27 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

27 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İNE Nüyman gene soğuk ve Hiksyid tavri- takınmıştı — Bizim de gideceğimiz yer hakkında hiçbir Gikeimiz yok. Şarka diye çıkarız, Aklımıza wer garbe sapar. Size yardım Sdetti bir vaziyette | olusidığımız. İçi Sok mütesssifim, k O Bu sözleri anlamamış gibi dalgın Or şa , © Ben de yalnız başıma olsam hiç dü- Binmem, Fakat bir kadınla bu tehlikeli yollarda dolaşmak büyük Bir Motyafsıze ÜR Olacak” Karkın, teeşsürle Başını eğdi: — Si? beni düşümmeyiniz Baybars! Çölde olsün, dağ başında olsun, her yerde Sizi takib eder ve yanmızda olduküun sonrü hes fedakdr'ığa katlı. — İmkinaz Fatma! Artık her şeyden evel senim rahatım dü Seni *miw bir yere bırakmadan hiçbir tarafa gidemem. Dur aklıma bir fikir geliyor. Arkadaşlamına ihanet etti amma bona karşı daima hürmetkârdir. Seni kısa bir müddet içim Gerk hâktminin yanma br taksam nasl olur? Buraya en yakm ve €n emin yer orası, — Fakat oraya kadar yalnız mu gide- ceğim? Nayman atıldı: — Eğer bize itimad ederseniz hemşi- remizi Gerk kalesine kadar götürürüz. Baybars, büyük bir sevinçle genç 4 damım ellerimi tuttu: İkadının göz yaşlarını sildikten sonra A- İnkboğa ile Naymantın el'erini bütün kuv- vetile sıktı: — Artık gözüm arkamda kalmadan yolumz gidiyorum. Ön güne kadar mr hakkak Gevkte bulumacağım. — Zevcenizi kat'iyen merak etmeyin! Bir kına hata gelmeden Gerke kadar götüreceğimize and İçiyoruz. — Buna eminim delikanlı! İ Yeda ridaları, kılıç ve kırbaç şakirt Tarı avasındi şaha kutkam kükeylinlarm üçü şimale, biri şarka doğru uçup giti : e ZEYNEB « filiyor müsun Narman o pehlivan Pile kadım'ar için me derdi? .— Sonin şu pehlivarimdan bıkfım be ihtiyar! Söyle hatırı kalmasın, — Benim ünlü yoldaşım yiğit alplara İdama aadırlardan kaçmak tavsiye eder- İdi. Oktay Hah dna carivelerinin en dil- | Ekonomi te'kikler (Baştarılı 7 wei sayafaday Bâzı iktısadcıların kanastlerine göre, İtalyanların Habeşistandaki müstemleke siyasetlerinin rmuvailak olamayışını en mühim sebeb; İtalyanın iğinde yüzdüğü maf sıkmtıdır. Pramsş O akademikycdi Toronun yazdığına nazaran İlalya hükü- meli Şârki Afrikada 4000 kilometre w zunluğunda bir demiryolu Yapmak meo- buviyetinde Kafmış. İalbuki demiryolu. mun beher kilomefresi bir buçuk milyon lirefe malolmakta imiş. Diğer taraftan yapılan yolları da hiç dürmadan tamir “Son Posta, nın Hikâyesi İckiden sakınınız! Çeviren : Fsik Herenren Medeni âlemden iki bin kilometve W- zâk olan bu Yukon sahillerinde adelet! ileselesi pek iptidei bir şekildedir. Adâ-| letin tatbiki, kendisi gibi madenci arka“! daşları tarafından seçileri ve verdiği kar rârlar Kabili nakzolmıyan Mark Obriyen târafmdiem vukabulürdü. Sükinleri, bay”! dür, sarhoş, Obriğeni sandala atarak gözdüler; ve bir tekme ile sandalı uzi Taştrdıfar. Mark Obriyen, ancak, ertesi sabah uya nabilmişti. Bir gece evvel yuvasladığı viskilerden midesi, ağzı zehir gibi acı vg bis firm gibi yanıyordu. Hele başt. hem etmek zerurefi his olmakta imiş, Gün- İfa aşağ, hırsız ve katillerden mürekkeb içinden, hem de dışından ağrıyordu kü Habeşistan yağm madiyeri tahrib etm imiş. Bütün bw hafler, Habeşistandan İtak yaya ihrâç edileni malların maliyet fiatı üzerine tesir etmektedir. Velhasıl Habeşistan İtalyaya | iptidaf| madde temin etmediğinden başka, İta1, | Koğutardu. Müerim, bir sandala konula- ağır yanların zayıf ekonomisi üzerine bir şük olarak yatmış bulunuyor. Hatan ÂK Ediz Sinema: K hi 3 Şarkın Ha'ivpğu B'uyor (#aştarafı 6 ncı sayfada) Ecnebi fillerin tercih eden Misirli- lârın yüzdeliği ancak «şüzde ons bul- 'lirdi, Ki bu da, müerime, yüzde Dir şans- #haktadır. Bunlar da ingilizce, fransızca, |la soğuk ve buzlu olan bu sehmde yapi- alamecs bienlerden mürekkedir. — En fazla beğenilen ecnebi filmleri malini bırakırdı. hangileridir? — Er çek Beğenilen Amerikan filmle. | rilmeksizin nehre sahverilirdi. Bu ise basittir. Harbi Umumiiden 'ölmek demekti, Mark Obriyen, tam bir ridir. İzahı işti. Bir gön kire pehiirinı “NU Amerikalılar filmeilikte çok çalış- nasıl buluyorsun diye sordu. Kız aramız- da hiebir şey yok dedi, Buna hayret e- den Oktay derhal pehlivan: sorguya çek- 4. Kocaman delikanlı hakana: Eğer ben bir kadın'a meşgul olursam bu yiğitliği kaybederim» cevabmı verdi. mışlardır. Çok güzel filmler vücude ge tirmişlerdir. Onlarda yalmız teknik kud- reli değil, ayni zamanda mali Kudret de yüksektir. Bu yüzden muvafiakiyete, rağ- bete hak Kâzanmaktadırlar... Mülâkatmıza nihayet vermeden şunu söylememe müsaadenizi dilerim, Misir Üç yolcu Gerk kalesine çıkan yokuşu dnemarılığı muhakkak ki dev adımları — Size her zaman eminim delikanli! termerriten Ankboğa genç yoldaşma bu! te ilertiyecektir. Bugün mübalAğasız di- Siz tam bir Türkeönüz ve bana bu iyiliği Hkâyeyi anlatıyordu. Navman dört 5s$ vebilirim ki Kahire Şark sinemacılığı- de yaparsanız hayatta ik defa olarak adım gerisinden gelen Baybarsın kars. men Hofivedu. sıfatım bihakkın kazan- borçlir kaldığım iki İmsan ölaesksinz. Arıkbeğa, gözümün çapaklarını sile- rek, Naymana fers ters baktı: — Fakat Nayman! — Hayır ihtiyar! Evvelâ Gerke gitme- miz icab ediyor. Her şeyden önce haki- Kâten pek müşkül bir vaziyette kalan yol arkadasımızı düşinmeliyiz. Sız de, Üyle fedakârlık. iyilik gibi bizim dili; kurlari»! mizde yeri olmıyan Ke'imeleri İvetin seni bu kaleye sürüüklediğin; kesfe- mayın Baybars! Bu sözler alay gibi geli- yer bana, — Peki öyle olsun delikanlı! sonra istediğin gibi konuşacağım. — Haydi Arıkboğa!, Şimdi vakit kay-! betmivelim, Gerke erken varmak derhal yola okmalıyız. lu / Ba bİr sev vazm de bizi * eşyam. ak oemeyin! Petddm sark Zarağım. İ Bavbars hemen Gerk hâkimine kasa | bir mektub yazarik i İle Mavrmanın mezivetl bahsetti. Afları Birkac mıslardı. Baybarsın karısile Sem Pastanın tefrikası: Li Gene (o Hicramn leveğini düşünüyor &zab o duyuyordu. ? Bundan << k yapmak için geldik. l bir adamdır. Maamefih fetediğinizi yar” na yan gözle bakıp kaşlarını çattı: — Ne demek istiyvesun ihtiyar? mış bulunmaktadır. Biz Bu s'fatı meuhâ- faza elecefiz ve ondan yükseklere çık - — Yani şına demek istiyorum ki sen | mağa uğraşicağız ve muhakkak ki mu- diyorsan muhakkak Pilenin nasihatine Luymalısın, — Ben hiçbir zaman Kadınlarla meş- got olduğumu hatırlamıyorum. — Peki kiç hatırımızda yökken bu İdemiyecek kadar cahi" değilim. — Aldamıyorsun Boğa! Biz buraya bir! gn, müstahkemi ve en sağlmaıydı. Bir 23- Gerk seyahat? nereden citi. Hsvigi fv-| i biz başka terafa gidecektik! de hâlâ babadırbk hevesini muhafaza c- | vaffak oldcığız... arzusundayım. Nayman sapsarı olmuştu: — Vazifemizi her şeyden üstün tuta! yorum. Buna emin ci Boğa'. Dedi, Kale kapısına gelmişlerdi. Kısa bir kontrolden sonra içeri girdiler. Kar- tal yuvamı gibi bir yer olan Gerk kalesi, 6 devirdeki Filistin kalelerinin hemen; man'ar haçhların eline düşerek Salâhat- — Önce Baybarsı atlatmak isterken tin tarafında güçlükle almabilmiş ve © boğayı Kandıracaksın hat, ' t için | Gerk kelimesini duyunca mt iyilik yap- nun ölümünden sonra şu beyle birlikte sylta. Tak aklına geldi”. Benim gibi bir kart müstakil bir prenslik haline girmişti. Üç yolen şehrin büyük çarşısından ge- — Böyle söyleme be ihtiyar! Ben Ger- çerek döğrüca saray meydanına gittiler. ke böyle bir sebeb olmadan da gelebilir- Etrafı iki kat sur ve derin endeklerle dim. igevrili olan Gerk hâköminin sarayı tam, — Fatihüddinin sarayna (girebilmek bir kurunuvusta şafosuna benziyordu. «— Hiç bir tarafım ağrımıyor. remden yaralandım. — Hafif bir şey. Galiba beşmıza|tabuk çektim. Fakst sizin hiç Bir su - di İkunuz.. teksiriniz olmadığı halde. ne «İRüZ. — Biktün kabahatler benim. cezanı (rum, sa$ dakikada hazırla-| mem. Yalnız sana, vazilemizi ihmal ede- — Emir Aldettin burada mı? çeğm biraz cek bir çağda olmadığımızı hatırlatmak” — Emin olunuz bir şey değil #fhassa o Arıkboğa| içim ancak böyle bir vesile lâzımdı. Her.! oArıkboğa birinef swrun kapısında a- erinden sitevisle| kesin gön'ünc daha fazla karışmak iste- tından inerek möbetçilere sordu” olan bu «Kırmızı öküz, adındaki kampta Öbriyenin verdiği cezalar münakaşa da- İhi edilemezdi. Buralarda, gece gürültüsü, sarhoş'uk hiçbir zaman cezalandınimazdı; buna mukabil hırsızlarla, katlley kamptan Tâk skip giden Yukon nehrine bırakılır- dı: Sanda! akmtıya kapılarak tâ Behring boğazına kadar sürüklenebilirdi. Ba yoleyluğa çıkarırken | hırsızlara iki haftalık yiyecek verilir; Bu suretle' kamptan bin kilometrelik bir mesafede bulunan misyonerlerin yanma ü'aşmak fırsatı bağışlanırdı. Yaralamak cürmünü | irtikâb edenlere, üç günlük yemek veri-| cağı müthiş seyahati tamamlamak ihü- Adam öldürenler ise; hiç yiyecek ve- huzur ve vicdan rahatlığı içinde arka-| duşlarından Birini paralıyan Jak Arizo- neyi mahküm etmişti. Sahile toplanan! bütün alt arayıcılarının huzurunda bir” sandala Komulan Jak, yanmda üç günlük| yiyecekle nehrin kuvvetli akıntısına b- rakıldı. Obriyen, Jim Lâfrizenin barına ada leti yerine getirdikten sonra gitti. Bu Jim de az kuürnuzlardan değildi haf. Öbriyenin keştetmiş olduğu altın da-! marını kolluyordu. Bar sahibi, hâkimi, yeni getirttiği bir viski sandı ğırmr bulur duğu düklkünm arka kısmma davet ede! rek, ikramla Beraber arazisini satın al- mek üzere on bin dolar teklif etti, Obri karar vermezden €vvel bi fe- fis viskiden bir iki bardak indirmeyi 0- nutmadı. Razı olmak üzere ikeri, iki or-| tağr Çarbi ile Lukler yanma geldiler. Münakaşa tekrar başladı. Soğukkanlılı- ğı muhafaza eden Jim, bir bardağını bir dolira satabileceği bü iv marks vis isini feda ederek nihâyet o Obriyenden imza alabi'di. Eh, alacağımı almıştı yal Artık bu öç sarhoşu daha fazla içeride ahköymakta mana yoktu. Bardan kapı dışarı edilen üç sarhoş yalpalaya yalpalaya Yukan sa- hillerine doğru uzaklaştılar, Son derece sarhoş olasi Obriyenin bir! kofundan Çarbi, diğer kolundan da Lök-? ler tüttuğu halde nehrin kenarına geki-) ler. Orada bulnnam ağaçlardan birine bir iple bağlı duran sandah gören Çabrinin aklına bir muziblik geldi; bunu Löklere de açtı. Bu buluş Löklere de pek hoş gö- riindü. Tam bir anlaşma ile, bu iki kafa- in azizim -diye. Hicrama yak - ket ettirdi, İçini karamış olacak. İlaşyordu. Kabzamı tuttu. i an Siz bendin nde tedaviye muh.) Siyret evinde, kendi yalağında ya-|mek bu kader mülrim. taçımız.. bir kaç sat içinde adeta değişti z — Sizin için duyduğum iztırabden.. — Bende hiç bir sey yok ki. — Az mı korktunuz. az mı üzüldü - yüzünüz tan bu genç kiz İçin nesil bir Hsan kul. anaenktı” Dökfora da bu benim “ni - serılımdır diyemezdi ya. Kizararak: -— Hanmefendi benim otomebilim- de idi, birdenbire nasi? oldu bilmiyo « »m; otomobil bir mağaza - ine suplaridı. İkimiz de vara - nın vitrini landı... görülen bir tahkikat çıkmış. | . — Basımın neresine? Hicran sözünü biteremmedi. kapı açı-| o Doktor bir dalika sustu. Sonra gü - bir polis vak'ası daha ayd» da u-) — Belki de kananmıstır bile dok -İlarak doktor Nihad göründü. Siret bü- |lümsiverek Hicran biletini bıraktı: tr. Elbet böyle bir Me ebay adli tor selireeve kadar çok Iğkırdı. etme .İvlik bir sevinçle santimi dostunu kar -| - — Mueibi endise bie bir şey vok zum bir takibat ge &a bir mesele işiniz. sıladı. N v ledi- ve sargıyı okaldırarak Halbuki ortada bir de başi li ler söle çeğirimi? Genç okter ekin ve müsfik tavir verdı, Bu elim düşünceleriniz yüzice| Bicrana dikkat ve tecessisle bakar ksk hissettirmemek mümtün olduğu kayıdsız ve neş'eli görünmiye çalıyor? du. Hicran ıklâmartme Siretin yardım: ke içerken korkak bir sesle sordu: “ bu kaza, hiç bir şeyin Nasık oldu İOrerstör Nihad Tzeli.. — Bu kadar meşhur bir operaföt bu kadar kücük bir yara için çağırılır mı? — Yaradan yade vücudünür ve sinirleriniz yorgun. Onların sükünu için bir dokforun tavsiyeleri Hizm. nde|dır. Hem çok samsimi bir dostumdur. Bu esnada Hicran Siyretin. üzerine m bil kazası. biraz kan sızmış olan sargh kolumu havası yaratarak: — Ne var azizim? Ne oldunuz böy- — Biz bir şey yapmadık. Hastanede le?! Yatakta yaralı bir gene hanım aY|barlad'lar. av sizin de kolunuz bağ. Kiminle çar nistmız.. futbol maçından mı döndü - — Hayr azizim dekter. bir olomo - — Bastaneye m! pittiniz? — Biz gitmedik götürdüler, Hem de icankurtaranla. — Mesele mühim bir şekil ##mış. — Maalesef öyle. -- Oltmmobil kazast mı? Hammefen-) — Şimdi uğraş dur. kazanın tesbiti, zannettim. görerek heyecanlı bir sesle: te pon ? Siret izahat my 23 ele di di e yaralmmaylanl İk | GL mi aklama Dice Be yormamak için kısaca geçti. Siz şim — Benimki hiç bir şey değil. Tara bakayak arkadaşı Siyrete teces - — Çok şikür hafif — Nasıl hiçbir şey değil. Baksanıza İsüsünü anlatmağa çalışıyor, ve: — Beni hammefendiye prezante et. bet sorgu. suak. — Evet. bir çaresini düşünürüz el. — Fakat müddelumumi işi. bırakmaz Çünkü büyük bir sivrisinek bütün gece yüzünü. ırmış ve davul gibi şişirmişti. Göz kapaklarını zorla açarak etrafına bir göz attı. Eyvah! Makvolmüştu. Yahad da kim olduğunu unutmuştu. Bulunduğu bu yeri hiç tanmuyordu. Adeta mazisini j arusmmuş, hastalanmıştı. Ansızın, baş parmağın tumağı alte nâ loplanmış siyah bir kan lekesi gözüne ilişti. Nikayet kendini tanyabildi. Aca yib parmaklı olan bu eller Mark Obri- yene mi aiddi. Bundan sonra ateşi oldu- Bumu hissetti, Sandala çarpan bir dal, sanki odasın- da imiş te kapısına vuruluyormuş tesiri- ni uyandırdığı için: «Giriniz diye ba ğırdı. Bir lâhzalık bekleyişten sonra İçe- ri, hiç kimsenin girmediğini görümce kız« dı ve komurdandı: «Peki canın girmek istemiyorsa, orada kal!» Vakit geçiyor ve Obriyen, hâlâ neye uğramış olduğunu anlıyamıyordu. Yattı. ğı yerden duğrularak gözlerini adamakıl- İs açtı. Bu açılış ona biz sandal içinde ve Yukantm çamurlu suları üstünde bu lariduğumu arilattı. «A, bu da ne demek?» Başını elleri aramna alarak düşünmeğe başladı. Dürderiberi scaba neler olmuş- tu? Yavaş yavaş müthiş bir düşünce ka» fasımı satıyordu. Bu düşünceyi kafasm- dan uzaklaştırmak istedi, xmivaffak ola. madı, Demek © da birisini öldürmüştü. Çünkü Bu sandalın içinde ve Yukonur suları üstünde bulunmasının yegine se- Bebi bu idi. Kampın kanunları başkaları için ne ise, dnun için de ayni idi. Anlasılem bi“ rini öldürmüştü, Muhakkak... Hattâ bir değil, birkaç kişi olacaktı. Elini beline at- tı, Bısağmı vekladı, Kı'ıf boştu. Müthiş bir korkuya kapılarak sandah gözden gecirdi, Sonra bayılmış gibi öldüğü yerd yale. Demek, ki sebebsiz birini öldürmüş ve kanunun en ağır Milkmünü yemişti. Ne- hirden bir parça su içerek doğruldu. İkt ıssız sahilin ortasında idi. Etrafında hiç bir sev görünmüyordu. İçkiye, alkole binbir lânet okumağa Başladı. Sanda', Behring boğazından iki bin İmil uzakta idi. Akıntının en kuvvetli ye- rinde olduğu için sandal sasite beş mil süratle ilerliyordu. Bu gidişle günde yüz mil yapacak ve Yukonun mansabına üç hafta sonra varabileçekti, Şimdi vegine düsünülecek şey kuvvetini toplaması idi. İki gün hiçbir şey yemedi. Ondan sön- ra sandalı sahil'ere yaklaştırarak yabani (Devanu İl inci sayfada) Hicran birden yerinden doğrularıki — Ke diyorsunuz doktor bey? De « Doktor Nihad hasta genç kadm teskin etmeğe uğraştır — Fakat siz sükünet bulunuz. Size bundan zerre kadar bir mes'uliyet yok. Ne olduysa zavallı Siyrete oldu., — Siyret bey için çok fena mı bir şey oldu?. — Cok fena değil, fakat ne de olsa cani sıkıcı. Heran müteessir bir halde: — Hep benim yüzümden -diye içini yaraya İcekti. Hepsi benim şüzümden, Zavalh Pir *İbakrktam sonre — Hafif vir çizgi. siz|Sivret bey iyilik yapayım derken ne — Evet bir arikadaşmı o çağırdım.İlerile odada derhal tescili ve enmivetİmi baöladınız. Biraz tentürdiyod ve Ok İyüvük bir felâkete uğradı benim sebe- sijer kullardınız m7 bimle!.. Siret derhal Karyolanın başma koş. tur — Rien ederim azizem beni düşün. meyin.. doktor görüyor musunuz? Has tama *eldş verdiniz. Doktor derhal bir reçete oyazmağa başhyarak cevab verdi: — Şimdi her şey yoluna girer. ha « nımefendi nahakyere üzüldü. Tahki. kat falan haş bir şey değil elbet fakat bir felâket sayılmaz. (Arkesı var) vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: