| i t SON POSTA İkincikânun 1 Azgın sabıkalı Hataylı Tevfikin yeni hir marifeti Adana hapisanesinde de rahat durmadı, bir gardiyanı dövmek istedi Adana (Humus) — Geçen gece yâ- tından sonra şehrimizde (O Hatayhı Tevtikin çıkardığı korkunç macera - m ve polislerie yaptığı kanlı tabanca delorunu bütün tafslâtiyle bider - miş ve bir polismizin yaralandığını, gözü kanlı baydudun Oda iki kurşun yediğini yazmıştık. Yaraları iyi oldu. dunden bapmhaneye nakledilen Ter. fik, hapishanede de uslu durmiyarak orada da bir hâdice çıkarmağa teseb- büs etmişse de muvaffak olamamış - tir. Hapishane yardiyanını (o Gövmek #temiş, bunu yapamayınca ağır söz kümleri nüfüzü oluna almaktır. Tevtik: | —Burada benden daha kabadayı olamaz, Banı ses çıkarmak steyen'n âinımı karışlarım, demiştir. i i & Hapshanede de rahat durmıyacağı ve ve gr ze ae m İk vere anlaşılan Tevfik, Mr ker > —— iebüeinde iç mnosdır. Dört iy izl, Bitna afmmsış ve bu suçundan dolayı) yanım saran veşillikler, birer şiir de-| © Ve ilâve eder: #yrica mahkemeye vesilmiştr. Yarım duruşması yapılacaktır. Ödemişte İki köy halkı birbirle| rine girdi, iki kişi öldü İzmir (OMususi) — Ödemişin Kira | nahiyesinde çok kanlı ve ölümle neti. çelanen bir kavga olmuştur. | Köfündere ie Yağlar köyü budu - dunda otlamakta (o bulunan Ho ağın sorla alap köylerine götürmek sese | Desi beş, on kişilik iki köylü grupu 8-! rasında mücadeley; mucb olmuş. ne. teede Köfündere muhtarı Mehmed Öntürk üç yerinden ağır surette ya -| calarımış, kardeşi Mustafa da taban. ça üs öldürülmüştür. Yağlar körün - den Hüzeyin Ali Baler da ölü olarak bulunmuştur. Yalnış bunun kimin taratından öL dürüldüğü şimdilik anlaşılamamıştar. 'Taskıkata devam edilmektedir. #eneki pamuk rekoltasi 110000 belpe #alımin edilmekte idi. Fakat sürekli yağmurlardan busule gelen su bas - kanları yüründen mahsulin 40 1 tarlalarda kalmıştır. Sular çeki. Hp bu mahsulü toplamak imkânı has olaa bile elde edilecek pamuklar rengi bozuk, üçüncü, dördüncü kaliteden olacaktır. Bu suretle pyasaya çare) 1 Mcik pamuk mahsulü, yerli fabrika larımızın ihtiyacına ancak yelecek| miktarda olacaktır. Bundan dolayı Bamuk fiatı, mütemadiyen yüksel - mektedir. Evvelki gün kilosu 67 Ru - ruştan satılan pamuğun fiatı dün 75 santim Çotuz para) yükseimiştir.! Ve piyasa çok hararetlidir. Pamuk fi! Allarının .daba yükseleceğine mu - hakkık nararle bazumaktadır. İ Zeytinyağı piyasası, durgundur. Pi- atlarda geçen haftaya nazaran dü şi Toys zeytinyağı satışı işinin, şimdilik Müsahabe (Baştaratı 2 nel sayfada) #erdi. Ben de onun sözünü tutuyo - caddesinin adı, halk dilinde (Doğru - yoldu. Bir doğru yol ki, ne eğrikk a. Fütâtn hep orada bulurdun. medeni © cesaretim var, Siz, 18404). Yel e bağlayan gece alan kahkaha. | Marin hep samimi olduğuna inanı - yor musunuz? Hayır. o Aldatmak ve| Gklanmak insatlığın (ezeli ve ebedi ihyaçlarından biridir. O gece, yüğ- /&e elisi hem muhitin, hem de ken . kendini saadetine inandırır. Samsun moharririmizden) — Niğ- kol halinde billör sular doldurmuş | mutlâka tanışsızl, lerine billâr suların en tatlı besteler ler sayesinde kazanılmış bir kühürever bir vatan çocuğunun hiç bir fedakârhktan kaçınmıya, bir müşkülle göğüs gererek, mem - Niğilenin sayfiyesi olan güzel hir kaza: Bor Nadir güzelliklerle dolu olan Borun zengin bir kütüphanesi