30 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

30 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

E--ZTİRAAT Koyunların çiçek hastalığına karşı yeni bir aşı usulü Pendik Veteriner Bakteriyoloji Enstitüsünün istihsal ettiği seromlu Yazan: Halid Ziya Uşaklıgil Sarayın Ziyargiçileri Saray kelimesinin cazibesi - Hünkârın duygusu - azırlarda içtinab - Sefirler, valiler, muhalifler ve arıklılar - Ahmed Rızanın bir itirazı - Mabeyn sofrası fiyandan, meb'usandan, yüksek me)ter Paşa, biri harbiye, diğeri bahriye na- olunurlardı. Hür İriyet eshabından, yahud herhangi bir 'atla iştihar ve temayüz etmiş zevattan ların kendi kendilerine irad ettikleri #üal vardı: Saraya gidip bizzat yahud sasıla arzı tezimat etmek münasib lir, hüsusile zamanın müstesma şerai- > nazaran muvafık mıdır? Buna ken- ri müsbet yehad menfi cevab vere- arı sıfstile arasıra uğrarlar, fakat hün- kâr heber alıp ta kendilerini görmek için arzu izhar etmedikçe doğrudan doğruya huzura kabul edilmek teşebbüsünde bu- lunmazlardı. Nedir vak'slarda Mahmud Şevket Paşanın hürkâra söyliyecekleri yahud ondan dinliyecekleri olurdu. Na- zırlardan evkaf nazırile şehremini ve ek- çiçek aşısı ile vasati olarak senede i — âr ne konuşurdu, ya- hud, onlar selerden bahse lüzum gi lerdi, bunu bilmiyorum; bilinen ve gö rülen bir hakikat versa o da bu zevatın, ,bükümdarlarla telâki ve temas ü'fetleri !sayes: buzura pek serbest, serbest j olmakla beraber pek Tesmi tavırlarlâ gir- i idi; elbette mülâkatı da o suretle idare etmiş olacaklardı. Huzurdan çıktık. Yazan : Tarımman enler vardı, cevgb verebilmek kudre- nefislerinde bulamıyanlar da ya &- lerinden yahud “böyle bir meselede inden istifade edilebilecek şahsiyet- len müsaade yahud fikir almış bulu- ardı; herhalde idsre ne şekilde olur- bisun, bir kuvvetin, manevi veya mağ-'di de Hamidiye camisinde bulunduğu i- İbir nüfuzun memba: demek olan Sa-)çin Sullan Reşad zamanında da şeyhis- kelimesi daima müteayyin olmak lâ- ilâm olan bu sdeti takib etmek istedi. An- gelmiyen müphem ve müşevveş €-lcak hünkâr, ya tevazuu iltizam ettiğin- lerin bir kıblegâhi olur, ve etrafına 'den yahud şeyhi i ve resmi bir ne toplıyan bir şem'a kabilinden bir |mülâkatı yorucu bir iş hükmünde te'âk- be noktası teşkil eder; bu, daima böy- ki eylediğinden, her Cuma zahmet ihtiya. ir. Ancak meşrutiyette, hele hal'deh| rını meşihat makamının şerefile telif ka- a, bir tereddüd ve ihtiyat devresi| bul etmiyecek bir külfet kabilinden gör- lamıştı. Buna rağmen sarâya gitmiş mek bahanesile buna nihayet verdi, Hiç sk, ertesi gün matbuat sütunlarında | şüphe yok ki bu zahmetten kurtulmuş dizinin huzura kabul edildiğini gör-!olmak en evvel şeyhislâmı memnun bi- öyle bir galebe çalınmiyacek arzu raktı. ki buna nefislerini şevk ile teslim «| Hayri efendiden evvel evkaf nazırı o- ler nedir değildi. Hakikaten akşam! lerek Mısırdan Hammade Paşa davet ve lerinde saraya uğrıyan muhbirlerin çelbeditmişti. Güya Mısırda yapılan ev- i iyetle harbiye ve bahriye nazırı Cu- : ederlerdi. Abdülhamii zamanında istikbal ederler ve namazdan sonra| larında mülâkatlan hâsıl ettikleri intıba- dan bahsetmek sdetinde değillerdi, hün- âr da yalnız: «Pek edib bir zat! demek- le hissiyatının hülâsasını söylemiş olur- du, Bir sefir için de'bir hükümdarın lisa- nından bu $öz kâfi ki Valilerden de gelenler olurdu. Ya biz- Izat düşünerek, yahud sadrazamdan veya dahiliye nazırından de ulâarak,.. Asıl sıkça görülenler, âyan- | dan ve meb'usandan, ve, belki garib gö- irünür, bunlar arasında