Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
r"--—ı—m—u—_a._: TWT 2 Mayıs SON POSTA Sayla 5 İlalya, harbe girecek mi? * - Gazete neşriyatı ve nutuklarla savrulan tehdıdler neye delâlet eder. YAZAN Emekli general H. Emir Erkilet “ Son Posta ,, nın askeri muharriri i talyanın Berlin elçisini değiştirerek oraya Bay Alfiyeriyi — göndermesi,, Avrupada nazarların Apenin yarımada « gına yeniden heyecanla dönüp dikilme - sine sebeb oldu. Çünkü Bay Alfiyeri, İtal- yanın Almanya yanında harbe girmesi- ne taraftarmış. Diğer yandan, İtalyan adamlarile ga. zeteleri haftalardan ve aylardanberi, sı- raşına göre, kâh İngiltere ve kâh Fran - saya açıkça tarizler, hattâ tehdidler sa - vurmaktan geri durmuyorlar. Bu halle. zin müttefiklerin dikkatini ehemmiyet- le çekmemesi ve hattâ bu sebeble onlarca bazı tedbirler alınmaması mümkün ola- mazdı. Nitekim İngiltere hariciye nazırı Lord Halifaks geçen Cuma günü İtalyanın Lon dra elçisini davet ederek, sanıldığına gö- ve, <İtalya hükümetinin bildireceği güç. lükleri bertaraf etmek için İngiliz hükü- metinin elinden geleni yapmak arzusun- da bulunduğunu» bildirmiş. İngiltere ha- iye nazırı bu ifadesile, bittabi, harb ağı kontro'larından dolayı müttefik. lerle İtalyanlar arasında çıkmakta olan güçlüklere işaret etmek istemiştir. Fransa başvekili ve hariciye nazırı da- hi birkaç gün evvel âyân meclisinin dış İşleri encümeni huzurunda yaptığı beya- hatta <geçen Eylülün birinden, yani harbden evvel ve sonra Fransız hükü - metinin İtalyan hükümetine, iki memle. arasında açıkta kalan — meselelerin GBostane fikir teatisile halline yarıyacak osasları onunla birlikte aramağa hazır ol- Huğunu» bildirdiğini ve fakat «bu müra- baatın şimdiye kadar cevabsiz kaldığını» Böylemişti. Bununla beraber, Bay Paul Reno «İta'yan hükümetinin takibine lü- gum gördüğü hareket tarzının Fransız hükümetinin tedbirlerinde hiç bir deği. şiklik yapmıyacağını» sözlerine ilâve et- Mişti. Fransız başvekili, Perşembe — günü, Mmeb'usan meclisinin dış işleri encüme - ninde de «Parisle Roma arasında mevcud meseleler dolayısile, Fransa - tarafından arzu ol açık ve imi bir noktai mazar teatisi eğer şimdiye kadar vücud bulamadıysa bunun mes'uliyetinin cüm- huriyet hükümetine raci olmıyacağı» nok. tasında ısrar etmişti. Ona göre «Fransa, Akdenizde sahi! sahibi olan milletlerin meşru ihtiyaç ve menfaatlerini telif im- kânları mevcud olduğuna kanidir.» Görülüyor ki müttefikler İtalyanın tahrik edici mahiyetteki şüpheli tavırla- rına karşı açık ve her türlü yanlış an « Jaşmaları ortadan kaldıracak surette dav- Tanıyorlar. Fakat bunlarla ve emsali ted- birlerle müttefiklerin, vaziyeti aydınlat- huyarak Akdenizde nihayet beklenen &e. lim hâdise»> nin vukuuna mâni olup ola- muyacakları belli değildir. İtalyada son harb hazırlıkları yapıl - dığı işae o'unmaktadır. İtalyan ordusu - hun şimal teşk.lâtı, yeni bir kanuni pro. feye göre tadil edilerek kuvvetlendiril - mektedir. Buna göre İtalyan ordusunda yeni bir altıncı ordu ve bir de 18 inci kol- ordu kurmayı teşkil edilmekte ve mev - cud 5i fırkaya ilâveten üç fırka daha vü. gude getirilmektedir. Birkaç sene evvel Avrupanın birinci « ierinden olan ve mütehassısların ifadesi- ne göre gerilediğine hükmolunan İtalyan hava kuvvetleri de ıslah olunup arttırıl- maktadır. İnşa halinde bulunan 35 er bin tonluk dört büyük muharebe zırhlısından birin. Oisi, Vittorio Veneto, 30 Nisanda donan - ma hizmetine girmiştir. Bu muharebe zarhlısı, diğer bir eşi olan. Littorio ile bir- Tikte 1934 de tezgâha konmuştu. Bu he - sabca Littorlonun da yakında ikmal olu. narak donanmaya iltihakı hesablanmak- tadır. Mütebaki 35 er bin tonluk 2 büyük muharebe zırhlısının inşasına 1938 de baş landığı için bunların 2 seneden evvel bit- meleri düşünülmez. Mevcud diğer dört eski, fakat yenileştirilmiş zırhlı ise an - Alfiyeri Libyada cak 23 ilâ 24 der bin tonluktur. Fakat Ak. denizde olacağı gibi kıyılara yakın vaki olacak deniz muharebeletinde bunlar mühim birer birliktirler. Halk kültür nazırı Bay Pavolini İtal - yanın silâhlanması münasebetile «bizim kiminle muharebeye gireceğimizi bilmek meselesi düşünülmeğe değmez. İtalya kendi meşru menfaatlerinin yolunu ta - kib ediyor» demişti, Almanyanın İtalyayı kendi oyunlarına katmak için onun üze- rinde tazyik yaptığı da meçhul değildir. Kezalik İtalyada bazı gazetelerle unsur. ların, efkârı Fransa aleyhine tahrik ede- cek mevzularla uğraştıkları görülüyor. Daha iki üç gün evvel, faşistler ve kor - porasyonlar meclisinin müzakereleri sı- rasında, bir meb'us Fransayı, eski za . manlardanberi, İtalyan halkının düşmanı olarak göstermiştir. İtalyada görülen bu sıyasi, askeri ve basın hareketlerini tesadüfi ve şaşkınlık eseri sanmak bittabi doğru olmaz. İtal - yanın e'bette bir hedefi vardır. Bu hedef şüphe yok ki, Bay Pavolininin dediği gi- bi, İtalyanın meşru zannettiği, kendi menfaatleridir. Ancak İtalya, bu menfaatleri elde et- mek için acaba, mutlak harbe girmek za. ruretinde olduğuna kani midir?. Her hal- de, bu kanaati taşımasa bile, onun niha- yet harbe girecek surette hazırlandığı meydandadir. Daima, İtalyanın uzun sürecek tehli- keli bir harbe girmekten içtinab edeceği n ea fikrini ileri sördüm; çünkü böyle bir harb onun için bir kazanç vasıtası değil, bir harabiyet vesilesi olur. Bugün de beni bu fikrimden vazgeçirecek bir hâdise oldu. ğunu görmüyorum. Hal ve vak'alar bana daima gösterdi ki gayri memnun İtalya- nın bütün hedefi mem©nun olmak, yani serdettiği taleb ve menfaatleri, nasıl o - lursa olsun, elde etmektir. O, umduğu maksad ve menfaatleri harbsiz elde ede- bilirse, böyle bir neticeyi öpüp başına ko. yacaktır. Fakat böyle bir neticeye var - mak için faşist İtalya, harbedecek gibi davranmayı ve lâzım olduğu zaman har- bin kenarına kadar gitmekten çekinme - meği zaruri addediyor. Bundan başka, hedef edindiği bir ta . kım maksad ve menfaatleri harbsiz, ya- ni sırf tehdidle elde edemiyeceğini anla- yınca, İtalyanın hedeflerine, kiminle o- lursa olsun, harble varmak ıstiyeceği a . şikârdır. Ancak bu harb ne uzun ve ne de İtalyayı teh'ikeye sokacak gibi ol - mamak gerektir. Harbe bu şekil ve bu şartla müda - hale ise ancak harbin sonlarında müm - kün olur. Nitekim bunun yakın ta:ihte iki misalini biliriz. Biri ikinci Balkan harbinin sonunda Rumen ordusunun ve diğeri Büyük Harbin nihayetlerinde 40 Amerika fırkasının müdahaleleridir ki, bunların her ikisi de kolay olmuş ve har. bi bitirerek mensub olduk'arı devletlere ucuz, büyük kazançlar temin edebilmiş - lerdir. İtalya ise 25 yıl evvel Büvük Harbe müdahale zamanını yanlış takdir, yani a- cele ettiği için hem harb ona fazla feda- kârlıklara malolmuş, hem de harbe gir. mekle umduğu kazanç'arı elde edeme - miştir, Şüphesiz, o, böyle bir hatayı tek- rar etmemek azmindedir. Bunun için har- be girmek zaruri olabilecek olan anı iyi hesab edip takdir etmesi, yani acele et « memesi, fakat geç de kalmaması, icab e- der. Harbe girmesi zarurf olacak zamana tehdidlerle, yani harbsiz maksada ermek yolunda çalışmalara devam edi'eceği aşi- kârdır. s O halde İtalyanın şu veya bu tarafta hakikaten harbe gireceği zaman henüz gelmemiştir. Çünkü bu zaman, harbin he- nüz uzak olan sonları olacaktır. İtalyanın kimin tarafında muharebeye gireceği meselesine gelince, bu tabiidir ki, onun bileceği ve çok düşünmesi lâ . zım geleceği bir şeydir. Fakat bu mülâ - hazaları bir sona erdirmeden evvel o - nun hesaba alması iktıza eden bir nokta vardır ki, neticede galib gelecek olan müttefiklerden büyük faydalar elde et- mese bile zarar da görmiyecektir, Halbu. ki galib gelecek bir Almanyadan İtalya- ya büyük tehlikeler gelebilir. H. E. Erkilet ( Bahar bayramı . neş'esiz geçti Dünbahuwnmm.öğımumha- vanın kapalı ve soğük olması yüzünden bay- ram neş'esiz geçmiş, ancak öğleden — sonra kadar da,. şimdi olduğu gibi, İtalyada , Hâdiseler Karşısında ] İşte bir fırın: Ekmek yığılı tezgâhların üzerinde tablakârlar, ayakkablarile — dolaşıyorlar. Bir müşteri giriyor: — Bana bir ekmek ver, amma pişkin lsun. Tablakârlardan biri birkaç ekmeği parmaklarile —mıncıkladıktan sonra bir tanesini uzatıyor. mıncıklamak sırası müşteriye gelmiştir. O da mıncıklayor: — Bu iyi değil onu ver. . İşte onu... İşte onu... Şimdi tut. tun.., Yanındaki canım.. Tablakâr ekmeği uuhyor Müşteri mıncıklayor. — Bu daha hamur ötekini versen. İşte bir turşucu: Müşteri elinde kâse dükkâna giriyor: — Şu kâseye on küruşluk turşu koy. Turşucu o esnada, çakısile tırnaklarını kesiyordur. Çakıyı bir yana bırakıyor. — Karışık mı olsun? — Evet. © Hakikat ve talimatname Biraz evvel elini daldırdığı kavanoz. lardan kheye bir miktar da su koyuyor. İşte bir şekerd Dükkâna bir çocuk giriyor. — Bana beş kuruşluk şeker verin. Şekerci sağ elinin şahadet ve baş par- maklarını diline dokundurup tükrüğile uslbattıktan sonra duvardaki kesilmiş kâğıdlara uzatıp bir tane koparıyor. külâh yapıyor. Külâhı sol eline alıyor. Sağ elini şeker kavanozlarına daldırıyor. Üç ondan alıyor, iki ondan alıyor kâğıd doluyor.. Çirkin, fakat maalesef hakikat. * Belediye talimatnamesinin gıda mad. delerine aid kısmı şöyledir: — «Müşteriler, pişirilmeden veyahud yı- kanmadan veya kabukları soyulmadan satilan maddeleri el ile tutup seçmiye « ceklerdir. Bunların satıcıları da daima üzerlerini kapalı bulunduracaklardır. Bu kabil meyvalâr ve yiyecekler münasib ve Elini lâhana turşusu ka ra goku- yor.Bir parça lâhana alıyor. Kıyıyor, kâ. seye koyuyor... Ondan sonra eli sıra İle patlıcan, biber, hiyar kavanozlarına da- hp çıkiyor. Her kavanozdan kâseye bir miktar aktarlamııştır. — Biraz da su koy. — Peki. h $ vasıtalarla kaplardan alınıp el değmeden kese kâğıdlarına — müşterinin önünde konacaktır.» Çok güzel... Temenni edelim de varakı mihri vefa olmasın. R ğ Dı.mul ::Z[ulâıı Altı yaşındaki şatranç şampiyonu Yugoslavyada şatranç — oynıyan pek çoktur. En i. yi oynuya'n şat - ranççı küçük bir çocuktur. Bundan Üç sene evvel da. ha altı yaşında i. ken şampiyon ol- muş ve bugüne kadar şatranç oy: nadığı en iyi şatranççıları mağlüb et - iştir. İsmi Milorad olan bu küçük şatranç- çı bir kahvecinin oğludur. Her gene mekteb tatil olunca babasının kahvesi- ne devam etmiş, ve onada şatranç oy « nıyanları seyrederek şetranç oynamayı öğrenmiştir. * Dört ton tütün içen adam 98 yaşında ölen Holândalı Van Klaer tütün içmekte en İleri gitmiş olan adam- dır. Çok küçük yaşta tütün içmiye baş. lamış, ölünceye kadar içmiştir. Öldüğü zaman hesabladıklarına göre içtiği tütü- | Bunları biliyor mu idiniz ? nün miktarı dört tonu bulmuştur. Yabani fillerin mezarlığı var mı? Yabani fillerin yaşadıkları yerlerde fil ölüsüne hiç tesadüf edilmez. Bu hâdi- se halk arasında yerini yalnız fillerin bil. dikleri fil mezarlıkları bulunduğu ve ih- tiyarlamış, öleceğini anlamış fillerin bu mezarlıklara giderek öldükleri rivayeti- nin çıkmasına sebeb olmuştur. Fakat bü. tün araştırmalarına rağmen bu mezarla- . |rın bulunamaması üzerine âlimler riva- yetin yanlış olduğunu, fillerin ihtiyar yaşta sü içmek için göl ve nehir kenarla. rına gittikleri zaman müvazenelerini te- min edemeyip oralara düştüklerini ve de- niz hayvanları tarafından yenildiklerini iddia etmektedirler. * Ray bisikletleri Üngiltereda tren amelesinin raylara koyarak üzerine oturdukları iki> teker- lekli küçük arabalara «ray bisikleti» de. mek doğru olur. Bunlar, altında tren ra. yına girecek kadar ufak bir tekerlek bu. lunan oturacak bir yerle, o yerden uza- nan bir çubuğun ucuna geçirilmiş. ikinci bir tekerlekten ibarettir ki, ikinci teker- lek te rayın öbür tarafına ıstinad ettiril. mektedir. Amele bu bisikletlerden iniş. lerde istifade etmektedirler. Okuyucularıma Cevablarım İzmirde Bayan <M.» e: Anlattığın hikâye bana o kadar acı, ayni zamanda da o kadar garib geldi ki, sıhhatine inanmak ıstemedim, Büu sergüzeştin yanlış nakledilmiş, ya « hud da sükütle geçilmiş hir tarafı ola- caktır, diyorum. Bununla — beraber mektubu gazetenin idarehanesine iade ettim, Oradan da alâkadar makama gönderilecektir. Yakında neticesinden haber alırsın, * Ankarada bay «V.V.ye! — Gençken mi daha maddi düşünü. lür, ihtiyarlayınca mı? diye soruyor- sunuz, bu. daha ziyade karaktere bağlı bir meseledir. diyeceğim, hissinin tuğ. yanı karşısında nihayet maddeden mü- teşekkil bir dünyada yaşanıldığını dü. şünmiyen genç çoktur, ihtiyarlamıya AAA Üü KA M başludığı zaman gençliğinde sırf mad- a eli Tzt A H de peşinde koşarak aşkı ihmal ettiğine 'iyanan yaşlı da çok bulunur. Hangisi. ni tercih etmeli, diyorsunuz, ikisin - den de hisse almayı müraccah bulu . rum, Fakat nihayet bir seçme yapmak Zaruretini duyarsam — yaşatabilmek — imkânına malik olmak şartile birinci şıkkı seçerim. Bütün hayatını sevme. den geçirmiş bir adamın dünyaya ge. lip gelmemesi bence tamamen müsa- vidir. * bayan «B. D.: e: — Ecnebi kadını ile evli Türk er . kekleri, evet gazetelerden birinde, çok tanınmış bir imza altında çıkan bu yazıyı ben de alâka ile okudum, saydığınız isimleri de biliyorum. Dü- şüncenizde sizinle tamamen berabe . — rim, Fakat gazetede bana verilen sü- tun bu meselenin, hele- bahsettiğiniz isimlerle birlikte tetkikine müsaid — değildir. Mazur görünüz. TEYZE a Ğ L C ASN c L R