>) ik bes MA eye e agıkye 4 etk e sx şey yalan, bir şey doğru: Dünya büyük bir değişme hareketi içindedir. İster İngilterenin dediği olsun, isterse Mihver galib dir. Hattâ, ne o tarafın, ne de öle- ki tarafın o dedikleri olmasın da, Mihverle İngiltere bir anlaşma sal - hüne gitsinler. Netice gene aynidir: değişme hareketi durmı- yacaktır. İster muvakkat bir sulhe, yani nisbeten uzunca bir mütareke dev - rine doğru gidelim; ister, önümüzde uzun bir salh devsi bulunsun; değiş me hareketi duracak değildir. O ka- dar duracak değildir ki, hattâ, Ja - ponya gibi, çoktanberi bir cidal ha- reketi içinde bulunan, yahud, Ame- rika gibi, bütün bu cidal hareketle- Ti haricinde kalarak hâdirelerin lâ- kayd seyircisi olan milletler bile bu değişme hareketinin tesirlerine uğ- ramaktan kurtulamıyacaklardır. Hat tâ, Rusya dahi bu hareketin içinde dir. Yirmi iki senedenberi, bütün dünyaya karşı kapak olarak yaşı - yan, kendi geniş âleminde kendi kendisine yeni bir hayat ve cihan yaratmıya ısrar ile çalışan Rusya bi- İs, değişmekte olan cihan hayatının tesirlerinden kendisini koruyamaz. Dünyanın içinde bulunduğu bu de- Zişme hareketi o kadar derin ve kuv * Halen, dünyada kendisini göste - ven İki değişme unsuru var, Bu iki unsur, birbirinden © mütemadiyen kuvvet ve tesir alarak hayatı dön - dürüyer, Bu, o kadar süratli bir dön- me hareketidir ki pek kısa bir za - man sonra, bütün milletler, etrafla- rında görmeğe alıştıkları şeylerin ta- mamen ortadan kaybolup bunların yerlerine büsbütün başkalarının gel- diğini görerek hayret edecekler. Bu iki unsurun birincisi, dünyanın iktisadi ve içtimai bakımdan geçir- mekte olduğu sürati (o tekâmüldür. Bir taraftan teknik, bir taraftan kim- sinde şöyle bir cümle vardır: tahakkuk eder, Pransada bugün dahi mer'i olan askeri balimatnamenin mukaddeme. — Bir ordunun mağlübiyeti ancak mağlüb olduğuna inandığı dakikada Her ferd kendi şahsı ve silesi bakımından bir ordunun kumandanına Benzer. O da hayat denilen sahada çetin bir mücadeleye girişmiştir. Öle. ceği dakikaya kadar yekdiğeri arkasından bir sürü harb vermek mecbu. İki vazifesi vardır. Birinelsi azim, irade sahibi olması, nik, riyetindedir. bin bulunmasıdır. Vereceği harblerde azimle, irade ile, kazanacağına ina- narak çalışmaktır. Gebat edecektir. İkinci vazifesi ise âzmi, iradeyi, nik. binliği körlük derecesine götürmekten çikinmektir. Bu itibarla mağlüb Büyük Napolyondan Fransız milletine yadigâr kalan asker nasihatleri arasında da şöyle bir cümle vardır; — Bir muharebenin fena şartlar dahilinde inkişaf etmeğe başladığından katiyetle emin ölün kumandan o muharebeyi derhal kesmelidir. Çünkü vardır. Tarihten Fıkralar Abdülmecidin harikulâde güzel üçüncü kadını ya, hayatı bastan başa değiştinme-| ğe kadir yenilikler yapmaktadır. Al- manyanın, bir harb halinde kendi kendisini müdafaa için üzerinde o kadar ehemmiyetle çalıstığı sentetik sanayi, yarın, sulh