İşte bunun içindir ki Bir taraftan Moskovada, Diğer taraftan Romada Konuşuluyor Ekrem Uşaklıgil Iman ordusu Leh seler'ni bitirip de bütün kuvvetini garb hudu- dunda topladığı zaman; işte şi böyle beş buçuk ay oluyor, derin ihtisasına bürmetle inandığım askeri muhaıririmiz Hüseyin Hüsnü Emirden sormuştum: — Gemeralim, farzediniz ki, Alman or- dusunun başkumandanlığı size verildi, ne yapardınız? Haritaya baktı, suslimi mukalil bir sual ile karşıladı: — İstediğim yerden, istediğim şekilde serbest olarak geçebilir maiyim? — Bayır, bitarafların topraklarına hürmet etmek şart... — O halde, benim için karşı tarafin harekete geçmesini beklemekten başka! yapılacak bir şey olmazdı. * Barita karşında asker ibtisasile ne düşünüsebileceğini öğrendikten üç ay ç sonra hemen bütün dünya gazelelerinde! Almanyanın ilkbaharda büyük bir taar-| ruz yapacağı haberini okudum. Londrada çıkan News Chronicle gaze- tesine 30 İlkkânun 939 tarihinde Amster- dam muhabirinin çektiği şu telgrafı oku- yunuz: «— Berlinde bulunan bitaraf ve salâ- hiyettar bir kaynaklan öğrenildiğine gö-| re Almanya Ukbahara kadar tamamen veya kismen Valim görmüş beş asiyon kişilik bir kuvvete malik olacağı ümi - dindedir. Bu, şimdi mer'iyet mevkiinde bulunan teşkilda sistemine göre 240 fırkayı tem sil eder. Bu kuvvet talim karargâhları ile silâh miktarı müsaid oldukça peyderpey silâh altına çağınlacak olan 2, 3 yon-| Tuk diğer bir kuvvete istinad edecektir. | Bitara müşahidler nemen hemen kanidirler ki, Hitler ilkbaharda büyük) bir taarruz yapmak niyetindedir. Alman- yanın geçen harbde silâh ultına #lmiş ol-| duğu askerin miktarı 13 milyonu geç - mişti.. Bu telgrafı az sonra Fransız gazeteleri gene bitaraf kaynaktan alınmış bir başka haberle tamamladılar. Bu haberde şöyle «— Alman başkumandanlığı müstahkem mevkilere hücum etmiye a- lıştırmaktadır. Bu maksadla Majine bat- tını teşkil eden kulelerin benzerlerini yaptırimıştır. Kıt'alar hep bü kule etra- fında talim görmektedir.» Söyliyenin biri mütehassıs bir asker, öteki ne olduğu, ne maksadla söylediği| belirsiz «bitaral bir kaynak», bang ta- ralın doğru gördüğünü düşümmek dahi! yersiz olacaktır, inkat aradan geçen bej buçuk aylık zaman zarlında yeni bir hüküm ve yeni bir karar vermeyi İsti - zam edecek değişiklikler olmadı mı? Belçikada çıkan Vingtieme Ciecle ge zwtesi son nüshalarının birinde bü nok» tayı tetik ediyor ve nihayet salerin han- gi tarafa nasib olacağı bahsine geliyor du. Yazıyı birkaç satır içinde hülâsa sde-| biliriz: «— Almanyanın galib gelmesi sızdır, fakat çok uzun müddet, meselâ iki sene hiç taarruz etmezse, hiç taarru- a uğramazsa vaziyet değişebilir. «Müttefiklerin galib gelmeleri müm. kündür, Fakat çok kanlı, çok ağır, tah - min edilebileceğinden de fazla bir feda- kârlığı çok uzun müddet göze almak şar- tile...» Evet, hakiki vaziyet de bu merkezde olacaktır, o halde Hüseyin Hüsnü Emirin düşüncesini Belçika gazetesinin :nütalea- sı ile birleştirerek şu neticeyi çıkarabi- aşkerini Cromvelin vüeudüne gire: bir kum zerresi bütün va soz İngilterenin Berlin Sefiri köpeğine Kavuştu eti di harb ilân etmesi Üzerine vazifesinden ayrılmak mecburiyetinde kalan İngil- terenin son Berlin sefiri Sir Nevile Hemlerson, çok sevdiği köpeğini orada birdiemıştı. 