10 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

10 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Nisan “Son Posta» nın tarihi tefrikas: 22 Bir aşk Yazan: Hasan Adnan Giz sahnesi Sen cesur bir erkeksin; kuvvetin, ma- baret ve tecrüben sayesinde ker tehlike- den kuvtulabilirsin. Halbuki daha ben Ata binmesini bile bilmiyorum. — Peki senin bulduğun çare ne? An- lat bakalım. — Benimki hem basit, hem kolay! Bir ay sonra babam Şöbek panayırına gönde - recek. Orada hiç bir tehlike yok, istedi - Kin gibi kaçarız. — Fakat bir ay sensiz nasü yaşanır? — Bir ay bensiz yaşamak, ebediyen bensiz kalmaktan iyidir Nayman! Genç adam, kendi kendine mırılda - miyordu, — Bir ay!. Otuz gün, halbuki vazi beni bekliyor, Arıkboğa sabırsızlamıyor. wimüzde savaş var, ya ge'emezsem, ya göndermezlerse, ya vurulursam., Zeyneb hafif bir çığlık attı. — Bu acı sözlerle beni öldürmek mi rsun Nayman? Haydi her şeyi göze Aldım. şimdi seninle geliyorum. — Hayır, hayır, senin fikrin daha gü- xl. Şöbekten kaçmak daha kolay. — Ya gelemezsen? p> Hayır geleceğim! — Muhakkak gelmelisin. — Muhakkak geleceğim. fakat vazife- Min ağır icabatı o'mazsa... — Senin vazifen ne Nayman? — Höüsusi işler. — Benden saklıyorsun.. — Kaçana kadar evet, — Bana ilimad etmiyor musun? — Hayır, sana inanıyorum, hem ayıp| değil ya. Benim de zihnimi kureslıyan yeyler var. — Meselâ? — Ya bu bir ay içinde beban seni Nec mettine verirse. — Darılma amma sende çocukluk var biraz, ona varmamak için kendimi öldü- rürüm, diyorum, sen hâlâ baban verirse! diyorsun.. nasil teminat vereyim sana? İster misin bu geceden meşru karın ola- Yım?, Elini ver! Parmağın nerede? Al kendi yüzüğümü kendim takıyorum. Nayman hakikaten bir çocuk gibi el - lerini çırptı. — Artık ya'nız benimsin Zeyneb!, Kapının tıkırdaması bu aşk sahnesi - hin bütün hararetini kaçırdı. Dışarıda bekliyen Zübeydenin fısıltısı vaktin geç- tiğini #htar ediyordu. Nayman da: — Sahiden çok geç oldu -dedi- gil- meliyim. — Fena oluyorum Nayman! Bana bel- N etmeden “açi. Kaç âcmesine rağmen ona biraz daha #okuldu, tekrar birleştiler. Artık iki ye- ni evliydi onlar. Beş dakika sade sü - Kütla geçti, Sonra mes'ud fısıltılarla bir şeyler söylemek istiyen genç karısının Son Postanm tefrikası; 3İ Müuhitlerine içten gelen bir zevkle ba- kem nazarları biraz sonral birbirile bu - Ca ikisi de titredi ve mukavemeti güç| Bu garib ve azab verici heyecanı din |fab bir cazibeyle birbirinin kollar: arasma İdirmek ve beş dakika evvel (hissettiği — atılmak için bir hareket yetişirdi. Fa- kat Hicran aralık kapıda emirlerini bekliyen hizmetçinin gölgesini farkede- rek ütrek sesile: — Elbisemi değiştireyim -diye- ka- Piya doğru yürüdü. Hicranm beyaz uzun eteği kapının Aralığından kıvrılıp oçıkınonya kadar Siret arkasından hayran ve mephut baktı. Sonra kenardaki masanm Üzeri- 0€ konmuş zarif bir orkida büketini abp Hicranm yatağının üstüne serp - mek maksadile yaklaşınca demetin ya- nında hiç te bir tebrik kartına benze - Miven beyaz kalm ve müstatil bir zarf Bözlerine ilişti. Hiç bir. muhakemeye