Muharibler kaf'i zaleri kazanmak için ne yapmayı Emekli YAZAN düşünüyorlar? general H. Emir Erkilet “Son Posta,, nın askeri muharriri arb cephesinde iki müthiş müs- tahkem duvar hasım orduları birbirlerinden ayırmakta ve bir tara- fın diğerine cepbeden tahırruzunu mümkünsüz denecek kâdar zor bir iş haline komaktadır. Bu müstahkem mevzilerin şimal yanları denize, cenub tarafları da bitaraf ve kuvvetli İsviç - reye dayandıkları için de çevrilmele- ti muhal gibidir. İlci hasım cephenin şimal kısımları arasında kalan diğer bitaref iki küçük hükümet, Holânda ve Belçika da hem tahkimat ve hem de teslihata kuvvet vererek günden güne kolay aştlmaz ve geçilmez bir hale ge- Wiyorlar. O halde bu cephede yakında büyük ölçüde ve kat'i mahiyette bir kars harbi memul değildir. Cenubi Avrupada İtalya. harb dışın- daki kısmen tehdidkâr, kısmen bitaraf ve ımenfaatkâr, oynak ve muğlük du - rumunu devam ettirmekte ve şimdiki kirli isi ve fırsat koliryan vaziyeti bı- rakarak bhasımlardan birinin ordupühı- ma Fülen iltihak, imkânı öne sürmek. ten geri durmamakla beraber, bu hu - Susta henüz hakiki bir arzu gösterme- mektedir, Cenub doğu Avrupa denilen Tuna ve Balkan devletleri ne pahasma olur- sa olsun Avrupanın bu bölmesinde sul- hün muhafazası için İtalya fle #kir ve siyaset birliği yanarak her türlü ted- birleri almış bulunuyorlar. Bundan başka Almanya, bu bölgede ticaretini artırarak ihtiyaçlarını tedarik etmek mecburiyetinde olduğundan ve bu mü- bedele sistemi ancak sulh ve sükün İçinde azami raddelere çıkarılabilece. Binden bu bölgede bir harb şimdilik Almanyanın da esaslı menfaatlerine uysun düşmemektedir. O hölde ne olacaktır?, berke - sin aleddevam sorduğu . türlü mukni bir cevab alamadığı susl. Bu sorguyu harbe yakm ve uzak yalnız bitaraflar değil muharibler de soruyor- Yar. e kuvvetlerini seferber okaniştir. illere de bütün kuvvet kaynaklarını harekete getirerek kara ve hava askeri teşkilâtmı ağır ağır bü- yülüp genişletiyor. Ve bunların çoğu- nu Fransada ink. Bi yığıyor; fakat acaba ni- imi, yoksa bizzat Alman; yapmak maksadile mi?! Belki bu ber iki ihtimal için veya bud niçin olduğu şimdilik amam bilinmeksizini. ai Garb cephesinde devam eden pote rağmen. bilhassa Büyük ai adaları etrafındaki, denizlerde harb bütün şiddet ve fecantile sürüp gidi - yor. Alman uçakları ve Alman denizal. tilorı İngiltereye giden ve İngiltereden çıkan vapurlara muttasıl kücum edi - yorlar ve İngiltere sahillerine mayn dökerek de buralarını seyredilmez ha- le getiriyorlar. Bununla bersber İngil. terenin deniz'ere hâkim kaldığına şüp. he yoktur, Fakat bu hâkimiyeti ancak pek güç ve azim fedakârlıklarla idame edebilmekte olduğu da muhakkaktır. Almanya Ruslardan hafif kruvazör mukabili denizaltı alıyor. Maksadı, İn. giltereye karşı açtığı mukabil abluka deniz harbine daha bir şiddetle de - vam etmektir. Almanya tablatile tez- gühlarında da yeni denizaltı yapmak- tadır ve nisbeten az bir zamanda çok deniralti yapmak kabildir. Buna rağ- men denizaltı sayısı istenildiği kadar bunun mürettebatın yetiştirip vücu - de getirmektir, Fakat ne olursa olsun Almanyanın her vasıtaya müracantle ri Ni Garb cephesinde keşif kolları arasında bi r çarpışmayı gösteren temsili bir resim denizaltı gemisi ve bombardıman uça- ğı imalâtma ve bunlara mahsus mü - rettebatı yetiştirmeğe bütün kuvvetile çahşacağımı ve İngiliz deniz münaka- Tâtile deniz kuvvetlerine hücumda de- vam edeceğin! kabul etmek lâzımdır. Alman deniz harbinin gayesi yalnız gemi batirarak İngiltereyi iaşe ve ip - tidal maddeler tedariki hususunda $i- kıntıları sokmakla kalmaz, İngiliz â- sabmı bozmağı da hedef edinebilir. Fakat ne olursa olsun Almanyanın yal- nız bu vasıtalarla harbi bitireceğim ü. mid eimesi bahis mevzuu değildir. O halde garb cephesinde kars, de - niz ve havada, harbi muveffakiyetli bir sona erdirmesine tmkân göremedi- müz ve Tuna ve Balkanlarda bir harb teşebbüsüne şimdilik ihtimal vereme- diğimiz Almanyanın yapacağı iş böy - ece intizardan İbaret mi olacaktır?. Şilphes'z bu da kabul olunamaz. Almanyanın kat'i hareket kararı i- Jeride her ne olursa olsun onun, bu za- mana kadar yapacağı mühim işler ol. ması bu meyanda Rusyayı, Almany& - nın istediği miktarlarda iaşe mevaddı. maden vesaire ham meddeler verecek surette hazırlayıp deşkilâtlandırması pek tabiidir; fakat bunlar gaye için bi- rer vasıtadan ibarettirler. Asıl gaye karşılamak için | büyük bir muharebe meydanında katt Yaya taarruz | galebedir. Başka türlü son muvaffaki- yet. son zafer kazanılamaz ve harb de bitemez, Felâketzedelere Yeniden birer aylık İaşe bedeli verildi Zelzele felâketzedelerine yapılmakta olan yardımlara devam edilmektedir. İşte bu büyük savaş meydanının ne- resi olecağı araştırılırken bizim göz - lerimiz hep şimale, yani Finlândiyaya çevriliyor. Orada harb bugün bütün hızile devam etmekte ve fki muhasim tarafa yap'imakte olan yardımların bü yüyerek bir şimal cephesinin teşekkül etmesi ibtimali gittikçe kuvvetlenmek tedir. Daha şimdiden müttefiklerin Petsa. moya bir kuvvet seferiye çıkararak Murmansk Rus limanını abluka etmek istemeleri mevzuubahstir. Diğer ci - hetten Almanyanın da Sovyet Rusya- ya Finlândiya harbi dolayısile çu ve- va bu şekilde vardımı da söyleniyor. Faka* pesin söyliyelim ki müttefikle - NOT Dünkü garetelerden: «Genç bir çocuğa tecevüz etmek is- tiyen bir ahlâksız ile gene genç bir ka- dına karşı münasebetsiz hareketlerde bulunan başka bir adam tutularak mişlerdir» Not: Her iki vak'anm da Afrodit davası - na bakılan mahkemenin salonunda iş- enmiş olması şayam dikkattir. Li Dünkü gazetelerden: «Karaköy köprüsü sis yüzünden Üç gündür açılamamaktadır.» Not: Karaköy köprüsünün sis yüzünden açılamaması gayritabil bir hâdise de - ğildir. Hattâ Unkapanı köprüsünün ba zı aksamının da sis yüzünden bozul - duğunu gazetelerde görürsek onu de tabi” addedebiliriz. * Dünkü gazetelerden: «Edebiyat yapmağa lüzum yok. Memlekette bir —sosyal yardım— teş- kilâtının şart olduğunu anlatmak için. bu misellerden sonra —şarltır— hük - münden fazla bir şey yazmak da bir nevi demagoji yapmak olur. Hele mem leket sathı üstüne sapır sapır. nice kimsesiz ve işsiz slam döken zelrele felâketinden sonra, Memlekette bir sosyal yardım teşki- lâ şarttır. diyorum ve kesiyorum. Pevemi Safa» Not: Memleketin her tarafında Halkev - leri ve her Halkevinde bir sosyal yar- dım teşkilâtı mevcuddur. LAR <Son zamanlarda râağyo neşriyatı - mz pek zayıl gitmektedir. Bilhassa çalınan plâklar hep eski şarkılardan İ- baret, halbuki. birçok san'atkârları - mazın yeni plâkları vardır. Nitekim Ro- ma radyosu, Türkiye neşriyatında mem leketimizde çıkım en son şarkıları çal- dığı halde bizim radyo hâlâ eski şarkı- ları çalıyor.» Not: Roma redyosunda çalınan şarkı plâk lar: Romadan başka yerde de buluna - bilir mi? * Dünkü gazetelerden: «Belediyenin açacağı hamamlarda yetmiş kişi bedava yıkamacaktır.» Nat: Şehirdeki parasız kirlilerin sayısını on dört bin furzetsek —ki bu rakam çok azdır— bir kere bedâva yıkanmış ola - na, tekrar yıkanmak sırası tam iki yüz gün sonra gelecektir. * Dünkü gazetelerden: «Ankaradan bir gazeteye verilen ma Yimata göre şehircilik mütehassısı bay Prostun hazırladığı plân sahöva uygun olmadığından Tepebaşı bahçesinde bir tiyatro binası yanılmasından vazseçil- miş. tiyatronun Şişhane yokusunda, e$- ki Panorama bahçesinde yapılması ka- rarlastırılmıştır.» Not: Bugünlerde pek meshur olan bi? şarkıda ufak bir değişiklik yapmak ak- ama geldi: «Saclarıma ak düştü «Sana bir yer bulamadım» CDemat “Silan | Bunlar biliyor mu idiniz? | Garib bir yılan balığı o | Örpari ismi ves İrilen bir nevi yı - lan balığı Afrika | denizlerinde bu - lunmaktadır. Bu balığın bususiye- © ağanın vücudi- İe gayri mütenasib Siyah dişli kadınlar ülkesi Hindistam da Burmada &i - yah diş makbul - dür, Beyaz dişli ol mayı ora kadın - ları bir çirkinlik addederler. Ve gü- zel görünmek isti- rin Finlindiyava oyardımı nekadar İşekilde büyük olmasıdır. Vücudünün bü- yenleri inci gibi beyaz dişlerini siyaha merdce bir hareket diye tavsif olunur. sa Almanvamn Finlândiya aleyhinde Sovyet Rusvaya her bir yardımı o de rece küçüklük ve zebunküşlük olur. Her ne olursa, garb cephesindeki tikanıklı$ı açik bir havaya çıkarmak i- çin herhalde müttefiklerin de Alman- ların da ilkbahar için bazı düşündük - leri olmak gerektir. Bu düşüncelerin Finlândiyada tekâsüf ederek nihayet burada bol bol ve büyük ölçülerde dövüşmek ihtimali pek kuvvetlidir. Ne olacak diye soranlara şimdilik verilebilecek yegâne cevab bundan 1. barettir. H. E. Erkilet 430 ilk okulun Başöğretmenleri Bir #oplantı yaptılar Maarif Vekâletinin, her ay ilk okul baş mualltmlerile orta tedrisat müesseseleri Şehrimizdeki doktorlar da zelzele fe -İ müdürlerinin maarif müdürleri riyasetin Yâketzedeleri için Etibba Odası vasıtasile'de toplanarak mekteblerine aid işler &- aralarında para toplamağa başlamışlar -! zerinde görüşmeleri hakkında verdiği dar. Doktorlar arasında düne kadar t9P- karar üzerine, vilâyetimizdeki 430 ilk o - lanan para yekünu 2000 lirayı bulmuştur. İ kul başöğretmeni dün ilk toplantıyı saa- Dün vilâyet yardım komitesi tarafın dan Samsuna 500 sandık çivi ve diğer zelzele mıntakaları için de 30 ton galva- nizli saç gönderilmiştir. muhtelif semtlere yerleş - tirilen felâketsedelere sühay ve memur- lar hariç olmak üzere, yeniden birer ay- lık iaşe bedeli verilmiştir. 15 bin çuval kahve gümrüklerde liyor Son günlerde kahve piyasalarında yeni - den bir darlık hissedilmeğe başlamımışlar. Buna bir müddet evvel gelen 16,000 çuval kahvenin henöz gümrüklerden çıkarılma - mış ve mavnelarda beklemekte oluğu sebeb olarak gösterilmektedir. Haber aldığınuzs rif müdürü Tevfik Kutun riyasetinde İs- tanbul birinci ilk okulda yapmışlardır, Dünkü toplantıda ilk okul başöğret - men'eri mekteblerine ad muhtelif mese- Zahire komitesi dün toplanatak arpa ih - racımn meni üzerine hâsil olan vaziyeti tet- kik etmiştir. Bazı ihracatçılar kömlteye el. göre Kahveler, kenşmentalerı gelmemiş O ve)lerinde mühim «toklar bulunduğunu ve bun $ormalitesi fkmal edilmemiş olduğundan çı.|İncin ihracına müssade isseniimesini teklif etmişlerdir. tün adaleleri bu ağzı açıp kapamak için- dir ve çok kuvvetlidir. Okuyucularıma Cevablarım Ankarada müstear sdı ös Bey «Cim: ©: — Espriniz olduğu muhakkak: «Garb cephesi gibi hâlâ yerimde mi sayacağım?» diyorsumuz. Fakat «İnsicam ve devam fikrinden mah- rum olduğunuz da muhakkak» Mektubünuzu iki dela okuduğum halde benden asıl öğrenmek istediği- niz şeyin ne olduğunu kavrayamadım. yetişmez mi? Konyada Bayan «X. ve Y. ye: Bugün işte hocalığım tuttu. Mek- tubumuzu © gözle okudum, Yazınızı güzel, üslübunumu düzgün, ifade şek- linizi memnuniyet verici buldum. Mek- teb hayatımı hakkında verdiğiniz me- İümattan ziyade bu inceleme bana iyi bir #ikir vermiş oldu. — Bu kadar tahsil bir kız için yetiş mez mi? diyorsunuz Yaşadığınız ve yaşamak istediğiniz muhite bakar, bir bakımdan yetişir, bir bakımdan yetişmez. Fakat madem- ki elinizde irakân vardır, daha münev- wer bir muhitte yaşamanız ihtimalini de düşünerek liseyi bitirmeye bakınız. * Bey kızlara bir cevab «Yozgadı dan gelen mektubün sa hiblerine: boyarlar. Bu da bir moda ve süs mesele- sidir. Kim bilir, günün birinde belki Av- rupada da ayni şeyi güreceğiz. Bahsettiğiniz mektubdan hoşuma giden cümleyi, aradan epeyce zaman geçtiği için şimdi aynen tekrar edemi- yeceğim, fakat gene hatırımdadır; — «Bir kadının yalnız kocasını seve mesi icab ettiğis şeklinde bir cümley- &i, bir genç kızın da yalnız varacağı erkeği düşünmesi lüzumunu kaydeik- yordu. * Üsküdarda Bay «T. Ka ye — Size hayatta biraz daha maddi ol- mak lüzumunu hatırlatacağım. «Fair bir delikanlının romani> 19 uncu asır- da yanılmıştır, 20 nci asrın aradığı genç evvelâ hayatım temin etmesini beceren gençtir. aşk sonra gelir, daha evvel başlarsa mekteb çocuğunun ha- yali şeklinde p— Bay Ziysya: Yaşınızı küçük, kazancınızı az, is tikbalinizi ise bilâkis geniş buldum, Biraz daha beklemeniz iceb eder. * «Gebze de Bay «M Ş.» ye: — Gönül bu ya, (30) dan (45) e ka- dar zengin bir dula talib olmak niye- tindeyim, diyorsunuz, mektubunuzun başında kendinizi bir sinema artistine benzetmiş olmanıza bakarak garib bir iddia ile karşılaşacağımı zaten tahmin etmiştim. Size «pekâlâ; demekten başka ne yapabilirim? TEYZE