7 Resimli hikâye Yaramaza ceza vi Günay yaramaz bir çocuktu. Ak- #amları mektebden evine dönerken un Üzerinde bulunan o bahçeli ki kökün bahçe kapının çıngırak sına asılır, oçıngırağı çalardı. agırak sesini duyan köşkün biz- hemen kapıya koşar, kapıyı wi fakat kimseyi göremeyince etle kapıyı kapardı. Bu hal he- Men her akşam £tekrarlanıyordu. e — Kapıyı çalan herhalde yars- biridir. Ben onun dersini ve- Diye düşündü. ii ün çıngırak halkasının bağlı e subuğun öte yanındaki çın- halka ve halkaya da alt tarafı e bir ağ geçirdi ve bir ağın içine, a bir konserve tenekesi koy- : — İşte şimdi o yaramaz, cezasım E Börür belt Ve bir daha kapının çingme salmaz, Bütün > Günay gene o mektebden en çıngırağın o halkasına ya- Fakat bu sefer çıngırak çalın- / JELEH Su dolu konserve tenekesi ve içindeki sular Günayı baş- Ayağa kadar ıslattı, Hattâ biraz davranmamış, kaçamamış ol- konserve tenekesi de başına ti, Sünden sonra bir daha Günay Trağın halkasına el sürmedi. Geçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kaza çağ isimleri Salı günü çıka- İtayayımızda ilân edilecektir ral p, İda bulunanlar hediyele- ayi | pzartesi ve Perşembe gün- Tı a arehanemizden alabilirler kada bulunanların hediyele- Postayla gönderilir. bunlardan haberi olmyan Faydalı bilgiler Yürürken “niçin kollarmızı sallarız? Kallarımızı sallıyamadan da yü- rüyebilisiz, Fakat ayağın tara - hada ve kolun ayakla birlikte ileri gitmesini jtiyad etmişizdir. Bu su - ietle yürürken daha kolay müva - zene temin edebiliyoruz. İnsanların maymundan geldiği iddia edenler, bu âdetin dahı in - sanların ilk devirde ellerinden de ayakları tarzında istifade etlik! zamandan kalma olduğunu söyle - mektedirler. * Örümcekler uçar mı? Birden baydet edeceksiniz. Ka- adsız örümcek nasıl uçar, dersiniz. Gerçi örümcek kanadsızdır. amma uçar. Ve bulunduğu mahalden uzak bir mahalle konar. Örümceğin ka- nadı olaamanı uçmasına mâni de - ğildir. Rüzgârli havalarda örümcek ağları rüzgâra kapılır ve havalanır- İnr, Ağın bir köşesine takılı kalmış olsn örümcek de bu ağla birlikte u- çarak yerini değiştirebil İ Askeri Yaziyet (Baştarafı 1 inci sayfada) giltereyi istilâ ve İngiliz impara - torluğunu yıkmak gibi çok güç bir makıllı kan ve ter ada Mihverle İs - panya arasındaki görüşmelerin mev zuu her ne olursa olsun, bu konuş maların gayesi İspanyanın * harbe müdahalesini ve bu suretle Mihve- re yardım etmesini temin olmak icab etmektedir. İspanya iç harblerinde, Almanya ve İtalya demokratlar aleyhinde ©- larak General Frankoya yardım et- mişler ve bu uğurda birçok Alman ve İtalyan kanının dökülmesine mey İdan vermişlerdi. Onlar bu feda - kârlığı, faşizm ve nazizmin can düş man olan komünizmin İspanyada kurulmasına meydan vermemek için olduğu gibi İngiltere ve Fransa ile bir gün vukubulacak olan mücade- lelerinde bir yardımcı o kazanmak maksadila dahi yapmışlardı. İşte, o gün gelmiştir; fakat en eç Fransanın inhidam bulduğu ve