SON POSTA Sayfa 9 “Son Posta, nın Hikâyesi “una MUVEZZİ Çeviren: Nimet Mustafa Belki yirmi yaşında vardı. Fakat çelimsiz vücudü onu on altıdan fazla göstermezdi. Kendini bildiği bileli, kol- tuğundan gazete eksilmemişti. Daha beş yaşında iken on, on beş gazeteyle sokak sokak dolaşıp: '—Yazıyor: Diye bağırmıya alışmıştı. O zaman- lar okumak ta bilmiyordu. Gazeteleri başlıklarının şekillerinden tanırdı. Bü- Yüdükçe koltuğuna aldığı gazete t0- mar: da büyüyordu. Daha sonra o yev- mİ gazetelerden maada renk renk kaptı meomualar, hattâ Avrupa mecmuaları satmıya başlamıştı. Geçici müşterilerden yen mecmualari bırakt ler. apartıman daire Her şeyden evvel işini Jâfa tutmak istiyen: — Bu mecmuada ne resimler var? ... Ne havadisler yazıyor? Tarzında sual soran ohizmetçilerle uzun boylu konuşmak hiç âdeti değilâis — Hele simdi gazete satalım! Diyerek lâfı kısa keser, nev'i şahsı- na münhasır ahenkle: — Yazıyor. Diye bağırır ve koşa koşa Bibi. gene koşa koşa giderdi. Yalnız © bir verde durmaktan biriki kelime konuşmaktan haz duyardı. Şehrin oldukça iy! bir yerinde. ufak fakat güzel bir ev vardı. O bu evin ö- nünden belki yüzlerce. belki binlerce defa geçtiği halde bir kere olsun ne penceresine bakmış. ne de kapısına dik- kat etmişti. — Gazeteci, gazeteci! Diye çağırıldığnı duyduğu bir gün amcak ilk defa kapıya mi gitmek, yeksa pencere önünde mi durmak icab ettiği- ni anlamak için bakmıştı. Bir perde a- .ralanmış güzel bir genç kız başı görün- müş önden bir moda mecmuası İste. mişti. İstenilen mecmuanın adım henüz yenişduyuyordu...Böyie bir mecrya Çi" kıyor mu, Çıkmıyor mu haberi yoktn.| Herhalde çok satılan. ve bilhassa sokak müvezzilerinin sattıkları mecmua de- #ildi ki bilinmiyordu. Başka zaman ol- başka, muay- muayyen ev- d mürdü. sa: — Yok! Der, yürürdü. Fakat aralanan perde- den onâ bakan rene kızın bakışlarında, övle bir şey vardı ki. vok, diyememişti. — İsterseniz yarın getireyim. Genc kız bü söze cevab vermişti; — Peki. barasını vereyim! — Yüzüm yok. metirince*ahrım. Koşarken o aklma geliyordu. Ne gü- zel bir bayandı. O çok bavanler cör - müş, çok şık bayanlara gazete satmıştı amma. böylesine sek rast delmemişti. O gün vapurda gördüklerine hep o mudur? diye bakmıştı. Tramvaylarda: — Havtdis! Diye bağırırken ön sıralarda oturan- lar arasında onun da bulunup bulun- madığını merak etmişti. Ertesi sabah mecmuayı götürdüğü zaman genç kız katıyı açmıştı. Ne ka-)ien dar derli topluvdu. Onun mahallesin. deki gene kızların hic biri buma benze- mezdi. Mecmuayı alan elleri de ne ka. dar küçüktü: — Her zaman bana bu mecmuadan getir olur mu? Mecmma haftada bir çıkıyordu. O bunu iş güç edinmi em çıkar çıkmaz alıyor. Ve müzel gene kiza götürüyordu. Hattâ bir kaç defa çEiğ muavi karıştırmış. resimlerine bakmış. ti. Mermuada rüzel güzel entariler, sapkalar, mantolar rörmüstü. Rözsn mecmuayı pötürdüğünden bir haa sonra, sonradan çıkan nüshayı götü düğü zaman genç kızın arkasında mec. mnadaki elbiselerin benzeri elbise gör- düğü olurdu. Elbiseler de sene kıza ne kadar yaraşıyordu. Mecmüadaki renkli resmin bayanın arkasında bu kadar gü. zel durduğuna şaşar kalırdı. İyi evdi orası, parası kalmıyordu, & sasen Pararı da kalsa pek umurlam'va- caktı ya, ne olduğunu bilmediği bir his onu bu penç kıza yaklaştırıyordu. Ba- yan mecmuaların parasıni vermemek iie © daha memnun olacaktı. Bir n günlerde evde bir telâş vardı. değisiklik oluyordu. Bayan kapıyı AÇIP Mgemuayı alırken kapının gerisin- de yepyeni pırıl pırü bir takım eşya görmüştü. Acaba başka bir yere taşını” vorlar mı? diye düşünmüştü. Sormadan yapamadı: — Bayan başka bir yere taşınacı vo samz mecmuayı oraya da getiririm. Genç kiz tatlı tatlı gülümsemiş ce- vab vermişt. — Havır bir yere taşınmıyoruz. Ge- ne buradayız. Fakat o. bir şeyler olduğunu anla sti. Acaba bu olan şeyler neydi? Bir hafta sönra tekrar mecmuayı #ö- türd gün evde daha bir değişiklik sözüne #lişti. Kapıyı genç kız açmadı. acan bir hizmetçi idi. Ve sanki o sor- muş gibi: — Bizim bayanın bugün düğünü var. Dedi. Demek evleniyordu. O içinde sebebin! bilmediği bir burkulma, his. setti. Mecmuayı bıraktı. Uzaklaştı. Yü- rürken bağırmıyordu bile. Haf'a' geçmişti. Mecmuayı . götüre- cek mivdi? Niçin götürmesin? Ayıb mı olur? Niçin ayib olsun? Neler düşün- düöüne kendi de şasıyordu. Mecmuz elinde kapıyı çalacaktı, fa- kat o çolmadan kanı açıldı. Gerilemiş. geldiği İti. Evvelâ bavan çıktı. Ne güzeldi. Ne! sıktı. Başındaki şapkayı tanımıştı. Üç hafta evvel metirdiği mecmuanın kapa“ ğında vardı. Demek o mecmua cetirm? ti de bu şapkayı yaptırabilmişti. Bayan onu görmüştü. — Mecmua mı getirdi?. Bovanın arkası sıra sokağa çıkan si- vah paltolu erkek, elini cebine soktu. Cantasından yirmi beş kuruş çıkanp ona uzattı. — Al parasını. Bayana döndü: — Bu mecmuayı her zaman alıyor- san abone oluruz. Daha iyi değil mi? Bavan cevab vermeden ©. Paltolu erkeğe baktı. — Ben de bundan sonra getirecek değildim. A Bunu söylediğine pisman olmuş muydu kimbilir? Başın: önüne eğdi: — Bu taraf sapa geliyor. İşlerim baska yerdedir. Koşa koşa uzaklaştı. Ve bir daha o sokaktan geçmedi. Phi Belediye karşısındaki müavensh- resinde öğleden sonra hastalarını aaa . kbbul eder. İstanbul İkinei İflâs Memurluğundan: Müfnle Dimitri Dimitriyadis masasina ge. len alasaklı Ömer Özkan vekili Berret Zeki, nin istediği 1773 liradan 228 lira 77 kuruşun 6 ne sıraya kaydına ve 1090 Jlra ecri misin hükmen halli lâzım geldiğinden reddine iflâs idaresince karar vertidiği İlân olunur. (23875) SER lk la mi İstanbul İkinei İflâs Memurluğundan Müüis Dilber Mehmed Esin masasına ge. alacaklı Ykop ve Samson Çıkvaşvilinin istediği (350 Mra 95) 6 meli sıraya kayd ve kabulüne ve sıra defterinin düzeltilmesine İnâs İdaresince karar verildiği ân olunur. (23877) Ankara borsası Açılış - Kapanış 29/1/W0 fiatları | Doktor. I. Zati Öyet <PMİ ANCA O COMMERCİALE O İTALİANA İrlare du sud, Paris, «Son Bir doktorun günlük notlarından. Mevsim hast lıkları Her tarafta sık sık anğ'nier, brongitler görülmektedir. Şüphesiz bu büyük bir salgın halinde değildir. Sık sık hava ve rüzgürların tebeddülân bu mevsimde Calma bu vaziyeti ihdaz eder. Nadir ola. Tak bazı ratürrie (hillâtları da görül - mektedir. Bu bilhassa yaşlı insanlar için tebilikeli olmaktadır. Esasen yaş ilerledik. 3 hastalıklara karşı mukavemet kuvveti de gitgide azaldığı malümdur. Fakat bü. hassx ratürrlelere karşı ihtiyarların mu.) kavemetsizliği çok malüm ve meşhurdur Yaşlı olan zevatın kış ve ükbahar mev. simlerinde çok dikkatl! ve jhtiyatlı olma, lari tekrar tavalye olunur. Hiç ümid edil, miyen bir grip hastalığı ani olarık &. türrleye inkllâb ederek 3.4 gün içinde hastaları bilhassa yaşlıları götürebilir, Bu mevsimde yapilacak geyleri dalma yazdık, Gene tekrar edelim, Sık sık gece. 181! sokaklarda gezmemek, kalabalık ve çek mcak yerlerde bulunmamıya çalış. mak, yatmurlardan islanmamak, hasta olanları ziyaret etmemek, cereyanı hava, ya maruz kalmamaktan ibarettir. Sabah, ları iyice kahvaltı etmeden sokağa çık. mamak, birde harici kısmımızı iyice örtmek yani kuvvetli giyinmek. geceleri buruna bir iki damla gomenolu yağlar. don damlatmak ve sıcak muzaddı taaf Tün sularla bir iki xargara yapmak da çok faydali ve ihtiyatlı bir tedbirdir. Cevab istiyen okuyucularının opona pulu yollamalarıcı rica ederim. Aksi tak- dirde istekleri mukubelesiz kalabilir. Bâcalardan savrulan mavimtrak odun dumanları, rüzgârla, bir İâstik şerid gibi Jsönüp inceliyor, ve koyuşup dağılıveri- gözleri müstesna, yün sargılar sarmış iki atlı, kar sağanağımın en şiddetli anların- da atlarının yele'erine kapanarak, İstan- bulun biraz genişçe sokaklarında, saatler- denberi dolaşıyorlardı. Hayvanlar, ikide bir duruyor, soğuktan, inler gibi acı acı kişniyordu. Bu atlılardan biri Hasan Halife #di; di- #eri azadlı kölelerinden bir Hırvat genci idi. Adı Rüstemdi. Büyük bir itimad ve İsevgi besliyerek veniçeri ağa'ığına yük- selttiği Hasan Halifeyi ihtilâlcilerin elin- den kurtarmak istiyen dördüncü Murad, saraydan kaçarak payitahtın bir köşesin» de, sadık bir dostunun evinde gizlenmesi için izin vermişti Hasan Halife, oldukça uzun sayılabilecek bir zaman, itimad ettiği birkaç çorbacının himay»si- le yeniçeri ocağına sığınmış idi. Bı norha- cılar, eski ağalarını gece yatısma misafir getirilmiş bir şehir uşağı gibi yeni oda- lardaki dairelerina almışlardı. Yeniçeri neferlerinin bile kış'alarıma gece misafiri sümen ".İgetirdikleri sık sık görülürdü. Çorbacı- ların misafiri, o gece, neferlerden ve di- ğer barı yeniçeri z4bitlerindeh kimsenin me çarpmamıştı ve ertesi gün, Hasan TiIYATROLA “7 Halifeyi mükemmel bir surette döşedik- Şehit tiyatrosu Tepebaşında dram kısmında) yeri kücük bir yüklüğün içine yerleştir. akşam sast 2030 da mişlerdi. Bir bilen ve gören haber ver- O Kadın mediği takdirde, Hasan Halifenin bulun- me masına imkân yoktu. Fakat, bir akşam namazında, kışlanın ortasmdaki Orta camide, namardan son- ra. yeniçerilerin odalarma dağılacakları eereremmemrmmaen e çorbacı caminin kapılarını ka- B A N K A PAT amli yoldaşlar... Cıkman yoldaş- ... Ocağımızın ırzı için konuşmadır!.. Dive bağırmıştı. Bunu müthiş bir uğultu takib etmiş, çorbacılar yoldasları güçükle o vatıstır- mıslardı. Yeniçerilerin içinde gürül kabadayı, eli ve dili sakar olanlar KOMERÇİYALA İTALYANA Tasinmen tediye edilmiş sermayesi: İpe 700.600.000 ila yan Lreli İzecmislerdi: socağımızın orzı için konuş — madır!..» demek, yoldâş'arı en hassas ta- rafından tahrik etmek idi. O akşam Orta Merkezi: MİLÂNO ewmide bulunanların fk hatırma gelen Bütün