21 İimeiteşrin Fin” “Son Posta, nın Hikâyesi “mumsu: Güzellik kraliçesile maymun Çeviren : Faik Bercmen ler bulosunun üç cazı, şeylanılla sırrını ve arzusunu anlattı. Meksi - m oynatacak bir ustalıkla çalı-|kalı onun sözlerini kesmeksizin sonu. Çiçeklerle süslü masaların üs -İna kadar dinledi, nihayet: | şampanya akıyordu. — Peki senin arzunu yerine getirir- planmış, wğork, ışıkların altina (sem bana ne vereceksin? dedi. Mesinj MW kraliçesinin seçil.| Kanşa tırnaklarını onun avuçlarına! ipe, yordu. On meşhur Ameri-| batırarak cevab verdi: din; a New-York'un en güzel ka-! — Kendimi! ba irili Apollo barının güzel sarı- a liği Mis Giedis Butleri seçtiler.| Aradan on beş gün geçti. v2 eb Küba güzeli ile Mis But-| Bir akşam Apollonun muta seyirci-| irmişlerdi a bir tereddüd devresi ge -İleri yurlerini almışlardı. Müşteriler Eg i. Fakat Anglosakson Venüs! arasında karanlık bir köşeye çekilmiş küba ve narin güzelliği, İve gözlerini sahneye dikmiş genç bir! İebe Salı Yahşi ve ateşli güzelliğine ga- kadın vardı. Bu Konşa idi. Elindeki b Ne, İprogramı sinirli sinirli okuyordu :| ©€ sapa, Süzeli Konşa neticeyi öğrenin-|(! — Meskaralar kralı Bob; 2 — An-| tm şi vi kesildi; dudakları kısıldı ve tonvo ve mısymunu; 3 — Güzeller gü-| wi, yah kirpiklerinin gölgelediği ba- |zeli Gledis Butler... Amerikanın en| : : Artist Yerinde Yordu. tünde su gi Bütün Ne * 9 futbolcu suihallerinden cezalandırıldılar 4übirer, Zside 6 şar ay oyun oynıyamıyacaklar Beden Terbiyesi İstanbul Putbol Ajanlığın dan 1 - Aşağıda klübleri, adları ve bölge nu. maraları yazılı idmancılara İştirak ettikleri müsabakalardaki sulhareketlerinden dolayi genel direktörlükçe geçici müsabaka boy - kotu cezası verilmiştir. Tebliğ tarihi olan 21/11/9899 tarihinden !- #ibaren kifiblerinin ve hakemlerin bu fut - İbolcuları ceza müddeti Içinde müsabakalara | var mıdır ve sazı yanında muğı iştirak ettirmemeleri tebliğ olunur. Eyüb klübünden 1895 İsmell Öztop 4 ay. Ortaköy klübünden 2194 Muhlis Açiktepe Lay Ortaköy klübünden 137) Sadettin Duruş- ren 1 sy. Ortaköy klübünden 1234 Basri Camer | Sayfa 9 «Son Posta» nın tarihi tefrikas: 59 , BİNBİRDİREK 'BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekreni Meşeli türküsü Padişah, başını arkaya (o çevirme -'kâte hazırlandı. Bu sirada, padişah Güllü den dümendeki Deli Hüseyife seslendi: | Fatmaya döndü: — Hüseyin! — Güllü kızım... Haydi bakalım bize Muradın sesi, boğuk ve derinden çıkmış | bir kaşık oyunu oy Şu gam girda - tı. Deli Hüseyinin sesi, aslın böğürmesi|/bında gönül eğliyelim... Ribi bir şeydi: Dedi. Kürekçibaşının ufak'bir göz işâ. — Emret sultanım.. reti ile, kürekçilerden ikisi kuşakların « — Sor bakalım şu yiğitlere saz çelan|dan birer tane temiz tahta kaşık çıkarıp r ve sor! Uzaftılar. Musa Melek ile karşı karşıya bakalım türkü söyliyen var mi i gelelidenberi, gözleri zaman zaman meç- Murad bu emri verirken, elile kürek! ül bir moktaya dalan ve hattâ padişahın çeken delikanlıları