Vakit kalmadan yüreğinde birdenbire boğucu bir sıkıntı. göğsüne mechul, uğursuz yavaş yavaş kollarından sıyrılan Nay - man birden ocağa fırladı. Karanlık ve rutubetli tüneli tırmanırken arkasından hafif bir hıçkırık duydu. Yüzü ve elleri buz gibi ayaklarının alışık olduğu bu giz li geçidi bir otomat gibi geçiyordu. Tak- riben «l,ö» metre genişliğinde ve ancak orta boylu bir insan sığabilecek bir yük- seklikte olan ve sarayın yan duvarları arasıda oyulan bu geçid, Zeynebin dai- vesinden (çıktıktan sonra kuleye doğru yükseliyor ve kule dibinde sarayın ar- ka cephesine dönerek bahçede eski bi fırın harabesine iniyordu. Naymanın yat tığı s na pek yakın olduğundan, delikanlı hiç kimseve görünmeden emniyetle gidip ge lenin damına kadar yükselen o dar men- İfezden geçiyordu. Birçok yerlerden iki Fat geçen Nayman buraya gelince doğ - rularak rahst bir nefes almak istedi. Bir- den yukarıdan doğru acı bir kadın ferya- dı duydu: çi — Beni öldürün artık! Yapmadığınız alçaklık kalmadı, öldürün beni! Bu ses Naymana yabâhcı gelmemişti. Bu feryadı bir yerde daha duyduğunu hatırlamış, fakat kime aid olduğunu kes- tirememişti. Kendi vaziyetinin büyük tehlikesine rağmen içinde macera düy- guları uyandı. Ses yedi, sekiz insan bo- yu yukamda ve boşluğa açılan bir pen - cereden geliyordu. Sırtını duvara dayı - varak yukarı tırmanmıya basladı. Muh terem okuyucular arasında ihtima! Nay- manın cör'etini biraz mübalâğalı bulan- lar olacaktır, Bugün gençleri meşgul den sporlar arasında ötomebil ve moto - siklet yarışları, perasütçülük, Amerikan futbolü gibi pek tehlikeli oyun'ar ba - Tunduğunu hepimiz görüvoruz. Eski de- virlerde bugünkü müterakki spor vası - taları olmadığından, gençler ancak ka - Telere tırmanmak, cirid ovnamak, ksv - salara karışmak gibi hevecanlı macera - Terla shor ve gençlik ihtirasları tat - min eder'erdi. Cesur delikanlı tam pencerenin hiza - sına geldiği zaman büyük bir hayrete! düştü. Odada oha yabancı olmıyan varı çıplak bir kadın yatağın üzerine kapan za mış, hıçkıra, hıçkıra ağlıyor, üstünü başı nı yoluyordu. Nayman pencereye doku - nupea kadın bir çılgın gibi yerinden fır- Tadı evvelâ gözlerine inanmak İstemedi, fakat onun sesini duyunca elini kalbine bastı, sonra sevinç ve hayret dolu bir feryad kopararak pencerenin kanağları - ni açtı; — Nayman!, * Fatma, bütün günü yatağının üzerin - de geçirmişti. Artık ağlamıyor, tepinmi- yor, sadece nazarlarını bir noktaya dik- miş düşünüyordu. (Arkası ver) NEZİHE TUT EE v muhafızlarının dairesi bu fır-| Hiyordu. Gizli yo! kule dibinde boyu Ke-) SON POSTA Koca Sinanın güzel bir büstü | mer naki ek Koca Sinanın yukarıda gördüğünüz ibüstü Güzel San'atlar Akademisi yüksek iElâgöz tarafından yapılmıştır. 1 1/3 nis- betinde olan bu büst için genç san'atkir büyük ve dâhi mimarımızın minyatürle- ri üzerinde uzun boylu etüdler yapmış ve omun yüzünü - resimde göreceğiniz gibi - çok dikkate şayan bir şekilde tesbiz et- miştir, Bir sarhoş bir kahveciyi yaraladı Edirnekapıda Fevzipaşa caddesinde 367 sayıl kahveye evvelki gece o civar sakinlerinden İhsan sarhoş bir halde gel- miş, bir sandalyanın devrilmesi yüzün- den müşterilerle kavga etmeğe başla miştir, İhsanın, bu tecavüzü karşısında akçı Niyazi yanına gelerek kendisini süküta davet etmiş, o da bu müdahale- jden asabileşerek bıçakla ocakçıyı baca- Fından yaralamıştır. Ankara borsası Açılış - Kapanış 9 Nisan 1940 flatları Sıras Rızurum $ Bıvas Prrurum $ 104 Sıvas #rzorum 6 19.53 19.50 Ticaret Bankası 05 ' nine doluyor. satırlar birbirine dolaşa- rek korkunç ve si özlerini karertıyordu. Mektubda oku- duğu sen cümleyi —Ben sans her za man söylemez miydim— cümlesini İmeş'um bi: nakarat #ibi ici ürpererek *ekrar ede çde, bu küçük kâğıd parça- sın: masava atarak öbürü ğını duydu. Takallüs eden parmaklarile da evvelâ o imzasına baktı: — Server. zarfı yakaladı. K.s kün ve saadete kavuşmak il buna hacet kalmadı. Zarf açıktı. Titre- ven parmaklarının arasında ıd parçası vard.. Önce küçük tek sayfalık olanını açtı. Derhal imzaya göz atınca sarardı. İmza «Münire» idi. Yüzü sardrarak koltuğa dayandı. Mü - nire?.. Münire hanım?!. Bu kadının ha- yali gözlerinin önüne geldi. Ne arıyor- du bu kadın bu odada?! Kararan göz - lerinin önünde, imlâ yanlışlı çarpık ya ziler kayıp geçtiler: Hicran hanım! Ne büyük bir günaha girdiğini onden gelen mektubu okudu - gun zaman anlıyacaksın. Ben sana her zaman Server seni canından fazla se - ver dive söylemez miydim... Siret daha fazla okuyamadı. Derin - den gelen sersem edici bir uğultu bey- * iç > dal gene kararan gözleri, bu uzun dört sav k mektubun baştarafına (Okay Canım, ruhum sevgilim Hicran! İtesavize vrammş bir erkek feveranile, uyuşmuş vücudü bir anda dinamik öir aksülâmelle kendine geldi. Mektubu masaya fırlatarak odadan dışarı fırla - Mes'ud. sakin. yalnız bir kaç daki - İka sonra ereceği sandetin hülvasile tst- b bir heyecan duyarak, hizmetçisinin vardımile bu müstesna gecenin tuvale- dini bitiren Hicran, dışardan kulakla -' rına #kseden mütehevvir. acı, hakare! dolu bir sesle ürkerek rüvasından u yandı. Kulakların# bir türlü inanamı: - yordu. Bu ses, bu acı, sert ve hakaretİsine müsende eden bir vazivetle içerijhickırık © dolu ses, Siretin, o melek gibi sakin. mumis, nazik insanın sesiydi!. Bir put gibi donmuş, dinlemeğe çâ- A i çe mimari talebelerinden Mustafa Kemal! h bir uçurum gibi; İ Birdenbire bütün kanı, damarların - ş ep okuvacaktı. Pekat|da aka aka, biraz evvel mumwa gibi sa-| ri e rarmış vüzüne hücum ederek dededen, | şimdi iki İatedan kalma bir tehevvür ve isyanla. | Günün adamları (Baştarafı 7 nci sayfada) M. Paul Reynsud'nun siyasi hayata #- tılması arkadaşları bulunan avukatlarm hususi bir toplantısında kararlaştırılmış- tı. Yıldırım gibi yükselmeğe başladı. İngilizler ona «French Lui Joln Si - mon,» l£ksbim takmışlardı. Boyunun kısalığına, ufak telek olma - jsına bakmayınız, o tam manasile ve y de yüz atlettir!.. Mükemmel surette yüzer, kayak spor- ları yapar, koşar. Avn! zamanda mükem- mel bir boks şampiyonudur... Şunu söylemeği unutmıyalım ki, onun yüksek yerlerden suya atlamaları en de- ğerli