SON POSTA KADINIL SİNEMA || SPOR Şapka modeli Bu güzel şapkayı sonbaharda da niz, Geniş kenarlılar gi. bi yalin yaz için değildir. Rengi lâciverddir. o Garnitürü de Mciverd... Vücudü inceltmek ve güzelleştirmek Yücudümü (güzeleşiirmek, incelt . Mek istiyen şu dört şeyden vangeçe . 1 — Dik yürümek, dik oturmak, oturmyardarın vü .| Mp ili hatırdan | H 8 — Hergün hiç Oolmazsa on beşi Jimnastik yapmanın fayda ,! MA doğru eğilerek yapılı hareketle. | *n vücud güzelliğine en fazla mi. oluğunu unutmamalısınız. * — Korse gerçi muvakkat bir tad. Her kadın bilmelidir Çoraplarınızın uzun saman dayan. için şunları unutmayınız! A - Çorabı eskilen terdir. O gün EYdiğiniz çorabı gecesi soğuk suya daldırinız, © - İki gün üstüste aym! çorabı gir. e dikkat ediniz. mg Ek bir vakit çorablarınızı sıcak Me yıkamayınız. 20 derece en İyi İazzam işletme vesniti sayesinde is- İmak gerektir ki bu yeni vaziyet ve .Sinemacılarımız arasında anket Harbin sinema üzerindeki tesirleri, sinemanın vaziyeti ve yeni Türk filmleri «Saraya #neması müdürü Bay Frankonun anketimize vermiş ol- duğu cevablar gunlardır: | — Sinemanın buşünkü vaziyet- “İten mühim surette müteessir oldu- ğunu kabul eylemek Tâzımdir. 2 — Bagün Avrupa #inemacılı- ğinm ne halde bulunduğunu soru- yorsunuz? ... Fransadaki sinemacılık tamamile sönmüştür. Harbden zarursizca kur- tulabilen Fransız sinemacıları Ak- deniz sahilinde şehrinde toplanmaktırdırlar. Orada bulunan bazı küçük stüdyolardan istifade et- meğe çalışıyorlar. Nâ dereceye ka- dar muvaffak olabileceklerini za- man gösterecektir, İngiliz sinemacılığının ne vazi- yette bulunduğundan haberdar de- Hilim, Alman sinemacılığı o çalışmakta dır. Fakat mesaisi hakkında mulü- matımız mefkuddur. İtalya sinemacılığına gelince: İ- talya, şimdiki vaziyetten istifade e- derek sesiz sinema zamanındaki #Nicev yüksek derecesini yeniden o iköseb eylemeğe çalışmaktadır. Hüküme- tin muaveneti ile İtalyada cidde muazzam denilecek derecede stüd- yolar tesis edilmiştir. Bugün İtalya- da en modern vasıtalarla film vü- cude getirmek mümkündür. Bunun- la beraber İtalyan sinemacılığı pro- düksiyonunun ne derecede verimli olduğunu, ne derecede muvalfak ol- duğunu zaman gösterecektir. 3 — Amerikan sinemacılığı ise| muazzam bir kuvvettr. Bizler Ame- rikan prodüksiyonuna bağlıyız. Mu- üklâlini muhafaza eden Amerikan sinemacılığının Avrupa piyasaların- dan mahrum bulunmaktan o dolayı fazla müteessir olacağını hiç san- mam. Amerika sinemacılığının o Avru- padan temin eylediği varidat, &n- cak umumi varidatının küçük bir kısmını teşkil ediyordu. Amerika si- nemacılığı bugün gene İngiltereye ve vâsi müstemlekeler ya, Mısıra, Arab o memi Balkanlara filmlerini göndermeğe devam eylemektedir. Amerikan © sinemacılığı kendi" memleketinde parasını bele- gan mabelâğ çıkarmaktadır. 4 — Bu vaziyetin memleketimiz sinemacılığı üzerindeki tesirlerine gelince: Buştün mem'eketimiz sinemac rının” elinde birkaç aylık bir devre için Amerikan filmleri ve birkaç a- ded de Fransız filmi vardır. Bağdad yolu ile müvaredat temin edildiği takdirde sinema mevsimini kâfi miktarda filmler ile ikmal ede- bileceğimizden ümidvanım. Maamafih şunu nazarı itibara al- bu vaziyet dolayısile açılacak yeni muvasala yolu muazzam masrafla rın ihtiyarını mucib olacaktır. Bu masrafalr mutad zamanların mas- raflarından | 20 defn fazla o- lacaktır. Bundan dolayı sinemacılar mühim fedakârlıkları o katlanacak- lardır, Film meselesinden sonra biz Tür- kiye sinemacıların düşündüren en mühim nokta sinemalarımızın o tek- nik kısımlarıdır. İzah edeyim: İbeğenileceğini muhakkak Açılması beklenilen yeni Basra -|1 Suallerimiz 1 — Bugünkü vaziyetin sine » ma üzerinde tesiri olmuş mu - 3 — Ru vaziyet Amerikan si nemacılığım © müteessir ediyor mu? 4 — Memleketimiz sinemacı. lığı üzerine bu vaziyetin (esir. leri nedir? 5 — Amerika ve Avrupadan füm getirtebildiniz mi? 6 — Ne gibi filmler göstere ceksiniz? 7 — Sinema o mevsimi programlarınız tamam mı? $ — Bu mevsim için en çök beğendiğiniz ve güvendiğiniz fümler hangileridir?., 9 — Sinemanın âtisini nasıl görüyorsunuz? TELL Lİ leri günden güne (tükenmektedir. Bazı yedek kisimlar vardır ki bun- ları bugünden hiç bulamıyoruz, Bu- labildiğimiz yedek parçalar ve kö- mürlere çok *fazla para veriyoruz... Bunlar bizleri cidden düyündüre- cek mahiyettedir. Çönkü böyle de- vam edecek olursa yakında kömür süz ve yedek parçasız kalabiliriz. 5 — Bizim sinemamız «Filmcilik Türk Anonim şirketis «F. k T.A. Ş.» a siddir. Bu mühim teşekkül i- cab eden Filmlere, hem çok zengin ve mutena filmlere malik Obulun- maktadır, Bu şirket filmlerini kalı bulunduğu sinemalar arasında taksim eylemiş bulunmaktadır. 6 — Ne gibi filmler göstereceği »snuz. Bunu halkırııza için 7 — Programlarımız mevsim s6- nuna kadar tamamlanmış değildir. Yeni açılmak üzere bulunan Basra - Bağdad yolile bunları tamamlıya- cağımızı ümid ederim. B — En çok beğendiğimiz ve güvendiğimiz filmlerimize gelince: En fazla O beğendi filmleri zikreylemem tarafımdan o küstahlık sayılabilir. Bu filmleri o beğenmek, bunlara not vermek hakkı sirf muh- terem seyircilerimize Oaid o bulun- maktadır. Maâmafih vu iki ismi zik- retmeden geçsmiyeceğim: o Akasya — |Palas, Kahveci Güzeli, Bu iki filmin halkımız tarafından addede- Yerli sinema: sanayiimiz tarafın- dan bu yolda sarfedilen emeklerin şimdiye kadar elde edilmiş mu- valfakiyetlerin halkımız tarafından takdir edileceğine eminim, Bu filmlerden maada: Çöl Kızı, Leylâ ile Mecnun, Pompeinin son günleri, Lorel ve Ilardi gibi türkçe- leştirilmiş güzel filmlerimiz vardır. atisi 9 — Türk sinemacılığının herhalde çok parlaktır. Sinemacılı ğın inkişafı vaziyete bağlı bu maktadır. Türk sinemacılığ ve ya- kın bir atide pek parlak bir mevkie erişeceğine imanım vardır. Türkiye- nin tabii ve lâyüad o zenginlikleri, yeni yetişmekte olan Türk sinema Sinema projoksiyon o makineleri- endüstricilerinin çok titiz alâ-| Lig maçları yarın başlıyor 1940-41 raevsimi İstainbul Tig maçları yarın Fenerbahçe ve Şeref sahalarında başlamış olacaktır. Tak- sim sahasının yıkılması ile başlıyan ilk ve mühim müşkülâr dolayısile birinci Tig maçları bu iki sahaya tak- sim edilirken, ikinci lig maçları için de yer olmadığından bu takımların şimdilik faaliyet yapmaları imkânsız bir hale girmiştir. Diğer taraftan Galatasaray klübü İde maç yapacağı sahalardan aynca | bir hisse istemekte, ve bu Fikrind: israr etmektedir. Lig maçlar arifesinde ortalığı bulandırmağa (o başlıyan bu kabil üşküllerin sonu nereye o varacağı henüz k lemezee de bütün bun- ların iyi alâmetler olmadığı da mu- hakkak! yarn mevsimin mühim maçların - dan biri Kadıköyde Besiktaşlı, Fe nerbahçe arâsında yapılacaktır. Geçen seneki kadrosunu büyük bir ekseriyetle muhafaza eden Fe- nerbahçeye