Resmi Tebliğler İngiltere üzerinde iiğrern 13 (A.A) — Hava ve â, €mhiyet nözeretlerinin teb - Prakrtesi - Sali gebesi İngiltere Medeki Alman hava reel : küçük mikyasta oltştur. İn. in cenubu gârbisile şârkina . | | | yerlere böribalar atilmiş- Haser azdir. İnsanca zayiat da Yek değildir. Bir Alman tayya- tahrib olunmuştur. Alman tebliği ğin 13 (AA) — Resmi Denizaltıları muhtelif günlerde Bekler şiddetli hücumler eta « ş *cem'an 56.248 ton hacminde Büret vapuru o Batırmışlardır. lir dimreyarlerin kuvvetli hi İreleri altnda seyahat ediyorlar Bu suretle denizaltıları mezküt le daha evvel bildirlmiz © » ix da dahil olduğu halde cem 18248 tonluk 13 vapur batır - #lakdır Tayyareler dön gece İNİ Britahyanın eenubundâ ve Pi cenmbundaki limanları olduk- &li bir surette bombardıman ir, Muharebe © tayyareleri iz İskoçva'nin doğu sahili a. ar a 800 tonluk bir ticaret nda küçük bir harb gemisi ba onlardır. Bundan başka iki bü tet vapvrile bir karakol ge. a uğranlenıetir. Afrikada Şimal. Afrikasınd tanklar Teb - Yakininde bir İngiliz batarya - ş obösle tahrib etmislerdir. İni. klariran mevzii o taarruzlari Medilsiştir. Sollum yakinnda i. İsraf temas kıt'alarmın şiddetli kaydedilmiştir. man mmharebe | tayyerelerile İran 'bardiman tayyareleri hava teşekküllerile birlikte İnn Tabvak eivarndaki inğe » şom bombardıman etmişler - Umanda bir gemide yangın we e; dün gece de Lahdesnd ti. cenabunda muharebe tayya » bazi ticaret vapurlarını mü - Dün ra uğratrmişlardır. da, Sete zayıf düşman kuvvet- Ahsanyanin batısma ve hatı - Mabuna , "sehirde ve bilbasın Manheim Kolonya'da ikametgâhların hu - Nuğu mahallelerde ve endüstri İatinda yangınlar çıkmiştir.. Mad girer, 3lü ve yarah adedi çok İtalyan tebliği ma 13 (A.A) — İvan er iğ, karargâhının 347 pumaralı VA oavudluğun şarkında Zzapte » e toprakların line devam — ki'alarımız, Teto » sti, y ve Kicevo'yu işgal et- “dir. Kar'alarımız Yunamistan» pin Acarnanieve Etolia'nin indi tea e kör. epant ve Misolongi'ye ka. lenlemişlerdir. ? Mayis gecesi Alman hava “ # mensub bombardıman dilleri Malta Gntünün mühim inleye Müessir surette taarruz S ie, Tenaikte Sollum ve Tobrukta pan - İtalyan ileri unsuyları bü- Kk bir fasliyet o göstermelerdir. Şen ve İtalyan hava teşekkülle. üssünü birkaç kerre bom in gezilerdir. Bir mübibe avdedilmiş, — anti dı İsslillerde ve benzin depela da yenşınlar çıkarılmıştır. | ki ie kıt'alartmiz bü- #üçlül içinde kahramanca devnm etmektedirler. körfezinde ve Girl #da “İmerd Belâlar mübareki eden: İbrahim Hoyi * Yazan: M. Armstrong Kompartimana girince sevin dim. Oohi... dedim, kitnsecikler yok. Gel keyfim gel!... Birden ka» pi açıldı. Devunası gibi, yaşlı bağ. İı bir kadın âahlava pufaya içeriye girdi. Bu sırada tren de kalktığı İçin Mmüvezenesini kaybederek ke Müpeye çöküverdi. Yaşına göre, Küzelee bir kadın denebilirdi ona. bit aşcı veya bir çiftçi okarsına benziyordu. Artık soluk almış