İtalyada, İstanbul, İzmir, Londra İsipahiler tarafından yenicerilere herhan- ve New.York'ta şubeleri vardır. gi bir tecavüzün yapılmış olması idi: in — Çıkman yoldaşlar! Ocağımızın ırz için konusmadır!.. — Cikman yoldaşlar!.. Bugün ana ba- (Prancs' Paris, Marsellle, Toulouse, Nice, & ocağımız doku Menton, Monaco, Mentecarlo, Cannes, Juan. ek e ii les - Pina, Villefranehe . sur . Mer, Casab -| | Bre yoldaşlar; bu ocak Hacı Bektsş ience (Msroc), ocağıdır... Bu ocaktan Âli Osman padi- BANCA COMMERCİALE İTALİANA E RO.) şahı wife alır... MENA: Bucarest, Arad, Braila, Brasoy, Clujİ O — Bu ocağa üçler, yediler, kırklar ne- Costanza, Calaz, Siblu, Timichoara, fes etmistir... BANCA COMMERCİALE İTALİANA E| — Ocağımıza sipah eşkiyası el ve di) BULGARA, Sofia. Burgas, Plovdiv, Varna, iuzatamaz... BANCA COMMERCİALE İTALİANA PER| — Bre yoldaşlar sinah dediğiniz Ans LUEGİTTO, Alexandrle dEgypte, Eikahire |doludan getmis çarıklılardır... Port . Sald. — Bre yoldaşlar onlar carığı da talan- BANCA COMMERCİALE İTALİANA Eldan almışlardır, yarık tabanlı yörükler- GRECA, Alina, Pire, Selânik. dir... BANCA © COMMERCİALE (| İraLiana| — Varalım eski odalardaki yoldaşları TRUST COMPANY, Pihiladelphia, mızı alıp gele'im... BANCA O COMMERCİALE (O İraLiana| — Varalım kahvehanelerde. ve ha- TRUST COMPANY . New-Yark. mamlarda ve hanlarda olan yoldaşlarımı- zı alıp gelelim... Bye imnina: — Varalım bekür usağı odalarında 0- Banane Françalse et İtallenne pour Pume) lan yo'daşlarımızı alv gelelim... , — Yoldaşlar!... Bugün ana baba gü- Arjanunde: Bucnas - Aires, Rosario delnüdür bas alıp bas vermek vardır... Banta (6, : — Bre bizim basımız gece gündüz kol- BRESİLYA'da: Bao.Paulo ve başlıca şe - | tuğumuzdadır. ölümden pervamız yok- hirlerinde şubeler. tur... CHİLİ'de; Santiago, Valparalso. — Susun yoldaslar çorbacıları dinli: i amana lar Bogota, Barrangullla, Me) im. va ye ei'n. A ii — Susun yiğitler çorbacılar çıkar... URUGUAY'da: Montevideö. Minbere uzun bovlu, zevıf, iri kara BANCA DELLA SVİZZERA İTALİANA; | | gözleri narı! parıl, pos bıyıklı kalın kara Lugano. Bellinsona, Chiasso, Losarno. kaslı bir z#bit cıkmıstı. Güler yüzlü, ba- bankalarımız: Zurich, Mendrisla, 'bacan bir adamdı: lke vE ALİANI — Benim viğitlerim... Hacı RR Nm çeklerim... Bre Hasan Halife bizim bu Peşte ve başlıca şehirlerde şubeli: yeni odalardadır... HRVATSKA BANK D. D. Zagreb, Susak. BANCA İTALİANO , LİMA Lima «Perou) da başlıca şehirlerde şube. ler: BANCA İTALİANO . GUAYAGUİL, Guayagull, — Hasan Halife defterlidir. Defterlivi İstanbul merkezi: sipahi karındaşlarımızdan saklamak ol Galata, Voyvoda caddes, Karaköypalas)mar. Telefon 44848. Bal bü bazlarım.. Hasan Halife ocaklıdır, ocağa İstan sığınmış gar'bdir.. anı paralsımak, ele ver. Alalemelan m Telefon 32900 /8/11/12/15İ mek olmaz. ocak an m ş a Beyoğlu bürosu: — Bre an Halife madde- İstiklâl caddesi No. 247. Telefon; ye iz ay e la karımdaşlarımızla aramıza ve Touristiğve çekleri ve B. ©. İ, TRAVEL.İ Kalabalığın arasından, kalın bir LER'B çekleri, yükseldiz Terken, sözü havret eülkları ile ka- rışık bağırışmalarla kesildi: — Nerededir o oğlan. vara'avalım!.. — Bre çorbacı tiz söyle Mesan Halife nerededir... — Yoldaşlar varalım odaları arâya- 1m. Bre yoldaşlarım. karındaslarım, seh- ses Ocakta kaynaşma lerimi omuzlayıp yararsk en ön saflara| iy: Posta» nın tarihi tefrikase 126 BİNBİRDİREK BATAKHANESİ: Yazan: Reşad Ekrem | keiki m — Hasan Halifeyi elbette paralarız..« Bunu bir uğultu tykib etti: — Paraları?!... — Hasan Halifeye ocağımızda . yatak Sırilarında meşin gocuklar, başlarına, olani Hacı Bektaş uşağı değildir! — Değildir!... — Onu da parâleriz!. — Paralarız!... Minberdeki çorbacı avazı çıktığı kadar bağırıyordu: — Benim yiğitlerim... Benim şehbaz- larım... Bana kulak verin. — Bre çorbacı bize Hasan Helife lâm zımdır... -- Bre çorbacı seni dinlemeyi: — Bre çorbacı biz sipah ile yiz... Fakat, uzun boylu, kara gözlü, kalım kara kaşlı ve pos bıyıklı çorbacı, nihayef sözünü dinletmeğe muvaffak olmuştu; i — Yiğitler... Şehbazlar... Hacı Bek» taş köçekleri... Hasan Halifeyı parala- ir mak ocak ırzına uymaz... pe — Hi Halife ocağımıza (sığınmış garib yiğittir... N — Vallah bu çorbacı doğru söyler... — Yiğitler... Şehbazlar... Hacı Bek» taş köçekleri... Bize düşen Hasan Hali» feyi azad etmektir. — Hasan Halifeyi azad ederiz... — Hasan Halife başın alıp ocağımız» dan selâmet ve sıhhat ile gitsin... ş — Selâmet ve sıhhat ile gitsin... — Bre yeniçeri yiğitleri Hasan Hali fenin kuşca canını azad ettiniz mi? Azad ederiz... — Allah Allah. illâllah... Baş uryan, Sine püryan, Kılıç a) kan! Bu meydanda nice baslar kesilir hig olmaz söran! gecenin sabahı, sabah namazı vakti, mm o IHasan Halife Hırvat Rüstem ile berabef yeni odalardan çıkmış, biraz sonra, kor- kunç bir fırtmaya çevirecek olan karaye- lin dondurduğu sokaklarda, at ile, doğru- ca, Atikalide oturan kendisinin büyük iliklerini görmüş Hacı Nasuh adında bir zatın evine gitmişti. Hacı Nasuh, Hasan Halifenin ikbalin. den evvel tanıdığı bir mahallelisi idi. Yeniçeri ağalığı zamanında şeyhislâm. Yahya efendiye rica ederek Fatih camii dersiamları arasına kâydettirmişti. Hacı Nasuh o velinimeti ile azadlı kölesini, büyük bir hürmet ve muhabbetle karşi: Ismış, evine almıştı. Fakat çok geçmeden, mahallenin ileri gelenlerinden ve Mısir bezirgânı diye lâkabı ile anılarak birçok- ları tarafından adı unutulmuş bir zat, on dokuz yaşlarındaki oğlunu dersinm efen- diye göndermişti. Delikanlı el öpüp” — Efendi babam selâm eyledi. bizim. aşçı görmüş, Hasan Halife sizin eve gel miş.. Nasuh efendi velinimet hatırını çe- kerek gizlemek ister dedi.. bu işin sonun- da can pazarı okur dedi. Hasan Halifenin garib gönlünü hoş ederek selâmet ile yola çıkarsın dedi. Nasuh eferkli çoluk çocuk sahibidir dedi. Hasan Halifenin bendesi ve kulu çoktur dedi. Bizim aşçı gördüğü gibi olmaya ki başkaları da göre... Mas- zallah, Hasan Halife ve Nasuh efendi için belâk mukarrerdir dedi. (Arkası var) Son Posta İ Yevmi, Siyasi, Havadis ve Mal gazetesi Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25 İSTANBUL Gazetemizde çikan yazı ve resimlerin Obütün hakları mahfuz ve gazetemize &iddir. ABONE FİATLARI değiştirmek 25 kuruşlur. Gelen a) verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. İz Posta kutusu : 741 İstanbul > i Telgraf: Son Posta i Telefon : 20203 ; aranan sanamayayasan si”