şampiyonlara parmak ısıtracak de- Tevededir. Hem ingilizceyi iyi bir surette öğren- Bitaraf dev's'lerin harbden gördükleri zararlar (Baştarafı 6 ncı sayfada) bilciler azami günde dört İltre sarfedebi)- mekte idiler, Şubat ayındanberi yalnız müsaade al- mış olanlar otomobil kul'anmaktadırlar. Bu istimal tarzları da tahdid edilmiştir. Un, zeytinyağ, sade ve terevağlar, şe- ne göre az ve deha çok olmak üzere ve- s'kavr tâbi tutulmustur. Roma, Napoli, Cenova gibi büyük şe- hirler kar!ç olmak Üzere çar ve kahve kat'iyen bulunmamaktadır. Bu şehirler. e bile pek azdır. Bazan da hiç yoktur. Hele kahve h!ç mevcud değildir. lapanyaz Avrupa devletleri içinde harbden en muhakkak ki İspanyadır. Uzun bir dahili harbde servet mem - İbalarından birçoklarını kaybeylemiş olan İspanya, bugün her hususta büyük bir Jmüşkülât içindedir. Tam yaralarını sa İracağı sırada zuhur eden harb İspanyada hayatı yeniden fe'ce uğratmıştır. Yağ, süt, ekmek, kahve bazı mıntaka- "larda vesikaya tâbi tutulmuştur. İ Kovun ve sığır sürüleri vok olmustur. İ Ru yüzden bariz bir et buhranı vardır. İki vaparım yabancı su va s“İwise müsaa'e edili Münakalât Vekâleti, ecnebi sulara se- İfer yapmak üzere şehrimizdeki okomis-' yona müracaat eden ve komisyonca ya- pilan tetkikler sonunda seferlerinde bir mahzur görülmeyen Türk bandıra'ı Ha- tay ve Galatasaray vapur'arının yabancı | sulara seferine müsaade etmiş ve keyfi- yeti şehrimizdeki alâkadarlara bildir- miştir. MA e afıa Vekâ'etind 77:5/049 Pazartesi günü saat 16 da Ankarada Nafla Vekâleti binası içinde talteme müdürlüğü odasında toplanan malşeme eksütane komisyonunda 5940 lira muhammes bedelli 22 aded telgraf makinesinin kapak Eksiltme şartnamesi ve telerriatı bedelsiz olarak malzeme müdürlüğünden alınabilir, Muvakkat teminat 446 iira 50 kuruştur. İsteklilerin #eklif meklublarını muvakkat birlikte ayni gün srat 15 e kadar mezkür k' xımdır, (1877) (2T78) flıştı. Kekmeler birer, birer kulakları - nın zarını yırtarak beynine Sapları - rduz Sana benim yâtağımı bu odaya söyledi?! Cevab ver bana di çabuk! Cevab ver... stafanm korku ve şaş - an tWön>ından bir ta - anlasılmaz mırıltılar boşa - iphösiz sadik ve masum ili efendisini Mk def bövle garib ve manasız bir hid- afalhyordu. erek o kapıya doğru atınca şiddetle sasıran hizmet- cisi koluna girdi ve tiir'verek; — Biraz oturumuz hanımefendi -diye İmırıldandı- size birez su veravim?. İko: bu: kinlik kun kesi”. hyorlu. Hiç ş Bicran dışarıda gecen hâdiseyi bir - denbire bir akıl müvazenesiliğine vo- rarik kolunu çekti, kaodan fırladı. İMutiska Siret geçirdiği buhranlarla çıldırmış olacaktı. Yatık odasının kanısında Mustafaya içıkısan genc adam Hicranı gecelik kı - vafetile pörünee büvlk bir cehid sar - federek meden! insanhk terbivesini dü indü. Ser! bir işaretle usakla hizmet- çivi savarak kapıdan Hieranın geçme » dağru çekilip yol verdi. Havretten büvümüş veşi! gözlerinin nemli bakışlarile, Siretin korkunç birİçok sevdiği bir kadındı. ( ri eği ONinisİ İker, margarin şehirlerin ehemmiyetleri- fazla müteessir bulunan