ol mah İdi ki, gözleri bana fhieti Bimsedi, ben de ü «Köoştunuz galiba... Biz vastakiler pek köşmamat: övle, dedir dın sözüme alınmadı. Karslik verdi? — Beni o kadar yaşı mi bulü. yorsunuz? Aldırma, cambaza bak. Her şev kadere bağlı. o Bir bakıma göre de gencsi- niz... Omütlanm kaldırdı» »— Câhinim efendim, talihsiz ol. maya görünür. Eğer ber seye ul. dırış etmiş ulkaydım. mezarı çök“ tan boylamıştım bile, « Herhalde pek öyle talihs'zlie ğe uğramamıss'nızdır, — Çok!. Meselâ Fred bu sabah deni otemobili ile letasyona geti- ziyordu. Sen ol, olma de daha on bes kilometre yol almadan bir pan ol. Halbuki Fredin otomobili İki senedir bir kerecik olsuh arı- zaya uğramamıştı. Ne malüm?.. Buna talihsizlik diyeceğinize, şanalılık desenize... — Neden? , — Öyle ya. lâstik patlamamış olsaydı, siz bu trene binmiyecek, bir evvelki posta ile gidecektinir. Oysa ki buna yeciserek benimle birlikte seyahat ediyorsunuz. Kadın kzar gibi oldu. ya kadar, cidden ü; ilk treni ileceğim, dedi. Hiç te hösa gidecek bri kafşılıkiden olanca kuvvetimle değildi, bu. Yapıştırdım: Huzürümdi Me istemiyorsunuz #er hal e. Gözleri ışıldadır — Canım isterse, kompartimem değiştirmek elirnde, dedi ve ilâve ettir — Hem ben trende tatlı tath konuşmayı severim. Gazetelerinin arkasına sinenleri görmeğe taham- mül edemem. Umumi yerlerde gü- zete okumayı Kabalık sayarım. Daha acmaya vakit bulamadı- ğım gâzetemi gördü. Hemen w zandı — Bir dakka lötfeder misiniz?, dive sıritli, Belâlar mübarekini yanımdan savmak gayretile: — Buyurun, buyurun efendim, ve kadını alava almaktan kendimi alamadım: — Amma, herhalde burada ga- zete okuyacak değilsiniz ya, ma. dam. yi — Yok canım şöyle bir göz gez- direceğ'm. Kadın artık eler tutar yeri kal- mamış olan çantasını açli. Bir müddet karıştırdıktan sonra, eski püskü bir gözlük mahfazam Gıka.|rif bir tebessümle kabul etti. Tercüme — Nah!.. Gördünüz mü?... diye söylendi. Atıldımı — Gene talihli tarafinsa mı geldi, madam? «— Ne demezsiniz?.. Dün çocuk- larımla &t yarışları bahsine pifış- tik. Güya akülılık ettim. Şu etiar kazanacak amma, ben bahse &ir- mem, dedim. Dediğim gibi de çik- tu. Tahminlediğim atlar birinci, i- kinci, üçüncü gelmisler; Girsey- dim, hiç olmazsa elli lira közsnâ- câktım. Arma tlmaris — Şu halde göne sizin şansızl- ğınız değil, onların talihi varmı$, diye cevab verdim ve pencereden dışarıya baktim. Taymisi - gecmiş, istasyona giriyordük, Devam et- tim: «- Ne gütel, ne tatlı könuştük İmadam.. Londrava Vardık, İste. Ho -| i Kadın: -— Daha doğrusu, varmak üze. : — Öyle mi? Londrava varındâ-! yeyip. diye cevab veriyördu kl kaçırdığıma trenimiz birden zıngadak düruver- di, Bu sarsılma rietisasınde Yerim. fırladım, ve balıklama kadının üzerine düş- * Vaziyetin münâsebetsirliğini ta- savvur edebilirsiniz. Kondimi to parlayıncaya kadar birkaç saniye geçti. Üstümü başımı düzeltirken: — Pardon, pardon... Cidden çok müteessirim.. dire