olduğu zaman, bütün sanayi ve iptidai madde naenaleyh. ziraat - işleri sahasınıla geniş akisler ve tesirler yapacaktır. Bunun gibi, insan kuvvetlerini va- mütenahi arttıran, mesafeleri orta- dan kaldıran teknik de bir gün ev - vel muhal olarak tanıdığımız sey - İeri bir gün sonra mümkün haline getirmekle meşguldür. Bütün bu hâdiselerin, insan es - miyetleri içindeki akislerini de he - sab etmek lâzımdır. Kendisini en ge- niş ve muhalefet tanımaz kuvvet - lerle mücehhez tanıyan ve o suretle hareket eden diktatörler bile, bu - gün, idare ettikleri inan kütleleri- ne karşı kendilerini bir takım mü - kellefiyetlerle vazifedar olarak tanı- yorlar. Çünkü buna mecburdurlar; çünkü, inan kütleleri artk dikta - törlere diktatör ve binmenaleyh kuv- vetli oldukları için değil, dilezi- ne iyi işler likleri veyahvd bu- nu böyle zanneyledikleri için itaat ediyorlar. Eskiden diktatör olmak m zalim olmak kâfi idi; bugünün diktatörü de değişmiştir: Diktatör olmak için halka faydalı olmak mec- buriyetindedir. En böyük diktatö; bile, halka muzır olduğı gün, bir hamlede yere serilmeğe mahköm - bunu takiben sosyalizm. nasyonal sosyalizm, faşizm, korporatizm gibi hamle ve taarruz halinde bu- İnan cemiyet mezhebleri, hep küt- Ie işlerile meşguldürler ve hep küt- İelere hitab ediyorlar. Eski demek - rasilerin en son Bünunesi olan İn - giltere bile bütün ferdi hak ve hür- siyet öplerini altüst eden ka - rarları bir nefes alacak zaman için- de ortadan kaldırdı. İngiliz kralının scan» « istediği gibi hükmetmesi büyük bir şey değildir. «Malz a da ayni suretle hükmetmesi ii veril ; miş olan karar, İngilterenin bile ne)” kadar değişmiş ve değişmekte ol - duğunu gösterir. Bütün bu hâdiselerin yambasında bir de şu Avrupanın geçirmekte ol - duğu harb buhranı var. Bu harbin yaptığı büyük sarmntılar tesirsiz ka İacak değildir. Harb nihayet bulur bulr-az bu sarsıntıların akislerini s yasette, iktımdda ve cemiyet haya tında bütün kuvvetile göreceğiz. * içinde bulunduğumuz dün or; vana, sulh olunca ne- İpana ve nerelerin de daha değişece: göre rek hayret edeceğiz. Fakat, işin mühim tarafı surada- | dır ki, değisen dünya ka Abdülmecidin hususi doktoru Vi- yanalı Spisterin hatıralarından bir kaç satır naklediyorum: «Bir gün padişahın huzuruna çık- İtığımda kendisini son derece müte heyyic gördüm. Sebebini sorduğum zaman hüzünlü bir sesle cevab vet- İdiz | İnn hastalığından bahsetmişti di, o da oğlu da pek fena halde cak bir halde, Anası: için oldukça ümid. v: kendisine karşı k bir sevgi | beslediğ le bağlandım. Eğer kurtulmi mümkün görüyorsan tedavisini man, hastayı fazlı üzmemek, yor mamak için öbür doktorlar kul layrıca meşgul olma, «Son cümle gözleri yaşardı. İsah, sonra ben girdim, süslü bir o İdarın duvarlarından birinin ortas: du: — Rahatsızlığınız nasıl efendim? | Tath, sevimli bir sen sevab verdi: — Kendimde iyilik hissediyo rum efendimiz! — Dokforumu getir. sinden ben çok fayda yör de tedavi etmesini istiyorum... — Emredersiniz. Padişah kendi Tini de görmek isteyip istemedi sordu. « #m iyi olur» de Hastasın yüzüne örtülü şah, Abe İmecid kendi açtı, işte o 2 sımda öyle güzel bir kadı düm ki, ömrümde bir esi mistim. » ör iy” a — Geçende sana üçüncü kadı- de- hes) e le oğlu, Reşad Efendi /beşinci Sul |7ak geçirmiştim. Tekrar Darülfümu tan Mehmed Reşad) kurtulamıya | 73 #vdet edince eski itiyadları bok kurtulması | 7u1 oldum ve bu meyanda yazı âle- Bu kad bimde en hakiki | muhtelif evrakı hav zevcemdir. Hemen bütün ömrüm onunla geçi, | AN siya: gençliğimdenberi ona bütün kalbim. lerinin taslaklasile m ni zerine al.. Eğer hiç bir sey mümkün başında Mahmur Sevket değilse, tereddüd etme, söyle. O za-| bir teklifi oldu. O, sadaret makamı üzerine padişahın | «Hastanın odasına evvelâ padir İda, fazla tafsilât veremiyeceğim, ya- yet san'atkârane bir Lâhâr çalı ör- tülü bir yatak gördüm. Bu yatakta, üzeri gene ayri kumasina bir cibin- Tik altında yüzü şalla örtülü hasta kadın yatıyordu.“ Padişah “Raptaya | 0901? Gemi İdare yaklaştı, 'gayet nazik bir sesle sor- düm, sizi hastaya nabzını göster- etti. Gayet nazik, son de kir onun her zaman düzgün, fakat vorucn, yıprah-|karu çare taharri ve cı bir hastalığı gösteren zayıf bir el; yalhanesinde doğmuş olacak. Ca: uzandı. Sonra, padişah, hastanın di-/ Rusyasını kazanmak İzumunda nan, kar-| bası gör- | düşmanı idi ve İstanbul hakkında â görme-|Çarlığın an'anevi emellerini taşırdı: kazanılacak şekilde bir yeni muharebeye başlamak için vakti ve vasıtası 1912 ile 1914 ortalar arasında geçmiş olan iki seneye yakın zama- mın hayatıma aid hâdiselerini kısaca, sanki koşa koşa, icmal etmeliyim. İlkönce Darültünundan bahsedeyim. Orada iki dersin müderrisi idim, Taya geçince derslerime devam im- kânı olmadığından «Ldebiyatı gar- biyen tarihini Ahmed Hikmete, «Hikmeti bedayis derilerini Hamdullah Suphiye rica ederek ve- kâleten kabul ettirmiştim, Saraydan şikinen Ahmed Hikmet bütün rica- İsrıma rağmen dersi muhafaza etmi- yerek bana inde etti, fakat uHikmeti - |bedayin benden ziyade Hamdullah Suphiye yakışrdı, Onu asleten deruhte etti, . Ben irfan hayatından ayrıbp sa- rayın keşmekeşi arasında yuvarla- nirken ne mutad olan kitab mütale asında ıttırad ve intizam ile devam İedebildim, ne de yazı yazmak fırsa- tm» buldum. Öyle ki bütün © uzun İlle fikir #leminden büsbü ine de tekrar atıldım. O sıralarda mualarda birçok ma fakat daha ziyade Ds ul oldum. Bu iki sene içinde bana hir takın . | vazifeler verihnek istendi. Bunların Paranın da almıştı. İni isgal ediyordu, O &yni | harbiye nezaretini fizerin« zan Jandıkları ilâçlar tasdik et; hasta ile| Bir gün beni Babi Seraskeriye davet etti ve İzzeti nefsimi okuyacsk bir mukaddemeden sonra bana Bağdad vilâyetini teklif et, Bunu | bittabi kabul edemezdim, itizar ettim, Her manasile pek güzide evsafa İmalik olan bu adamın asl kendisin “| den memlekete miifid hizmetler bek- lenen bir zamanda bir sü'ikasde kurban gittiğinde, faillerin, müret üblerin ve o mevanda hünkârm bü- tün ısrarlarına reğmen damad Salih edildiklerinde İtevakkuf edecek değilim. Bu facia herkesin heniz hatırındadır. İkinci bir teklif Talât tarafından geldi. Bana oldukça garib en bu teklifi yapmak için beni «Tanin» matbaasnı celhetmişti Anlattı: Petersburga bir seyahat, o; ne kadar icah ederse » kadar ikamet. Onun tafsilâta girismek â- deti değildi. Söylediğinin — fazlarım dinliyenin intikalinden bekliyen kı- sa cümlelerle Bkrini söyledi. Bu fi- mütküle ad eden has rar ettikten sonm bunun vesa Grand Dweleri kazanmakta o bulu- O da, ben de, herkes te bi- i Çar ikinci Nikole Türk sonra bir iradei şahsiyeye malik 6- INAN, i Dün bir gareteri arkadaşına soruyordu: © ie du biliyor murun? Arkadaşı cevab verdi IST Önzete savfelarının bu şekilde tahdldinde en fazla kim memmun ol. iNAN, i ER de) hasta adam karısının, şunun bunun, — Bir müddet sonra ünmeğe ka- rar verdik; dedi. "| Bir müddet sonra diğer bir iş! olacağına mutlak surette kanaat getirdiği dakikada mücadeleyi kesmeli, kazanacağı bir yeni mücadeleye hazırlanmalıdır. YAZAN». Halid Ziya Uşaklıgil İlacak kadar azim sahibi olmıyan bu ! i i papasların, bilhsesa (o Raspoutine'in elinde muti bir alet hükmünde idi. Onu ihata etmek, etrafını kuşatarak elde etmek lâzımdı. Pek zor ve mu- hataralarla dolu bir teşebbüs Ben ürktüm ve hemen kabul cevabını vermedim, o benden bir cevab bek-| lemeksizin «haydil.. dedi: sadraza- ma kadar gidekm!...» - Yolda gi i derken ilâve etti: — Bakal onu İ kandırahilecek miyim?... işte muvaffak olabilmek için birçok mü- saadatı göze almah.. Nasıl müsaadat?.. Ben gittikçe İsarnlıyordum ve son dakikada it zara karar bile vermiştim, Bereket İversin benden İzaman Said Ha nabehengâm bulm bana: çıktı. Gene Talât tarafından bir tek- lif... Bu şayanı kabul idi ve terede düd etmeden muvafakat ettim: Bükteşe bir seyahat, Balkan Harbinden sonra Bulga- ristanla ve Sirbiztanla uyuşmak dev: | resinde idik; yalnız Yunanistan kar byordu. Bu fasla kat'i bir hatime yermek için onunla da anlaşmak İ- cab ediyordu, hu aeticeye vi ancak bir v mümkün ola Türkiye lehin- 5 bu pek mümkün görünüyordu - an- cak Romanya olabilirdi. İşte bana havale edilen vazife bu imkân ta hakk zeminin? götürebilmekti, İ edilebilirse - ki İ Bükreşte elçi Safa Bey vardı. İ Mahimahna, dirayetine, © ahlâkinin slâbetine vâkıf olduğum bu dost İban pek müfid bir mu'in olabilir. di. O emniyetle Bükreşe gittim ve! İhahikaten elçinin munvenet ve delâ- İletile icab eden mülâkatlarda, tet- kiklerde bulundun. Bashen görüstüğüm rica) arasın- İda başvekil Marghilem'an ile Fi - Hpesen'yu sikredeceğim. Bunlardan! birincisi Avrupada, meckibu olduğu Fransada ziysdesi- le takdir edilen bir siyaset recülüy - dü. Vüsi malümatile, edebiyata ve güzel san'atları yukufile, | bususile