Resimli Makale: — Aradaki fark.. — Sözün kısası Bizim pavyon E. Ekrem Talu İ stanbulun ilk Belediye Reisi Lütfi Kırdardan Allah razı fatını kazanmağa lâyık olan Ekserisinin âkıbeti meşkük bul | Hergün Şuurlı_ç;ı_lı_ş—m ve Şuurlu yaşama Yazan; Marhittin Birgen VA göz gezdiriyorum; görüyo- rTum ki Türkiye, Avrupa ile Asya a- e NEE » rasındaki coğrafi vaziyeti ve n şuıımfıhıımeleıııçuıâhnv | hemahenk oan aKi ile, — bilhassa erini tasasız ve ayni zamanda -.x Üüş. Amma bu, Darülâceze - namı © ğer Düşkünlerevi - nin bir köşte *| de, hususi bir pavyon tarzında cakmış... Ne çıkar? Bazı arkadaşlara, bu tasavvu izzeti nefsi cerihadar edecek, ha: yeti kıracak gibi geldiğini anlı rum. Hattâ biri var ki: «Darülâ Boş yurdu d k olduğ oraya bizden önce, acizlerini namzed olan memleketlerinden bi- ridir. Yiyecek için harice muhtaç de- iüdf Kuı:li—'ıe lâ:'ııı: olün birçok * : - yi len vardır. İptidai maddelerin bir kısmı vardır ki Türkiye bunlardan pek çoğunu harice ihraç edebilir ve hariç dediğimiz âlem de buna şid - detle muhtaçtır. Şu halde, Türkiye- nin, Avrupada en sabit fiatlı, her ih- â tiyacını en kolay tatmin edebilir bi '.:; Kmlilicü sok KĞ k:ıbmedere. Türkî veçhile izhar ve isbat eden beli Ki yenin altını yok, fakat pamuk, ya - ye kı!ıııeıııviıırlıı'ını , sevketmek di Di pağı, tiftik, zeytinyağı, susam, pa-| —- makul olur..» diyor. a  muk çekirdeği, ketentohumu, fasul- İnsan ferd halinde ekseriya heris, cemiyet halinde ise daima kanaat, Dünyaya hâkim olan büyük v Hletleri diğerlerinden ayıran başlıca Fikirlerinin ve kaleminin öni y ye, nohud, bakla gibi, krom, bakır| Hârdır, ferd halinde dünyanın servetine malik olsak az buluruz, cemiyet — hususiyet ferd —halinden çıkıp cemiyet haline girmiş olmalarına | her zaman hürmet duyduğum © e vesaire gibi bugün için, altından da-| PBaline girince azı bulduğu zaman kendimizi i Fakat bu — rağmen ferdin hırsını, iştahımı ve atılganlığını bütün şiddetil mu- kn_d_ış boyl_e demesin. Kendisi ğ ha kıymetli şeyleri var, Avr kaid istisnaları da vardır. hafaza edebilmiş olmalarıdır. bağli muhitinde henüz yeni f 5'% !B:'l,âaşmda bunlara Jahib olan bir do. b'î.m“hlhm _Cîil'eyan :hhnâ! j y memleketin şu büyük dü buh - ramların hepsinden agâh değile %, şi yük dünya bul Yahud ki güzel bir nükte yaj ranı içinde, iktisaden en sakin bir liman ve en sakin bir köşe olması iktiza eder. Birkaç denizle doğrudan doğruya mürmtasebeti olan bu mem- lekette, hayat, her taraftan ucuz ol- malıdır. İhtiyaçlar, her taraftan ko- Fen âleminde £ BMPAREMANA K a — Amerikanın bakır sarfiyatı istihsal için, o dramlardan vâkıf bulun! kadarını dahi kale almağa lü görmemiştir.. Geçimini münhasıran kafasın sermaye ile kalemine bağlıyan zim muharrirlerin ve alelitlak MÜSAHABE | Err san'at müntesiblerinin, kuşlar & (ü Halbuki, vaziyet öyle değildir. p ç ğ E & Bizde her şey, komşularımıza — ve miktarını geçtl E?ı'ede."â_'f"_l_ öldüklerini cog;ı_ | Hi bilhassa bu gibi tabiat imtiyazlarına vi " : ilmeyiz. Günün bınnd.e Babiâli £ Hu kk l bükensiş Kit t dYeîınDunlı:a ğıubğ Iıuâ ıınış;— ğam]k' ndan kaybolan bir mesl EiR nisbetle daha pahal: . Acaba | inde kullanılan birçok iptidat mad- K elki üç gün arar, sorar, sonTâ ğ neden böyle ohyu;ngmuş(:a]ec:eî deler üzerindeki talebi birkaç misli Yazan: Ercumend Ekrem Taıu râ:"g: n]â'k:.-.de:;iîâı'e o[lmka;;ızı;—ît; an ir, fakat bö: artırdı. Bakır madeni, harb sanayii- vab vermek için, gene etralıma ba- | | | ederek zengin kolleksiyonlar vücu- Meslekimizin gerçekten na | ı | ve bu memleketin iktısadi 'nin en ön safta gelen iptidai mad-| — Ayrupa harbinin bir serpintisi da W hayatını tanıyabildiğim nisbette göz | delerinden biridir. ha! Memleketimizde kahve buhranı de getirirlerdi. olduğunu kabul edelim. Devede : q den geçirdik sonra aşağıdaki ne- Bir taraftan kendi silâhlarını ar-| baş gösterdi. Bir aralık tiryakiler te- Her keyif ehlinin dolabında fağ- | lak kabî.linden olan müstesnala | & ticelere varıyorum; tıran, diğer taraftan da bütün kuv-|lâşa bile düştüler. En meşhur kuru fur, Viyana, Sevr, sonya, İstan-| pek cüz'? kazancımız çalışabil Ş ğ Evvelâ, ne müstahsil şuurla çalı -| vetile İngülttereye yardım eden A-| kahvecilerin dükkânlarında bile, tâ- bul mamulâtından nefis filcanlar| miz müddete münhasırdır. Yof | ğ" & şıyor, ne de müstehlik şuurla yaşı -| merika, en fazla bakıra ihtiyaç gös—ı bir caiz ise, kahve suyunu çeker gi- bulunur, ve bilhassa R larda | duk, hastalı )'_“ mı? Bftt“ Ne | __' yor. Birinci derecede, bugünkü pa-| teren memleketlerden biridir. Av- | bi oldu. meydana çıkardı. Böyle şeyler sa- görtamız, ne alâkadar bir ya h ! ? halılıkta âmil olan unsur, müstahsil| rapada harb başladığındanberi, A- Bizim için kahve havayici zaru- tın almağa gücü yetmiyen orta halli teîekkıilumuz" _Y"dıf' Kaldım” h (F p ile müstehlik kütlelerini üşterek | merikanın bakır — sarfiyatı birkaç| riyedendir. Başka milletler kahve tiryakiler ise Hicaz —mamulâtından duşmezıe_!:, sürünmeğe dahi Bi y şuursuzluklarıdır. Müstahsil, elinde- | misli gerek dışarıya ihraç e- içmeseler de yokluğunu bizim ka- olmadığı halde Mekke filcanı tesmi- | Pulamadığımızdandır. R İ ğ ki mfahsulü piyasaya parça parça, | dilen, gerekse dahilde istihlâk edi-| dar duymazlar. Bizim pişirme tar- ye edilen yayvan, kulpsuz, —soluk| — Adını, fikir ve san'at âlemi b Ğ [ ihtiyaç kendiıi'ni a .çok. sıkıştırdıkça | len bakır, istihsal edilen bakır mik- zımııdıı_ı mı.