mukabil, Beşiktaş yarı» dan fazla oyuncusunu değiştirmiş bulunmaktadır. Bu mevsim maçlarında takımını alacağı neticelere göre mütema - diyen yerinden oynatacak olan Be- şiktaşın, iki defs seyrettiğimiz takımı hakkında esaslı bir fikir elde edebil-| dik diyemeyiz. İ Müşkül şartlar içinde bulunan Be siktaşın o Fenerbahçe ile yapacağı maç, bu meçhuller içinde bir hayli cazib olacaktır. Ayni sahada Galatasaray « İstan- bulsporla; Vefa da, Süleymaniye ile karşılaşacaktır. Bu her iki maçın kendilerine mahsus ehemmiyeti ol duğunu ötedenberi yaptıklanı maç- larla biliyoruz. Seref sahasında Topkapı, Bey - j oğluspor, Beykoz, Kasımpaşa takım lar: karşılaşacaklardır. | Takımların bütün © varlıklarını! koyacak birinci hafta maç-! ün efkân umumiye için| tecrübe oyunlurı olarak sayılmak lâ-! zmir, Ömer Berim Galatasaray - Emadiyül Rıyaziya maçı İzmirde iki maç yaptıktan sonra şehrimize gelen Suriyenin Emadiyül Rıyaziye takımı bugün Şeref saha - sında saat 17 de Galatasaray'la kar- ulaşacaktır. İzmirde Altınorduya 6-0, Altaya 140 mağlâb olan Suriye takımının bugün Galatasaray karşısında ayni âkibete uğramas lâzımsa da, buna katiyetle söylemek doğru değildir. Bugünkü maçı Beşiktaştan Hüs - nü idare #decektir, Fenerbahçe Ankaraya gitti Ankarada Türkiye birinetliği için Eskişehir Demirspor o takımile maç yapacak olan ihtiya? Fenerbahçe ta- kımı dün Ankaraya hareket etmiş tir. cılğının atisine iman verecek mü- i. İbim noktalardır. olan Türk Bu sene çevrili Elmleri bunda birkaç sene evvelki Türk filmlerinden üstün olduğu gibi bir sene sonrn, iki sene sonra çev- rlecek olan Türk filmleri de her hususta bugünkü filmlerden | Gstün olacaklar ve ecn: teknik | vaffakiyetle rekabet edebilecekler-| birbirine karıştıran anımdaki dostum bir fırının camekânma yapıştınImiş, iş — Okudun mu? — Okudum. — Ne yazılı? «Müşteri isterse başına belâ- yı alabilir.» — Yok canım. — Var canım. — Canım nasil olar, sen yanlış okudun. — Ben doğru okudum. — İnanmam, ben de okuyaca- ğim.. hele biraz sokulayım. Birlikte sokulduk. Dostum da o- kud — oMüşteri isterse ekmeği tar- tep alabilir.» — Yok canım. — Var canım... Kelime kelime, dikkatli dikkatli okudum. herhalde | — Ben de kelime kelime tnhlil Pözüzlü işler bu vaziyette iken |ederek okudum. Dostum hayretle yüzüme O bakı- yordu. İzah etmek mecbiyriyetinde kalmıştım. — Hele dinle dostum... Meselâ ben ekmek nlmak istiyorum. Pırna girdim. Fırıncıya, ekmeği tartması- nı söyledim. — Söylersin ya.. — İşte o zaman tahlilimin doğru olduğu meydana çıkar. Çünkü ben ekmeği tartmasını söyler söylemez, fırıncı suratını asacaktır, Aram: geçecek muhavereyi aklıma getiri yorum? Fırınucı diyecek: «Sanki biz eksik ekmek çıkarıyo- ruzl» Ben diyeceğim: «Demem o deme değil, mademki müşteriye bu hak verilmiş...» Portatif keman Meşhur kemancı Rubinof, kemanını yanından (eksik etmek istemez ve nerede ©- Yursa olun keman çalmak arzusuna kapılır. Halbuki birçok otellerde, otelde ka- lanlar gece yarısından sonra keman sesi duymaktan hoşlanmazlar. Ru- binof kemaninı yanında taşımak ve istediği zaman kimsenin şikâyetini mucib olmadan uzun uzadıya ke- man çalmak imkânın bulmuştu. İ Katlanan ve ufak bir kutu haline İ gelen bir portatif keman yapmıştır. Bu keman tabii bir keman sesi ver- diği gibi, ufak bir alet ilâvesila ga- yet hafif ses te vermektedir. Bu a- let ilâve diği zaman ses azal- makta fakat tatlılığını zerre kadar " GONÜLİSLE Sayfa Müşteri istese Fırmucı diyecek: «Sabahtanberi belki seksen teri geldi gitti, böyle bir şey isti olmadı.» Ben diyeceğim: sFırından eksik ekmek çıkarı ları muhakkak olmasaydı, bu işle lâkadar olanlar, camekânlara bö kâğıdlar astırmazlardı!... Fırınneı diyecek: «Affedersin amıma efendi, hilekâr değilim.» Ben diyeceğim: «Ben sana hilekârsın, demedi ekmeği tartmanı söyledim. Tart meği, hilekâr olmadığım isbat eti olursun.» Fırıncı sinirlenecek: «Arük fazla geldin, seninle $ raşacak değiliz. Bir alay omü toplandı, ekmek bekliyorlar. Ben de sinirleneceğim: «Sen bu sözü kime söylüyo; Kendine gel.» Fırıncı hiddetlenecek: «Sen kendine gel, beni hilel yerine koydun.» Ben de biddetleneceğim: «Tabii bilekâren, inkâr ede Fırıncı bağıracak: sAğzını topla.» Ben bağıracağım: «Terbiyeni «akın, şimdi surafi yumruğu Yersin.» Bu tarzda konuşma perde pe yükselecek. tokat, o yuroruk başlıyacak, ve nihayet, polis mi hâlesi, cürmümeşhud mahkemesiği Dostumun yüzüne baktım: — Nasıl, dedim, doğru okü muyum ?.. «Müşteri isterse (bağl belâyı alabilir.» KE mal Slulüsü ( Bunları biliyor mu idiniz ? | Ağaç kök'eri Harvard Üniversi ZE tesi, nebatat profesö eğdi rünün bir iddiasna * göre ağaç kökleri, Zaçlar birbirlerine ne . kadar yakın olsalar yer altında & birleri arasına girmezlermiş. Ve ağacın kökü diğer bir ağacın kökiü kat'iyen değmezmiş. Bu iddiaya nu da ilâve ediyormuş: Genç Mi kökleri, yaşlı ağaçların (kökleri yol vermek için onların uzandıkl yerlerden çekilirler, başka cihetle uzanırlarmış. Profesörün birinci iddiası, ağ köklerinde dafü elektrik kudretiği tesirile köklerin birbirine yaklaşımı dıklarile izah edilebiliyor.Fakat İİ ci iddiasım fennen izah kabil olm maştır. Müshbet ile menfi arasınö Bay S. O. parasına da, zama - mına da acımıyan bir adam. Hem pulunu, hem de vaktini İ ederek benden soruyor: — Aşkta «kandırdı kelimesi - nin yerine ( «yalvardın cümlesini kullanan kadın ne tip kadındır? Aşk bazan kanar, bazan yalva - nr, her iki halde de kurnaz, yahud apdal olduğu vardır. Kadın bir va- ziyeti ifade ederken aksi vaziyeti anlatmakta kullanılan kelimeyi mi kullandı? bilmiyorum. Fakat görü- erkekler de az | Bay $. O. nun sunli bundaniğ ret kalmamış, anlamak istediği nokta daha var: ! — İyi bir kocayı'feda eden kâ dın normal midir, anormal mi? Mazhar Osman ile iktısd vEği timaiyatçmın bu kadına derhal he ile bekacakları muhakkak. Eat kat gönül doktoru ask bahsinde ile fenanın bir telâkki meselesi 4 duğunu düşünür. Bir bakımdan olanın bir başka bakımdan taha mül edilmez bir eş halinde sörül i filmler ile mu-|yorum ki, #kelimen ile ecümler yil mesi mümkündür. O halde bu il &i sual cevabsız kalacak demek. Suyu derecesidir. nin: yedek kısımları ve ark kömür-İmerakları ve bilgileri Türk sinema dir O, Tuğrul İr «Son Posta» nın edebi tefrikası: 54 N yaradığın yok. Besbedava besliyo-|belki. Şuuru, muhakemesi, manti rum seni, işlemeğe başlamıştı. Besime oha lı bazlı, odadan çıkmak üzereİmın yeniden canlanıp ta kendi üz Müjgân arkasından yetişti, |rine saldırmıyacağına aklı eriyordi inden yakaladı. Nihayet, ölünün soğuk manzar p geleyim. Müjgün, kocasının ellerine sanl- dı. — Yalvannm.. beni bu odada, bu evde yalnız bırakmayınız! Ayak- konsolun ikinci gözünde tülbend bohçası var, Bu teklifi, Saim, o duymamazlık- tan geldi. Emrini tekrarladı: yâ & EŞİL TULUMBA Yazan: Ercümend