İbircak yarı hayvanları beslivecek kadar büyük bir servete malikiyeti, le huriede ve dahilde pek sümer | ilbir mevki sahibiydi. Bu güzide a-İsn! damla birkaç defa, bir kere de evin: |sinin ortalarına yaklaşılıyordu. gene | de bir öğle yeineğinde temaslarım- dan bende pek müsaid intibalar hâ- nl oldu. Zaten bütün temaslarımdan da anlaşılıyordu ki Romanya Türki- SEE lektaş. Dün seri senelerdenberi ilk defa görülmüş bir lekdaşı barıştırmak için böyle bir karı ER dost olmak amaline pek müte-i 1912 ile 1914 arasında mayildir. fakat gene anlaşıldı ki ii başında bulunan zeami hükümet biz- <e anl matlub olan-tavassutta bu- lunmağa münasib nazarile bakamı- yacaktır, Bu hülkömet sicalinden hiç birine «maksad bundan ibarettir: «Yunanistan ile müsalâha için vess- tette bulununuz!..» tarzında bir tek- Nif dermeyan edilemezdi. Bunu yap- mak hem garib olurdu, hem bende böyle bir teklifte bulunmak için bir nfatı tesmiye yoktu, olsa olsa zemi- ni yoklamak ve vesatetin kimin t raPndan yapılacağına karar vere- rek İstanbüla avdet edince bunu hi dirmek icab edecekti. Yirmi kadar devam eden ikamet ve muh- telif zeminlerde mülâkat neticesile, fakat asıl elçi Safa Beyle teati edilen elkâr üzerine bir noktada tevakkuf edildi vesateti 0 se ü met haricinde duran ve ge memleketinde, gerek Yunanistanda hatınna pek ziyade risyet olunur bir recülü siyaset olan Taks OYunescu yapabilirdi. Bu noktada karar alındıktan son- ra artık Bükreşte vazifeme Obitmiz naznrile bakarık avdet ettim ve İs- tanbulda tetkikatın neticesini anlat tam. Bumun üzerine kısa bir zaman- da Take Yünescu İstanbuldan geçe- rek Atinaya gitti ve oldukça sürün- eemede kalan Yünanistanla müsa- Mha da takarrür etmiş . Paristen avdetimda #5vlenen 65; lerden mülhem olmuş olacak, cemi yetin Umumi Merkezinde bir fikir doğmuş: Avrupada bir neşriyat teş kilân vücude getirmek, Bunu büyük bir mikyasta yap mak düşünülmüş, Avrupayı ikiye a- yırarak biri Orta Avrupa ve şimal memleketlerine, diğeri | İsviçreden başlıyarak garbu ve İngiltereye ka- dar yapılan iki şebeke. Bunlar müs- tekil olarak çalışmakla beraber ara- larında dairma münasebet buluna. caktı; birinin başında elçilerden Ce- vad Ten son memuriyeti Tokyo #e- firi olan kıymetli recülü siyaset ki son yıllarda müessif vefatı o vukun gelmistil, diğerinin başında ben bu- İsnacaktık. İ kimiz de dzvet sönsdukz Tas) vurun esas hatları bize anlatıldı ve müşterek bir lâyiha ihzar etmeğe memur edildik. Cevadla birkaç de- fn bulaştak, görüştük, lâyihanın e- saslarını tesbit ettik, hattâ iki şebe- keyi aramızda paylaştık. Tasavvu- run icraya geçmek için bütün mu- kaddemesi yapılmış oldu. Fakat... Her tasavvurdan sonra böyle fa- kat diye başlıyan bir n>kta vardır bütün düşünülen şeylerin mecra- ni tebdil öder. 1914 meş'um sene- bu sıralarda, arada bir, beni yokla- maktan hâji kalmyyan o karaciğer sancılanmın tehdidi daha bariz bir şekilde görünmeğe