“Son Posta, nın Hikâyesi Nizamettin efendinin çırağı Ahmed, Cerrahpaşadaki bakkal Ni. Çeviren: Nimet Mustafa kemeye düştüler. Kadın nafaka isti - dinl Zamettin efendinin yanına çırak girdiği !yordu. Bay Ahmed oğlunu ve kehdi Zaman henüz ?zamettin efendinin o sıra bir Çı - on iki yaşını bitirmemiş-|nafaka ödemekten kurtarmak istedi. Dükkün:ni, emlâkini büyük oğluna rağa ihtiyacı pek fazla idi. Dükkânına İdevretti. Ve kadın nafakadan mahrum "şi dükkân açan, adliye mütekaidi|birakıldı. El efendi, gerçi malın iyisini sat - eN Ucuz satmiyordu, veresiye di *miyordu. Amma mahalleliyi ken - inden alışveriş etmiye kandırmakta Bay Ahmed memnundu. Evinde ko- nüşurken; — Biz bu parayı havadan kazanma « dık, havadan sarfedelim. Benden kim- SON POSTA Amatör güreşçi Adnan profesyonel oluyor On küsur senedenberi güreş muhitinde yavaştan başlayıp ileriye doğru muntasam bir terakki ile ilerliyerek mili takima kadar dahil olan kıymetli güreşçi Adnan, uzun bir tecrhbeden sonra profesyonel olmağa karar vermiştir. Tarihe karışan Balkan güreş müsubakala- termit. BİNBİRDİREK BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekrem Sazendeler defteri Dedi. Evliya, Teyyarzadenin uzattığı |kestim... Bre anlat bize o sazendeleri, rmda, parlıyan Adnan Sovyet Rusyada ya -|N0t defterini aldıktan sonra, parmakları. Defeilerden sonra sazendegân esnafından, pilen güreşlerde de büyük muvaffakiyet gös-| ni alışıklığı ile bir yerini bulup açtı. kimler gelir... — Efendim sultanım. dedi. Sazende | — Efendim sultanım, defcilerden sonra ze Hem herkes ne istese evleri- Ağlar gönderecek bir çırağı vardı. va 7amsna kadar dükkânına çırak al- bir 5 olan Nizamettin efendinin de m almasi, ve Mahir efendiden vi olmamak için müşterilerin aldık. evlerine çırakla göndermesi icab ediyordu. diyil bu zamanda Nizamettin efendi, tâ een çırak olarak Ahmedi almış- di med açıkgözdü. Nizamettin efen- TER dükkânma çırak girdikten sonra Sün geçmeden yağı, pirinci tartmayı, Pazarlıkta aldatmayı öğrenivermişti. dini tam on sene Nizamettin efen- m Yanında çalıştı. Nizamettin efen. se zırnık alamaz.! Diye öğünürdü. Büyük oğlu da ev- lenmek arzusunda idi, fakat o küçük gibi dik kafalı değildi. Babasının arzu. suna göre evlenecekti ve netekim de öyle oldu. Babasınm bulduğu bir genç kızla evlendi. Rahat ve mes'ud bir ha. ya! geçirmiye başladılar. Bay Ahmedin oğlu, evlendiğinin I- kinci ayında karısile birlikte seyahate çıkmıştı. Seyahatte' üşüdü. Döndüğü zaman hasta idi. Muâyene eden doktor. İvi bakılmazsa, hastalığın uzun süre- bileceğini, hattâ ölümle neticelenece- de ihsas etti, Bay Ahmed oğlunu hastaneye yatırdı. İyi tedavi, müm. 2 lerin başında defciler gelir. Sazendel Berlin Olimpiyadından evvel yapılan gi- i gelir. .ndelerin bu defcileri olmasa rakkası bozulmu: mal turnesinde İsveç ve Finlândiyada mu. erip ii a $ sa vaffakiyeli o müsabakalar yapan Adnan,,8t Kibi fasılları kercümerç olur, Fasılla- Berlin Olimpiyadına, Nörreçte yapilan Av İri nizam ve intizam veren usul ile def rupa şampiyonasına iştirak ederek bilfin kamer emil gey rm bi omar, miş ve cidden decrde S0“) dir. Ahmed Garfofni, Larbuloğlu. Diyar- Gireko-Rumenden ziyade, serbest bekirli Karaoğlu, Baba Abü, Baba Acem, minderinde daha ziyade vakit geçirmiş o -| KaPICIOğu, Baba Nazlı, o Mülâzimzade, Jan Adnan. son senelerde şehrimize gelen |RW An&eli, Yabudi Batakoğlu, Çingene Jak Chery. Bul Cumar, Cherman gibi marnf Dos her biri padişah huzurunda def pehlivanların iâmanlarını büyük bir dik . Salmış bin im e Katle takib etmesi, profesyonel olmak fikri-|, GÜLÜKCÜ Din onda daha o zamandan kökleşmiş oldu.J7eVK ile dinliyorlardı. Genç seyyahın e- &una bir delihdir. lindeki eski defter, yaşadığı asrı, en hur- Bir vakitler wen boylu bir dedikoduya emi > e ire A ri ebed tepki eden Tekirdağıı ile daha henüz) esi daha bulunmaz bir hazine idi. Kayık- tosu pek noksan iken güreşen Adnahın taki iii ish ajketüğı Kulaklarını! muvaffakiveti, bu sahada kendi suzındalarin etmi olduğunun da bir işaretidir. yarıyordu; ve arada bir fırsat bulunca fısıltı ile konuşuyorlardı; kemençeciler gelir, İstanbulda 80 nefer- dirler. Kemençenin mucidi Fariyabidir, Nahcivanda yatar. Bu kemençecilerin İs leri gelenleri kemani Mustafa, kemani Âşur ağa, Mahmud Çelebi, Kurşuncuza- de, kemani Ahmed Çelebi, Masarif Alisi, kemani Hüseyin Çelebi, kemani kalıveci Osman Dede, Ahmed Çelebidir, 'Tayyarzade: — Ahmed Çelebi komani Mustafanın şakirdidir. Taksimini dinliyen adam bay- ran olur. Bizim Şehreminindendir. Şehre. minli meşhur Sarı Haydarın akrabasıdır. İlk serpildiğimiz zamanlardı, Tekirdağlı Pehlivanın Küçüklüngadeki fulya ve ka- ranfil bahçelerine gider güreşirdik. Son- radan bir âşıklık geldi oğlana, bir ara Galata mevlevihanesine devama başladı. Kemani Mustafa da o zaman Galatada idi. Ahmed Çelebiyi yanına aldı. Hattâ Sayılırdı. Ahmed Nizamettin efendinin ie karısına abla diyorde. Fakat abla Dil İĞİ bu kadınla karşılaştığı zaman - " bakışlarından bir şeyler hissettir - İstediği pek kolay anlaşılırdı. Ka- m le karşi fena muamele et- ne Şİ. Hattâ muamelesi günden gü- a daha tatlılaşıyordu. Nizamettin e - ml karısile Alrmedin aralarında ne UP bittiğini bilemeden bir soğuk al "lığı yüzünden öldüğünün ayında Mahalle imamı, genç bir delikanlı olan vi » Nizamettin efendinin dul !S'nın nikâhlarını kıymıştı. oy İztmettin efendinin karısına sahib n Ahmed dükkânma da sahib ol » al Nizamettin efendiden çocuğu b yan kadın Ahmedle evlendikten Sene sonra bir oğlan çocuk dünyaya Betirdiği gibi ikinci oğlan çocuğunun Etİmesi de uzun sürmemişti, Kadın iki annesi olduktan sonra dünyava Sözlerini kapadı. Ve o zaman da Ah - *din gözleri bir kat daha açıldı. Tek- İRİ evlenmedi amma, bir metres pey - a ladı. Günden güne de işleri büyüt. Nizamettin efendini Cerrahpaşada. u vlâcik bakkal dükkândan çıktı Smanltında büyük bir bakkaliye ma. “2061 açtı. İşler tıkırında gidiyordu. te ları yetişmiş birer delikanlı olmuş- da. Küçük oğlu “bir genç kızı sevdi. Ni. Sanlandılar. Bay Ahmed bundan pek run olmadı. O oğulları için zengin tıyordu. Küçük oğlunun aldığı kız n değildi. Fakat kısmete ne denir. dı, sodan az zaman sonra düğünleri ol- Yeni evliler ayrı bir eve çekildiler. ri müddet mes'ud, bir müddet de a gürültü içinde yaşadıktan son. e Ayrılmak kararını verdiler. Mah - in kıza tergi İm Süçüktenberi tenis günlük zevkle- arasındadır; çocukken bisiklete bi- Yad, sonra otomobil kullanmağa baş- ri; otomobilimi hâlâ kendim kullanı Malay tför bizim evde hemen hemen va- Z insanlardan biridir; o, yalnız oto- İn garaja götürülmesi, temizlenme- ie sabah garajdan çıkarılması işile ldür; bunun haricindeki zamanlar- Zânnederim hizmetçi kıza kur yap- vakit geçiriyor; çünkü başka tür- eya t p Siz hi 2 Recmez. Zevk alırım. Kürek; sandal filân ipti- < spor yapmıyor musunuz? Yari alırım, oldukça yaşlı, karısı da oldukça genç| da etmedi, dünyaya gözlerini kapadı. Bay Ahmed, büyük oğlu öldüğü za- mari işin farkına vardı. Bütün malı mülkü onun üzerinde idi, mal mülk, karısına kalacaktı. Bay Ahmed, ölen oğlunun karısına işi fark ettirmeden düzeltmek istedi. Birkaç avukatla görüştü. Öteye beriye başvurdu. Fakat nafile; bu iş düzelecek gibi değildi. Bay Ahmedin gelini gene fena bir kadın değilmiş &i, büyük bakkaliye ma- ğazasından çıkardığı sabık kayin baba- sına bin liralık bir sermaye vermeyi kün olduğu kadar ihtimam, hiç bir fay-) Son Norveç seyshatinden sonra 96 kiloyu İbulmus olan Adnanın, Greko-Rumen ve ser- İbnst güresteki bilrlinin zerkile yapacağı müsabakalarda muvaffak olacağına hiç şüp- İhe yoktar. Ömer Besim Hill k'üki hakbes4- sani bir kar İstanbul lig heyetinde ekser -»'le hükmen İmağlübiyetine karar verilen HUAI klübünün fikeden çıkarılması mevmuvbahs olduğundan, ,mmtaka merkez heyeti vaziyeti yeniden tet- İlk etmistir. Mtmtaka merkez heveti lig macları sonuna kadar hiebir muamele yap. mamağa ve neticeye intizar emeğe karar vermistir. ! düşünmüştü. Bay Ahmed şehrin kuytu! Mili kima ikincisi Namirspor kemani Müstafa Sultan Murad efendimi- zin gazabına uğrıyarak memleketi olan Maraşa sürgün gittiği sıra Ahmed Cele- bivi de beraber götürdü. Evliya Çelebi «pire ayağı, ile bu tafr” lâtı da defterine geçirmişti. Sonra: - Kemanilerden sonra neyzenler gelir, diye sözüne devam etti, Neyin muci — Sus. dinliyelim... Musa peygamberdir; çoban iken kaval Kürelmilere gelince, ilk oturaktakiler|98ld: derler. Buzün neyzenlerin üstadı oğaların sözlerini pekâlâ isitivorlardı am-| Besiktaş mevlevihanesinin şeyhi Dervig ma, onları bu gibi şevler sarmazdı. Ge, | Yüsuftur. Dirliyenlerin kalbi sızlar; göz vezeliği yüzünden, aks»m üstü kayıkta| vasimı dökmeden Derviş Yusufu dinle bir saz faslına encel © oğu için Evliya|dim diven yalan sövler, Sonra berber