göstermişti. bile mevcudiyetini unutma derecvierine Deli Hüseyin: varün Güllü Fatma, bu emir üzerine top- — Emir sultanımın efendimindir. inde: — Emret sultanım... Dedi ve sonmı, bulunduğu yerden z " a İrekçilere seslendi: Dedi, Koca ka; «sola» denilen ve ideniz üzerinde küçükçe bir odadan fark- ie sertleşti, riyet Sının etrafında yer almış olan igüzel kadınmı mü. hususi bir| İsurette angaje etmiştir. ve saire ve| bi — Bre tersane yiğitleri, müjde size...) Galatagençler klöbünden 283 Kadri AVİ bez içinizde saz çalan, sazı yanında olan, sız olan yerinin ortasina geçti. Kürekçi - ler, adı bütün; İstanbulun ağzında dola - ta MMS bankerlerin protestolarına saire...) 1ay. kulak v Makas de söy) rmiyordu. İçlerinden sevinmiş *itan Konşaya teselli verici söz Bir en kadınlara da içerliyordu. ir gö, » salon Mis Butleri alkışlarken Köni “öylemeksizin yerinden kalkan Eva srabasıma binip evine yollandı. leri in hiddetle kürkünü çıkardı. Diş. Pal vir vurarak gözleri yarı ka- i cağ halde epey düşünceli kaldı. an İş önünden, yarın bütün Ameri. ii atbuatında çıkacak Mis Butler'in Ri geçiyordu. Bu Şu anda Amerikelt güzel kar- 0 a Olsaydı, hiç tereddüd etmeden hay arta parça ederdi. Ancak bu su- e kırılan gururunu tamir edebile- Y; tar 7“ ködar birbiri arkası içtiği si- ma ardan yorularak ayağa kalkın det; een buklelerini oynatan hid - İF baş silkmesile doğruldu. Kon 7 Biti, ii ertesi günü Apollo barma Prova 2m Antonyonun maymunu ile da Yantığı saatti. Antonyo, kulakla- Melez Küpeler bulunan sivri dişli ve bir Meksikal: idi. Genç bir goril Munu terbive etmis ve ona şa- et numaralar ööretmieti. Pan, <a: dansöze, ilk defa San bl ko'da rastlamış ve o vakitten - Mi, “na, bütün iptidai kuvvetile ve Mukaşı âşık olmustu. Önce, Konsa beni İdes ve flâhi bir varlıktı. Bir bu- çin bütün hayatını fedaya hazırdı. olduğ mn onu İocasında beklemekte dj, MU söyledikleri zaman acele İleri kavuşmıya koştu. İomeği sa Ti uzun müddet Kübalı irçok şevler söğledi; ince Ül lerin onun omuzlarına dayamış ve e konuşuyordu. Nihayet garib ik bir sesler aney ny, dedi, şayed sana git a yi desem ne yaparsın? Si ye öldürürüm, mâbudem. R 'ekâlğ. run üzeri: Konşa tam bir ie yainazl Dimi mun, m? bir, a gz uzadıya izahat verivardu.. Biz Çi Matmazel Dimitriyadunun kara tepray, ayık ve çirkin çehresinde ilim, inin #ltinden çıkmış tsrihten evvelki tri, mad. el triyadu bilgisini se- Rösterme fırsatını bulduğu için du; geçmiş günlerin yapraklarını ara sid bir iskelet manzarasile yo ariyor ve beni maziye çekip gö- : öte yanımda Lizanın vücü - dey, temas'eden ve bir tarafımı boy - Xl ye Yakıp tutusturan sıcak ve gü. Silgayy dünde şiir, hevecan ve havat ile Yordu, MIP taşarak aklımı başımdan ah- dayana birim . Dimitriyadunun söyledikleri arışarak dimağımda beni heve- 0 Veren bir âlem vücüde gelait. Me: Mar sehir, asfalt yollar, carçılar, insan. dan siliniyordu. Gözümün önün - İva memleketi sekil almakta idi. nleket ki dağlarının tepeleri ber- sema altında bütün bevarlık'arile Yor. Dağlarım aralarındaki dar ve Vadileri, muktaddeş ırmaklar bo - Yetisen ağaclar birer yeşil cennet iştir. Dağlık ve vüksek yer. m mitolojisi hakkındeki bileimle d bk pi Ban — bari Aça am ağaçlarile örtü'üdür, sıhilerle V yon yedileri zeytin ağaçları, portakel ve ayakları kaplamıştır. Mingitların arkasında tablatin genis söğ- ira | Yerleri ve gökleri dolduran ilâh - wi “narak yaşıyan insanlar ki baglı - Tİ De Rüzeliktir aşktır, hedefleri kuvvet ©r açıyor, her taş parçası icin ay- G TİS CEYLAN Avi #hceleri ve mevva vermiyen hur- sai İ i 2 — Aşağıda kifibleri, ad ve soy adları ve | Orkestra bir fokstrot çalıyordu. Bob) yölçe sicil sayıları yazılı bulunan Sâmancız numarasını bitirmişti. Arkasından An“ /tarın da ki3 değiştirmeği iiyad haline ge- toryo öne doğru eğilerek gerilin hare-|tirmiş olduklarından dolayı 15/11/1980 ta - ketlerini takib etmiye başladı. May -i7ihinden itibaren hizelermda yazlı müddet- mun garson kılığına girmişti. İnsan )er İ9in senel direktörlük tarafından geçe! Ye Harbe imfsabaka boykotu eezaslie tecrive edilmiş. gibi hareketler yapıyor, herkesi MU - yerdir Müsecce) bulundukları klüblerden i8- vaflakiyetine hayran birakıyordu. | tifaları hatinde bu cezalar beteme müdde - Nihayet sıra Mis Gledis Butlere geldi İline mahsub edilemez. Şeftali çiceği biçiminde bir elbise, Topkaoı klibinden 39 Haydar Boraganlı içinde göründü. -Şarkı söyledi, dans Sav şi: Sarki biyeu darı alkülamd. veli Fokani klübönden 38 Şerefettin' Bimari bes altı kere tekrarlandırıldı. Konsa ene sinirli sinirli ve nefesi kı. sılmış bir halde bakıyordu. Birden s8-| i ş lonu bir kshkaha tufanı doldurdu. Se. T ez sta'nda maç yirciler o Antanyonun gorilini stvah yapı:ması menetildi elbiseleri içinde sahnede görüne» DEK(, İstanbul bölgesi stadlarda alınması beğendiler. Maymun sekenek ilorli - İlizamle olan sıhhi tedbirlerin alınıp yordu. Gürellik kraliçesi son reveran- ahnmadığın: teftiş etmistir. Bu tefiine sun yapmaktaydı. Gorit .yaklestı: onu nazaran ve mütenddid Şİ 3 > ihtarlara rağ - inder. tutarak halka takdim €t -Jmen Taksim stadında hicbir sıhhi ted- mek işler ş#ihi bir hareket yapt bir alınmadığı görüldüğ . Bu vaziyet çok komikti. Ma la m tı munun İtedan itibs hareketi müthiş gülünetü. Hi mirtaş $ ay. n Taksim stadında resmi alkı ” husns! meç yapılması menedilmiş - Hivor hel bol kahkahalar atıyordu Fa) Keyfivet © gazetelere ve klüblere kat “birden herkesin kahkahası İirsa -İkitanan tehlis edilmietir. Fakat tebliğ- vide kedi, Corel ellerle güzel artistin |do diğer. sabalarda da avni tedbirin a. #aalarmı #'kietirdi. Sonra meneele -'vyn alınma ki ici , Mine beğ ola etli GüPinüsteti elele hakkında hiçbir iş'ar kanı Kldümrak niyetinde değ EE ZE mn deer yüzüne derin çizgiler aermstı. " ği Sendeki kadınlar karkuyle wirle. p " bir tramvayda yanın cıktı, rint kansvarek haykırsstılar. Bax er .| yolemo-p> partecileri yard: kekler tabancalarını cikarıp nisan al-| Dün öğleden sonra saat 14 de Sirkeci- dılar arma ateş etmekten çekin'vor -ide bir tramvayda yangın çıkmış, üç tele- lardı. Balki de kursunlardan birkaçı benin psrdesü ve çentaları, Hüseyin is- senç kadına isabet ed-bilirdi. Nihavel | minde birinin bir eli ve paltosu yanmıştır. maymun kadını bırakmıs bir köşeve! 169 numaralı Beşiktaş - Fatih tramva- kaçın kavbolmustu. Mis Gledis ise sah- yı Sirkeciye geldiği sırada Oovatmanın nerin ortasına düşmüstü. Onu kaldır./feen yapmasını müteakıb arkadaki 512 mya geldikleri zaman, yüzünde, hav-İnumaralı romorkta kontak neticesi yan- vanın, ebediven çıkrmvacak olan ve İşm başlamış, üç talebe ile bir yolcunun onu müebbed bir çirkinli#e mahküm |pelto ve pardesüleri vanmış, Hüseyin is. eden tırnaklarının aehiğ; derin çizgi -İmindeki yo'cu da elinden yaralanmıştır. lerin kurlar sızıyordu. > beri tarafta Konsan vahşi!Gledis Butler'e, bulunduğu köşeden de artk hie bir zaman memmun ve mahzuz bir halde bakıyor- olamıyacak olan Misidu. biz 5 Neme-York | «Son Posta» nın veni edebi roman: oOÖ İstanbulenor Kiübünden 053 Seyfettin De.| *2 türkü söyliyen yiğitler kimlerse çıksın... Padişahımız Kırk delikanlı, kürekleri ayni in - tizam ve süratle çekmekte devam edi- bir terbiye ve edeb dairesinde, bir fısıltı buş- yordu. Yalnız, fevkalâde Jamıştı; — Çökürcü küçük Mehmed çıksın... — Mudurnulu Mehmed de çıksın. — Bülbül Ali de çıksın... Bu fısıltılar, hafif dalgalar halinde, kü- rekçi siralarını aşa aşa, en ön sıranın sağ başında oturan bir kürekçide toplandı. Bu genç, kayığın kürekçibaşısı idi. Öbür o- dokuz delikanlı, onun emrinde idi. Si madan bir şey yapamazlardı, bir yere sun, hürmette küçük bir kusur, falakaya yıkılmaları için kâfiydi. Bu mutlak itaat le beraber, bu kırk delikanlının arasın- rbirlerine karşı aşk derecesinde bir se r bağ vardı. Bu itaat ve hürmet, istek ve sevgi file yapıldığı için kürekçi başı da arkadaşlarına şefkat ve muhab- betini saçan bir âmir olmuştu. Kürekçibaşı, küreği bınıkmadan: — Çökürcü küçük Mehmed nulu Mehmed ve Bülbül Ali sin... Dedi. Muhtelif sıralardan üç delikanlı yağa kalktı. Kayığın ortasında, kürekçi ran ve «köprü, denilen verden yürüye - rek «solas ye geldiler. Birbiri arkasın - dan dördüncü Muradın, yüzüne bakmağa cesaret edemiyerek ayağımı öptüler ve emri ile, en baştan bir çift kürek sudan alındı, boşalan yerler, sessizce ve derhal dolduruldu. Bir kürekçi de, başta yedek kaldı. Padişah karşısına gecen üç Jelikanlı- — Hansiniz Mudurtulu Mehmed, har- iniz Çökürrü Mehmed, hanginiz Bülbül AH? dive sordu. Delikanlılar, gözleri yer- de: — Ben Cökürcü Mehmedim. — Ben Mudurnu'u Mehmedim.. -— Ren Bülbül Aliyim... Dediler. — Mudurnulu, sizin 6 terafların kaşık oyunları, kasık havaları vardır. Onlar - dan bir sey tuttur bakalım — Emir sultanımın efendimindir... Mudurnulu Mehmed çökürtü kıra aldı. Evvelâ birkaç telire söyle bir #okumân. Cokürcü, Mehmed de ona refü- büyük hovarda olarak tahayyül etmiş. Zevs ki ilâhların ilâhıdır, bütün kuv- vet ve kudret kendisindedir, yap'ığı her Büyük ilâhlar dünyanın idaresini paylaşmışlardır. Zevs, Olimp şahikâsın - İdan gürler, Pozedon denizleri coşturup İdurgunlaştırır, Apollon gökleri ve yer yü-. zünü aydınlatır. İki sınıf mabud'ar or - manları ve su başlarını tutmuşlardır ve bunların hepsi, büyüklü küçüklü bütün|rerek beğenmiş, uldatmış ve kaçırmıştı. ilâhler, iyi iğe, doğruluğa müstaid ol -| Çapkın Zevs'in gök yüzünde (saltanat dukları kadar İhtirasa hava ü hevese sürerken bir gün de küçük Asya illerin - düşkündürler. İlâhlar var ki insan doğ-'de dolaşan Ganimed ismindeki delikanlı- muşlar, gitgide yükse'ip Olimp sabika -'nın tazeliğini ve güzelliğini görüp hayran sına kabul edilerek ebedilik tacını giy -İ olduğunu, bir kartal şekline girip genç «- misler, fakat hâl& gözleri yer yüzündedir.'damı kaplığını ve Olimpos dağlarına ge- İlâhlar var ki dünyanın mukadderetmı tirip kendisine saki yaptığını biliyoruz. İ ellerinde tutmak, yeri, göğü, denizleri, ö., Güneş ilâhi Apollon, çoban Kılığına gi- lümden evveli ve ölümden sonrayı idare'rip hayvan otlatırken şafaklar kadar gü- etmek zevki onlara kâfi gelmiyor; zaman zel ve sabahın (lk saatleri kadar taze Daf. man tü »n huzuzet âlemlerine karışmaktan | gine düşmedi mi? Kâdın Iâhlara gelince.. da maceraları aayısızdır. İlâtıların ilâbı Zevs, güzellik tlâhesi Afroditivi topal ilâh deniirci Hifestosla evlendirmişti. Afrodi- 4, kocası ile birlikte yaşamakla beraber kendilerini alamıyorlar. Eğlenceye düşkün Yunan milletinin; muhayyilesi, ilâhtliği fül helinde görmek istemiş, mabudları daima İnsanlara pe) zetmiş ve ilâhların hemen hepsini birer | Yazan: Refik Ahmed Sevengii İtalihine razı olmadı ve gönlünü eğlendir. imek için neler yapmadı! Hangi birini sa- İyalım? Kıbrıslı Adonisi kandırmâsını mi, sy iyidir ve doğrudur, Zevs, yer vüzü ilâ| Marsla olan sevişmelerini mi, İda dağın- İbesi olan Hira ile evli olduğu ha'de bir, gün Finikede Saydon kralmın kızını Rö-| da rastladığı çoban Anahsis'e olan iltifs- Sana ma? Yunanistanın eski yeni bütün #âhlar:! Aşktan, zevkten ve ihtirastan oanlıyan ilâhlar! Siz benim için kuvvet oluyorsu. nüz! * Müzelerden ve eski eserlerden sonra parkları dolaştık. Olgas ve Amaliyas cad- deleri üstündeki Zapiyon bahçesi ile mil- M bahçe yanyanadır. Denizden, uzaktan | kütleleşmiş taş binalardan ibaret gibi gö- rlü kılıklara bürünerek fani in -İ ne kızı görüp te aklı başından giderek pe-|rüner çıplak manzaralı Atina, sehrin Or-|ti, bir tesında yeşillik, gölge ve serinlik mer- » Onların sev- keri halinde duran bu İki bahçede MEİESİ beni bara götürdüler. İçki içtik, va alıyor. Matmazel Dimitriyadu bizi Bizans ve Banaki müzelerine de götürmek istedi amma kendisini fazla yormuş olmamak ünden dışarı çıkamarlardı, ona Sor. gidemezlerdi. Ona karşı gelmek şöyle dür) İeri ikişer ikişer uzunlamasına ikiye ayı- İliçü de, padişahın karsısında bağdaş ku - rup oturdular. Kürekçibaşının kısa bir ini kuca - şan bu meşhur rakkasenin oyununu fik defa göreceklerdi. Öndekiler, usulcacık İyerlerini değiştirmişler, arkalarındaki ar zadaşlarına omuz başından bakmak im- Ikânını vermişlerdi. Mudurnulu Mehmed ile Çökürcü Meh- med Mudurnu ve Bolu havalisinin en gö- zel kaşık havalarından «Meşeli; türküsü- nü tutturmuşlardı. Bülbül Ali denilen de. ilikanlı da çağlayan bir sesle söylemeğe başlamıştı: Meşeli dağlar meşeli, Uçkuru on dört köşeli, Yaman oldu aşka düşeli, Olmalı yâr güzel olmalı, Her güzel dengini bulmalı! Güllü Fatma, fırsat bulup, Musa Me - lek Çelebiye baktı. Padişshın gözde sa « ,kisi ilk defa olarak, başını kaldırmış, ken- disinin oyununu seyrediyordu. Murad da, bunu gördüğü hülde kaşlarını çatmamış- ”İtı. Güllü Fatma, bunu, çocuğun toyluğun İna verdi ve nerede ise, padişahın Muse Melek Çelebiye parlayıvereceğini sandı. Biz aralık, ayakları tökezir gibi oldu. Gözlerini yumdu, yumulan gözlerinin içinde Musa Meleğin dilber yüzünün ba- yalini doya doya seyrederek, «Meşelis türküsünü söylemeğe basladı. Bülbül AH de kıt'ayı tekrarlamağa mecbur oldu. Meşeli dağlar meşeli, Uçkuru on dört köşeli, Yaman oldu aşka düşdi. Fakat, türkünün ara nağmesine ge - Tince, bütün kayık halkıtın yüzünde, bir- denbire yüz çizgilerinin en cömerd ge - rilişi #le sonsuz bir neş'enin alâmet! olan bir tebessüm belirmisti. Padişah ta türkü söylüvordu. Hem, Muradın ne kadar da güzel sesi vardı: Olmak yâr güzel olmalı, Her güzel dengini bulmalı! Caeıkları ve söyledikleri türküye, pa. dişahın da iştirak etmesi, üç delikenlıyı coşturmak icin kâfiydi. Güllü Fatmanın kaşık oyunu ise, muhahkkak ki görülme- miş bir seydi. Raksetmek için yaratılmış olan bu çingene kızının inçecik parmak - larında, gemicilerin kaba tahta kaşıkları, binbir türlü ses çıkaran bir saz olmuştu. Narin, ince yapısına, Bolu efelerinin ka- badayı hareketlerini harikulâde bir us « talıkla yaraştırmıştı. (Arkasi var) işin özür dil Eski eserlerle alâkadar olmak, Yunanistanda yerli ve cenebi bir cok kimseler için asla eskimivesek olan bir modadır, Atinada Almanların, Ameri- kalıların. İngilislerin, Fransızların. İlal- yanların ayrı ayrı arkeo'oji enstitüleri ile bir de bu isle meşgul Yunan cemiyeti isimli bir müessese varmıs. Matmazel Di- bu sonuncusunda aza olduğu- i zamanda Amerikan arkeoloji İevam ettiğini söyledi. benimle secirmiş olmâk- «örünüyordu. Onu evlerin- Zım gecedenberi üc gön. dür görmemiştim. Bugün sabahleyin be- ni telefen'e bulmus. öğleden sönrr Yor- sinin kız kardesi ile birlikte çıkıp cel - mislerdi, Ayrılma vakti yaklaşıyordu. O- nu bir daha nasi, ne zaman, nerede gö. rebilerektim? — Bir akşam yemeği otelde veya başka bir lokshtada benim misefirim olarık be- nimle birlikte yemeniz için ne yapmak izm? Dive sordum. Cevab verdi: — Kocamâ telefon edip kendisile ko - nuşuruz. * Yorgi Dimitrivadis davetimi kebul et- m karısı #e otele geldiler, ve- dik. Yemekten sonra dâ aryete seyrettik, program bittikten sonra saha dınsa kalkan müşterilerle doldu. (Arkası var) meği biri |