ı?edir? Kahvenin çar- mavi ve gayri muntazam çiçeklerle| namına daima ıük_ranlı yâde k | İiğğemmamlyongmrruğr Paerra eli y AA tte n ö eee İ y yani Ş Haa eee ğ ee ormaı a vese ll — W atini yolda gördüğü — için ikada 1939 nın | Zun her köşesini inlerle adam ö aldı, azhar Uzman, nihayet başın h ; böyle hareket ediyor. Hayır, ha -| 2 nci Kânun ayından Tmmu?h.yı- vardır ki sabah sabah bir filcan p S Bo“gf:-îî.:ıe.: ;z::k:::; lî;lılî'nn':: leceğini bile bile kendilerine el 'i kikat böyle değildir. Müstahsil, e- | na kadar olan zaman zarfında bakır | kahvesini içmedikçe iş tutamaz. Bu lar galiba hiç yok: Zevkimiz; za- mak insanlığında — bulunmasa! eki mahsulü piyasaya arzetme - | sarfiyatı 9o 63 arttığı halde bakır is-| böyle olunca, piyasadan kahvenin mahlü tebdili vükümet ve. . battk kanuna şüphesiz aykırı fakat v d i na tamamile uygun bir jestle kef - söylemesi ayıb ve acıdır amma - tebdili tabüiyet te etti. Beyoğlunda Türkiyenin ilk ve yegâne dekorasyon —mağazasını a- çan ve çok ince bir milli zevk sa- tihsalâtı ancak 9 27 misbetinde art-| ayağını çekeceği duyulur duyulmaz mıştır. Amerikanın 1939 yılının ilk | halkımızın neden telâş ettiği kendi- -| dokuz ayı zarfındaki bakır satışı| liğinden anlaşılır. 406 bin tonu bulmuştur ki, bu mik-| — Hani ya, kahve de güzel şeydir, 'tar 193B yılının ilk dokuz ayı zar-| doğrusu! Uzun ve yorucu bir isten lerini akıl hastanesinin — hari barındırmasaydı romancı Saffet zâihi kaldırımlar üzerinde can cek, hem şair, hem de neyzen . fik sürüm sürüm sürünecek, saft [behemehal kıvılcımlı külde pişiril- mesini isterlerdi. Bazı ekâbirin konaklarından ye- tişme «kahvecibaşı» ları büyük bü- b L pakeliyla satarbe bür ada | Gndaki bakir betle iki| sonra, önünüze koyulan, köpüklü, | , 2 A et Si eit K ç A İ ı—' gi ” ::_ öelidir. Bu vel Amerikanın ba-| dumanı üstünde, eskilerin tâbirince îı_;:ık fâiaiî:.ı:gy:îeıîîıc]iîiı:î: ]îğr îıı:lî- t!b:ı;:.un ;l_o;t ı;,m Sahh;“m Reâıokk kâr Afife, sefalet yüzünden Hü z satışında bi: i -| mü: k bir kahvenin lezzeti, zev- K B FOK eati SATDRR SAGUĞKEN İ AA katen çıldıracaktı. | hiç bir S İemmn © ea ::& Amenlıı: Mt ıle)lıki.i;ıı euâek Ğ"Ğîiemde eiüder. ağabat v“"ıı_’“""m hamlarîm: ı!:/htafi Paşa-| den en nefis eşyayı bir araya top- Hepimiz biliriz ki âkıbetleri kazanmış He- $ geçen ya Har- " izmet stinizti. İşt Si BR Y ü a epimiz biliriz ki âkıbe ai * Tevekkeli dememişler: n Biirdizi babvida ve eet bi | ayıp bususi bir müze vücude getir. elim olan fikir ve san'at £ bi de dahil olduğu halde, 9 ay için- de bu kadar çok bakır hiçbir za- man satmamıştır. Amerikanın başlıca bakır alıcıla- ğızın pişirdiği kahvede ne gibi bir sır, bir «püf tarafı» vardı, aklım bir türlü eremedi. Fakat o kahvevi de ben Haşka hiç bir yerde içmedim. memiş olsaydı birkaç yıl sonsra, ata- larımızın o güzel âdetlerinden, me- taklarmdan yurdumuzda hiçbir — iz kalmıyacaktı. isimlerini saydığım şu üç ten ibaret değildir. Karnı tok, cebi dolu, ikbal İ zı parlak, kafaları devlet k! «Ehli keyfin keyfini bil hangi şeydir tazeler?> «Taze elden taze pişmiş, taze tan da memleketin harici mübayaa | rı Fransa ile Japonya idi. Meselâ Gene kibar konaklarında, misafi- Si 4 d ğ ee B kudretini düşürür. Fransa 1939 yılında Amerikadian kahve tüzeler!.> | ve kahve iki kizinin vedaatile çıkar- Sırası geldi u;:_ı:ıFIOİkıor d.ıy_e çır- | tünemesine musn_ıd I?I"kb&:kmî: | B.P:Ü!îlşunl boyz)e d:e müstehlik fıuaı?h: 4';27“ f'âm) (SLrAm:“kaı“ Gerçekten tiryaki olan için, kah-| dı. Biri omuzunda sitil denilen, iş- Sl:lıînî:m:îmkı:î:; m i:- îîdîıı;'::";::;î;âm ST İbı şka türlü mü? ayni şeyi ya- gramdır satın al- Ğ $ Ş Bre &a ve li bir örtü, elinde de bir zinciri el & < Sildir. z i pıyor: «Ne olur ne olmıyz-: ây;.. dığı halde 1938 yılında ancak 64,2 *:ıy: Pigiin ât l:z.,e_lı'ğfv Iİ“%:;]:E Ll:u":.;ı ':a:kr:;ı îıi'rnil:fike m’;â“ğ:;:; sa.nlaı-m ğmracam dava" değildir. İ'şt'e, Dr. Lütfi Kıîd“_ ıı_lul z cesile, müstehlik olarak da herkes | milyon funt bakır satın almıştı. onda başka şartlar arar. Bir defa,| de tensi ile zarf - Filcanları hâmil Cihana şöhret salan «Türk kahve-| nesinin kapıları da üzerlerine * nınca, bunları düşünmüştür. Belediye Reisimize bir daha ranlarımı arzederim. si» nin zengin bir edebiyatı olduğu- nu da unutmamamız gerektir. Evet. onun bir İlitterature'ü, ve bir de ta- bulunurdu. İkisi birden, misafire yaklasırlar, evinde ihtiyaç maddesi biriktirmek- Amerikanın 1938 yılındaki ba- YNĞT ae eee a a » Si şedl d Un gakor l Bar İlak çşker 262 aei dame ni | a ülinben çei beyauau penm salar, o içine bir dirhem şeker kat- giyecek hülâsa, kim neye muhtaç ise |halde 1939 yılında bu miktar 197 z i ; bi Ş bunu toplayıp bir tarafta biriktir -| milyon funta kadar düşmüştü; yani gır;:;z' ;:î:::kak;î:fu ı“orl.ımysaîîî: î(:;ı:ı';y ı“ğ:ğî'âımîîi:îg?oâ:k":;:; rihi *_""d" ki_ folklor bakımn_ıdan Adı ister Darülâceze, ister * mekle meşguldür. Hattâ, bazı sa -| aşağı yukarı $ 46 nisbetinde bir a- Kulpsuz, büyük ve yayvan bir fil- " ÜREE ı s i "ı Lf asla ihmal edilmiyecek şeylerdir. künlerevi olsun: Herhalde timt nayi iptidai maddesinde bile bu hal zalış kaydetmişti. Bu keyfiyet her| 2r içerisinde içilen kahvenin cana T A l'”a" ah"'î ':i"' iı ü * neden veyahud ki viraneden İ göze çarpıyor. Hıfbden evvel bil -| seyden önce Amerikanın istihsalden | can Baktiğı esbuhmin malümüdür: :—::lıi. PŞ ONT NLDK A Müsshabemi, saltanat deyrine a- İçimizde yüksek kapıl_arın Y: h,'“ yüz ton kof&_“d. sarfeden | fazla b'fk" istihlâk edişile izah edil- Kahve tiryakilerinin ekserisi ay-| Pronk t âdâb et |1d komik bir hatıra ile bitireceğim... bul.ımıyınlar, yahud ki aram&5iğ b.". LND YU simdi 300 ton yer mektedir. a ni zamanda tütünün de tiryakisidir- | ... ;:" hSTu"a:îğ:mı EDEDN _mevlı: d O tarihte, İstanbulda Fransa se- f?“.“e katlanmıyanlar var k'l Be| o3 uı!ftıyıcın_'.ı yok!» demıyo:r. 1939 yılının ilk yarısında Ame- (.. Sağ ellerine yasemin ağızlığın | "” kı p e,ıvnuı b'cıî: Z |Bri bulonat Mösyö Borapardın ka-| bizim pavyona memnuniyetir T : Hattâ, yüzde yüz pahalı fiat verip | rikanın bakır madenleri istihsal kud- orunda takıli sarma sigarayı, — sol HO4 " CECATIRA, avıb" BAYLANGL, DE i/de ysi madani Bempard Balkan har- | tek; itemiz ömürlerini orada ko çi depo ediyor. retlerinin ancak ©» 40-50 si ile çalı- | llerine de okkalı filcanı ahıp l;iı- ne- battâ Ta%b“l gor.ulıuı-dll—_ SARye binde yaralılarımıza çok hizmet et-| tama lamayı minnetle kabul € Tin E. Bütün bunlar, hepimizin gözü ö-| sıyorlardı. Çünkü bundan fazla ça- fes ondan, bir yudum da berikin- ğ::,;Tğımâ;:hbı et örem miş, daha da başka hayır işlerinde ceklerdir. :e, 3 4 ğ & bulunmuş olduğundan şefkat nişa- nile taltif edilmişti. Kadıncağız beşinci Mehmedin huzuruna kabul edilip bizzat teşek- kür etmek arzusunda bulundu. Hün- İhşmalarına esasen ihtiyaç ta yoktu. Harbe takaddim eden aylarda bu faaliyet, istihsal kudretlerinin X 50-60 ına kadar yükselmiş; harb başladıktan sonra ıse, istihsal kud- 6. ELBCM C Dünkü ihracat faaliyeti Dünkü ihracatımızın yekünü —a nünde böylece cereyan edip du - rurken, işin hem gülünç, hem de acıklı olan bir tarafı var ki o da şu- dur: Gerek müstahsil, gerek müs- tehlik. Mutavassıt olan zümreyi «ih- den içerek keyif çatarlar. Bu usule riayet etmiyen olursa onu doğru yo- la irca için su sözüm ona arabca ve- cizevi hatırlatmak âdetleridir: #«Elkahvetü bilâ duhân» «Dutup ke'sin kenârından. zerâ- fet birle hölpürdet; «Disünler: gayfe icmekte, bu emmi amma mâhir., ha!> Xu Bi ü tikârla» —itham ediyorlar. Hayır, | setlerinin 96 70-85 in2 kadar çık- - kâr da b is'af ederek, ken- bin 1 Muhtelif ” ihtikârı ğapan, mutavassıt zümre ise, | mışlardır. «Kennevme bilâ yorğan!» Min_(ir_e kahve ikramı bizim millî dia;ineıbi:l ;;:“ î:yiı: edndie. 4 îîeıhrımam ğâğâm u;hncuaht i ona onu yaptıran bizzat müstahsil — Amerikada bakır istihsalâtı sürat-| — Şimdi öyle meraklıları pek kaldı| âdetlerimiz arasında öyle — önemli| — © — Yüki protokol ibi, mız arasında en mühimmi ve müstehliktir. Eğer «ihtikâr» biı'tle artmaktadır. Meselâ Amerikanın cürüm ise ve mutavassıt bunu ya-|en büyük hisseli şirketlerinden biri pıyorsa - ki birçok ahvalde ben buî olan «Felpa Doc», 1942 yılında ba- fikirde değilim - şuna emin olunuz kır istihsalâtını üç misline çıkurtmak mı, bilmem? Eskiden, kahvenin a- sab üzerinde ve bilhassa kalbin si- nirleri üzerindeki fena tesirlerini ta- dil maksadile. içine kakule. kisniş bir yer tutmustur ki ona yarı kutsi bir mahiyet bile atfetmisizdir. «Bir filcan kahvenin kırk yıl hatırı var- dır!» deriz, Ve bu kırk yıllık hatırı huzura çıkacak kadınların mutlaka kolları ve gerdanı kapalı, uzun e- tekli, beyaz elbise giymeleri icab e- diyordu. Bu, sefire cenablarına bir na gönderilen tiftiktir. Diğer ihr" ' len mallar arasında İsveçe deTi; viçreye fındık içi, Romanyayaâ Bulgaristana balık ve Filistine ki omnu bu cürmü işlemeğe sevke - için munzam olarak 4| milyon do-| katanlar, çiçek suyu —damlatanlar| neden meselâ ekmeğo, suya — izafe d ; L İ j den, teşvik eden ve bu yolda dai - lîr sermaye yatırmış bulunuyor. vardı. etmemiş olduğumuzu kimse izah e- kac_ gün eğvelıı:_ı'i;_n:ıdhnnkann Hea- | VArdIR. AF ma aısrarda bulunan da - bizleriz: Diğer bir Amerikan firması «A- Sonra gene bazıları vardı ki kah-| demez. desile bera aç "' SA a y Müstahsiller ve müstehlikler! nakonda Kopoer Kompanin, son | ve pişirmeyi âdeta bir âyin merte- Zamane, kahveye olan iptilâmı- Derken._ günü geldi.. memuriye- T A K V l M j Yani, sadece şuursuzluk! zamanlara kadar muattal bir halde | besine çıkarmışlardı. Bunlar kahve- | za vek dokunmadı amma, ona gös-|tim hasebile, mndalmı 'ef""h“'_'_e' ha bulunan bakır madenlerini faaliyete | nin zevkini ivice cikarmak icin ev-| terilen itibarı. birçok şevler sibi si-| den :İlP saraya g_enmıek bana düş- 'kincikânun ». a * geçirdiği gibi, son altı ay zarfında | lerinde hususi, ehil, erbab kahveci| lip süpürdü. Eski tiryakiler hergün| müştü. Dikkat ettim: .Mıdu_ı_ıı Borp- APan Bu işlere bir de devlet tarafın -| Şilide kendilerine aid bulunan bakır| bulundururlar, gümüs vahud ki ba-| başka bir filcanla kahve içmekten| pard, protokolun tarif ettıîı'ıâe.l:ıl- AT aknü 21 Mı::s) Boti dan bakalım: Onun başındaki gaile (Devamı 4 üncü sayfada) — kır ibrikleri tercih ederler, kahvenin ayrıca zevk duyar ve hayli masraf (Devamı 8 inci saş 1868 |/ Pbon, büyüktür. Memleketin, böyle mü -| — v V 2 incisânan | Resini sens | — Katf Bküy him bir zamanda, hem iktısadi, hem (/— 8 1941 75 de siyasi, yani askeri müdafaasını [STER İNAN, ISTER 'NANMAl temin ile mükellef olan devlet, ih - yeknağ e . ğ öüğ ğ SALI i İ . Radyo sanılabilir ki, şom ağızlı bir indir, ga ise bir sinir bozma | ne yapmı: - ) Talgiamlş diniya sageakl e| | Siyetei ç : EEĞeRN e fata, Gi H der Barlll ” SÜ Zilhicce İ u kadar hata edersek o da, devlet o- Sulh ümidi yok, harb uzun sürecek, anladık, fakat yapılmak Üüzere| — Kırlangıçları bekliyelim, diyor ve ilâve ediyor: ö Bel Ü. ! | İtak, hupimmiz amma. iköratlı ak || zz? «Geçen sene olduğu gibi herkesi aldatan ve şaşırtan yanlış inlere S | S1 23 - . Yanmaklar ©* kadar büyük / bir hata Dinliyorsunuz, okuyorsunuz, teredd 1 içinde kalıyorsunuz, ilk çarpışma, | iştirük etmemek için, her an bir sürprize hazırlanarak, dikkat ve teenni sbau : & işlemis olur. Biz ihtiyatlılıkta haksız, (|| ik ve son çarpışma, asıl çaromu:s Balkanlarda mı başlıyacak, yoksa | içinde gene kırlangıçları bekliyelim» diyor. — — SA OT T N DA | © da ihtiyatsızlıkta kabahatlidir. p;_'l Manş sahilerinde mi, veya ikisinde birden mi? Ne olacağı belli değil,| Yapılacak başka bir şey olmadığına göre biz a Te we < fi Ğİ ça yasanın şu bakımdan daralmış, bu (j fakat ne lacaksa baharda olacağı muhakkak, o halde o vakte kadar | sinde haklı olduğuna inanıyoruz, fakat ey îyîml sen; ;—5 —-; ». “. -a ı; » i an müşkülât uğramız oldu: İ İNAN, ISTER İNANM a beğ l el e Bi bar — ğunu zu»ldıı;[ü' "ki'd.:ı:iktj ise- | ğ s T E R N D |) Ü, 14 5 Ş