ibat .SON POSTA | Deniz ve denizcilik | Muhribler denizaltı gemilerini nasıl gakalar ve nasıl imha ederler? Beş aydır devam eden silâhlı mücade- lenin en heyecanlı sahnelerini yalnız de nizde görüyoruz. Kara ve hava kuvvet- deri ise sadece keğif hareketleri yapmak- a ediyorlar. Ben bu yazımla deni- neden dolayı ehemmiyet kazandığını yazacak değilim. Ancak, okuyucularıma, ka il m torpitola- pe mücadele lerini izaha ça- Nihayet Alma; beri otuz dokuz duklarım itiraf #ylemiş bul der * nlar da harbin başından. kaybetmiş ol- lunuyorlar, E- Büyük Harbin dört se bir gayretle çal : çalıştıkları ve ne re muvaffak oldukları hemen anla: * Dezinaltı gemilerinin safhada cereyan eder; 1 — Denizalı i vi $ gemilerinin aranıp ve 2 — İmha edilmesi, Gerçi denizaltı gemileri daldıkları za. man etraftan ler. Bununla bera. ber çok yükseklere çıkacak İayyarelerle elektrikli dinleme aletleri avlanması iki yük yardımda bulunurlar. Birinci şekilde dinleme aletlerile mü- cehhez bulunan bir torpito filosunun de- nizaltı gemisi aradığını görüyoruz. Bu gemilerin her birinde kulaklığı kafasına takmış birer mütehassıs asker denizaltı pervane gürültüsü dinlemekle meşgul. dür. Onun kulağına aradığı ses gelir gel mez diğer gemilere de işaret verilecek ve aramada daha hassas bulunulacaktır. İşte üçüncü şekilde böyle bir işaret al. mış ibir filoyu görüyoruz. Onlar birbirin. den hemen açılıyorlar ve dördüncü şe- kilde görüldüğü gibi sadası işitilen de- Bizeltinm istikametini buluyorlar, bu is- tikameti onlara veren dinleme aletlerinin istikamet cihazlarıdır. Eğer her gemi tahtelbahirin bulunduğu istikamete gi- derse şekil dörtte görüldüğü üzere de- nizaltının hakiki mevkii bulunmuş olur. * Denizaltıyı imha edecek vasıtalar muh- yi Bun'arı kısaca şöyle sırslayabi- tahtetbahir | ,, )7erine büyük bir yağ tabakasının Çıktı- L “Son Posta, nın denizci muharriri yazıyor | Bir denizaltı avcılığın gösteren resimler 2 — Sabit maynler, 3 — Tahtelbahire çarparak batırmak, 4 — Tahtelbahiri ağlara taktırmak, Bunların en enteresan olanı su bom- bası kullanmaktır. Filvaki Büyük Harb- de de en çok denizaltı gemisini su bom- bası batırmıştır. Büyük Harbde su bom- baları yalnız, beşinci şekilde görüldüğü gibi geminin arkasından atılırdı O za- manlarda denizaltının görülmesile torpi- tonun vak'a mahalline yetişmesi için bir zaman geçiyor ve bazan denizaltı gemisi elden kaçırılıyordu. Fakat bugün bu sis- teme İlâveten gemilere su bombası atan toplar konmuştur. Altıncı şekilde görülen böyle bir top denizaltının görüldüğü yere bomba ye (© itiştirmekte ve onu imha etmektedir. * Su bombaları ekseriyetle öldürücü te sir yapmakla beriber bazan ğa denizaltı üzerinde hakiki tesirler icra eder. Büyük Harbde bir İngiliz torpito filo- suna rastlıyan Alman denizaltısı onların atacağı su bombalârile imha olmamak i- sin süratle yüz metre derinliğe inmiş$ir. Alman gemisinin bu hareketini gören İngilizler denizaltı üzerine birçok Su bombaları atmışlar ve nihayet suyun 3. ını görerek, denizaltı battı diye oradan uzaklaşmışlardır. Hakikatte ise bomba Yalnız bir yağ sarnıcın patlatarak de. nizaltıyı muhakkak bir ölümden kurtar- mıştır, Fakat bugün gerek bu vak'adan alman ders ve gerekse gemilere mebzul miktar- da verilen bombalar dolayısile yağ leke- si bıraksa dahi bir denizalfi gemisi üze- rine yüzlerce bomba atılmaktadır. Bombalar evvelemirde geminin dalma Sarnıçlarını — patlatmakta — ditmenlerini bozmakta ve gemiyi mukavemet edemi- Yecek umklara kadar atmaktadır. Her halde yedi num i yi aralı resimde mübelâğa yavaş gittikleri için göründükleri düşman elinden kaçamazlar. Bunların sürati ar. tacak olur ise düşmana görülseler bile suyun altından şaşırtıcı istikamete kaça- bilirler, Onların su altından hızlı gitme- lerine elektrik motörleri mâni olmakla- dır. Denizciler başka bir tahrik sistemi bulunmadıkça tahtelbahirlerin daha faz- la sürat yapamıyacağı kanaatindedirler. Görme sahasının azlığı da mühim bir mahzur teşkil eder. Sıyun altına dalmış bir tahtelbahirde bu saha dört kilometre kadardır. Süratleri çok fazla olan deniz üstü gemileri bu kadar dar bir sahayı ça- bucak geçmekte ve desizaltının elinden kurtulmaktadır. Bugün yukarıdaki mah- Zurların giderilmediğini görüyoruz. Bu sebeblerden dolayı da denizaltının mu- vaffak olacağı hakkındaki kanastlerimizi kuvvetlendiremiyoruz. F.. Bir mahalle bekçisi dükkân soyarken yakalandı Ramide Demircekapı > mahallesinde bakkallık yapan İdris Şerifin dükkünma bir müddettenberi geceleri hırsız dadan- mış, birer gece ara fle sigara paketlerini ve yiyeceğe aid bazı nevaleleri birer iki- şer aşırmağa başlamıştır. Hırsızlık hâdisesinden haberdar edilen zabıta, dükkân: sıkı bir tarassud altına almıştır. Nihayet evvelki gece geç vakit Demircekapı mahallesi bekçisi İbrahim Özdemin bu dükkân etrafında şüpheli bir vaziyette dolaştığı tarassud vazifesi ya - pan memurlar tarafından görülmüşse de bekçinin bu garib hareketlerine bir ma- na verilemiyerek netice beklenmiştir. Bu esnada beklenmiyen bir hâdise ol « «Son Posta» nın zabıta romans 73 Apartımana hırakılan Rıdvan Sadullah: — Dur bakalım, oğlum, acele, etme! man ve nasıl oldu bu iş? Serkomiserin muavini hâlâ biraz şaş - kın ve mütehayyir hikâyeye başladı: > > gittiler, Rıdvan Sadullah bir lâhza düşündü, dedi. Olup biteni tane tane anlat! Ne za-|sonra: — Pek iyi oğlum, bu kadar izahat ye. tişir, dedi. Bundan sonra seni bir apartıman ka « — Efendim, takriben bir buçuk, iki) pısına içeri girecek yabancıları gözetle « saat evveldi, apartumanın önünde tek atlı bir yük arabası durdu. Arabada bir sandık, arabacıdan başka dört de hamal vardı. Yere atlıyan hamallardan biri e - Mindeki kâğıdı okuyarak apartımanın içi- ne girdi. .Rıdvan Sadullah Beyin apar- tımanı burası, değil mi? dedi, bu san - dığı kendisi yolladı. Yukarıya taşıyaca - gız. Fakat içeriye sokmıya lüzum yok - miuş. Sahanlığa koyacakmışız.» bunları duyunca doğrusu inandım. Dört hamal arabadaki sandığı sırtladılar, Rıdvan Sadullah memurun sözünü kesti: — Taşımakta güçlük çekiyorlar mı idi?! — Hayır, o kadur fazla değil, efendim. — Nasıl bir sandıktı bu? — Epey büyükçe... Ad cinsten tahta bir sandık. — Pekâlâ devam ediniz! — Evet, sandığı sırtladılar ve merdi - venleri çıkmıya başladılar, Ne olur, ne olmaz diye ben de kendilerini takib et - tim. Hakikaten sandığı sizin katın sa - hanlığına kadar çıkardılar. Ve orada bı- raktılar, «Allaha ısmarladık» diyerek ay- rıldilar, Sandığı şöyle bir yoklıyayım, de- dim, sımsıkı kapah, kilidli (di. Tabit aç- maktan da vazgeçtim. İşte olup biten bundan ibaret. Rıdvan Sadullah: — Yok, hayır, bundan ibaret değil, de- di. Asıl mühim olan kısmı da anlatınız Sonra ne oldu? “Teparri mermru hâlâ sandığı Rıdvan Sadullahın göndermemiş olduğuna, bu işte bir hile bulunduğuna fnanmıyordu. — Evet, anlatayım, efendim, dedi. Tak riben yarım saat sonra ayni adamlar ay- ni araba ile geldiler... — Hayır, hayır, daha oraya gelmeyin. Asıl mühim olan teferrüatı atıyorsunuz. | Sandığı muayene “ettiniz, açılmıyordu. | er Sonra ne yaptınız? Asağı, kapıcınm ya- nına indiniz, değil mi? — Süphesiz efendim. — Kapıcının katı önünde oturdunuz, peki bu müddet zarfında bu sandığın a- mek Üzere nöbetçi dikecek olurlarsa sa- kın dört hamal tarafından getirilen ka ». palı sandıkları açtırıp muayene ettirme- den içeriye bırakmıyasın. Benden sana nasihat olsun! Rıdvan Sadullah bunu müteakib bize döndü: — Trova muharebelerinde kullamılan tahta at meselesini tabif bilirsiniz, dedi. "Tarihe merakı olan herkes bunu tefer « rüatile hatırlar. Trova kalesini zaptede - miyen Yunan ordusu muazzam tahta bir at yapmış, bunun içine en cengâver as « İkerlerini yerleştirmiş, sonra kale önün «| den çekilip gitmişti. Trovalılar düşman ordusunun çekilip gittiğini görünce tahta latı ganimet diye kaleden içeri almışlar, memnun ve mes'ud zafer şenliklerine dâl- mışlardı. Bu sırada tahta atın içindeki cengâverler de dışarı çıkarak halkı, as - kerleri kılıçtan geçirmiye başlamışlardı. İşte efendiler az çok değişiklikle katil de bize bu oyunu oynadı. Kendisini gözet” liyeceğimizi anlayınca apartımana tabit şekilde gelmektense tahta bir sandık için de bize görünmeden gelmeyi tercih etti Geldi, üst kata taşınan sandıktan çıka « rak işini gördü, sonra tekrar sandığa dön dü, adamları da gelerek sandığı alıp gö. türdüler. Müddetumumi muavini endişe İle son du: — İşini gördü dediniz, ne iş gördü Rıdvan Sadullah kısaca cevab verdi: — Meraklanacak bir şey yok, biraz sonra anlıyacağız. (Arkası var) Küçük bir kıza tecavüz eden bir adam yakalandı Evvelki gün Büyükçekmecede çok çirkin bir tecavüz hâdisesi olmuş, bir adam henüz 8 yaşında bulunan bir kıza taarruz etmiş - Büyükçekmecenin oBizdariye mahallesin- de oturan Veyselin 8 yaşlarındaki kızı Zeh- ra, evvelki şün evlerinin elvarında oynar. ken, yanina Salih oğlu Mes'ud adında bir adam sokulmuş. kızcağız kandırarak o ci varda tenha bir yere götürmüş ve kendisine , çılıp kapandığma dâslâlet eden hiç bir| ecavüzde bulunmuştur. Bir müddet sonra gürültü duymadınız mı? Memur gözlerini hayretle ce -İ)linden kaçmak gi iy açarak vab verdi: Zehranın feryadını koşanlar, vak'a mahal üzere bulunan möülecavizi ye ve jandarmaya teslim etmişler« — Hayır efendim, katiyyen böyle bir | “Zena hakkında kanun! tatbikata başlan gürültü duymadım. Zaten duymama da! suştır. pek imkân yok. Çünkü aramızda epey! Arki mesafe vardı. — Pekt'â şimdi hikâyenize devam e - debilirsiniz. Ayni araba ve ayni hamal - Tar tekrar geldiler, ne dediler? — Gene başları olen adam: «İste bir vanlışlık olmus, sandık Rıdvan Sadullah Beyin Göztepedeki k#sküne nakledile - daşını yaralı; İşçi serbest m Evvelki gün Aksaray tramvay deposunda bir hâdise olmuş, Hüseyin adında biri, ar, 'kadaşi Osmanı yaralamıştı. Dün suçlu Hüserin zabılaca sorguya çe « verdiği ifadede; Osmanın kendisine küfür ederek, dövmek üzere hücum ettiğini ve yere düştükleri sirada elinde bulundu « muş, bekçi yavaşça dükkânın önüne gek i * miş, cebinden çıkardığı bir anahtarla Bugün denizaltıtara karşı bulunan ve- | dükkânın kilidini açarak içeri girmiş ve sait çok tekâmül etmiştir. Tahtelbahirler | kapıyı da kapatmıştır. Bu hareketi hay Jaşağıdaki iki hususta iler'iyemezler ise, | retle seyreden memurlar, az sonra dük - jbelki de deniz kuvvetleri bilânçosundan | Kâna girmişler ve bekçi İbrahimi dükkân İ silin, rler. dan #teberi aşırırken cürmü meşhud ha - 1 — Su altı süratleri, inde yakalamışlardır. 2 — Görme sahasının azlığı. Hırsız bekçi hakkında kanuni takibata Denizaltı gemileri süyun altından çök | başlanmıştır. : cekmis, alıp götüreceğiz» dedi, Kapıcıya |ğu elma çakısile kazaen arkadaşının yara « baktım. Maksadı anlıyarake Beyefen- |landığını söylemiştir. dinin Görtepede bir köskü var» sözlerini | Hüseyin bu sorgusunu müteakıb o serbest söyleyince ben de heriflere mâni olma. | Prakılmıştır. İlk tedavisi yapılan Osmanın iş sihhi vaziyeti düzelmiştir. «Rıdvan Sadullah Beyi görecek misi İBir evin üst katından yangın çıktı niz?» dedim. «Evet, cevabını verdiler | Bikirköyünde Sakızağacında 4 sayı Mak * buleye ald evin Üst katından yangın Çık - Tenbih ettim: «Kendisine heniz bir Sev | mış iso de istaiye tarafından söndürülmüş > yok dersiniz dedim. Hamallar sandığı | tür. Yangının odaya konan bir mangaldan tekrar ahp arsbaya koydular ve çekilip | siçriyan kıvılcımdan çıktığı anlaşılmıştır.