6 ay sonra Surrey'de, bir köpek çiftliğinde. hayvanına kavuşan sefir, köpeğe türlü türlü yiyecekler, şe kerler vermiştir. Sir Nevile'in, Almar- yada sefirlikle bulunduğu 2 sene zer fındaki hatıraları gazetemizde ayrıca tefrika edilmektedir. İspanya dahili harbinin bilânçosu... İspanya dahil! harbi-bu zavallı mera kete çok pahakya mal olmuştur. Ge neral «Pranko> ordularının zayiatı hak kında yapılan istatistik şu neticeyi ver miştir. Harbde ölenler; 70.000, hastaneler. de ölenler 67.750, yaralılar Fransız riyaziyecisi Paskal şu fikrayı yazmıştır: «— Ctomvel bütün muhite hâkim kesilmişti, Artık hü- kümdar ailesi ebediyen mahvolmuş sayelebilirâi, nazik bir noktasına rd. 365,600) İnsan hayatında bazan öyle küçük hâdiselerle karşılaşır i, İk bakışta çok ehemmiyetsiz telâkki edilirler, fakat ha- kikatte insanın bütün istikbali üzerinde âmil olurlar, insanı sırasına göre yükselten, alçaltan, muvaffak veya mahküm eden bir hiçten ibagettir. ARASINDA EN İ Hergün bir fıkra Küçük ilân Hesabım. bilen bir Amerikalı, bir kaza neticesinde ayağını koybetimişti Hemen e gün gazetelere bir ilân ver- di: «Sağ ayağım kaybetmiş bir erkek, sol ayağını kaybetmiş bir erkekle ta- $ nışmak ister. ayakkabı alacakları z0- man birlikte alırlarsa her ikisi de &- İ yakkabi arasina yarı yarıya Karama fakat saplanan Graf Spee adını alan İngiliz Kanaryası mış olacaklardır. Ayak ni i Posta kutusu 2644 e mektubla müra- caat.» Plate muharebesi eshasında İngiliz Exter harb gemisinde dünya gelen ve «Graf Spee» ismi verilen narya ile gene ayni geminin uğur ke- disi Skruse'nun yağlı boya resimlerini - vapan Madam Shaw Beker, bu resim İbiir icad teşhir edilmektedir. Bu ziya -İleri Exter'e hediye etmiştir. Bunlar - dar kadın çorabidır.. Gündüzleri buldan biri geminin şeref salonuna asıla- çorap herhangi bir çoraptan lamamile|cak. diğeri de. muharebe esnasında ö- farksızdır. o Fakat gece olunca yeşilllen tayfaların ailelerinin ihtiyaçlarına bir renk almaktadır. sarfedilmek üzere müzayedeye kona - Tayyare hücumlamndan, ke caktır. maksadile şehirlerde geceleri kılmadığından kadınların bu çoraplar sayesinde emniyetle dolaşabilecekleri İ bildirilmektedir Ziyadar çorap Almanyada Leipzig ser nde yeni anmak ya - İngiliz ve Fransız tauyare- cileri düğmelerini değiştiremiyecekler ılâde bir muvaffaki - TAKVİM Fransada bulunan İngiliz orduları baş- kumandanlığı ahiren bir emirname neş - retmiştir. Bu emirname mucibince İn - giliz ve Fransız tayyarecileri bundan san- ra düğme değiştiremiyeceklerdir. Mese- teyi izah edelim. P a bulunan İngiliz tayyarecileri sz tayyarecileri aralarındaki ar- ın bir gümünesi, bir hatırası oj - mak üzere üniformalarınm düğmelerini rmekte idiler. ı suretle bilhassa İngiliz tayyareci - lerinin formaları üzerinde fazla miktar. da Fransız düğmeleri görünmeğe başla- Resmi #33 1949 SALI dej smmm a — —— yade siyasi, iktisadi ve ahlikidir.» İşte bunun içindir ki, bir taraftan Mos- kovada, bir taraftan da R şulup duruyor, daha da konuş İiriz — Alman ordusunun garb cephesinde gelib gelmesi mümkün değildir, menfaati beklemek olduğuna göre taarruza da geç- miyecektir. Fakat acaba müttefikler Al manyayı Rus kaynaklarını organize et mek ve iktisadiyatım yeni şartlara! uydurmak için rahat rahat ça'ışmakta) serbest bırakacaklar mi? Sirf bu garb | cephesinde o tahmin edilen çek büyük! fedakârlığı göze almak zamanınm geldi. | ğine hükmediyorlar mı? Bu suale ancak istikbal cevab verecek. tir, biz şimdilik Pariste çikan Jeumalın yazdığı şu cümleyi tekrar edelim: «-- IğTO'iyalanda bulunmuvoruz, 1914 k İN alıhğından bal meğe salâh eleri artırmaktan da çeki- neceğiz, zira b arimor, dedi, İtalya cix hayat paha'ılığından masun kalmadı ve bilhas- s2 von günlerde birçok yiyecek madde seldikçe yükseldi, bu vaziyet r ş$4 tebtiBi neşvettiz — Bugün vek İSTER i bir za ayat pa ticesinde de İlalya radyosu ler heyeti bizzat Sinyer Mussolininin baş- İN AN, muştur. Emirmame mucibince İngiliz tayyare- cileri Pransız arkadaşlarından almış ol- dukları düğmeleri iade eylemek mecbu- riyetindedirler. İSTER Hükü- İNANMA! kanlığı altında toplanmış ve yiyecek maddelerinde görülen fiat kliğini gözden geçirerek bazılarını tasvib etmiş, banlarını da eski hallerinde alıkoymuştur. Vekiller heyeti bu toplantısında maaşları da yüzde on ile on beş arasında artırmaya karar vermiştir. Görülüyor kı, her Iki karar da Avrupada ve bu harb mü- nasebetile ittihaz edilmiştir. Fakat maaş ve ücretleri artırıp artırmamak bahsinde iki karar arasında prensip farkı mev. cuddur, Hangisi doğru, hangisi yanlış belli değildir, zira es- ki harbden bu harbe kadar geçen çeyrek âmr zaman zarfın. da bütün dünya iktısadeıları tarafından tetkik edildiği hal- de müsbet bir neticeye varılamamıştır. İSTER. İNANMA! AN, diliyordu. ağız. Fakat ahalılığını eksiltmez, lerinin fiatları, yâk- Sözün kısası Havadis kaynakları ve Yabancı muhabirler Numan E Ekrom Talu Gi €çen, nerede okudum, hatır — lamıyorum.. İstanbuldaki ya « bancı gazete muhabirleri, sağdan soldan kulaklarına akseden havadisleri kontroj etmek imkânmı bulamadıklarından şikâ- yetçi inişler. Onların bu şikâyetine muhatab olan kimselerin kendilerine ne cevab verdile-, leri de malümum değildir. Ancak, çok eski olan bu davaya ben kendim, salâhi- yetli bir mevki sahibi bulunduğum 24 man da, bilâhare bu gazetemin sütunlal rında da, çıkar yolu defaatla göstermiş « tim. matbualı, istihbarat bakımın » dan İstanbula müstesna bir ehemmiyet vermekie devam eyledikçe, muhabirleri. nir de seplandıkları, çıkmazdan kurtul - malarina imkân bulamıyacaktır. İstanbul, Türkiye cümhuriyetinin ikin hel şehridir. Onum eh mühim bir ticaret ve Siltür merkezi olduğunda da ittifak var- dır. Başlıca Türk gazeteleri orada çıkar, i memleketin her tarafına oradan düâğılır,. j Fakat İstanbu! bütün bu vasıflarına rağ» men bir politika merkezi değildir. Dev « iletin iç ve dış siyasasına aid hareketler, kararlar, temayüller, tahavvül ve istik- Farlar Ankaradan oraya en z birkaç saat taahhürle akseder, veçok defa yolda tagay yüre uğrar. Buşşehirde istihbar teşkilâtı kuvvetli olan ve meslekte tecrübe sahibi olmuş mümessilter bulunduran İstanbul Türk matbuatı bile arada bir, aldığı ma- JJmatı sütunlarına yanlış olarak geçirir, İe malümatın mahiyetini iyice farkede « İmiyerek yanlış tefsir eder. Mükemmel" | denecek vesaite malik bulunduğu hükür İmet merkezile sıkı temaslar temin evle « diği halde yerli matbuat böyle batalara düşerse, ömrünü kozmopolit Beyoğiunun fena şöhretli daracık muhitinde geçiren, memleketin yabancısı, dilin yabancısı, karakterin yabancısı zavallı bir muhabir ne faklara basmaz?! Gazetecilik bu değildir. Hâdisat: uzak. tan takib eden, ölüp biten şeylere sâlâ « |hiyetsiz ve çok defa müfsid've müzevir ızlardan vukuf kesbeyliyen, daha doğ- İrosu vukuf kesbettiğini zanneden bir ladamın adım başında yanlış yola sap « ması, yanlış kanaatler edinmesi umüru tabiiyedendir. Vazifesini hakkile müdrik Jecnebi bir gazeteci, hakikate. hizmet ve, İ gazetesinin okuyucularım sahih swrette tenvir edebilmek için havadisin asıl mem bana inmek, temaslarını meşkük ve İmağşuş muhitlerde değil, bulunduğu İmemleketin öz unsurları arasında ara « İmak mecburiyetindedir. ; Garibdir ki biz, Türk gazetecileri, İmemleketimize gelen ve hattâ senelerce poz yabancı mes'ekdaşlarımızdan ço- Jganu tanımayız. Kendilerini Beyoğlunun. Jmaruf otel, lokanta ve pastahanelerinde İbazan rastlamış ve Türkiyede filân gar İzeteyi temsil eylediklerini uzun kulaktan, öğrenmişizdir. Böylelerinin, havadis tey» sik edememekten nasıl şikâyetleri olurt Onlar o şikâyeti kendi bilgisizlik, idrak. sizlik ve beceriksizliklerine tevcih et « meliğirler. 'Tekrar ediyorum: İstanbul havadis memba değildir; Beyoğlu ise muhtelif menfâutlerin yanyana dolaştığı, çarpığ- tığı bir dedikodu muhitidir. Orada çıkâ- rılan ve yayılan haberler memle n Türk milletinin değil, herhangi bir ik « tısadi ve hattâ siyasi dalaverenin gaye ve akisleridir. i Muhterem yabancı meslekdaşlarımıs artık bunu anlamalı ve bize ald her şeyin sahih bir tercümanı olabilmek için ka » Targâhlarımı İstanbuldan Ankaraya nak Hetmelidirler. Ve bunu yapamadıkları takdirde, hiç olmassa Beyoğlunun koz - İmopolit muhitinden mümkün mertebe we İzaklaşarak, itimad eyledikleri Türk maf» | buatile temas ve nasebetlerini, arttır. mağa bakmalıdırlar. Zira, içinde yaşadığı bir camlanın rü» huna nüfuz etmek istiyen insan oca - miaya fesad ve menfsatin adesesinden bakmak isterse elbette yolunu şaşırır. E Elem Calu ii ii ei Nufus ı tecrübeleri Ankara, 11 (Hususi) — Önümüzdeki ayın ilk haftasında İskenderun ve Bakım