başlamıştı Halid Ziya Uşaklıgil İNANMA! — Biliyorum, simdiye kadar yekdiğerile hiç geçinememiş olan iki mes. 4e gördüm, kolkola gez'niyorlardı ve konuşuyorlardı. Bu, manzara idi. Anlaşılan bu iki mes. ara ihtiyaç varmişe dedi. iINANMA! m İÜ eze Ankarada da ha ekmeği tecrübesi yapılıyor Ankara 18 (Hususi) — Halk ekısfi çıkartılması için hükümetin bele? yelere verdiği tallmat üzerine Ta belediyesi de fecrübelere giriği tir. Yüzde yetmiş misbesinde yun sâk buğdaya, yüzde otuz sert b katılarak un çıkarılmaktadır. ekmeği muvaffak olursa birinci mek cinsi daha da wlah ettirici İtir. Hükümet bundan başka bir undan bugün olduğu gib: 96 eki 6eğ1), 88 ekmek imalinin teminini #İ temiştir. -Edirne borsasına al arpa ; buğday gelmeğe başlad | Edime, (Hususi) — Yeni İsul-buğelay ve arpa borsaya geli ğe başlamıştır. Buğday (fiatlar kuruşu geçiktir. Halen gelmekir ilan zahire ancak şehrin O ihtiysciii kâRi geldiğinden Toprak Ofis hes mübayaata başlamamıştır. Diğer taraftan borsamıza İyaş koza mahsulünün sonu alırım üzeredir. Bu senenin koza mah: nilen randımanı vermedi; yor, Bu sene mahsulün azami 33.0 kiloyu bulacağı anlaşılmıştır. i Dün Uzunköprü ve Meriçten tirilen bir miktar koza borsada © tıldı. Fiatlar daima Bursa pi) İtakih etmiş ve oradan 5, 6 noksanına satılmıştır. Adana tayyare meydanındi asfalt dökülüyor * Adana (Hvsusi) — Adana b meydanını! Itlanması kararlai mış ve bu üzerine alan müti hid şehrimize gelerek (o hazırlıki başlamıştır. N Zimmeline para geçiren | belediye memuru adliye teslim edildi | Bakırköyündeki vazifesi esnaf da zimmetine 1210 lira geçirdiği İhakkik eden Sileri belediye mi Bakırköy sebecisi Saib, beledi İ muhasebesi Şaki mütemed Bahanın kayıdları tesi i edilmiş, tahkikat evrakı ile ber” İcümhuriyet müddeiumumiliğine Him, olunmuş Sabahtan Sabaha Heyecanlı film Eğer Alman ve İtalyan ları doğru çıkarsa bugün dür ya. kanlı bir macera Of mini Ohaşyetle seyre baş lyacaktir. Ba filmin senarye sa bir facin ifade eder. bu, sonları dalma tatlıya bal lanan Amerikan faela filmle rine benzemiyor, Neticeyi filmi kahramanları da tayin etmek ten âzizdirler, Mevzu , —İngiterenin işgali! Eğer bu ildia bütün such h# reketlerine takaddüm eden bü yük tehüidlerden ibaret de yarın dünyanın en müthiş rü | | kahramanlar bofuşacak, hf metler boy ölçüşecektir. Avrupadâ bugün koca bir $ man imparalorluğu şekli Cermanya ile dünya ve beş kıt'ımın ans | | İğ vor. Bu hür hâdise deği, bı | için ölümdür. Kuvvetlerin azameti kadar ticenin fecaati denkdir. Be! kim mücadelenin deheeti b aydınlığı Fe göz önündedir. İngiliz kanile genç ve Alman kanı bir vöcudün ve kirmuzı kürevvatı balinde nasmanın imkânım buld takdirde feliketin önüne gesi lebilir. Ne olursa olsun bir deniyetin. bir asaletin veya bir heremonvanın dün musallat olması yerine böyf€ ahenrin terssüis etmesi b de ehveniserdir. Bakalım hi seler neler gösterecek? “a pk Cu aa Sd EŞ ORES SODA TI ır