fırkaya muhalif olan zevat ile ilmiye mensubininden yani sarıklılardan mürekkebdi. Bunlar huzura kabul edilecek olurlarsa, ki bilhassa ları hünkâr kabul etmeğe lüzum görü dü, fırka aleyhinde neşvünemaya müsta- id tohumlar serpmek maksadına hizmet İetmek isterlerdi galiba... reye tesadüf etmedik, pek saklı kal Tennine, saray hayatında edinilmiş mü- sayesinde, lan hünkâr söy» Trakya mandıralarındaki koyu «Pendik batriyoloji enstitüsü şeflerin- den Galib Bayer: imzasile bir mektub aldık: Gazetemizin 17/Kânunuevvel/939 tarihli sayısında ve ziraat sütununda çık- mış olan (Koyunların çiçek hastalığı) hakkındaki makalem mevzuubahs edile- rek ezcümle deniyor ki: «Sürü ve çiftlik sahiblerini tenvir ve ikaz ve hastalığın zühurunda icab eden tedbirlerin vaktinde alınması hususun - da yazılan makalenizde çiçek hastalığı - rın Ârn; gösteren hayvanların kabar- ecrklarından alınacık madde ile diğer sağ- lam sürülerin çobanlar tarafından dahi| aşılanması hususundaki tavsiyeniz calibi dikkat görüldü. Elyevm mer'i bulunan | | bir buçuk milyon koyun aşılanmak- ta ve hayvan sahibleri memnun edilmektedir. e n sürülerinden biri ve çobanı iptidal bir surette virus toplanarak aşı yapılması keyliyeti 15 senedenberi met - ruk ve memnudur. Çünkü bu usul ile aşılamada hastalığı tevkiften sarfı nazar bilâkis hastalığın civara sirayetini ko - laylaştırmakla beraber teşekkül eden büsrelerin dökülmesi neticesi hastalığın mahallinde uzun müddet devamına ve hayvanların dolaştıkları mer'amın da dal ma intan tehlikesi altında bulunacağına iç şüphe yoktur. Esasen metruk olan bu usulün kanu - numuzda da yeri yoktur. Beş sene evve « Hisine gelinciye kadar Pendik bakteriyo- loji müsessesesi usulü fennisi dahilinde koyunlardan istihzar ettiği tahfif edilmiş sordukları sual «Bugün buzura kim olundu?» olurdu ve ertesi gün gö- rpacak bir yerde filânın ismi matbu görülünce bu başkalarında da u- aikta olan gizli bir emelin birdenbire nmasına sebeb teşkil ederdi. u gayet beşeri bir his olmak Üzere iki etmek lâzımdı, biz de öyle yapar gelenlerden icab edenleri arzederdik. ızhıktan sıkılan, yeni simalar görme- müştak olan, hususile hâlâ saltanat kamına karşı hürmet izharını vazife lere mülâki olmaktan haz duyan ıkâr bunları kabul etmekte adetâ ace- ederdi. Burada kaydedeceğim ki za- umda bir nezaret makamını işgal ©- lerden hiç birinin böyle huzura ka- edilmek için saraya geldiklerini, me- i hariciye nazırı Rifat Paşanın, Talâ- Cavidin lüzum olmaksızın, yahud, et edilmeksizin Dolmabahçe kapısın- i girdiklerini #4hattur etmiyorum. brhad Şevket Paşa ile Mahmud Muh- âkin o talihinden ve talihi- rotasını çeviren adamdan iİn- amının Ooalınmış olduğunu gör- sten omütevellid bir haz duyu- du. Bir günah için onu evinden ko- « yirmi yıl çocuklarının yüzünü termiyen adamın bu kıvranışı ona m bir teselli oluyordu. irkek, şuurunu kaybetmiş bir vazi- te, mütemadiyen. sayıklar gibi söy- iyordu: — Sen değilsin değil mi? tresi değilsin seni. Kaşlarını çattı: — Bu seni niçin alâkadar ediyor Cavidin bu lar?. Yirmi sene arayıp sormadiğm, undan bir köpek yavrusu gibi soka- attığın. çocuklarını görmekten mah- a ettiğin bir kadın. seni ne sebeble kadar ediyor? Zavid benim dostum.. ötesi var mı? ndan sana ne?. Bu itiraf esasen şuuru sarhoslasan| ne zevk buldun?. kat ıslahatı burada da tatbik olunacaktı. i Mısırda ne yapılabildi, burada ne yapı- labilirdi? Evkaf meselesi kökünden hal- İledilr edikçe kayda şayan ıslahat icrası- Da imkân var mıydı? Bu suslin cevabını Hammade Paşanın muvaffak olamıyarak memleketine avdeti vermiş oldu. Mevcud İşerait dairesinde ve onların türlü türlü | kayıd çemberi arasında mümkün olan teşebibüsetı, azmi ile, muhakemesinin 1sa- beti ile tanılmış olan Hayri efendi yapa- bilmişti; #akat asıl alınacak tedbir ve ya- pılacak iş cümhuriyet hükümetinin cezri kararile başarılabilmek zamanını bek'i- yerek uzun seneler sürüncemede kal mıştı. Saraya gelen vazife sah'bleri arasında ecnebi memleketlerin hükümderları nez- dinde doğrudan doğruya padişahı temsil edecek olan sefirler vardı. Bunlar İstan- bula uğradıkça. yaled veni tavin edil- dik'eri yerlere gitmek üzere bulundukça saraya gelirler ve tebiatile huzura kabul usulünün icabından biri de muvafık ol-| geçmezdi - «Son Posta» nın tefrikası: 16 — Cavid, senin oğlundur. Onun öbür ismini o kullanmadım. İstemiyordum, oğlunu bulmanı.. Senin koyduğun ismi oğlumun üstünde bırakamazdım. Kar- nında taşımaktan başka oğlun üzerinde hiç bir hakkın yoktu. Beni yaktığın yet. medi de o bedbaht çocuğa da kıydın. O melun hastalığı yavrucağa da aşıladın hat, Söyle orospu, oğlun olmasa bile o Benç çocuğa acımadın mı?.. Hiç yüreğin ttremedi mi. utanmadın mı, Allahtan korkmadın mı? O zavalıya kıymakta nmiş sözlere dair hiçbir renk vermezdi. | (Hayvan sağlık zabıtası) kanunu bu hu- Bir gün Ahmed Rıza bana dedi ki; «Siz susta çok vazıh ahkâmı ihtiva etmekte- pek nazik edamlarsınız, fakat muhalifle- | dir. re karşı da gene öyle oluyorsunu; Binâenaleyh Pendik bakteriyoloji mü- Taheninen tekrar ettiğim bu muahazeye | essesesince hazırlanan aşı; münhasıran karşı gene tahminen şöyle cevab vermiş | veterinerler ile veterinerler nezaretinde tim: «Sarayda işgal ettiğimiz yerlerin icabı başka türlü olmağa müsaid değildir, Mu- halif olanlardan da huzura kabul edilen- leri kastediyorsanız biz bunda bir mazar- rat görmüyoruz. Gözümüzün önünde çe- reyan eden teşebbüslerin bizden saklana- çalışan hayvan sağlık memurları tarsfın- dan yapılır. Saniyen; hasta hayvanlardan sun, muhalif olsun ziyaret'eri yemek zâ- sna dâvet etmekti. Mabeyn sofrası en yüksek makam sahiblerini bile kabul et- cak yollar bulmasına imkân vermek el- | meğe pek müsaid idi. İkinci mabeynei İTevfik Beyle mabeyn başmüdürü Recai betie daha muzır olur. Hünkürdan korku- eğe lacak bir şeye intizar etinemelidir. Onun | Beyin himmetleri eseri olara yegâne siyaseti kuvvetin merkezine isti- |bütün teşkilâtile, #akımlarile, siyah Dan- naddır, o merkez de bugün İttihad ve Te- | talonlu ve beyez keten ceketli Enderun- rakki fırkasıdır. O merke: mevkiini |dan çıkma hizmetçilerile, hele yiyeceğe | değiştirmesine imkân bırakmamak sizle-|pek dikkat eden Tevfik Beyin emrile ih- re terettüb eden bir vazife: İzar olunmuş nefis yemeklerile - ki bun- Ahmed Rızanın bahsettiği nazik olmak İlar pek iyi olmakla beraber dört yü herhangi bir misafiri pek NNETLİK vuçları içindeki gırtlağı sıktı, sıktı... kalamıştı. İkisi birden yere yuvarlarn- Eğer kapi açılmamış olsaydı. hâlâldılar. sıkmakta devâm edecekti. Kadın çok- BEŞİNCİ SAFHA TEVKİFHANEDE tan ölmüştü. O, buna rüğmen el'an si. kıyordu. Kapı açılır açılmaz. korkunç e 1 yüzünü çevirdi. Bakar bakmaz yüzün) Gardiyan g€n$ Kiye rm lehşeti bir kat daha artmıştı. Yürüdüler. Günerin e kıp- Bu sefer baba oğlu ile karşı karşıya |kırmızı kesilmiş gözleri, sapsarı yüzü- idiler. 'hün ortasında. patlamış iki çıbanı an. dırıyordu. Günlerdir hiç durmadan, muttasıl ağlıyordu. Buhranlar içinde, Cavid, sevdiği kadının mutad ziya- retine gelmiş, i ine gelmiş. hizmetçiden, onun epey hiç bir teselli kakşılığı olmadan iş geceler onu eritmiş, bitirmişti. Üç gün manına tesadüf edenleri mabeyn solra-| mı büsbütün kudurlmuştu. Yerin.| (Bunları söylerken elleri gittikçe ta- 1 fırladı. Bir sıçrayışta kadının girt-| kallüs ediyor, kadının gırtlağını bütün nı elleri arasma geçirmişti: kuvvetile sıkıyordu. Artık kadından — Orospu. oğluna da mı kıydın? boğuk hırıltılardım başka hiç bir ses Diye haykırdı. kadın gırtlağında git-|çıkm:yordu. Erkek onu yere devirdi. çe daralan tazyikin şiddetile kıpkır- |Dizile karnına bastı. Kadın çırpınıyor tı kesilmiş. gözleri dışarı uğramıştı. |İbacaklerı havada ümidsiz sallanıyordu. rilağından hırıltı şeklinde ancak iki | Yirmi yılın içinde biriktirdiği kini, nef ime çıktı: ti bıçaklayıp boşaltan bu ilanı Ea oğai reti bıçi şalı son facianın tesirile dişleri birbirine kilidlenmiş, 2. Şa kaldığını öğrenince, tehevvür- PIYI açmış, #çar açmaz da geri fiT- lamıştı. İz - Sevdiği kadın yerde cansız yatıyor. babası çılgın bir vaziyette gırtlağını 8 kıyordu. > zamandır misafir odasında yabancı bir zarfında boyaları dökülmüş bir resme Rengi uçmuş. parlak çözleri, bu müt- hiş facia ile kontak yaparak Sönmüs, zayıflamış, çökmüş, tanınmaz bir kale saf çiçek virusunu ufak ampüller içinde münten mevkie gönderirdi. Bu virus ile aşılanan hayvanların telkih noktasında bir büsre teşekkül eder. Ve bu suretle muafiyet temin edilirdi. Bu usulü mah « zurlu gören milessesemiz uzun deneme « lerden sonra muvaffakiyetle başardığı (Devamı 11 inci sayfada) —— — m a ——ş——m — şe —— m memnun bırulkecek şekilde idi. Misafirler de metmuniyetlerini sarayda yapılan 1s» Mahattan dolayı bizleri tebrik ederek izhar ederlerdi. Hakikaten eski sarayın meş- |bur töbla usulü, - ki türlü israfata sebeb olan çirkin bir şeydi - terkolunduktan sonra hattâ bekçilere, kapıcılara, bahçı- van, gazci vesaire kabilinden bütün müs- tahdemine bile muntazam umumi sofra- lar tertib olunmuştu, öyle ki sarayda bu yemek meselesinde gözleri incitecek bir çirkinlik kalmamış ve yemek işi medeni bir şekil almıştı. Halid Ziya Uşaklıgil dünü yakıp kavuran bir ateşe, kafasını düşünce, irade namına ne varsa, hep- sini giyotin dehşetile doğrayan bir de- vamhı buhrana terketmişti. Babasının cinayetini. Tarıkla bera» ber gezmeden dönerken tramvayda ha. ber almıştı. Neş'eli çok güzel bir gün geçirmişlerdi. Dönüşte tramvayda. mü- vezzilerk — Bugünkü cinayeti yazıyor.. hava- dis,., Feryadları, Tariki meraklandırmış« hem depiyango numaraların bakmak için bir gazete almıştı.-İkisi birden ga- zeteye eğilir eğilmez dehşetle doğrül- (muşlardı. Gazetenin birinci sayfasında Niyazi beyin karakolda alınmış. üstü başi perişan, kollarına iki polis girmiş ir resmi bulunuyordu. İki genç âşık birbirlerinin yüzlerine baktılar. İkisi de gözlerine inanamıyorlardı. Üç sütun üzerine dizilmiş serlevhaları bir nefes- te okudular. Bu sabahki müthiş cinayet! Bir baba, yirmi yaşmdaki oğlunu ve oğlunun sevdiği kadını bir randevü evinde öldürdü Katil cinayeti müteakib, polislerin Bu gördüğü manzaranın odehşetin-|gelmişti. En zorlu buhtanların arasını di. Bir saniye süren şaşkınlığı müteakib ok gibi fırladı. Bir sıçrayışta babasının üstüne atılmış, o da onun gırtlağını yar den geri çekilişi, sanki hiz almak için-|doldurduğu cinayet günile bu saate kadar babasını O görmemişti. Çünkü kendine malik değildi. Bu felâketi duyduğu an kendini kaybetmiş, vücü- gelmesini bekledi ve teslim oldu. Güner. bu satırları okur okumaz, kısık bir sayha çıkararak tramvaym (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: