SON POSTA Tayyare akınları e bombalar |“ ca zayiat hılmıştır, Has Alman tebliği - Alman bulunmuşlardır. Dar.El Barbında a yapılan esinde düşman ağır Uğramış ,, Tobruk önünde Alman stuka. ları cem'an 9.000 tonluk iki ticaret gemisi batırmışlardır. Keza bir bafif İngiliz kruvazörünü de hasa Tâ uğratmışlardır. iliz deniz mntakasında, $; leri üç bin tonluk b nu batırmışlar ve bü Yük bir ticaret gemisini de ciddi bâsara uğratmışlardır. zayiata lar diğ ğer hava Bea hedeflerini t İtalyan tebliği aran 27 (A.A) — Ttalyan or-|* karargâhinn 356 nu e bombardıman tay. Yarelerimiz adasında o kâin aletin deniz üssünü bombardıman #imişlerdir. | Şimali Afrikada bilhassa Tobruk | *ephesinde (şiddetli olmak üzere topçu faaliyeti görülmüştür. Hava Müfrezelerimiz Tobruk'daki tesi - “a Ve servisleri bem yangınlar çıkarmış ., Dünkü bülenimizde bahse-| Hes hava bombardımanı esnasın. İn iki gemiye daha -mermi isabet #imiş ve sarette sara uğrarmşur Geçen Pazartı ingazi üze Rodos borbalandı Eze denizinde İngiliz tayyarele- Rodos ve Scarpanto adalarında be mahallere bombalar atmışlar dir, bardıman et- bu gemiler va i gecesi düşman, bir akın yapmiştır Şarki Afrikada Galla ve Sida -| Mo memleketi Göller mintakas da kıtaatımız, düşman müfrezeleri - e çarpışmalar ve bunları mühim Zayiata uğratmışlardır. e Lâlelerden © Dürrüyekta, Tüssadet, o Sayeihüma, i ve urusefiğ Yakutu ocihan, (oŞuai Kıt'ayı yakut, Peymanei gül. gün ve Gülüşebab kırmızıydı. Şem'i tecelli ile Ruyu mahbub elâ, Şerefi hurşid sarı, Camı hurşid leylâki, Pertevü man mor, Ce- mı hurşid turuncuydu. Fakat bu renkler kaba ve geniş bir çerçeve değildi. Meselâ, yalnız yakut, J Açık şarı Tenkli pi Yazan : Leonid Lenç Kabi n ahat tan itiba. 4. Onun emrine odası » tahsis ett Meşhur is. sayılı iler. Bu an ak- u müracaatin- olmadı. i, verdiği Bu suretle şte Z 3 num odada kalmak zaruretini kararı geri Guryayev sofranın en baş kö sofradaki kadınları bol bol süzdü. Çatalını tabaklara vurarek ve ağ. znı şapırdatarak 7 , Adeta ders verir gibi, yüksek ses le konuştu. Lâf arasında, herkese duyuracak ekilde: — Eh, yemekler fena değilmiş, diye söylendi. Esasen Genadi İva- iyiliğinden ö- a gelmem husu b bir damın soy dece ismini bürleniyord Kabinosof, iriyarı, kerli ferli, ra sakallı, #limlere yaraşır tarzda dazlak kafalı bir O. herkesten önce yemekten tı ve yukarıya, odasına çıktı Sofra başında oturmakta ole aktör Guryayev Kuzun meşhurdur?. Her şeyi bilirim ü Tunan Zoya Livovna, ka retle kaldırdı: Sahiden bilmiyor dedi. Onun yeli na aid bir ratuvarı V — Maslesef bilmi yorum. Meş. hür âlim Pav adın ödeta bö.) | ka| ylemekle arımı hay musunuz? iâbo - duy defa işitiyorum. Bu zat boratuvar; in da ne Tanınmış bir ilim adamı Çeviren : Hasan Âli Ediz te İ , Kedilerle ne yapıyormuş? - » Gal ba kuyruklarını kesip ediyormuş. sâağe ediniz, kedi.! et: ediyormuş, yoksa ke kuyruklarnı » — Yanılmıyorsam kesik kuy - ayene ediyormuş! Fer bir tetikik|k rukları m halde çok mevzuu olsa gerek. Guryayev ısrarla tekrar etti — Affınızı rica ederim; Anla - mak istediğim nokta şudur: Sizin bu arilattığımza nızıran Kabino- sof biyoloğ mu olmuş oluyor?. Sofrada hazır bulunanlardan mimar Nekuşayev de rıştı — Bence o baytar olsa gerek, dedi Ressam Ko; Söyledi: Bana kalırsa Kabinosof bir hayvanat mütehassısıdır. Çünkü kediler, köpekler, kuyruklar, fa-| lan, filân hep bir hayvanat müte- hassısının işidir.” Zoya Livovna tafsilâta girişti: — Galiba o ruhiyat mütehassısı bir doktormuş. Kedi onun için sa- dece bir tecrübe hayvanıdır. Bana ttıklarına göre bu Kabinosof| kediler vasıtasile insan psikoloji- sini tetkik ediyormuş. Onun ken. disine has bir nazariyesi varmış. Bilmem © anlatabiliyor omuyum?.İ; Meselâ: Başkaları tetkik mevzuu arak beygiri, z.aymunu İsiam nasıl seçiyorlarsa, bu da kedileri İ narinof da fikrini sa ke: ge od. bi bir ilerle) se Bunun miyorum, şeyler © yapıyormuş. (4 Mİ he —İ İvruncunun bâlâ turuncu, hoş tu - Tuncu, mücellâ turuncu, m turuncu diye birkaç renk dalgası vardı. Sonra çiçekler, oyaları, na - kışları, ve süsleri ile biribirlerin- den ayrılıyordu. Bir lâlede şarabi bir zemin üze- rine gümüş benekler serpilir, büründe gümüş yaprakların kena- rına güvez iplik Il nirdi, Acaba X ve Camı gü EN billürdan bir lâle miydi? Acaba «kuzu Jile, incecik sapının üstünde meler miydi? Renk renk dalgalanan lâle bah- çeleri bir tavus kuyruğunu and: » rıyordu: Zemini lâlezarın nürden tâvus- tur güyal Çırağan o eğlencelerinin baş - Yangıcını lâleler müjdelerdi: Yine bezmi çem«ne lâle furu » Zan geldi, Müjdeler gülşene kim Lüleler çatladı mı, başta üçün- tü Ahmedle veziri, devlet erkânı, büyük, zenginler bulunmak üzere bütün İstanbul halkı, beharın ilk Büzel günlerin relere dökülürlerdi. Sâdöbâd ka -| girları şarkılar, gazellerle inlerdi. Çınar altlarında, lâle ve sünbül s0- falarında ney, santur ve def ses- leri yükselirdi. Seyrolup raks yine dilberi mümtazların, Yine eflâke çikar nöleleri saz- ların, Cana âteş birakur şulesi &vâz - ların, Şairler, İstanbul bahçelerinde- ki zevku safa mevsimini «baha - riye> lerle karşılarlardı. Ü: Ahmede, İbrahim Paşaya, paşanın en yüksek mevkileri işgal eden akraba ve taallükatnma kasideler sunulurdu. Yeniden inşa edilen, yahud tamir ve tadil edilen kasır- lar, sahilsaraylar, yalılar için ta - rihler tanzim edilirdi. afetler, e'rid ve göreş seyri şan talimlerile geçen bir günü çirağan eğlenceleri takib €- ve ni; g derdi Lâle ve sünbüllerin arasına en nefis Venedik billürlarından kan. çiçeklerin dibine dizilirdi, Kandil. lerin ışığı bu synalara vurur, ay- nalar da, ışığı çiçeklere aksettirir, seçiyormuş. Mündkaşe hararetini kaybetti. 5 Lâle devrinden sahneler Lâle devrinde kadınlar sa.