3 Nisan ( Amerika Mektuhbları | İtalyanlar Amerikada nasıl propayanda yapıyorlar ? Floransa müzesinin en kıymetli eserleri şehir şehir | gezdirilerek halka teşhir olunuyor L Amerika hasusi muhabirimiz |. Safa yazıyor | Amerikada en fazla beğenilen tahlolardan «Venüs» ün doğuşu 1909 un ilkbaha rnda San-Farnisko « dü açılan beynelmilel sergiye İtalya hükü - metı Ploransadaki sa- DAYİİ nefise müzesin den İtalyan rönesan- sına aid 2R parça yağ- li boya tablo, mer - met ve tunç heykelle İştirak etmişti. Ser - B'ye tarihi eserler ba kımından başka hu - susiyetler veren bu kıymetli Asar, sergi der sönra hemen geri alınmamış, bir müd det Şikagoda halkı teşhir edilmiştir. Ha len de Nevyorkta me raklılara arzolunmuş bulunmaktadır. Bu şaheserler ara sında, hiç şüphe yok kien çok dikkate çarpan ve alâkayı tp; lıyan o Donatellonun © (044) Gm i» ve Bottigellinin (1490) Venü - #ün doğuşunu tasvir eden büyük tablo- anıdır. Bottigelli bu tabloyu bir şiirden ilham slarak yapmıştır. Şlir, İtalyan rö- besansının mühim simalarından edib Po- Mtianındar. Polikisn bu şirini 44 üncü Merin sonlarına doğru Lorengo de Medici- ye ithaf #derek yazmıştır. Şair Venüsü tasvir ederken şöyle di- Doğdu deryadan nes'e hürriyetle, Yüzünde nuru ilâhi olan bir melek. Fakat tuhaftır ki, ressam Venösün yü- Em nürun parlaklığın: değil, hüznün de in vermiştir. Tablo o kadar yüktür ki, teşhir edebilmek için vak pu buna geniş bir salen ayırmak icab e miştir. Salon daima san'at âsıkln, kap boşalıyor. i Bu salonun yanında heykeltraşinin bü- yük piri Michelangelonun rermerden «Bir gençlikEn çok alâka toplıyan bir eser: Raphaelin 1517 de yaptığı tablo nefis bir şaheseri, (Madonna ve çocuk) bulunuyor, Michelângelonun eserine (Madonna ve gocuk) u mevzu olarak alan (5. Bellini (kardeşi Fatihin resmini yapmıştır) ye aid 1515 de. yapılmış olan levha müzenin dördüncü salonunda alâkayı çekiyor. Bu levhada (Madonna ve çocuk) tan maağa iki de fazla figür ver: Biri Meryemin ı2 kardeşi, diğeri Hazreti Yahya. Be) - İini bu eserinde san'at inceliğinden ziya- de din hislerini göstermiş vı İmiyet fcudi e bir masu- vermek için çocuğun başını, vü - nden çok küçük yapmıştır. Merye- İmin Kız kardeşi de sarışın tasvir edilmiş. Bum yanlış bülenlar pek çele, Halkın en ziyade beğendiği eser Rap- ğerleri gibi Madonna ile çocuğu tersim etmiş. Onun muvâffakiyei daha ziyade “Devamı 11 inci sayfada) SON POSTA Son Postanın zabıta romanı, 7 Tarubyadaki Boğazpalas otelindeyiz. Bu otel, İstanbulu canlandırmak, bu tari. hi şehri Avrupanın turistik bir merkezi ha- line koymak teşebbüslezinin birinci eserle - rindendir. Büyük bir bankanın xoyduğu ser. mâye İle vücude gelen yalnız binasının fer. taslsatı ve mükemmel konforile de İstanbu. Yun, hassaten Boğ: n yegâne lüks yeri - dir. hi Ya n lmarından sonra, n er zel köşesi olan Boğaziçinin ihyasi için hazırlanan programi henüz tat - bik edilmeden mili sermaye ve teşebbüsler. le böyle güzel bir otel yapılması hem büyük bir ihtiyacı karşılamış o hem de Boğaziçine bayran olanları sevindirmişti, Şimdiye kadar, İstanbula gelen ecnebi r için, onların ietirahatlerini ve eğ. mi temin edecek konforlu oteller ve lokantalar, eğlence yerleri olmamasından gi. kâyet ediliyordu. Doğazpalas, işte hem bu şikâyetlerin mad. di bir cevabı, hem de bu noksanın zavvetii bir karşılığı oluyordu. Pilhakika, otel açıl - dıktan sunra, yapılan propagandalar saye sinde son senelerde Lübnana ve İtalyan s9- hillerine akır eden Mısırlı seyyahlardan (0- ğu birkaç ay kalmak üzere bu sene Boğazi. çine ve Boğazpalasa gelmişlerdi, Yaz i İstanbula gelen Ankaranın bütün yüksek memurları, birçok (o meb'uslar ve muhtelif memleketlerden gelmiş olan ecnebi turist . rağbet görmüştü ki iki ay sonra yeni bir kı, sm ilâvesine lüzum hâsıl olmuş ve oda mev oudu, 200 den 350 ye çıkarılmıştı. Bu suret. İle, Boğaziçinin harab yalıları yanında bü - yük ve modern bir otel vücude gelmişti. İstanbul Belediyesi, bu sene, İstanbul fes. #iyalinin bâlosunu Boğazpalasta vermeği ka- rTarlaştırmıştı, Çünkü bu otel hem salonları, her: de, büyük ve zengin korusu itibarile böyle bir kır balasu için, Beylerbeyi sarayın. dan da, Tokatliyandan da daha müsald gö. rülmüştü İşte, bu gece Bofazpalasın eldden san'at - kârane surette tenvir ve tezyin edilmiş olan jJaalo ımda festival balosu verilmekte: İMemilekelin bütün üst tabakadaki (o maruf insanları, kordiplomatiğe mensub kimseler, metuzlar, turistler, artistler, bü aradı Şe » hir Tiyatrosunun maraf almaları, tanınmış gazeteciler bepsi burada, Tatlı, alık, mehtablı bir yaz gecesi, Bah. geden gelen manolya ve her biri birer canlı ve rengârenk çiçek olan kadınların dekcite vöcudlerinden intişar eden enfes (o kokular salonların havasını kaplamış, sıcaktan bu- nalanlar renkli ampullerle tenvir edilmiş 0. lan koruluğa dağılmışlar. Küçük bir korldorla ayrılmış olan iki bü- yük salondan birinde Macar kadın orkestra. sı, diğerinde de büyük ve yerli bir cazband çalıyordu. Ortadaki müstatil salonda (belediyenin resmi büfesi kazırlarımıştı, Göz kamaştıtan bir güzellik ve ihtişam taşıyan bu bilfenin başı hayli kalabalıktı, Otel idaresi ayrıca &o İrunun münasib yerlerine de büfeler Okur. muştu. Otelin üçüncü katında da oyun oynan . yordu. Para hira: ve oyun merakı, güzellik. ler arasinda gülerek, eğlenerek, dans ede - rek bir gece geçirmek arzusuna galebe ça - İlanların bepsi bu katta toplanmış bulunu . yorlardı. Ortadaki büyük masada rüjet sa - âtlerdenberi devam ediyor. Kenarlardaki kü çük ve yeşil çuhalı masalarda da poker var. Cazbandlar, münavebe ila durmadan ça . İyor; gençier dans etmeden yorulmuyor. Sa lonun bayılır! havası içinde elele göğüsğü. Büsr gelen sevgililer zaman zaman hava al. mak için bahçeye çıkıyorlar. Herkes eğle - niyor, berkes gülüyor, herkes çiyar ve her. kes oynuyor, Ve süatler ilerledikçe nes'e ve getaret artıyor. İzte, böylece bu seneki festival balosu çil. gın bir neş'e içinde sabahın sant beşine ka, dar devam etti. Artık yavaş yavaş (o herkes çekiliyor, Otelin rıhtımına omotörlerin biri yarasıyor, biri kalkıyor, Gene asfalt yol bo. yunca siralanmış olan yüzlerce otomodii de sıra İle kapıya yanaşarak müşterilerini al - mağa başladı, * Şimdi. herkes dağıldı. Salonlar ta - mamen