Hergün Çocuk Esirgeme Kurumu 23 Nisan, Ço- eme Kurumunun yirminci yıldönümünü £ getirmiş o- lacaktır. Demek oluyor ki, yirmi yıl önce Osmank dile «Himayeietfal» sami altında hayata ayak (basmış olan bu müessese, artık, arkasında €peyce uzun bir faaliyet devsi br rakmıştır. İnsan haynatile ölçecek o- Yorsak yirmi yıl, az bir şey değildir; bir çocuk, yirmi yılda artik insan olmuş sayılır. Fakat, bu tarzda bir müessesenin o bayatile o ölçtüğümüz zaman. teslim ederiz ki, yirmi yaş, kemal yaşı değildir; bu müessese, henüz voçuckluk» devrinde bulu. nuyor. Şu halde, eğer çocuğa bakmak, onu gürbüz. kuvvetli, faal, becerikli yetiştirmek, her çocuk s&- hibinin yegâne hayat gayesi ise, bi- zim de bu «hayır evelâda 1 öylece sağlam, canlı ve muvaffak bir haya- ta doğr sevketmeğe çalışmak ta en wöhim vazifemiz olmak icab eder. Çocuk sevgisi, insan denilen mah Jökun yaratılış hamuruna o katılmış bir duygudur. Bazı insanlar daha kuwvetli, bazıları (nisbeten daha hafif, fakat, her insan çocuğu sever. Bununla beraber, içtimai m büyük istihale devirlerinde, bu sev- ginin de, diğer birçok hisler ve f: kirlerle beraber. içtimai teşkilât sa. hasında ihmale uğradığı (görülür. Böyle bir devri biz de geçirdik. Millet namına yalnız sarayın, çocu! namına da yalnız seray çocukları nın yaşadıkları son devirde çocuğa cemiyet içinde müşterek bir kıymet ve mevki verme fikri, bir zaman “İni hem de san'atkârn Hiç çarpmıyan sönük 1 Mera göze emlağı keşietmek Obüyük bir görüş klı şeyler | | Aemanların maceralar! SON POSTA bir adamda gizli bir haslet bu- kuvvetine delâlet Musiki meraklısı olup da 6000 İngiliz lirasına satılan meşhur “'Betts,, in adını işitmemiş bulunan kimse var mıdır? İki buçuk ay kadar oluyor, iPragdan alınan bir telgraf meshur san'atkâr Jan Kubeliir'in ölümü- çok elim 'bir sefalet içinde terki hayat etti- ğini haber veriyordu. Vaktile «Keman Krah> dıfatım “Jalmış olan bu büyük san'atkörın > İölümü Avrupayı çocuklara hergiin bir fodia ve haf: tada bir defa da pilâv ve zerde ve- rirlerdi. İşte. Himayci Etfal Cemi- yeti, e eski yardım teşkili, büs- bütün kelktiğı ve çocuğun yardım. sz, bamisiz. tek başina, meydanda kaldığı bir zamanda, ona yeni tarz- da, bir yardım temin etmek ihtiya oma bütün şiddetile kendisini. his. settirdiği ibr zamanda kuruldu. Eski yardım usulile yeni yardım sistemi arasındaki fark O şuradadır:| Eskiden, çocukları himaye edenler, çocuğu ve hayrı seven zengin insan- İardan ibaret kalırlardı. Bugün ço- cuk, milletin çocuğudur; onu hep birden seveceğiz, hep birden hima. | ye edeceğiz. iden, çocuk sevgi- sini çocuk yardımına götüren kuv- vet zengönlikti; bugün ise, birinci rol servetin değil, kalbin ve şuu-! randur: Herkes, üni ve şuuru-| mu bu işe çevirecek ve her ne yar pabilirse bunu yapacaktır. Eski sis. temde, çocuğun arkasında, sade, hayır seven bir servet bulunurken, bugün onun yerine bütün bir millet bulunuyor. Çocuk Esirgeme Kurumu, yirmi birinci yaşına başnınkla beraber he- nüz çocukluk devrindedir. Unutmı- yahım ki, bu çocuk ta zengin bir milletin çocuğu değildir; uzun harb. İer görmüş, fakir düşmüş bir mille” tin çocuğu olmasına rağmen, çocuk | seven bu millet, ona elinden geldi- öö kadar bakmakta kumır etmemiş-! tr. Fakat, bu kâ& değildir; ona kuvvet vermeliyiz; ona yeni yeni ipkişaf imkânları temin et çiz. Cocuk Esirgeme Kurumimü; kandi çocuğumuz gibi sevmeli ve ona © suretle yardım — etmeliyiz ki, o da vazifesini muvaffakiyete yapabil-| sin ve yardımlarını hergün daha ge- niş, hergiin daha fazla dozlarla et- dağıtmaya muvaffak olsun. ğer bir sütumumuzda behsedi- len istatistikte gör. veçhile, Çocuk Esirgeme Kurumu, yirmi ve nedenberi az iş görmüş değildir. Doğrudan doğruyu yaptığı yardım- ların yanı başmda bir takım mües- seseler de vücuda getirmiş olan Ku- rum, çocuğun hayat ve derdi ile| şmütemadiyen meşyul olan organ lara da sahibdir. «Bu müesseseye! yapılan yardımların en iyi şekilde kullanılıp kullanılmadığını bilelim)» tarzında bir - düşünceye| mahal yekter; onun henüz çocuk- Juk devrinde bulunduğunu iyi bil- sek, kendisine karşı, bir baba gibi, ilk vazifelerimizi yaptıktan sonra onunin meşgul olmak, onun iyi ça- hap çalışmadığını tetkik etmek, kendisine fikirler vermek, onu daha iyi çalışmaya doğru sevkedecek bir kontrolu düşünmek te (vazifemiz- dir. Eğer birincisini yapmazsak bu ikinci vazifeye lükayıd kalırız. Bu-! nun için, evvelâ, bütün kudret im- kânlarımızla kendisine yardım ede- sonra da onun faaliyetini ta- | yerinden oyna tan harb hâdiseleri içinde kimse- nin dikkat nazarlarım çekmedi. Şimdi tayyare hücumlarından tanklardan, pike ( uçuşlarından, hüeymlardan bahsedildiği stralar- da Kubelik, Pagan 48, Gusrneri, Amati isimleri insa na adeta yabancı gelmektedir. Jan Kubelik'in ölümünden son ira musiki meraklıları şu suali sor mıya başladı! © — Acaba Kubelikin meşhur Stradivoris'i ne olacak (şimdi Bir müzenin camekânina mı vaze dilecek? Yoksa OOkyanosu geşip bir Amerikalının hususi kolleksi- yonumda mu ver alacak?. Yoksa! Prag'da Kubelik'in arkadaşların-! dan birinde mi Kalacak?, Kemanlarm maceraları Garib bir tesadüf eseri olarak, Jan Kubelik'in ölümünden bir ik hafta evvel Franz Fargos adında bir Viyanak musikişinas kemanla ra dair İsviçrede Zurih şehrinde «Geigen und Geiger» adında re- simli, güzel bir eser neşretmişti. Bu serin ilk sayfasında keman mucidi addedilen Gasparo Duiffop Payza bir teşmi bulunmakta- dir. Cidden çok şayan: dikket olan bu eserde «Kemanın bir üstad e- Tine düşmesi kıymet kazandı- Bı; Üstad olmıyanın kemana hayat veremiyeceği: yazılmış oluğu gi- bi «Bir üstadın da ancak kendine lâyık bir keman sa nde san'a- tanı ispat eksiği, İ olunmakta- dar, «Betts» adındaki kemanın | macerası | 'Tam manasilo kemancı olan bir; İadamın «Betis» in ne demek oldu Hunu bilmemesi imkânsudır. Betts dünyanın en meşhur Stradivarius'nun adıdır. Bu Stra- divarius kemanına bu adı bundan bir buçuk asır kadar evvel Lon - drada Royal Erehange Strest cad- desinde büyük bir musiki alitı mağazası bulunan John ve Sâw ard Betis karüesler koymuşlardır. Bir gün yabancı bir adam Bett'in mağazasına girmiş ve mü| kemmel bir halde bulunan eski| bir kemanı satmak arzusunda ol- duğunu söylemiştir. Betts kemanı dikkatle muayene etmiş, pek yüksek bir kiymette EE bir keman olduğunu anlamış, fa- kat bunu belli etmiyerek adama kemanı kaça satacağını sermuş- tur. Aldığı cevab şur — Adam siz de... Yirmi veriniz... : Betis, orun caymamasını te - min için hemen parayı vermiş ve kemanı almıştır. Belis'in sevincine payan yok- şilin İtur, zira henüz bir eşine rast gel-| mediği bir Siradivarius kemâna malik 7 Kemamn yapılışı Girelamo A- imati tarzı idi. Fakat onun yapıl ması tarnı tam :mânasile bir Sira- divarius'a benziyordu. Bir müddet sonra Betts'in mar fazasma bir keman meraklısı mü rTacaat etmiş o da, kendi ismini vermiş olduğu Kemianı göstermiş- tir. Adamın 590 İngiiiz lirası ver- mesine rağmen, Betts ü tit- rediği kemam satmıya razi olamamış ve Onu kadar saklamış ve vasiyetname ile ailesine bırakmıştır, O devirde meşhur lüt çalgısı İ- malâtçisi Vuillaame sık ok Lon- draya gelmekte idi. Her gelişinde) Royal Epchauge Street'e Betis'in ailesi t dilmekte olan mağazayr gider ve bu kemana âdeta bayılarak bakar dı. Satılması hakkında yapmış ol duğu bütün teklifleri reddedili- yordu. Fakat Vulllanme bu husus ta hiç Ümidini kırmamiıştı 1858 senesinde Vuill#vme yan (Arkas seyfe 7 sütün 5 te) german amam Niçin, nerede, nasıl? İ Bu meraklı yazı serisine yanın i devam edeceğiz erteserersesrser enensasanmaa vana san ; i İJ R İNAN, | Rumen beşvekili geçenlerde beyanatta bulunarak «Bize yapılan haksızlıkları kabul etmiyeceğiz. demişti. a Yoktan var edilen haslet. & Büyük bir hasleti yoktan var ederek fayda verecek bir hale ge- tirmek hem görüş, bem bilgi, hem de sabır sahibi olanların har- cadir. Yeni eserler: “Binnaz,, Yazan: Halid «O, beyaz bir kuştur» dan sonra «Binnaz: ,.. Ayri mesilden iki kiymetli şalirin bu yeni eseri, bir hafta içinde, iki güzel dest eli g- bi birbirine uzandı, birbirini sık- tı ve kutluladı. Bu, asil ve öz san'atın kardeşiğidir. O, beyaz bir kuştus dan, Or- han Seyfi Orhon'un eh nefis man- 3umelerile, renk renk, bir deste çi çek gibi örülü bu şiir meemuasın dan geçen hafta bahsetmiştim. Bu yazımı, öteki kardeş esere, «Bin- Baz» a hasrediyorum. Binnaz, (bilmem kayda Yüzüm var m? o kadar meşhur) bir jedidir. 1918 de ilk defa olarak, 6 zaman ismi Darülbedayi Olan Şehir Tiyatrosunda oynanmıştır. Büyük muvaftakiyetle o karşıla mış, uzun müddet temsil olun- muş, nihayet filme de alırmıştır Fakat filim Binnaz, şiir Binnaz'ın yanında o kadar sörüktür ki, bu- Bu yalnız, eserin kronolojisi nok- tasından burad hatırlatıyoruz. Şiir Binnaz, harikülâde bir tek nikle yazılmış bir sahne eseri mi- di fi, bu eseri bugün yazsa İdi, tiyat- ro veçhesinden biraz daha i İdem acaba şiir daha fazla kazanır İmaydı? İşte ona, kat'i bir hüküm- le evet demek müşküldür. Zira innaz'n en cazib taraflarından biri de, ir sade- şiir kazanıyor ve bunun, bugün- den eserin klâsikleşmesine büyük tesiri oluyor. O kalde sorabilir şiniz: bu güzel eseri neden bügün de oynamıyorlar? Şehir Tiyatrosu sahnesi, Binnaz'ın yazıldığı ve oy nandığı günden bugüne kadar ge- çen uzun yıllar zarfında, hele Da- ie rülbedayi olmaktan çıkıp da böy- le muhteşem bir isimle Şehir Ti- yatrosu olduktan sonra, artık bu esere omuz silkecek kadar şahe- serler mi yaratmıştır o Bu suale cevabımız, en kasa ve kati bir «Hayır» dan ibarettir. Eyet, ne yazık ki Şehir Tiyat- rosu, İstanbul belediyesinin büt- çesile İstanbul halkına bilhassa en güzel milf eserleri oynamak an'snesinden artık tamamile uzak aşmıştır. Münasız ve adinin âdi si dramlar, yeter ki tercüme ol- sun, bu sahnede bugün ne Türk şiiri olan Binnaz'a ne de hattâ bir gene yerli olan bir «Saz - Cazs a karşı koyamaz. Bunum sebebini, yalmz bir Tanrı bilir, bir de E tuğrul Muhsin. O Ertuğrul Mu sin ki, meselâ benim aruzla ya: dığım ve Darülbedaylin ilk telif STER anlatmıştır. Halbuki son bir kaç günlük gazeteleri kar kaç yıl evvelki operet devrindeki) ilk olarak sahneye koyduğu Baykuş! ın tekrar tab'ı münasebetile Fahri Ozansoy taki sihtiyar> rolünü vaktile biz- zat oynamağı ve bu suretle bu mü tevazı saire bile bir muvaffakiyet kazandırmağı san'atı için bir kü- çüklük görmemişti. Halbuki Bin- naz daha başka bir eserdir. Mill vezinle yazılmıştır ve bu Vvezinle bizde ilk vücuda getirilen en gü- zel nümunedir. Güzeldir, çi sam temiz, açık ve halis türkçe- dir. Güzeldir. çünkü Binnaz'dan evvel yazılmış olan bütün hece veznile tiyatro - eserlerimiz, Ziya Paşa'nın Tartüt tercü; dn tu- tun da Abdülhak Himid'in Nes tren, Liberte gibi tradejilerine ka dar, hepsi, aruz dili ve materiyeli ile doldurulmuş ve zorla hece vez nine mal edilmiş koyu Osmanlıca dır. Bu mülâhazamla, o eserlerin devirlerindeki kıymetlerini küçük mek istemiyorum. Böyle bir dü- şünce benden çok uzaktır. Müşa- İhedem, sadece, milli edebiyat ta- rihi noktasından pek mühim olan bir vakıaya Mare etmektir. | Binnaz'ın mevzuu: önce, lek ke me İle merdlik! Hamza, bir Tu- na beyi, uzaktan İstanbuldaki cil- ber Binnaz'ın medhini İşitiyor. Binnaz, şuk bir kadındır. Fakat Hamza da arslan gibi bir yiğittir. X genç, Binnaz'a daima na — Her yerde bana yâr olen sev r. 