kekeledim. “ Af dilemeğe hâvet yok. Ka- bahat sizin değil ki. — Bir yeriniz acımadı ya? -- Yok. Ehemmiyetli deği), AL lahtan ki cimcime bir gevsiniz... Nasıl?... Kalktığımız zaman bu treni kaçırmadım diye sonunda e- an sılkıldığınızı tüm. sel edeceğimi size söylememiş miydim? Kan tepeme çıktı. İrademi kay- beder gibi oldum: -— Münasebetsizliğin lüzumu Yok!,. diye gürledim. Aldirmadı, gücenmedi bile. Ne de olsa karşımdaki bir ka- dindi. Bü hareketim kuba sayıla- bilirdi. Gönlünü almak istedim. Kompartimandan iherken: — Şöyle bir viski, vevahuğ başka bir şev içsek hasıl olur? di- ye sordum. Yol arkadasım bu teklifimi yz - rarak, içindne bir bacağı O köpük)tâsyonda birikmiş olan halkın a- gözlüğü oturttu. Sonra, gözetede he aradı- ğını bilen bir insan halile cabuk cabuk sayfaları çevirdi. ve: 'dan sonra bir kadeh rakı yüreği» aldı. Burnunun Ortasına | rasından gecerek büfeye gitlik, — Ne ahrsınız?, — Bir kadeh ralı... Bu keza- Ve, ta gene bu dava!,.. Hergün bu dava, bugün de tek- & yordu. Arada bir terzinin İn, Sdemdiği elbisenin de büh- 1 davaya karımıyordu. Dürrü, fin Melpomeniyi kandırıp Sa- Jüva götürmekten vazgeçti; buna imkân olmadığını ân. Mit. Metpomeninin aklı fikri Me, elbisesi arasında mekik Myordu. Esasen bu şerait tah- İM yapılacak olan bir mülâkat- müsbet netice beklenileme?- inacnaleyh möseleyi başka Müne talik etmek doğruydu. Ma bir gün, belki yarın... * Biteyi gönü, Apustol Şetyanla bk Temelin odasına girdi, Elinde bir paket vardı. Kemali itina ile açtı. İçinden bir pantalon çıkardı. Aca- yib bir pantalon, «- İşte, dedi, pantalonunuz gel di. Bundan böyle provaları bunun- la yapacaksınız. Temelle Şetvan pantalora hay- retle bakıyorlardı. Bermütad Te- mel bu pantalonu Şetvanla paylaş- wağı relle söze basladı. Ve ber- mutad Şetvan kendisine ricada bulundu, Gene bermutad Apustol hesab defterini ve pusulaları çı- kardı. Ve gene bir suatlik bir mü- nakasadan sonra Temel istenileni vapmağa Tanı oldu. Nihayet panta- lonu giymek âmeliyesine geçildi. YAZAN : EKREM REŞİD Bu pantalon Temelle Şotvanı ih- tiva edecek kadar boldu, Yukarısı pantalondan ziyade salvara benzi- yordu. Fakat bütün hususiyeti üç bacaklı olmasıydı. Temel sağ aya- ğü pantalonun sağ bacağından geçirdi. Şetvan ayni ameliyeyi so ayağile pantalonun sol bacağında tekrar etti, Sonra, her ikisi panta- lonun örta batağına âçkta kalan bacaklarımı yerleştirdiler. Fakat içerisinde bir tek bacak bulundu- Hu zehsbınr seyircilerde uyandır- mâk için bu açı bilikizam Ol dukça dar biçilmiş olduğundan: bir bayli müşkülüt çekildi. : Nihayet düğmeler düğmelendi. Simdi: Te- melle Şetvan birinin so! kalçasile mi baslırır. Çok defalaş denemi- #imdir.. dedi m 'Tren arkadaşım, lâf arasında, evine otobüsle döneceğini osöyle- yince, galanlık göstermek istedim. Zaten benim de işim o taraflarda idi. — Otobüse birlikte bineriz, Nevse içkimiz! bitirdik, kalk- tık, durak yerine geldik. -Kadım 38 numaralı otobüse ( bindirdim. Arkasından ben de biniyordum ki, aklım basıma geldi: — Ne vapıyorum yahu!,,. Kart, belâlar mübareki, Daha beş daki. ka evvel, onun vüzünden trenimiz devrilecekti. Simdi de vafmur basladı. Yerler ise ıslak, kaygan, va otobüs kızak yapar da kavarsa, hatim nice olur... Dive düsündüm. Nezaketi, fa- lan bir tarafa bivektim. Kadının #muzuna dokundum: - Ne fenn, ne fonu Telaraf ce- kecektim hir vere, İstasvona dön- mek mecburivetindyim. Allaha 18. marladık.. delim, ve kadının ce- web vermesini betlemeden vürli. Aim, İbrahim How eserse seremrenan Tünl kayışı geliyor Tramvay İdaresinin Amerikaya Gpariş ettiği tünel cer kayisinin i « İmaline başlandığı şehrimizdeki a- i lâkadarlara bildirilmiştir. Kayıs bir faya kadar ikmal edilecek ve Hari. rada yoln çikanlarak | sehrimize getirilecektir. Kayıs geldikten son» ra tünel yeniden sabahtan aksama kadar fasılasız olarak işletilecek bilecektir. Bakırköyünde kır bayramı Bakirköy Halkevinden: Evimizse 18 Mayıs 94! Pazar günü aksamına kadar Halkevi ida. re memurluğuna müracaatla İsim - lerini kavdettirmeleri. Dühuliye serbesttir. Koca Yusuf | diğerinin sağ kalçasının itine Sık: sıkı yapışması ve birinin bü cağı diğerininki arkasında o sakh olmasile hilkatin bir acibesi, yapı- sık manzarası oarzediyof- lardı. Maamafih Şetvan sordu: — İyi amma halk buna inanır mı?... Sahtekârlık meydana Çi- karsa?.., Endişelerini Apusta) teskin et; — Hiç üzülme, çıkmaz!,.. Saz- mede kadını tabutun içine koyü- yorlar da kıtır Xıtır kesiyorlar... Bunu sahiden mi yapıyorlar?... Halk bunu yutuyor da sizi ne di- ye yutmasın!,.. Apustolun bu kuvvetli mantığı Setvanı tamamile talmir. etmemiş. ti, Maamafih, her şeyi göze almış, evvelden kabul etmiş olduğundan itirazında fazla ileri gitmedi; sa- dece: imdi de bizi halka yuttura- cak!... Dive mırıldanmakla iktifa etti. "Temel ise soğuk hiddet teri dök- mektevdi.. Apuslol ovun nerede ise, “kendi tabirince bomlayaca - Hınıs hissederek provavı o Kazasız kendinden önceki rakiblerinde Elektrik mi, havayazi mi ? Bir lâmbanın yanması için bir gecede neka- dar havaya ihtiyaç olduğunu bilir misiniz ? Bu hâdise, birkaç yıl için hava gazi lâmbalarinin elektrik lâmbala- rna karşı fnikiyetini temin etti. (Çünkü, bu gömlek takılınca hava güzi lâmbaları; elektrik İhmbala - rından hem daha parlak; hem da. pe bir ışık neşretmeğe bas r, Fakat iş bunda değildi. Havaga- xi lâmbaları, ayni zamanda, bu de. yirde, elektrik Jâmbalarından daha ucuza da mal olmağa başlamışlar. dı, Bu hâdiseler muvakkat bir za- İman için havayazi İlmbalarinin ga. lebesini temin etti. Çünkü, bu gömlek, yahud kafes sayesinde havagazi lâmbaları daha parlak bir işik verdiklerinden, es kiden iki lâmbaya ihtiya hissedilen yerde, şimdi, &yni iki bir tek Iâtaba görmekte idi. Tabii bu vaziyet kar. şısinda masraf azaldı. Fakat elekirik lâmbalarinın ta. raftarlan da üyumuyorla'dı. Bun. lar da daha parlak, dölayısile da- ha ucuz bir lâmba elde etmeğe ça- İişiyorlardı. Çünkü, olâmba parlak yandığı nisbette, daha az miktarda Menba kullanılacak, dolayısile da. ha «z masrâf edilecekti, Bunun için tek çare, elektrik lâmbasmın - içindeki ince çubuğu mümkün mertebe fazla kızdırmak. tır. Çünkü hararet yüksek olduğu nisbette naribevza haline gelen ci- sim o nisbette fazla işik verir. Bilmem bhatırnmızda mı? Demir çubuğu ne nisbette fazla isti isek, o nisbette fazla işik vermişti). Lâ- kin burada ufak bir aksilik var: Kömür çubuku pek fazla wtacak olursak bu çubuk buhar haline in. kılâb eder; yani, hergün kullandı. jımiz tâbirle «elektrik limbasi ya- nar», bozulur. Binaenaleyh; bütün bütün mesele kömürün yerine bir baska madde ikame etmekti a gör taraftarlarından bir şeyler almak, bu sutetle elektrik Ilanbasını tekâmül ettirmek lâzim- dı. Yeni havagazi limbalarında işik veren kızgın kömür değildi Yu . kanda gördüğümüz ©yere burada şık . eden seyre hararet kar. manda güç eriyen ver görrleği idi. Bu gömlek, en yüksek hararet karşısında bile, erimeksizin sadece kızar, ve vk mesreder. Su halde, elektrik Menbalamat içindeki in- cecik kömür çubuklarını, en yüksek hararet karsisinda bile erimiyen bir telle, meseli Awver gömleğinin yas “İpıldiğı telleri getirme miydik? Önceleri teli Osmium'dan yapmağı dösündüler. Çünkü Os . inium fevkalâde hararete tmukavi: güç erir bir madendir. Fakat © bu derim, ha. çıktı. Wolfram ancak 3390 dere. kullanmakta elektrik lâmbaları, © ve ampulleri bu suretle ol. muştur. Lâmbaların geğirdikleri tekâmül safha'arı Ortaya çıkan her yeni llmba, mev belâsız bir e için; — Haydi eziz kardeşlerim, ça- hşalım.... Şöşle kendinizi . hali huzurunda sanınl... İlerleyip se- lâm edip. Dedi. Verilmesi kolay olan bu emrin tatbiki güçtü. Müvüzene te- min edilemiyordu. Maamafih bir İki tecrübeden sonra oldukça şa yan mönmunivet bir notice elde edildi... Apustol, san'atkârlerının sabrını tüketmek korkusile sesine vermiş olduğu şevk ve höş'e oda- sını bir kat dahâ artırarak” — Haydi çocuklarım son bir de. fa dahâ... an evvel başlayıp r Demek Üzere iken uvin önünde| bir otomobil durduğu işitildi, Bir kaç sahiye sonra kâpi talimvordü. Bir iki dakika sonrada kapın arkasından vükselen mam May. ganoşun Sesi duyuldu: — Bay Apustot!.. Seni stiyor- I AY... Apüstol telâsla: — Bira? istirahat ed'n yavru ların... Devip odadan fırladı. Yekvü *İdir. Şimdi eskisi gibi, ) en cemiyetteki bütün teknik tetakkiyat ta hep böy. le olagelmiştir. Her yeni âlet, mut- aka kendinden önee mevcud olan ületlerin fena taraflarım taraflanaı almiş, buna yenilikler ilâve etmiştir. İşte lâmbalarda da bu böyle ol. muştur. Meselâ havagazi lâmbala » rile petrol İâmbaları Argand tpin- deki yağ lâmbulerından birçok şey let uletişlardır. Diğer taraftan elektrik lâmbası da, havagazi ve petrol İâmbaların- dan narı beyza haline gelmiş kö mürü alrnişter. İşin bu safhasında havagazi lim. bası kömürü atarak yerine Awyer gömleğini almıştır. Bunu gören elektrik lâmbasi da kömürü terkediyor, kömür yerine madeni teller ikame ediyor. Bu suretle bir imwcid diğer mu- cidin başladığı işi ilerletiyor, fakat netice itibarile bunların hepsi de bir tek hedef, bir tek paye etrafında çalışmış oluyorlar, Bütün bu O tekâmül” safhalarını, muhtelif tipteki lâmbaların maliyet İfiatlarmda okumak kabildir. Meselâ: Bugün en pahal'ya mal olan tenvir Yasitasi, biç şüphe yok İki, en eski söstem yağ lâmbalarıdır. ilik bakışta bu bize, belki de garib İgörünebilir. Çünkü, hâlâ, birçok ge- İri memleketlerde, köylerde bu ten. vir vasıtası kullanılmaktadır. Bunu kullananlar da zengin kimseler de. |öildir. Fakat içi dikkatle tetkik e- i dersek, göreceğiz ki. bugünkü şe - al bir elektrik lâmbasının temin ei ışığı temin edebilmek için, jelekirik lâmbasnın yerine, yüzler. ce yağ İâmbam kullanmak merbu » riyetindeyiz!, Halbuki bu yüzlerce yağ lâmbası bir elektrik lâmbasn- dan birkaç misli pahali olduğu hal de, ne bunun kadar temizdir, ne de bunun kadar kullanışlıdır, Binaen - aleyh, Tâmbaların maliyetlerini he. sab ederken, işi daima bu bakım dan mutalea etmek lizumdır. Elektrik lâmbası ile havagazi a- yasındaki mücadele hâlâ devam et. mektedir. Kimin kazanacağım tah. min etmek müsküldör, Acaba bunlardan hangisi daha iyidir ? Havagazi mi yoksa elektrik mi? Hevagazi, bugün, elektrikten da- ha pahalı değildir. Sonra, verdiği pop da, parlak ve beyazdır. İ | Havaçazi yakmak ta güç değil rn > iy için merdivene thımanarak Jlâmbayı kibritle yakanya biç de ih- İtiyaş yoktur. Elektik o düğmesini çevirmek, bu iş için kâfidir. Cünkü .İson yapılan buvagazi tertibatında, havagazini yakmak için, hususi elek trik cihazları mevcuddur. Mama. fih dikkat edilirse, burada da elek- iğe müracaat etmeden işin içinden çıkılamamıştır. havagazinin bir başka faydası daha var: Havagazini yal- miz bir tenvir vamtası olarak değil, mutfak İevazımatında biy ocsk ola. rak ta kullanmaktayız'; Bugün bü. tün tnedeni dünyedu mutfakların başlıca siyneti, havagtzi ocakları, havagazi fırınlarıdır. Maamalih bu sahada elektrik te havagazinden geri kalmak isteme (Arkası sayfa 7 sütun 6 da) bir beraberlikle Satvanla Temel icle- riti çektiler Sonra Setvan: — Avaklârma kâra sular indi, sü mindere kadar yidip olursak, Dedi. "Temelin hiddetli su oldu: — Ben senin biradetin Odeği- lim!... — Değilsin fakat ne çare ki öy- le geçinmeğe mecbursun; hem yalnız kardeş, hattâ ikiz kardeş değil de yapışık kardeş olduk!... cevabı Haydi, gel... İnsd etme... Biraz oturup dinlenelim... Temel de yorulmuştu. S-tvam fazla üzmeden olurmağa Yun Ol du. Kendi kendine söyleniyordu: “ Tönbe, tövbe, Du me siir bel... Kim derdi Ki su ispinoz su- ratlı herifle bir tek wüam savıla- cağım!,.. Herif bana İzmaritin ül zerindeki kene gibi yapışıp kala- cak... takası var) ARM amana İİİ 1 nn ll ÜĞLLĞL Ğİ