Ö- İğeleiive “Karot İmer Celebi. sarse Ahmed Çesebi, Kafeli Serdelın arkasında nturan uşağın ya-) Dervis Mehmed. Kasınıpasa mevlevihâ- nında bir de körük kahve ocağı vardı.!N€si nevzenbasısı Dervis Süleyman, Ku- Wubukları verdikten sonra, usak, kâse Jekapısı mevlevihmmesinde Sipahi Ahmed Yavrusu denilen birer kocaman fincan bev gelir. Bunlardan başka yüz altmış ile de kahve sunmuştu. Gümrükcü Hüse-| kdar nevzen daha vardır. — Bre Çiloğlu bu delikanlı kimdir — Buna Kuyumeubaşızade Evliya Çe- lebidirler... — Bre yaman yiğit 0... — Yetmiş pabuç paralamış derler İs tanbulu geze geze... — Bre bizi bizden iyi bilir baksa 3... bir semtinde bir dükkân kiraladı. Ve bin lirayla biraz bakkaliye eşyası ala - rak dükkâna koydu. Şimdi gene bak- kallık yapıyor, hayatını kazanmak için çabalıyer. Bayram Pazartesi İkinciteşrinin sekizine müsadif Çarşamba günü Ramezanı Şerifin yirmi altısı olmakla akşamı (Per. şembe gecesi) Teylei Kadir, on üçüncü Pazartesi günü de Bay - ram olduğu ilân olunur. İstanbul Müftisi er Buğdaydan: 12. 9 Arpadan 40 Üzümden : 68.20 Hurmadan : 00.00 «Son Posta» nın yeni edebi romanı: şeylerdir; motör ve kotra kullanırım. | bıldırcın kaldırmak, nişan alıp vurmak ta az zevkli değildir. Hele ormanlarda Beniaiçi eklen, dolaşmaktan, tabiatin | postalar kurarak geceli gündüzlü dola- dai içinde, gezmekten, dağlara, ba-| ssp uğraşarak, geçidlerde heyecanla bek- & tırmanmaktan ve avlanmaktan|liyerek domuz, kurd ve ayı vurduğumuz izamanların hatırasını her zaman İezzetle bu 7, Nasıl, avlanmaktan mı?. Bakınız, | hatırlarım. mühim... Hangi sahada? Malı ig. > v ri Kiya > bana öyle geliyordu. Gay- iye cevab veri Xun cevablarla konuşmak detimdir. — Avdan bahsederken gözlerinizin tâ Yorgi Dimitriyadisin bu suali de ma-İiçi pırıldayor; demek bu sizde iptilâ ha inde, büyük bir mani sayılabilecek kuv- vette bir zevk... K omuUşMmamızı ; suallerin dozuna|dinliyen ve karşılaştırdığı iki erkeği u- zun uzadıya ve galiba mukayeseli bir şe- lerimizin ywüphem manasını yırt-| kilde tetkik etmekle meşgul olan Liza maX ve'daha ziyade tabil olmak lüzumu: | kendisini tutamadı. muhatabın? 5 Yani denizde mi, karada mi? ye sordu. sehirlerinde bulunduğum bei — Kanlı bir zevk... Dedi, Sonra ilâve etti: — Sizin gibi nazik, ince ruhlu, yüksek ın, Denizde de, karada da... Balik avıİduygulu bir adamın böyle vahşi zevkleri zaman |olmasını cidden tuhaf buluyorum. Hser- Ste, emmiyetli surette meşgul eden Jlerinizde daima hayat yaratıyorsunuz ve İnd eterimden biridir; fakat karada e-Jgünlük hayatta öldürmekten, kan dök- silâhla çalılar arasında dolaşmak,İmekten, bir hayata son vermekten hoş- kl minde ib iznini siki Istarhula nel'vor Fenerbanee Ib Demireor arasındaki bir anlaşmaya göre Ankara Demirspor takımı Pir! Fener, diğeri -Galatasarayla iki maç yapmak üzere bayramda İslanbula gelecek. tir. İstanbul - Antara muhtelitleri m çı İstanbul muhteliti, Şeker Bayramında An- kara muhtelitile maç yapmak üzere Bay - Türkiyenin B»lkan ve Doğu Akdeniz pol't kasına bir bekış (Baştarah 5 inci sayfada) hede de bazı devletler tarafından beğe- nilmemiştir. Fakat bu devletler, şu anda Balkanlarda veya doğu Akdenizde mut- lak bir istikrar ve sükün istemiyorlar de- ğildir. Onların de şimdilik buralarda iş - tedikleri sükünettir. Ancek bir farkla ki onlar ayni zamanda Balkanlarla doğu Ak- denizi müstakbel emelleri için ellerinde tutmak isterler, Onun için tamam bir Balkan ittifakına bütün kuvvetlerile mâ- ni olurlar. İşte gözümüzü açmamız iktiza eden noktalar bunlardır. OH EK. Eskilet 19 CEYLÂ landığınızı söylüyorsunuz. Yaman bir tezad! — Madam, dedim, bu nokta bazan be- ni de düşündürmüştür; kendimi uzun u-! zadıya yokladım; içimde galiba, büyük! cedlerimden biri olacak, başında burma sarığı ile, gözlerinin üstünde bakıslarına vin efendi: — Çingene Donsuz ile Kum Angeli be-| nim çırağımdırlar.. dedi. Angelinin ba- | bası Petraki. zamanımda gümrük tellâl- larından idi, Rum mürabbâları okumada! mahir idi, Angeli de tüvsüz bir oğlancık idi, «Zümrüd kolunun Sulumanastırlı Dimitraki denilen köçeği bu çocuğun zih- rini çelmis, ya çalgıcı olur hu ya köçek» diye ağlardı. Ben de acıdım idi de Ange- liyi benim kahve ocağına almıştım, Oğ- Jan durmadı. Bir gün ayağıma kapanıp hüngür hüngür ağlayıp izin istedi. Sonra ledi idi. Kusajından kücücük bir divit cıkar.| mış olan Evliya Celebi, Gümrükcü Hüse.! yin efendinin sözlerini de, Rum Aneeli- nin ismi venına sıkıştırıvermişti. Gümrükcü: l — Bre Evliyam ne yaparsın? i Dedi, Evliva gülümsedi, Evliyanın ye- rine Tayyarzade: | — Sultanımın sözlerini kaydeder. | Diye cevab verdi. | — Bre karınca ayağı ile dolu kâğıdda| yazacak ver kalmış mıdır? Evliya: — Efendim sultanım, bu sefer pire 2- yağı ile yazarım... Dedi. Bre Evliya efendi oğlum sözünü N AVI Yazan: Refik Ahmed Sevengil ni gözlerimin içinden ayırmadan sözleri- mi takib ediyordu. — Siz eski bir derebeyinin torunu ola-; caksınız; dedi, çehrenizin çizgileri ara- sından bir feodal devlet reisinin hatları- ni bulup çıkarır gibiyim! Bütün konuşmalarımız esnasında ya O sırada sözler, dervişe cevrilmişti, Gümrükeli Hüseyin efendi: — Bre Evliva efendi oğlum, bre şu de de efendi de defterli midir? Diye sordu. Evliya: — Efendim sultarım... Su Hasan de de kulun da defterlidir. Bizim Unkapan- lıdır. Baba ocağı komsusudur. li, Gümrükçü: — Bre Evliya nevzenlerinden sonra kâyıktaki mevlevi | babası Zümrüd kolunda def çaldığım söy-|kimler var.. tiz anlat şu sazendeleri de iz de bir deniz faslı yapalım... — Sazlârdan müsikanı Fisagors haki- min halifesi Musa icarl etmistir. Bunla- rın ileri gelen üstadı müverrih. alim, fa- nl ve nakkaş Solakzadedir. Aslı yenir»ri ocağındandır. Solakzadenin kölesi . köle Yusuf ta, reis kâtiblerinden Abdullah e fendi, Yahudi Yaka, Cırnık Ahmed Cele. bi de efradındandır. Hopsi 51 neferdirler, Amma Ceng'e geiince, müşkül bir saz ok duğundan ehli azdır, 12 neferdir. Üstad ları celebi Mustafa ağad'r. Baba Şani Baba Ali, Saçlı Ramazan da bunun İl gelenlerindendir. Sazlardan kudüme ge İince, en meşhur sazendeleri nakkareci Ali Çelebi ile Üsküdarlı Salih Çelebidir. (Arkası var) âşıkı, karşı karşıya yalnız kalmıştık. Di. mitriyadis: — Şu kadınlar ne tuhaf mahlüklardır, dedi; hiçbir zaman hareketleri arzuları- na uygun değildir; başka şev düşünürler, başka şey yaparlar; bu genç benim ya- kın akrabamdır; terbiyeli ve iyi tahsilli bir adamdır, İşte görüyorsunuz ki ayni zamanda güzel bir erkektir; neş'ell ve şakacıdır, güzel konuşur. kadınları gul etmek ve onlara hoş vakit geçirtm çarelerini bilir; onun evimize gelişinden Liza dalma memnun olmuştu; yani açık- çası bu delikanlı karımın hoşlandığı er- keklerden biridir; fakat böyle olduğu halde işte onun dans teklifini istemeye İstemeye reddetmek lüzumunu duyuyor, Bu kadar hesablı hareket beni sıkar, Bunları söyledikten sonra da cevabı- mı beklemeden büşim çevirdi, danseden- lere baktı, daimi bir hareket içinde olan bir kat daha heybet veren kalın kaşları-| salona yeni girenlerden, yahud masalar-| kalabalığın arasında kerisını buldu, göz- le, yüzümün iki tarafına taşan kocaman |dan birinde oturup ta Lizayı ve kocasınıllerile onu takibe başladı. bıyıklarile, iri vücudü, uzun boyu, kuv- sonradan görenlerden genç ve yakışıklı Yorgiyi ruhunun bu tecessiş ve merak vetli kollarile ve elinde kınından sıyrıl-| erkekler yanımıza geliyorlar, genç kadı-İsafhasında sevredebilmek benim için kar mış palası ile koskoca bir yeniçeri yaşı- nı saygı İle selâmlayıp elini öpüyorlar, zanılmış bir fırsattı. Onu tetkik etmeğe yor! O, zaman zaman canlanır ve erkek) Yorgi İle ayakta bir iki kelime konuşup) basladım. bir aslanın sayhalarile gürlemek, kırıp dökmek, sağ olduğunu, mevcud olduğu- nu, pusuda beklemekte olduğunu hisset- tirmek ister. Böyle sıralarda, hıncımı in- sanlardan almak mümkün olmadığı için- dir ki ava gider ve hayvanlara zulmede- rim- — Korkunç bir şey,.. Diye mırıldandı. Dimitriyadis gözleri- gidiyorlardı. Bunlardan biri genç kadına birlikte dansetmek teklifinde bulundu. Liza özür dileyecek oldu; Yorgi söze ka- rıştı; — Haydi canım, bu kibar delikanlıyı boş çevirme... Dans sahasındaki balkm manzarası da güzel, onların arasına ka- rışmak hiç te fena-bir şey değildir. Liza yerinden kalktı ve kendisine dans teklif eden gençle beraber masamızdan uzaklaştı. İki erkok. Lizanın kocası ve dh nane. nün nölziminlt ihanet yani Her şeyden önce şunu söyliyeyim ki Yorgi Dimitriyadis benden gençti; henüz otuz yaşına gelmemiş olduğu tahmin € dilebilir. Benden gencti ve güzeldi. Teni- nin rengi hefif günesten yanmış gibi idi, çizgileri düzgün ve sevimli idi: bıyıksız dudakları ta70, pembe, hafif etli, kıv- rımları güzeldi; bu küçük ağız birçok kimselerde / iştiha uyandı mükemmeliyette idi,