il | Almanya, sahiller o0ST “ İngiliz donanmasından “dir. © nal Alman devletin nasıl koru ileligoland ve Sylt üslerine | birbakış | Son haftalar içinde İngilterenin muh telif noktalarına akınlar yapmış olan Al - man tayyareleri hep Heligolând ve Sylt üslerinden hareket etmektedirler | Kalkınma devresinde Al lar bu iki mevkii sön derecede kuvvetlendimişler » Alman donanması, bügün İngiliz donan“ masının kâtşisına çıkacak ve onunla har- be girişecek kudrette değildir. Alhan do. | nanması ancak kara sularında, sahil bo- yunca gezebilir, Bumu da tam bir emniyet içinde ya- pılabilmesi için Almanlar sahillerde ve civarda bulunan adalarda mühim teda » #ül tedbirler almışlardır. Meşhur Kaiser Wilhelm kanalı son de- recede tahkim edilmiştir. Baltık denizi ile Şimal denizi arasındaki münakalâtı #emin eden bu kanaldır. Bu mühim ka - in en müh harb Ji- manı olan Kiel'e müntehi olmaktadır, Kiel buyün dünyanın en kuvvetli harb |. meanlarından biridir. Burada yulnız harb gemileri barınmaz. Kiel ayni zamanda mühim bir bahri inşaat merkezidir. Mem | İeket. dahilindeki muhtelif fabrikalarda! © parça halinde inşa eğilen tahtelbahirler | © sahillerini korumak için elden geldiği “hep bu limanda kurulmaktadır Kiclin| harb limanı olarak ehemmiyetini teba -| rüz ettirmek için şunu da söyliyelim ki gintiyelerinin kapladığı mesaha 1,800,000 hetre mürabbaldır. Çalişan amelelerin suyısı 40,000 1 bulmaktadır. Hülâsa Almanyanın şi a dar çalışmıştır. Fransız bahri makamlarının görüşüne göre bu tedbirler sırf tedafüf tedbi olac" iliyor? yab Heligoland. ddasının kuşbakışı manzarası rük kâ mamıştır. Buralarda çok mükem.! mel tak elbahir ve tayyare üsleri yapıl - mıştır. imden ve Wilhelmshaven mü zl dafai m rkezlernin müdafaa tertibat -İAmrun grupu hem ted ları, Bari um, Wangeroog, Langeog ilerilzi mükemmel birer üs te mevkileri » temin edilmektedir. Buraları | dirler. da iyiden yiye tahkim e | Spiekeroff ve Mordeneydeki tahkimat dahi son hadde vardırılmıştır. Daha şimalde: Sylt adaları, Pao Felir, füi, hemi tecavü. eylemekte - (Devamı 8 inci a) ma (Polislere hitaben) 'efendiyi ou hapishaneye götürebilirsiniz. Formalite-| yi nöbetçi müddelumumi muavinine der- | hai ikmal ettiriniz. Haşmet Güneşin bileklerine kelepçeyi geçirdiler. O muttasıl ağlıyor ve müte - mMaediyen: — Ben öldürmedim. Cümlesini tekrarlıyordu. Fakat vazi yet aşikârdı. Lâfa kiymet verecek halde değildik. 'Dokter, cesedin defnine ruhsat verdi. Cenazeyi, şehirden getirdikleri, bir ara-| 'ba ile evine, katili de umumi hapishaneye | götürdüler... * Janadrma kumandanı İhsan Beyle, karşı karşıyayız. Zavallı kumandan mü hiş bir hayal sukutunun tesiri altında - dır; ikide, birde: — İnanamıyorum; diyor bir melek ka- “dar sef, bir billâr kadar şeffel yürekli, bir akar su kadar temiz olan bu çocuk nasıl bir insanı, bahusus Neclâ gibi genç ve güzel bir kızı öldürebilir?. O Neclâyı Çıldırasıya seviyordu... Cevab veriyorum: — İyi söylüyorsunuz kumandan Bey! Zaten o da kıskançlığından öldürdü ve mek için kızın mücevheratını üstünden kaldırdı. Maksad çalmak değildi: kendi- sine yaramıyan bir vücudü başkasına da yaratmamaktı: Daniş Bevin ifadesine-nâ .zaran katil, bu kızı babasından iki defa İstetmiş; ikisinde 'de redde uğramış. Ka- tilin ikametgöhmda araştırma yaptırdım. “Evrakını, defterlerini buraya getirttim. “Bumların arasinda belki adaleti tenvire © oyamyacak vesikalar vardır: Derin bir 3- Jâka ile hepsini birer, birer tetkik ede. ceğim. — Benim de ricam bundan ibarettir. “Bugün kendisini hapishânede ziyaret et- tim. Muttasıl ve mütemadiyen ağhyor. Beni görünce feryadını arttırdı. «Zeva - hire kurban oluyorum. Onu ben öldür - medim> dedi. Masumiyetini ortava ko - yacak bir vesikava tesadüf oederseniz kullanmanızı rica ederim. Gönlüm bu ço. *cuğun cani olmadığını söylüyor. — Hiç merak etmeyiniz kumandan bey: cevabını verdim, vazilem . adalete hizmettir. anda içimde yaşattığım bü- tün menfi kanaatlere rağmen bu çocu - ğun lehinde bulacağım en küçük vesika- kalmıyacağım. © © yedahi kul'anmaktarı geri — Teşekkür ederim. ilen hüviyeti görüyorum. Zerre kadar tit- cinayete, «sirkat kasdiş çeşnisi verebil -|zemeden, sev Şehir bastan başa bu cinayetle çal Yanıyor. Umumi efkâr tamamile mualli. min âleyhindedir. Buna rağmen İhsan Bey: , vilâyeti orta mektebi — Bu melek çocukta bir şeytan ruhu İdim. Vazifeye o kadar mi bulunabilir -mi müddeiumumi bey; di -İkadar memnuniyetle başladı yar, cani#yüründen belli olur. Cevab veriyorum: Kaplan da, zahirde, dünyanın en gü- zel, en biçimli, en alımlı havvanlarır dan biridir amma. dıs manzarasının o ka- dar zarafetine reğmen müthiş bir cana -|hepsi de genç, dinc, kafaları veni fikir - vardır. Haşmet Güneşte de hen bir kap-(Jerle dolu şahsiyetler. İ Artık bilgilerimi dökecek rnubiti bul- dum. Burada çocuklarıma ve memlekete azami! şekilde faydalı olabileceğimi sa - nıyorum. bırakarak defteri abyorum ve okumağa başlıyorum... * ki... Kültür direktörü babacan bir zat. Mek. teb direktörünün eziyetli ve bizden üs- tör bir adam olduğu ilk konusmada mey- dana çıkıyor. Öğretmen arkadaşla; en güzel, en necib, en k irebilmiştir. İhsen Bey gidiyor. Dairede çalısmak istiyorum; telefon muttasıl işliyor. Haş - * met Güneşe . hususi evrak tomarını! o Dündenböri öğrelmen Ferhunde Hanı. el cantama yerleştirerek eve kaçıyorum mın garib muamelelerine maruz kalyo- ve hizmetci kadına, bilâistisna, hiç kim -İrum. Bu'sabah, hiç münasebeti yokken, seyi kabul edemiyeceğimi o söyledikten elimi eline alarak uzun. uzun yüzüme sonra evdeki yazıhanemin basına &eci «baktı, Biz bu çatının altında fiziyolojik yorum. bütün farkları ortadan kaldırırız. Tahmin 'Tomarı açtığım zaman eflâtun renkliletmem ki Ferhunde Hanım da aksini dü- zarflardan mürekkeb ve bir inle bağları Jsünmüş olsun. Fakat, ne bilevim. dün - mış bir mektub demetine tesadüf ediyo-|denberi bana karsı takındım tavrı «ka. rum. İpi çözüyorum; zarfların hepsinde |dincas buluyorum. Yoksa bir duygu van- de avni yazile yazılmış su adresi görü -|lıslığına, bir his hatasına mı uğradım? yorum: * — Beni Siena lâyık görmü - yorsunuz y Haşmet Günes". — Ne münasebet Bayan Ferhunde Sev- » mez gi? Sizin arkadaşlığınızla iftihar ede Bir tanesinin içindeki mektubu çıkara-| o — Teşekkür ederim Bav Güneş: dür rak imzasına bakıyorum: Üstünde «58 -İle paydosunda yanımda kalmak isteme - nin» yazılı Neclâ... diniz de... te bü mektublardan baslamak ka -| — Mill kütübhaneve gideceğimi arzet- kalk b pek ME ime siyah kaplı, e —|mistim Bayan Ferhunde Sevgi: öyle ol - ilisiyor. Defterin masaydı size refakat zevkini kaçırmaz - ce kalın bir defter ilişiy: pey: — Bu skşam bize gelmez misiniz? B. Haşmet Güneş Muallim Orta Mekteh | | | Alman casusu İ Karl Armhard'ın j hatıralarına göre zi Esrarlı mektublar Hem ağır ağır yürüyor, hem de işi muhakeme ediyordu: Pekâlâ yanılmış| lolması da mümkün Herhalde iyice jtetkik et meden kat'i bir hüküm verme-| mesi lâzımdı. Sokakta ağır ağır yürür- kı farkına varmadan - etrafı tetkik etmiye başladı. Fakat hayır, onun tec. rübeli gözleri şüpheli en ufak bir v| bile görememişti. İ Bir müddet hedefsi ra bir lokantanın önünde durakladı.| Ufak bir tereddüdden son lokantanın içine" girdi. Yemek listesini gözden ge-! çirerek bir yemek ismarladı. a dığı yemek alakart aleyh biraz beklemu Karl hu bekleme fasılasından İs ederek cebinden bir tomar kâfıd çıkardı ve bir şeyler yazmıva başladı. Bu a: yemeği de geldi. Karl yemeğini y Yemek parasını vererek ayağa kalktı. Masanm üzerindeki kâğıdlar: de | dan dışarı çıktı. Bir dakika aya döndü. Yediği yemek. lerin tabakları henüz masadan kaldırı!- | amıştı. Fakat yere düşürdüğü kâğtd| parçası ortalıktan yok olmuştu. Görün- asında onu yer- den alın Bu küçük tecrübeden s Karl'ın | k bu bususta en ufek bir şüphesi! kalmadı: Demek ki takib ediliyor. du: hem de tam İngiliz polisi H le bir şey olamazdı. O, her zaman” i azami derecede ihtiyatlı | hareket etmişti. Sik sık Razit'e yaptığı| şüpheli retlerden başka aleyhinde len ufak bir delil olamazdı. Bu takdir. İde pekölü mücadele edebilirdi. peel karar ve yol aldıktan son-/# js * gd topladı. toplarken, farkına var -|ç jdeliller gö .İrahatsız Oradan geçmekte olan faytonlardan birini çevirerek içine atladı. Araba — Doğru Edinburg polis müdür! günel. Kumandası Polis müdü ji Karl kartını polis müdürüne gönderdi. Polis müdürü onu fazla bekletmedis Karl, polis müdürünün yanına girincö uk bir selâm verdi ve damdan dü“ ibi sordu: — Elinizde, benim casus olduğumu zannettirecek herhangi bir delil vak mı? Bu acayib sualden ürü: — Hayır... dedi. N afallıyan polis in bunu soruyoYe ki bugün, evde bulunmadığ bir sırada sivil polislerden birisi, ke isü vererek odama girmiş Bir idare ve bif sıfatile bu gibi in İngiliz kanumlarınca yasâ$ edildiğini tabii bilmemezlik edemez * sinizl. Ya beni sarahaten itham edecek rmeniz, veyahud bu gi komedilere nihayet vermeniz lâzımdır Polis müdürü ufak bir fasıladan son” Ta: — Yerden göke kadar haklısınız dok aleyhinizde bazı ihbar” İmenfi bize yapılan her ihbarı biz iyi karşılarız. Fakat şimdi görüyorum Kis zden boşuna şüphe etmişiz. Bundan ra herhangi şekilde olursa olsun menize imkân yoktur. Polis mümürünün yanından çıkımet Karl rahat bir nefes aldı. Vâkıa bunde © a takib edilmiyeceğini aklına til? #remezdi. Tabli ki takib gene devam edecekti. Fakat o bu hareketile tevkif edilmesini geciktirmiş, bu suretle de v8“ kit kazanmı (Devamı 8 inci sayfada) döndürdüğüm zaman Ferhunde Sevfİ Hanımı bana gülerek bakıyor gördüm. B- limi şiddetle çektim ve meclisin sonuna kadar bol bol somurttum. * Bu hafta toplantısını direktörlerde yaf Yazan: Zeynel Besim Sun — Müfettişlere söz vermiştik. — Sabi. unuttum.. sizi görür.ce unutu. yorum. Bu muhâvere bu sabah Ferhunde Ha. nımla aramizda geçti. Beni görünce unu- tuvermiş. Garib bir hissin tesiri altm - dayım, yoksa bu kadın?. Fakat ihtimal veremem. Fazla sokulgan ve samimi bir kız olacak... * Dün akşam müfettişlerdeydik. Kültür direktörü bizi kırdı, geçirdi. Muesvlini - nin taklidini o kadar güzel yapıyor ki... Bir yatak çarşafına büründü, başına ha- mam tasını geçirdi; bu suretle eski Ro - malı kiyafetine girdikten sonra «tank farzettiği masanın üstüne çıkarak: — Arredento!, Kovalyi nöre râstoretti. Diye söze başladı. Nutkunun “içinde tek kelime italyanca yoktu amma ton, aksanlar, beyan tarzı itibarile tıpkı Mus- solini gibi konuşuyordu. Bay direktörü uzur, uzun ülkışladık ve arada, sırada sörünü keserek hep beraber: — Viva, Viva, Viva! Diye bağırdık. Kamşulear duydularsa mutlaka «muallimler delirdi. demişler $ dir. Saat ona doğru şarkı emeğe ka- rar verdik. Kültür direktörü: — Söyliyelim, fakat koro halinde. Teklifinde bulundu. Hep beraber aya- #ö kalkarak bir halka olduk. Sarı kordelâyı söyliyelim. — Hayır; o yeşil gözlerinin sarkısı da- ha iy pi kısı geçin a canım, türkü olsun. Eminem de Eminem... Bunu gene kültür direktörü buldu. Hep beraber söylemeğe başladık. Tabif neş'e İle sağa sola sallanıyor, nakaratlar da ellerimizle, kollarımızla işaretler ya- pıyorduk. 'Tam o sirada birisi elimi tuttu. Başını tk. Her hafta Pazar gecesi bir arkadaşi” «vinde yapılan bu toplantılara doyami © vorum. Karılı, kocalı öğretmen olan bü i larda hazzın, saadetin, imtizacın *“ »mi haddini görüyorum. Mekteb direk” ##rünün karısı ilk mektebde muallimdi”” Ne zarif, ne terbiyeli, ne misafirpervef” ne intizamlı kadın!.. Midafirlerile ayri ayrı meşgul olmasını öyle beceriyor Kis Bize incir. findik, izm, ceviz ve por takal ikram etti. Kültür direktörü nes'& sfhi hiç kaybetmiyor: Bizim — mektebd€ “lsrihu öğretmeni olan karısı dn kendi “ ine'uygun... Benimle istigalde pek ileriye giden F hunde Han'ma öyle bir eda ile: — Ayol, Ferhunde! Neredeyse seni Haşmetle evlenecek sanacaklar.. Bır# sunun peşini. Dedi ki hicabımdan yerlere geçti! züm çok fazla kızarmış olacak ki bay rektör karısına Çıkıştı: — Melâhat; sen de amma haşlama WE prvorsun hat, Baksana; Haşmet oğlanı İ takoza döndürdün... ni güler yü im, yi Tuhaf şev: bu lâtifeye.en fazla Ferhunde oldu. Bu kadından iğreniyorum!.. Öğretmen odasında sigara icjyoru”” Bayan Ferhunde Sevgi içeriye girdi. A” vağa kalkıp kendisini selâmladığım hali? vüzüme bile hakmadan pencerenin önü : ne giderek caddeyi seyre daldı. Ben P kadına ne yapıyordum?. Bir müddet sonra, gene ayni tavırla © dadan çıkarken birdenbire bana dönere” Bay Haşmet Güneş; dedi, siz görü” üğünüz kadar centilmen değilsiniz. Ve cevab vermeme vakit bırakma cıktı, gitti, Bü kâdin-benden ne bekliyor, sekis” 2 çatı altında muaşaka mı?, Ona irfan i ahlâk yurdunda ilânı aşk mı etmeliyi ' da” CArkası var)