'belâhsı var: Bfe Ahmed. Hamza İstanbula geldiği günün Jakşamı, yolda, karanlıkta zorbala İnn hücumuna uğruyor. Zavallı genci öldürecekler! Bu anda, te- sadüfen Efe Ahmed oradan geçer İken gürültüyü içitiyor ve bir sal- İdırışta o mütaamızlar? o dağıtıyor. Bu suretle ölümden kurtulan Ham za, bir hatıra olarak, Ahmede, kabzası yakut ve inci kakmalı hançerini hediye ediyor. Bu hâdi- s€, Binnaz'ın evinde Hamza tara- fından parça parça çok canl; trsd larla anlatılıyor. Gene ayni gece, Ahmedden ev vel Binnaz'ın evina gelen Hamzs- dır. Binnaz, bu ilk defa gördüğü misafirinin derdini şuhlukla din- ler. Kendisine böyle uzaktan âşık olanlar de bulunduğundan gurur- lanır. Fakat Hamzaya işin vaha- metini de anlatır: Efe Ahmedin şakası yoktur. Hakikaten de, bu perdenin sonunda Ahmed ka- pıyı çalar. Tehlike büyüktür. Bin naz, kısa bir münakaşadan sonra İ aşığım bir buse ile göç sava- İ İkinci perde, Yeniçerilerin kah İvesinde geçer. Bir derviş, vanık (Arkası sayfa 7 sütun 3 de) INANMA! racak olursak Ru- “İmevcudu ihtiyaca kâfi gelmiyen bir 'akışıkh mi sevildiğini şu mısra'la anlatır:| yette Dün akşamki Radyo gazetesi Macar başvekilinin intiharında bahsederken bunun Almanlar tarafıdan Macaristan üzerinde az pılan yeni tazyikirr neticesi olduğunu söylemiş, battâ Rumen baş- vekilinin geçenlerde vüki beyanatının gene bu maksadla Transil- vanyayı istihdaf etmek Üzere Almanlar tarafından (o yaptırıldığım İSTER INAN, | ER men başvekilinin bu beyanatının bir siyasi sütun muharriri tara- fından Mihvere karşı gösterilmiş bir medeni cesaret eseri olarak tefsir edilmiş olduğunu anlarız. Bir hâdise karsısındaki tefsirler arasında görülecek tezadin bı derece büyük olabileceğine INANMA! iktisad Vekilinin gazetemize beyanatı (Baylara 1 inc saylada) Dokuma fabrikaları verdiki. amele vergisi esasına göre lacaklardır, El tezgâhları bilfül ça- lışmak şartile mahalli | hükümetin vesikasna bağlanarak iplik | elabi- leceklerdir. Yalmz kooperatile da- hil olanları bu kayıddan istisna ct- tik. Şu kadar ki, kooperatif ortak- ları arasında iplik tevzinin maksa. da uygun şekilde yapılması şarttır. Aksi takdirde bunlar ( hakkında derhal diğerleri gibi münlerid tez- gâh muamelesi yapmak mukarrer- dir. Görülüyor ki Bütün memlekete şamil binlerce ihtiyaç erbabının ba. zılanm muhtaç olduklan ipliklerin ber nevinden raiktarlarım tesbit et mek ve bunları bir nisbet dahilinde her ay tevzi ederek mahallerine sevketmek gibi oldukça dağınık bir işin tertib ve tanzimi mevzuubahs- tir. Kararname tatbikatına Obenüz başlinamıştır. Binmenaleyh başlan. İsiçta moksan ve aksaklıkların vu- kuu mümkündür. Buslasn — bedihi cihetine gidilmekle beraber şimdi- ye kadar izam edilecek bir cihet görmedim. o Herhalds o kararname tatbikatına başlandığndanberi vaki olan tektük şikâyetlerin hiç birin. de yolmuzluk ve süniyet ikldiası der- meyan edilmemiştir. İhtiyaç erbabı da şu çiheti bilmebdirler ki maksad maddenin adilâne tevziklir. Elimiz- de mebzul miktarda iplik olsaydı, esasen böyle bir tedbire lüzum hasıl olmazdı, Bir taraftan dehili istih. sali artırmaktayız. Haricden iplik celbi Diğer taraftan Ticaret o Vekâle- tince harieden ipFk celbine tevessül edilmiştir. oOBütün © alikadarların gösterecekleri anlayış ve tedbiri az zamanda kolaylıkla ve intizam ile tatbik mümkün olacaktır. Şurasım sureti mahsusada işaret etmek is- terim ki, umumun srkıntı ve iztra. bın! kendi kazanç hislerine o vesile İitihaz etmek isteyenlere karı sert ve şedid davranılacaktır. j yapılan konuşmalar Yünlü kumaş fabrikatörlerile son günlerde Ankarada görüştüm, Dev- let fabrikaları mamulâtnm Batına uymak suretile normal bir kâr bad- İdi dahilinde kalmak Kizumunu tak- dirle ifade eden fabrika “sahibleri, icinde bulunduğumuz sartların ken- dilerine yüklettği milli ovazifeyi memnuniyeti mucil; bir sekil Zul- aamışlardır. Vekhilet filiyatta bu meselenin akislerini takib etmekte. dir. Devlet o fabrikalarının o yünlü maamulâtını tercihan Yerli Mallar tevak edi . Meksad mümkün olduğu kadar müstehlike yaklaşrlaktır. Maamafih pamuklu-, İarda yaptığımız gibi Obunları da muayyen nisbetler dabili i lerle meşgul ticarethanelere etmek imkânnm hasıl olacağını ü. mid ederim, İmalatı Basma imalâtımız buzünkü vazi- memleket ihtiyacını karşılıya. mıyor. Fabrikalarımız bugünkü ih. üyaca en yakın bir rakam: elde et- mek için uğraşmaktadırlar. Esasen diğer bütün devlet sanayi mücsse- -İseleri azami bir randımanla çalış. maktadırlar. Meselâ iplik öğiren fabrikalardan Mart ayında 850 tea raddesinde bir istihsal beklenirken 1000 ton iplik elde edilmiştir. Da- hili iplik: istihsal Mert ayında ge- çen seneye nazaran yüzde on, yüz de on beş arasında fazla olmuştur. Diğer bütün fnbrikalar da fazla is tihsal elde edebilmek için uğraş maktadırlar. , Kömür istihsalâlımız artıyor Diğer taraltan kömür istihsalât. muz da artmaktadır. Kömür havsn- sında istihaalâtın azami şekilde ar- tırılnası için çakşılmaktadır. Ba sw. retle 194İ senesi istihsalinin geçen senelere nisbetle falza olacağı tah- min edilmektedir. Çünkü bu seneki üç aylık istihsal geçen senenin üç aylık östihsalins nisbetle çok fazla” dir. Karabük fabiikamız bugün için emilli ihtiyaçların mühim bir kısımı »ı karşılamakdadır. Yakm bir za- manda piyasaya ihtiyacı olan de. mirlerden verebileceğimizi kuvvet le ümid ediyoruz. Türkiye demir ve k fabrikaları dahili ihtiyacın en mühim kısımlarına tekabül oedem birçok demir maddelerini imal «t- mektedirler, Bunlar arasında Tay, 'demir çubuk, saç. demir tel vesair mütenevvi hadde demirleri bulun. maktadır.» Vekil bundan başka şekere Yya- pılan zam meselesine de temas © derek demiştir ki: «Bu zammının isthiâki | uzalımı. İ yacağını kuvvetle ümid ediyoruz. Ayni zamanda bugünkü zamla bir- e şeker memleketimizin olduğu gibi diğer memleketlere göre de en İscuz maddelerinden birisidir.» İktisad Vekili şehrimizde birkaç gün daha kalarak tetkiklerine de- İvam edecek ve buradaki tetkikleri: İni bitirdikten sonr Alpulluya gid”- vek seker fabrikasında | tetkiklerde »