İngilteredeki münakaşalar SON POSTA zâf eseri değil, . bir kuvvet unsurudur ! Emekli general H. Emir Erkilet “Son Posta,, nn askeri muharriri ğer Avam ve Lordlar Kamaraların- da, harbin sevk ve idaresi hakkında iki gün cereyan eden son istızah ve izah. lar herkesi ve her mülleti düşündürecek kadar ibretlidirler. Müzakerelerin ©s081- nı Norveç askeri harekâtı teşkil yordu. Geçen Sah günü Bay Çemberlayn A- vam Kamarasına İngiliz kıt'alarının Trondheim limanının cenub bölgesini tahliye ederek Andalesneste gemilere tekrar bindiklerini söylemiş ve bu baber nn İngiliz Avam Kamarasında deği), tün dünyada dahi hiç beklenmiyen giddetli bir haber tesirini yapmıştı. Bi- rinci nazır o zaman tabiatile ne Anda. lssneden tekrar denize açılan kuvvetlerin bereye gittiklerini söylemiş ve ne de Trondheim limapının şimalindeki Nam 89 mevkii dolaylarında bulunan miite- fik kuvvetlerin ne olacaklarından bahset- mişti. Fakat biz, Andalesnesten tahliye- sinden sonra Namsosun da derhal tahli. yesi zaruri olduğu neticesini çıkarmı; ve bunlara mukabil müttefiklerin, Norveç şimal, Narvik bölgesini muhafaza edevek- lerini yazmıştık, Bay Çemberlayn geçen hafta, Avam Kamarasına, orta ve cenub Norveşten çekilmek. ve burasını Almanlara terket- mek manasına gelen beyamatı yaparken bir hafta müddetle istizahlar o yapılma- masını da dilemişti, Bundan maksadı bil- hassa o vakit henüz Namsosta bulunan İngiliz ve Fransız kıt'alarının denize tah. liye iş'erini muhataraya sokmamaktı. Bir hafta geçti, Andalesnes ve Nam. sosu İngiliz ve Fransız müfrezeleri tele- fataz İngiltereye döndükleri gib: Nor- veç kral ve hükümeti ile Andalesnes ci- varında bulunan bazı küçük Norveç küv- vetleri Narvike nakledildiler. Şu anda Almanlar bütün cenubi orta Norveçe, Namsos vilâyetinin şimal hududlarına kadar, hâkim bulunmalarını mukabil Norveç hükümdar ve hükümeti de Şşi- mali Norveçte hükümlerini yürütmekte- dirler. Bunların ellerinde baz: Norveç İnt'aları olduğu gibi orta Norveçten ge. sbilenlerle de bunlar biraz artmış gö- rünüyorlar. Narvik bölgesindeki müttefik kıf'ala- ra gelince bunlar herhalde pek az mik- tarda, bir deniz mülfrezesile deniz ve hâ- va kuvvetlerinden ve bazı Leh kıt'ala, rından ibaret olsa gerektir. Şimali Nor- veç hava istasyonunun. İngilizlerin eğin- & olduğu da Çörçilin Avam Kamarasın- daki beyanatından anlaşılmaktadır. Fa- kat Norveçlilerle müttefikler şimal Nor. veçte hâlâ o kadar zayı! bulunuyürlar ki Nurvik civarındaki Alman milftezesine bir şey yâpamamışlardır. Halbuki biz. müttefiklerin Norveçe yardıma karar vermeleri halinde ilk hamlede Narvike bir ve Trondhetm şi- mal ve cenubuna birerden o Norveçe cem'an üç fırka çıkarıldığını düşünerek Narvik ve Trondhem Alman müfrezele- rinin biri diğerinin ardından esir düşü. Tüleceklerini ve sonra orta Norveç» daha iki firka getirilerek bu suretle 5:6 fırka ile Oslo üzerine yürünüleceğini imami: tuk ve mütalea'arımızı hep ona göre yü rütmüştük. Yalnız biz değil, herkes ve İngiliz halkının çoğu hep böyle düşün- müş olacak ki bunların tamamile alesi va, ki olduğu ve Norveçe yapılan yardımın (bir fhırkadan İbaret) pek zayıf bulundu. ğu anlaşılınca bütün dünyada ve İngiliz parlamentosunda çok şiddetli bir aksüld- mel vukubulmuştur. İşte bu Salı ve Çar. şamba günleri Avam ve Lordlar kama: a yapılan şiddetli istizah, izahlar akaşalar bundan çikm Evvelki Salı günü veki beyanatında Çemberylan «askeri müşavirlerimiz. bu nevi münakaşaların tehlikeli olabileceği- ni anlattılar ve bizi münakaşalara giriş memeğe davet ettiler» dedikten sonra dukat böyle bir seyi biz kabul etmayiz. Demokratik bir memlekette tenkide mâ- eği- ——- YAZAN —-— İngiliz başvekili Avam Kame rasında beyanatta bulunurken mi olunamaz. sözlerin: hemen ilâve et. Filvaki gerek meb'uslar tarafından 69- rulan suallerle bunlara verilen cevablar ve gerek Çemberyianin birinci ve ikinci ve Çörçilin son beyanatı ve nihayet ge- rek itirazlar ve mukabil itirazların muh- tevi oldukları manaların ehemmiyetleri pek büyüktü. Yani baz telâkkilere göre bunlara büyük iftaaz bile. denilebitirdi. Hattâ bazı memleketlerde hükümete kar Şi bahusus hanbde «siz Norveçe tamam talim edilmemiş efrad gönderdiğiniz. Norveçteki kara kıt'alarile deniz kuman. danlığı arasında irtibat yoktu, tarzındı itirazlar gerdetmek, itarazın sahibi o bir meb'us bile olsa, hiyaneti vataniye ole hükmolumurdu. Fakat biz o kanaatleyiz ki tenkid, yalnız «demokratik bir mem- lekette tenkide mânir olunamadığı için değil, bizzat bir kuvvet teşkil ettiği bilhassa harbde lâzımdır. Dünyanın en eski ve en müstakar bir demokrasi müessesesi olan İngiliz Avam Kamarasında, harbin sevk ve idaresi hakkında, bu defa yapılmış olan istizah ve izahlara çok dikkat ettim ve neticede bükmettim ki bu münakaşalar bir zâf değil, bilâkis bir kuvvet alâmetidir. Bir hayat memat muharebesi yapmakta clan İngiliz milleti için harbi bile bile ve en şiddetli bir tarzda yapıp zafere götür- mekten daha mukaddes bir arzu tasöv- vur olunabilir mi?! Tenkideilerden, işçi partisine mensub, Herbert Morrison itı- razlarını yaptıktan sonra isteklerini şü suretle formüle etmiştir. «İsterim ki, A. vam Kamarâsının vereceği karar memle- ket elfkârı umumiyesini temsil etsin ve İngiliz mületinin bütün kuvvet'erini v» başvekilden beklenen bütün kabiliyetleri seferber ederek zülers kadar mücajele- ye devamda isrer etiğini isbat etsin» Bizzat Çemberlayn, yaptığı bir müdahâa- lede: «Hiçbir hükümet, halkın ve parla- mentonun müzahereti olmadıkça müessir surette harbi idame ettiremez. demiştir. Loyd Core da hükümete, «Britanya im. varatorluğuna tehlikenin hakiki mah İşini göstermedikçe, onu lâzımı gibi aya- ğa kaldırmayacaksınız...» dive itiraz et- İvi ve «başvekil, kendi şahsi görüşüne değil, İngiliz milletinin görüşüne göre vaziyeti karşılamalıdır, Millet kendisine itimad telkin ettiğiniz müddetçe feda- kârlığa amadedir» sözlerini ehemmiyet. sarfetmiştir. İşte demokrasi budur ve bunun liarbin idaresinde tehlikeli olabileceğini (iddia jedenler çoktur. Fakat biz kendi yakın ta- İrihimize bakarsak harbi Bir zümrenin veya bir şahsın idaresile herbin milletin rekabet ve itimadile yürütülmesi arasın- daki farkı ve bunlardan hangisinin mem- leketi gön zafere götürebileceğini görebi- ve liriz. 1914:19 Büyük Harbimize tamamile | - milli ve milletimirin İstediği ve benim. sediği bir harb gözlle bakabilir miyiz?! Millet bu harbi ne anlamış ve na de var- lığında İhissetmişti; ve diyabilirim kl, o- nun için kaybetmişti. Fakat İstiklâl har- «| milleti harbe bile bıle v2 bi öyle mi oldu?! Büyük Millet Meclisi biran bile gaflet göstermiyerek müraka- besini tâ harb cephelerine kadar ileri sürmüştü. Büyük Millet Meclisi, milletin tâ kendisi idi. O oir yandan harb kuvvet. Terini bütün memleketin ve bütün Türk milletinin kaynaklarından alıyor ve di- ver yandan hükümetin eline hesabla ve- riyordu. İstiklâl muücadelesin., büyükle- rimiz Meclise ve miilete dayanarak idare . Millet te onlara mürakebeyi e'- bırakmıyarak itimad ettiği için mad. ve manevi bütün varlığını ortaya koy. du ve milli mücadele işte böyle oldu ve böyle kazanıldı. İngiliz Avam Kamarası. müzakereleri Çemberlayne bariz ve fajk bir itimad te- min edemedi. Belki de o, bu sebeble isti fa eder ve bir baskası onun yerine geçer. Fakat neticede ona kani ka'ırız ki İngiliz m şidietile devam etmek ve hükümet cak buna muktedir ehliyetli bir heyete vermek istiyor. İngiltere ve Fransa, geçen harbde de milletin isteği ve milet vekillerinin Tre- kubeti altında harbetmişler ve muzaffer olmuş'ardı. Muhtf veys yorgun nazırlar ve hattâ kumandanlar icab ettik;e taze- lerile değiştirildi. Fransa, harbi zaferle bitiren başveki! Klemansa ile başküman- dan Foşu buluncaya kadar kaç nazır ve kaç kumandan değiştirdi”, Fakat de. mokraside her yeni nazır ve her yeni ku- 'mandan işi eskisinin bıraktığı verden 8- lp daha tere ve daha dine ileri götürmeğe mecburdur ve muvaffa, giliz Avam Kamarası ile İnilie demekra- İsisini ve onun harhin sevk ve tdaresine İmüdahelelerini bir 24f eseri deği), bilâ- İkis ancak bir Küvvet ve an'anevf bir mi. İvaffakiyet unsuru olarak telâkki ve ka- bul eğebiliri Bir kadın sokak ortasında bir genci jiletle yaraladı Dün Galatada garib bir tecaviz hidi. sesi olmuş, genc bir kadın bir delikanlıya sokak ortasında hücum ederek ensesin- den jiletle yarslamıştır. Galatada Kum- ral sokağında Budapeşte apartımanında oturan Nihad adında bir delikanlı b'r müddet evvel Dilber adında genç bir ka- dınla tanışmıştır. Kısa bir zamanda akbablık tesis eden Nihedla Dilber bir müddet beraber gezip eğlenmişler, fokat son günlerde bir kıs. meselesinden areleri açılarak birbirlerile darılmışlardır. Dün Galatada Nihada tesadüf eden jikanlıya barışmak: teklifinde reddöğerek yoluna devam etimek miştir. Bu red cevabından fena halde mütece- 3ir olan Dilber çantasından bir jilet çıka- rarak Nihadın üzerine atılmış ve ense- sinden yaralamıştır. Delikanlı tedavi altına alınmış, Dilber hakkında takfbata başlanmıştır. aresini gn. |de yapılmıştır. İne hamlelerle | Sekiz sene içinde sekiz bin bulmaca hal İletmiştir. Ve hiç bir bulmacanın hallinde kiyetin «ırı işte bundadır. Onun için İn. ilüğata müracaat etmemiştir. Kömür meselesi Sonbaharın son ayında idi... Dostum meraklı matbaaya gelmiş: — Merak ettim. Demişti, sormuştum! — Merak edecek ne var? merak edecek ma olur kil... Kömür meselesini merak ettim. Ki- mi kömürcü, yok, diyor, kimi kömürcü, parasını ver, bir hafta sonra balki gelir göndeririz, diyor. Kimi kömürcü de, hele kömür gelsin de o zaman konuşuruz, de- yip başından savuyor. “On beş gün mâ, bir ay mı ne geçmişti. Meraklı bir kere daha gelmiş, bir kere daha: — Merak ettim. Demişti, gene sormuştum! — Neyi merak ediyorsun?, — Şu kömür işini merak ettim, gitti. Dostlarımdan biri parası cebinde kömür- cü kömürcü dolaşıyor, bulamıyor. Bir ibaşka dostum bulmuş. almış... Fakat kö, mür yanmıyormuş. Bir başka dostum da beni daha ziyrde meraklandırdı. — Dostun meraklandıracak ne söyle- di ki? — Kömürün fiatının belli olmadığını söyledi Ben de merak ettim. Depo, depo, kömtürcü kömürcü dolaştım. Toruna otuz Jira istiyen oldu, yirmi dokuz buçuk Ifra istiyen oldu, yirmi sekiz lira istiyen ol « du, yirmi yeği ira istiyen oldu. — Mükemmel öyleyse, birkaç depo de. ha dolaş... Yirmi altı, yirmi beş, yirmi dört derken, virmiye, hattâ belki ona ka- dar bulursun. — Merak ettim. — Gene ml merek? | — Merak edilmiyecek şey mi, bel İkömür depoları açmış diye duymuş Hemen bu depoları aradım, bir de ne gö. — Ne göreceksin depo. depoda da kö» mür, — Zannettiğin gibi değil, depoları düm amma, kapıları kapalıydı, Meğer lediye açtığı dapoları kapayıvermiş, ye kapatmış, işte onu merek ettim. Bir kere daha gelmişti: — Kömür fiatın belediye tesbit ed cek diya duydum, merak ettim, acaba vakit tesbit edecek. Dün gene geldi: — Çok şükür halledildi. — Hangi meseleden bahsediyorsun? © — Hangi mesele olacak, kömür me « selesi... Nihayet fiat tesbit edildi. © | Odanın içi pencerelerden akseden gü- neşin işiğile ınmıştı. Arkamda ceke. tim yoktu ve terliyordum. | — Tam zamanını buldun meraklı, de. dim. havaya bak. Kömürden, kömür Ha» tından bahsedilecek mevsim mi? — Haydi canım sen de.. sanki kadar, Etibank kadar bilecek misin? mürden, kömür fiştından o bahsedilecek. — Maatteessi? ona imkân yokmuş Çünkü şehirde uğramadığım depo kal - madı, Soğuğun en şiddeti günlerinde idi Meraklı bir kere daha gelmişti | Bunlar biliyor mu idiniz? | Bayram günlerinde inek elbisesi giyenler Bolivyadı Pars ahalisinden bir kiş mı bayram günle - rinde inek elbisesi giyerler. Bu elbi . selerin bele gelen kışmı inek şeklin- gin boynuzları ağ bellidir. Boy - nunda da çıngırak vardır. İnek elbi « sesi giyenler do - laştıkları ozaman çıngırak sesleri de duyulur. * Bulmaca halli şampiyonu Amerikalı bayan Kari Sınid bulmaca halli merakında herkesten ileri gitmiştir. # Garib ayaklı hayven Estonyada yaşıyan garib bir hayvan! vardır. Bu hayvanın iki ön ayağı (nek, ayağı gibi çifte tırmaklı, iki arka ayağı da at ayağı gibi tek tıraklıdır. varana asesssasnasas sansa Okuyucularıma Cevablarım Bayan «Ş.B: ye: — «Bu iki gençten en iyisini ta - yin edinciye kadar her ikisini de oya. Jamanın yolu nedir?» diyorsunuz. Se- neler var ki, ba sütunu idare ederim, şimdiye kadar binleree mektub oku - dum, fakat bu şekilde bir sual ile ik defa karşılaşıyorum. Bununla beraber kabul etmek lâzımdır ki, bu sual gö- nül işleri arayıcısından ziyede bir iş adamını alâkadar edecektir. Size veri- ecek cevab bulamıyorum. * Beyan Hayriyeyet — «Yeni bir. yuvayı kurmakta /ki igiydirilen elbiselerden hiç biri tamam mevsim bu mevsim olmasa. bütün bir kk. gı geçirir da, kömür fiatını bu mevsim * da mi tesbit ederlerdi. z Tımal İlsliet Ismarlama hapishane elbisesi i giyen mahküm : Ohio hapishanesine sevkedilen bi mahküma hapishanedeki o mahkümları | i ni gelmediği için ısmarlama bir elbise yesil tarılmıştır. Çünkü bu mahkâm yüz yet miş beş kilo gelmektedir. Eibiseden ei ka güçlükler de görülmüştür. Mahküm. | ların yemek sandalyalarından birine © | turduğu zaman sandılya çökmüştür. Bus | nun Üzerine ona mahsus bir de sandalys | yaptırılmıştır. Ğ * Bir mahkdmun son arzusu Vak'a Liverpul'da geçmiştir. idam edilmiye götürülen bir mahküma biri so | kulmuş, yavaş sesle bir şeyler söylemişti | Mahküm: 7 — Hay hay! Cevabını verdi, yalnız bi | şartla aileme on bin lira vereceksiniz. — Veririmi Yavaş sesle konuşanın mahküma nelef söylediği ancak mahkümun idamınder | bir dakika evvel öğrenilebildi. Mahkümi Bon arzusu sotulduğu zaman : i — Son arzum herkesin «......» marka çikolatlardan yemesidir. Bu marka çiko lâta çikolütaların en iyisidir!» diye bağın maştır. # gencin ailelerine isabet edecek hisse nedir? diyorsunuz. Eski zamanlarda yatak odam, salon kız allesinin hisse « | sine düşerdi; diğer şeyler de erkeğin âilesine bırakılırdı. Şimdi kat'i ma - | hiystte bir kaide yoktur. Anlışmıya baker, , * Bayan «B. İk ye: — «Kocama imzasız mektub geli « yor» diyorsunuz, olabilir. Sizi alâka - dar eden nokta kacanızın bu imzası | mektublara ehemmiyet verip verme * ç diği noktamdır. Kimin göndermiş ola bileceğine gelince, dostlarınız: değil İ fakat tanıdıklarının gözden geçiriniz ve her isim üzerinde ayrı ayrı duru - MB, TEYZE v aklimi dila denk mak ikm ii