İngilterenin, Almanların Manş üze - rinden bir sıçrayışla, hemen alt e- dileverecek kadar zayıfladığı zan. İspanyanın fili yardım bir türlü be- lirmemiştir. İspanyanın Mihvere füli yardımı, onun Cebelüttarıkı İngiltereden is- temesi, vermediği takdirde buraya isarruz ederek zorla alması velhasıl yerinden söktü. Onun yerine Şe, Bu resmi gazeteden kesiniz, uy- gun gelecek renklerle boyadıktan sonra bize gönderiniz... En iyi boya- miş olanlardan bir kisiye maroken kaplı, fevkalâde kâğıdı büyük bir hatıra defteri, bir kişiye gene ma- zoken kaplı ve fevkalâde kâğıdl kişiye de ayrı syn güzel ve kıymetli hediyeler vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müddeti | on beş gündür. Bilmece cevabımı! bize gönderdiğiniz zarfın üzerine İ «Bilmece» kelimesini ve bilmecenin #zetede çıktığı taribi yazınız. Bayan — Sana bugün yol veri - m. Hizmetçi — Üç senedir bu ev - deyim, çok şükür bayanın buna bir şey verebildiğini görebildimi. Gi ss. İşte babamın bastonu, işte bir elma, babamın da dört tane ir Mumları pipo şamdanlara yer- bir muhtara defteri, diğer otuz beş) bU sayede İspanya, *İ temleke im; İ İngiltere sleyhinde olur. Halbuki, geçirdiği çok tahrib- kâr iç harbleri yüzünden hasıl o! vorgunluklarını henüz ( gidermemi elan İspanya, Cebelüttarıkın istir dadır: şimdilik hayati ehemmiyeti İngilterenin mağlâbiy. zde yüz muhtemel görmediği müddetçe, İn- giltere nleyhine harbe girmeği mem- leketin milli menfaatlerine uygun bulmamaktad Franko hükümetinin ve bilhassa dahiliye nazın Ramo Sertane Sune- re atfolunan pe fili spanyaya derdiği Sir Samuel Hoarın ust si- yasetlerinin büyük bir tesir ve dah- hi olmak da gerektir. Elhasıl İspan- yada, Mihverin Norveç ve son - ra, Belçika ve Fransa muvaffakiyet-| ri sıralarında, Cebelüttanık diye, İtalyanvari, bazı istemeler ve hi ketler baş göstermiş ve hattâ İn - gilterenin büyük sefiri Madridde bir takım İngiliz sleyhtari tezahürlerle karşılanmış olmasına rağmen bugün iretli kitaraf bir öm sürmekte ve kendini hem ne- ticesi meşkük bir harbden ve bem de, bazı kayd ve şartlarla olsa da- hi, Avrupanın düçar bulunduğu ab- Juka sıkıntı ve zararlarından koru maktadır. Halbuki Mihver devletlerinin İn- giltereye ve İngilterenin Afrika müs 'atorluğuna kat'i ta- arruzlara giriştikleri bir sırada İs - panyanın da, Cebelüttank üzerine yürüyerek İngilizleri buradan ve sonra da, Portekiz dahil, bütün İbir- ya yarımadanndan ve dolayısile Avrupa kıt'asının karalarından ta - manya Ve İtalyaya ehemi yardım teskil eder. Ayni zamanda İngilterenin düşmanlarıma arttırmak, ne olursa olsun, verciler için maddi ve manevi bir kârdır. Bu sebeble Almanya hic İtal yanm bu sirada İspanyayı İngiltere aleyhine harekete geçirmek fırsa - tını kaçırmıyacakları pek tabiidir ve işte, General Frankonun birinci adamı olan dahiliye nazırı Serra - nonun Berline ve Bay Hitlerin dış siyaset nazırı Bay von Ribbentro - pun da Romaya vukubulan seyehat- İerinden gaye bu,müşterek maksa - dın elde edilmesi Bimak gerektir. Filvaki Cebelüttarıka yapılacak bir taarruz burasının derhal düş - mesi demek değildir. Fakat böyle bir taarruz, İngilterenin çok çetin 0-|gi lan şu anlarında onun Cebelüttarıka fazla yardımlarına imkân vermiye ceğinden. muvaffak olması muhte- mel olduğu gibi İngilterenin mane- vi kuvvetlerini milessir ette sar sabilir. Bundan başka, Cebelütteri- kın düşmesi Septe boğazının İnyil- tereye kapanması demek olacağın- dan onun Akdenizdeki askeri ve &i- yasi durumunu fevkalâde güçlestire bilir. İşte Almanya ile İtalyanın ö- tedenberi istihsal etmek istedikleri bir netice de bu olduğu için onla - nn Bay Serrano yasıtasile İspanyayı harekete geçirmek istedikleri aşikâr- dır. Fakat İngilterenin bu tahrikâta bi güne kalacağını zannetmek bir ha- tadır. O da, ber halde İspanyayı, ye- ni geniş hatlı siyaseti ile ve icab e - derse tavizlerle, ikna ve itma yolu- nu tutacak ve yeni bir zanmaktan iztinab icin bütün kuv-)jbti vetile çahşacaktır. Üstelik, Gene - tal Frankorun asla maceraperest ol mıyan tecrübe edilmiş basiretli si- SON POSTA nolunan bir günde vukuu beklenen | iyasetin basiretkârl «| “İgene burada buluşacağız. “İzafından hararetli nutuklar söylen- Piyes yazanların ezgi derdi (Baştarafı 1 inci sayfada) Müsahibzade Celâl mahkeme-!'“" birer bu imuhelif cephe ku ye müracaatinin sebeblerini anlatıyor Müsahibzade Celâl Müsahibınde Celâl, «Löle devrin İsimli es müsaadesi olmadan İoynyan ve tlif hakkı overmiyer, komik Cevdet Güldürücü aleybine dava açmış, mahkeme komik Cev- detin tecziyesine Okarar overmişi. Dün kendisile görüştüğümüz Müsa- İhibzade Celâl bu hususta şunları söylemiştir: — Üsulen eserimi oynamak için| müsaademi almaları icab ettiği gi | bi, oynandığı geteler için de hakkı) telif vermeleri lâzım gelir. Ben mü- sandeden ve hakkı teliften vazgaç- ilm, Birçok kumpanyalar eserlerin tulünt olarak oynuyorlar. Sonm memlekette hakkı telif denen şeyi kimse tanımak istemiyor. Beni asil müteessir eden taraf budur. Mu - harriri adam yerine saymayıp, mü-| sande almadan oynamak ve bir hak-| kı inkâr etmek, Elbette kırk yılda bir kere oyoanan eserin hakkı telifi aranamaz, fakat bizleri üzen her yerde ve herkes tarafından | telif) hakkının tarınmamıs olmasıdır. Ben bu zihniyetle hareket edenlere kar- sı dava mecburivetinde kaldım. Fuar gec3 kapandı (Baştarafı 1 inel sayfada) zenginliğinde mühim bir parça teşkil eden birçok kıymetli sara- i aret mümessillerimiz bu- yada boş kalan yerlerini doldur- maklai müstağni kalmalarına ma - kul bir sebeb olmadığına işaret etmiştir. Sözlerine devam eden Behçet Uz, demiştir ki: Hududları damarlarımızdaki &- sil Türk kanı ile çizilmiş öz yur - dumuzun kapısında bizim de bir an- da safları arasına karışacağımız kah- raman Türk ordusu beklerken ba - sımizda İsmet İnönü gibi bir tek emri ile yirmi milyon Tütkü birden ayaklandıracak kudretli bir şef kah- raman başbuğ bulunurken 1941 se- nesinde de, arkadaşlar İzmirin gü- neşli, berrak seması altında ve mi İ sandetimizin derin neş'esi içinde Müteakiben parti başkanı o Atıf İnan ve ekspozan Osmun Cudi ta - miştir. Akdenizde İngiliz filosunun harekâtı (Baştarafı 1 inci sayfada) mamen İngiliz donanmasının kon- trolu altında bulunan benzin, 12 4- dada azalmış bulunmaktadır. Bu a- dalara benzin vermek için yezâne çare, denizaltı gemilerile nakliyat yapmaktır. Bu takdirde ise denizal-| tıları İngiliz cüzütâmları tarafından görülüp tahrib edilmek tehlikesins| talyan o donanmasını! mesini beklemek için Exe de- nizindebirçek günler geçirdik, fa - kat bu sulardaki seferimiz tamamen macerası? geçmistir. harbe atılıvereceğini pek te zan - nedemeyiz. Fakat Mihver devletlerinin şu an- da bunu teminle uğraştıklarını mu - hakkak addedebiliriz: çünkü; | şu anda onlar için siyasetçe ve asker likçe yapılacak daha ehemmiyetli bir şey yoktur. Bahusus Sovyet Rus- yanın harekete geçmesi veya hare - kete geçirilmesi İngilterenin istilâsı işinin kat'i bir neticeye ( varma: mütevakkıftı ncak, eğer bu ii 8 muharebeleri Alınanyanın aley hinde tecelli edecek olursa Sovyet- ler Birliğinin, umulan tarzın tama » men eksi şekilde harekete geçmesi dahi düşünülel Bu sbeble de İs- panyanın vereceği kararlarda tecn ni göstermesi ve her halde bütün İleri hesaba katması icab et - mandanlarını size dinletmeğe çalı - şacağım. Hakiki genç edebi- nin en kuvvetli essillerinden sa- yılan Necib Fazıl Kısakürek ilk yay- ım ateşini buzün açınış bulunuyor. İşte Necib Fazılın i — Yenilerden bi gil aklın sihhati için lâzım bir şey te- lâkki ediyor; ve kisaca (şür ifra - zattır) diyor. Bu telâkkiye ne der- siniz? Necib : Fazılın daima bir sinir meddü cezri halindeki yüzü birden duruldu ve kısa bir sükünete gök gürültüsünü andıran bir coşkunlukla bağlıyarak söze başladı: Farkında mısınız ki yeniler diye âdeta bir zümreyi çerçevele - miş oluyorsunuz? Ben şiir ve san'at- ta henüz böyle bir zümre tanımı - yorum. Zümreler şuurlu veya şuursuz ola rak iki türlü teşekkül eder. Suurlu zümreler » ki insan bölümleridir - belli başlı görüş ve iy vasıfları al - tında sistemli bir birlik ifade eder - ler. Şuursuz zümreler de, meselâ filokosrah asranlar gibi, celb veya defedilmesi ellerinde olmıyan (bir dış tesir nltında, mecburi bir ben - zerlik temsil ederler. İkinci soy - dan şuurunuz zümreleşmelere, yal » nız cemadalla, nebatta ve hayyanat ta rastlanır. Meselâ deniz kenarla- rında dalgaların hücumlarile sün - gerleşmiş kayalar, bakımsızlıktan hastalanmış çam ağaçlar, idiş edil- miş beygirler... Zümre mefhumunu, insanların İ- leleri ve şuurharile kendilerine ta- yin ettikleri bölümler üzerinde kul- Tanıyoruz, Onun içindir ki, Bakırköy akıl hastanesinin, ber biri bir (Na - polyon), bir (İsa), bir (Lenin) ol mak iddiasındaki zavallı nikbinlerini bir zümre telikki edemeyiz. Yeniler diye çer lediğiniz genç kalem tecrübelerini, topyekün ve sistemli bir ideclocya