vardır ki, bütün kasaba halkı bu kütüphane ile iftihar etmektedir ç Bor Hükümet meydanı ve Gazi büstü Bor (Tetirik seyahatine çıkan! O— Şehrinizin gezilerek yerleri İ nereleridir?. Size büyük bir iftiharla şu cevu- metine benzer ve her yanımı, birer) (O Ona kuran Halil Nuri ile de tur. Şehrin hangi köşesine baksanız,| © Borlu haklıdır. Ne kadar övünse »#öğüdlerin cıvıldaşan kuş nağmele-! yeridir de. Cünkü çok az yerde, memleket uğrunda bu kadar feragat gönderdiğine şahid olursunuz. İve fedakârlıkia böyle zengin bir ir- Bor ayni zamanda eşi nadir bü - fan harinesi kurulduğuna şahid o - İunur bir sayfiyedir. Yaz mevsimin-| kınmuştur, de yüzlerce aile, cenubun sesk ba-| Fiajş Nuri kütüphanesi simdi bir valarının verdiği sıkıntıyı Borun 8e-| 4. yıllık bir ömre sahibdir. Eser- zin gölgelerinde | dindirmiye koşar. | iesi cok mükemmel bir şekilde tas- Ne yazıktır ki bu sayfiys için tek -| mf olunmuştur. Bunlar arasında lâm yapılmamış, Borun değeri ve| oiğden çok kıymetlileri vardır. E - vasıfları, o memleket o çocuklarınn| ji. en müşkülpesendleri bile tat- hane kurulduğu gündenberi, gençlik | İokuma ihtiyacını tamamile karsılan- | mış gördüğü için sevinmekte ve bin- lerce yurddaş bu güzel yuvadan Fay-; dalanmaktadır. Halil Nuri, eserile bizzat mesul olmaktan hiç bir za, tır. İşte Borun, bu vasıflar ve güzel likler gibi meçhul kalmış daha bir çok şeyi ir. Sinesinde taşıdığı bir irfan hazinesi de bunlardan bi- ridir. Bu, resmi imkân ve mere ü leğildir. İman geri kalmamışı eserini zengin- yeyan değidir. doğrudan. doğru | yemek icin ber vakit gayret sarf İetmis hattâ vazife icabı Niğdede| İ bulunduğu vakitler bile, kıs deme- den, ez demeden, gmgk bey- i kuran, Halil ir üftünde, geceleri Bora gelmiş, Sie arda minde Borlu Mir| #ieüpbene lerle» olemekiklan ve yedi o sehrin billür| gereken direktifleri verdikten sonra inle Sar ran Haki Nurinin İl gene Niğdeye dönmek suretile, ra- rak, bin İekete kazandırdığı bir kütüphane - ha küçük yaşındanberi, en büyük | hatını, sıhhatını döşünmemiştir. gayesi, leketinin kültürel kal <| O Bor kütünhanesi, İste böyle bir Me çalışmak. Bu uğurda | gayretin mahsulüdür. Bu güzel eseri yıllarca önce başlıyan gayretleri cak | tanımak ve yakından görmek insana üstir, Bor kü-| hakiki bir zevk veriyor. Onu kuran pireler baplardini biridir. vi fedakâr vatan çocuğunu alkışlamak Herhangi bir kültür dostu Borlu- | ise, muhakkaktır ki herkese düşen b ir vazifedir. usulile eksiltme ilânı Antalya Belediye Riyasetinden: 1 — Kapalı sarf usuli de eksiltmeye konulan i$: sAntalyada yapılacak soğukhava deposu binasi igaatı> $ — Bu inşaa'a aid şarindmeler ve evrak şunlardır; A «Eksillme şartnamesi. B «Mukavele proje&. Ç uBayındırlık işleri genel şartnamesi, D «Hususi şariname, E «Keyf cedveli. F «Proje. 7 5 Keşif bedeli «18588» lira «42» kuruştur. İsteyenler evrakı keştiyeyi Nafia ve Belediye dairesinde görebilirler. 4 — Eksiltme 20/2/9441 Pazartesi günü saat 11 de Antalya Belediye da - iresinde müleşekkl komisyonda yapılacaktır. 5 — Eksiltme kapalı zarf usuli ile ve vahidi fiat esası Üzerinden yapi- ya sorumuz: “Kapalı zari — Besütmeye girebilmek için 1394 lira 13 kuruşluk muvakkat teminat vermeleri, bundan başka aşağıdaki vesikaları hafz olup getirmeleri lâzım dır. Nata Müdürlüğü mütsahhidlik komisyonundan alınacak veska, Ti. caret odasi vesikasi. 7 — İstekliler eksilme vaklinden bir sâat eveel tekliflerini usulünde hazırlıyarak komisyon riyasetine vermeleri şarttır. 4125433 Yozgat Memleket Hastanesi Baştabibli- : en: Hasa nemizde iki kadın bir erkek hastabakıcılık açıktır. (o Aylır ücret Yiradır. Evsaf ve şeraiâi haiz olanlar bonservis ve hüanühal kâğıda - rıhı istidalarına ilştirerek yazı ile baştabibliğe müracaatları ilân ez (12419) e ağ AM. RK Devlet Limanları İşletme Umum Müdür- lüğünden: Türk vapurlarle gelen eşyanın tahmil ve tahliyesi için dahil Ücaret erbabına bir kolaylık olmak üzere mesai harci tamanlarda (OGalatadaki muamelit servsanizde yapılmakta oları tahadâtm badema işlerin merkezi vaziyeti nazarı itibara alınarak gene bir sühulet olmak ve sürat temin etmek makâadile 1/1/p4i larihinden Sibaren İstanbul cihetindeki dabül vearet gümrüğü binasında bulunan muzmelât İasmımızda (o yapılacağı alhkadarlara ln, olunur, » (12854) General diyor ki (Baş tarafı 1 inci sayfada) Ruzveltin yeni nutku onun 8öy- İediği nütukların en pervasızı ve en açık ve sarihi olduğu için tefsire muhtaç olmaksızın gazetelerde oku- nabilecektir. Şüphe yok ki bu nutuk Birleşik Amerika halkını, gelecek hafta meb'usan ve âyan meclisine verilecek olan fevkalâde kanın lâ- yihalarına hazırlamak için. söylene miştir, Ayni zamanda nutkun, İni. tereyi manen destekliyeceği ve bilâ- kis İngilterenin hasımlarının — cesa- retleri üzerinde zayıflatıcı bir tesir yapacağı aşikfirdir. Nutukta ilk dikkati çeken nokta, Nazilerin demokrat dünya ile hiçbir zaman uzlaşamıyacakları hakkında- ki sözlerinin hatırlatılması olmuştur. Ruzvelt bu sözden, Almanyanın İn- giltereyi yendiği takdirde demokrat bir devlet olan Birleşik Amerika uzlaşmayarak onu da hükmü altına ahmak istiyeceği neticesini çıkarıyor ve bittabi buna karşı şimdiden ted- bir almak Jözmn olduğunu beyan €- diyor. Bundan anlaşılır ki Almanlar bunca mesaiye rağmen, bü gibi tar- tuz ve hesabsiz sözler ve mümasil hareketler yüzünden, geçen Büyük Harbdenberi, Amerika efkârn umu- miyesirâ kazanmak şöyle dursun, hiç olmazsa kaybetmemek yolunda dahi bir adım ileri atamamışlardır. sözlerinden kat'iyetle anlıyoruz ki muharibler arasında mücadelenin kat'i olmasına Birleşik Şimali Ame- rika da taraftardır. Bunun için, Ak manlaria İngilizlerin ber ikisi de bir | Büyük fen adamları (Baştarafı 3 nei sayfada) gibi debağ yetiştirmek istemiyor - du. Okusun, memleketine faydası dokunsun, hiç olmazsa Arboisda hocalık etsinl.. diyordu. Pasteurun anası da ömründe mektebe gitme- mişti, Fakat eli, içi tez, şen, kahka - hası bol, delişmen, ve en mühimmi muhayyelesi engin olan bir varlıktı. Bu kadında - nasıl söylemeli? hi bir krvılem vardı ki, bunu oğ - ana aşılamıştı, Ba nşılayıştır ki, bize bir debağzade, bir lâmbacı ustası oğlundan bir san'atkâr, emsalsiz bir fen adamı, bir yaratıcı kazandırdı. Ve ihtimal ki on dokuzuncu asrın başlangıçlarındaki insaniyetin bek - lediği mucize de bu idi... Kim bilir?. * Çocuğun we babasının aklını çe- İerek, Pastevrun O Paristeki büyük muallim mektebine gidip oradan ho- ca çıkmasının Arbois kasabası için müdürü idi. Debağın da buna ekl Pasteur Parise gönderildi. Fakat Pasteur yaradılışı itibarile çekingen bir çocuktu. ulşıklar beldesi» bam - başka bir dünya, içinde kaybolduğu, bütün benliğinin ezildiğini, hamur olduğunu hisseylediği bir dünya idi. | Bir törlü buraya wınamıyor, debağ- hanenin o garib kokusu burnunda tütüyordu.. (Ah, bir kere daha © deri kokusunu duyabilsem.. bütün bu ıztırablarım acılarım o dinecek.. İ İyileşaceğim..) diye gizliden gizliye ağlıyordu. Mektebde derslerini alâ - gün yorgun düşerek Amerikanın! ka ile takib etmiyor değildi amma, tavnsasutile sulh olabileceği yolunda» ki ümidler artık tamamıle çok düş- müştür. Ruzvelt, Birleşik Amerika için bugün hayati bir ehemmiyet alınış! olan askeri siyaseti «hürriyete karş birleşmiş kuvvetlerin Amerikan sa- hillerinden uzak tutulması» tarzında ade etmiştir, O, bu suretle, o kuv- vetleri abluka ederek Amerikadan uzak tutmakta olan İngilizlerin, E- büyük bir kımı için meçhul kalmış-| min edebilecek derecededir. Kütüp- | Isnlerin, Çinlilerin ve Tâmedilmiş memleketlerden kaçan askerlerin yapmakta oldukları harbin, Ameri- kanm bizzat kendi harbi olduğunu Arboisda bıraktığı o güzeliri çayır- ları, açıklığı avla anutamıyordu. E vet anladığınız gibi Pasteur sdaliası İaya »tutulmuştu, ve Paristen unul- mıyacak derecede nefret ediyordu. iken, sanki yıllardır öz memleke « tinden ayrılmış imiş gibi geliyordu kendisine... Allahtan ki, Pasteur'ün babası a- kıllı, halden anlar bir insandı. Oğ lunun çektiği ıztırabı gördü ve Pa rise gelerek Pastsur'ü aldı... Ohl.. Canım Arbois... İşte küçücük ev. veciz bir surette isbat ediyor. O! iste meşhur köprü.. hele şirin de - en halde Amerikanın onların harbleri- ne yardım etmesi bizzat kendi em- İ niyet ve selüreti için bir zaruret ol- maktan başka ne olabilir? «Eğer İngiltere ezilirme, Mihver, Avrupayı, Asyayı, Afrikayı, Avus- tralyayı ve Büyük Okyanusları kon- trol edecektir. O zaman, mübalâğa- mz denebilir ki, bizler, il hepimiz, gerek ekonomik sahada, gerek askeri bakımdan, alnımıza dolu bir tabancanın namlusu dayan- mış bir halde yaşıyacağız. O zaman, bizim keadi kürremiz de dahil oldu- ğü halde, bütün dünyanın, cebir kuvvetlerinin tehdidlerile idare &- dildiği yeni müthiş bir devreye gir- miş olacağız, ilb...» Elhasil Ruzvek, Birleşik Amerika | bağhanenin en ufak sıvası bile dö « külmemiş... Ooh1.. İnsanın kendi memleketi başkadır... Sank5 tılsımlı bir el Pasteur'ün yüzündeki iztrab peçesini lâhzede sıyırmış o almişti... Çocuk iyileşti. durgunluğu, hastalığı tamamile geçti. Bir müddet Arbois kolejinde, sonra Besançonda okuduktan sonra tekrar Parise eski mektebine dönen Pasteur artık daüssladan bahsetmi- yor; bütün azmi, şevki, cehid ve Hergün (Baştarafı 2 wci sayfada) zm geldiği fikrini bir daha ortaya atmak istedim. Ziya, bizim şu son ne muazzam bir hâdise, bir nimet) olacağını söyliyen Arbois kolejinin yetince daha henüz on altısını süren | Buraya geleli daha bir ay olmamış| güyretile kendisini okumıya o vermi bulunuyordu. Amma körolası fakir lik belimi büküyordu. Öyle kahve - İer, gazinolar, barlardı Uharcıyacak me parası, ne de vakti olmıyan Pas- teur sabahın saat altısından gecele- re geş vakte kadar çalışıyor, çalış - yör, ilerideki keşiflerine zemin İ malzeme hazırlıyordu. şte türlü türlü tecrübeler yapa - rak, bu ruhla mektebi teur devrin en meşhur fizik âlimle- rinden, tanınmış yazıcılarından #ean Baptinte Biot ile tanışmak sandetine erişti, .. Pasteur 26 yaşını basmıştı Kendisini Dijona fizik hocası yap - tılar. Pastear burada bir sene kaldı Fakat bü bir sene zarfmda her ta - rafa baş vurup, şuna buna mektub- lar yağdırarak: (Ben burada kala - mam.. Beni Besançona naklettiri - niz..) diye tutturdu. Yoksa yeni baş- tan (memleket hasreti) hastalığı mı tattu idi?.. diyeceksiniz, belki.. Asi sebeb ç yakın Buraya nakledilir, doğ- duğu, büyüdüğü yere stk sık gidip gelecek, hasretini dindirebilecekti Fakat, Strasaburgda kimya asistan- lığını alınca Pasteur'ün her nedense sesi çıkmadı. * Pasteurün Strassburga tayin edil- miş olmasına ses çıkarmayışı değildi. Çünkü kendisine hayat ar - kadaşı olarak seçeceği ve ömrünü ilk ve son nak macerasının kahra - manı bu şehirde idi. Bu, Strassburg akademisi rektörünün ortanca kın idi. Çok geçmeden büyük fen ada - mı, işte bu genç kızla evlendi. Ma- dam Pasteur engin bir şefkatle sev- diği kocasından asla şikâyette bu - Yunmadı. Ondan alelâde bir koca - nin karinna vereceği şeyleri bekle - medi. Pasteur'tin hayat arkadası ol duğu kadar, lâboratuar çalışmala - rında da sağ eli oldu. Onun sabah- lara kadar mikroskobunun basında garib ve acayib şeyleri tetkik edisine Yerinmedi. Çünkü, biliyordu ki ken- disi büyük fen adamının kansıdır. * 1857 senesindeyiz, Lille #*hrin - deyiz. Buranın halkı tavuk gibi es kenden Yatmıya alışıktır. Şehrin üs tüne çöken Zifiri karanlığın yalnız bir noktasında gayet küçük bir ışık sızmaktadır. epeyce ilerlemiş - tir. İşte burada şehirlilerce deli diye ulan Pastetr, yüzlerce tecrübe tüp- lerinin, törlü türlü garib Kletlerim bulunduğu lâboratuvarda her birisi diğerinden daha fena kokan mayi - ler ile uğraşmaktadır?.. Nevi ara - maktadır? Söyliyelim. Bir nazari - yeyi halle çalışıyor: Yoğurttaki asid ve n Pas - için bir tehlikenin mevcud olduğunu) yüz senelik hayatımızda misli haki- ve bu tehlikenin siyasetle, ademi te-| katen görülmemiş bir nurdur, Onun, | "YO cavüz paktlarile ve emsali nazari| Avrupa ilim vsullerile çalışmış olan tedbirlerle bertaraf edilemiyeceğini| kafası, şarkın en eski ve en temiz anlattıktan sonra bu gibi tedbirlere) duygularile çarpan kalbi ile birlikte inandıklarından dolayı yere serilmiş ve istilâya uğramış nice memleket- leri misal olarak gösteriyor. Netice- de de Amerikanın kendisi silâhlan- makla beraber İngiltereye de silâh, uçak ve şilep verilmesi lüzumunu yalnız bir hi? meselesi olarak değil, ayni zamanda Amerikayı gelecek bir tehlikeden kurtarabilecek yeğâ- ne reel bir çare olmak üzere göste- riyor va bunun böyle olduğumu pek güzel isbat ediyor. Ruzveltin nutkunda en ebemmi- yetli bir nokta da onun «almış ol duğu en yeni ve iyi malümat daya- narak» Mihvercilerin neticede galib gelemiyeceklerine olan kanaatini a- çıkça ödir. Fakat Ruzvelt demek istemiştir ki, eğer Amerika İngiltereye yardımda kusur etmez Mi Aİ ekli a Bu suretle o, Birleşik Amerika milletine İngiltereye yardımın beyhude olmi- yacağıcı temin etmek istemiştir. in nutku, AÂmeri- dilik İngiltereye yardım işin bir ordu göndermeyecektir ve gönder- liği müddetçe de ares ii ei hktan ış olmayacaktır. vers ciler iel yek ki, Ruzveltin bu nutkunu bir harb sebebi telâkki ede- rek ya harb ilân etiniyecek- lerdir. Fakat ileride bütün bunların olnmacağı ve iyice hazırlandıktan sonra Birleşik Ametikanın, 1917 de i işlemiş olduğu için Ziya. Avrupalı manasile yüzde yüz bir eilim ade- mis ve şarkı manasils de yözde yüz bir eâşıko tır. En eski ve en ruhlu bir sofu gibi âşık ve en yeni bir Av- rupalı sosyoloğ ve cemiyet adamı gi- bi de bir ve hayat kuvvetidir. Bilhassa tarihimizin bugünkü der- rinde bizim için çok lâzım olan bir) misal ve derin ile yüksek için ara- mızda bir daha bulunması çok müş- kâl olan bir timmaldir. Ziyayı, böyle bir timsal olara: yasatmek, onun narlu çehresini veni resillere bütün parlaklığı ile göster tanıtmak bize bir vazife oluyor. Duru bu vazifenin bir kısmını ol- sun İfa etmek istemiş, bu mecmuayı tertib eylemiş, Fakat bu kâfi değil- dir; mademki is başlamı, buvu daha öteye götürme teşebbüsünün de ondan gelmesini istemek niçin hakkımız olmasın? Muhittin Birgen olduğu yibi, harbe girmiyeceği ma- İm de ildir. Ruzveltin nutkundan çikan şey Birleşik Amerikanın, istikbal için hem kendi teslihatını ikmol etmek ve hem de İngiltereye bu hususta ihtiyacı kadar yardım eylemek az mile, şimdilik büyük ölçülerde sinai hazırlıklarda bulunacağıdır. o Tabii, © zamana kadar İngiltereye az çok silâh ve uçak verilmekte devem edi- leceği gibi İngiltete de, Ruzvekin itikadınca, büyük ölçüde yardımlar gelmeğe başlayıncaya kadar, harbe dayanmakta şeciane devam edecek- ör. İşte nutkun mihrakların teşkil eden noktalar bunlardır. HEM, kimyevi bir tebeddülün neticesi mi- dir, yoksa mikroskobik hayat s-be- bile mi vukua gelmektedri?.. Dün - yada hiç bir kimse böyle bir süele cevab veremez! Fakat Pasteyr o şik maz gayretile bu salin cevabımı a- mıya uğraşmaktadır. İste şimdi, mik roskobunun adesesine arzettiği ya «nesne» de gözle (o görülmiyen «kurd» ların milyonlarcası harekete geçerse zafere ulaşacak.. oPasteter, sağ gözünü mikroskobuna yaklaştı « .. Bütün vücudünü bir titreme kaplıyor.. Nah, işte.. İste... Bütüm bir hayatiyet ve kudretle su milyos- larca kıvrım kıvrım kıvranan «şey ler» şekeri, asid lâktik haline getiren en büyük âmillerdir. Pasteur aradı. İyi bulmuştur. * Bu suretle tahammürün sebebleri» ni keşfedip anlıyan Pasteur kudua, lekeli hümma, kangren, kolera gibi hastalıkların da birer mikrobu olup olmadığını meydana çikarmak iste- di. Kanaatince bütün bu mikroblar havada bulunmakta idi. Fakat bu kanaat nihayet rüşeyim halinde idi. Bunları isbat etmek lâzımdı. Dev - rinin doktorları ve düşmanları kem- disile ileriye sürdüğü nazariyelerle m lay ediyorlardı. Fakat Pasteur, hiç yılmıyor, iltihak (ettiği o Paristeld muallim mektebinde çalışmalarına devâm ediyordu. o Meslekdaslarının iddiasına bakılacak olursa, etin be rulmasına sebeb, bu etteki bazı faa- İiyetten ileri gelmekte idi. Halboki Pasteur etin havadan bozulduğunu Ve etti, Bugün de ayni kaide ce- ir. Bu arada cenub Fraosası büyük bir felâkete — pik pal vücude getiren öcekleri yapraklarını yemez oldular. Üstelk vöcudlerinde beliren kahve reng bir İeke ile yüzlerce, binlercesi ölme- ğe başladılar. Fransanın en mühim san'atlarından biri olan ipekcilik i# lâsa, inhilâle doğru gidiyordu. Pas- rak gi Hızır gibi yetişti. Calışta, dı, ve ipekböceklerini dağla » m lekelerin canlı miktoblar olduk- larını ve söretle ürediklerini mevde- na çıkardı, Bunu önliyecek tedbirle- ki. a Fen adamı Pasteur, Fransanm sahdamarlarından birini teşkil edem ipekçilik san'atını kurtarmıştı. Ve etraftan, rbu büyük İnsanın nltındam bir heykelini dikmeliyiz!..4 — seslen ve (Armin ver) tera Hoyl -