6 Sayfa SON POSTA Fin zaferinin yakın ve uzak tesirleri Emekli us kuvvetlerini her tarafta püs- kürten kahrsman Fin kıt'sları şimdi Sovyetler Birliği topraklarına bile girmiş bulunuyorlar. Doğruluk derece- leri hebüz anlaşılmıyan haberlere göre Finler şimalde, cenub!i Lâponyada, Salla veya Saltanturi bölgesinde ve en şimalde Petsamu mıntakasında mağlüb ettikleri Rusları takib ederek hududu iki yerden geçmişlerdir. Bu haberlerin doğruluğunu kabul etti- ğimiz takdirde tahassül eden . vaziyete nazaran hattâ denilebilir ki Ruslar, bu gidişle, Şimal Buzdenizi sahilindeki A- lexandroysk ile Murmansk askeri liman ve üslerini bile kaybedebileceklerdir. Filvaki Petsamuda tutunamadıklarına ba kılırsa Ruslar, Ladoga gölünün 8, 60 ve 80 Km. şimallerinde Kitile, Tolvajervi ve Aglajervi savaşlarından başka daha şi- maldeki muharebelerde fazlaca sarsılmış ve binlerce insan, si'âh ve malzemeden başka manevi kuvvetlerini de kaybet- mişlerdir. Muharebelerde zayi edilen memleket ve topraklar, hattâ prestij, ekseriya geri alınabilir, fakat bir orüuda manevi kuv- vet ve nefse ve Âmirlere olan itimad bir defa sarsıldı mı bunlar bir daha düzelti- Jemezler. Onun için bu Fin - Rus kış se- ferinin Rusların iddis edildiği şekilde mağlübiyetle (neticelenmesinin bütün dünyada ve bilhassa Avrupa ve Asyanın mahküm ve muztarib milletleri nezdin- deki akis ve tesirleri muhakkak ki büyük olacaktır, Finler hür ve müstakil yaşamak istih- kak ve liyakatlerini bütün dünyaya kar- gı en güzel ve en kahramanca isbat etti- ler. İngiltere, Fransa ve Amerika başta olarak bugün hemen herkes Finlere yar- dım Yüzumunda müttefik ve musırdır. İngiltere ve Fransa artık tamamile anla- dılar ki Sovyet Rusya - Almanya işbirli Hi. şimalden yani İskandinavya cihetin-| den tamamile emin olmadıkça ve bura- daki işleri sağlam bir kanğa Obağlama- dan cenub batıda veya yakın şarkta hiç bir teşebbüse geçemiyeceklerdir. Fakat mevcud emareler gösteriyor ki Fransa ve İngiltere harbin Finiândiyada kazanılabileceğini de anlamakla gecik- miyeceklerdir. £ Almanyayı fikler için şimal, cenub ve şarktan dola- şarak ona taarruz etmeleri icab etmez — Evet... — Meselâ ne?. — Boynunda dalma «N3 markalı bir pantantif taşırdı; parmağında tek taşlı bir pırlanta yürük vardı. Hattâ bu yü - züğün içinde «N. D.» yazısı ve «1933, ta- rihi mahküktür. — Nereden biliyorsun?. — Kaç defa baktım... Babası hediye etmiş. lâ; cesedin üstünde bunlar yoktu? — Katil çalmış olacaklar. — Muhakkakt, — Susma aktör, susma!,. Cinayete sir- kat süsü vermek için yüzükle pantantıfi nereye attığını söyle.. — Ben bir hırsız değilim! — İnanıyorum; fakat bir katilsin!, — Asla! Onu sen öldürdün!, Ben öldürmedim!, 'Ya kim öldürdü? Ber öldürmedim!. — Cürümde ortağın varsa adını söyle!. “Son Posta,, nın askeri muharriri | Zigiridde| mağlüb etmek imkânı olmayınca, mütte.| YAZAN ie rem general H. Emir Erkilet olunabileceğini müttefiklere ümld etti. rebilir, İlkbahara kadar Finlândiyanın ovazi- yete hâkim kalacağı artık tahakkuk et- miştir. Fakat ondan sonra vaziyetin çu vey bu tarafa dönmesi tabi! ve muhak- kaktır. Eğer durum Finlândiya aleyhine dönerse bu onun kusurundan ileri gelmiş olmıyacaktır. O hürriyet ve istiklâl için fazlasile çarpışmış ve yüksek fedakâr. lıklar etmiştir. Ona yardım etmek ve ©- nun başladığını ileri götürmek artık di- Zerlerine düşen bir vazifedir. Bu geryi anlamamak müttefikler için bir daha ele geçmiyecek bir fırsatı kaçırmak demek- tir, Çünkü verilen haberlere göre 1839 harbi, Finlândiyadan sökülebilir bir ma- hiyet almıştır. Müttefiklerin harbi bu noktadan mütalea etmelerini beklemek yanlış olmaz. H.E ilet Bugünkü manzarasile Finlândiya, kar*/ |... eeeeeeeemmermeemerersemassmmen Şi tarafta kendiliğinden açılan bir gedik- K il | tir; müttefikler için ondan kuvvet ve| YY Ni süratle istifade iktıza eder. Finlândiya! unanistan ve ila gediği hem büyütülebilir ve hem de ce-| j1 I ak İmub batı, cenub ve cenub doğuya sirayet | ile ticari vi 1878 gr ettirilebilir. Almanya ne Zigiridde ve ne aa" jde abluka ile mağlüb edilemez ve ancek| yapı âbat Yunanistanla aramızda mevcud ti - bu aym yan ve arkadan vurulup mağlüb edilebi- lir. Fakat Rusya kuvvetle ayakta bulun- dukça bu İstikametler daima kapalı ka-| İkömet bugü! ta | i caklardığ, İkate alarak her iki memleket arasın Fin'ândiyanın mukavemet ve galibislgaki ticareti artırmak maksadile yeni yetleri İtalyada dahi büyük tesirler yap den bir ticaret anlaşması yapmak üzere maktan hâli kalmıyacaktır. İtalyanın Al-/iptidaf müzakerelere girişmişlerdir. Bu müzakereler hit buluncıya kadar miltekabil ticaretin devamı için mev- icud an i üddetle tem - İdid edi er taraftan İtalya ile de mevcud anlaşma hükümlerinden olarak muay- yardımı | ven zamisnlarda ber iki hükümet ara - talyayı bir gün Ruslara ve dolayısile AL-İsında ithal ve ihraç emtiası için yeni - manlara karşı bir harbe kadar götürebi-İden tavin edilecek köntenisn miktar - lir, Ve bu mesele İtaiya için bir hesab ve İlarını tesbit etmek üzere bir ticaret he bir menfaat meselesinden başka ne ola-|* z bugünlerde İtalyaya gidecek - bilir? i a Yeni kontenjan miktarlarında mem- Hesab ve menfaat dün gibi bugün de i Söntetlerin if “ve: bafükellerine ilessir |leketimizden İtalvsya İtalan sanayi muhtac olduğu iptidaf maddeler olan tek hakikat değil midir? Hesabia pa İ i Dİ ei ” 'cin daha geniş bir mikvasta bir pay MA lil e yale AL a ayrılacağı ve ayni zamanda manifatu- celer verebilir, fakat nihayet hükümetle-İa. demir; ve buna mümasil piyasamız irin fill, hareket ve kararları üzerinde mü-İscin lüzumlu mamül maddelerin ithal essir bir ami! olmaktan geri kal: ın artırılacağı haber alınmış - İBu sebebler İtalyadan bir İcaret anlaşmasının müddeti nihayelinde bitmektedir. Her iki hü ün icablarımı nazarı dik- manya ile çelik ittifakı Sovyet Rus - Al man ademi tecavüz paktile hiç olmazsa kat'iyetini çoklan kaybetmişti. Fakat Fın mukavemeti İtalyanın antikominterm his- İlerini sonuna kadar tahrik edememezlik emez. Finlândiyaya İtalyan man cani, filhakika, isticvabi esnasındaltör gibi, muzafferiyellen emindir; tek da göz yaşlarını hiç dindirmemişti, Nasıl da ağlıyabiliyordu? Nasıl ağlamazdı?. Bütün ümidi, ada - letin sert bünyesini göz yaşlarile yumu - şatarak ipten kurtulmaktı... Ahmak!.. İsticvab gününün akşamı jandarma ku mandanile kültür direktörü ve orta mek- teb müdürü evime geldiler. Üçünün de çehresinden hüznümelâl akıyordu. Fena halde bozulan sinirlerimi, çiçeklerimi ok- şıyarak, teskine çalışırken bu ziyaretin hiç de hoşuma gitmediğini söylemeliyim. Afaki müsahabetle vakit kaybedilme- şahidle tecziye edilemiyeceğine inanıyor. Fukat pek yakında uldandığını görecek ve hançerlediği masum kızın ölümile ne- ticelenen cinayetini darağacında çırpı - narak can vermekle ödiyecektir. — Acaba adalet yanılmiyor mu? dedi, Haşmet Güneşin aleyhinde belki hâdise- lerin veya delâilin zevahiri şehadette bu- Yunuyorlar; fakat Güneş kadar lekesiz, tertemiz mazisi de lehinde şehadet et - miyor mu?, Adli hatalar hep böyle ze - vahirin tazyiki altında vücud bulmuşlar dır. Jandarma kumandan ilâve etti: Birincikânun 2? Atatürk ve Eanlis Bıyıktay Yazan: Cevad Abbas Gürer ! # | İ Cümhuriyet ordusunun olgun Korge- nerali, İstanbul Komutanı Halis Bıyıkta- yı da kaybettik. Lügatlerimiz; (Halis) e: Temiz, doğru, ; hilesiz, safi, gillügişsiz, samimi manaları- ni verirler. Hakikaten General Halis; isminde top- lanan bu vasıflarla tamamile yoğurul- imuş bir Türk hamuru idi, Sevimli, ve sevgili bir Türk vatandaşı idi. Yüksek namuskârlığı, koyu vatanper- verliği, iş başında enerjisi nümunel imti- sal olan General Halis; Balkan, Umumi, İstiklâl Harblerinde tecrübesi kemale er- miş bir kurmay sübayı, ayni zamanda san'atının şahikasına vâsıl olmuş bir ku- Imandandı. .| Hele o; tevazvu, terbiye ve nezaketi, merhamet ve ulüvvü cenabı İle tanıyan- “İların kalblerini kendine bağlıyan | başlı başına halis bir kıymetti. Güzide Cümhuriyet ordusunun tarihi; General Halisi her zaman unutulmaz tak- adedecektir, mücadelesinin ilk devirlerinin nücahidleri arasında büylik ve hayati müşküller karşısında hiçbir za- man sendelemiyen kuvvetli okarakteri; Halis'in fıtri fedakârlığın tetviç eden büyük hesletlerinden biridir, başlıcasıdır. Ne yazık ki; büyük hizmetlere namzed bulunan bu paha biçilmiyen genç Korge- neral üful etti. Ordunun son tazim resmine katılan İç- ten gelen göz yaşlarına İstanbulun sema- sı da İştirak etti. Ona ağladı, durdu. İ Muhterem Halisin acısı bana; Atatürk “İkuzurunda geçmiş tarihi bir muhevereyi hatırlattı, Atatürk; o Büyük Kurtarıcı aziz vata- nin her zaman harisi idi. Fakat onu; ve- 104 gece hayatı dolayısile «sevgili yur- dun gece nöbetçisi. olarak Mahmud Esad kardeşimiz herkesten önce vasıflandırdı. ÖLDÜRMEDİM Yazan: Zeynel Besim Sun bu başkulığı, mes'ek sebebile, biz göre - biliyoruz. Haşmet Güneşte bunlardan hiç birisi yok; vicdanım bu çocuğun masu - miyetini haykırıyor. — Hissinize kapılıyorsunuz baylar; de. dim, Haşmet Güneş hepinizin arkadaşı, samimi dostudur. Onu seviyorsunuz ve sevdiğiniz için üstüne toz kondurmamak istiyorsunuz. Hakkınız var, duygularınızı anlıyorum. Fakat ne çare ki hakikat, maalesef, sizi teyid etmiyor. Bugün a- daletin karşısında ne yaptığını bilen, şuu- Tu tam, kurnaz ve müthiş bir cani vardır ve bu cani, cina! temayülâtını bötün ha- yatı imtidadınca içinin derinliklerinde gizliyerek camlaya kendisini normal bir Atatürk, Halis Bıyıktay ve m uharrir bir askeri manevrada — Ben öldürmedim!. sine meydan.vermeden Haşmet Güneş Asabiyetimden jandarmalara bağır -| meselesine temas ettim: dım: - « Bu, azılı bir hayduddur baylar!, Or- — Götürün şunu!.. tada duran bütün delâile rağmen inkâr - Götürdüler. Geceli, gündüzlü bilâfa -|da ısrarı da bunu gösteriyor. Haşmet Gü- sıla ağladığını haber verdikleri bü ya -İneş, rolünü mükemmelen ifa eden bir #k- — Bir kriminoloji Alimi değilim; fakatladam sıfatile tanıtmağa muvaffak olmuş. pek çok tecrübelerim mevcuddur. Cina -İtur. Bern vazifemi yapacağım. Msamfih yete müstald veya cinayetle melüf insan-|mahkeme daima maznunun lehinde ha - ların çehrelerinde, bakışlarmda; hattâlreket eder. Hâkimler heyetinin bu işte yüz ve el teşekköllerinde bir başkalık) hafifletici bir sebeb bulması veya suçlu- Kültür direktörü titrek bir sesle wardır. Binçok insanların göremedikleriİnun mazisini nazarı Iibara alarak hük- ımud Esadın Atatürke verdiği bu ast hakikaten pek yerindedir. Atatürk İrünce evvelâ cephelerde, sonra dö bulunduğu yer ve makamda cidden ye dun daima gece nöbetçiliğini yapın” Atatürkü; İstanbulda bulunduğu ge lerin bir gece nöbetinde; Korgeneril lis Bıyıktay ziyaretle o gece yarısı Tep Atış mektebinde ve civarında askeri tatbikat başlıyacağını haber vermişti Hemen sofradan kalkıldı ve GE” hakiki bir muharebe başlangıcının diyet ve ehemmiyetinin havasını ven i füs etmeğe başladık. Koca dâhi Başb hazırlanmamızı emretti, Bir«<aç dakika sonra yola koyun tuk. İstanbul semtinin s6ssiz gecesi Il eden sıralanmış otomobillerimiz si çu Atış okuluna bizi gece yarısında V ür“ tırdı. Komutan Halis kendine has eci merbutiyet ve ciddiyetile tatbik edi e” mese'eyi Atatürke izah etti, M8” el İ başlamıştı. Mavi taraf hava kuvve” gece bombardımanlarına başladılar”. isabetli endahtlarına biz de şahid Olf', Kırmızı taraf topçuları cidden gk erji gösteriyorlar ve mavi taraf e kuvvetlerinin muvaffakiyetlerini indiriyorlardı. Şafakla beraber Atatürk arazi o de kısmen otomobil ve kısmen e rak kırmızi taraf kuvvetlerinin taf” “eg nu takib buyurdular. Muvaffakiyl“” va min eden isabetli topçu ondahtlari" ye himayesinde ilerliyen piyadelerimi”. vee aralık tekibe koyulduk, Atatürk eni nu ve Anafartslar kahramanı gibi leşmişti. Çalı, diken, hendek atlıyor. Dur dan, dinlenmeden avcı hatları ile ye te ilerliyordu. Mavi taraf avcı tay** rinin peykeli taarruzları Atatürkü” İnoyesik gidiyordu. Bu hava het münde daha az sert davranması müs değildir. — Adli hataya temas etmediniz?” di Kü'tür direktörünün yüzüne W zun bakarak cevab verdim: pini” — Adalet çök güç ve belki Oo ay yüz binde bir yarılır. Adli bir hatar o” kevvünü için meselede katiyetsi: cini” malıdır. Halbuki Haşmet Güneşi“ X4* yetinde her şey, her delik parmağil. yi ç tlli göstererek «cani budur» diye P04* rıyor. Bu kadar vuzuh içinde adl” nılamaz... si Ertesi gün tekrar Bay Daniş 5” ğırtarak konuştum; P — Cinayete takaddüm eden #0” gün içinde kızınızla hiç hasbiksl İmiydi?, — Her gün ederdik efendim” — Haşmet Güneş hakkında has den bahsediyorum. Ö — Bir gün evvel ettik efendi. ği : şam Bakkallar Cemiyeti reisin”. (y9” nüne gidecektik Ben gitmek is“ çe dum; kızım ısrar ediyordu. Nt ” ba', Bu düğüne ben yapayalu# E medi ya; henüz resmen nişanlısı bile vi ğım Haşmet Güneşle mi gideyiPi. öf” kışır mss demesinden bilistifaâ? 7 nasihat ettim. — Ne dediniz efendim”. (A ii vo) roses