boşaldı. Otelin müşterileri de dairelerine çekildiler. Umumi salon - Tarı derhal temizleyip hazırlayan gar - sorlar. hizmetçiler bile yatmağa gitti- İler. Daha bir şaat evvel musikiden, kah. kahadan inleyen salonlarda şimdi de- rin bir sessizlik hüküm sürüyor. İşte koridordaki saat beşi çalıyor. E- vet, bir, iki, üç. dört. beş... Fakat bu ne? Saatin dandanlarını müthiş bir çığ rile do-|hnelin 1517 de yaptığı tablodur. O da, di-İlık takib etti. Bu bir kadın sesi... Bo - ğuk boğuk yükseldi ve ölelin koridor. larında akisler yaparak uzad: gitti. Ar- İkadan hızla bir kapı açıldı. İşte; şu ka. kalideliği, ihtişamı ile değil bütün modern| 1 | ler, bu otelde kalıyorlardı. Otel, o kadar çok|$i Sayfa 7 KELİMENİN ESRARI pı... Başı boneli, genç bir oda hizmet- dışarı fırladı. Dehşet içinde oldu- ğu halinden belli... Gözleri yerinden fırlamış, benzi kül gibi olmuş. Bütün wücüdü zangır zangır titriyor. Korido- ra doğru koşmak istedi. Fakat yepa - madı: sendeledi. Düşeceğini anlayın - ca duvara dayandı. durdu. Çı, yanlar, odalarından çıkarak ona doğru a başladılar. İlk koşup gelen ka oda hizmetçisi oldu. Arkada- bitkin halini görünce şaşırdı: Ne oldu Eleni? Niye bu kadar ba- ğırdın? Eleninin korkudan dili tutulmuş gi- biydi. Bir şey liyemiyordu. — Ne oldu canım söylesene?. Yarı baygınlık halinde bulunan ka- dın kendini toplamağa çalıştı. Büyük bir gayret sarfederek yanındaki oda kapısını gösterdi ve titreyen dudakla- rından şu tek kelime çıktı: — Ora Ve Eleni akabinde yere a . Kadımcağızın etrafına toplanmış ©- lw müstahdemin hemen kendisini ku- caklıyarak bir kanapeye yatırdılar ve ayıltmağa çalıştılar. Bu sırad nüz odasına da! yu çekilmiş iken gürültüyü duyan otel müdürü del çıkageldi. Müdür. daha smokinini bile çıkarmağa vakit bulamamıştı. Tam 80- yunup, dökünüp bir banyo alarak de- Bksiz bir uykuya dalacağı sırada ya - pilan bu münasebetsizliğe hayli canı sıkılmış olmalı idi. Kalabalığa yaklaşınca sert ve âmi - rane bir sesle sordu: — Nedir bu gürültü c#mım? Kimdir bunu yapan? Eleniyi ayıltmağa çalışan metrdö - tel cevab verdi: - Henüz ne olduğunu anlayama - dık. Fakat mühim bir mesele olsa ge - rek — Mühim, gayrimühim orasını sor- muyorum. Yalnız ne olduğunu öğren - mek istiyorum. Bütün müstahdemin ayakta © sessiz duruyorlardı. Eleni ayrılmak üzere İ- di. Otelin. müdürü Haşim, müşterile - rini iz'aç ettiğine şüphe olmıyan bu gü rültüden hakikaten çok sinirlenmiş i - di. Adamcağızın kızmağa da hakk: var- dı. Herkesin tem uyuyacağı bir sırada böyle gürültü yapmak bütün müşteri - ler: siniriendirebilirdi. Sonra hassaten, Yazan: İhsan Arif Oteldeki feryad Hizmelçinin gösterdiği (o daireyi hafta evvel, meşhur un değirmen sahibi sayılı milyonerlerden bay / tutmuştu. Ondan sonra burakla Arjan- tin sefiri üç gün kalmıştı. Şimdi rayı uzun bir müddet için günün ik şöhreti olan artist Sen'ha tutmuş « ri tu. Seniha. çok güzel ve çok zen kadındı. İstanbul zenginleri muhkitin de Miloviçten. Mar! Bel'den daha far la süke yap Bir Türk kadını idi. Mazisi hakkında kimse fazla £ bilmiyordu. Hakkında dönüp r etler. dedikadular o kadar o kadar muhtelif ve o kadar birbi zd şeylerdi ki cağını bilemiyordu. Birkaç kere e işti. Son ıolan 4 vetrol kralı onu, bir gece, bir sefaretanede V ci kocasından ayrıldıktan sonra uzun müddet dul kalan ve bülün erkekleri çileden çıkaran güzelliğine rağmen fu& la düşmemek kaygusile nisbeten ki h ve münzevi bir hayat ya: ha o sıralarda m nuyordu. Binaonal petrol kre Dun için İ idi. Heri lak kafasına, kazma dişlerine, yaşlılı » #me bakmadan teklifi kabul etti. Ev - lendiler. Amerikaya gittiler. Seniha, Nevyorkta bir müzikhol artisti ile miş. kocasından ayrılmış, o da sev» gilisile beraber çalışmada başlamış.. İstidadı olduğu için. çabuk yükselmiş, müzikhellerin, büyük barların sayılı artistleri sırasma geçmiş Ve Şarklı bir kadın oluşunun uyandırdığı teces « süs ve merak yüzünden çok tutulmuş ve bir gün gelmiş bir yıldız olmuş Ona (Şark yıldızı) ismini takm Hercai meşreb tabiatlı olduğu i muş... Sırasile birkaç iş ve para kt: na metreslik temiş... Herifleri Wes zamanda müthiş bir surett, sovana çevirmiş ve bir gün ansız'n A. merikayı terki ek Londraya gö'miş, orada da bir müddet çalışmış, sar'atile elliğile burada da bir muhit varat- Bu maceraperest kaklın İöndra- nın sisli havasını ve viski kokan erkek- lerini beğenmemiş olacak ki İngiltere » de çok kalmamış. Avrupaya çiş, Orada bir çok yerler dvlaşmış, bir cok maceralar geçirmiş. Bu maceraları â « rasında kendisine h servet temin eden akları da var. Rivayete ba kebrsa, iki krala gizli metreslik etmiş. Avrupa sahnelerinde de bir yıld parlamış. Senelerce aşk. presi vet topladıktan sonra memleketine dönmüş... Fakat, bunlar hep rivavet, savla,,, Aslını kimse bilmiyor... Her - kes, bu güzel kadın hakkında bin tür. Jü şey söylüyor. Şimdi. Boğazpalas, Seniha gibi ismi dillere destan olmuş bir o beynelmilel mış ge, . sep» ecnebi müşterilerin bol olduğu böyle) artistin oteli olmakla müftehirdir. günlerde olur olmaz münasebetsizlik - lere meydan verilirse otelin kredisi dü şerdi. Fakat, Eleni de otelin en tecrübe €- diliniş, en işküzar kadınlarından — biri idi. Onu daima en ziyade itina edilme - si lâzım gelen müşterilen emrine tah- sis ederlerdi. Herhalde. onun böyle herkesin uykuda olduğu veya uyuma .Jbir bayat yaşıyordu. ğa çalıştığı bir saatte acı acı bağırması)doğru olarak bilen bir kimse Seniha, İstanbulun fekir san'at mu» hi“ için bir büdise oldu. Aylardanbe - ridir ki halk onu çılgınca alkışlıyor. Burada prestişkârlarından mürek - keb bir kalabalık etrafını bir hâle gibi çevirdi. Seniha, İstanbulda (oçok esra Onun içy yoktu. ve düşüp bayılması için mühim bir se.|Bu saydığımız şeyler onun hayatında beb olmal: idi. Haşim, gözlerini açıp!bulunabilen ufak izleridir. Dün şu korku ile etrafına bakınmağa başlıyan İmüküm iddiayı da ilâve edebiliriz: Eleniye yaklaştı: — Ne oldu Eleni? Bana söyle! Senihanın bütün bu maceralarına rağmen, ismi cismi belli (o olmıyan bir Eleni parmağile biraz evvel çıkmışladamın el'an karısı olduğu da sö; olduğu kapıyı işaret etti ve kekeliye - (mektedir. rek tekrar: — Burada!... Diyebildi. l Bu adam kimdir? Onu şimdiden an. lamamıza maalesef imkân yok. (Arkası ver)