" Fide dolaşması halk arasında dedikodu« 2 Mayıs SON FPOSTA Sayfa 9 «Son Poıtaı nın tarihi tefrikası: 44 Z “ A IlBAYBars | ""'“ ııç Atabeyın tuzaği — Bunları yapan, bütün bu dolabları!ber verdi? Bunlar hep müretteb şeyler! çeviren Şerefettindir diyorüm. Benim ıa.'Zehhayı karşıma çıkaran Şerefettindir. raydan çıkmama, halk ile temasıma dal—l — Her şey olabilir. fakat bu olamaz ma engel olmak istiyen hep o adam de. AÂli! Şerefettin o kızla beraber değildir. ğil midir? — İddia etme anne! — Evet. Şerefettin senin gezintilerini| — Oğ'um bir bildiğim vaz ki söylüyo- hoş görmüyor. Saraydan daha seyrek çık- rum. Düşündüğün şey tamamile yanlış! man için birçok defa bana da baş vurdu.ı — Sen daima o bunağı himaye edersin. Fakat ben onu bu fikrinde haksız bulmu. Bu iş te onun başı altından çıktı. yorum. Senin gihi genç bir sultanın ya_ — Çıkabilir. Fakat Şerefettin o kızın payalnız ve alelâde bir esvabla ötede be- |dostu değil, düşmanı anladın mı sen? — Ne biliyorsun? — Biliyorum işte. — Bildiğini saklıyor musun? — Saklamıyorum, onların dost olma. dıklarını söylüyorum ya, — Hata. — Hata değil, hakikat. — Beyhude ısrar etme, benim delille- rim daha kuvvetli. lara sebeb olüyor. Şimdiye kadar sultan- ları şatafatlı alaylarla debdebe ve tamta. na içinde görmeğe alışanlar senin bu gö. rib kıyafetini yadırgıyorlar. Sultan ge- çiyor deyince halkın titremesi, yerlere kadar kapanması lâzım, Halbuki sana bam gını çevirip bakan bile yok. Hem bu son hâdise Şerefettinin ne kadar haklı oldu- ğunu isbat etmedi mi? Kadın nihayet dayanamadı: — Şerefettin haklı olduğunu isbat et.| —— Sana her şeyi söyliyeyim mi?. Da- mek için bu hâdiseyi icad etmiştir anne. ha bu sabah Şerefettin Kutuzla beraber Halkın beni yadırgadığı, dedikodu yaptı. © kızın sürülmesini istedi. Hiç kız onun ğı bunlar hep yalan şeyler. Sultant ken- adamı olsa böyle bir teklifte bulunur di aralarında görmek onları daima mem. 'mu? Demek o aşifte Kutuzun hesabına nun eder. Büyük sultanların heps: daima çalışıyormuş.. halk arasında gezer, onların derdlerini, — Nurettin Alinin biraz intizam — bu'an dileklerini dinliyerek ona göre —memle- düşüncesine yeni bir darbe daha inmişti. ketlerini idare ederlerdi. Eski Türk han. Şerefettin enların teb'idini istiyor. kız Jarının ömürleri hep halk arasında geç- onun adamı olsa böyle bir teklifte bulu- EDEBİYAT (Baştarafı 6 ncı sayfada) Resmini arıyordum Arka çayırlıkta, Bilmiyorum hangi uğursuz Pespenbe bir kız eli gibi açmış güneşi Koparıp Koynuma atıverdi, CAHİD EFE (Servetifünun) İşte «Çocukluğum» isimli uzun bir şiirin de başlangıcı: Bana bayramların arkasından güler Çocukluğum, Şişirme düdüklerin sesi Baş dönmesi Mantar kokusuydu duyduğum. eteğine Va. Fahri Erdinç «Servetifünun» Fakat itiraf etmeli ki, bu tarzda ilham- "İların gene en güzellerini N, İlhan Berk yaz. mıştır. Bu gencin nesre yaklaşan ve bunun için kafiyeyi, hece sayısını filân umursama. yan bir nazımla yazılmış şiirlerini bir fikir edinmek için bilhassa okumanızı tavsiye e. gderim. Eminim, bu yeni tarz hoşunuza gide- cektir. İşte iki parçadan mürekkeb «Beni a- Kapalı Zarf Usulile Eksiltme Liseler Alım, Satım Komisyonu Reisliğinden : Cinsi Beher T. B. Miktarı — Eksiltmenin yapılacağı İlk temi Kuruş gün ve saati natı K Lira Yumurta adedi 2 450000 aded 17/5/940 Cuma günü saat 14,25 de 675 BSoğan kilosu T 40500 kilo) Patates ., 10 64000 » ) » 14,40 da 693 Un ekstra » 15 88500 » ) Makarna . ” aS 13250 » ) » 15 de 839 Şehriye 5 v â8 2750 » ) İrmik » ça 4600 » ) 'Tereyağ » 145 4200 » ) | » 15,15 de 457 Nohud » 20 8800 » ) Kuru çalı fasulya » — 27 29500 » ) » Barbunya » » — 18 10600 » ) > 15,25 de 1027 Yeşil mercimek — » 23 6500 » ) Kırmızı » » 18 3650 » ) Kandilli ve Erenköy kız Komisyonumuza bağlı Galatasaray, Haydarpaşa, Kabataş Erkek liselerile, Çamlıca, liselerinin Mayıs / 1941 sonuna kadar ihtiyaçları olan yukâ. rıda yazılı yiyecekleri kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuştur. Bu hususta gerekli du, rum yukarıya yazılmıştır. Eksiltme İstanbul Beyoğlu İstiklâl caddesi nunda yapılacaktır. No. 349 da Liseler Alım Satım Komisyo « İstekliler ilk teminat makbuzu ve 1940 yılı Ticaret Odası vesikalarile 2400 sayılı arı, ranıza alın» isimli şiirinin ikinci parçasını| tırma, eksiltme kanununun tarifatı dairesinde hâzırlayacakları teklif sarflarını yuka, aynen iktibas ediyorum: tıda hizalarında gösterilen saatten bir saat evveline ndu sözü geçen komisyon Relıli Beni de aramıza alın çocuklar! ğine makbuz müukabilinde teslim etmeleri. Temi 1 ik ve şartnameleri Size ip atıp düşüremediğiniz yıldızları dü-| görmek istiy ı Galati lisesinde kamisyon kâtibliğine tları ilân olu. nur. (3332) Gökleri kat kat eder, Bir yumak yapıp elinize veririm. Af | : - 'yon İcra Memurluğundan: â Samartekli Füfeitek at lRİGA 'e ei | yedküi, - Nexk , Mikdatı. < -T. Kıyınsli “İ, Tarih, — No, Mahallesi. Su yaçlarına köprü kurmasını öğretirim — | Merkez Ev 00 1200 lira 14-Nisan-335 Afyon Sinanpaşa. M. Size mendilimin bir ucunu niçin düğüm-| — / —— Halen arsa 00 200: », T Sani-927 180 ., KAYL ea isi lediğimi söylerim.| — — py 00 600 ,, -K. Sani-835 148 ,, Çavuşoğlu L A LA DU . aren l örsTĞEAN p LÜ0 100 ,, K.Evvek-322 158 ,, Cami kebir Kâğıt gemiler yapar, yüzdürürüz — L Tarla 1838. M. M. 200 ,, T.Sani-325 270 ,, Şehir civarı Ben bir dağdan bir dağa ünlerim n ği 6415 , » 455 ,, Teminuz-938 55 ,, Ili binar Size kuyudan ayı çıkarmağa yardım ede- F şi KH 2D0 » ç viğğ 1490 ,, » » 56 —3 —0 rim.| Yalak — ,, 1838 M. M. 60 ,, —Ağustos 928 101 Feti Bay Kö. aa FD Ü E . GŞN l Te a A nn Maamafih, çocukluk hatırası genç şairler. miştir. Şeyh Tahir daha geçen gün ne nur mu? Tabit bulunmaz. Demek Zeliha de yalnız yukarıda, saydığımız elemanlardan diyordu? Hazreti Ömer koca bir halife onunla 'birlik değil ha!.. Hâlâ sevdiği o | 'da ibaret değil. Bostanlar, korkuluklar, kuü- iken esvabında birkaç yama varmış. Be. zarif mahlükun cürmünü hafifletmek /yular, kovalar gibi daha niceleri var! Nasıl ni aralarında gören halkım ne kadar memnun olduğunu sen gözünle gördün için Cenabıhaktan dilediği kuvvet!'i bir ihtimal bu! Yoksa Zelihanın bu işde bir ! mü? Hem ben ekseriya tebdi! çıkıyorum, günahı yoök mu? Mesele sadece ihtiyar kimse farkına bile varmıyor. Şerefettinin tilkinin bir tuzağından mı ibaret? Şere. beni saraya kapatmaktaki maksadını hâ- fettin afalarındaki sevgi bağını kırmak, Jâ anlıyamadın mı anne? İonu tanımadığı bir kızın tesirinden kur- — Şerefettin bizim için daima sadık tarmak için de bu tuzağı kurabilir. Hem ve fedakâr bir dost olmuştur. Senin sa. bu ihtimal daha kuvvetli. Hayır! O yeşil rayda oturmanda onun ne menfaati öola. gözler, o tatlı duruş, hele o samimi o can- bilir? dan konuşmalar, hayır bütün bu güzel. — Beni saraya kapatmaktan maksadı likler Şerefettin gibi mel'un bir ihtiyara halkla temas ederek onların şikâyetlerimi alet olamaz. dinlememe, memleketin nasıl ıdare olun-ğ — Anne hakikaten Şerefettin onun sü- duğunu görnreme mâni olmaktır. Benim rülmesini istedi mi? daima toy ve gözü kapalı kalmamı lsti.'* — Vallahi istedi oğlum, ben de onun yor. Ben sarayda yaşadıkça memleketınııçm yanına geldim. Kendisi benim dai- hakiki hâkimi o olacaktır. Her zaman 0- remde bekliyor. nun bize büyük iyilikleri dokundu diyor.! Delikanli annesinin boynuna atılarak sun, Onun hizmet!eri bizim verdiğimiz iki yanağından öptü: mükâfatlar yanında pek sönük kalır. Bu.: — Beni büyük bir üzüntüden kurtar. gün benden çok onun düdüğü ötüyor. dın anneciğim. Varol! Bir karar vermek Sözlerim yalan mı anne? liçin bana hiç o'mazsa iki saat müsaade — Bir derece doğru söylüyorsun. Fa- et. * kat, Şerefettinin 9 kızla bırlik olması, bu! — Yeniden canlanan aşk bütün kuvvetile muhal işte, göğsünde çarpıyor. Enerji ve sevinç için- — Muhal deme! Demin Ha söyledim ya de dışarı fırlıyor. İman etmiştir ki artık Şerefettin bu tuzağı sözlerinin doğrulu. | Zelihasız yaşıyamaz. Saraya, annesine, o ğunu göstermek ve beni gezintilerimden mel'un Şerefettine ve bütün memlekete menetmek için kurdu. Ben kapana düş-ikuşı bir emri vaki yapmak istiyor. Neş'e tükten sonra o nereden çıktı? Gece yarı. içinde sadık adamına haykırıyor. sınız. İşi benden iyi bilirsiniz. : kâyesini şüphesiz biliyorsunuz. — Evet! Müddeiumumi ile konuşa -| * sı benim köşkte olduğumu öna kim ha. (Arkası var) ki Mümtaz Zeki'nin «Kuyu» isimli şiiri şu İkıt'a ile bitmektedir; Çocukken, Boş çıkardığım kovalara Eksik gelen iplere acımazdım, Simdi, Dibe yetmiyen iplerim, Dolmıyan kovalarım icin üzülüyorum. Artık bu şiiri okuduktan sonra, «dibe yet- miyen iplerin» yetmesine ve «dolmayan ko. vaların» dolmasına düadan baska ne yapa- bilirsiniz? Bereket versin ki, Mümtaz Zeki her zaman bu saffetle yazmıyor. Çok iyi şi- irleri de var. Bilhassa, son yıllar zarfında uzak iklimler, Okyanuslar, cenub adaları Mmevzularını işliyen bir kısım genç şairler gibi, o da, bu meyzulara yanaştı. İşte en güzel bir nümunesi: Medar lnsları Esıltılı bir medar kusu rörmek istiyorum. Nakışlı, ye'paze lııııdhnnı, Çarpa, çarpa el V Y kızgın havayı b d Ayakları pırıl pıril, Gagası alev alev, B'- medar kuşu görmek istiyorum. Yelk i yemiş kok dal do laştığı, Kız oğlan kız suların kıyılarındaki, Medar çığlıl€ı, Ustuva bakışlı, * Okyanus gözlü kuşum Pe- gün ötse kamış penceremin kenarında Öte öte çiçek açsa kanadlarında, Sesi kızgın meyve kokulu, İstanbul Ticaret Mahkemesince iflâslarına karar verilen müflis Taşcıoğlu Yahya ve Kahvecioğlu Abdürrahime aid yukarıda müfredatı yazılı gayri menkuller 6/6/940 Per « şembe günü saat 14 den 16 ya kadar açık arttırma suretile dairede satılacaktır. Arttır « ma şartnamesi 27/5/940 tarihinden itibaren herkes tarafından görülebilir. Tayin edilen günde arttırma bedeli tahmin olunan kıymetlerin 96 T5 ni bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma 15 gün daha temdid edilerek 21/6/940 *|şılanmıştı. Ne yazık ki bu dakikada o şiir, ları ilân olunur. hakları tapu sicillerile sabit olmadıkça satış bedelinin p Cuma günü ayni saatte en çok mtırın.ı ihale edilecektir. İpotek sahibi — alacaklılarla diğer alâkadarların bu gayri üzerindeki hak faiz ve masrafâ dair 0 « Jan iddialarını evrakı müsbitelerile 20 gün içinde daireye bildirmeleri aksi takdirde sından hariç kalacak « Yüreğine muz kokulu, Gibi tatlı ve yumuşak ötse.. Bakışıma en nadide bir süs gibi asabilsey- dini Toprak suvalı adamın tavanına, Ananas dizilerinin yanına, Seni olgun muz gibi soyup yemek, Bir medar kuşu görmek, İstiyorum. Mümtaz Zeki Genç şairler içinde Cahid Saffet' de ön plânda görmek lâzım... Nitekim şairin bir kaç ay evvel Azimet ismile (Servetifünun) da neşrettiği bir şliri umumun sitayişi ile kar- elimin altında değil.. YOÜSR hıç olmazsa bir istiyorum. Bu şiirde, dalgaların sesi tatlı bit çarpışla ruha serpiliyor. Mısrada taklidi # hengi pek sevmemekle beraber, bu şiir banâ iyi kullanılırsa bu san'atın da sevilebilece. ğtn& hissettirdi. Dalgalar I gezen Sahilde gezer tıpışş, tıpışş.. Ve bir çift elem gibi çeker sandalı Kürekler fışş, fişş.. Dü di ebeli Orhan Arıburnu Hâsılı muhakkak ki yeni şairler arasında kaç mısramı buraya kaydı dim., Ancak, bu yeni şairler ve şiirler mese- lesine ileride tekrar avdeti zevkli bir iş te - lâkki ettiğimden, o zaman nasıl olsa hem bu şairden, hem de Bedri Rahmi gibi diğer bazı kıymetlerden etraflıca bahse bulabileceğim. Şimdilik yazımı, bu gençler arasında gittikçe iyi nümuneler vermieğe başlıyan Orhan Arıburnu'ndan bir deniz şijiri iktibas ederek serin bir hisle kapamak B.l dünün kıymetlerine tabii bir seyirle eklen, mek lâzım gelen bu gençlerın eserlerine göz kapamak doğru olamaz. Hataları üzerinde durmakla beraber, onları icabında teşvikten dikkati cebbedi tler var. Bunun için, imkân |de geri kalmamuııyıs. Bu son iki makale işte bu düşüntemin mahsulüdür, bütün eksiklikleri ve bütün fazlalıklarına rağmen... M'Fıhrı Ozansoy Sön Postanım zabıta romanı, 29 KELİMENİN FERAR ! — Hâlâ bir ip ucu elde edemediler galibâ? — Öyle olacak! Çok garib bir vak'a değil mi? Sen bu işe ne dersin? Yılmaz güldü: — Siz polisin bütün esrarına vâkıf - Doktor da kendini tutamadı. Baba - can bir adam halile kahkahayı koyu - verdi: — Caniım bırak şu bizim polisi... Akıntıya kürek çekiyorlar. Bu gidişle bir şey becereceklerini kat'iyen um - muyorum. Şu genç kızın kaybolması da işi karıştırıyor ya... Gerdanlık hi - bilirsem onu söyliyeceğim. Bence bu gerdanlığı Julide satmamıştır. — Şüphesiz! Fakat bizim meşhur müfettişimiz bay Haşmet, yahudiye inanıyor. Halbuki İzmirli tefecinin ta. rifi zengin kızn eşkâline hiç de uymu- Yazan* İhsan Arif — Yahuüdiye mükemmel bir oyun oynanmış,,. On bin lira az para değil. Ben, sahte prensesin meslekten yetiş - me mallardan olduğunu zannediyo - rum. — Polis hafiyeliğim yoktur amma, kanaatime göre bu kadn, cinayetle a - lâkadar gçetenin efradındandır. — Muhterem doktorum; bu kanaatti- niz neden ileri geliyor? — Orasını sorma! — Peki! Benim anlamak istediğim bir nokta var. Julidenin incilerinin İz- mirde işi ne? Bu sahte prensesin eline nasıl geçmiş? - — Burasını da Allah bilir! — Yehudi. şu mahud prensesin eş- kâlini tarif edebiliyor mu? — Evet etmiş... Menekşe renkli göz- ler, uzun boylu, balık etinde,., Fevka- lldeşıkvaldbufbirkadhnm Eğer, davransaydı işimize yarayacak daha fazla tafsilât verebilirdi. Hatşmet, sizin fikrinizde değil. O. bu kadının bir sa- bıkalı olabileceğine ihtimal vermiyor. Filhakika, bir prenses bizzat gelip ger- danlık satmaz. Gelen kadının dar pren- ses olmadığı anlaşıldı. Olsa olsa Julide saklandığı yerde parasız kalmış ve ger danlığını ucuzcal elden çıkarmak iste - miştir: Yılmaz, dudaklarını ısırarak: — «Yazık!» diye söylendi. — Şimdiye kadar polis bir şey bece- rememiştir. Bu esrarengiz hâdise kar - şısında hepsinin eli böğüründe kaldı. Geçen gün polis müdürile görüştüm. Polis teşkilâtınm bu işin içinden şere- file çıkması için didinip duruyor. Mü - düriyetin ne kadar elemanı varsa, danğ& lar kraliçesinin katilini yakalamak için sefenber edilmiştir. — Allah muvaffakiyet versin,.. Fa- kat ne çare ki, poliste herkesin kanaati Julidenin müecrim olduğu merkezinde- dir. — Siz bu fikinde değilsiniz ha? Fa. kat neden? Seniha öldürülmeden biraz evveline kadar, Julidenin onun yanın- da bulunduğu sabit olmadı mı? Hiz - metçi iki kadın arasımda bir aşk reka- Hdenin acele âcele otelden ayrıldığını, sonra tekrar içeri girdiğini, merdiven - lerden. çıkanken çok asabi — olduğunu Yılmaz. doktorun sözünü kesti: — Bence bunlar müsbet bir şey ifa- de etmez. Haşmet, bu kızın aleyhinde düşünmek için daha kat'i delillere sa - hib olmalıdır. — Yılmaz bir dakika kadar düşündü. Sonra tekrar doktora hitab etti: — Yahu! Bu işde şu polis müdüriye- |mt tindeki meşhür fizyonomi mütehassi - sının da bir fikrini sorsanıza! O adam- da harikulâde bir kabiliyet vardır. Bi. risini bir defa görse, hututu vechiyesi. ni ezberler, bir daha unutmaz. Onun İkafası, dişili erkekli bütün sabıkalıla - rın bir fotoğraf kolleksiyonudur. O bu sahte prenses hakkında ne diyor aca - ba? Doktor omuzlarını silkti: — Sorduk. Fakat yahudi adamakllı bir şey söylemiyor ki... Fizyonomi mü tehassısı düşündü taşındı, tarif edilen eşkâli müseccel katillerden — bir Ayşe vardır. Adliyeden her sefer ya - kasını kurtaran bir sabıkalı... Ona benzetti. Siz bu Ayşeyi hatırlarsmız değil mi? dığı için beraet etmişti. — Evet o! Halbuki sonradan bu ka« dının şu meşhur (Yarasa) nın çetesine dahil olduğu anlaşılmıştı. — Tamam, şimdi iyi hatırladım. Fak- kat, doktor şu Yarata da çok mühtm adam doğrusu... İsmile müsemma he- rif. Düşün dostum; herif beynelmilel teşkilâta dahil,.. Şimdiye kadar yap « madığı k.almadı. Yüzünü gören kimse var mı? Yok,., Esmer mi, beyağ , şişman mı, zayıf mı, genç mi. ihti. yar mı? Bilen var mı? Hayır! Velhasıl harikulâde kurnaz ve harikulâde şans€«. l1 bir adam. — Evet, zekâ - ve şansına dıyeeek yok. — Onun şimdiye kadar hiç aksamı- yan bü teşkilâtı bence bir san'at eseri-. dir. Çok merak ediyorum. — Acaba bu: Yarasa kimdir? — Onu kimse bilmiyor. — Çok teessüf olunur ki öyle... — Fakat bütün hırsızlar, bütün ka. tiller gibi o da meydana çıkacaktır. Yılmaz başını salladı: — Belki! Fakat böyle müthiş cani« lerin bir gün alelâde insanlar gibi de « nize düşerek boğuldukları, bir otomo - bil altında can verdikleri ve merasim> herifin gözünü hırsı !ıfüıı'ümemq Beti olduğunu, bu yüzden ara sıra kav-| — Şu Yıldız kumarhanesini do!an -|le defnedilerek sırlarını da beraben ve kadının güze aptal gibi kapıl-|ga ettiklerini söylemedi mi? Daha son- |dıran kadın değil mi? Davası uzun müd|mezara kadar götürdüklerini düşün « —mm_?m&&umMıMth.hm WM&MJ&&MMcM&MW&MW lArka&varğ