kimselersiniz... Öyle değil mi ço- cuklar?... Herkesin ağzından hiç bir kat'i yet ifade etmiyen: Evet... Evet... kelimesi çıktı. Apustol devam et. ti: — Çocuklar... Bu yeni Hava. Civa sahici değil,.. Ayrı ayrı iki adam, sizin, benim gibi... Amma Sahte - Bigada Köylüler keten çamaşır ve elbise giymeğe başladılar Biga (Hususi) — Burada birçok köylüler, ahval dolayısile piyasada pamuk ipliği bulamayınca keten &- kimine hiz vermişler ve bu güzel mahaulden dokudukları (elbiseleri giymiye başlamışlardır. Geçen se - nedenberi halk birbirini görerek 6. tedenberi -kendilerine yetecek ka- dar ektikleri keteni, bu defa daha fazla ekmiye ve ipliğini satmak su, retile istifadeye koyulmuşlardır. Şimdi keten ekimine önem ve- ren köylüler, artık çarşıdan ip satın almaktır vareste kalmis, iç ve dış elbiselerini keten bezlerinden | * yapmak çaresini bulmuştur. Bulga. risandan gelen bazı göçmenler ga topraklarında çok güzel kendir! dahi yetişeceğini anlamışlar ve Kan tamonudan tohum getirterek Çınar dere arazisine bir hayli kendir ek - enişlerdir. Bu göçmenler. köylülere kendir ekmenin faydalarını telkin ederken bir yandan da gelecek sene daha fazla ekimde bulunarak çuval do- kuma işine de köylüleri alıştıracak- larin söylemektedir. Karabigada asri kasab dükkânları yapıldı Karabiga (Hususi) — Burada belediyeye irad olmak üzere iskele civarinda beş tane asri kasab dük. kün, yaptırılmıştır. Bir hayli para sarfedilerek o vücude getirilen bu dükkünlar, temizlik o bakımından halkı pek memnun birakmış, eski fena manzaralı dükkünlar da orta- dan kaldırılmıştır. arında, Gemlikte, Söğüdde, Konya Gemlik, o Adapazarındaki kârlık demiyeceğim amma başka kelime bulamiyorum. Biri, yardımına yeti, — File... Evet bu hile mecburiyet al. tnda yapılmıştır. Her şeyden ev. vel kendimizi, sonta da kales için. de muhakkak ölüme mahküm cam bazhanenin zavelli atlarını, köpek. lerini, aslanlarını, her ne ise bü. tün hayvanlarını kurtarmak lâ - zımdı... Ben bu... Bu hileden baş. ka çare bulamadım, Tekrar ediyo. rum, hepinizi ve hayvanları düşü. nerek yaptım... Fens ettimse söy. leyin!... — Hayır... Hayır.. Sesleri yükseldi Öyleyse arkadaşlar, çocuk - lar, sizden ketum olmanızı bekle. rim,.. Sus pus olalım!,.. Foyamiz meydana çıkarsa hepimiz mahvo. luruz... Güzel bir hitabede bulunmak vesilesi mevcuddur. Dürrü atıldı; — Hayır... İtiraz ediyorum!... Herkesi hayrette bırakan bu sözlerinin tesirinden memnun ol duğunu bir tebessümle bildirerek tekrar, — Hayır... İtiraz ediyarum!... Bu işde ne sahtekörlk vardır, ne hile, ne foya! Siz patronumuz tam ve hakiki bir san'atkârsınız!, San'at nedir?... San'at hülyayı ha kikat yapmaktan başka bir şey de. dildir... Dünyanm en büyük ti- İyi ettin. Adalı m Yusufla Adalı Halil ar lı meydanda asında güreş başlamak üzere idi. Yusuf çok neş'eli, fakat Adalı Halil endişeli ve yorgundu Dedim. a, gitti, Meğer, Kara İbo ve taraftarları hem, pehlivan larini beslerler, hem de beni koll, dururlarmiş... Uzatmıyakm, sabah oldu. Ben, gene ateş içindeyim, Sü- zülmüşüm, meydana çıktık... E - fendimiz, yanında bir alay paşalar bizi seyrediyordu. narak, karam £ zuruldayarak, ateş inde yağ kazanı başma (geldim. İlahıma dua eltim ve yağlandım. İbo, çok beslenmiş, en iyi sirasi idi. Birkaç el tutuştuktan sonra beni o bastırdı. Kurtuldum. Böylece on beş yirmi dakika geçti Açılmıya başladım, çünkü; yirmi dakika içinde öyle terlemiş idim ki; bütün vücudumun zehiri akıp git işti. Güreşi bindirmeğe başladım. Elense, boyunduruk. tırpan, nâra meydanda gırla gidiyordu. Göreş saatleri geçti. İbo yorulmıya başla. dı. İkide bir güreşi bırakıp sü ke. valarına gidip sulanıyordu. Bir de. fasında, gene suya giderken daya. namadim bağırdım: — Burasi hamam değil be pehli. van! Bu, bağırmama efendimiz kiz - mış... Güreş devam ediyordu. İbo, tekrar, güreşi bıraktı. Su kovalarına doğru yürüdü. Ben de kispetinin kasnağından tutup çektim; ve on- dan evvel, kovalara doğru yollan. dım; iki kovayı da, iki elimle tutup havalandırdıktan sonra; o birbirine vurup ezdin, ve yere attim. bu hareketime efendimiz o kizmi Kapıştık “İderhal güreşi durdurdu, Ve ben ocaktan kovdular, sürünüp dururuz. Aliçonun o masalları, hatıraları bitiyor, meydandaki güreş daha, hâlâ bitmiyordu. Akşam ezani yak- laşmıştı. Ne Karagöz Ali ve ne'de Halil, hasımlarına birşeycikler ya - pamıyorlardı, Aliço, söyleniyordu! — Ne bitmez güreştir bu be! Bu Adalı biktiri: insanı bel, Afe. rin Çakıra, bakı, baka bey! Ne gü- zel kurtardı şak kündesini bel. Beyler, akşam olduğu için gü - reşi ayırdetmek; berabere bıraktır. mak istiyorlardı. Bu iş böyle neti. celenirse, Yusuf, baş olarak kala - caktı. Bunu Aliço, istemiyordu. Da- ha; yeni yetişen bir çocuğun hemen sivrilivermesi doğru değildi. Aliço itiraz etti: — Daha vakit var, belki ayırd. olurlar. Dedi. Ayağa kalkip davul ve zurnalara sus emrini verdi, Davul ve zurnalar, Aliçonun el kaldırdığını görünce sustular: Aliço; meydana çıkıp pehlivan - lara seslendi: — Ehr.. Haydi be pehlivanlar! Akşam oldu. Berabere yok! Meş'a- le yakıp güreşlere sabaha kadar de- vam edeceğiz. Bugün ayırd olmak lâzım.. yatrolarındaki dekorlar bile mu.| kavvadan, bezden, kontrplâkeden, | şundan bundandır. Binaenaleyh yalancıdır. Sahnede ölen genç kız O gün, bugün ne çikan aktörün sakalı hakiki midir?... Sahne doğan gün, batan güneş, ışıldıyan yıldızlar, parıldıyan ay elektrik ziyasından başka bir şey midir?... O balde!... O halde'... Arkadaş - lar, san'atta hakikat olmadığı gibi yalan, dolan, hile, sahtekârlık da yoktur. Binaenaleyh biz Hava. vayı, Hava.Civa olarak, yani yapışık kardeş olarak kabul edi- yoruz!.., — Teşekkür ederim, Dürrücü - ğüm, teşekkür ederim!... Apustolun gözleri o yaşarmıştı. Hararetle Dürrünün ellerini sıkı. yordu. Cambazhane san'atkârları kahkahalarını güç zaptediyorlardı. İstihza dolu nazarları gözden göze giderken birbirile çarpışıyordu. Maamatih herkes, ibrete şayan bik ittifakla Dürrüyü alkışlıyarak fik. rine iştirak edildiğini bildirdi. O sırada Melpomeni içeri giriyordu, Dürrü, Mazhar olduğu alkışları Melpomeninin de duymuş olma - sından derin bir memnuniyet his- setti, (Arkası var) İki tarafa salla.| üzerinde| Diyerek, davullara, zarnalarsiğiğ işaretini verdi. Güreşler tekrar, canlandı. Faks hava kârarmıya başlamıştı. Çakır, Adalıyı kâfi miktari? yormuştu. Kendi soluğu da ki mişti, Lâkin, Adalıda da hal kal” mmamıştı. Nihayet; pes edip meydiğ dan çekildi. Hanço ile Karagöz Af yatsıya kadar nihayet” beyler araya girerek güreşi berab© berabeff güreştiler, re ayırdılar... Karagöz kalmak istemiyordu. | men; güreşi ayırd edinceye kağif devam edeceğini söylüyordu. Nihayet; yarım saat kadar dah* müsaade ettiler, ve gene bir m l olmadığı cihetle zorla berab” re ayırdılar... Artik; herkes çadırlarına çekil ” mişti. Yumuf da gitmişti, Çakırın; yüzü, gözü, ensesi, Vİ cudü, tırnak yarasi içinde idi, yor” gun ve bitkindi. Lâkin, hasmını d# ayni hale soktuğundan dolayı me nundu. Yusufa gülerek: — Yusuf bel. İyi attık Adalı ile değil mi? — Ne diyorum be usta?, Hep” ten yarın bana hazırladın herifça?* — Aferin be Yasuf! Çabuk yet din be hasmını! İ Her tarafta meşaleler oyaniyof günlük pehlivan dedikoduları olr yordu. Herkes o Adalı ile Yusufu yarınki güreşini sabırsızlıkla müns kaşaya koyulmuştu. Birçokları Ads” h tarafını iltizam ediyordu. Çünkü İ Yusuf daha, Kırkpinara yabancı idir Adalının efendileri çoktu. Yemekler yendi, sohbetler edik di. Herkes yerli yerine çekilip yatti” Bakalım sabaha ne olacaktı? # Sabah oldu. Zurnalar davulla gene ortalığı çınlatmıya başladı. Bugün, bütün güreşlerin finali yapılıyordu. Deste, küçük orta, büyük ortü başaltı, baş güreşlerin bir gün evvel neticeleri alınmış, eşleri taayyün # İmiş idi. Şimdi, bunlar | birbirlerile ozlarını paylaşıyordu. Hülâsa; başaltı güreşlerine kadar neticeler alını Sıra, baş güreşe gelmişti. Kars- göz. hasmile berabere kaldığından tabiatile meydandan çekilmişti. Pas mukçunlu Osman da yenildiğinden meydan. Adalı ile Yusufa kalmıştı (Arkası var) ara vi bir gür ÇARŞAMBA 28/5/941 7.30: Saat ayarı, 738; Hafif müzfk (PL), 745; Ajans haberleri 8: Ope. çetlerden seçilmiş parçalar (PLM 830: Erin saati, 1230: Saat ayarı, 1233; Beçilmiş şarkılar, 1245: Ajans İhaberleri, 19: Radyo salon orkesizası, 13.15; Seçilmiş şarkılar, 1330: Radyo salon orkestrası, 19: Saat ayarı, 18.03: Solo şarkılar, 18.18: Ziraat takvimi İve toprak mahsulleri borsası, 18.25: (Konuşma, 1645: Çocuk saati, 1030: /Sant ayari ve ajans haberleri, 19.45: Kadınlar faslı, 20.15: Radyo gazetesi, 2045: Haftanın türküsü, 71: Memle. ket postası, 2110 Gitar konseri, 21.5 Riyasetecomhur bandosu, 2210 Şar. kıl ve şarkısız oyun havaları, 22.30: Saat ayarı, ajans haberleri; borsa, 7245: Dans müziği (PL), İstanbul borsası 21/5/1941 açılış . kapanış fiatları ÇEKLER Açılış ve kemanı