Ekrem Talu Bu sünlleri, Saim, ne kadar da İagkkânllikla soruyordu. Bir ev- Anasının ölümünü böyle mi kar- #lardı» Hiç his yok mu bu adamda? Birdenbire, Müjgânn içindeki oku artı, Bu ölü evinde kendini duygunuz adamla yapyalnız ek kalbine dehşet salmıştı. tün Çiy rilen ke x veih ederek, mırıldanır gibi Sevab verdi: ve Başı. yastığın üstüne devrili dad, e gözleri tavana dikildi. heril- i derken çenesi titremeğe baş- *» sonra, ne bileyim? Öldü, işte! 1 9 aralık, kimseyi çağ İsanki o kadının sulbünden gelmii Sai mın yattığı odaya doğ- ru yürüdü.. zavallı Müjgân onu ta- kibden korkuyordu. Eşiğin önünde durdu. Elindeki lâmba, içerisini ha-|ken, yanında fif aydınlatıyordu. Saim, cesedin baktı, Ne gözlerinden yaş, — Tülbend bekliyorum. Genç kadın nefsini zorladı, içe- riye girdi, lâmbayı konsolun üzeri- ne bırakıp, tülbend aradı, boldu, koca: Müjgün titreye titreye sokuldu., Kaynanası ruhunu teslim o eder- bulunmuştu, Lâkin şimdi, kendinde o tahammül kud- üzerine o eğildi..|retinden eser bile kalmamıştı. Saj- ne demin huzuru kendisine emniyet tel gırtlağından bir hıçkırık koptu. O, | kin edecek yerde, bilâkis korkusunu kanile beslenmiş bir evlâd değil, ö- imü tesbite gelen bir adliye heki- mi idi. Lümba, kadıma elinde, rüzgüra/ki yastıkla, üzerind maruz bir dal gibi titriyordu. Koca- sının sert, dik sesi yükseldi: — Oradan bir tülbend vesiniz! İmkânı yok, Müjgün odaya iri artırıyordu. Çarnâçar yardım etti, Besime ha- nimın çenesini bağladılar, ellerini iki yanına uzattılar, başının altnda- yorganı çe- kip yerine bir çarşaf örttüler. Bu işler bitince Saim tekrar karı- sına döndü ve âmirane bir tavnla? İarınızı öpeyiml, Adam cevab vermedi. Karısının yüzüne dik dik baktı. Onun gözle- rinden birdenbire, tufan halinde yaşlar boşanmıştı. Çeneleri, sıtma nöbeti geçiriyormuş gibi, kızl hızlı atıyordu. Bir daha yalvardı: — Çok rica ederim!. Köpeğiniz olayım!, Saim onu şiddetle silkti. — Eh! Defol! diye bağırdı. Ne mızmız karı imişsin bel İlk defa kendisine «senin diye hitab etmeiti; fakat, hakaret etmek için, lâcüğim kötkislnı, iesnınl": diye) bildi, — Geber! Sen de geber!. Düha| iyiz Kurtulurum. Biçare kadın hayrette idi. >. Çok korkuyorum. vallah 5-)goldi. O — Ben de geleceğim. Saimin, öfke başına sıçradı. Dön-| Nitekim, odaya dan uzak durmak kendi elinde avdet © etmemi dü, Şuursuz bir hareketle, karısma|merdiven başında, biraz evvel Kö bir tekme savurdu. Müjgân, sadme-| canının tekmesile yuvurlandığı yeğ nin şiddi Kendisini kaldırmayı bile (o düşün- le yere o yuvarlanmıştı.ide kalmıstı. İ Lâkin, uğradığı hakareti bir töğ meden, herif basamakları ikişer iki-İlü hazmedemiyordu. Onu, anasiği ser atlıyarak avluya indi. Akabinde. | henüz kaybetmiş bir evlâdin hissi açılıp kapatılan sokak kapısının $8-| iile mezcederek, Saime karşı d motası duyuldu. Müjgân, o dakikada nefret ettiği bu evde, Besime hanı- mın cenazesile bir basina kalmış, Aradan geçen bir saatlik zaman bir asır kadar u oni de yatan line, © nda bir si tutam zehir ge fürurmuz kıyacaktı. Derdinin büyük kısmını artık 3- ünün yakın! e miyordu. bl |da yaşayan muhayyel sevgi büsbütün vin bir befret duyuyordu. Öyle nefret ki kinin hududlarına pek kındı. Bu düşünce ve bu duygu, ruhu güna biraz daha yaklastırdı, © tık evvelki müphemiyetindiği du. Adetâ şekil ale a bug sanki arkad lık etmeğe gelmişti Kadın, orüiiğ huzurunu yanı başında — hissediy