ve poetika zemininde, ölçüye, tarikaya ve yeni dünya görüşlerine temayül etmek - ten çok uzak, mümkün olduğu ka- rdüğüm için, onlarda ü bir zümre temsil et- mek değerini bulmuyorum. Diyorsunuz ki bunlardan ri ifrazat, aklın shbati bir nesne telâkki ediyormuş; k (siir ilrazattır) diyormuş. Bunu söyliyen kiredir, nasl bir ifa de ve düşünce silsilesi içinde söyle * miştir bilmiyorum. Fakat sizden din- İediğim şekle göre, bende uy. dığı intibar hemen gösterebili İşte bu lâf, mide gurultusu tam ve mutlak ferdi, marazi ve hiç bir zümreye maledilmesi mümkün olmıyan: ve yeni odediklerinizin zümre, ruh ve düzenine ne kadar yabancı oldukların gösteren bir ve- sikadır. Demek ki şir, ter gibi, tükürük gibi, şu veya bu gibi bir ifrazat Pu ifrazatın koruduğu sey de, geri- de kalan ve ürle biç nlâkalanmıyan biri, şi- akıl... Eyvahlar olsun!.. Öyleyse şair de, eşyanın zıddıyla zahir olması tarzında, akıllı ve sa- İim insanları çürüklerinden ayırd et- ineğe memur biz deli, bir zavallı, bir kaçık... Ve böyle olmasına rağmen geride kalan salim insanları muha- faza ve izhar elmek (bakımından cemiyete faydalı bir uzuv. Bu Isfı söyliyen her kime nilerin müteşekkir olması değil, düş- man olması lâzım. Zira, o, yilri de- gil, yeni dediklerinizin şirini ifşa etmiş oluyor. Böylece bu lüfin sahi- bi, belki de farkında olmaksızın. hâdiseyi bizim ufuklara baktığımız taraçadan seyrediyor demektir. Hakikaten birkaç (o örneğile göz attığım ve münekkid vebmedilen bir politikacının tuttuğuna ahid el duğum bir nevi süir, tükürük, salya ve ter gibi, büyük şürin (selâmeti uğurunda Allahın idrak bünyeleri - mizde yarattığı, kontrolsuz. müra kabesiz ve başıboş bir ifrazdan baş- — Sizce şiir nedir? | yeni farzeden ve şair geçinenleri na- İsi buluyorsunuz? — Bana şiirin ne demek olduğunu sormaki — Bir odaya kapan! Ve kafa » nin sence en &ziz seslerini nötaya dökercesine düzene ve shenge sok! Ezarini vermekten farksızdır. Hayatımın ve varlık hikmetimin başlıca müessirini size l bir kaç dakika ve birkaç satır içinde u- #mumileştirebilirim? Bütün gaye ve ihtirasım, bir gün bu davayı bütün öleülerile kitablastırabilmek... Şimdilik müşahhas o mevzuumuz ne anladığımı hizla bildir içinde, size şiirden bir şimşek çakışındaki meğe çalışayım: Şiir bence, k riyaziyenin en üstün tecellisi, saf id rakin en ileri hamlesi, mutlak haki - katin en usta ai MA... ür bence, n kötü ölçülerin ö fakat ölçüsüzlük değil; bütün Sayfa 7 Şairler arasında anket sızlık değil; bütün kepaze hissiliks ie e manı, İnkat o duygus eğil; bütün geri şekillerin kat gabile değil a sem Hülüsa iiir bence; gayesi muriali hakikati aramaktan başka biz geyiiii mayan böyük ve saf brilere nazi ran, son derece ince metod fars e in ii merli bir Şrek müzmeseiidir. zika avcılığı Gİ En çetin me e y Bazı şeylerin ne olmadığını tas Hf etmek, ne olduğunu £ ba kolaydır. İste, sef ye bahsettiklerinizden yalnız bi İçinin temsil ettiği «ir bence sirin büyük en nak düşebilme « nin, şii in zaman ve mekânmi kaybedebilmenin en korkunc örne idir. Yani bu birkaç genci güzl sl mke bulduğu! tersidir) demek, aşaj karı bir tarife varmaktır. gi ların da yaptığı büyük şiir larinim tam tersinden başka bir şey değildi Bir şeyin tam tersini yapmak, bir şey yapmak mudır? Fakat bu birkaç maceracı yüz zünden, hakiki genç nesil mümes sillerini birbirine karıştırdığımı sane mayınız! Sahısları ve eserlerile tes masa geldiğim öyleleri var ki, bü « yük ve soylu an'anenin palavrasız, telâssız, fakat emin varisleri mev iindeler,.. Bugün sun'i vasıtalarla ortalıkta günübirlik sesler bırakan dalölet ve hiffet örnekleri o kadar çabuk w- nutulacaklar ki, yarın edebiyatını (Tıbbı Adli) müessesesine yerleş örilmek üzere aranıldıkları o vakit belki de bulunamıyacaklar. Nosret Safa Ci 26 Eylül Dil bayramı Ankara 29 (A.A.) — İlk Türk il kurultayının toplanışınm yıldös nümü olan 26 Eylül günü yurdu » muzda sekizinci dil bayramı olarak kutlanacaktır, O günü Halkevle » rinde yapılacak toplantılarda Ebedi Şef Atatürkün dil çalışmaları ve Milli Şef İnönünün yüksek koru * yucu başkanlığı altında dil kuru » munun amaçla-ı ve sekiz yıllık bir devre içinde başardığı isler üzerine de konuşmalar yapılacak ve kurum adına saat |3 de Anksıa radyosun- da bir söylev verilecektir. Necib dost ve kıymetli alim (Baştarafı 1 inci sayfada) lere tanıtmak ödevin, bu necib ve samimi Türk dostu kendi üzerine ak muşt. Ne yazık ki bu vazifeyi, istedin ği gibi ila edemeden öldü. Bun - dan önce, sevimli ve sevgili zevcesi ni kaybetmek elemile (sarsılmıştı Müteakiben de, işte kendi gitti. Ölüm döşeğinde, eminim ki, 9” nun son ve eh büyük tesellisi, ÖZ yurdu kadar sevdiği Türk toprağı * nin kendisini kucağında barındıra » cağını düşünmek olmuştur. Filhakika, Türklerin candan dos tu, büyük alim Sir Denison Ross, bugünden itibaten Kınm muhare < besinde Türklerle ayni safta ii düşen İngiliz askerlerinin Haydar * paşadaki ebedi aramgühlarında son İ uykusunu uyuyacaktır. Necib dostun hutrası ise, Türk daimi mütefekkirlerinm gönlünde bir ihöram mevkii tutacaktır. E, Ekrem Bulgar Meclisi Reisi Führer ve Duçeye minnettarız, diyor (Baştarafı 1 inci sayfada) sından dolayı parlâmentonun sevim cine tercüman olmuş ve ayrıca şunr ları da söylemiştir: Bulgaristan, dünyada yalnız Bulk gar milletinin sefaletini makla kalınamış, fakat ayni zamanda Bul- gar isteklerini füliyat mevkiine koy» mak için her şeyi yapmış olen iki bü yük devlet adamı, Fülrer ve Duça bulunmuş olmasından dolayı da bahtiyardır. Bunun içindir ki Bul gar milleti, Alman ve İtalyan mil * İtlerine, onların şeflerine ve haris ciye nazırlarına çok minnettardır. Sofya 20 (A.A.) — Cenubt Debi rucayı işgal edecek olan Bulgaf kıt'alan, eski hudud boyunca mevs zilerini almışlardır. İşgalin bâdisesiz cereyan etmesi için, cenubi Dobrüs ca dört mmtakaya a; ştır, İseni dört merhalede yapılacakı tr, Bulgar kıt'aları, yazın sabah saa