| | rengârenk lâleler, katmerli, çaklı sünbüller, ışık, sanki göbek. lerinde yanıyormuş gibi parıldar- dı. Gül ve yaseniin ağaçları da al- tın zincirli billâr kandillerle do. natılırdı. Çirağan eğlencelerinde İstan - bul güzelleri en güzel tuvaletleri, en zarif kiyafetlerile görünürlerdi. Pembe bir topuğun, kızıl bir şalın, kara bir kâkülün, yahud fettan bir gâmzenin ardından esir gönüller sürüklenirdi, Sürmeli gözlü, güzel yüzlü ga. Zölin anda, Zer kemerli, beli hançerli civa- nan anda, Bir mevsim, samur kürkler kır. mizı şala kaplanırdı: Sâmürunu kapla; bu sene kır. mızı, şöle, Al deste eğer lâle bulunmazsa piydle! Öbür mevsim gül pembe moda olurdu: Kaplat gül pembe gil firvei sümüruna, Ol siyeh zülfü döküp Ol sinci billâruna! edisinin kuyruğu | böyle bi rkonferansı vermeğe razi den sonra, medi ye düşündüle, binosofu bekl, Kabinosof görünürlerde yoktu. Bir saat geçtiği halde Kabinosof hâlâ medi. Bu gecikmenin sebebini an. mak üzere - evvel oturduğu - muhteşem 7 numaralı rrake yaraşır bağların ve bahçelerin son günleri, ayni meşe ve şetaret içinde geçi- rilirdi. Sayfa 5 mmm Lesson Twenty tree | | Yirmi ikinci derste verilen ter- in doğru şekli ir. Ana ve ba- bir kızı vardır bebek birade hemşiremdir, Onu: için bir kâse g lemiz Annem, d rimle bir Yanındaki kız İelinde bebek | vardır. verecek. Bebeğin kaşığı Makul Guryayev şöyle bir teklif-| m bulundu: — Bütün bunlar bana çok aca. ve tuhaf görünüyor. Meselâ| im ki, benim psikolojimi tet - etmek için ne diye elâlemin u kesmek icab fih kim bilir, belki ğıracak, fakat « koyacak ve o tek ük bir çocuğum. Hem- şirem hâlâ bir kızdır, fakat o çok küçük değildir. O ve ben ar a yardım edeceğiz. o (annem) be ğı h hemşirem bebeği o sin? Ma cak. Bebeği etmiyecektir. N Vaz metinlerin ter da olduğu gibi, edebi ranmamakta, sadece muhleli killerde örnek cümleler tanzimi ile bunların aynen tercümesi dikkate alınmakt, okuyucularımızın be; leler ve cümlel, sında taaccüb etm psi debu| makul buldular, Bu işin hal yev üzerine aldı. ur. lı. Fakat nihayet, garib cüm- rtibi karşı - melerini rica e. K r evinin mavi lonunda verilmesi takarrür etti. Kabinosof akşam yemeğine in. İstirahat evindekiler: Konferansa hazırl, im are — sizsiniz» filinin menfi şekli «you sre not — siz değilsi niz» dir, — or, di-| Akşam yemeğinden sonra her. 5 mavi salona toplandı ve Ka - eğe başladılar, Aradan kırk dakika g bir fiili menfi yapmak İ şekline «not» edatını il ruz. Yardımcı olmıyan di şekil ise daha karışık bir şe kilde yapılır. Bunun için bir «do - İmemişti, Guryayev Yakat buimda artık «dos Sili mak manasına gelmez. Tıpkı bal sigasındaki will gibi oda manasızdır, fakat menfi şekli mey- daha fazla sabrede - kendisinin aya gitti. apıya vurarak seslendi: - saleri | — Vatandaş Kabinosof, sizi bü. O bir kaşıkla bebeğe biraz gıda| Bü iki misal gösteriyor ki biz|cü (“Son Posta,, nın lisan dersleri) © ayda pratik usulle Enoilizce HAZIRLAYANLAR: Prof. A R. Thompson ve İrfan Konur X3 üncü ders bırakma - Mürekkeb kelimeler: » Keza (Sizest kapı) (street - door) yani (sokak kapısı) kelimesi meydana gelir, Vocabulary: b ( kt (door Temel, bir şeyin kısmı door (doar) — Kapı (drEvn) -—— Yölün kena- rındaki hendek, number (nAmbar; — sayı, adedi owner (Ouna pipe (pAyp) — boru property (pıOperti) — emlâk. road (rOnd) — yol street (siri cadde. , ta u) — pencere ak mülk, window (u Text and translation: erin ter » stemiyscex kadar Yerle. ruz. Bu iniz zor alışık miş olduk sebeble, bun olan veya talebe n'zin « bir cümle imk verecel The boys are on a road. lt is the way to the sehool (o mektebe giden yoldur) Tt is a long road and the school (Arkası sayfa 7 sütun 6 da) (Arkası sayfa B sütun 3 te) YAZAN : REŞAD EKREM gölgüli| sefahati erkeklerinkinden aşağı kalmıyordu. Ömürlerini, hiç bir kayıdla bağlı olmadan mütemadi eğlencelerle geçiriyorlardı, Kom - şuya ve hamama gitmek, yeni bir moda icad etmek yegâne düşün - celeriydi. Karısından en ufak bir iktısad #stiyen kocaya «deli> diye bakılıyordu. Parayı (kazanmak İkocanın, sarfetmek kadının hakkı idi, En âdi tabakaya mensub ka. dınlar bile sırmasız esvab giymi. yordu. Koca Kapalıçarşıda hamaL | İik ederdi, kadın onun alımteri pa- ını kakum kürke verir, Göksu safasında sanda! parası yapardı. Sandalcının denize kürek çalarak topladıklı de, sandalcı karısı sade nakişlı İstanbul dibası alır, E- yübde kaymakçı güzelini görmeğe giderdi. Bir güzele, mo: hâre, Şivesi, nâzı, edası, handesi pek bibedel, Gerdeni püskürme benli, gözle. ri gayet güzel, Sırma kâkül, sim gerden, zülüf tel tel, ince bel, Gül yanaklı, gülgüli kerrâkeli, mor hareli, Nihâyet yaz biter, güz gelir, Bülbüllerin ister seni ey gonçe diher. gel! Gül gittiğin anmayalım, gülşe. ne sen gel! ey servirevan| köhne baharın! İstanbulun uzun ve güzel bir Vir hökmünü sonbaharı vardır, Fakat her köh- ne baharı bir kış ko rin v ve kol başlardı. Çirağan ve halva #lemlerinin en kıymetli süsünden biri de kadın id. Bu devirde kadının israf ve klarda helva İbeş on tane gönül tellâlı, safa be- yİzirgânı acuzeler vardı. Kaymakçı | güzeli İstanbulun hemen her semtinde i, helvacı güzeli, turşucu gü- zeli, hamurkâr güzeli, balıkçı gü- zeli, bahçıvan güzeli, berber gü. zı van oğlan gö- rüp gönül kuşunu yuvadan uçuran —m kadın, soluğu, çoğu yeşil başörtü. lü bir bacı hatun olan bu kadın- lardan birinin evinde alırdı. Koca. sının kudretine gi i ar, evini tarif e sokakia bulunduğu lerdi. Arası çok ge kasına alıp o sokakta hatunun sancıları tutar, £ ele bir kapı çalar, içeri dalardı. Gelin kızın feracesinden de alal, moru mor, bir helvacı güzeli çıkı. verirdi. Yıllarca dükkânın üstün. deki bekâr odasında bunalan oğ- lan zaten soyunmuş, dökünmüş, baskını, çıplak tabana yüz değne- Bi, tersane zindanında hapsı göze almış; nazlanıp da kendisini pâ, halıya satmağı aklından bile ge- çirmezdi. İstanbulun bir de, avlarını ken. dileri yakalıyan nazenin hatunları, hafifmeşreb, uygunsuz (aşifteleri vardı. Bunlar ği çıktıkları z8- man, halkı baştan çıkarmak için süslenirlerdi. Geni akal ferace giyerler, başlarına fazla yemeni sararlar, feracelerini r, dentellerle süsler. mak altından billir sine gösterirler, hiristiyan kadınların. dan taklid edilmiş kıyafetler çıka. rırlardı. Irz ehli kadınlar bile, ko- calarını zorlysrak bu açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmağa baş. Tamışlardı. Boğaziçi mesirelerinde, Sâdâ bâd bahçelerinde, Linga sahile, rinde, Yeni bahçede, ğehaededa lerinde geniş şemsiyeler, bazan sa. ten feracelerinin eteğinden tutup bütün naz ve işvelerile bir pere meye stlavıp Göksu! (Arkası sayfa 8 sötun 3 te)