bitaraf o devlet| sm 3. çi Sayfa| (mek, hem tahsilini kuvvetlendirmek gas | İyesile İngilterede bir müddet bülunmuşe tur, I Az yemek yer, et yemeklerinden hoğ- lanmaz; et yemesi icab ederse ıskara ü « © zerinde kızartılmış etlerden hoşlanır, tas 78 yemişlere bayılır. Fransız devlet adamları içinde en fazla takdir ettiği zat Daladyedir. Bu takdir hissi yeni değildir, pek eski zamanlar « dan başlar. M. Paul Reynaud vzun boylu lâkirdi- lardan, münakaşalardan hiç hoşlanmaz. O, işin cezri bir surette kallini, münaka- şaların daima kısa kesi'mesini arzu eder, İşte bugün Fransanın mukadderatım elinde tutan M. Paul Reynaud böyle bir çadamdr, 0. T. Dünkü ithalât ve ihracat faaliysti ç Dün limanımıza Amerika bandırah Excello vapurile mühim miktarda ma deni yağ, demir çubuk, elektrik malzes mesi, kiy t ham deri, pamuk mensucat, kanaviçe, bakir tel, boya; İcar bandırah Kassa vapurile 1£ ipliği, çay, çuval bezi, pamuk ipliği; Felemenl& bandıralı Berenice vapurile matbaa mür rekkebi, elektrik malzemesi, pamuk ve İjüt mensucat, mürekkeb, karbon kAğıdA' İkimyevi ecza; İtalyan bandıralı Bel vapurile kslay, demir eşya, elektrik İvazımı, kâğıd gelmiştir. İ Dün muhtelif ecnebi ovapurlarile de Umanımızdan külliyetli pamuk, kendir, İtütün, keçi kılı, koza, kepek, &eten tohi mu, iç badem, kabuklu fındık, torik balış. Jğı ihraç edilmiştir. | Çocuk — Çocuk Esirgeme Kurumunun haftalık çocwk mecmuasının 189 İnci renkli bir kapak içinde güzel yazı ve Jerie çikmistir. Erciyes — Kayseri Halkevinin çıkardığı aylık derginin 14.1 inel sayıları Dönüm — Bu aylık ziraat mecmunsın Mert sayısı intişar ekmiştir. Stad — Bu haftalık spor gazetesinin 22 in el sayısı çıkmıştır. REFİK FENMEN in yeni kitabları: YENİ ELEKTRİKÇİLİK 3 elld.. Ehlijetnameye hazırlar 160. YENİ KUANTA FİZİĞİ ve felsefi ehemmiyeti... MODERN ORDUDA tayyare, mo, törlesme, muhabere (tercüme) EL#KTROTEKNİK, 3 elld,.. » Naşiri: Akba, Ankara ii | ME. en: sar? usulle ekallimesi yapılacaktır. teminat ve gartnamesinde yazlı vesıik Je »misyona makbuz muk&bilinde vermeleri Mi, ihtilâç içinde çırpınan yüzüne b Hicran boğazını görünmez bir sıktvormuş gibi boğuk boğuk kekeli; vek; kendisine acı bir istihfafla b kocasının ellerini tutup sıktı: :— Ne oldu Siret? Hastalandınız m Yarybbi bu ne hal?! Siretin buz gibi donmuş elleri sert « çe bir itme bareketile geri çekildi. V tamire çalıştığ: kırık ve parça parça — Hiç bir şevim © yek -diye verdi- biraz yorzunum işte o kadar. Gördüğü hokarelin acı sillesi al sendeliyer #enç kadin bir adım çekilerek: Endişemi mazur görünüz |bilâi- feka* size sormak istiyordum kiş İ Sİsnazmoza tutulmuş gibi titrediği gö İrülüvondu. Siret gözlerini onun solgu vüzünden uzaklaştırarak kapıya do bir adım att: — Allah rahatlık versin! Hivran san bir Favretle; Ösle olsun -iedi- Siret geri dönerek bir şey söyl *stedi, fakat gene vazgeçerek kapıd cikin. Dışarı ciktiktan sonra içel kulaklarına akseden ince. acıklı i bir kaç saniy kapının 5: . İçeride yapa yalnız. yardımsız ağlıyan dünyada & Arkası var, i > N N

Bu sayıdan diğer sayfalar: