Araba Güneş oteli önünde durunca Sabriye atladı, Arabaeı alışkın bir ta- vırla, arabadaki erzakı otelin orkasın- daki mutfağa taşırken Sabriye de aşçı başıya talimat veriyordu. O sırada, otelle mutfak arasındaki bahçede bulunan koc#sı, otelin sahibi İhya Rahmi, karısını görünce: — Nerede kaldın Sabriye? Geç de- İl mi? Ya yemek geç kalırsa”, Genç kadın, zaten telâş ve heyecen içinde idi: — Çarşıda gezinmedim ya.. Yorsun ki banyoya da gitmedi — Tabit,.. Zannediyorum, ki benim otelin işlerine karşi lâkayıd olduğumu kamisin. İriyarı, sporcu bir genç gibi teşekkü Yü verinde bir vücude sahib olan İhya, karısının yanına otursrak: y iyeciğir diye güldü. Aldanıyorsun, ben seni ha- kikaten takdir ediyorum. Serinle hir vapur tesadüfli sonunda evleneli daha bir sene oldu. Ben bir sene içinde be- nim veziyetimin düzelmesine sebeb o- Jan. sensin, senin mükemmel idareçili- Bin. akışverişteki maharetin. otelin te- mizliğine gösterdiğin itina beni kurtar- dı. Yoksa az daha mahvoluyordum. Ge- çen mevsim. bu otelin bana altı sene- dir göstermediği bir rağbete maji ol. dum. Bu mevsim de... İçeriye - aşçının çırağı girdiği için İhya sözüne devam edemedi ve'Setriye çırağın sumtine cevab verdi; 5 — Patatesi haşlama ( yabarak kuzu pirzolasınm yanında gârnitlir verece - giz... IM numara öyle istiyor. Güneş öteli. iskeleden biraz nyak olmakla beraber çamlara yakın, mana. rası mükemmel olduğu için servisine yapılan itina ile hemen tanınmış; pan- siyoner olarak birçok müşteri temin etmişti. Sahibi olan İhya. dört, ben ee. ne bir acemilik devresi içinde bâbadan kalma serveti hemen hemen yeyip bi. tirmek üzere !di, ki bir gün Adadan İstanbula giderken vapurda Sabriyeye rastgeldi. Yanyana oturuyorlardı. Genç kadının cazibesi yüzünden onunla ko- nuşmak hevesi İhyada, mukavemet edilmez bir arzu halini almıştı. Bir bahane buldu ve konuştu. Ertesi Pazar için onn öğle yemeğine kendi oteline çağırdı. Bu suretle teessüs eden dost- Yukları pek çabuk izdivacla nihayet buldu. Fakat bu k4dın kimdi, ailesi,| - anası, babası kimlerdi? Şimdiye kadar ndsıl yaşamıştı? Hiç bir şev bilmiyordu. İhya Rahmi- nin evvelâ sevgilisi, sonra zevcesi olan bu açıkgöz. çalışkan, evine ocağına düşkün kadın hakkında bütün bildiği ©nun bir adam tarafından aldatıldığı. fena bir maceraya sürüklendiği. Sabri- SON POSTA CPENİZ ) Denizlerdeki seyrüsefer işlerinde eksik ve yanlışlarımız ( “Son Posta ,, nın denizci muharriri yazıyor ) Geçen günkü büyük fırma esnasın- da bazı günlük gazetelerde Marakaz vapurunun iki defa Bandırmaya hare- ket ederek !ekrar İstanbula döndüğünü okudum. Bu vapurda yolculuk eden bir arkadaşım da aş Aâdiseden mü- tessir olarak bana derd yan — Çarşamba günü yola çıktık, de- nizlerle üç saat pençeleştikten sonra İkaptan bizi i. İşin yolcular rkudan baş- n |mecede idare makenizmasının müşkül lerile karşılaştık. Kaptan İstanbuldan kalıncaya kadar burada bekliyeceğimi- zi söyledi. Bereket versin vapurda yolcular arasında bulunan üç arkadaş hepimize tercüman olarak masraflarını kendileri vermek üzere telgraf çektiler ve nihayet gece limana geldik, Cuma günü de #şni seyahati yenin bu adamın elinden güç kurtuldu-|. var ettik ğu, onun tehdidlerinden korktuğu, ona rasigelmekten çekindiği idi. | — 3 numaradakiler gitti mi? | Kucis: cevab verdi: — Evet, dokuz vapur Amma sabah sabah Çünkü oda boşal * Ben işin dedikodu tarafın: inceliye- cek değilim. Ancak bu gibi vak'alardan ders çıkartarak bir gazeteci osıfatile, ' İyüksek makamların nazarı dikkatlerini celbetmek istivorum. Bundan bir müd- rine yene bu sütunlarda ( yaptığımız tekliflerin kabul edilmiş olmas: bizi bu yolda teşvik ediyor. Fırima ârizi bir hâdisedir, Ne zaman vukua geleceği, ne şiddi velden kestirilemez. ane: olacağı ev- deniz şirket i umumi ted- rinden müm- kü az mütee m. yerle-| m t. Pansiyor 2 ti ar | — Müessesenin a 2 — Vapu Miiessesenin alacağı tedbirler Hisar hâdisesinde bava rasali istas- yonlarının ehemmiyetinden bahsetmiş- tim. Belki memleketimizin bugünkü bütçesi böyle geniş ve asri teşkilâtn kemmel,. Tam bumu konuşurlarken yukarıdan. en bi indiği duyul - Rahmi ka#orya fırladı ve gelen zata gülerek: İN mi var beyefendi? di- tesisine müsaid debili Fakat bis o. - / P sa vapurun vasıl olacağı iskele Ji- — Hayır, estağfirullah... Şöyle İF İman zeisleri oradaki fırtına vaziyetini plâja kadar gitmek istiyordum da ... | telerafla merkeze bildirmelidirler. — Arabayla mı gideceksiniz Tsiha| Bu suretle hareket bize üç fayda bev?. Yayan yarım saat kadar sürer... verir: ğ Sabriye, yeni müşterilerile görüşen | 1 — İdare vapurun o iskeleye yana» kocasına ım etmek üzere kapıya İşamıyacağını anlar ise vapuru kadar giderek: dırmaz ve beyhude kömür sarfiyatının — İhya, dedi. Belki beyefendi kum-|önüne geçer. saldaki plâjı tereih ederler. O zaman| 2 — Vapurun hareketinden evvel yayan gidebilirler... yolcuların o iskeleye civar olan verle- Yeni ikirdcllam, mermer zeminli, cak bir şey yok. Fakat Çek-| emir bekledi. Ve akşama doğru fırtına | det evvel (Hisar vapuru hâdisesi) üze-| ! 1939 harhi —i— Bütün büyük Nazi liderlerinden bana en fazla sempatik, sevimli geleni Göring idi. O ihtimal ki Rayfıştağın 1933 de yan- masından en ziyade mes'ul olan bir şahsi- yet idi, 1934 de de Roehm tedib hâdise - isinde, Hitlerin en çok itimad ettiği ta - rafları sıfatile kendisine Beriini temizle- me işi verilen adam da muhakkak ki o idi, Herhangi bir buhranda, Göring, sanki harbde imiş gibi, epeyce merhametsizdi. Bir keresinde bana, hakikaten takdir et- tiği, bayıldığı İngilizlerin, meselâ Francis gilizler olduğunu söylemiş, ve bizi ziya- desi'e «insaniyetten çıkmamaklaı tahtie eylemişti siz, insanlık nedir bilmez hir idi. Fakat bazı öyle cazibeli hasletleri, vasıfları vardı ki, cidden ken- disine şahsi bir sevgi duyduğumu açıkça söylemeliyim. Frav Göringi, ihtimal ki daha iyi ahlâ- ki sebeblerden dolayı, kocası kadar sev- dim. Madam Göring, tamamile yapma - cıktan, hoppalıktan uzak, bütün bir şef- kat ve sadelik enmuzeciydi. Madam Göringi ilk, 1937 'Temmuzun- da imparator'uk konferansının nihayete ermesinden sonra Pbrlini ziyaret eden Kanada başvekili Mister Mackenziekin- gin şerefine İngiliz sefaretinde verilen büyük bir öğle yemeğine kocasile birlik- te geldiği zemar tanıdım meği vardı. Madam Göring, doktorunun i mesini menettiğini söy li Ben, bu red key- etinin, fevkalâde güzel endamile alâ- adar olacağını hatırlattım. Cevabı, ha- yır.. hayır, «Hermann şişman kadınlar - dan hoşlanır!,» şeklinde oldu. Teklifsiz olmıya ça'ışmadığımı söy- liyerek özür diledim, ve fikrimce kadın- ların vüendleri, endamlarile meşgul ol- malarının yerinde olduğunu - söyledim, kanaatimce, dedim, gurur, kibir kadında ne kadar boş görünürse, erkekte o derece menfurdur. Madam Göringe kocasının kibiri, guru- İruna dair #htimal böyle densiz bir işaret. İte bulunmak, her ne kadar çocukça ve zararsızca da olsa, çirkin idi. Fakat onun yegâne mütsleası şu oldu: — Ya, öyle mi cidden. Ben, bir erkekte gurur ve kibirin bulunmasını beğenirim. Madam Göring bunu öyle sade ve ta - bii bir hal ile söylemiş, idi ki insan onu madı Drake gibi korsan. diye tasvir ettiği İn -| Hakikatte kendisi tipik ve merhamet-| sima | Yemeğin sonunda hamurlu peynir ye-| Eğer iş Görinye kalmış olsaydı patlamazdı Göring Nevil Henderson ile kn Onda Falstaff (1) kâri bir wi te zevki vardı. Berlinlilerin onu: larına dair çıkardıkları sayısız ne raları topladığı söylenirdi. Bu o ne Hitlere, ne de Göbelse benzerdi. Göringe dair olan bu fıkraların ekse- risi hoş şeylerdi, ve umumiyetle de onun nişanlara karşı beslediği iptilâ ve aşkın etrafında dönüyordu. Şimdi okuyacağı nız fıkra da bunlardan biridir: Hitler bir gün Tanrıyı ziyarete gider, Kadiri mutlak, Führere: — Adolf seni görmekten daima mem. nunum, Yalnız, o Herman denilen adamın bureya çıkmasına bir nihayet vermeni istiyorum. Zira her. gelişinde, yıldızlar" « dan birini alıp götürüyor.. der. Diğer bir fıkra da, bir otomobil sürü- feld mare- , ve arabasını delice sürmek guçile hâkimin önüne çı « karılmasına dairdir. Suçlu şoför kabaha- tin kendisinde deği, nişanl 1 karar « mayı uhutan feld mareşal, olduğunu söyler ve beraet kaza Birçok Almanlar gibi, Göringin de va- tandaşlarına karşı beslediği acıma hissi ne kadar az olursa olsun mareşal hay « varları ve çocukları severdi, ve kendi öz çocuğu doğmadan evvel, Berlinden 40 mil ötede bulunan Karinhalldeki evinin Üst katında, bü asır çocuğunun en sevdis ği oyuncaklarla dolu geniş bir oyun odası vardı. Gidip bu oyuncaklarla oynamak kâ « dar, Göringe hiç bir şey bu derece bii. yük bir zevk veremezdi. Şurası bir hakikattir ki, bu oyuncak ların içinde müdafâasiz şehir kasaba ve köylere ağır bombalar salıveren tayyare İnümüneleri de vardı. Bunun için kendi « #ine çıkıştığım zaman Göringin işarette bulunduğu gibi, aşırı derecede medeni ve götürülmesi imkânları araştırılır. geniş ve kapısı bahçeye açılan sofada,| 3 — Yolcular vapurun ne suretle hareket edeceğinden haberdar olurlar, bir hasır iskemley oturarak: İşlerini müsbet şekilde “tanzim edörler. — Hiç bir fikrim yok. dedi. Hangisi sevmekten, ondan hoşlanmaktan kendi - olmak Naziliğin bayat anlayış tarzı de- sini alamazdı, ve ben onu her görüşümde | BlĞİ. daha fazla sevdim. Çocuklar o'madığı zamanlar, kizı Eğ Burada şu inancımı ifade etmek iste | da doğuncıya kadar bir tanesi evde dai « İterecek kadar bronzlaşmıştı Vapur du- Herhalde Marakâz vapurunun bare- keti konturat yapmıya giden bir (üc- tarım geç kalması, vazifesine giden bir memürun yetişememesi, mahkemeye Talha bey; eli yaşlarında kadar, cüs- |giden bir avukatın davasını kaybetme- seli, zayıf karınlı, zarif giyinmiş bir si. ve nihayet hastaya giden bir dokto- adamdı. Saçları kır, sakalı ve kıvrık dar kalması gibi hâdiseler doğur- bıyıkları, açık sarı renkte, yüzü, uzun Ni müddet güneşte yanmış olduğunu gös- Vapur kaptanlarının vazifesi Bu daha ziyade denizciliğe taallük manı gözlüğü, parlek gözlerini karartı. |eder. Bununla beraber idare denize a- yor ve bu adamın karş'sındakilere hür- |çlan bir kaptanı harekâlında serbest setle korku arasında garib bir ürper. | bırakmalıdır. Çünkü mahallinde fırtı- me veriyordu.: n& vaziyetini en iyi gören odur. Yoksa Sabrive harımın böyle bir bis altın- | İstanbuldaki bir masadan Marmara or- da; olduğu yere mıhlanmış gibi kalma-|tasında denizlerle pençeleşen bir gemi- s1 Talhs beyin nazarı dikkatini celbet- İvi idare etmek elbette kabil değildir. miş olacak ki; Kaptan denizlere göre karar verecek. — Galiba refikanız, değil mi İhya |tedbir alacak ve'istediği yere gidecek- dev? : *ir. İdare bilâhare vaziyeti tetkik ve İys sordu ve kadını alâkalandır -|icab ederse o kaptanı tecziye edebilir. edi, Denizlerde gezen ve her biri binler- ce insanın hayatını muhufaza vazifesi- z İle mükellef olan kaptanların inisiyatif- (23 Nisan > Çocuk Bayramı) lerini tahdid etmek ve onları kara va- YURD YAYRULARINA: sıtaları gibi merkezden idare etmek ar- Bayramınızm her yıldan daha üstün || Z05u deniz yolculuğunun emniyet ve olması için Çocuk Esirgeme Kurumları || selâmetini tehdid edecek bir zihniyetti, hazırlıklara başlamışlardır. Siz de öğ . || Marakaz vapuru betmek (tehlikesini ğa ie bayramınızın daha önem- İ| hissetmiş olsaydı geri dönmek için ge- Çim hazırlanmaları için ricada || be merkezden emir mi bekliyecek İdi? — © Fikirlerim tamamen şahsidir. Ancak olursa... Sabi cevab vermedi. İri gözleri, bu yen! müşteriye takıl- $ Kölmiisti. 5 rim ki, eğer kendisine kalmış olsaydı. Feld mareşa), Hitlerin: 1999 da yaptığı | gibi, harb kumarına görmezdi. e Sıram geldikçe anlatılacağı veçhile, Mareşal Göring 1934 de kat'i olarak sulh tarafına geçti. Bu yüzden Hitlerin epey- ce gözünden düştüğü rivayet edildi, ve şurası da ihtimal dahilindedir ki, eğer 1938 de bu gayretleri yapmamış olsaydı, Göring 1939 da ayni rolü oynıyacaktı, Bir. defa böyle bir harekette bulunmıya bir tecrübe denebilirdi. Fakat tekerrörü, Hit- lerce bir kusur, bir günah sayılırdı. Göring efendisinin mutlak esiri idi, ve onun Hitlere karşı beslediği sadakat ve taabbüdden daha büyüğünü, fazlasını asla görmüş değilim. Göring ile yaplığım bütün konuşma - larda, mareşal bir kerecik olsun kendi - sinden, ve Nazi ibtilâlinde oynadığı rol. den asla bahsetmedi. Her şey Hitler tarafından yapılmıştı.İr Bütün meziyet, faziletler Hitlere ” alddi, Her kararı Hitler verirdi. Kendisi «lâşey» idi. ———— deniz yolculuğunun selâmeti bakımın-| dan faydalı gördüğüm şu mülâhazalar. yürütmeği Türk vatandaşı sıfatile Jü- zumlu görüyorum, PL mâ bulunan aslan yavrularından birile altalte üstüste oynaşır dururdu.“ Sayısız işlerine, faaliyetlerine rağmen, Göring “İbirisini yalnız görmeğe-değil, âyni Za « manda onunla götünürde epeyce uzun müddet bir arada bulunmuya vakit bu « Yurdu. O kendisile mutlak surette açık, dobra konuşu'an bir adamdı. Ne kolaylıkla kıs zan darılan, ne de tecavüze geçen bir in- sandı. Biri anlatmak istediği şeyi çarçabuk kavrardı. Onunla yaptığım mü- teaddid uzun konuşmalarda onun ncktal nazar ve fikirlerini asla tadil etınediğimi söylemekle övünmüyorum. Fakat o dal. ma dinlemeğe âmade bulunur, ve öğren- meğe de istekli davranırdı. Göring, meselâ dalma İngiltereye ve tamamile, fakat ekseriya yanlış olarak maVnat edindiği, haklarında sik tik fe- rasetli muhakemeler de yürüttüğü İngi « İiz şahsiyetlerine dair sualler sorardı, O- nu son defa olarak gördüğüm son sefer stesna, Göring insanın bazan böşkalâ- rından duymak mecburiyetinde Kaldığı o yorucu nutuklardan asla vermezdi. Geçen Ağustosun 31 inde, Polonya el (Devainı 10 uncu sayfada) () Falstaff,, Şekspirin komik kahraman. larından biridir. İngiliz edebiyatında, Fas , laff'ın neşeli sözleri, komik halleri pek mey hurdur. (Son Posta)