. Hergün | Harb gayeleri Muhittin Birgen caba, Avrupa danbe ! | | on dokuz ay. y i? Acaba, ki bu telâş ve gürültünün sebebi # nedir? Acaba, Amerika ne istiyor? 1 bu harbin ariblerin ga- en ber-| sguldürler. propagandadır. bu propaganda neş- atı arasında bizi tenvir edecek “noktalar da yok değildir. © ,Meselâ, Almanyaya göre, harb *#öyesi, İngiltere politikasını Avru- dan çıkarmak, Avrupayı ebir İdem» idare ev Almanya, nu söylerken, bu işi Avrupanın ir ve selâmeti ve Avrupalının dâ refah ve saadeti ıçin yapmak ini ilâv öyle değild miyetsizlikle itham az haklı olabi olmazsa ne yapmak söylüyor. Kendi: ve dah eğe hakkı denin dal «Avrupayı bir el ek istiyorum» sözüne, «orada imanlığı hâkim kılmak emelin- "deyim! sözünü de ilâve etmesi lâ- gelirdi ki ondan samimiyetin derecesini istemek fazla olur. uz zaman, ları ve upalıla. İleri için söylüyorlar. Fa- bir sözdür, Bunu lâzım mes'ul İngiliz- z müzeffer o) - |biraz du: manyadan daha sa- söylüyor: Harbin yezâne pa i, onun için, muzaffer olm ibarettir. Bu m ve ne için kull denler bulun olduğ Almanyadan ii * bu mevzuu ele alışı! hariciye ken- ceye ye kat, bunları de daha samimi etmeyiz. Çün- "kü, eski reis, harb içinde ne söy tersini vapmıştz. , henüz harb dışında iken söyle- | lerile, yapacağı o $€' yalnız aldızlamaktan ibaret İn ifasile meşzuldür. bugünkü takib eylediği izah husu- et nişanın fardım politikasile rdım gayelerini unda azami samimi i vw k lerinin Amerika le idaresini tanzim etmek oldu- anlaşılıyor. Demek oluyor ki Alman “şimdilik Avrupayı bir elden ida- Te etmek ve kendi nüfuzu altında| mak için harbedi İngiltere, | Tafını, herkesin ferasetine bırakı- » Amerikaya gelince, o, dünya- iktisadi idaresini kendi ken- İu altına almak fikrindedir. üçük- çin, gelip onlara da söz düşecek görebilirler. Ya İletmiş, i ölçmek çaresini bulmuş. İbinm üzerinde uyu; yi ö-! fa okuduğunuz halde bir SON POSTA Resimli Makâlö: Sokakta bir adam taarruza uğramıştır, imdad diye bağırmaktadır, bana ne diyerek geçiyorsunuz. Bir vatandaş haksızlığa maruz kalmıştır, görüyor, fakat bana ne diyerek omuz silkiyor: Bütün cemiyeti edecek yanlış bir iş yapılmıştır, anlı- yor, fakat düzeltmesi bana mı kaldı, diyerek ilerliyorsunuz. Mümkündür, fakat düşünmediğiniz bir nokta var, yarın bizzat siz tanrruza uğrarsanız, hakkınızı kaybederseniz, yanlış işten mütcessir olursanız, başkaları da omuz silkerek yanınızda; Saat vazifesini gören kitab İnsanlar güneşi saat yerine kullanmayı ne zaman ve nasil akıl ettiler? rir le esyalarn İder. Halbuki, istenilen şey bu za -| X Bütün bu saydığımız e : hepsi için ayni bir saat vazifesi götebileceklerine)'msn melhumunun herhalde biraz hayret etmiş olacek-| olmasıdır. a #mizl Diğerlerini bir yana bırakalım | | Bunun içindir ki zaman ölçmiye da şu meşin kaplı kitab üzerinde|yanyan bin bir yasin arasında am-)x b cak mahdud bir kısmı işe yaramak Bir kitab, zaman ölçüsü olarak|tadır. Saatlerin mevcud olduğu ve nasıl kullanılabilir? fevkalâde tekâmül etmiş bulunduğu Halbuki pekâlâ işte kullanılabi -| bü devirde bile, birçok evlerimiz fir. Hem yalmız kitab mi yap Daha günün muhtelif ve muayyen saat -İR. nice mize binlerce sy #ardır ki lerinde kapının önünden geçen süt Dekâll bir zaman ölçücü vazifesini) cülerle, #ebzecilerle, | ekmekçilerle, ası zamana bağ- yoğurdeularla zamanların takribi © lı olan her şey bir zaman ölçüsü ola İarak tayin etmektedirler, bilir. Nasıl luğu olan her şey), Papas Ogüstin hikâyesi henüz bir uzunluk ölçüsü olabilirse... bitmedi Bir kitabın bir sayfasını okumak için muhakkak ki bir zamana ih yaç vardır. Şu halde siz, zamaninızı okuduğunuz kitabların sayfalarile ölçebilirsiniz. Meselâ, siz diyebili «iniz ki ben bu akşam yirmi üç « fa okuduktan sonra yatmıya gitti ahud iki sayfa okuduktan sonra kardeşim odaya girdi. 6 antikacı dük! z bilmecelerden bi zebilecek bir vaziyetteyiz. | h ha in gece yarından üç saat #onta kilisenin çanını çaldığı zaman İsminiz manastirdaki papaslar uyan- fmıyordu.Fakat şehrin manastıra ci, ar olan insanlar da uykularmdan uyanıyorlardı. Gökyüzündeki saat Papaz Ogüstün'in hikâyeleri he. İnüz bitmedi. >? İ © Ozüstin uyuya kaldığı sabah ma İmastıra civar evlerde yaşamakta ©- Fareler tarafından delik deşik |lan dokumacılar, boyacılar, Basmacı edilmiş kalın meşin kaplı kitab bir lar, dökmetiler, kunduracılar her dun kitabıdır. Bu kitab Ozüstin ia.| sabah kendilerini uyandırmakla 0- minde bir papasa sidmiş. Bu papas|lân çanı duymadılar. Ve tabii on-| bulunduğu manastınn çancisiymış, > da uyuya kı Üzerlerine | e öce, Here dı ç| doğan güneş rini açan inn Sindel çanı manasındaki ise adamlardan bir kismi © gün bir din kardeşlerini sabah dunsına kal-/ mucize vukua | geldiğini, ezin dirmıya mecburmuş: halbuki, o za. 10ce Yara doğduğunu zannettiler.| warilar henüz daha #nat yokmu Çünkü anlattığımız bu hikâye bun. dan bin küsur sene evvel cereyan ra .papas Oğyüsünden ziyade güne. #e inanmanm doğru olacağını akıl etiler, Çünkü, güneşin şarab içti imemişlerdi. Halbuki papas tin zaman zaman bu dünya ni- metinden nefsini mahrum etmiyor- Peki, bu zavallı Ogüstin her gece ayni saatte din kardeşlerini sabah duasına nasıl kaldirirmış? Ogüstin basit bir usulle m al Değil yalnız o günü, fakat diğer Akşama ! zamanlarda da insanlar güneşi en beraber dua kitabını eline al okumiya o başlarmız. Ve kitabıns Muğannilerin başı İdifum...» cüm. lesine gelir gelmez derhal çan kule. sine koşarmış. Demek ki, Ozüstin elindeki dua kitabının bu cümlesine geldiği za * man, vakit gece yarısını üç saat) geçmektedir. Tabif arada 8 barı yanlışlıklar olmuyor değildi. Meselâ, bir defasında Ozüstin kitas almıştı. göz. lerini açtığı zaman günes bir hayli yükselmiş bulunuyordu. Ozüstin bu suçundan dolayı “manastırın baş papasından adamakril haşlama ye. miş. Hiç süphe yok ki kitab, tam ve doğru bir zaman ölçüsü vazifesi gö remez. Meselâ, İSTER iNAN, İSTER iNANMA! Dün çıkan gazetelerde karâ | h Hârtli, kocaman bir başlık gür- dük: — Amerikada büyük manev- cümlesini okuduk. yı yi büyük manev ordunun $i dük, 35 biner ile ancak 2 fır- eti temsil eder, Hattâ üçüncü eni bir devlet #gin bile mühim sayılamaz. Her a okuyabilir. Halbuki Kii ki deon sayfa bile okuyamaz, Bu kişi için zaman mef - Bir mernleketin en büyük derdi, en korkunç hastalığı: Bana ne, bana mı kaldı? susllerinin bir mikrob gibi ferdden ferde geçerek bütün cemiyeti istilâ etmiş olmasıdır. Yaşıyan memleket, yaşiyacak olan memleket, ebediyete namzed | memleket tek adamın işini bütün Öldürücü sualler & Sözün kısası Eâubalilikler E. Ekrem Talu ukarada ilkbahar at yarış ları başladı.. cidden pek t9 güzel oluyor. Başşehrimizin bütün her sinıftan halkı, Pazar günleri | ikindiden itibaren orada, Yarış mey İdam dünyadaki zel ipodrom- Yarışların idaresi bu iş- lerin elinde. Atlar da iyi, Hararetli bahisler, heyecanlı koşular oluyor. İ Sevgili Şefimiz de hemen ber hafta İbu nezih toplantılara yüksek huzur. larile şeref veriyorlar. Her şey iyi, fakat acaba neden hali z İber iyi ve güzel şeye kabiliyet gös terirken şu ictimai disiplin denilen İmedeni terbiye İâzimesine bir türlü İriayet edemiyor? İzah edeyim: İpodrom müdür - İ lüğü, binlerle ya meraklısinın Azami rahat etmesini ve kolaylık görmesini temin maksadile orada müteaddid müşterek bahis gi - şeleri © vücude getirmiş, | Hepsi İmumaralı ve çift çift. Ay. cemiyetin işi bilen memlekettir. mİ numarayi taşıyan iki gişeden Bana e, bana im kaldı? Suallerini nerede işitirseniz hemen karşı koyunuz, ona karşı her zaman ve her yerde bir mikrob mücadelesi biri bilet satiyer, öbürü kazananla. rin parasını ödüyor. Her gişenin n geçip gideceklerdir. o yapınız. ç tı yük o 9 bütün mevzu vs rek nihay di yette öyle geldi ki, bu telgrafı bü O, —i-— On dokuzuncu asrın ilk yarısın- da İngilizlerin en büyük Şairle - en biri olan Shelley bugün bi- İngilterede pek sevilen bir olarak telâkki edilmekte ve şi k büyük bir meftunivetle o- 13 O da hayatta lari takib Eında dünyaya gö: mada mezar tlerini 1ı bir münkir s:'fa- O zaman İrgil .| s ede cari olan Ünivers umarları anlara hf dığından mübaâlefet etti, ve ile karşı daima bulunan tynetinin i de inzimam ede- n kovuldu. ezahü: edecek suret- dare usulü tatbik 1 er türlü himaye ve ne-| ; zaret tedbirlerinden azade vasa- bir de babası tara- mleketin $w ni her şeyden alde Amerika gibi dünyanın en büyük bir devleti için hiç te büyük» değildir. Bize bu vazi- azmış olan gazeteci haberinde a bir kelime fazla, yakud da sr, Faz nin ge gösteren «büyük» keli- r. Eksik olan kelime ise r kelime eksik yazmı çok mahdud kuvvetle vapılacak manevra nihayet mevzii olaca- Kına göre bunu anlatacak olan kelimedir. İSTER INAN, “STER INANMA! Perey - Bisshe SHELLEY (Persi - Biş ŞELLE) Yazan: Halid Ziya Uşaklıgil d çıl -İG 5-İ ve sefaletler 5 e İlinden 'âlminca, artık bir türlü u önü aynen ikiye tefrik |oDedilmiş. Sağdan girilecek. Soldan da çıkıla- cak. İşte bu, bir türlü mümkün ola- miyor. Bazılarımızda hâlâ nizam dinlememek, hafiften de olsa dik başlılık, zorbakk taslamak merakı var. Bu yüzden izdiham oluyor, ka. rşıklık oluyor, asabiyet oluyor ve bazan da ağız kavgası çıktığı olu. yor. Amma, bu, sade orada mı? Ha- İyır. Her yerde biz böyleyiz. İstan- bulda, Köprüde, iskelelerde. tren ve vapur gişelerinin Oönünde ayni onu büsbütün isyana ili, Sayı ezliğn ii Hükümet idaresine (Vİ pıyoruz. Bizi o sıralarda I cı görecek olsa ayıblar. ir şey yüzünden kendi ictim, biyemizden, neden şüpheye düşü - relim? Şu geçen haftalardaki kahve tev zinti esnasinda, gene o lâabaliliği. üzünden yarü ağyara karşi ne çirkin bir manzara erzettiğimizi anladık mı,. düşünüyor muyuz? Bir “âvbaliliğimiz de uzun yola gidecek £ trenlerde oliyor. Bir tek yolcumuz var, göndereceğiz." Beş altı kişi birden onu ağırlamıya ge. Bu buhran zamanında öyle bir divaç yatı ki kendi şerefile ve âllesinin haysiyetile telif - « Bu izdivaç talâkla hpetice| Bu da fıtratının icab e acı 1 de «Kraliçe Mub; serini yazdı. Shelley 1793 de doğmuş oldu - şdid ederek 1813 » nammda ilke. liyoruz, Hepimiz onun kömpartima ina girip oturuyoruz. Derken bir İbaşka yolcu geliyor.. elinde eşyası da ver. Kapıdan içeriye başını - zatip, soruy: — Bir kişilik yer var mi? Birazdan inecek olan bizler, kılmadan, utanmadan yalan söy yoruz: — Yek. Görüyorsunuz ya, her yer dolu. Aklımız wa kendi yolcumuzu rahat ettireceğiz. Yalnız kalacak ve uzanacak. Acaba bunu ne hakla yapıyoruz? İstiskale uğrattığımız diğer biçare yoleu ayni parayı ve- rip ayni istirahat hakkıni satin al « mamış mi). Bu yaptığımıza hod - gömlik da denmez, bunun adi, sıfa.. tı çok daha ağırdır, amma.. yapı - yoruz. Yapmamalıyız. Çünkü bu gibi Iubalilikleri kendini sayan insanla rin vekarile, ietimsi terbiyesile, e. fendiliğile telif etmek kabil olmaz. Medeni camialarda ferdler ken. di kendilerinin zabıtasıdır. E; Elem Cal 43 bin çuval kahve geliyor Brezilyanın Riyo dö Janeyro li - manından 43,000 çuvallık kahve, memleketimize - gönderilmek üzere yola çikarıkmıytır. Bu kahveler . | Portenid yolile memleketimize ge - lecektir. Diğer taraftan Portsaid - ESiti darty olrak; beli den de B500 çuvalhk diğer bir par- dank Kere AK ere alam ha; |ti kahve memleketimize gönderil - yotının iflâsına kore: son bir azim | ><£ hamlesile İtalyaya geçti. O zamana kadar Byron ile ara-| larmda bir münasebet peyda ol -| muştu, ona İihak etti. Burada dört sene her tarafta dolasa dolaşa yaşamakta devam etti, ve nihayet Livomo civarmda bir deniz sey - rani yaparken 1822 de henüz otuz yaşmı doldurmadan boğularak öl- dü. Cesedi Byron ile birkaç dostu tarafından bulunup çıkı rada su kenarında yakı leri Romada protestan mezarlığın da toprağa konuldu. Hazin bir ha yatın bir hatemesi ten dehanın nur almiş olan lisan, üslüb. şiir, I olarak he vi hiç birinde evakkuf ed iç kimseden iitifat görmedi, ö nünde kapılar ve keseler sik: sıkı kapandı. Hatalarını hiç bir ikinci izdivaç vacı gibi m bir netite verdi. Hiç bir maişet vasıtası alik değildi. Memleketi terkstmeğe mecbur oldu. Henüz on yedi yaşın. da'genç bir kızcağız olan ikinci e beraber yola çıktı. Fran - starı başa yaya olarak gecti, işreye atladı. Tü: zaruretler inde birkaç sene yu varlandı. Bu serseri hayatta bed- baht karısını da her çeşid mahru- ptı ki jik izi u, Nihayet biçare) ümre kuvvetleri iflâ Green Pari Hükü > wvetini bulamıyan Ww kendi elile ömrünün kâsesi i kana kana kat bu kısa hayatının mahsulü o lan eserlerile namıni İngiliz ede (Arkası sayfa 7 sütun 5 te)