zuma” “Son Posta, nın Hikâyesi Gece almamın. Çeviren: Nİ Elini tabancasına götürdü. Tab yerinde idi. Mahalle bekçisinin ai dan kawdsız bir tavırla geçti. bn döndü, karanlıkta görünmez - giri Kendi görünmüyordu amma ç0 A rüyordu. Hırsızlığa başlıyalıdar irin aydınlıktan ziyade karanlıkta Ni Bi gireceği evlere nereden gireli e evin içinde nereleri doly a min ederdi. yz meli ie ği evlerde bile sıkın bilirdi Bu onun senelerdenberi yep melekenin neticesi olmuştu. a yi kiza pencereler karşısında see daların hangilerinin yatak al ve gilerinin oturma odaları olduğunu inu ettiği gibi, merdivenin biçimini, mer 2 den çıkıldığı zaman hangi beğ mi icah ettiğini hesablardı- Yanıl ER vaki değildi. Eğer yapılırsa, ce?” vs ufak elektrik Jâmbasını birkaç Se için yakar yeniden yel, iz. tayin e: Yirdi. iğ GeL Bu akşam gözüne koyduğu evi si mek hie de güç olmıyacaktı. pe evvel gündüz oradan gezene e e tu. Henüz perdeler takılmamış . halde evin içi gayet İYİ ye Karanlıkta kapalı perdelerden €V tek simatını tayinde melekesi olan © ye deler yokken şöyle kısa bir bakışta m her tarafını öğrenmiş olmuştu. >) #imdi gene bakıyordu. Orta katta Zi yoktu. Üst katta yalnız bir odada kücü bir lâmba yanıyordu. Herhalde bu > yatak odası olmalıydı. Ev de ne çab: tutulmuş, yeni kiracıları ne çabuk ver- leşmişlerdi. Herhalde yerleşmek yor- gunluğu onlar» bitab vaziyete getirmis olacyktı. Hafif ayak sesleri onları kolay kolay uyandıramaz. o da işini çarcahuk bitirip evden çıkardı. Esasen arağığ da çok bir şey değildi ki, birkaç gününü gün edecek, metresine istediği bir çift #skarpini temin edecek. satı! kolay birkaç'perça eşya: biraz para bulsa fez-| Tasını aramadan dişarı çıkabilirdi. Bir maymun çevikliğile orta kat pen- cerelerinden birinin içine girdi. Camı disardan zorladı. Cam açıldı, yere atla- dı. Oda bombostu. Öteye beriye birkaç denk atılmıştı. Elile denkleri yokladı. bunlar yatak, yastık kabilinden $eY- lerdi. İşine yaramazdı. odadan sofaya çıktı, Bir an lâmbasmı yakıp söndürdü. Bitişik odanın kapısını açtı, yerde vi yatak, yatağın içinde saçı başı ml yatan bir kadın vardı. Bu hizmetçi ol- malıydı, hizmetçi odalarında fazla dur- mak onun Âdeti değildi Gerçi hizmet çiler arasında pars biriktirmişler çok- tu amma bunlardan hiç biri parasın! üstünde, odasında tutmazdı. Üstelik v- rim zaman çok fazla bağınp ça ırırlardı. Ayaklarının ucuna basa basa odadan Jecekti, Birbirimize te onunla pişanlan “| rastlamasak bu sast mg alacaktım. Ve ihtimal — Söyleme İncigül. 9 dudaklarına haram. — Ben de zaten sen küsını anmak istemiyorum KİZ. kim bi - Bu yazdıklarımı okuyan iye lir benim için ne fena kız m — kerecik Halüiku görse bans de hak verir. ila Yaza sesini sayfalar! ir nu anlatamaz. İnsan diline ki tatlılığı, onun eN adı artık: On; a Na ni * un vanını ri a — | bin heyecan Ken varim Di e aki ruhumda ima der- benim» sird- —— — ELİ) hırsızı met Mustafa çıktı, ne varsa Üst katta olacaktı. Üst kat sofada hiç durmadı. Işık gelen oda- ya girdi. Odada bir karyola, bir komo- ın. bir kanape, bir gardrop YWrdeu- be tuyalet . bulunuyordu. Karyolada Tas SON POSTA SPOR Bu hafta yapılacak lig maçları Hungarya Macar takımı Şişli ve Beyoğlusporla karşı'aşıyor Sayfa 9 BİNBİRDİREK 'BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekrem Vezirlerin kefaleli Sadrazam, damdan düşer gibi karşı - İstanbul Futbol Ajanlığından: Bu hafta)laştığı bu teklif üzerine şaşırdı: uyuyan kadına baktı. Kadın oldukça gençti, başını çevirdi. O hırsızdı, alâ- kadar öç şey e yapılacak basa mi lig maçları şunlardır: dınlar uyuy: z Cumartesi 4 del - | Taksim atadı: Hangi - Beyoğluspor sa. Komodinin vi ME içi 3 si iü inkar Manik! Önen ni rilmiş konulmuş iki on z 20/1/040 Pazar ları cebine indirdi. karyolada bir kıpır- danmu olmuştu. Kendini kadına gös- termiyecek tarzda yana çekildi. Karyo- ladaki kadın yarı uyku arasında mırıl- dandı: — Ne saklamyorsun Nihad. ben göz ueile ne yaptığını gördüm. On Viralıkla. rı üçe çıkarıyordun değil mi? Doğacak çocuğumuzun kısmeti de açıkmış. gerçi sen de geceleri çok çalışıyorsun. çok yoruluyorsun buna ü Kadn susmustu, belki uyumuştu. Belki sayıklayordu: — Otuz lira oldu demek; otuz lira ile onun bütün eksikliklerini tamamlarız. Çocuk. çoruk eksiği hırsızların biç dükünmediği hiç bilmediği şeylerdi bunlar, evlenmemişti ki çocuğu olsun, o her zaman çalmıştı. para çalmıştı, €8- ya galmışt, amma çalmadığı bir şev vardı. Ana sevgisi, onu çalmamıstı. Kendine verilmişti. çok küçüktü, bir anası vardı. onu severdi, okşardı, ku- caklardı. her eksiğini o düşünmüş sorra ölmüştü. Kadına baktı. Kadın uyumuştu. Ce- bindeki yirmi lirayı çıkardı, komodinin gözüne bıraktı, odadan çıktı. Merdiven- leri indi, kapıyı yavaşça kapadı. ssarunasasa manen vas nanasanasasasunassanyanmsasanuasnasusaie Ankara borsası Acılış - Kapanış 25/10 Hatları Lordra 1 Sterlin yi NewYork (100 Dolar 4 Paris 100 Fran 29282 Milano © 100 Liret 6618 Oenevre (| 100İme Pr. o 202725 Mınsterdam 100 Florin 69.135 Berlin 100 Rayişm. — Brüksel (100 Belge ga ân 100 Drahm or sotya 100 Lava 15875 Prag 100 Çek Er. ig Madrlâ 100 Peçeta 13.435 varşova || 100 Zioi — Budapeğle 100 Pengö eyi ei iie ii il 100 Ruble kalan sayısız, coşkun pansiyona döndük. saatte gelmiş, beni yirmi iş, saat altı emi tek - i söylü gitmişti ere ağ dedi, benimle ni - landığını yazar, kapıcıya bırakır, gel- Siğinde Vahide vermesini tenbihlersin. Bunu yapamam Halük. Daha nişan gayılamayız. n duysun, evlenmemize | razı olsun eş esed Kiri mal sim — GER dilem he derse desin seni are bir Kuvvet ayıramaz. Sana «yaz» ri ciefkom. GİYEN dinlemekte bulunmaz bir zevk Şar Tezcan stadı: Alemdar - Şişli sant 10 ha -İnadi Kem Nerdet Gezen. eger ki |Ez o kadar bakmadım bile, Taksim stadı: Hungarya , Şişli saat 1040) hakem Nüri Bosul, Galatasaray . Topkapı saat 13 O hakem Sami Aşıköney. Böşlktaş . Süleymaniye saa — Şevketlü padişahım. sipahi kulla - rınızın İstediği bir delikanlıyı Mısır ile çı- rağ edip yollamak olmıyacak iştir, aman benim padişahım... Musa Çelebiyi evvelâ dilden kurtarmak lâzımdır. Bunun için de Çelebinin bu kulunuzun sarayına gel- mesi gerektir. Sonra, kendisini eyalet ile Mısıra göndermek kolaydır. mamıştı. Kendilerine sevgili gözdesini teslim edecek yerde kendilerini eellâda veriyordu, Receb Paşa ile Mustafa Pasa şaşkın şaşkım bâkıştılar, Mustafa Paşa bir şeyler söylemek istedi. Fakat çenesi ki - lidlenmişti. Receb Paşanın ise, gözlerin. de kara kara şeyler uçuşuyor, kulak'arı uğulduyordu. Sultan Murad, biraz daha dursaydı, dizlerinin bağı çözülüp her iki- si v oracıkta çöküp kalacaklard. Pa - — Bre paşa, Musanın sarayı hümayu- dişal mundan başka bir yere gitmesi padişah- — Şevketlü padişahım... oFitnelerde müdârâ edegelmiştir.. kul da padişahlardan istediklerini alagel- 19 bakemilk ile uymaz iştir... Ansdela , Feneryilmaz saat 1145 hakemİmiştir. Benim ulu padişahım. bir isten - /Basri Bütün, medik hal olmamak için gel ver bu kulu- Attıntoğ . Hill saat 1930 hakem Tarıklna Musa Çelebiyi... Vallah billâh kılına, Özerengin. Beykoz - İst. Spor saat 15,15 hakem Halid gü İstanbu! Valisi U'udağda İstanbul Vali ve Belediye Relsi Lütfi Kır, ayağı Lırnağına zarar ilişmez.. ilişirse, iş- te şu Hüseyin ağa kulun şahid olsun.. be- Fenerbahçe stadı: Karagümrük . Ana - m Mi 'Hüseyine baktı. Pehlivan, daluhisar saat 15 hakem Adnan Akm. i Penerbahçe . Vefa sant 18 hakem: Ahmed noktaya dikmiş, padişah İle göz göze gel gözlerini, arz odasının bir duvarında bir mek istemiyordu. Murad, nefsini zorlıya- rak sadrazama sordu: — Canbulâdoğlu nerededir? Receb Paşanın gözleri gene kararır dar, Kurban Bayramında Xış sporlarile alâ. | gibi oldu. Yoksa padişah Musu Melek Çe- kadar olmuş ve Bursa Valisi Refik Korattan|lebiyi kendisine verecek mi idi?.. Sadra- İle beraber bayramın üçüncü günü Uludağa|zam Muraddan kat'i bir red cevsbi bek - çıkmışlardır. Uludağda Bursa ve İstanbul kayakçıları ber iki valiml. xi Kirarlı yaylada karşılamışlardır. Burada hep birlikte yemek yenilmiş ve kiş sporları üzerinde hasbıhaller yapılmıştır. Vali doktor üs |L&tti Kırdar yakında Uludağda sporcular 4. çin İstanbul vilâyeli hessbina bir otel yap . tıracağını söylemiştir. İstanbul Dağelık Klü bü #zaları Martfa yıkılacak olan Dağcılık klübü yerine validen yeni bir bina teminini rica etmişlerdir. Dr. Lütfi Kırdar da yıkda. cenk klüb yerine onun elyarında bulunan Bürpagob mezarlığı srassına yeni bir dağcı. hik klübü irışa ettireceğini vadeylemiştir. Ye. msklen sonra Uludağa çıkılmış ve muhtelif sporcuların yaptıkları gösterisler seyredil , miştir. Uludağda yapılması evvelce takarrir eden kayak birinellikleri, İstanbul kayak ta. kım: ile Dağcılık ajanı arasında ih. HİAf çıkması ve İstambul takımının müsaba kulara iştirak etmemesi yüzünden yapılama. mıştır. Grrtasarayın Mrcarlara vereceği çay ziy-feti Galatasaray klübü tarafından bu akşam saat 6 da Hungarya takımı şerefine bir çay,İlerine sapi, çarı müteskıb Hungaryanın antrenörü ta. rafından da bir konferans verilecektir, Bundan sonra gelzele felâketzedeleri faatine tertib o edilen basketbol maçlarının Bozkurt Ne, Kurtuluş takımları arasında fi. mali oynanacaktır. İstanbul mıtakası istişare hayeti bulunmakta olan|liyordu. Boğulur gibi: — Kabbe altındadır padişahım... Dedi. Biraz sonra da Mustafa Paşa hu- zura çıktı. Padişah Canbulâdoğluna gayet serd bir sesle ve kaşları çatık olarak hi - tab etti: — Paşa... dedi. Bu devletlü vezir Mu- sa Melek Çelebiyi ister. Varayım kullara nasihat edeyim der. Padişahımız Musa Çelebiyi bu kulunun sarayına gönder - miştir, sizden kimseyi esirgememiştir, de Musa Çelebiyi istemekten vazgeçin yeyim der, Musa Çelebiyi kurtarayım der, Ser ne dersin bakayım? Mustafa Paşa yutkundu: — Benim padişahım.. dedi. Receb Pa « şa ku'un vallah doğru söyler... Murad sert bir sesle Canbulâdoğlunun için ağladığını farketti: — Hüseyin... Ne dersin, gidip göre « sözünü kesti: — Bre paşa. Musayı eşkiyalar alırlar. Dedi, Mustafa Paşa: — Benim padişahım. diye ilâve etti. Musa Çelebiyi Receb Paşa kuluna ema - net eyle, vezirin sarayından zorla almak — Sen kefil misin?.. Mustafa Paşa bir an tereddüd eder gi- "men. bi olduktan sonra: — Kefilim... Dedi, Murad bir an düşündü. Sonra: — Kara Ali!, Diye bağırdı. Arz odasına, cellâdbaşı girdi. O müthiş soğukta, yalınayak idi, göğsü bağrı açıktı. Genç zingenenin öğüs İstanbul mıntakası istişare heyeti, mınta.| kılları, ince bıyıkları buz tutmuştu. Koş- kayı yaratan aşktı. ka bütçesile Dolmababçede yapılacak stadın|tu, Muradın ayağına kapandı ve o vazi- katl şekli hakkında son bir görüşme yapmak| yette kaldı. Murad: sert ve kısa: üzere önümüzdeki Pazartesi akşamı bir top, lantı yapacatır. le görüyordum. Ömrüm, duygularım; gö-| rüşüm baştan başa değişmiş, üc saat bi kısa bir zamanda yorgun, bezgin, 5 -| midsiz bir genç kızdan ümid ve neş'e do-| lu bir İnsan doğmuştu. Bütün bu hari -| kum! Aşka bile baş eğmek istemiyen — Kalk!, Dedi, İki vezirin de yüzünde kan kal - «Bu mektubu getiren cevab yollarsın değil mi?» * Ya ben, ben nasıl mes'udum Hali - inâdeı, dsi ruhum; meğer ne büyük bir Aşk! Sen en anlaşılmaz, ve büyük kud-| sevdayı kendi kendimden bile inkâra kal- retsin! * Mühürdar (Ş...) pansiyonu 77 İlkteşrin Pazar gece Saat sekiz buçukta Halüktan bir mek - tub geldi. Zarfı açtım. İçinden hir kâğd daha çıktı, Fakat Halükunkini okumakta | Yorum. ordum ki öbürüne) o Halüktan, olup bitenlerin hepsini öğ- Erenköy «Sevgilim, 'Halamla uzun uzadıya konuştum, Ev - madığı hı İlenme kararımızı büyük bir sev'-ç'e kar- eyi korkuyor. zi ladi. Yalnız eğabeyimin güçlük çıka - kimse ayıramaz.) Bu gece gelip seni görmemin pansi - yonda senin in yi bir tesir bırakmıya- söylüyor. Hatırın i di geçti. Kendisi de ayrıca mektub yazdı. Oku, bizi ne kadar dü - sündüğünü göreceksin. Yarın talim biter bitmez yani saat on ikiye doğru hemen için kışmış! * Nazire Hanımefendinin mektubu ol - dukça uzun, çok yer tutacağı için defte - rimin arasına koyamıyacağım. iyi kapanmıyor. Kilidlemekte güçlük çeki - yendiğini. beni kendi öz çocuğu sayaca - Bim, saadetimiz için elinden geleni ya - 'pacağını, bu gece Halüku buraya bırak- için kendisini eskilik ve dar kafa- hlıkla itham etmememi yazıyor, Yarın sa bah, yapağağımız şeyleri kararlı (Üzülme, artık bi-| üzere, hangi saatte beni görmiye gelebi - 7 leceğini soruyor. — Deli Hüseyin. sen de Kara Ali sa - hid olun! dedi, sorra vezirlere dönerek: «Müsayı şimdi gönderirim. Musa si- ze Allah emaneti olsun. bir kılına hata gelirse sizden bilirim!, İNCİLİ KÖŞK YOLUNDA Sultan Murad arz odasından çıkarken göz pınarları sulanmıştı. Genç ve tuva - na imparatorun güzel başı, genis omuz - larile ahenkli kalın boynunun üzerinde gene dik duruyordu. Fakat bu duruşta, sırtı yere gelirilmiş bir pehlivanın barca parca olmuş gururu en canlı hatları ile görülüyordu. Deli Hüsevin Muradın çizmelerini iti - na ile giydirdi. Arz odasımn dilsizlerin - den biri de omuzuna. gocuğunu koydu. Dehliz ve koridorlardan anaforlar vapa- rak akan, duvarlara çarpan, sğaclarm arasından taranıp gecen sert ve istiks - metini kaybetmiş rüzgâr. karı helezoni Aalcalarla savuruyordu. Üçüncü avluda Seferli odası grlmanlarının biraz evvel süpürdükleri verler. gene örtülmüstü. A. rada bir cınlak ağftacların ince dalları kım. Nıvor. insan: bile sürükliven rüzgürin ö « de ran kavboluvorlardı. Deli Hüseyin padişahın başını ve yü « zürün bir kısmını büyük bir şala sardı, Murad, koltuğuna giren pehlivana daya- SİZİ narak merdivenleri ağır ağır indi. Geldikleri gibi, iki kişi, ağır ağır yü - İrümeğe başladılar. Fakat, henüz on, on beş adım atmışlardı ki Murad durdu. De- li Hüseyinin yüzüne bakmıyordu. Gözde pehlivan efendisinin yüzünü görmüyor « du. Amma, onun titriyen sesinden için yim mi bir kere Musayı?.. Deli Hüseyin kim bilir ne zamandan » ömründe ağlamamış ve ağlamıyacak bir adam olduğuna çe - kinmeden hüküm verebilirlerdi. Deli Hü- soyinin gözleri yaşardı. Gözlerinden; ke - mikli yanaklarına, oradan pos bıyıklarına birkaç damla döküldü ve biyık tellerin - de hemen buzlaştılar. — Benim padişahım niçin böyle söy - ersin.. bu devleti Âli Osman senindir. Allah seni başımızdan eksik etmesin, Musa Çelebiyi de sana bağışlasın... Musa Çelebinin kılına hata gelmez vezir kefil olmuştur. Benim padişahım arzu & derse İncili kasra varalım... — Hüseyin... Musa benim oğlum ye - rinde sevgili kulumdur. Bu kâfinler onun masum kanına girseler, ben dahi onları çengel'erde kara kuşlara yedirsem, Mu- sa geri gelir mi? (Arkası var) hep kendisini bekliyeceğimi: yazdım. A» lâkasına teşekkür ettim. Zarfı kaparken bilmem neden elim; masamın üstündeki menekşe demetine git ti. İçlerinden en kocamanını kopardım, Halükun mektubunun arasına koydum. Onu ilk gördüğüm gün göğsümde gene bu çiçeklerden vardı. Gözlerini uykuya kaparken o günü, o saati hatırlasın ve rüyasında yaşasın istedim. Halk görün- pesin kadar hisse kapılmış» mı diyecek acaba? z Hiç der mi? Bu gece onunda benim gi- bi bütün varlığı, baştan başa bir aşk he- yecanı değil mi? Se Mühürdar (Ş...) pansiyonu Pazartesi sabah Halüku görmeden evvel ne diye yaşa” mişım, Ne boş, ne manasız ömürmüş 6!. Kestane korusunda ilk yalnız kaldığım günler «hayat denen koskoca saati işle - ten kuvveti, öğrenmek için meraktan çır- pısıyordum. Bu kuvveti tanıdım artıks Uşağı bekletmemek için Halüka acele| Aşk... (Ya aşksız ömür?. Ona ömür de- bir iki satır yazmak istedim. Heyecandan ellerim titriyordu. İlk kâğıdı kirlettim, attım, İlrinciye şunları yazabildim; «Halik, Halanın hakkı var. Yarın saat on ikide seni sabırsızlıkla bekliyeceğim.» Yarına kadar beklemek ne bitmez, tü- Dilimin ucuna kadar gelen bu son cümleyi yazmadım. Yalnız onu değil, içimden taşan nice şeyi gene içimde sus- İhtimal, mektubu O halasına benim | göstermiye mecbur kalacaktı. - Nazire Hanımefendiye de ayrı bir kâ- ii affediniz. izi | bekliyemediğim İCİN ee | sana koşacağım. ii e aziygi e a e öbür | Bilsen ne mes'udum. dlaetin karete kenmez azab... eceğiz. © ği ömrüme göz kamaştıra ün ize bildiririm. Saygılar» incigil b anes gibi doğdun. Sana lâyık değilim biliyorum. Fakat seni seviyorum. Haya- Oldu mu, Halk? mı saadetinin yoluna koyarak, sana u-|turdum. - Oldu. Iı erişmiye | çahşacağım, Oracıkta ni vakit bambaşka melek İnekşüküm. yu Slandım. Ve dünyayı yepyeni bir göz nemez ki, nasıl işlediği hesaba katılan.) Leylâ Hanımın söylediklerini hatırlı - yorum: «Erkek eline kolayca geçen ka - dından usanır. Sonuna kadar bağlanması için süphe içini kurd gibi kemirmelidir » Belki... Fakat bizim için değil, PüyüM aşklar bu hödgâm görüşün dar çerçeve - sine sıkıştırılamaz. Süphe denen işkon- ceyi ben sevgili Halükumun temiz kalbi- pe sokmıya hiç, hiç bir vakit razı olamam. Birbirimizin olduk. Ö'üme kadar da öyle kalacağız. Aramızdaki bağ, hakiki askın bağı... Süphenin yardımına sığınınlar bu kopmaz, kırılmaz. cizilimer bağla bağ- Halük İğhda «yarın öğleye kadar dışarı çıkmayıp!lanamıyanlardır, #5